Şarkıları ile tüm ülkeyi yerinden kaldıran Ankaralı Yasemin, 4 Eylül 1979 yılında Türkiye’nin başkenti Ankara’da dünyaya gelir. Ankara henüz o yıllarda meşhur şarkıcılar çıkaran bir kent değildir. Ankaralı Yasemin hayatı zorluklarla geçen bir küçük çocuktur henüz. Anne ve babasının ayrılığı Yasemin’in eğitim hayatını etkiler. Sürekli yer değiştirmek zorunda kalan sanatçımız ortaokuldan sonra eğitimine devam edemez. Ancak yaşadığı zorluklara rağmen içi kıpır kıpır olan şarkıcı daha 16 yaşında iken bir tanıdık düğününde şarkı söyler. Sesi beğenilen genç kız düğünlerde şarkı söyleyerek harçlığını çıkartmaya başlar. Sanatçımız Ankaralı Yasemin şarkıları daha profesyonel okuyabilmek için şan dersi almaya karar verir. Ancak annesi ile bir başka büyük kente, İstanbul’a gitmek zorunda kalınca bu niyetini gerçekleştiremez.
90’lı yılların ortaları Ankaralı sanatçıların popüler olmaya başladıkları dönemdir. Güzel şarkıcı hemşerisi olan Ankaralı Turgut’tan yardım ister. Ankaralı Yasemin oyun havaları tarzında, Ben De İsterem adlı bir albümü Ankaralı Turgut’un prodüktörlüğünde 1997 yılında çıkarır. Çok beğenilen albüm aynı yıl içinde sanatçının peş peşine çıkaracağı iki albüme daha katkı sağlar. Ankaralı Yasemin şarkıları listesi elden ele dolaşır. 1998 yılında ise asıl Ankaralı Yasemin dinle dedirtecek albüm gelir: Hop Dedik Abi. Albüme adını veren parça dilden dile yayılır. Tam 280 bin satar. Ankaralı Yasemin cimdallı adlı eseri ile dönemin aranan sanatçıları arasına girer.
Çalıştığı firmalarla ve menajerle yaşanan sorunlara rağmen 1999 ile 2006 yılları arasında tam beş albüme imza atar. 2000 yılında çıkardığı Anlayalım Abi ve bir yıl sonra çıkardığı Tantana Yapma albümleri yine çok satanlar listesindedir. Ankaralı Yasemin klipleri ile de müzik piyasasının altını üstüne getirmektedir. 2008 yılında Ankaralı Yasemin çıldıralım şarkısı ile coşmak istiyorsan Ankaralı Yasemin dinle, diyenleri haklı çıkarmıştır. Gerek fiziği ile gerek dansları ile dinleyicilerini büyüleyen sanatçı sürekli üretmekte ve çıkardığı her albüm büyük beğeni kazanmaktadır. Ankaralı Yasemin karpuz kestim şarkısı ile de büyük bir başarı kazanmıştır. 2015 yılında çıkardığı Nar Tanem albümü ile Ankaralı Yasemin çıldıralım tarzında pop, oyun havası karışımı tarzını devam ettirmiştir.
Yazıda doğabilecek karışıklıkların önüne geçmek, yanlış okumayı önlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, herkesin aynı şekilde yazıp okumasını sağlamak için belirlenmiş olan kurallara imlâ (yazım) kuralları denir.
Bu kurallardan birçoğu aslında anlama ve telâffuza bağlıdır.
Anlam ve telâffuz; akla, mantığa, geleneğe, çoğunluğa vb.ne uyduğu takdirde -zaten yazıldığı gibi okunan ve okunduğu gibi yazılan bir dil olan- Türkçenin imlâsı kolayca halledilecektir.
İÇERİK:
1. Büyük Harflerin Kullanımı
2. Kısaltmaların Yazımı
3. Ek-Fiilin Yazımı
4. ile Edatının (Hem edat, hem bağlaç)Yazımı
5. mi Soru Ekinin Yazımı
6. dE Bağlacının ve -dE Hâl Ekinin Yazımı
7. ki Bağlacının, -ki İlgi Zamirinin ve -ki Yapım Ekinin Yazımı
8. Birleşik Kelimelerin Yazımı
9. İkilemelerin Yazımı
10. Sayıların Yazımı
11. Tarihlerin Yazımı
12. Pekiştirmeli Kelimelerin Yazımı
13. Düzeltme İşaretinin Kullanımı
14. İki Şekilde Yazılabilen Kelimeler
15. Yabancı Kelimelerde Büyük “i”nin Yazımı
16. Ses Değişikliği Görülen Bazı Kelimelerin Yazımı
17. Hem Ayrı Hem Bitişik Yazılabilen Ekler
18. Ünlü Uyumlarına Aykırı Olan Eklerin Yazımı
19. Alıntı Kelimelerde Kesme İşaretinin Kullanılması Kullanılmaması
20. Satır Sonunda Kelimelerin Bölünmesi
21. Alıntı Kelimelerin Yazımının Dilimize Uyarlanması
22. Yabancı Özel Adların Yazımı
23. Diğer Türklere Ait İsimlerin Yazımı
24. İmla (Yazım) Kılavuzu
1. BÜYÜK VE KÜÇÜK HARFLERİN YAZIMI
Alfabemizde (Lâtin alfabesi) her harfin bir büyük, bir de küçük şekli vardır. Yazıda yaygın olarak küçük harf kullanılır. Ancak belirli yerlerde büyük harf kullanılmalıdır.
Büyük harfle küçük harf arasında okunuş olarak fark olmasa da yazılış olarak büyük farklar vardır.
Büyük ve küçük harflerin kullanımı ile ilgili kurallar şunlardır:
» Her cümlenin ilk kelimesi büyük harfle başlar. Büyük harfle başlamayan bir kelime dizisi, öncesi yazılmamış ya da silinmiş bir cümle zannedilebilir.
» Noktayla, iki noktayla, üç noktayla, soru ve ünlem işaretleriyle biten cümlelerden sonra gelen cümleler büyük harfle başlar.
* Ah, bilsen biz senin ıstırabını ne iyi anlıyoruz! Biz ki her şeyi görür ve anlarız. Düşün, bir elbiseyle bir vücut arasındaki esrarlı rabıtayı düşün. O elbise ki terzinin elinden vücudun basit hendesesine göre yapılmış mânasız bir kalıp hâlinde çıkar ve sonra bir vücuda yapışıp onun bütün hareketleriyle yaşamaya başlayınca ne hâle gelir, düşün! Başlangıçta hiçbir şey ifade etmeyen elbiseler atılacağı güne kadar vücudun her hareketini saniyesi saniyesine kaydeden korkunç bir hâfızadır. Birçok oturuş şekillerinin kabarttığı diz kapaklarımızı düşün! Her duygunun hususi bir biçim verdiği omuzlarımızı düşün! Kambur vaziyetlerinde nasıl arkaya toplandığımızı, bütün mafsal yerlerinde nasıl halkalaştığımızı düşün! Vücudun sonsuz hareketleri içinde bize düşmeyen pay hangisidir? Bunların içinde sefaletlerin, açlıkların, ihtirasların, cinayetlerin, coşkunlukların, kahkahaların alnımıza çizdiği hep hususî bir çizgi vardır. İnsanlar sanırlar ki, bizim üstümüzdeki her çizgi, her intiba, bir diğer çizgi veya intiba ile silinir, hepsi birbirine karışır, manasız bir halita olur ve sonunda biz eskimiş bulunuruz. Eskiriz, fakat insanlardan evvel eskidiğimiz için onlardan daha ince ve hassas olan biz, bütün çizgiler ve intibalarımızı hep birbirinin içinde saklarız. Bu böyle bir halitadır ki, bunun düğümünü ele geçirebilen göz onu çözdükçe, doğumumuzdan ölümümüze kadar bütün hayatımızı, zamanın atomları içinde sıkıştırır ve bu korkunç, ah, bu korkunç hafıza küpü içinde, mazinin, birbirinin üstünden akan küçük yılanlar hâlinde nasıl kaynaştığını görür. Fakat o göz kimde vardır? Kimsede… Yalnız bizde… Biz, ki her şeyi görür ve anlarız, seni görüyor ve anlıyoruz… Bize artık hikâyeni anlatma!… Ne lüzum var? Biz onu biliyoruz. Ben sana kendi hikâyemi ne diye anlatayım? Sen de onu bilirsin. Beni bir ölünün üstünden çıkardılar. Burada satın alacak adam bekliyorum. Öbürü tıpkı benim gibi, bugün bir ölünün üstünden çıkmadıysa yarın ikinci gün veya üçüncü gün çıkacak. Düşün, düşün, biz insanlardan evvel eskidiğimiz hâlde kaç insan eskitiyoruz? Bizim ıstırabımızı düşün! Biz vücutsuz kalan bir elbise miyiz, yoksa elbisesiz kalmış bir ıstırabın vücudu mu? (Necip Fazıl, Eski Elbiselerin Hafızası)
* Orhun Kitabesi’nde Türk hakanı şöyle diyor: Türk Tanrısı, Türk milleti yok olmasın diye atalarımı gönderdi ve beni gönderdi. Ben hakan olunca gündüz oturmadım, gece uyumadım. (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları)
» Bu işaretler asıl cümlenin içinde, yani iç cümlede ise sonraki kelime büyük harfle başlamaz:
» İki noktadan sonra cümle gelmiyorsa, örnekler sıralanıyorsa bunlar büyük harfle başlamaz:
» Örneklerle başlayan cümleler de büyük harfle başlar:
» Cümle içerisinde başkasından aktarılan ve tırnak içinde verilen cümleler de büyük harfle başlar:
» Tırnak içinde verilen söz tam bir cümle değilse veya cümlenin baş kısmı verilmemişse büyük harfle başlamaz.
» İki kısa çizgi veya iki virgül arasında verilen ara sözler, ara cümleler, açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz.
» Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz.
» Şiirde her mısra (birkaç mısra bir cümle oluştursa da) büyük harfle başlar. Küçük harfle başlatılmış bir mısraın ilk kelimesi veya kelimeleri silinmiş veya yazılmamış zannedilebilir. Günümüz şiir kitaplarında bu kurala çoğunlukla uyulmamaktadır:
ÖZEL İSİMLER
♦ Bütün özel isimler (özel ismi oluşturan her kelime ve onları niteleyen, tanıtan unvanlar) büyük harfle başlar. Büyük harfle başlamazsa cins ismi zannedilebilirler:
» Kişi adları ve soyadları, takma adlar, kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar ve meslek adları, tarihî kişilerin adlarından önce gelen unvan ve lâkaplar büyük harfle başlar:
» Akrabalık adları bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz; ancak akrabalık kelimeleri başta gelirse büyük harfle başlar.
» Resmî yazılarda saygı bildiren sözlerden sonra gelen makam mevki, unvan bildiren kelimeler büyük harfle başlar:
» Kurum, kuruluş, kurul, müessese, makam, üniversite isimleri:
» Kurum, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm vb. ifade eden kelimelerden herhangi biriyle belli ve özel bir kurum, kuruluş vb. kastedildiği zaman bu kelime büyük harfle başlatılabilir:
» Millet, kavim, boy, oymak, din, mezhep isimleri ve bunlara mensup olanlara verilen isimler:
» Din ve mitoloji kavramlarını karşılayan özel adlar büyük harfle başlar. Bazı dinî kavramlar küçük harfle başlar. Tanrı kelimesi özel isim olarak kullanılmıyorsa küçük harfle başlar:
» Dil ve lehçe isimleri:
» İl, İlçe, Semt, mahalle, cadde, bulvar, sokak, pasaj, çarşı, park isimleri (bunlarda geçen tüm kelimeler) büyük harfle başlar:
» Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb yapı adlarına ait bütün kelimeler büyük harfle başlar:
» Devlet, ülke ve bölge isimleri:
——
Yön Adlarının İmlası
» Yön bildiren kelimeler bir bölge veya ülke adından önce gelirse büyük, sonra gelirse küçük yazılır.
» Arayönler bitişik yazılır:
» Yön adları, yön anlamını koruyunca, küçük harfle başlatılır:
» Ad aktarması (mecaz-ı mürsel) biçiminde kullanılan yön adları büyük harfle başlatılır; özel ad işlemi görür.
———
» Kıta isimleri:
» Deniz, okyanus, göl, akar su, boğaz, geçit isimleri:
» Dağ, tepe, ova, yayla isimleri:
Dikkat!
“Çanakkale Boğazı, Gülek Geçidi, Haymana Ovası, Konya Ovası, Van Gölü, Ağrı Dağı” gibi her iki harfi de büyük yazılan özel isimlere dikkat edilirse, birinci kelimenin zaten il olarak mevcut olduğu; ikinci kelime eklenince oluşan ismin o ile ait ama yeni ve özel bir varlığı karşıladığı görülür. Yani iki kelime birden kastedilen varlığa aittir. Meselâ Çanakkale Boğazı sadece Çanakkale kelimesiyle ifade edilemez.
Hâlbuki Hürriyet gazetesi, Marmara denizi, Altay dağları, Nil nehri, Ankara şehri, Fırat nehri, Erciyes dağı gibi örneklerde birinci kelime büyük, ikinci kelime de küçük harfle başlamaktadır. Bunun sebebi bu kelimelere eklenen ikinci kelimelerle yeni bir özel isim oluşturulmuş olmamasıdır. Hürriyet zaten bir gazete adı; Nil zaten bir nehir adı; Ankara zaten bir şehir adı; Erciyes zaten bir dağ adıdır. Erciyes dağı, Erciyes kelimesi ile de ifade edilir.
» Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar. Ancak dünya, güneş ve ay kelimeleri terim olarak (astronomi ve coğrafya terimi) kullanılıyorsa özel isim olduğu için büyük; diğer anlamlarında (gerçek, mecaz, yan, eş, deyim vb.) kullanılıyorsa cins ismi olduğu için küçük harfle başlar:
» Kitap, gazete, mecmua, eser, kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge isimleri büyük harfle başlar. Bunlara dahil olmayan kelimeler küçük harfle başlar:
» Hayvanlara takılan özel isimler:
» Yer ve millet adlarıyla kurulan birleşik kelimelerdeki özel adlar büyük harfle başlar.
» Yazı başlıkları, konu adları büyük harfle başlar:
» Gazete ve dergiler konu başlıklarında sadece ilk kelimeyi büyük harfle başlatırlar:
» Kitap, gazete, dergi isimleriyle konu başlıklarındaki “ile, ve, de, ya da, ki” bağlaçlarıyla soru ekinin küçük yazılması gerekir:
» Kitap, gazete, dergi isimleri ve konu başlıkları -dikkat çekmek için- bütünüyle büyük harfle yazılabilir. Bu durumda aralardaki “ile, ve, de, ya da, ki” bağlaçlarıyla soru ekinin küçük yazılması gerekir:
(Başka bir bilgi: Yazı başlıkları tamamen büyük harfle yazılmışsa, bağlaçlar da tamamen büyük harfle yazılır. Başlıkların sadece baş harfleri büyük yazılmışsa, bağlaçlar küçük harfle başlar.)
» Mektuplarda ve resmî yazılarda hitapların ilk kelimeleri büyük harfle başlar:
» Ay ve gün adları, belirli bir tarih belirttiğinde büyük; bunun dışında küçük harfle başlar:
» Levhalar ve açıklama yazıları büyük harfle başlar. Yazı birkaç kelimeden oluşuyorsa ilk kelime büyük harfle başlar. Yazı rakamla başlamışsa ondan sonraki kelime küçük harfle başlar.
» Kurultay, sempozyum, panel vb toplantıları bildiren özel adlar büyük harfle başlar:
» Millî ve dinî bayramlarla bayram niteliği kazanmış günler büyük harfle başlar; ancak genel nitelik arz edenler küçük harfle başlar:
» Çağ, dönem ve tarihî olay adları büyük harfle başlar:
» Özel isimlerden türetilen isim, sıfat ve fiiller büyük harfle başlar ve ekleri de kesme işareti ile ayrılmaz. Bu özel isimler türetilen kelimenin içinde kalıyorsa büyük harfle başlamaz:
“Özel isim kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa küçük harfle başlar. Müzik terimleri için de bu geçerlidir:
2. KISALTMALARIN YAZIMI
Kısaltma; bir kelime, terim veya özel adın içerdiği harflerden biri veya birkaçı ile daha kısa olarak ifade edilmesi ve sembolleştirilmesidir. Yapılan kısaltmaların benimsenmesi, yaygınlaşması ve herkes tarafından anlaşılması gerekir.
» Kurum, kuruluş, müessese, makam, üniversite adlarının kısaltmalarında bütün harfler büyüktür. Harfler arasına nokta koymaya gerek yoktur.
Bu kısaltmalardan sonra gelen çekim ekleri kesme ile ayrılır. Ekler kısaltmanın son harfin okunuşuna göre belirlenir; kelimenin uzun şeklinin okunuşuna göre değil:
» Bazı kısaltmalar da kelime gibi oluşturulmuştur.
» Kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan bu kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır:
UYARI: “Numara” kelimesinin kısaltması da kelime gibi okunduğundan getirilecek olan ek okunuşa göre getirilecektir: No.lu, No.suz
» Nokta kullanılan kısaltmalar da vardır. Bunlardan sonra getirilen ekler kesmeyle ayrılmaz:
» Özel isim veya unvan olan bir kelime birkaç harfle kısaltılıyorsa yalnız ilk harf büyük yazılır.
Bu kısaltmalara ek getirilirken kelimenin uzun şeklinin okunuşu esas alınır; ekler kesmeyle ayrılmaz:
» Özel isim olmayan kelimelerin kısaltması küçük harfle başlar.
Bu kısaltmalara ek getirilirken kelimenin uzun şeklinin okunuşu esas alınır; ekler kesmeyle ayrılmaz:
» Elementlerin ve ölçülerin kısaltmalarında nokta kullanılmaz:
Bu kısaltmalara ek getirilirken kelimenin uzun şeklinin okunuşu esas alınır; ekler nokta kullanılmadığı için kesmeyle ayrılır:
» Sert sessizle biten kısaltmalara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde okunuşta sondaki sert ünsüz yumuşamaz:
Ancak “birlik” kelimesiyle kurulan kısaltmalarda yumuşama görülür:
3. EK-FİİLİN YAZIMI
Ek-fiil isimlerin yüklem olmasını sağlayan ektir.
a. Ek-fiil (imek fiili) eklendiği kelimeye bitişik de yazılabilir ondan ayrı da… Ama genellikle bitiştirilir. Ayrı yazıldığı zaman ünlü uyumlarına uyup uymadığına bakılmaz. Bitişik yazılan ek-fiil “büyük ve küçük ünlü uyumu” kurallarına uyar.
1. Sessiz harfle biten kelimeye bitiştiriliyorsa, başındaki “i” düşer:
2. Sesli harfle biten kelimeye bitiştiriliyorsa, başındaki “i” düşer ve yerine “y” kaynaştırma harfi gelir:
3. Fiillere getirildiğinde onların birleşik zamanlı çekimlerini yapmayı sağlayan ek-fiil bitişik de ayrı da yazılabilir:
4. “ile” EDATININ, “ile” BAĞLACININ YAZIMI
» “ile”, kendinden önceki kelimeye bitişik de yazılabilir, ondan ayrı da…
Bitişik yazılan “ile” kelimesi “büyük ve küçük ünlü uyumu” kurallarına uyar. Ayrı yazıldığında ünlü uyum kuralları aranmaz:
» Ünlüyle biten kelimelere bitiştirildiğinde, baştaki “i” ünlüsü düşer ve yerine “y” kaynaştırma harfi gelir:
» Ünsüzle biten kelimelere bitiştirildiğinde, sadece baştaki “i” ünlüsü düşer, büyük ünlü uyumuna göre “la” veya “le” şeklinde kullanılır.
5. “mi” SORU EKİNİN YAZIMI
Hem isimlere hem de fiillere getirilen bir çekim ekidir.
“-mİ”, kendinden önceki kelimden her zaman ayrı (bir kelime gibi) yazılır:
» Eklendiği kelimenin son sesine, dolayısıyla büyük ve küçük sesli uyumu kurallarına uyar:
» Soru ekinden sonra gelen ekler kendisine bitişik yazılır.
» Soru anlamı vermediği zamanlarda da ayrı yazılır.
6. “dE” BAĞLACININ VE”-dE” HÂL EKİNİN YAZIMI
“de” bağlacı ve “-de” eki birbirinden kolayca ayırt edilebilir. Aşağıda, dikkat edilmesi gereken noktalar da verilmiştir.
a. “dE” Bağlacı
Her zaman kendinden önceki ve sonraki kelimelerden ayrı ve “de, da” şeklinde yazılır; bitiştirilmez, “te, ta” şeklinde yazılmaz.
“ya” ile birlikte kullanıldığında “da” ayrı yazılır: “ya da” İsimlerden sonra da kullanılabilir, fiillerden sonra da.
Kelimenin son hecesine kalınlık-incelik bakımından uyar. Ama ünsüz uyumuna bağlı değildir, yani -te, -ta şekilleri yoktur.
b. “-dE” Hâl Eki
Örnekler:
7. “ki” BAĞLACININ, “-ki” İLGİ ZAMİRİNİN ve “-ki” YAPIM EKİNİN YAZIMI
Aşağıda bu bağlacın ve iki ekin birbirinden ayırt edilmesi için dikkat edilmesi gereken noktalar da verilmiştir.
a. “ki” Bağlacı
Örnekler:
Ancak bu bağlaç birkaç örnekte kalıplaşarak bitişik yazılmaktadır.
b. “-ki” İlgi Zamiri
Örnekler:
c. “-ki” Yapım Eki
Örnekler:
8. BİRLEŞİK KELİMELERİN YAZIMI
İki ya da daha fazla sözcüğün, yeni anlamda bir sözcük oluşturması için birlikte kullanılmasına “birleşme” denir. Birleşme sırasında sözcüklerde anlam, tür ve ses değişiklikleri olabilir:
* Birleşme sırasında sözcüklerde ses aşınması ya da ses türemesi olabilir.
* Birleşme, farklı türdeki sözcüklerin farklı biçimlerde kullanılmasıyla oluşabilir:
* Birleşme sırasında sözcükler anlamlarını yitirebilir:
a. Anlam kayması yoluyla kurulan bileşik sözcükler bitişik yazılır:
b. Ses değişimi yoluyla oluşmuş bileşik sözcükler bitişik yazılır:
c. Tür değişmesi yoluyla oluşmuş bileşik sözcükler bitişik yazılır:
d. Yardımcı birleşik eylemler, bileşme sırasında ses değişikliği olmuşsa bitişik; ses değişikliği olmamışsa ayrı yazılır:
e. Kurallı birleşik eylemler her zaman bitişik yazılır
» Anlamca kaynaşmış birleşik fiiller bitişik yazılır:
Detaylı bilgi için ayrıca bakınız ⇒Birleşik Kelimelerin Yazımı
9. İKİLEMELERİN YAZIMI
» İkilemeler genellikle ayrı yazılır. Araya hiçbir noktalama işareti de konmaz.
» m ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır:
» İsim durum ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır:
» Bitişik yazılan ikilemeler de vardır:
10. SAYILARIN YAZIMI
Sayılar rakamla yazılabildikleri gibi harfle de yazılabilir.
» Küçük sayılar, yüz ile bin sayıları ve daha çok edebî karakter taşıyan metinlerde geçen sayılar harfle gösterilir.
» Buna karşılık saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin sayılar ile büyük sayılarda rakam kullanılır.
Saat ve dakikaların metin içinde harfle yazılması da mümkündür.
Romen rakamları, yüzyıllarda, hükümdar adlarında, kitap ve dergi ciltlerinde ve kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların numaralandırılmasında kullanılır. Hükümdar adlarında kullanılan rakamlar hükümdarın adından önce gelir.
» Rakamlardan sonra getirilen ekler kesme işareti (‘) ile ayrılır:
» Sıra sayıları harfle de gösterilebilir, rakamla da:
* Rakamlardan sonra, sıra belirtmek üzere nokta da kullanılabilir, “-ncİ” eki de:
» Üleştirme sayıları harfle gösterilir:
» Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır. Gruplar arasına nokta da konabilir:
» Sayılarda kesirler virgülle ayrılır:
» Harflerle yazılan birden fazla sayının her biri ayrı yazılır.
* Ancak para ile ilgili işlem ve belgelerde (senet, çek vb.) harflerle yazılan sayıların tamamı, aralarına sonradan başka harfler konmasın diye birbirine bitişik yazılır:
11. TARİHLERİN YAZIMI
a. Tarihler zaman birimi olarak en kısadan en uzuna doğru sıralanır: gg.aa.yyyy:
b. Gün, ay, yıl rakamlarının arasına nokta ya da eğik çizgi konur:
c. Tarihlerde aylar harfle de rakamla da yazılabilir. Ayların adı harfle yazılırsa gün, ay ve yıl arasına işaret konmaz:
12. PEKİŞTİRMELİ KELİMELERİN YAZIMI
Pekiştirme sıfatları ve zarfları bitişik yazılır:
13. DÜZELTME İŞARETİNİN KULLANIMI
Düzeltme işareti Türkçe olmayan kelimelerde kullanılan bir işarettir. Bu işaret hem uzatma hem de inceltme görevinde kullanılır. İnceltme görevi sadece “g, k, l” ünsüzleri için; uzatma görevi de “a, i ve u” ünsüzleri için söz konusudur.
a. İnceltme görevi
» Bazı yabancı kelimelerde -Türkçede kalın ünlülerle birlikte kullanılmayan- ince ünsüzler (g, k, l) vardır. Bu ünsüzlerin ince olduğunu, yani ince okunmaları gerektiğini kendilerinden hemen sonra gelen kalın ünlülerin (a, u) üzerine düzeltme işreti koyarak anlarız. Bu ünsüzlerin ince okunmasının gereği asıllarının öyle oluşu; amacı da yanlış anlam çıkarılmasını engellemektir:
*Batı dillerinden alınan kelimelerde de durum böyledir.
*Ses yansımalı kelimeler için de aynı kural geçerlidir.
*Eğer bu kelimelerden bazılarında düzeltme işareti kullanılmazsa aynı harflerle yazılan başka kelimelerle karıştırılabilir ve yanlış anlamalara yol açılabilir ki bu kelimelerin anlamları çok farklıdır:
b. Uzatma görevi
Türkçede uzun ünlü yoktur. Arapça ve farsçadan alınan ve uzun ünlü barındıran kelimelerde uzun ünlünün üstüne gerektiğinde düzeltme işareti konur.
Düzeltme işaretinin üç türlü uzatma görevi vardır:
Birincisi: Düzeltme işaretinin bu görevi uzun ünlüleri göstererek yine aynı harflerle yazılan kelimelerin birbirinden ayırt edilmelerini sağlamaktır. Eğer bu kelimelerde düzeltme işareti kullanılmazsa aynı harflerle yazılan başka kelimelerle karıştırılabilir ve yanlış anlamalara yol açılabilir ki bu kelimelerin anlamları çok farklıdır. Zaten bu kelimelerin hepsinin aynı harflerle, hem kısa hem de uzun ünlülerle yazılan şekilleri vardır:
“âciz, âdem, âdet, âkit, âlâ, âlem, âli, âlim, âmâ, âmin, âşık, âyan, bâtın, dâhi, dâhil, dâr, fâni, hâdis, hâk, hâkim, hâl, hâlâ, hâsıl, hâşâ, hayâ, mâni, nâkil, nâr, nâzım, rahîm, sâdır, sâri, şâhıs, sûra, tâbi, vâkıf, vâris, vâsi, yâd, yâr”
Not: “katil” (öldürme) ve “katil” (öldüren) kelimeleri aynı şekilde yazıldıkları ve birbirine karıştırılma ihtimali olduğu hâlde, öldüren anlamındaki “katil” kelimesindeki uzun a, düzeltme işareti olmadan kullanılır. Bunun sebebi, düzeltme işareti kullanıldığında “k”nin ince (ke) telâffuz edilebileceği endişesidir. Aynı endişe gasıp, kaide, kail, kadir, kelimeleri için de geçerlidir. Bu kelimelerin hangi anlamda kullanıldığı, telâffuzdan ve cümlenin anlamından çıkarılabilir.
İkincisi: Arapça kelimeleri sıfat yapan ve yine Arapça bir ek olan nispet “i”sini belirtme hâl ekinden ve iyelik ekinden ayırt etmek için bu “i”nin üzerine konur. Bu harfin üzerinde kullanılmasının gereği aslının öyle oluşu; amacı da yanlış anlam çıkarılmasını engellemektir:
* Söyleyişte kısa olan nispet “i”lerine düzeltme işareti konmaz; çünkü bunlardaki “i”ler çekim ekiyle karıştırılmaz.
*Bazı Türkçe kelimelerde de nispet “i”si bulunabilir. Bu kelimelerde ikinci heceler de uzun okunur.
*Nispet “i”si alan kelimelere ek getirildiğinde düzeltme işareti olduğu gibi kalır.
*Eğer bu kelimelerdeki nispet “i”lerinin üzerine düzeltme işareti konmazsa belirtme hâl ekiyle veya iyelik ekiyle karıştırılabilir:
Üçüncüsü: Aynı harflerle yazılan, fakat hem farklı dillerden olan hem de işlevleri ve okunuşları farklı olan “bi”leri ayırt etmek için kullanılır. Farsça olan ve yokluk anlamı veren “bî” ön ekinde kullanılır; bu ön ekin “ile” anlamı veren Arapça “bi” ön ekinden ayırt edilmesi sağlanır:
14. İKİ ŞEKİLDE YAZILABİLEN KELİMELER
Bazı kelimelerin söylenişinde “ğ”nin “v”ye dönüştüğü görülür. Bunları iki şekilde yazılması ve okunması doğrudur.
Söyleyişte ğ ⇒ v değişimi görülen bu kelimeleri “v”li yazmak daha uygundur.
15. YABANCI KELİMELERDE BÜYÜK “İ”NİN YAZIMI
Lâtin harflerini kullanan yabancı milletlerin yazı sistemlerinde büyük “i harfi noktasız yazılır. Ibsen, Indiana…
Türkçe metinlerde de bu isimler bu şekilde yazılır. Ancak bu isimler sözlüklerde “i” sırasında yer alır.
16. SES DEĞİŞİKLİĞİ GÖRÜLEN BAZI KELİMELERİN YAZIMI
» Ünlü daralması görülen Türkçe kelimeler:
* Birden çok heceli olan kelimelerde de sadece söyleyişte daralma vardır,
» Ünlü düşmesi olan kelimeler:
* “gönülden gönüle, ağıza, buruna, babadan oğula” örneklerindeki gibi ekte geniş ünlü varsa hece düşmesi olmayabilir.
* Özel isimlerde -hâliyle- hece düşmesi olmaz:
» Ünsüz türemesi görülen kelimeler:
*Bu kelimelere benzeyip de ünsüz türemesi görülmeyen kelimeler:
» Ünsüz düşmesi görülen kelimeler:
Türkçede ikiz ünsüz bulunmaz. Bu yüzden Arapçadan dilimize geçmiş olan ve sonunda ikiz ünsüz bulunduran kelimeler yalın durumunda kullanıldığında ünsüzlerden biri düşer.
*Alıntı kelimelerden “ft, st” ünsüz çiftleriyle bitenlerin bir kısmında “t” sesi söyleyişte düşme eğilimi gösterse de yazıda korunur.
*Farsça “hane” kelimesiyle yapılan birleşik kelimelerde “ha” hecesi korunmalıdır.
*Fransızca’dan dilimize girmiş olan sürpriz kelimesindeki r, yazıda da konuşmada da korunur.
» n ⇒ m değişimi görülen kelimeler:
Türkçe veya yabancı kelimelerde b’den önce gelen n sesi m’ye dönüşebilmektedir.
*İstanbul, Safranbolu, Zeytinburnu, düzenbaz, sonbahar, bin bir, binbaşı, onbaşı gibi kelimelerde söyleyişte m’ye doğru bir kayma olmasına rağmen yazıda yine “n” olarak korunur.
» i ⇒ ı dönüşümü görülen bazı Arapça kelimeler:
Bunlarda “k” sesi daima kalın okunur.
» b ⇒ p değişmesine uğratılan Arapça kelimeler:
* “s”den sonra gelen “b”, “p”ye dönüşür.
* “s”den sonra gelmeyen “b”ler ise olduğu gibi kalır.
» c ⇒ ç değişmesi görülen ve görülmeyen Arapça kelimeler:
» d ⇒ t değişmesi görülen yabancı kelimeler:
* Farsça “-dar” soneki bulunduran kelimelerde d, t’ye dönüşür.
* Bazı Arapça kelimeler:
* Bazı Arapça kelimelerde “d” korunmuştur:
* “din” kelimesiyle kurulmuş Arapça isimler:
* “abd” kelimesiyle kurulmuş olan ve “u”lu veya “ü”lü kullanılan Arapça isimler:
17. HEM AYRI HEM BİTİŞİK YAZILABİLEN EKLER
Ek-fiilin çekimleri olan “iken, ile, ise” kelimeleri kendinden önceki kelimeden ayrı yazılır. Ama bunların bitişik yazılış şekilleri de vardır: -ken, -le, -se. Bitişik yazılırken araya kaynaştırma harfi de girebilir.
Ama bu eklerden sadece “-ken”, hiçbir zaman ünlü uyumlarına uymaz; her kelimeden sonra “iken” ya da “-ken” olarak yazılır.
18.ÜNLÜ UYUMLARINA AYKIRI OLAN EKLERİN YAZIMI
» -yor (şimdiki zaman eki): Sadece -yor şeklinde yazılır, ünlü uyumlarına aykırıdır.
» -ken (zarf-fiil eki): Ünlü uyumlarına aykırıdır. Sadece -ken şeklinde yazılır.
» -leyin (isimden zarf yapan ek): Ünlü uyumlarına aykırıdır.
» -(İ)mtırak (sıfattan sıfat yapan ek):
» -ki (Aitlik eki, ilgi zamiri ve sıfat yapan ek): “bugünkü, dünkü, öbürkü” kelimeleri hariç -ki eki ünlü uyumlarına aykırıdır; -ki şeklinde yazılır ve okunur.
» -taş (isimden isim yapan ek):
» -gil (aile bildirir):
19. ALINTI KELİMELERDE KESME İŞARETİNİN KULLANILMASI KULLANILMAMASI
» Bazı Arapça kelimeler gırtlak ünsüzü taşıdıkları, Türkçede de bu özelliği anlaşılacak şekilde telâffuz edildiği için kesme işareti barındırırlar:
*Alıntı olup da kesmesiz kullanılan bu yapıda kelimeler de vardır.
Aşağıdaki kelimelere iyelik ekinin getirilmesi, aslında kelimenin sonunda bulunup da dilimizde eriyen gırtlak ünsüzünü ortaya çıkarır ve kesme işaretini gerektirir. (Bu kelimelerdeki ekler iyelik ekidir.)
*Sonunda gırtlak ünsüzü bulunan kelimeler iyelik ekini -ı, -i biçiminde alırlar. Bunlardan cami ve mâni kelimeleri camisi ve mânisi şeklinde de olabilir. Bunlar yalın hâlde kullanıldıklarında sonlarında tek ünlü vardır.
*Bu kelimelere yönelme hâl eki getirildiğinde araya “y” sesi girebilir de girmeyebilir de. Her iki kullanış da doğrudur:
*Bazı Arapça kelimelerde kısa ünlüden sonra gelen gırtlak ünsüzü dilimizde kaybedilerek ondan önceki ünlü uzun okunur.
20. SATIR SONUNDA KELİMELERİN BÖLÜNMESİ
» Satır sonunda, yer kalmadığı için yarım kalan kelimelerin bölünmüş olduğunu, yani devamının altta olduğunu göstermek için satır sonunda kısa çizgi kullanılır:
» Birleşik kelimeler de tek kelime gibi telâffuz edilerek heceleme buna göre yapılır.
» Kelimeler satır sonunda ve başında bir tek harf kalacak şekilde bölünmez. Aşağıdaki gibi kullanımlar yanlıştır:
Doğruları şöyle olacaktır:
» Özel isimlerde ve rakamlarda kesme işareti satır sonuna geliyorsa ve kesme işaretinden sonraki kısmın alt satıra geçmesi gerekiyorsa bu durumda kısa çizgi kullanılmaz:
» Gırtlak ünsüzü için kesme kullanılan kelimelerde kesmeli heceler satır sonuna getirilmez.
» “de” ve “ki” bağlacı ile “mi” soru ekinden önceki kelime satır sonunda kalıyor da bu ek ve bağlaçlar alt satıra iniyorlarsa araya (satır sonuna) kısa çizgi konmaz:
» Özgün imlâsıyla yazılan yabancı kelimeler satır sonunda kendi dillerinin kurallarına göre bölünür.
21. Alıntı Kelimelerin Yazımının Dilimize Uyarlanması-Uyarlanmaması
1- Dilimize mal olmuş yabancı kelimeler Türkçede söylendiği gibi yazılır.
*Dilimize mal olan ya da olmayan bazı kelimeler söylendiği gibi yazılmamaktadır:
2- İki ünsüzle biten bazı Arapça ve Farsça kelimelerin son iki ünsüzü arasına ünlü girer:
*Bu kelimelere ünlüyle başlayan bir ek veya yardımcı fiil eklendiğinde, sonradan konan ünlü, yazılışta da okunuşta da düşer.
3- İçinde iki veya daha fazla ünsüzün yan yana bulunduğu yabancı kelimeler olduğu gibi yazılır:
4- İki ünsüzle başlayan ve iki ünsüzle biten batı kökenli kelimeler olduğu gibi yazılır; ünsüzler arasına ünlü konmaz:
5- Bazı yabancı kelimelerde kelime başında veya iki ünsüz arasında ünlü türemiştir. Bunlar da bu yeni şekilleriyle kullanılırlar:
6- Ön ek, son ek veya edat bulunduran yabancı kelimelerle iki kelimeden oluşan yabancı kelimeler:
7- Batı kökenli kelimelerin içindeki ve sonundaki “g” sesi korunur:
*Ancak “coğrafya, fotoğraf, topoğraf” kelimelerinde “g”ler “ğ”ye dönmüştür.
8- Ödünçlemeler (dilimize mal olmamış kelimeler) özgün imlâları ile yazılır:
9- Bilim, sanat ve uzmanlık dallarında kullanılan terimler de özgün imlâları ile yazılır.
10- Yabancı dillerden alıntı yapılan deyim ve sözler özgün imlâları ile yazılır.
22. YABANCI ÖZEL ADLARIN YAZIMI
a. Arapça ve Farsça özel adların yazımı
1- Türkler tarafından kullanılan kişi adları Türkçedeki söylenişine göre yazılır:
Aynı isimlerin Araplar ve Farslar tarafından kullanıldığı belirtilecekse yumuşak ünsüzler korunur. Bu imlâ, bilimsel çalışmalarda da kullanılabilir:
2- Arapça ve Farsça yer adları Türkçe söyleyişe göre yazılır:
b. Lâtin alfabesini kullanan milletlere ait özel isimlerin yazılışı
Yabancı özel adlardan türemiş akım adlarıyla dilimizde eskiden beri Türkçe biçimiyle kullanılan kişi ve yer adları Türkçe söyleyişe göre yazılır. Bunların dışındaki yabancı özel adlar özgün imlâlarıyla yazılır. Bu kelimelerdeki özel karakterler ve işaretler de mümkün olduğunca (baskı sırasında bulunabiliyorsa) korunur:
c. Yunanca adların yazımı
Yunanca isimler, Yunan harflerinin Lâtin alfabesindeki karşılıkları kullanılarak yazılır:
Bazıları dilimiz söyleyişine uyarlanarak kullanılmaktadır:
d. Rusça adların yazımı
Rusça isimler, Rus harflerinin Lâtin alfabesindeki karşılıkları kullanılarak yazılır:
Ancak “Moskva” kelimesi dilimizde “Moskova” olarak kullanılmaktadır.
Rusçadan alınan bazı kelimelerin yazımı:
e. Çince ve Japonca adların yazılışı
Çince ve Japonca adlar, Türkçede yerleşmiş biçimlerine göre yazılır. Kişi isimlerinde tire kullanılır:
23. Diğer Türklere Ait İsimlerin Yazımı
Türk devlet ve topluluklarına ait isimler, ünlüler bakımından Türkiye Türkçesine, ünsüzler bakımından ilgili Türk toplumundaki kullanıma göre yazılır:
Öteden beri tanınan şahısların isimleri Türkçedeki yaygın imlâları ile yazılır:
Lâtin alfabesinde bulunmayan harfler kullanılmaz:
24. İmla (Yazım) Kılavuzu
Ayrıca bakınız ⇒ İmla (Yazım) Kılavuzu