hayreddin tokadi türbesi / Hayreddin-i Tokadı Türbesi

Hayreddin Tokadi Türbesi

hayreddin tokadi türbesi

Anadolu&#x;nun manevi mimarlar&#x;: Hayreddin Tokâdî Hazretleri

Dua ordusunun komutanları, hayatlarını İslam dinini daha iyi anlatabilmek için adayanlar

Onlar Allah dostları, gönül sultanları, Anadolu’nun manevi mimarları…

Söz sarrafı, gönül aynası Yûnus Emre Hazretleri'nin birbirinden değerli mısralarla anlattığı büyük gönül sultânı Ahi Evran Hazretleri'nden, ömrünü Hak ve ilim yoluna adayan Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'ye; ilmi ve mâneviyâtıyla yüzyıl tasavvuf ve kültür hayatını derinden etkilemiş Hazreti Pir Nûreddîn Cerrâhî'den, ezel dünyâsında verdiği söz üzere yaşayıp, ahde vefâsına tam bir sadâkatle, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış gönül sultânı Şeyh Vefâ Hazretleri'ne kadar İslam alimlerinin hayatları Ankara Masası okuyucusu ile buluşuyor.

Yaklaşık 2 ay boyunca sürecek yazı dizisinin on sekizinci bölümü sizlerle

HAYREDDİN TOKÂDÎ HAZRETLERİ

Şükrânenin yoluna bin can ola bir gün

Kim hazretine ermeğe imkân ola bir gün

Aşkın yoluna ok gibi can doğruluk eyler

Ta kaşlarının yayına kurban ola bir gün

O zülf-i perîşan bana görsen neler eyler

Demez bana kim gönlü perîşan ola bir gün

Ağyârı sürüp gönlüm evin halvet edindim

Ta kim gele ol yâr ana mihman ola bir gün

Ey bülbül-i dilhaste melûl olma kafeste

Kim menzilin ol bağ ü gülistan ola bir gün

Hem bâdı-ı sabâ ere beşâret vere gülden

Hem gonca dahi gül gibi handan ola bir gün

Hicran sonucu vasla dönüp şâd ola Dâî

Bu gamdan onun derdine derman ola bir gün

                                Ahmed-i Dâî

Allah’tan gayrısını gönül evinde misâfir etmemiş; Hak’tan öte ne varsa gönlünden çıkarıp, o evi de halvet edinmiş bir gönül sultânıdır Hayreddin Tokâdî Hazretleri. Şükürle, vuslata ereceği günden başka hiçbir şeyi gâm edinmeyerek, Allah ve Resûlü’nün yolunda, ilâhî aşkın neş’esiyle hemdem olmuş büyük bir sultan, velî ve âlimdir O (k.s)…

Hayreddin Tokâdî Hazretleri'nin hayatı

Halvetiyye tarîkatının en önemli temsilcilerinden biri olan Hayreddin Tokâdî Hazretleri, Anadolu’nun ilim ve irfan merkezi olduğu yüzyılda yaşamıştır. Yaşadığı yüzyıla büyük değerler kazandıran Hayreddin Tokâdî, beş asırdan bu yana Halvetî silsilesinde rahmet ve duâlarla anılmaktadır. yüzyılda, Anadolu’ya talebeleriyle mânevî zenginlikler kazandıran büyük âlim Çelebi Halîfe’nin mürşidliğinde yetişmiştir. İslâm’ın, Anadolu’dan Balkanlar’a ilerlemesinde büyük katkıları olan Hayreddin Tokâdî de bu mânevî mîrâsı Şâbâniyye tarîkatının pîri, Hacı Şaban Velî gibi değerli bir zâtı yetiştirerek ona emânet etmiştir. Soyu, büyük müfessir Fahri Râzi'ye uzanan Hayreddin Tokâdî Hazretleri, Tokat'ta dünyâya gelir. İlk tahsilini burada tamamlayan Tokâdî; fıkıh, kelam, hadis gibi dînî ilimlerin yanı sıra, fen bilimlerinde de eğitim alır. Zâhirî ilimlerde hızla ilerleyen Hayreddin Tokâdî, Bursa Murâdiye Medresesi’nde müderris olarak göreve başlar, bir taraftan da tasavvufî ilimlerde yol almak için, Halvetî Dergâhı’na devam etmeye karar verir. Bursa’da kısa zamanda sevilen ve sayılan bir müderris olan Hayreddin Tokâdî, yüksek ilim sâhibi olmasına rağmen, bir türlü içindeki boşluğu dolduramaz. Öğretmenlik yaptığı halde, öğrenmeye muhtaç hisseder kendini. Üstelik Halvetî dergâhlarındaki sohbetler başka pencereler açmıştır gönlünde. Kalbi göklere meyl eden Hayreddin Tokâdî Hazretleri, kendine bir mürşid edinmek üzere Amasya’ya gider. Daha evvel şöhretini duyduğu, Cemâlî Halvetî’nin (Çelebi Halîfe olarak anılır) dergâhına misâfir olarak, kendisine tâbi olmak ister. Gönlü bu büyük sultâna hemen ısınıseafoodplus.infoı Devleti’nin yükseliş devirlerinde yaşayan Çelebi Halîfe, Anadolu’nun pek çok yerinde, medreselerde talebe yetiştirmiş, saraydan hürmet görmüş bir âlimdir. Çelebi Halîfe, Halvetiyye tarîkatı büyüklerinden Yahyâ Şirvânî'nin halîfesi, Pir Muhammed Erzincânî'den aldığı Halvetiyye icâzetnâmesiyle, Anadolu’da ilmin yayılmasına büyük katkı sağlar. Amasya’da iken pâdişâhın vezîri Koca Mustafa Paşa’dan aldığı dâvetle yola koyulan Çelebi Halîfe’nin yanında müridi Hayreddin Tokâdî de vardır. Amasya, Erzincan, Tokat gibi birçok şehirde hocalık yapan büyük âlim Çelebi Halîfe, Amasya’dan İstanbul’a gelmiş; Koca Mustafa Paşa da bu büyük velî ve dervişleri için, kısa sürede bir dergâh ve câmi yaptırmıştır.

Sünbül Sinan Efendi gibi nâdide bir değeri yetiştiren Çelebi Halîfe, aynı ihtimâmı Hayreddin Tokâdî Hazretleri için de gösterir. Şeyhi, müridinin vasıflarının farkındadır. Tokâdî, azimli, meraklı ve bir o kadar da akıllıdır. Hocasının ilmine vâkıf olmak için, bir an olsun edepten dışarı çıkmaz. Kendisi, daha önce müderrislik yapmış büyük bir âlim olmasına rağmen tevâzudan bir an olsun ayrılmaz. Hocası Çelebi Halîfe, onun bu hâlini takdirle karşılar.

Hayreddin Tokâdî Hazretleri, Bursa’da gönlüne düşen ilâhî aşkın ardından yollara düşmüş; nesi var, nesi yoksa hayır yolunda bağışlayıp, büyük bir tevâzu ile yıllarca Çelebi Halîfe’nin dergâhında hizmet etmiştir. Artık, mürşidine göre Hayreddin Tokâdî’nin icâzet vakti gelmiştir. Sık sık karşılıklı sohbetler ettiği talebesinin piştiğini düşünen Çelebi Halîfe, irşad görevi vererek onu Bolu’ya gönderir. Hayreddin Tokâdî, hocasından aldığı icâzetnâme ile yola koyulur ve Bolu’ya yerleşir. Tokâdî’nin sohbetleri kısa sürede duyulmaya ve şöhreti artmaya başlar. 

Hayreddin Tokâdî’nin kutsal topraklara yolculuğu

Hayreddin Tokâdî’nin, takvâ ve ahlâkı Bolulular’ı çok etkiler, dergâhı dolup taşar. Sohbetleri coşkun geçen Tokâdî Hazretlerinin kısa sürede birçok müridi olur. Kendisine ilmî sırların kapısını aralayan mürşidi Hac görevini yerine getirdikten sonra Mekke’de Hakk’a yürür. Tokâdî, Çelebi Halîfe’nin ardından büyük bir hüzne kapılır. Dürüstlüğü ile sultanlar ve diğer devlet adamları üzerinde de tesirli olan Çelebi Halîfe'nin, vefâtından sonra, müridleri Anadolu’dan Balkanlar’a kadar birçok yerde ondan öğrendiklerini aktarır. O kadar çok mürid yetiştirir ki; ardından tasavvuftaki yoluna, Cemâl Halveti ismine nispetle Cemâliyye adı verilir.İşte böylesine kıymetli bir âlim tarafından yetiştirilen Hayreddin Tokâdî ise kendisinden sonra, Şâbâniyye tarîkatına pir olan, Anadolu’nun en önemli âlim ve velîlerinden Şeyh Şâbânî Velî ve Müslûhiddîn Efendi'yi yetiştirir. İrşadla vazîfelendirdiği bu iki müridi İslâm’ın Anadolu’dan Balkanlar’a yayılmasında büyük hizmetlerde bulunur. Bolu’daki dergâhında sohbetlere ve kâmil insan yetiştirmeye devam eden Hayreddin Tokâdî Hazretlerinin yetiştirdiği talebeler, Anadolu’nun ve Balkanlar’ın her yerinde halkı irşad eder. Bütün ömrünü Allah yolunda sarf eden Hayreddin Tokâdî Hazretleri, ilerleyen yaşına rağmen son nefesine kadar sohbet etmeye, ilminin zekâtını vermeye devam eder. İlim sâhibi olmayı, o ilimle de âmil olmayı çok önemseyen Hayreddin Tokâdî, Hakk’a yürümeden önce müridlerine şu önemli nasîhatleri yapar:

“Bizim yolumuzun esası altı şeydir: Allahû Teâlâ’nın kitabına sarılmak, Resûlullah sallahu aleyhi vesselem’in sünnetine uymak, helal yemek, insanları incitmemek, yasaklardan uzak durmak, hakkı ve borcu ödemede acele etmektir.”

İşte hayâtını bu çizgide yaşamış, Kur’an ve sünnetten bir an olsun ayrılmamış ve dünyâdan köşe bucak kaçmış bir büyük evliyâdır Hayreddin Tokâdî Hazretleri. O, yoluna aşkla bağlandığı Rabb’ine ve Resûlullah’a kavuşacağı günü hiçbir zaman unutmamış ve talebelerinden de her zaman Allah’ı hatırda tutmalarını istemiş, “Allahû Teâlâ’yı unutmaktan büyük günah yoktur” diyerek onlara her an Allah’ı hatırlatmıştır.

Hayreddin Tokâdî’nin vefatı

İlâhî sırra erebilmek için ilimle berâber aşkın gerektiğini söyleyen Hayreddin Tokâdî Hazretleri, yılında Bolu’da Hakk’a yürür. Sevenleri ve talebeleri cenâzesine akın eder. Duâlarla, zikirlerle defnedilen Hayreddin Tokâdî’nin ardından, Bolu’da hayır ve hasenât günlerce sürer. Tokâdî Hazretleri, dünyâya meyl etmeyen, bu sebeple ömrü boyunca halk içinde Hak ile yaşamış bir velîdir.

Seni bildim bileli,

Ey balçık dünya,

Başıma nice belâlar geldi,

Nice mihnet, nice dert…

Seni sırf belâdan ibâret gördüm,

Seni sırf mihnetten, dertten ibâret.

                                         Hz. Mevlânâ

Hayreddin Tokâdî, farz ibâdetlerle berâber sünnetlere de dikkat edilmesini istemiş, günahlardan uzak durmayı ve asıl kalbi kötülüklerden korumak gerektiğini nasîhat etmiştir. Talebelerinden zamânın kıymetini bilmelerini istenmiş ve her ânı Allah için harcamak gerektiğini söylemiştir. Cömertlikte akarsu gibi olan Hayreddin Tokâdî Hazretleri, kapısına geleni hiç bir zaman çevirmemiş, dergâhına sığınanları himâyesi altına almıştır. Her zümreden insanın sohbetlerine katıldığı Hayreddin Tokâdî Hazretleri, insanları iyiliğe ve doğruluğa dâvet etmiş, Peygamber Efendimizin sünnetine uymak gerektiğini ve bunun da ahlak ile olacağını söylemiştir. Müridleri ve sevenlerine her zaman, fakirleri koruyup gözetmelerini, dünyânın gelip geçici bir yer olduğunu unutmamalarını nasîhat ederek vuslata ermiştir.

Kim bulur, zor ile maksadına, her zaman zafer,

Gelir elbet zuhûra, ne ise hükmü-i kader.

Hakk’a bırak her işini, esbâba yapış yeter,

Bu sözüm olsun sana, ârif isen, her an rehber.

Mihneti kendine zevk etmektir, âlemde hüner,

Gam ve neş’e insanda, böyle gelir, böyle gider.

Hayreddin Tokâdî Hazretlerinin irşad hizmetinde bulunduğu yıllar, tasavvufun Anadolu’da en yaygın olduğu devirlerdir. Bilhassa Halvetiyye tarîkatı, o devrin Osmanlı sarayının haremine kadar girmiş, birçok devlet adamı da bu tarîkata intisab etmiştir. Halvetîlik, o yıllarda Türk toplumunda en yaygın olan tarîkatlardan biridir. Her zümreden insana hitâb eden ve müntesibleri arasında her meslekten insanları görmenin mümkün olduğu bir gönül yolu olan Halvetîlik, tasavvuf târihinde önemli bir yere sâhiptir. Birçok tarîkatın ana kaynağı da Halvetîliktir.

yüzyılın en önemli mutasavvıf ve şâirlerinden Niyâzî Mısrî’nin şu dizeleri bize Halvetîlik tarîkatının tüm inceliklerini anlatır niteliktedir:

Bu halvete bakma güzaf zevk-u safâ halvettedir,

Halvetle kıl içini saf nûri ziyâ halvettedir.

Nefsini sana bildirir ölmezden evvel öldürür,

Yokluk yolunu duygurur fakru fenâ halvettedir.

Deryâ olup durmaz coşar talazlanıp baştan aşar,

Kendisini bilmez şaşar aşk-ü hevâ halvettedir.

Encüm ile şems-ü kamer ateşlere düşmüş yanar,

Yer oturup gökler döner arz-u semâ halvettedir.

Aç gözünü ibretle bak birdir kamu yakın ırak,

Deprenmez olur dil dudak vaslu likâ halvettedir.

Firkâtte vuslat isteyen mihnette rahat isteyen,

Vuslatta işret isteyen ayş-ü bekâ halvettedir.

Terk et Niyâzi sen seni bir eyle gel cân-u teni,

Duysam diyen Hak sırrını sırr-ı Hüdâ halvettedir.

Osmanlı pâdişahlarının birçoğunun rağbet ettiği Halvetîlik, tekke sayısı bakımından da diğer tarîkatlardan fazladır. Halvet, Arapça’da "yalnız kalıp tenha bir köşeye çekilmek" anlamına gelmektedir. Allah ile gizlice konuşmak, kalbi yanlış inançlardan ve kötü huylardan temizlemek, kurtarmak da halvet olarak değerlendirilir. Halvetin esâsı, düşünceyi Allah'tan gayrı her şeyden uzak tutmaktır. İşte bundan hareketle, özel bir yere çekilmeden, halkın içinde sürekli Allah tefekkürünü koruma hâlidir halvet. Hayreddin Tokâdî Hazretleri de gönlünü Allah’tan gayrı sevgilere kapayarak, gönül evinde halvete erişmiş bir mürşid-i kâmildir. Hayreddin Tokâdî Hazretleri, yetiştirdiği dervişleri ile her zaman İslâm âleminin hürmetle andığı bir isimdir.

Hayreddin Tokâdî’nin türbesi

 Anadolu erenlerinin pirlerinden sayılan Hacı Şâbân-ı Velî gibi kıymetli bir eser bırakarak Hakk’a yürüyen Hayreddin Tokâdî Hazretlerinin, Bolu’daki türbesi hâlâ Allah âşıklarıyla dolup taşmaktadır. Asırlık ağaçların gölgeleri ile örtülü bir tepe üzerindeki türbesi, Ramazan aylarında kendisine duâ edenlerin uğrak mekânıdır. Ramazan boyunca halkın buluşma yeri olan türbesinde her gün aş dağıtılarak adına hayırlar yapılır. Allah âşıklarının evi kabul edilen gönüllerde hâlâ yaşayan Hayreddin Tokâdî Hazretleri adına her yıl Ramazan ayında hatimler indirilir, duâlar semâya arz olunur.

Gerçek âşıklara salâ denildi

Dertli olan gelsin dermânı buldum

Ah ile vah ile cevlân ederken

Canımın içinde cânânı buldum

Akar gözlerimden yaş yerine kan

Zerrece görünmez gözüme cihan

Deryâlar nûş edip kanmaz iken can

Âşıklar kandıran ummânı buldum

Açılmış dükkânlar kurulmuş pazar

Canlar mezâd olmuş dellâller gezer

Oturmuş ümmetin berâtın yazar

Hakk'a mahbûb olan sultânı buldum

                                                    Emîr Sultan

Canını Allah ve Resûlü’nün yolunda, âşıklar pazarında mezad saymış; ömrü boyunca dünya hayâtını terk eyleyip Hak ile vuslata ermeyi hasretmiş, cânâna can olmuş bir gönül sultânıdır Hayreddin Tokâdî Hazretleri (k.s)…

Yazan: Nevin Şahin

seafoodplus.info

Etiketler: Anadolu&#x;nun Manevi Mimarlar&#x; Gönül Sultanlar&#x; Nevin Şahin Hayreddin Tokâdî Hazretleri Hayreddin Tokâdî Hazretleri kimdir Hayreddin Tokâdî Hazretleri'nin ölümü Hayreddin Tokâdî Hazretleri'nin türbesi Hayreddin Tokâdî Hazretleri'nin sözleri

Hayreddin Tokadi

Hayreddin Tokadi or Tokadi Hayreddin (b. Konuralp – d. /, Bolu), an OttomanIslamic scholar (alim) and saint (wali) from Bolu of the widespread Khalwati sufi order (tariqa).

Hayreddin Efendi was brought up next to Cemâl-i Halveti (Cemaleddin), known as Çelebi Khalifa, the leader of the Cemâliyye branch, one of the four main branches of the Khalwati tariqa. He joined him while he was in Tokat, continued his studies in Amasya, and went to Istanbul on the orders of his mentor (murshid). Sultan Bayezid II met Hayreddin-i Tokadi when he was governor of Amasya, and after he became sultan he met with him at the Sümbül Efendi (a successor of Çelebi Khalifa Cemaleddin) dergah in Istanbul where he entered seclusion.[1] Hayreddin-i Tokadi continued his guidance (irshad) activities in Bolu and Düzce Pazar and was the mentor of Shaban Wali, the founder of Halvetiyye-Şâbâniyye order. In addition to him, he trained caliphs such as Muslihuddin-i Konrapavi and Mahmud-i Kürevi.[2]

Name mixup[edit]

The first authors to mention Hayreddin Effendi are Nev'îzâde Atâî (Zeyl-i Şekāik, p. 62), Şeyhî Mehmed Efendi (Vekāyiu'l-Fuzalâ, p. 51), and İbrâhim Hâs (Şabaniyya Silsilesi, p. 65) and they state he was from Konrapa, a town in Bolu Province in Ottoman times, present-day Konuralp in Düzce Province.[3] Omer Fuadi, the contemporary of Atai and a Halveti-Shabani sheikh, stated that Hayreddin was active in Bolu without giving any information about his place of birth.[4] In later sources such as Tomar-Halvetiyye (pp. 57, ) and Sefîne-i Evliyâ (III, pp. ) and in studies based on these, evidence suggests Hayreddin Efendi was thought of being from Tokat because he was confused with another Halveti sheikh of the same name mentioned in Cemaleddin Hulvî's Lemezât (v. b - a).[2]

Hayreddin Efendi of Tokad, whom Hulvî met in Bursa in AH ( AD), became a follower of Shaban Efendi of Kastamonu (Şaban-ı Veli) who in turn was one of the caliphs (successors) of Hayreddin Efendi of Konrapa. On the other hand, Hayreddin Efendi of Tokad was engaged in irshad activity in Bursa. He died in () and was buried in Bursa (ibid).[2]

Legacy[edit]

A Halveti-Shabani sheikh, Ibrahim Has, states that Hayreddin Efendi died in (), was buried in a place called Dutaş in Bolu, and says that his grave is among the great pilgrimage sites.[5] The estimated date of Shaban Wali becoming a disciple of Hayreddin Efendi in Bolu is () and he was sent to Kastamonu as a caliph after serving him for twelve years.[6][7] In this case, it follows that Hayreddin Efendi died in ().[2]

The tomb (türbe) of Hayreddin Tokadi lies in his dergah at a distance of 13 km from Bolu city center, close to Lake Abant exit of TEM highway midway between Istanbul and Ankara. Annual commemoration ceremonies are held here with a wide participation in the summer season.[2]

References[edit]

Tokadı Hayreddin Türbesi

Hayreddin Tokâdî Hazretleri, Halvetiyye silsilenamelerinde, Allah Rasulü (s.a.v.)&#;nden itibaren tarikat zincirinin yirmi sekizinci halkasında yer alır. Bu zat hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Ancak mürşidi Çelebi Halife Cemaleddîn-i Halveti Hazretleri&#;nin Amasya&#;da doğduğu ve medrese tahsilini tamamladıktan sonra Halvetiyye şeyhlerinden Tâhirzâde Tokâdî Hazretleri&#;ne intisap ettiği bilinmektedir. Onun vefatıyla Bahâeddin-i Erzincânî Hazretleri&#;ne yeniden intisap etmiş, sülûkünu tamamlayarak hilafet almıştır. Sırasıyla Tokat, daha sonra Amasya&#;da irşad hizmetine devam ederken, Amasya&#;da o sırada vali bulunan II. Beyazıd ile tanışarak dostluk kurmuşlardı. Bu dostluk, II. Beyazıd&#;in padişah olmasından sonra, Sadrazam Koca Mustafa Paşa aracılığı ile İstanbul&#;a alınarak orada da devam ettirilmiştir. Hayreddin-i Tokâdî Hazretleri&#;nin, Çelebi Halife Cemaleddin-i Halvetî Hazretleri&#;ne Tokat&#;ta iken intisap ettiği talebeliğini Amasya&#;da devam ettirdi­ği, daha sonra da mürşidinin emri üzerine İstanbul&#;a geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim sonraları halifesi, halefi ve damadı olan Merzifonlu Yusuf Sinan (Sümbül) Efendi Hazretleri de, Amasya&#;da kendisine intisap eden ve İstan­bul&#;a geldikten sonra mürşidinin emriyle oraya gelenlerden biridir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir