çölyak testi yanlış çıkabilir mı / Çölyak mı gluten duyarlılığı mı - Yazarlar - Selahattin DÖNMEZ | STAR

Çölyak Testi Yanlış Çıkabilir Mı

çölyak testi yanlış çıkabilir mı

Gluten Enteropatisi (Çölyak Hastalığı)

seafoodplus.info Dobrucalı

Çölyak hastalığı nedir ve nasıl ortaya çıkar?

İncebağırsak besinlerin sindiriminin ve emiliminin gerçekleştiği hayati bir organdır. İnce barsağın uzunluğu 4,5m (,5m) kadar olup bunun % 40&#; ı duodenum ve jejunum, % 60 &#;ı da ileum olarak adlandırılan ince barsak kısımları tarafından oluşturulur. İncebağırsağın emilim yüzeyi yaklaşık m2 kadardır. Emilim yüzeyi alanındaki bu genişlik barsakların iç yüzeyini döşeyen mukaza kıvrımları ve villüs ve mikrovilüsler olarak adlandırılan ve mikroskop altında görülebilen milyonlarca çıkıntı sayesinde oluşturulur. Villuslar incebağırsağın boşluğuna doğru çıkıntı yapan uzantılardır, mikrovillüsler ise enterosit olarak adlandırılan barsak hücrelerinin, yaklaşık 1 mikron uzunluğunda ve µm çapında olan ve ancak mikroskopla görülebilen uzantılarıdır (mikron milimetrenin bindebiridir). İncebağırsakta emilim villuslarda meydana gelir.

takoz

barsak1
İnce bağırsak yapısının şematik olarak görünümü. Bağırsak lumeni içine doğru uzanan villus yapısı
(Dr. Thomas Caceci VM Veterinary Histology Exercise Digestive System 2:Intestines)

takoz

Gluten enteropatisi olarak ta bilinen Çölyak hastalığı (Celiac disease, Celiac sprue, nontropical sprue) sindirilmiş gıdalardaki besin maddelerinin  barsaklardan  emiliminin bozulmasına yol açan bir hastalıktır. Çölyak hastalığı olan insanlar buğday, arpa, çavdar ve bir dereceye kadar da yulafta  bulunan bir protein olan ‘gluten&#; e karşı hassasiyet gösterirler. Glutenin esas olarak reaksiyon oluşturan maddesi gliadin dir.  Bu kişiler gluten içeren gıdalarla beslendiklerinde ince barsakların iç yüzeyini örten hücrelerden oluşmuş olan ve mukoza diye adlandırılan kısımda meydana gelen immunolojik reaksiyonlar sonucunda bu bölgede bulunan emici hücrelerde harabiyet oluşur (İmmunolojik reaksiyon; Vücudun bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan bir tür iltihabi reaksiyon). Oluşan bu hasarlanma sonrasında vücut için gerekli olan besin maddelerinin sindirimi ve emilimi bozulacağından, ishal ve zamanla  barsaklardan emilemeyen  maddelerin eksikliği başlar. Bu nedenle Çölyak hastalığı emilim bozukluğu ile giden barsak hastalıkları arasında sınıflandırılır. Çölyak hastalığı olan insanlar glutensiz diyetle beslendiklerinde barsaklarında oluşan harabiyet düzelir, ancak tekrar glutenli gıdaları tüketmeye başlamaları halinde hastalığın bulguları yeniden ortaya çıkar.

[Bağırsak mukozasında epitel altında yer alan ve lamina propria olarak adlandırılan bölgede glutene duyarlı CD4+ T lenfositlerinin HLA-DQ2 ve HLA-DQ8  moleküllerince sunulan glutenle ve doku transglutaminazı (TG2) tarafından modifiye edilmiş olan gliadinle (deamine gliadin) karşılaşması sonrasında immunolojk reaksiyon başlar. Glutaminin TG2 tarfından glutamine deaminasyonu negatif yükü artırarak peptidin HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 e  afinitesini artırır. Glutene maruz kalınması durumunda plazma hücreleri tarafından  doku transglutaminazına (IgA TG2) ve deamine gliadin peptide  karşı antikorlar (IgA-DGP ve IgG-DGP) oluşturulur].

Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır, bu hastalığın oluşmasına yol açan bozuk genler aile içinde geçiş gösterebilir. Hastaların % 10 kadarında ailede çölyak hastalığı olan başka bireyler bulunur. Cerrahi girişimler, hamilelik, doğum yapma, bazı viral enfeksiyonlar ve şiddetli ruhi sıkıntılar hastalığın ortaya çıkmasına sebep olabilir. Zencilerde ve Asya kökenlilerde daha nadir görülür. Her yaşta ortaya çıkabilmesine rağmen aylık çocuklarda ve yaş aralığında daha sık görülmektedir.

Çölyak hastalığının gerçek sıklığı bilinmemektedir. Hastalığın giderek artan sıklıkta akla gelmesi ve teşhisde kullanılan testlerin yaygınlaşması hastalığın eskiye nazaran daha sık görülür olmasından sorumlu olabilir. Hastalık en sık olarak kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika&#;da yaşayan insanlarda görülmektedir. Bu bölgelerde yaşayan her kişiden birinde çölyak hastalığı bulunmaktadır. Ülkemizdeki görülme sıklığının 1/ olduğu düşünülmektedir.  Birinci derece akrabasında çölyak hastalığı olanlarda (%10) ve biri hasta olan  eş yumurta ikizlerinin diğerinde (%75) hastalığın görülme sıklığının artmış olması çölyak hastalığının genetik öğesini  güçlendirmektedir.

Çölyak hastalığının nedeni nedir?

Çölyak hastalığı vücutta immunolojik cevabı tetikleyen çevresel (gluten) ve genetik faktörlerin birlikte rol oynaması sonucunda ortaya çıkar. Yani çölyak hastalığın oluşması için hem genetik yatkınlık hem de bir çevresel faktör olan glutenle temas gereklidir. Çölyak hastalığı olan bir kişi gluten  içeren bir gıda ile beslendiğinde bağışıklık siseminin bu maddeyi yabancı bir madde olarak kabul etmesi sonucunda (bir tür allerji) vücudun bağışıklık sistemi aracılığı ile bu maddeye karşı antikor olarak adlandırılan bazı maddeler üretmeye başlar (Anti-gliadin antikorlar gibi). Gliadine karşı reaktif hale gelen bağışıklık sistemi hücrelerin (lenfositler) gliadinle karşılaşması sonucunda ortaya çıkan immunolojik reaksiyonun esas olarak oluştuğu yer ince barsak mukozası olduğundan bu reaksiyon sonrasında ince barsak mukozasında emilim bozukluğu ile sonuçlanan bir hasarlanma oluşur.

Çölyak hastalığı olan insanların kanında anti-gliadin antikorlar dışında iki tür antikor daha bulur. Anti-gliadin antikorların aksine bu antikorlar kişinin kendi dokularına karşı oluşmuş antikorlardır. Bunlardan biri ince barsağın iç yüzeyini döşeyen emici hücrelerin (enterositler) yapısında bulunan bir maddeye karşı oluşan ‘anti-endomysial antikorlar&#;, diğeri de hücrede bulunan bir enzime karşı oluşmuş olan ‘anti-transglutaminaz antikorlar&#; dır. Bu antikorların varlığı çölyak hastalığının oluşumunda otoimmunitenin rol oynadığını göstermektedir
(Otoimmunite: Vücuttaki bağışıklık sisteminin vücudun kendi yapısındaki oluşumları hasarlamaya, yok etmeye çalışması- bir tür kendini tanıma kusuru)

Çölyak hastalığının belirtileri nelerdir?

Çölyak hastalığı çocuklarda ve erişkinlerde farklı belirtilerle kendini gösterir. Çocuklarda gelişme ve büyüme geriliği, boy kısalığı,  çölyak hastalığının erken bulgusu olabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, huysuzluk, davranış bozuklukları ve okulda başarısızlık görülebilecek diğer belirtilerdir. Bulguların ortaya çıkması ve şiddetlenmesi yıllar sürebilir. Genellikle adolesan döneminde bulguların şiddetinde kısmen de olsa bir azalma görülür. Çölyak hastalığı erişkinlerde genellikle yaş civarında ortaya çıkmakla birlikte daha ileri yaşlarda da görülebilir. Özellikle yağlı gıdaların alınmasından sonra belirginleşen ishal, karında gaz ve rahatsızlık hissi, karın ağrıları, iştahı iyi olduğu halde kilo alamama, kilo kaybı, çabuk yorulma, yorgunluk ve eklem ağrıları, osteoporoz,nöropati, ataksi (dengesizlik), depresyon, erişkin yaşta ortaya çıkan çölyak hastalığın başlıca bulgularıdır. Bazı çölyak hastalarında yıllarca aralıklı ishal ve hazımsızlık dışında başka bir bulgu olmayabilir. Bazı hastalar uzun yıllar irritabl barsak hastalığı tanısıyla izlenmiş olabilirler. Kadınlarda adet bozuklukları, hamile kalamama, erkeklerde cinsel güçte azalma çölyak hastalığında nadir de olsa görülebilecek  diğer belirtilerdir. Bazı hastalarda  ishal vb. gibi bir sindirim sistemine ait bir  belirti olmaksızın, hastalık sadece   demir eksikliği  ve buna bağlı bir kansızlık tablosuyla kendini gösterebilir. Gebelik döneminde kansızlığı belirgin ölçüde şiddetlenen kadınlar çölyak hastalığı yönünden araştırılmalıdır. Bazı hastalarda karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma görülebilir. Nedeni saptanamayan karaciğer fonksiyon test bozukluklarında çölyak hastalığı da akla gelmelidir. Olguların % kadarında hastalık bir taram sırasında tesadüfen saptanır (sessiz çölyak hastalığı).   Kan testleri pozitif olduğu halde ince bağırsak biyopsileri normal olan veya hafif değişiklikler gösteren olgulardaki hastalık &#;potansiyel çölyak hastalığı&#; olarak adlandırılıseafoodplus.info  olguların ilerki yıllarda  tipik hastalık gelişme ihtimali nedeniyle takip edilmeleri gerekir.

Çölyak hastalığı tedavi edilmediğinde ince barsaklardaki emilim bozukluğu nedeniyle zamanla vücutta vitamin, mineral ve diğer besin maddelerinin eksikliği ortaya çıkar. Bunlar arasında özellikle demir, folik asit ve B12 vitamini eksikliği sonucunda değişik şiddetlerde olabilen kansızlık (anemi) en sık görülen bulgulardan biridir. Bunun yanında D vitamini ve kalsiyum emiliminin bozulması sonucunda kalsiyum seviyesinde azalma, kemik erimeleri ve kırılmaları, A vitamini eksikliğine bağlı görme bozuklukları ve cilt problemleri, B vitamini türevlerinin eksikliğine bağlı denge bozukluğu ve his kusurları gibi sinir sistemine ait problemler, K vitamini eksikliğine bağlı pıhtılaşma bozuklukları ve kanamalar, sodyum, potasyum ve magnezyum gibi elektrolitlerin eksikliğine bağlı kas güçsüzlükleri ve protein (albumin ve diğer proteinler ) eksikliğine bağlı bacak ödemleri ve bağışıklık sisteminde zayıflama ortaya çıkabilecek diğer bulgulardır.
Çölyak hastalığında görülebilecek başka bir rahatsızlık da su çiçeğine benzer bir görünümü olan, daha çok sırtta, alt ve üst ekstremitelerde ve kalçalarda kaşıntılı, döküntülü ve su toplayan lezyonlarla ortaya çıkan ve dermatitis herpetiformis olarak adlandırılan bir cilt hastalığıdır. Ayrıca bazı romatizmal hastalıklar, tiroid bezi hastalıkları (Hashimato hastalığı) ve böbreküstü bezi hastalıkları (Addison hastalığı), psöriasis (sedef) gibi cilt hastalıkları, mikroskopik kolit gibi bağırsak hastalıkları çölyak hastalığı ile birlikte bulunabilir.

Çölyak hastalığı nasıl teşhis edilir?

Çölyak hastalığından şüphelenildiğinde doktorunuz ayrıntılı bir beden muayenesinden sonra sizden bazı kan ve dışkı testleri isteyecektir. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, protein (albumin, immun globulinler ve pıhtılaşma faktörleri), kolesterol, B12 vitamini, A vitamini, folik asit ve demir gibi bu hastalıkta vücutta eksilebilecek bazı maddelerin kandaki seviyelerinin ölçülmesi ve dışkı analizi yanında çölyak hastalığının teşhisinde kullanılan bazı yan testlerinin de (serolojik testler) mutlaka yapılması gerekir. Anti-endomysial antikor (EMA), anti-tissue transglutaminaz antikor (a-TTG), anti-deaminegliadin antikor (DGP) ve anti-retikülin antikorlar günümüzde çölyak hastalığının teşhisinde kullanılmakta olan serolojik testlerdir. Bu serolojik testlerin hastalığın tanısındaki duyarlılıkları yüksektir (%). Tüm antikorların IgA  ve IgG alt tipleri mevcut olup tanıda önemli olan IgA alt tiplerinin pozitif olmasıdır. IgA eksikliği olan bireylerde bu testler yanlış negatif çıkabilir. Genel olarak toplumun %0,2 sinde IgA eksikliği varken çölyak hastalığı olan hastaların %2 sinde IgA eksikliği bulunur. IgA  eksikliği olan hastalarda IgG tipi antikorların pozitifliği dikkate alınmalıdır. Çölyak hastalığında olguların % sinde serolojik testler negatif  olabilir. Bu hastalarda ayırıcı tanı amacıyla mutlaka endoskopik biyopsi yapılmalıdır.

Çölyak hastalığının teşhisinde mutlaka yapılması gereken bir diğer inceleme endoskop yardımı ile ince bağırsağın 40cm lik ilk kısmı olan duodenumdan doku örneği alınmasıdır. Bu işlem için yapılacak girişim normal gastroskopiden farklı değildir (Bkz. Endoskopi). Biyopsi  olmazsa olmaz tanı yöntemidir ve serolojik testler tanı amacıyla biyopsinin yerini tutamaz.  Endoskopi sırasında ince barsak mukozasındaki yapısal değişikliklerin görülmesi de mümkün olmaktadır. Alınan doku örneğinin özel yöntemlerle boyandıktan sonra mikroskop altında incelenerek bu hastalığa ait olabilecek bulguların görülmesi hem çölyak hastalığının kesin teşhisi hem de bu hastalıkla karışabilecek lenfoma gibi başka hastalıkların ayırımı için kesinlikle gereklidir. Çölyak hstalığında bağırsaktaki tutulum yama tarzında olabileceğinden bağırsağın farklı  bölgelerinden olmak üzere en az dört biyopsi alınması tavsiye edilir.Dört veya daha fazla sayıda biyopsi alınması tanı koyulma şansını iki kat artırmaktadır. Serolojik testleri pozitif olduğu halde histopatolojik incelemede normal bulgular saptanan hastalarda daha çok sayıda ve daha distaldeki incebağırsak segmentlerinden (jejunum) biyopsi alınmalıdır. Endoskopi yaptırmak istemeyen hastalarda serum antikorlarının  pozitifliği ve kapsül endoskopi tanıda yardımcı olabilir. Kapsül endoskopide duodenum mukozasında oluşan ve scalloping olarak adlandırılan ince granüler yapının görülmesi tanıda yardımcı olur.

takoz

duodenumnormcoel

Normal insanda ve çölyak hastalığında (sağdaki resim) ince barsakların endoskopik görünümü. Çölyak hastalığında bağırsak mukozasındaki ince granüler yapı (scalloping) görülmekte.

takoz

duodenumkapsul

Kapsül endoskopide mukozada kurumuş toprak görünümü (Scalloping)

Çölyak hastalığında histopatolojik bulgular:

Alınan biyopsi örneklerinin incelenmesinde  total veya subtotal villüs atrofisi, kript hipertofisi (vilüs / kript oranının  3/1  in altına inmesi), epitel hücrelerinde kısalma, küntleşme ve hücre çekirdiğinde bazal polarite kaybı ve villüs epiteli içindeki lenfosit sayısında artış görülür. (Epitel hücresi içindeki lenfosit, IEL; Intra Epitelial Lypmhocytes, mikroskopta 2 kriptteki 50 şer hücre veya 5 kriptteki 20 şer epitel hücresi içindeki lenfositler sayılarak epitel hücresi içindeki toplam lenfosit sayısı hesaplanır. Çölyak hastalığı tanısı için  >25 IEL/  epitel hücresi olmalıdır). Marsh evreleme sistemi histopatolojik bulguların şiddetine göre oluşturulmuş bir  sistem olup birçok klinikçe kullanılmaktadır (Aşağıdaki şekile bakınız). Epitel altında bulunan  ve lamina propria olarak adlandırılan tabakada lenfositler, plazma hücreleri, eozinofiller ve seyrek olarak ta nötrofiller bulunabilir.  Plazma hücrelerinin yokluğu immun yetersizliği (Common variable inmmun deficiency), kriptit ve kript apsesi varlığı ise  çölyak hastalığı dışındaki diğer patolojileri düşündürür. Bazı hastalarda serolojik testler pozitif olduğu  ve IEL sayısı 25 in üzerinde bulunduğu halde villüs atrofisi bulunmayabilir. Bu vakalarda glutensiz diyete cevap alınması ve HLA testleri  tanıyı  destekler. Bu tür hallerde bağırsak epitelinde lenfosit artışı ile giden ve &#;lenfositik duodenozis&#; olarak adlandırılan patolojilerin de ayırıcı tanıda düşünülmesi gerekir. Lenfositik duodenoziste  mukozal arşitektür korunduğu halde IEL sayısı >25/ epitel dir, nadiren bazı vakalarda kısmi villüs  atrofisi de bulunabilir, ancak kript hiperplazisi görülmez. Çölyak hastaları dışındaki popülasyonun %3,8 kadarında lenfositik duodenozis bulunabilmektedir. Lenfositik duodenozisle birlikte bulunabilecek hastalıklar aşağıda sıralanmıştır;

&#; İmmun hastalıklar: Common variable immun deficiency syndrome, glomerulonefrit, hipogamaglobulinemi,  IgA eksikliği

&#; Otoimmun hastalıklar (Bu hastalarda birilikte çölyak hastalığı da bulunabilir): Otoimmun enteropati, Graves hastalığı, hemolitik anemiler, Hashimato tiroiditi, multipl skleroz, psöriazis, romatoid artrit, Sjögren sendromu, sistemik lupus, timoma ile birlikte olan otoimmun enteropati, tip-1 diabetes mellitus

&#; Nongluten protein intoleransı: Çölyak dışı gluten duyarlılığı, protein intoleransı (inek sütü, soya, yumurta, yer fıstığı vb)

&#; Enfeksiyonlar: AIDS, giardiasis, cryptosporidium, Helicobacter pylori gastriti, incebağırsakta aşırı bakteri çoğalımı (bacterial overgrowth),  tropikal sprue, viral enfeksiyonlar, Whipple hastalığı

&#;  İlaçlar: Kemoterapi, NSAEİ (nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar), olmesartan, mycophenolate mofetil

&#; Neoplaziler: Enteropathy associated T cell lymphoma, immunoproliferative small intestinal disease, tip-2 refrakter çölyak hastalığı

&#; Diğer: Abetelipoproteinemi, kollajenöz kolit, kollajenöz duodenit, Crohn hastalığı, eozinofilik gastroenterit, mikroskopik kolit, radyasyon enteriti, kronik incebağırsak iskemisi (bağırsağın kanlanmasında bozukluk)

Tanıda güçlük olan olgularda bazı doku antijenlerinin araştırılması teşhiste yardımcı olabilir. Çölyak hastalığında HLA-DR3 DQ2 doku gurubu ile kuvvetli bir birliktelik söz konusudur (>%90). Hastaların geri kalan bölümünün önemli bir kısmında da  HLA-DR4 DQ8 pozitifliği bulunur. Bu doku guruplarının genel toplumda sık görülmesi nedeniyle (HLA-DQ2 %,  HLA-DQ8 %) tanıdaki değerleri ve pozitif öngörü değerleri sınırlıdır. Çölyak hastalarının %1 den azında  DQ2 ve DQ8 negatif bulunur. Çölyak hastalığından şüphelenildiği halde glutensiz diyete yanıt alınamayan hastalarda  HLA genotiplemesi tanıda yardımcı olur. Negatif sonuç alındığında büyük olasılıkla olgunun bir çölyak hastalığı olmadığı söylenebilir.

Teşhiste kullanılabilecek diğer yöntemler baryumlu ince barsak filmi çekilmesi ve ince barsakların kapsül endoskopi veya enteroskopi ile görüntülenmesidir. Ancak bu yöntemler endoskopik  biyopsinin yerini tutamaz. Özellikle belirgin kilo kaybı, karın ağrısı, kansızlık, gece terelemeleri ve sindirim sistemi kanaması gibi belirtileri olan hastalarda bu incelemelerin biri veya birkaçının yapılması ve gerektiğinde bilgisayarlı batın tomografisi gibi başka görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekebilir. Çölyak hastalarında dışkıda &#;kalprotektin&#; ve &#;zonulin&#;  adlı proteinler yüksek bulunabilir ve bu testler tedaviye  cevabın izlenmesinde kullanılabilir.

takoz

gluten

Normal insanda (solda) ve çölyak hastalığında (sağda) incebarsaklarda fırçamsı yapının mikroskopta görünümü. Çölyak hastalığında fırçamsı yapının (villüslerin) silindiğine dikkat ediniz.

takoz

marsh

Çölyak hastalığı nasıl tedavi edilmelidir?

Erken dönemde teşhis edilmediğinde çölyak hastalığı ciddi problemlere yol açabilir. Yukarıda tarif edilen bulgulara benzer şikayetleri ve/veya ailesinde çölyak hastalığı öyküsü olanların bir gastroenteroloğa başvurmaları gerekir. Çölyak hastalığı ailevi geçiş gösterdiğinden hastaların yakınlarının da, en azından serolojik testlerle, incelenmesi uygun olacaktır. Çölyak hastalığı olanların %10 kadarında anne, baba, kardeş veya çocuklarında da aynı hastalık görülebilmektedir.

glutenfree

Çölyak hastalığında tedavinin temelini sıkı bir glutensiz diyet uygulanması oluşturur. Bu amaçla gluten içeren tahıl ürünleri (buğday, arpa ve çavdar) kullanılarak yapılan gıda maddelerinin kesinlikle yenmemesi gerekir. Glutenle bulaşmamış yulaf tüketilebilir ancak genellikle içinde buğday parçacıkları bulunabileceğinden, en azından hastalığın erken dönemlerinde, yulaf da yenmemelidir. Yulaf eriyebilir fiber içerdiğinden kan şekerini düşürmesi ve insüline cevabı artırması nedeniyle tüketilmesi tavsiye edilen bir tahıl türüdür. Pirinç, mısır, patates ve soya unundan yapılmış ürünler yenebilir. Normal un yerine pirinç unu veya mısır unu ve bunlardan yapılan hamur işleri tercih edilmelidir. Mısır şurubu, sos vb. yapımında kıvam artırıcı olarak kullanılabilir. Bu hastalarda laktaz eksikliği (laktoz intoleransı) de olabildiğinden başlangıçta süt ve sütlü gıdaların alınmaması tavsiye edilmelidir.
Meyve, sebze, yumurta ve et ürünlerinin yenmesinde sakınca yoktur ancak sosların hazırlanmasında buğday unu kullanılmamalıdır. Alkollü içecekler ve meyva suları aşırıya kaçılmamak şartıyla içilebilir. Bira ve viski az miktarda tolere edilebilir ancak şikayetleri başlatıyorsa içilmemelidir. Gluten içermeyen bir diyetin uygulanması normal beslenmeye göre pahalı, güç ve sıkıcı olduğundan kesin teşhis konulmadan bu tür bir diyetin uygulanması tavsiye edilmemelidir.

Günümüzde çölyak hastaları için hazırlanmış çeşitli gıda ürünleri marketlerden kolaylıkla temin edilebilmektedir. Alınan gıdaların etiketleri dikkatle okunmalı ve gluten içeren bir gıda maddesi içerip içermediği araştırılmadan çölyak hastasına verilmemelidir. Piyasada satılmakta olan ve gluten içermediği sanılan birçok üründe (salata sosları, hazır pudingler vb.) gluten bulunabilmektedir. Sıkı diyet uygulayan bir çölyak hastasının günün birinde glutenle tekrar karşılaşması (gluten challenge) ciddi tablolara yol açabileceğinden bu durum özellikle önemlidir. Marketlerde satılan ve üzerinde glutensiz ibaresi bulunan  gıda ürünlerindeki kabul edilebilir gluten miktarının ppm (1/4mg/kg) ın altında olması gerekir (ppm: parts per million). CAC a  göre (Codex Alimentarius Comission of WHO) glutensiz ürünlerdeki gluten miktarının 20ppm in üzerinde olmaması gerekir, ki bu miktarda glutenin  çölyak hastaları için güvenli olduğu kabul edilir. Bu seviye aynı zamanda FDA (Amerikan ilaç ve gıda denetim komitesi, food  and drug administration) tarafından da güvenli kabul edilen seviyedir.  Yapılan araştırmalar çölyak hastalığında günde 10mg dan az gluten alımının bağırsak mukozasında bir toksik etki oluşturmadığını göstermiştir (2 dilim ekmek >3g dan fazla gluten içerir).   Günde mg gluten tüketiminin çölyak hastalarında güvenli olduğu kabul edilir.Günde mg ve üzerindeki miktarda gluten alımında bağırsak mukozasında hasarlanma oluşması kaçınılmazdır.

ekmek

Glutensiz diyete başlanmasından günler sonra şikayetlerde azalma görülmeye başlar. Klinik iyileşme genellikle ay içinde gerçekleşir. Şikayetlerin tamamen ortadan kalkmasına rağmen barsak mukozasının tamamiyle  iyileşmesi bazen 2 yıl kadar uzun bir süre alabilir.   Çölyak hastalığında ilaç tedavisi yoktur. Glutensiz diyete cevap vermeyen hastalarda kortikosteroid tedavisi denenebilir. Sıkı bir glutensiz diyet uygulayan hastalarda hastalık genelde iyi bir gidiş gösterir. Tedavi edilmeyen hastalarda barsaklardaki emilim bozukluğunun devam etmesine bağlı yukarıda anlatılan bulgular devam edecektir. Tedaviye cevap vermeyen vakalarda ince barsakların lenfoma gibi başka hastalıklarının araştırılması gerekir.

Çölyak hastalığında osteoporoz (kemik erimesi) ve fraktür (kırık)  riski  artmış olduğundan hastaların kalsiyum, magnezyum, D vitamini ve parathormon (PTH) seviyeleri düzenli aralıklarla takip edilmeli ve yılda bir kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalıdır. Oral kalsiyum alımı en az mg/gün olmalı, D vitamini eksiği düzeltilmelidir. Hiposplenizm (dalak fonksiyonlarının azalması) nedeniyle çölyak hastalarında kapsüllü bakterilere bağlı enfeksiyon riski artmış olduğundan hastaların pnömokok, hemofilius ve meningokok lara karşı aşılanması önerilebilir. Çölyak hastalarının hepatit B aşılamasına yetersiz yanıt verebileceği unutulmamalıdıseafoodplus.infon ve mineral eksikliği  saptanan hastalarda uygun preparatlarla eksiklik giderilmelidir.

Tedavi edilmeyen çölyak hastalarında uzun dönemde ortaya çıkabilecek ciddi hastalıklar  ince barsak adenokanseri ve bir tür ince barsak tümörü olan ve  lenfoma olarak adlandırılan bir hastalıktır. Çölyak hastalığı olanlarda incebarsak kanseri ve lenfoması görülme sıklığı normal bireylere göre üç misli daha fazladır. Sıkı diyet uygulanan vakalarda lenfomaya dönüşüm engellenebilmektedir. Lenfoma gelişen vakalarda kemoterapi gerekebilir.

Tedaviye cevapsız çölyak hastalığı

Glutensiz diyet uygulamasına rağmen çölyak hastalarının % unda hastalık belirtileri devam eder veya nükseder. Bu durum tedaviye cevap vermeyen (veya yeterince cevap vermeyen) çölyak hastalığı olarak değerlendirilir. Tanı öncesinde bu hastaların   uyguladıkları diyet ve diyete uyum bakımından kontrol edilmesi gerekir. Bu konuda uzman bir diyetisyenden yardım alınması tavsiye edilmelidir. Tedaviye cevapsız vakalarda diyete uyumda bir problem yoksa ince bağırsaklardan örnek alınarak hastalık bulguları kontrol edilmelidir. Karın ağrısı, ateş, bağırsak tıkanıklığı bulguları, kansızlık, sindirim sistemi kanaması ve açıklanamayan kilo kaybı olan hastalarda radyolojik ve endoskopik yöntemlerle ince bağırsaklar görüntülenerek incelenmelidir. İncebağırsaklardan alınan örneklerde çölyak hastalığı bulguları saptanmıyorsa hastadaki semptomların başka bir patolojiye bağlı olabileceği düşünülmelidir. Tedaviye cevap vermeyen olgular üç ana gurupta incelenebilir;

1-Glutensiz diyete uyumsuzluk. En sık görülen neden budur.

2-Daha önceden varolan ve çölyak hastalığına benzer semptomların oluşmasına neden olan başka hastalıkların varlığı (İrritabl bağırsak hastalığı veya kansızlığa neden olmuş bir kolon kanseri vs.)

3-Çölyak hastalığı ile birlikte bulunabilecek diğer patolojiler [Laktoz intoleransı, kronik pankreatit, incebağırsaklarda bakteri çoğalması (small intestinal bacterial overgrowth), mikroskopik kolit, giardiazis gibi bağırsak enfeksiyonları, hipertiroidi, inek sütü allerjisi vb.].

Sıkı bir glutensiz diyet uygulandığı halde tedaviye yanıt alınamayan küçük bir gurup hastada tedaviye dirençli (refrakter) çölyak hastalığı (RÇH) söz konusudur. Bu hastalarda RÇH tanısı koyulmadan önce  çölyak hastalığı ile ilişkili malignitelerin (lenfoma ve kanser gibi habis hastalıklar) ve çölyak hastalığını taklit eden diğer hastalıkların araştırılması gerekir. Çölyak hastalığı tanısı koyulmuş olan ve villüs atrofisi yapabilecek diğer hastalıkların ve malign komplikasyonların bulunmadığı hastalarda 12 aylık glutensiz diyet sonrasında klinik ve histopatolojik bulguların devam etmesi  veya tekrarlaması  halinde bu durum RÇH olarak adlandırılır. RÇH nın iki türü bulunur ve türler arasındaki ayrım özel histopatolojik incelemelerle yapılabilir. RÇH1 de prognoz iyiyken RÇH2 de  beslenme bozukluğu ve lenfomaya dönüşüm nedeniyle (Enteropathy associated T cell lymphoma, EATL) prognoz oldukça köütüdür. RÇH da görülebilecek bir diğer komplikasyon incebağırsaklarda oluşan inflamatuar ülserlerle karakterize ülseratif jejunoilettir (ÜJİ). ÜJİ li olgularda lenfoma gelişme olasılığı yüksektir. RÇH nın standart bir tedavisi yoktur. Elementer diyet uygulaması, sistemik kortikosteroid tedavisi, oral budesonid ve azathiopurin gibi ilaçlar  kullanılabilirse de elde edilen  sonuçlar genellikle  yüz güldürücü değildir. EATL gelişen olgularda prognoz kötü olup 5 yıllık yaşam %20 nin altındadır. Bazı vakalarda kemoterapiye yanıt alınabilir. Tip 1 EATL vakaların % ını oluşturur ve çölyak hastalığı ile birlikte bulunurken tip 2 EATL çölyak hastalığı ile ilişkili değildir.

Çölyak hastalığı tedavisinde denenmekte olan yeni ilaçlar

Çölyak hastalığında tedavinin temelini glutensiz diyet oluşturmakla birlikte tedaviye yanıtı kolaylaştırabilecek ve yaşam kalitesini artırabilecek bazı yeni ilaçlar geliştirilmekte ve klinik araştırmalarda denenmektedir. Bağırsak mukozasındaki epitel hücreleri arasında bulunan sıkı bileşkeleri (tight junctions)  güçlendirmek suretiyle glutene karşı bir bariyer oluşturarak etki gösteren &#;larazotide acetate&#; ve gluteni parçalamak suretiyle immunotoksisitesini azalarak etki gösteren  &#;propyl endopeptidazlar ve gluten spesifik endoproteazlar&#;  bu amaca yönelik olarak geliştirilmiş olan ajanlardır.  B u ilaçlar henüz rutin klinik kullanma girmemiş olup klinik atraştırmalr devam etmektedir.

KAYNAKLAR

1-Gujral N, Freeman HJ, Thomson seafoodplus.info disease: prevalence, diagnosis, pathogenesis and seafoodplus.info J Gastroenterol. ;
2-Kneepkens CM, von Blomberg seafoodplus.infoal practice : coeliac seafoodplus.info J Pediatr. ;
3-Ludvigsson JF et al. Diagnosis and management of adult coeliec seafoodplus.info;

Çölyak mı gluten duyarlılığı mı

Gluten duyarlılığı hastalığı çoğu zaman çölyakla karıştırılır. Yanlış teşhis oranı çok yüksek olan bu iki hastalık arasındaki farkı belirtilerin doğru tanımlanması ve genetik testler söylüyor.

Çölyak hastalığı genetik otoimmün (bağışıklık sistemiyle ilgili) bir hastalıktır. Gluten proteini, buğday, çavdar ve benzeri tahıllarda bulunur. Çölyak hastaları gluten proteinini sindiremez. Bu hastaların bağırsaklarındaki villüsler (besinleri emen ve besinlerin kana karışmasına yardımcı olan tüyler) kendi bağışıklık sistemleri yüzünden zarar görür ve demir, folik asit, kalsiyum, D vitamini gibi gerekli besinlerin emilimini engeller. Çölyak hastalığı tedavi edilmez ise, ishal, şişkinlik, gaz, kabızlık, yorgunluk, eklem ağrıları, hepatit, tip 1 diyabet ve bağırsak kanserine neden olabilir. Çölyak hastalığına tek bilinen tedavi, gluten içermeyen bir diyetle yaşamayı öğrenmektir. Çok küçük oranlarda gluten bile bağırsakların zarar görmesini sebep olabilir.

 Yanlış teşhis kalıcı hasar bırakıyor

Gluten duyarlılığı, çölyak hastalığı olmayan fakat yine de gluteni tolere edemeyenler için kullanılır. Gluten içeren yemekler yedikten sonra, gluten duyarlılığı olan insanlar genelde mide ve bağırsaklarında çölyak hastalığı belirtileri gösterse de, bağırsakları zarar görmez. Birçok insanda, gluten tamamen kırılamaz, sindirilemez ve rahatsızlık yaratır. Çölyak hastalarında ise, kırılamayan gluten problemler yaratır ve bağırsakları zedeler.  Gluten duyarlılığı ve çölyak hastalığı arasındaki farkı herkesin anlaması gerekir, çünkü bu konudaki yanlış teşhis oranı çok yüksektir. Gluten duyarlılığını teşhis eden bir test henüz bulunmamıştır. Teşhis sadece eliminasyon yöntemiyle yapılmaktadır: buğday alerjisi ve çölyak hastalığı test edilerek seçenekler arasından elenir ve hasta gluten içermeyen bir diyete olumlu cevap veriyor ise, gluten duyarlılığı teşhisi konur.

Biyopsi KAN ve genetik test şart

Araştırmalara göre, çölyak hastalığı olan insanların yüzde 85’i hasta olduklarını farkında değiller. Uzmanlara göre, teşhis için kullanılması gereken en doğru test endoskopi ve ince bağırsak biyopsisidir. İnce bağırsak biyopsisiyle, bağırsaktan örnekler alınır ve villüsün etkinliği incelenir. Eğer villüslar düzleşmiş ise, besinlerin emilmesinin engellendiği görülür ve bu çölyak hastalığı teşhisine bir örnek olur. Çölyak hastalığında yanlış teşhisin konulması çok olası. Test çölyak hastalığı araştırma merkezinde yapılmaz ise, yanlış teşhise neden olabilir. Endoskopi sırasında bağırsaktan örnek alırsa yanlış teşhis riski azalır. Biyopsiden önce, kan ve genetik testler yapılır. Kan testinden önce, hastanın gluten içeren yemekler yemesi istenir ( hafta arası haftada en az 2 dilim ekmek önerilir). Çölyak hastalarının kan testlerinde immünoglobin A antikor eksikliğine rastlanır. Gluten içeren yemekler genetik testlerini etkilemez. Çölyak hastalığı ailede var ise, bütün aile üyelerinin test edilmesini tavsiye ediyorum. Teşhis konmadan, glutensiz diyete geçilmesini kesinlikle önermiyorum.

- Kahvaltı: Glutensiz yulaf ezmesi, yoğurt üzerine doğranmış muz, keten tohumu, bal, epekli-glutensiz mısır gevreği, yağsız süt, çilek

- Öğle ve Aksam Yemeği: Biftek, marul, közde patates, fırında pişirilmiş tavuk göğsü, zeytin yağı, patlıcan, sarımsak, limon suyu, parmesan peyniri, taze fasulye, hindi, soğan, havuç, zencefil

-Ara Öğünler: Ceviz, meyve, yağsız yoğurt

 

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

  • Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz.
  • İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz.
  • Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz.
  • Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz.
  • Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz.
  • Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz.
  • Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz.
  • seafoodplus.info sitesine veya seafoodplus.info adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz.
  • Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

  • Kimliğinizi teyit etme,
  • Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi.
  • İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması.
  • Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi.
  • Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması.
  • İlaç temini.
  • Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme.
  • Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi.
  • Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma.
  • Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması.
  • Araştırma yapılması.
  • Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi.
  • Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma.
  • Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi.
  • Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi.
  • Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

  • sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu,
  • sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu,
  • sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
  • Özel Hastaneler Yönetmeliği,
  • Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği,
  • Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

  • Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
  • Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
  • Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme,
  • Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
  • Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
  • Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme,
  • Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
  • Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
  • İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “seafoodplus.info” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

  • (i) ATATÜRK seafoodplus.info seafoodplus.info:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz,
  • (ii) Noter kanalıyla gönderebilir,
  • (iii) [email protected] adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya
  • (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak [email protected] ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, seafoodplus.info web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI

Çölyak hastalığı birçok tahılda bulunan (buğday, çavdar, arpa) glutenle tetiklenen, otoimmün bir hastalıktır. Genetik olarak yatkınlığı bulunan bireylerde ortaya çıkmaktadır ve yaşam boyu süren enteropatiye neden olmaktadır. Çölyak hastalığında yer alan otoantijen, gıdalardan sindirilen glütenle olan komplekste bulunan ince bağırsağın doku transglutaminazıdır. Sadece DQ2, DQ7 veya DQ8 HLA molekülleri glutene bağlanabildiği ve onu immün sisteme sunabildiği için, sadece bu HLA tiplerini taşıyanlar hastalıktan etkilenmektedir. Hastalığa prevalansla sık rastlanmaktadır.

Çölyak hastalığının patogenezi
Gıdalardan alınan gluten gastrointestinal enzimler aracılığıyla yıkılmaktadır. Ortaya çıkan gliadin peptitleri ince bağırsağın muköz membranı boyunca geçerek doku transglutaminazı ile (tTg) deamide edilmektedir. Komplekste, vücudun kendi doku transglutaminazıyla oluşmuş bu deamide gliadin peptitleri, bağırsak duvarının antijen sunan makrofajlarıyla emilmekte ve T lenfositlerine sunulmaktadır. Sonuç olarak aktive olan gliadine özgü yardımcı T hücreleri (Thelper) sitokin salgılamaktadır (interlökin-2 ve tümör nekroze edici faktör-α). Bunlar mukozaya zararlı olan matriks metaloproteinazlarının ekspresyonunu tetiklemekte, böylece doğrudan muköz membrana hasar vermektedir (örneğin, apoptozun tetiklenmesi yoluyla). Aktive B reseptörleri de deamide gliadin ve doku transglutaminazları karşıtı antikorlar üretmektedir. Bu antikorlar laboratuar testler ile tespit edilmektedir.

Image title
Şekil:Kompleksteki, vücudun kendi doku transglutaminazlarıyla oluşan gliadin peptitleri DQ2, DQ7 veya DQ8 HLA moleküllerine bağlanmakta ve gliadine özgü T hücrelerini aktive etmektedir. Sonuç, bağırsak mukozasının kronik enflamasyonudur.

İnce bağırsaktaki muköz membranın glutenle tetiklenen kronik enflamasyonu değişken klinik semptomlara yol açmaktadır.
Hastalar ince bağırsaktaki muköz membranın kronik enflamasyonundan, villus atrofisinden ve kripta hipertrofisinden muzdarip olmaktadır. Ortaya çıkan klinik tablolar asemptomatikten hafif ila ağır formlara kadar değişen bir aralıkta bulunmaktadır. Tipik semptomları olan hastalar buz dağının sadece bir yanını yansıtmaktadır. Çölyak hastaları aşağıdaki semptomları gösterebilir:

Genelkilo kaybı, yorgunluk, gelişme bozukluğu, anemi
Gastrointestinal kanal
midede şişkinlik, ishal, bulantı, mide ağrısı, kusma
Kas ve iskelet sistemleri
artralji, myalji, osteoporoz, nöbetler
Cilt ve saç
ödem, herpetiform dermatit, alopesi
Ağız boşluğu
aftöz stomatit, enamel hipoplazisi, dil yanması
Endokrin sistem
Kısırlık, tekrarlayan düşük

Hemen hemen tüm çölyak hastaları (%99,5) HLA tipleri olan HLA-DQ2, DQ7 veya DQ8'den birisini taşımaktadır.



Açıkça görüldüğü üzere, yalnızca DQ2, DQ7 ve DQ8 HLA molekülleri gliadin peptitlerini sunabilir. Bunun anlamı, bu belirtilen HLA tiplerinden birisine sahip olmayan kişilerin çölyak hastalığı geliştirmesinin neredeyse imkansız olmasıdır. Bu, HLA-DQ2/DQ7/DQ8 testini çölyak hastalığını elemek açısından çok değerli yapmaktadır.

Çölyak hastalarında belirli hastalıklara normal nüfusa göre on kata kadar daha sık rastlanmaktadır.
Otoimmün hastalıklar çölyak hastalığıyla çok sıkı ilişki içindedir. Birlikte ortaya çıktıklarında çölyak hastalığı genellikle semptom vermez:

Otoimmün hastalıklar:

  • Duhring hastalığı
  • Primer biliyer siroz
  • Psöriazis
  • Bağ doku hastalıkları (Sjögren sendromu; sistemik lupus eritematozis)
  • Otoimmün hepatit
  • Tip 1 diabetes mellitus
  • Otoimmün tiroidit
  • Addison hastalığı
Diğer hastalıklar veya semptom kompleksleri:

  • Down veya Turner sendromu
  • Crohn hastalığı
  • Ülseratif kolit
  • Osteoporoz
  • Migren
  • Epilepsi
  • İrritabl bağırsak sendromu
  • Depresyon ve anksiyete bozuklukları
  • Bronşiyal astım
  • Yükselmiş transaminazlar
  • Selektif IgA yetmezliği
Çölyak hastalığının tanısı
Çölyak hastalığının fizyopatolojisinden anlaşılacağı üzere bu, ince bağırsak dokusuna yönelmiş, genetik olarak belirlenmiş T-hücre aracılı kronik inflamatuvar otoimmün bir süreçtir. Dolayısıyla tanı testlerine serolojik, genetik ve histolojik araştırmalar dahildir.

Serolojik laboratuar testleri çok önemlidir. Yüksek oranda hassas serolojik antikor testleri çölyak hastalığının tanısına olanak sağlamakla kalmaz, takip için de kullanılabilir.

Mevcut antikor testleri aşağıdakilerdir:

  • Anti-doku transglutaminaz antikorları IgG/IgA 
  • Anti-endomizyal antikorlar IgG/IgA
  • Anti-deamide gliadin antikorları IgG/IgA
Endomizyal antikorlar ve transglutaminaz IgA antikorları çölyak hastalığının varlığı için çok özgün belirteçlerdir; bu iki analizin kombinasyonu çölyak hastalığının tanısında yüksek sensitivite (duyarlılık) (~ %) ve spesifisite (özgünlük) (~ %) sağlamaktadır.

Lütfen aşağıdakileri unutmayın:
  • Çölyak hastalarının %6’ya kadarında IgA yetmezliği vardır.
    Bu vakalarda IgA otoantikorlarının sonuçları yalancı negatiftir ve bu nedenden dolayı değerlendirmede kullanılamaz. Bunların tespiti için eş zamanlı olarak daima total IgA bakılmalıdır.
    Bilinen IgA yetersizliği durumunda ilgili IgG antikorları belirlenmelidir. Ayrıca, deamide gliadine karşı IgG antikorlarının yanı sıra endomizyal ve transglutaminaz IgG antikorlarının da test edilmesi önerilmektedir.
  • Antikor titreleri glutensiz gıda alımıyla azalmaktadır.
    Aslında seroloji testleri (endoskopik muayenede olduğu gibi), glutensiz diyet sürdürülürken yapıldığında sınırlı bir değere sahiptir. Dolayısıyla, kan numunesi alınmadan önce dikkatli bir diyet öyküsü alınmalıdır.
  • Biyopsi olmadan tanı konabilir.
    Şimdiye kadar, eğer antikor testleri pozitif çıktıysa tanının ince bağırsak biyopsisiyle doğrulanması önerilmekteydi (histoloji). Yeni S2k klavuzları uyarınca çölyak hastalığı tanısı bazı durumlarda, eğer anlamlı oranda pozitif serolojik sonuçlara ek olarak HLA tipleri olan DQ2, DQ7 veya DQ8’den birisi mevcutsa, biyopsi olmadan konabilir.

Image title

Image title

Çölyak hastalığı için HLA tiplemesi


Çölyak hastalığı yatkınlığından sorumlu aleller olan HLA-DQ2, DQ7 ve DQ8 için test ilk olarak risk altındaki hastaları belirlemek ve çölyak hastalığını ekarte etmek için yapılmaktadır. Bunun muhtemel sebebi, bu HLA özelliklerinin çölyak hastalığı için temel ön şart olmasıdır (çölyak hastalığı hastalarının %99’u yukarıdaki HLA özelliklerinden birisini taşımaktadır). Bu HLA özelliklerini taşımayan hastaların çölyak hastalığı geliştirmesi neredeyse imkansızdır. HLA’nın belirlenmesi hiçbir diyetten etkilenmez.

Image title

Çölyak hastalığının en çok HLA ile sıkı ilişki içinde olduğunun fark edilmesi yılında yeni ESPGHAN klavuzuna (Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme derneği) ve yılında Alman Sindirim ve Metabolik Hastalıklar Derneğinden, yeni S2k klavuzuna yol açtı. Her iki klavuz yeni tanı parametresi olarak HLA testini içermektedir. Önerilen tanı algoritmalarıyla bağlantılı olarak, kılavuzlar iki hasta grubunu ayırmaktadır:

  1. Çölyak hastalığı semptomları bulunan hastalar
  2. Risk altındaki asemptomatik hastalar
Çölyak hastalığı semptomları bulunan hastalarda, HLA testi sonucu pozitifse ve aşağıdaki ön şartlar yerine gelmişse tanı biyopsi olmaksızın konabilir.

  • Tipik (gastrointestinal) göstergeler
  • Sınır değerin 10 katından fazla yükselmiş transglutaminaz IgA antikoru titreleri
  • Pozitif endomizyal antikorlara bağlı olarak serolojik pozitifliğin doğrulanması
  • Glutensiz diyet altında klinik ve serolojik remisyon
Image title
Şekil 3: ESPGHAN kriteriyle ve yeni S2k kılavuzuyla uyumlu, klinik çölyak hastalığı şüphesi olduğunda tanı yaklaşımı

Yukarıdaki hastalıklara bağlı olarak hem artmış çölyak hastalığı riski olan hastalarda, hem de çölyak hastalarının birinci derece yakınlarında tanı koymaya HLA belirlemesiyle başlanmalıdır. Bunun nedeni, HLA sonucu negatifse düzenli olarak tekrarlanan antikor taramasının artık gerekmemesidir. HLA sonucu pozitifse, her iki ila üç yılda transglutaminaz IgA antikorları tespit edilmelidir.

Image title
Şekil 4: ESPGHAN kriteriyle ve yeni S2k kılavuzuyla uyumlu, risk altındaki asemptomatik hastalarda tanı yaklaşım.

Gerekli örnek materyal
Antikor testi:5 ml serum (bu miktar birçok antikor testi için yeterlidir)

HLA genotiplemesi:2 ml EDTA’lı kan

Kan numunesinin laboratuara taşınması kargo&kurye yoluyla yapılabilir. Genetik test için hastanın imzalı onamı gerekmektedir.

Diğer sorularınız için lütfen  numaralı telefonu arayarak veya seafoodplus.info üzerinden Online İletişim formunu  doldurarak yada [email&#;protected] adresine mail  ile bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Literatür
  • Brunner & Spalinger. Zöliakie im Kindesalter. Paediatrica  ;16(3):
  • Felber et al. S2k-Leitlinie Zöliakie, AWMF-Register-Nr. /
  • Kakinen et al. HLA-Typing in the diagnosis of Celiac Disease. Am J Gastroenterol ;
  • Husby et al. European Society for Pediatric Gasroenterology, Hepatology, and Nutrition guideline for the diagnosis of coeliac disease. J Pediatr Gastroenterol Nutr. ;54(1)

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir