Diş ağrısı için ağrı kesici ilaç isimleri

Diş Ağrısı Için Ağrı Kesici Ilaç Isimleri

diş ağrısı için ağrı kesici ilaç isimleri

Dişiniz Ağrıyorsa!

En kısa sürede diş hekimine gitmeniz gerekiyor. Bunu sizde biliyorsunuz değil mi? Ama gidene kadar ne yapabilirim diyorsanız kendinize zarar vermeden uygulayabileceğiniz birkaç şey var.

DİŞ AĞRISINA EN İYİ GELEN ŞEYİN DİŞ HEKİMİNE GİTMEK OLDUĞUNU UNUTMAYIN!

Dişlerimizin bakımını yeterince yapmadığımızdan, genetik faktörlerden veya bakteri, mikrop vb. etkenlerden dolayı dişlerimiz çürüyebilmekte ve bunun sonucunda yoğun diş ağrısı meydana gelebilmektedir. Bu durumda bizlerde diş ağrısına ne iyi gelir, bu ağrı nasıl geçer?

Diş ağrılarından kurtulmak için çok farklı yöntemler bulunmaktadır. Bu içeriğimizde bu yöntemlerin tamamına ayrıntılı olarak değineceğiz fakat bu yöntemler sadece doktora gidene kadar sizi geçici süreliğine rahatlatmaya yarayacaktır. Bu sebeple acilen diş doktoruna giderek ağrılarınızdan tamamen kurtulabilirsiniz. Sadece 5 dakikalık bir tedavi ile bu sorununuzdan tamamen kurtulabilirsiniz. 

Diş Neden Ağrır?

Genellikle diş çürükleri şiddetli diş ağrısına yol açar. Düzenli diş kontrolleri diş çürüklerinin ilerlemeden tedavi edilmesi için önemlidir. Eski diş dolguları da diş ağrısına neden olabilir. Diş kaplamalarının altındaki dişlein de sıklıkla ağrıdığını görmekteyiz. İyi yapılan diş kaplaması ve diş dolgularında sorun çıkmaz. Kaliteli malzeme ve iyi bir işçilik ile yapılan diş kaplamaları senelerce hiç sorun çıkarmadan kullanılabilmektedir. 

Diş dolgusu ve diş kaplaması gibi tedavileri iyi yaptır, bir defa yaptır.

Diş ağrısının nedeni çürük ise Çürük Diş Ağrısı Tedavisi yazımı mutlaka okumalısınız

Diş Ağrısına Karşı Bitkisel Yöntemler

Çeşitli bitkiler diş ağrılarında sakinleştirici ve uyuşturucu etki gösterebilmektedir. Çeşitli şekillerde kullanılabilmekte ve kısa süreli bir sakinleşme sağlayabilmektedirler. Karanfilin ağrı dindirici etkisi olduğu bilinir. Ancak şiddetli ağrılar için tam bir çözüm olması mümkün değildir. 

Karanfille Ağrı Kesme

Rahatlıkla bulabileceğiniz birkaç parça karanfili dişlerinizin etrafında tutarak veya çiğneyerek hafif şekilde uyuşma etkisi gösterebilirsiniz. Bu uyuşma etkisi yatıştırıcı etki gösterecektir. Ayrıca karanfilin kuru formu gibi yağ olan şeklide diş ağrısını giderici etkiye sahiptir. Bir parça pamuğa damla karanfil yağı döküp ardından ağrı görülen dişlerinizin arasına koyduğunuz zaman ağrının azalmasını sağlayacaktır.

Sadece 5 dakikalık bir tedavi ile bu sorununuzdan tamamen kurtulabilirsiniz. 

İltihaplı Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

İltihap birikmesi sebebiyle çene kısmında hafif bir şişlik oluşabilir, diş çevreniz şişebilir veya çoğu zaman iltihap direk olarak görülmeyip sadece ağrı yapar ve film çekildiğinde görülebilir. İltihaplanmadan dolayı dişinizde ağrı olduğundan şüpheleniyorsanız yapmanız gereken buz kompres uygulamasıdır. Bu uygulama için bir adet buz torbasını ağız kenarınızda ağrıyan dişinizin bulunduğu bölgeye uygulayabilirsiniz.

Diş ağrısını sakinleştirmek için uygulanabilecek başka bir yöntemse bir parça buzu kırıp küçük bir hale getirdikten sonra direk dişinize uygulamak olacaktır. Bu yöntemde buz parçası dişinize değdiği an rahatsız olabilirsiniz fakat hemen ardından kısa bir süreliğine ağrınız tamamen kesilecektir. Diş ağrısı sırasında sakın sıcak uygulama yapmayın çünkü sıcak su iltihabın artmasına sebep olmaktadır. İltihap arttıkça dişinizin ağrısı ve şişliği artacaktır.

Gargara ile Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Gargara yapmak diş ağrınızın geçici süreliğine son bulmasını sağlayacaktır. Bunun için ya eczaneden alabileceğiniz bir gargarayı kullanabilir yada tuzlu suyla gargara yapabilirsiniz. Ancak eczane yerine diş doktoruna gitmenizi öneririm. Gargara yapmak diş etlerinizin onarılmasına yardımcı olacaktır. Bu sayede özellikle çürüklere bağlı olarak görülen diş ağrısını kesecektir. Aynı zamanda ağrıya sebep olan bakterileri yok edici dezenfektan etkiye sahiptir. Bazen de ağrı soğuk sıvı ile diner. Bu durumda gargaranın soğuk olması da diş ağrısını azaltabilir. Ancak bu tip ağrılar daha sonra daha şiddetli olarak devam eden ağrılardır ve mutlaka diş hekimine gitmeniz gerekir. 

Dolgulu Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

Makalede bahsettiğimiz yöntemler genel olarak çürük ve iltihaplı diş ağrılarında işe yaramaktadır. Fakat dolgulu dişlerin ağrısını geçirmek için bazen işe yaramazlar. Ağrı bölgesi doldu altında olduğu için oraya ulaşamazlar. Dolgulu diş ağrısı çeken kişiler ilk olarak soğuk kompres uygulaması yapar ise bu ağrı bazen azalabilir. Ardından ise bir ağrı kesici ilaç kullanarak bu ağrıdan kurtulabilirler. 

Diş Ağrısı Ne Yapılabilir?

Diş ağrınızdan kurtulmak için evde ne yapılabilir diye merak ediyorsanız ilk etapta bazı yöntemlerle ağrınızın sakinleşmesini sağlayabilirsiniz.

  1. İlk olarak dişlerinizi fırçalamanızı tavsiye edeceğiz. Yoğun şekilde dişlerinizi fırçaladığınız zaman diş arasında bulunan ve ağrıya sebep olan kalıntılar yok olacaktır.

  2. Bazı diş macunları dişlerinizde uyuşma etkisi oluşturabilmektedir. Diş fırçalama ağrıya sebep olan mikrop ve bakterileri de yok edeceği için dişlerinizin daha fazla çürüyüp daha fazla ağırmasına engel olacaktır.

  3. Diğer bir yöntem olarak tuzlu suyla gargara yapmanızı tavsiye edebiliriz. Bir bardak suyun içine birkaç kaşık tuz atıp karıştırdıktan sonra gargara yapmanız halinde dişlerinizdeki ağrılar yüksek oranda hafifleyecektir.

Ilık Su Diş Ağrısı İçin

Ağrıyan dişlerinizi ılık suyla çalkalamak kalıntıların temizlenmesi ve geçici rahatlama sağlaması için işe yarayabilir fakat eğer dişlerinizde iltihap olduğundan şüpheleniyorsanız bu yöntemi uygulamayın çünkü ılık su ve sıcak uygulama iltihabın artmasına sebep olmaktadır. İltihap oranı arttıkça dişlerinizde şişme ve ağrı daha da artacaktır.

Diş Ağrısına Hangi İlaçlar İyi Gelir?

Çeşitli ağrı kesici ilaçlar ve antibiyotikler diş ağrılarında sıklıkla kullanılmaktadır. Çok güçlü bir antibiyotik olan bu ilaç diş ağrısına ne iyi gelir diyenler için oldukça faydalı bir çözüm yoludur. Atıldıktan sonra yaklaşık saat boyunca ağrı kesici özelliğe webgrid.co.ukçlar için reçete yazılması zorunlu olduğundan mutlaka hekiminize gitmelisiniz.

Yirmilik Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

Yirmilik dişler bir insanda yaş arasında çıkmaktadırlar. Bu dişler normal diş eti sırasında en son kısımda fazlalık olarak çıkan 4 diştir. Çoğu zaman çıktıkları yerde hiçbir ağrıya sebep olmadan uzun süre varlıklarını sürdürebilirler. Fakat kimi durumlarda ise çıktıkları alanda yer bulunmadığı için diğer dişlere baskı yaparak eğilmelere veya ağrılara sebep olabilirler. Ayrıca bazı durumlarda da 20’lik dişlerin yarısı damak içinde yarısı ise damak dışında çıkar ve zamanla çürüme meydana gelmeye başlar. Yirmilik dişlerin çürüyüp ağrı yapmasına sebep olan bir diğer unsurda arka sırada olduklarından dolayı bakımlarının düzgün yapılamamasıdır. Konuyu daha fazla uzatmadan yirmilik diş ağrısı için ne yapılması gerektiğine değinecek olursak, öncelikle bu dişler eğer diğer dişlere baskı yapıyorsa ve çürümüş iseler kesinlikle çekilmeleri gerekmektedir. Çünkü 20’lik dişler çekilmedikleri takdirde mutlaka diğer dişlerinde zarar görmesine sebep olabilmektedirler. Sizler 20 yaş diş ağrılarınızdan kurtulabilmek için yukarıda saymış olduğumuz tüm yöntemleri uygulayabilirsiniz. Bunların haricinde ağrının daha hafif olması için bu dişlerin temizliğine ayrıca çok fazla özen göstermelisiniz. Çünkü arka kısımda oldukları için fark edemediğimiz bu dişlerin arasında çoğu zaman yemek kalıntıları birikebilmektedir.

Hamilelikte Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

Gebelik döneminde annenin vücudunda bulunan kalsiyumun bir kısmı bebeğe geçmektedir. Bu süreç içerisinde meydana gelen kalsiyum eksikliğini telafi etmek için vücut annenin kemiklerine yüklenmeye başlar ve ilk olarak annenin dişlerindeki kalsiyumu kullanır. Bunun sonucunda ise annede hamilelik döneminde diş ağrısı meydana gelebilir.

Hamilelik döneminde yaşanan diş ağrıları için antibiyotik veya ağrı kesici ilaç kullanımı kesinlikle tavsiye edilmemektedir. Çünkü yanlış kullanacağınız bir ilaç bebeğinize zarar verebilir. Bu sebeple gebelikte yaşadığınız diş ağrısını kesmek için maydanoz, karanfil, sirkeyle gargara yapmak, buz uygulaması vb. doğal ve yiyilip içilmeyen yöntemleri uygulamanız gerekmektedir. Eğer diş ağrınız dayanılmayacak şekilde fazlaysa yapmanız gereken bir doktora gitmek olacaktır. Ardından doktorunuz dişinizin tam olarak hamilelikten dolayı mı yoksa çürük vb. sebeplerden dolayı mı ağırdığını tespit edip ona göre en uygun tedavi seçeneğini size sunacaktır. Eğer ilaç kullanılması gerekiyor ise de en uygun şekilde hamilelere zarar vermeyen bir ilaç reçete edecektir.

Çürük Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

Zamanla bakımı düzenli yapılmayan veya genetik, çevresel faktörlerden dolayı çoğu bireyde çürük diş ağrısı meydana gelmektedir. Çürümüş olan dişlerin sebebiyet verdiği ağrılardan kurtulmanın en kesin ve kalıcı yolu ya dişleri çekmekten veya dolgu, kanal gibi son derece basit işlemleri yapmaktan geçmektedir. Fakat siz geçici olarak diş ağrısına ne iyi gelir dediğiniz ve bir çözüm yolu aradığınız için size buna uygun bazı yöntemler önerebiliriz. İlk olarak bilmelisiniz ki çürük dişlerin arasında sürekli olarak yemek artıkları birikebilmektedir. Bu sebeple dişlerinizde artık parça bulunmadığından tam olarak emin oluncaya kadar dişlerinizi fırçalamalısınız. Ardından ise yukarıda ismini verdiğimiz ağrı kesici veya antibiyotik ilaçlardan birini kullanabilirsiniz. Ayrıca ağzınızdaki uyuşma hissini arttırması için gargara yapmayı tercih edebilirsiniz.

Şiddetli Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

Diş ağrısı bazen gerçektende dayanılamayan kadar şiddetli olabilmektedir. Böyle bir durumda ne yapsanızda ağrı kesilmeyebilir. Dişlerinizi fırçalarsınız, gargara yaparsınız, soğuk uygulama yaparsınız fakat hiç biri işe yaramaz. İşte bu durumda son çare olarak güçlü bir ağrı kesici kullanmalısınız. Majezik bu konuda oldukça işinize yarayacaktır. Fakat aklınızda bulunsun oral yani ağız yoluyla alınan ilaçlar dk arasında ancak etki etmektedir. Bu sebeple ağrı geçmedi diyerek kesinlikle tekrar ağrı kesici atmayın. Ayrıca bilmelisiniz ki eğer ağrı geçmiyorsa bir taneden fazla ne kadar ilaç kullansanızda ağrı geçmez. Bu sebeple ilacı attıktan sonra yarım saat bekleyin ve ağrı hafiflediği an yatıp uyumaya çalışın. Sabah uyandığınız an ise doktora gidiniz. Diş ağrısı sebebiyle uykuya geçmekte zorlanırsanız, yatağa uzandığınız zaman 15 dakika boyunca hiç hareket etmeden uyumaya çalışın çünkü yapılan araştırmalar göstermiştir ki bir insan 15 dakika boyunca hiç hareket etmezse uykuya dalmaktadır. Uyurken yastığa başınızın ağrı olmayan tarafını yaslayın çünkü ağrılı tarafın üzerine uzandığınız zaman oluşan basınç ağrıyı arttırabilmektedir.

Diş Eti Ağrısına Ne İyi Gelir?

Diş eti ağrıları genellikle diş eti hastalıklarında, diş eti zedelenmelerinde, çürük dişlerde biriken bakterilerin ete zarar vermesi sonucunda veya yoğun iltihap sebebiyle meydana gelmektedir. Bu durumda diş ağrısına ne iyi gelir derseniz ilk olarak diş etlerinizin kendini onarabilmesi için bol miktarda tuzlu suyla gargara yapmanız gerekmektedir. İsterseniz tuzlu su yerine naneli gargara da kullanabilirsiniz. Naneli gargara diş etlerini onardığı gibi uyuşma etkisi de sağlayarak ağrının geçmesine yardımcı olacaktır. Diş etlerinizde iltihap birikmiş ise bu sefer de doktor onaylı bir antibiyotik ilaç kullanmanız gerekmektedir. Diş ağrısı ve iltihabı için uygun bir antibiyotik, iltihabı bir hafta içinde temizleyerek ağrının son bulmasını sağlayacaktır.

Bebeklerde Diş Ağrısına Ne İyi Gelir

Bebekler diş çıkarma dönemlerinde yoğun ağrı yaşarlar. Anneler bu durumda bebeklerde yaşanan diş ağrısına ne iyi gelir diyerek düşünmeye başlarlar. Bebeğinizin yaşadığı bu ağrıyı azaltmak için ilk yapabileceğiniz işlem parmaklarınızda dişlerine masaj yapmak olacaktır. Masaj rahatlatıcı etkisi sebebiyle kısmende olsa ağrının azalmasını sağlayacaktır. İkinci yöntem ise bir bez parçasını buzlukta soğuttuktan sonra ağrıyan dişin bulunduğu bölgeye hafif bastırmak olacaktır.

Soğuk uygulama kısmen de olsa bebeğin yaşadığı diş ağrısını bastıracaktır. Aynı şekilde bez yerine çay kaşığı da kullanabilirsiniz. Diş çıkarma döneminde ağrıyla beraber kaşıntıda olacaktır. Bu sebeple sürekli olarak yumuşak ve soğuk meyvelerini eline verip yemesini sağlayabilirsiniz. Bebeklerin vücudu çok hassas olduğu için ağrı sebebiyle ilaç kullanılmasını tavsiye etmiyoruz. Fakat isterseniz bir diş hekiminin önerisiyle uygun bir ağrı kesici jel kullanabilirsiniz.

  1. Masaj
  2. Soğuk uygulama
  3. Diş çıkarma jelleri

İltihaplı Apseli Diş Ağrısı Nasıl Geçer ?

İltihaplı diş ağrısı nasıl geçer  sorusunun en kesin cevabı bir diş hekimi müdahalesidir. İltihaplı apseli bir diş varlığında öncelikle yapılması gereken hemen bir diş hekimine muayene olmaktır.

Aşağıdaki uygulamalar kesinlikle iltihaplı diş ağrısını geçirir anlamına gelmez. Hatta hiç işe de yaramayabilir.

Diş hekimine hemen gitmek mümkün değilse iltihaplı diş ağrısını hafifletmek için;

* Tuzlu suyla gargara; o bölgeyi temizleyerek iltihaplı diş ağrısına iyi gelebilir.  Bir çay bardağı ılık suya bir çay kaşığı tuz katılarak gargara yapılabilir. Tuzlu suyun temizleyici özelliği çürük bölgesini temizleyeceğinden ağrıyı geçirebilir.

* Bölgeye soğuk uygulamak; bölgedeki metabolik aktiviteyi yavaşlatacağından ağrıyı hafifletebilir. Bir peçete ya da beze sarılmış buz parçalarını hafifçe iltihaplı bölgede yanağın üzerine bastırmak gerekir.

*Ağrı kesici içmek iltihaplı dişin ağrısını geçirmeye yardımcı olabilir. Ağrı kesicileri kesinlikle aşırıya kaçmadan, prospektüsünde yazdığı şekilde kullanmak gerekir.

Apranax, cataflam, majezik, arveles gibi ağrı kesiciler olabilir ama çoğu zaman ağrı kesici pek fayda etmez.

Ağrının sebebi çürük bir dişse bir karanfili ezerek dişin içine koymak da çok hızlı bir çözüm olabilir.

Önemli : İltihaplı apseli dişin ağrısını geçirmek amacıyla asla dişin içine aspirin gibi ilaçlar, karbonat, hidrolik yağı v.s. şeyler koymayınız.

Tüm Blog Yazıları

kaynağı değiştir]

Günlük alınabilecek maximum doz 4 gramdır. Aktif alkolizm, viral hepatit, karaciğer hastalığı ve ağır böbrek fonksiyon bozukluğu olanlarda dikkatle kullanılmalıdır. Kronik alkoliklerde terapötik dozları takiben hepatotoksisite ve karaciğer yetmezliği gelişir. Kronik alkol bağımlılarında güvenli doz saptanamadığından, günde 2 gram veya daha düşük dozlar önerilir. Alışılmış terapötik dozlarda kısa süreli olmak şartıyla gebeliğin tüm dönemlerinde kullanılabilir. Yüksek dozlarda devamlı kullanımı annede anemiye, yeni doğan bebekte ise ölümcül böbrek hastalığına neden olabilir; ama bunun dışında gebelerde güvenle kullanılabilir.

Yan etkileri[değiştir kaynağı değiştir]

Barbitüratlar ve diğer antikonvülzanlar, kloramfenikol, desipramin, doksorubisin, mide boşalma süresini etkileyen ilaçlar ve uzun süreli tedavilerde antikoagülan ilaçlarla etkileşme olasılığı vardır.

Kaynakça[değiştir

Analjezik kullanım ilkeleri

Ağrı Kesiciler (Analjezikler)

Ağrı kontrol yöntemlerinin başında analjezik kullanımı gelir. Analjezikler , toplumda antibiyotiklerle birlikte en sık kullanılan ilaçların başında gelmektedir. Bu nedenle analjezik kullanım ilkelerinin doğru olarak değerlendirilmesi ve hastalara analjezik kullanım ilkelerinin öğretilmesi webgrid.co.ukzik kullanım ilkelerinin hastalara öğretilmesi sürecinde hekimlerin yanı sıra eczacıların da çok önemli katkılarının olacağı önemli bir gerçektir. Analjezikler akut ve kronik ağrı sendromlarında ağrının kontrolünü sağlama amacıyla kullanılan ilaçlardır. Analjeziklerin kullanımı belki de insanlığın tarihi kadar eskidir.

Morfin - Opium ve benzeri türevleri yıldan beri, nonsteroid antienflamatuarların babası sayılan salisilik asit (apirin) ise yıldan beri kullanılmaktadır. Son 50 yıl içerisinde her iki gruptan da çok sayıda yeni ilaç geliştirilmiş ve kullanım alanı bulmuştur.

Ne yazık ki yanlış kullanılan ilaçların başında analjezikler gelmektedir. Yanlış kullanımın kökeni, hekimlerin ve  hastaların bu ilaç grubuna karşı bilgi ve anlayışlarındaki eksikliğe dayanmaktadır. Son yıldır ağrı biliminin ortaya çıkması ile analjezikler daha doğru kullanılır hale gelmiştir.

Analjeziklerin doğru kullanımını amaçlayan çalışmalar Dünya Sağlık Teşkilatı (DST) bünyesinde 'li yıllarda başlamıştır. yılında kanser ağrılarında analjezik kullanım ilkeleri broşürü yayınlamıştır.

DST'nin yayınladığı bu ilkelerle hem kanserli, hem de kanser dışı ağrılarda % oranında ağrı kontrolü mümkün olabilmektedir. Analjeziklerin doğru kullanımındaki ön koşul hekimin, analjeziklerin etki mekanizmasını, etkinliğini, yan etkilerini, ilaç etkileşimini ve dozlarını ayrıntılı olarak bilmesidir. Dikkatli ve özenli bir değerlendirme ile ağrının kökeninin, niteliğinin, yerinin  belirlenmesi, hastanın yaşı, genel durumu, diğer hastalıkları ve kullanılacak ilaca karşı yanıtının belirlenmesi şarttır.

Bu temel çerçeve içinde analjezik kullanım ilkeleri şu şekilde sıralanabilir:

1. Analjeziklerin kullanımında öncelikle ağızdan yol tercih edilmelidir.

Uzun süre analjezik kullanacak kronik ağrılı hastalarda en basit yol ağızdan kullanımdır. Tedavide hiçbir ilave gerektirmeyen bu yol mutlaka öncelikli olarak denenmelidir. Ağızdan kullanımın yanı sıra en ucuz, en etkili ilaç kullanımına gidilmesinde yarar vardır.

Hastada yutma zorluğu, kusma, bulantı gibi sorunlar yoksa mutlaka ağızdan yol tercih edilmelidir. Ağızdan kullanılamıyorsa, seçilen analjeziğin uygun biçimi mevcut ise fitil olarak, cilt altı, burun gibi diğer yollara başvurulmalıdır.

2. Analjeziklerin verilme sıklığı her hasta için ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Ağrının kişiye özgü bir deneyim olduğu daha önce birkaç kez vurgulanmıştır. Benzer ağrı sorunu olan hastalarda bile analjezik gereksinimleri arasında büyük farklılıklar vardır. Örneğin, bir aspirinin kanser ağrısındaki etkinliği ile basit bir darbedeki etkinliği birbirinden farklı olacaktır. En az yan etki ile en uygun dozun verilmesi gerekir. İdeal dozun bulunabilmesi için hastaya bir kez verilmesi, hastanın gereksiniminin ilacının etki süresi ile karşılaştırılması gerekir. Bunu sağlayabilmek için hastanın yardımı şarttır.

Hastadan analjeziğin etki süresini birkaç kez ağrı başlayana kadar ölçmesi istenir. Yaşlı hastalarda daha dikkatli bir doz ayarlamasına gidilmesi şarttır.

3. Analjezikler ağrı başlamadan önce ve düzenli aralıklarla verilmelidir.

Analjeziklerle ağrı tedavisinde yapılan en büyük yanlışlardan bir tanesi analjeziklerin her seferinde ağrı başladıktan sonra verilmesidir. Bu bir anlamda ağrı tedavisine her seferinde sıfırdan başlamak sayılır. İdeal bir analjezik tedavisi 24 saat sürekli olarak ağrının kontrolüdür. Bu şekilde hastada bir kısır döngü meydana gelmez, analjezi sürekliliği sağlanmış olur ve çok daha düşük dozda ilaç ile analjezi sağlamak mümkün olur.

Başka bir deyişle analjezikler aynı tansiyon ilaçları, şeker ilaçları nasıl veriliyorsa, yani tansiyon yükselmeden, şeker düzeyi yükselmeden veriliyorsa, ağrı düzeyi yükselmeden verilmelidir.

Geleneksel olarak yapılan bir yanlış, yemeklere göre 3x1 düzeninin uygulanmasıdır. Sabah kahvaltısı ile öğlen yemeği arası 4 saat, öğlen yemeği ile akşam yemeği arası 8 saat, sabaha kadar da 12 saatlik bir süre geçer. Bu, analjeziklerin son derece düzensiz, saat aralıklarla uygulanması anlamına gelir. Halbuki analjezikler belirli yarılanma zamanları olan ilaçlardır. Bu nedenle kişiye özgü doz ve etki süresi belirlendikten sonra bu aralıklarla analjeziğin etkisinin başlayacağı süre de dikkate alınarak analjeziklerin düzenli aralıklarla verilmesi gerekir.

4. Analjezikler basamak ilkelerine göre uygulanmalıdır.

Analjeziklerin seçiminde önemli olan öğelerden birisi ağrının şiddetidir. Hangi analjeziğe hangi şiddette ağrıda başlanacağı sorusuna, DST'nin kanserli hastalar için gerçekleştirdiği ama diğer ağrılarda da kullanılabilecek olan basamak sistemi ile yanıt verilebilir. DST üç basamaklı bir merdiven sistemi geliştirmiştir. Bu sistemde hastanın ve hekimin yanılgıları en aza indirilmiş ve analjeziklerin seçimi kolaylaşmıştır.

Basamak prensibine göre analjezikler güçlerine göre gruplar halinde, en düşük etkiliden en yüksek etkiliye göre sıralanmıştır.

Analjezik tedavisinde ilk basamakta aspirin ve benzeri ilaçlar yani nonsteroid antienflamatuar ilaçlarla başlanır. Bu ilaçlara ek olarak ikincil ağrı kesici adını verdiğimiz antidepresanlar, kas gevşeticiler ve benzeri ilaçlar eklenebilir. Bu basamak yetersiz hale geldiğinde morfin türevlerine  kuvvetli opioidlere, uzun salınımlı ağızdan opioid türevlerine geçilir. Zayıf etkili opioidler bu aşamada bırakılır. DST'nin geliştirdiği bu üçlü basamak sistemi hastaların %'inde etkili olabilmektedir. Bu etkili olmadığı taktirde ise girişimsel yöntemlere geçilmesi gerekir.

Hiç analjezik kullanmamış hastalarda mutlaka birinci basamaktan başlanılması gerekir. Bir basamağın doğru değerlendirilebilmesi için en aşağı 24 saatlik bir sürenin geçmesi gerekir. Basamak sisteminin atlayarak uygulanması hastada birtakım yan etkilerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu nedenle hasta ve yakınlarının da son derece dikkatli bir değerlendirme yapması ve hekimlerin bu değerlendirme konusunda hasta ve yakınlarını uyarması ve eğitmesi gereklidir.

Hastaların çoğu prospektüsleri okuyarak bunları değerlendirmeye çalışır. Analjezikler hakkında hekim, hasta ve hasta yakınlarının gereksiz birtakım korkuları bulunmaktadır. Bu korkular özellikle morfin ve benzeri ilaçlara karşı gelişmektedir.

Ağrı kesicilerin - analjeziklerin - sınıflaması

Ağrı kesiciler merkezi etkili ve bölgesel etkili olmak üzere iki grupta sınıflanır.

Bölgesel etkili ağrı kesiciler

'de Hoffman'ın söğüt yaprağından aspirini bulması ile birlikte bölgesel etkili ağrı kesiciler konusunda önemli bir çığır açılmıştır. Nonsteroid antienflamatuar ajanlar olarak da isimlendirilen bu grubun ilk örneği aspirindir. Ancak daha sonra yüzlerce benzer ilaç geliştirilmiştir.

Farmakoloji

Nonsteroid antienflamatuar ajanlar, hafif-orta şiddette ağrıların, ateşin; romatizmal ateş, romatoid artrit, osteoartrit gibi enflamatuar durumların; kronik ağrının ve kanser ağrısının (özellikle kemik metastazları olan) tedavisinde kullanılır.

Kullanım ilkeleri

1. Gastrit, ülser gibi durumlarda dikkatli kullanılmalıdır.

2 .Pıhtılaşma  bozuklukları olanlarda dikkatli  kullanılmalıdır.

webgrid.co.ukkte mecbur olmadıkça kullanılmamalıdır. Kullanmak zorunda kalındığında riskler göz önünde bulundurulmalıdır. Doğum ağrısı için kullanılmamalıdır.

4. Daha önce ilaca karşı alerji gelişmiş ya da nefes darlığı gelişmiş hastalarda kullanılmamalıdır.

5. Hastaların nonsteroid antienflamatuar ilaçlara cevabı değişkendir. Bir ajandan fayda görmeyen ya da onu tolere edemeyen, diğer bir ajanla başarılı şekilde tedavi edilebilir.

6. Aspirin ve diğer nonsteroid antienflamatuar ajanlar birlikte kullanılmamalıdır. Çünkü hem çok fazla terapötik avantaj yoktur hem de özellikle mide-bağırsak sistemi ile ilgili yan etkiler artar.

7. Bu ilaçlar belirtilen dozun üzerinde kullanılmamalıdır. Çünkü tavan etkisi adını verdiğimiz bir etki ile daha fazla kullanıldığında daha fazla ağrı kesici özellik göstermezler. Başka bir deyimle günde iki kez alınması gereken bir ilaç altı kez alınıyorsa sadece mide kanatıcı etkisi artar, ağrı kesici etkisi artmaz.

Başlıca yan etkilerBu ilaçların bir çok yan etkisi vardır. Bu nedenle gelişigüzel kullanılmamaları gerekir. Nonsteroidlerin yan etkileri:

1. Mide bağırsak sistemi

2. Böbrek

3. Kalp damar sistemi

4. Karaciğer

5. Kan

6. Alerji ve deri döküntüleri

7. Akciğer

1. Mide-bağırsak sistemi: Değişik şiddette olmak üzere mide bağırsak  sistemi üzerine etki yapar. Bulantı, kusma, midede yanma, ishal, kabızlık, karın ağrısı, ülser, midenin delinmesi ve kanamaya kadar giden yan etkilere yol açabilir.

Yaş, sigara, kahve, alkol kullanımı, cinsiyet, kortizon kullanımı bu ilaçların mide bağırsak sistemi üzerindeki yan etkilerini artırabilir. Bunu önlemek için mide koruyucu ilaçlara başvurulabilir.

2. Böbrekler üzerine etkileri: Akut böbrek yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği  gelişebilir. Özellikle bu ilaçları kullanan yaşlı hastalar çok dikkatli olmalıdırlar.

3. Kalp damar sistemi: Yüksek tansiyon, kalp yetmezliği görülebilir.

4. Karaciğer üzerine etkileri: Karaciğer yetmezliği gelişebilir. Kronik tedavide özellikle ilk 8 hafta karaciğer testleri yapılmalıdır.

5. Kan: Kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombosit sayısının düşmesi ve anemi, görülebilir. Nonsteroidlerin antitrombosit etkisi klinik olarak fazla önem taşımaz, antitrombotik tedavide kullanılır.

6. Aşırı duyarlılık reaksiyonları: Aspirin ve benzeri ilaçlar, alerji, solunum sıkıntısı ve şoka benzer reaksiyonlar yaratabilir. Alerjik deri döküntüleri oluşabilir. Kaşıntı görülebilir.

7. Solunum sistemi üzerine etkisi: Ender olarak solunum sıkıntısı gelişebilir. Fark edilmediği taktirde solunum yetersizliği gelişebilir.

Klinikte kullanımı

Bölgesel analjezikler, baş, diş, kanser, metastaz, ameliyat sonrası ağrılar, travma, bel ağrıları, migren ve dismenore gibi ağrıların dışında romatoid artrit, gut, ankilozan spondilit, tendinit, epikondilit ve osteoartrit gibi durumlarda kullanılabilir.

Merkezi etkili analjeziklerden farklı olarak bağımlılık oluşturmama, tolerans geliştirmeme, solunum depresyonu ve uyku haline yol açmama gibi avantajları olmakla birlikte nonsteroid analjeziklerde bir tavan etkisi vardır.

Tavan etkisi bir dozun üzerinde analjezik etki görülmemesi, buna karşın yan etkilerinin artmasıdır. Örneğin, aspirinin analjezik etkisinin tavanı ml/mg arası bir yerdedir ve doz arttıkça analjezik etki artmadığı gibi istenmeyen etkilerin şiddeti artar. Bu yüzden nonsteroidleri kullanırken bu tavan etkisine dikkat edilmesi sağlanmalıdır. Hepsinin farklı yarılanma dönemleri olduğu için bir ilaçtan başka bir ilaca geçmek mümkün olabilir.

Merkezi etkili ağrı kesiciler

Opioid analjezikler

İsimlendirme

Morfin ve benzeri ilaçlar sıklıkla "narkotik analjezikler" olarak isimlendirilir. Bu geçmişten kalan, kolayca silinmeyeceğe benzeyen yanlış bir isimlendirmedir. "Narcotic" sözcüğü Yunanca'da uyuklama, uyuşukluk anlamına gelmektedir. Bir dönem uyuşukluk yapan hemen tüm ilaçlar için kullanılmıştır.

Bu anlamda kokain de bu gruba dahil edilmektedir. Halbuki kokain merkezi sinir sistemini uyarıcı özelliktedir. Ayrıca narkotik sözcüğü bağımlılık yapıcı ilaçlar için de kullanılmaktadır.

Opiat sözcüğü, morfinden kaynaklanan doğal ve yarı yapay ilaçlar  için kullanılmakta iken, tam yapay morfin benzeri ilaçların sentezlenmesi ile opioid yani morfine benzer sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır.

Günümüzde opioid sözcüğü morfine benzer doğal, yarı yapay ve yapay tüm ilaçları kapsamaktadır. Bununla birlikte pek çok yerde opiat ve opioid sözcükleri birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.

Tarihçe

Günümüzde morfine benzer biçimde etkileri olan pek çok ilaç bulunmaktadır. Bunlar doğal, yarı yapay veya yapay özelliktedir. Bütün bu ilaçlara karşın morfin ağrı kesici olarak önemini korumaktadıwebgrid.co.uk 'de Setürner tarafından opiumdan izole edilmiştir. Opium, diğer adıyla afyon, papaver somniferum bitkisinin tam olgunlaşmamış tohum kapsüllerinin çizilmesi ile çıkan beyaz sıvının hava ile teması sonucu kararması ve sakız kıvamına gelmesi ile elde edilir.

Afyon sakızı içinde 20'den fazla madde bulunmaktadır. Bunların içinde analjezik özelliği olan kodein 'de Robiquet tarafından izole edilmiştir.

Etki mekanizmaları

Opioidler kendilerine özgü reseptörlere- algılayıcılara- bağlanarak etkilerini gösterir. Morfin ve benzeri ilaçlar mide barsak sistemi, akciğerler, burun, cilt altı, kas içi gibi her yerden kolaylıkla etki gösterirler. Son yıllarda bulunan yol ise doğrudan omurilik bölgesine vererek çok daha kuvvetli bir etki elde etmektir.

Ağrısı olmayan bir kişiye tedavi dozlarında morfin verildiğinde bulantı, kusma, disfori, apati ve fiziksel aktivitede azalma görülür. Ağrılı kişilerin yanıtı ise farklıdır. Opioid analjezikler ağrıyı algılamayı ve ona karşı reaksiyonu değiştirirler. Hastalar sıklıkla ağrının var olduğunu ama artık onu hoş olmayan bir duygu olarak algılamadıklarını ifade etmektedir. Opioidler, merkez sinir sitemine ağrılı uyaranın taşınmasını engellerler.

Öfori/disfori: Opioid ilaçlar ağrılı bireylerde ya da bağımlılarda kaygıyı, sıkıntıyı kaldırarak, hoş duygular oluştururken, normal bireylerde aksine huzursuzluk ve yorgunluğun hakim olduğu disforiye neden olur.

Uyku hali: Uyuklama ve bilinç bulanıklığının sık görülmesine karşın, hafıza kaybı yok denecek kadar az sıklıktadır. Opioidler yaşlılarda daha sıklıkla uyku hali oluştursa da, uykudan uyanma kolaydır. Yapay opioidler daha az sıklıkta ve hafif uyku haline neden olur.

Solunumun bozulması: Opioidler beyin sapındaki solunum merkezlerini doza bağımlı olarak durdurur.

Öksürük refleksinin baskılanması: Opioid analjezikler içinde öksürük refleksini en güçlü biçimde baskılayan kodeindir.

Bulantı-kusma: Beyin sapındaki  bulantı merkezini uyararak bulantı ve kusmaya neden olurlar.

Mide bağırsak sistemi: Opioid analjezikler sıklıkla kabızlığa neden olur.

İdrar sistemi: Morfin ve benzeri ilaçlar geçici olarak idrar yapmada zorluğa yol açarlar.

Morfin korkusu opiofobi ve bağımlılık:

Morfin bağımlılığını anlayabilmek için bazı kavramların tanımının doğru yapılması gerekir. Genellikle tolerans, bağımlılık gibi kavramlar eş anlamlı olarak kullanılır ki bu yanlıştır.

Tolerans: Bir ilacın bir süre kullanıldıktan sonra eski etkiyi göstermemesidir. Bu son derece normal bir durumdur.

Fiziksel ve psişik bağımlılık: Tekrarlanan dozlarda kullanıldığında değişik düzeylerde olmak üzere opioidlere fiziksel bağımlılık gelişebilir. İlacın kesilmesi halinde burun akıntısı, esneme, titreme, sık sık nefes alma, ateş yükselmesi, kas ağrıları, kusma, ishal  vb. gibi eksiklik belirtileri ortaya çıkar. Belirtilerin ortaya çıkışı fiziksel bağımlılığın şiddetine bağlıdır. Eksiklik belirtileri morfinde son dozdan saat sonra ortaya çıkar, doruğa saat içinde erişir ve 5 gün sonra genellikle kaybolur. Eksiklik belirtilerinin ortaya çıkmaması için hastanın kullandığı dozu dörtte birden daha fazla azaltmamalı ve kullanıma birden son verilmemelidir.

Psişik bağımlılık ise ilaç kullanma isteğinin artmasıdır. Genellikle korkulan olay budur. Bu korku yüzünden hem hekimler hem hastalar yeterince ilaç kullanmamaya çalışırlar. Ağrılı hastada yeterli ilaç vermeme psişik bağımlılığın gelişmesini kolaylaştırır. Dünya Sağlık Teşkilatı'nın hasta üzerinde yaptığı araştırmalarda ağrılı hastalarda psişik bağımlılığın geliştiği ancak dört hasta saptanmıştır.

Klinikte kullanım

Ağrı:

Morfin ve benzeri ilaçların her türlü ağrıda etkili olduğu kanısı yanlıştır. Opioidler şiddetli ve sürekli ağrıda yararlı iken, keskin, arada sırada gelen ağrıda o kadar etkili değildir. Ağrının tipi iyi seçilmelidir. Kanser ve diğer ağır hastalıklara bağlı kronik ağrılarda kullanılabilir.

Nefes darlığı: Morfin, kalp yetmezliğine ve akciğer ödemine bağlı nefes darlığında yararlıdır.

Öksürük: Analjezi için gereken dozdan daha azı ile öksürük refleksi baskılanır. Bununla birlikte günümüzde daha etkin, bağımlılık ve analjezi yapmayan, yapay ilaçlar öksürük giderici olarak kullanılmaktadır.

İshal: Enfeksiyona bağlı ishallerde uygulanmalıdır. Opioidler her çeşit ishali etkin biçimde önlerler.

İkincil Analjezikler

İkincil analjezikler, esas kullanım alanları ağrı dışında olan, ancak günümüzde bazı ağrı sendromlarında da faydalı olduğu bilinen, birbirlerinden çok farklı farmakolojik gruplara ait ilaçların tümünü kapsayan bir kavramdır. Bu gruptaki ilaçlar aynı aspirinin ağrı kesici olarak bulunduğu halde kan sulandırıcı etkisinden de yararlanılmasında olduğu gibi, kendi kullanım alanları dışında ağrı kontrolü için kullanılan ilaçlardır. Ya doğrudan kendileri ağrı kesici etki gösterirler ya da diğer ağrı kesicilerin etkilerini kuvvetlendirirler.

Bu grupta antidepresanlar, sakinleştiriciler, kas gevşeticiler, merkezi sinir sistemine etkili olup genelde sara tedavisinde kullanılan ilaçlar, kortizon ve daha bir çok ilaç bulunmaktadır.

Tıp bu gruptaki ilaçlardan gün geçtikçe daha  fazla yararlanmaktadır. Morfin, aspirin gibi bilinen ağrı kesicilerin etkili olmadığı bir çok durumda bu grupta bulunan ikincil analjezikler daha fazla etkili olmaktadır. Bu nedenle bu gruba yeni kuşak ağrı kesiciler adı da verilmektedir.
kaynağı değiştir]

Parasetamolün kireçlenme ve sırt ağrısı gibi kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarındaki faydaları belirsizdir.[3]

Kireçlenme'de (ing:osteoarthritis) sadece küçük ve klinik olarak önemsiz faydalar sağladığı görülmüştür.[3][4] Amerikan Romatoloji Koleji ve Arthrit Vakfı, kireçlenme idaresi kılavuzunda parasetamolün klinik denemelerde çok küçük etkisi olduğuna dikkat çekmiştir ki bu da çoğu birey için etkisiz olduğunu gösterir.[5] Kılavuz, parasetamolü nonsteroidal iltihap önleyici ilaçları tahammül edemeyenlere kısa süreli ve aralıklı kullanım için şartlı olarak önerir. Düzenli olarak alan kişiler için karaciğer zehirlenmesinin izlenmesi gerekir.[5] Esasen aynı tavsiye Avrupa Romatizma Karşıtı Birliği(EULAR) tarafından el kireçlenmesi için yayınlanmıştır.[6] Benzer şekilde, diz kireçlenmesinin tedavisine yönelik Avrupa algoritması ESCEO, parasetamol kullanımının sadece kısa süreli kurtarma ağrı kesimi ile sınırlandırılmasını önerir.[7]

Akut bel ağrısı için parasetamol etkisizdir.[3][8] Hiçbir rastgele klinik çalışma, kronik veya radiküler (Spinal sinirin kökünü etkileyen) sırt ağrısı için kullanımını değerlendirmedi ve parasetamol lehine kanıtlar yoktur.[4][8][9]

Baş ağrısı[değiştir kaynağı değiştir]

İleri derecede böbrek ve karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda kullanılmamalıdır. Parasetamole aşırı duyarlılığı olanlarda ve daha önce Anemisi olanlarda kullanılması sakıncalıdır. Parasetemol kedilerde toksik özelliğe sahip olduğundan kullanılmamalıdır.

Marka isimleri[değiştir

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede