kefe sancağı / Muhteşem Yüzyıl'ın Sırrı! - Foto Galeri - seafoodplus.info

Kefe Sancağı

kefe sancağı

Tez NoİndirmeTez KünyeDurumu
Kefe Mukataası Ahkam Defteri () (inceleme, transkripsiyon) / Kefe Mukataasi Ahkam Defteri () (inceleme, transkripsiyon)
Yazar:HÜLYA POLAT YILMAZ
Danışman: DOÇ. DR. MURAT ULUSKAN
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi / Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü / Türk Tarihi Ana Bilim Dalı / Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı
Konu:Tarih = History
Dizin yüzyıl = century ; yüzyıl = century ; Ahkam Defterleri = Records of Provosions ; Kefe = Caffa ; Mukataa = Muqataa ; Osmanlı Devleti = Ottoman State ; Osmanlı tarihi = Ottoman history ; Saruhan Sancağı = Saruhan Sanjak Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe

s. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kâmil Kepeci Tasnifi numarada kayıtlı Kefe Mukataası Ahkâm defteri, yılları arasında Kırım'ın Kefe, Taman, Kerş, Balıklağo, Azak gibi kentleri ile Saruhan, Hudâvendigâr, Karesi, Kütahya, Karahisar-ı Sâhib, Yeni Hamid, Alâiye, Aydın, Muğla, Manisa, Ankara, Sultanönü, Biga ve Kocaeli sancaklarında ve sancaklara bağlı şehir ve kasabalarda mukataa sistemin işleyişi ve yaşanan aksaklıklara dair önemli bilgileri ihtiva etmektedir. Maliye tarafından yazılan hükümlerde, devletin mukataalar üzerinde izlediği yolu, mukataaların ne şekilde verildiği ve işletildiği, gelirlerinin nelerden ibaret olduğu gibi bilgiler bulunmaktadır. Bu çalışmada, defterde bulunan hükümlerin transkripsiyon, özet ve değerlendirmeleri yapılarak, yılları arasında Kefe ve Saruhan Nezaretine bağlı mukataalar gruplandırılarak incelenmeye çalışılmıştır. The Prime Minister's Ottoman Archives, Kâmil Kepeci classification registered in the number , the Kefe Mukatai Ahkâm Defteri in , between and in the towns of Crimea such as Kefe, Taman, Kerş, Balıklağo, Azak and in the Saruhan, Hudâvendigâr, Karesi, Kütahya, Karahisar-i Sâhib, Yeni Hamid , Alâiye, Aydın, Muğla, Manisa, Ankara, Sultanönü, Biga and Kocaeli sanjacks and towns and villages connected to sanjakcs contains important information about the functioning and living troubles of the Mukataa system.(One of the most important issues in the history of Ottoman finance is the Mukataa institution, which is the means of financing the government expenditures.) In the words written by the Finance on behalf of the Sultan, there are information such as the way the state watched the Mukataa, how the Mukataa were laid and executed, and what constitutes the income staff. In this study, the transcription, summary and evaluations of the provisions in the book were carried out and the Mukataa system connected to the bureau supervision between was processed and the Mukataa groups were tried to be examined.

Makale: Özhan Öztürk

Theodosia,[1] MÖ 6. Yüzyıl ortalarında Miletli kolonistlerce Güney Kırım’da Karadin tepesinde Feodosijsky kanalı kıyısında kurulmuş bir Yunan kolonisinin adıdır[2].  Yapılan kazılarda Theodosia’da MÖ 5. yüzyıldan kalma bir yapı, amfora mühürleri, MÖ yıllarında basılmış kent adını taşıyan gümüş sikkeler bulunmuştur.

Antik yazarlarca ve Anonim Periplous’ta (77) Theodosia ve Theudosie olarak anılan kent MÖ yüzyılda ticari öneme sahip bir kent devleti olarak varlığını sürdürmüş, MÖ 4. yüzyılda Bosphoros’un en önemli tahıl ihraç limanı olmuştur. Periplous&#;ta kentin Alan dilinde &#;Yedi tanrının&#; anlamına gelen Ardabda olarak anıldığı kayıtlıdır. MÖ ’de Savmak liderliğindeki İskit ayaklanmasının merkezlerinden birisi olmuş, MS 4. yüzyılda Hunlar tarafından yok edilmiştir. Theodosia, bu tarihten itibaren yıl boyunca önemsiz bir köy statüsünde ve Hazarların etki alanındaki bir Bizans yerleşimi olarak varlığını sürdürmüştür. Sonrasında Kırım yarımadasının geri kalanı ile birlikte önce Kıpçak egemenliğine girmiş, ’larda ise Moğol işgaline uğramıştır.

Theodosia Sikkeleri

Theodosia’da MÖ 5. yüzyılın sonları ile 4. yüzyılın başlarında otonom sikkeler basılmış olup, MÖ 3. yüzyıldan itibaren II. Levkon döneminde Bosphorus krallığının üyesi olduğundan krallığın sikkelerini darp etmeye başlamıştır.  MÖ ’de basılan bronz sikkelerin ön yüzünde boğa başı figürü, arka yüzünde yıldız ve ΘΕΟΔΕΩ yazısı, MÖ ’de ön yüzde Apollon portresi, arka yüzünde boğa figürü ΘΕΟΔΟΣ, MÖ ’de Athena, arka yüzünde kılıfında yay ve altında sopa ile ΘΕΥ yazısı bulunmaktaydı.

Kaffa, Ceneviz dönemi

– ve – tarihleri arasında Kaffa adını alan yerleşim Venedik Cumhuriyeti tarafından yönetilmişse de yüzyıl sonlarında rakipleri Cenevizliler, kasabayı Kırım’ın gerçek hâkimi olan Altın Orda Hanlığı’ndan satın alıp ’e dek yönetmişlerdir. Kaffa, bu dönemde İpek Yolu (Çin) ve Baharat Yolu’na (Hindistan) uzanan kervan yollarının uç noktasında bulunmaktaydı.  Karadeniz ticaretini tekellerine almaya çalışan Cenevizliler, Avrupa’nın en büyük köle pazarı haline gelen Kaffa’yı Karadeniz’deki Ceneviz yerleşimlerinin yönetim merkezi olarak yapılandırırken burada ’dan itibaren bir konsül bulundurmuş, ’dan itibaren konsül tüm Ceneviz kolonilerinin yöneticisi durumuna getirilmiştir. ’de Altın Orda Hanı Jani Bey () Kaffa’yı kuşatmışsa da ’de denizden gelen İtalyan desteği kuşatmanın kaldırılmasını sağlamıştır. Bu dönemde kentte Yunanlılar, İtalyanlar, Ermeniler, Yahudiler, Ukraynalılar, Bulgarlar, Karayim ve Tatarlar yaşamaktaydı. ’de kenti yeniden kuşatan Jani Bey adamlarının kara vebaya yakalanması üzerine yine kuşatmayı kaldırmak zorunda kalmış, çekilirken de hastalıktan ölen adamlarının cesetlerini mancınıklarla kente atarak hastalığın kente bulaşmasını sağlamıştır. Hastalık kapan İtalyan denizcilerin Avrupa limanlarına gitmesiyle kara veba 1 yıl içerisinde tüm Avrupa kıtasına yayılmıştır. Altın Orda devletinin parçalanmasının ardından Kırım Hanı Hacı Giray Cenevizlileri yenerek vergiye bağlamışsa da kent ’de Polonya kralı IV Casimir’in korumasına girmek isteyip, Tatarlar arasındaki iktidar mücadelesi de şiddetlenince, I. Mengli Giray tarafından Kırım&#;a davet edilen Osmanlı ordusu Gedik Ahmet Paşa komutasında ’de kenti ele geçirmiş ve adını Türkçeleştirilerek “Kefe”ye çevrilmiştir.

Kefe, Osmanlı Dönemi

Kefe kadılık haline getirilirken civarındaki sahil kaleleri ile birlikte Kefe sancağı adlı idari birim oluşturularak İstanbul’dan gönderilen bir vali tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, 6 Ağustos ’da dedesi Sultan II. Bâyezid tarafından Kefe Sancak Beyi olarak görevlendirilince 3 yıl Kefe’de Sancak Beyi olarak görev yapmış, babası Yavuz Sultan Selim&#;in iktidarı ele geçirmesine yardım etmiştir. yüzyılda Evliya Çelebi, Kefe&#;nin 80&#;inde Müslüman, 40&#;ında gayrimüslimlerin oturduğu mahalle ile haneden oluştuğunu, kentte 60 cami, 50 mescit, 10 hamam, sebil ve dükkân bulunduğunu bildirmiştir. yüzyılda halkının büyük kısmı Müslümanlardan oluşan, Deşt-i Kıpçak’tan gelen hayvansal ürünler, Tatarlarca esir edilen Ukraynalı köylüler, Rusya&#;dan gelen kürkleri İstanbul&#;a satan zengin bir ticaret kenti görünümünde olduğundan &#;Küçük İstanbul&#; adıyla da anılan kent Osmanlı-İran ve Osmanlı-Rus savaşları sırasında sevkiyat limanı olarak kullanılmıştır.

 Feodosiya, Modern dönem

Osmanlı-Rus savaşları sırasında &#;de Ruslar tarafından kuşatılıp, ’de işgal edilen kent, &#;de Kırım’ın tamamı ile birlikte Rus Çarlığı topraklarına katılmış ve adı Feodosiya olarak değiştirilmiş, Rus egemenliği döneminde Kırımlı Müslümanların önemli bölümü kenti terk etmiştir. &#;da stratejik önemini kaybeden kentin ekonomisini desteklemek için &#;de serbest liman ilan edilmiş, &#;de 3 yıl sürecek Djankov demiryolu hattı inşasına başlanmış ve limanı yenilenmiştir.

II. Dünya Savaşı sırasında Alman işgaline uğrayan ve taraflar arasında 4 defa el değiştiren kentte 16 Kasım Aralık tarihleri arasında Yahudi, Alman özel operasyon birimi Einsatzgruppen tarafından katledilmiştir.[3] &#;te Kırım yarımadasındaki diğer kentler gibi Feodosiya da Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti&#;ne bağlanmıştır.

Ukrayna&#;yı NATO&#;ya sokmak isteyen Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşenko, Karadeniz&#;de yapılacak olan uluslararası bir askerî tatbikat için bölgeye gelen ABD Deniz Piyadelerini tatbikat öncesinde dinlenmeleri için Kırım&#;a davet edince yerli halkın NATO karşıtı protestolarının yanı sıra muhtemelen Rusya’nın da el altından desteklediği şiddetli muhalefetle karşı karşıya kalmıştır. Ukrayna Savunma Bakanlığı&#;na ait Drujba (Dostluk) adlı tatil merkezine gelen kadar ABD askerine, tesis personeli yemek ve hizmet vermeyi reddetmiş, onlarda otobüslerle Feodosiya’yı terk edince Turuncu Devrim&#;in lideri Yuşenko sorumluları cezalandırma vaadinde bulunurken, Ruslar aşırı milliyetçi lider Vladimir Jirinovskiy&#;nin partisi LDPR, parlamentonun alt kanadı Duma BDT Komisyonu Başkanı Konstantin Zatulin ve Komünist Parti lideri Gennadi Zuganov liderliğinde basına da yansıyan demeçleriyle Kırım&#;daki protestoları aktif şekilde desteklemeyi ihmal etmemiştir.[4]

Kefe Tarihi Eserler

Ceneviz Kalesi, iç ve dış kale adlı iki bölümden oluşmakta olup, yılları arasında Altın Orda hanı Canıbek Han zamanında inşa edilmiş, kentin büyümesine paralel olarak – yılları arasında genişletilmiş ve günümüze ulaşmayı başarmıştır.

Evliya Çelebi yüzyılda Selâtin, Şehzade Süleyman Han, Müftü, Yeni, Tacir Hacı Nebi, Kale Kapısı adlı camilerinin yanı sıra Hacı Ferhat Medresesi ile Halveti, Celvetî, Kadiri ve Gülşenî tekkeleri ve 45 sibyan mektebi ile 10 hamamın varlığını bildirmiştir. Osmanlı döneminde 48 caminin bulunduğu kentte günümüze sadece yılları arasında inşa edilmiş olan Kefe Müftü Camii ulaşabilmiştir. Kefe&#;nin Rus egemenliğine girmesinden sonra ’te ve minaresinin şerefeden yukarısı yıkılarak çan kulesi haline getirilerek, Ermeni Katolik kilisesine çevrilen yapı ’te yeniden camiye dönüştürülmüş, ’lerde de yıkık minaresi tamir edilmiş ve ’larda sürgünden dönen Tatar cemaatine iade edilmiştir.

yüzyılda Cenevizlilerce inşa edilmiş Aziz Konstantin kulesi, St. Serge (Sury Sarkiz) Ermeni kilisesi ve – yılları arasında Karay Türkü Bünyamin Stamboli yüzyıl başlarında inşa edilmiş Villa İstanbuli köşkü kentin önemli tarihi yapılarıdır.

Kaynak:Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ&#;dan Günümüze Karadeniz&#;in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara,

Notlar

[1] Yunanca Θεοδοσία &#;Tanrının verdiği&#;

[2] Katyushin,  

[3] Gilbert, 64, 83

[4]&#; Aşçılar kazan kaldırınca NATO geri adım attı&#;. Zaman Gazetesi Haziran , Pazartesi

Kefe şehri hakkında

Kırım yarımadasının güneydoğu kıyısında yer alır. İlkçağ'lardan itibaren Kıpçak steplerini Karadeniz'e, Anadolu yarımadasına ve özellikle İstanbul'a bağlayan önemli bir liman ve yerleşme yeri olarak ön plana çıkmıştır. Kefe'nin kuruluş tarihi hakkında kesin bilgi bulunmamakla beraber buranın milâttan önce VI. yüzyıldan itibaren önem kazandığı, bir Milet kolonisi olarak ortaya çıktığı belirtilir. Şehir antik dönemde Theodosia adıyla anılırken Kepoi, Kapha veya Kafa ismi ilk defa Constantine Porphyrogenitus'un eserinde geçer (m.ö. IV. yüzyıl). Burası Roma hâkimiyeti sırasında (m.ö. I. yüzyıl) Caphum adıyla bilinmekteydi. Kaffa yahut Kefe adı ise özellikle XIII. yüzyıldan başlayarak yaygınlık kazanmıştır. IV. yüzyıldan itibaren Asya'dan Avrupa istikametinde vuku bulan Türk yayılması sonunda ortaya çıkan Türk devletleri zamanında Kırım yarımadası etnik bakımdan Türk nüfusu ile tanışırken Kefe Bizans'a bağlı bir liman durumundaydı. Ancak iç işlerinde serbest bir idare ile yönetiliyordu. XIII. yüzyıldan itibaren Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kırım bölgesiyle ilgilenmesi sonucu Kefe Türk tüccarlarının yoğun faaliyetine sahne oldu.

Kıpçaklar'ın Kalka savaşı ile () Moğollar'a yenilmesinin ardından Altın Orda Hanlığı'nın Doğu Avrupa'dan Türkistan'a kadar uzanan sahada kurduğu idarenin içinde yer alan Kefe aynı dönemde İtalyan kolonizasyonu ile tanıştı. Altın Orda'dan yerleşme izni almak suretiyle Kefe'ye gelen Cenevizliler ( yılı civarı) Altın Orda'nın zayıflamasından istifade ederek buraya hâkim oldular. İstanbul'dan Hazar ötesine uzanan büyük ticarî faaliyetin merkezi haline gelen ve merkez Cenova tarafından tayin edilen bir podesta tarafından yönetilen Kefe, Ceneviz hâkimiyetinden sonra Kırım yarımadasının en büyük şehri haline geldi. Yarımadanın ticarî faaliyetinin en büyük kaynağı Asya'dan Astarhan'a, oradan Azak ve Taman kanalıyla Kırım yarımadasına ulaşan büyük ticaret yolu idi (Turan, s. 67 vd.).

'lu yıllarda Kefe'yi gören İbn Battûta buranın halkının çoğunluğunu Cenevizliler'in teşkil ettiğini, ancak müslümanlara ait mescidlerin de bulunduğunu, limanının yaklaşık gemi alabilecek kapasitede olduğunu yazar (Seyahatnâme, I, ). Cenevizliler şehri tahkim etmişler ve yılları arasında kuvvetli surlarla çevirmişlerdi. yıllarında şehir sur dışında büyüyünce eklenen varoş kesimine dış surlar yapılmıştı. 'lere doğru Kefe'de müslüman nüfus yoğunluğu arttı, şehir daha da kozmopolit bir özellik kazandı. Bu sıralarda şehirde yaklaşık kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir.

Altın Orda'nın parçalanması üzerine ortaya çıkan Kırım Hanlığı'nın kurucusu I. Hacı Giray, yılında Cenevizliler'i ağır bir bozguna uğrattıktan sonra onlarla yaptığı antlaşmada Kefe'nin hukukî bakımdan hâkimi oldu. Hacı Giray zamanında Kefe Cenevizlileri'ne karşı Kırım Hanlığı ve Osmanlı Devleti ittifak içinde bulundular. Fâtih Sultan Mehmed İstanbul'u fethederek Ceneviz'in Kuzey ve Güney Karadeniz'deki kolonileriyle bağlantısını kesti. Amasra'dan Trabzon'a uzanan sahil şeridinin zaptı ile Kefe'deki Cenevizliler tecrit edilmiş bir duruma düştüler.

Hacı Giray'ın vefatının () ardından Kırım Hanlığı'nın büyük bir iç mücadeleye sahne olması, bundan faydalanan Cenevizliler'in hanlık üzerinde yoğun baskı kurması, hanlığın yönetiminde gerçek gücü temsil eden kabilelerin Osmanlı Devleti ile temasa geçmesine yol açtı. Fâtih Sultan Mehmed ile Kırım Karaçi beylerinden Eminek arasındaki temaslar sonunda Osmanlı Devleti Kırım sahillerinin zaptı için davet edildi, söz konusu harekâtın gerçekleşmesi halinde Kefe'nin Osmanlı hâkimiyetine bırakılacağı kararlaştırıldı (Öztürk, s. 25). Fâtih Sultan Mehmed, Gedik Ahmed Paşa'yı parçalık bir donanma ile Kefe seferine gönderdi, harekât sonunda Kefe ile beraber bütün sahil şeridi fethedildi (Safer / Haziran ). Kefe ve bağlı şehirlerin fethi Kuzey Karadeniz'in güç dengelerinde değişiklikler meydana getirdi. Kırım Hanlığı himaye altına alındı. Batıdan doğuya Sarıkirman, İnkerman, Mengub, Şuma, Demirci, Uluüzen, Üsküt, Üzen, Arpadi, Ayayorin, Taşlı, Soğuksu, Otuzlar köylerinden Sarıgöl'e doğru uzanan hat Osmanlı-Kırım sınırlarını teşkil etti ve bu şeritte Kefe sancak beyliği kuruldu (a.g.e., s. vd.).

Fetihten itibaren Kefe, Osmanlı'nın kuzey politikasının başlıca ana üssü haline geldi. Kırım Hanlığı'nın sürekli kontrol edilmesinde ve Osmanlı-Rus ilişkilerinin yürütülmesinde en büyük rolü üstlenen şehir, II. Bayezid'in oğlu Şehzade Mehmed ve Yavuz Sultan Selim'in oğlu Süleyman'ın şahsında şehzade sancağı haline geldi; II. Bayezid ve oğlu Selim arasında cereyan eden iktidar mücadelesinde Selim'in güç aldığı bir merkez oldu. Ruslar'ın Kazan () ve Astarhan'ın () işgalinden sonra Karadeniz sahillerine ulaşmaları şehrin siyasî önemini arttırdı. Astarhan seferi bizzat Kefe beyi tarafından yürütüldü. Kefe 'den itibaren başlayıp aralıklarla 'a kadar süren Osmanlı-İran savaşlarında Rumeli sancaklarından doğu cephesine yapılan sevkiyatın ana üssü özelliği kazandı ve bu dönemlerde eyalet merkezi konumuna yükseldi.

Osmanlı idarî sistemine geçmesinin ardından sancak haline getirilen Kefe'nin merkez olduğu bölgede XVI. yüzyılda Mengub, Suğdak (Sudak), Kerç, Azak ve Taman adlı beş kaza mevcuttu. Kaza statüsünde bulunmayan Balıklagu (Balıklava) ve İnkerman da Mengub'a bağlı eski tarihi olan önemli şehirlerdi.

Bu dönemde şehrin fizikî şeması, ana hatlarıyla Osmanlı öncesinde teşekkül etmiş olan Venedik ve Ceneviz izlerini taşıyordu. Şehir İçkale (Frenkhisarı), Dışkale ve Toprakkale olmak üzere üç kısımdan oluşuyordu. 'de İçkale'de on mahalle bulunmaktaydı ve nüfus bakımından kalabalık olanları Mercan Ağa Mescidi, Çeneli Mescidi, Hoca Câfer Mescidi, Atçı Mahmud Mescidi ve Hacı Kişver Mescidi mahalleleri teşkil ediyordu. Dışkale'de on sekiz mahalle vardı. En büyük mahalle Hatun Mescidi adını taşıyordu. Toprakkale'de ise on bir mahalle mevcuttu. 'de İçkale'de on dokuz mahalle bulunmaktaydı. Toprakkale kısmı şehrin varoşunu oluşturduğundan burada yılına nisbetle bazı önemli değişiklikler olmuş, mahalle sayısı yedi olarak tesbit edilmiştir. Bunun sebebi Dışkale'nin nüfus bakımından büyümesi ve varoştaki bir kısım mahalleleri de içine almasıdır. Rum, Ermeni, Rus, Çerkez ve yahudilerden oluşan gayri müslimlerden Rum ve Ermeniler'e ait on dört mahalle yer alıyordu. Rus, Çerkez, yahudi ve 'de varlıkları tesbit edilen Trabzonlu cemaati ise topluluk şeklinde herhangi bir mahalle adı belirtilmeksizin kaydedilmişti. Gayri müslim unsurlar Dışkale'de yaşıyorlardı. 'de müslümanlar , Ermeniler , Rumlar , diğerleri dolayında nüfusa sahiptiler. 'de özellikle müslüman nüfusta artış olduğu ve müslümanların en kalabalık topluluğu oluşturduğu dikkati çeker. dolayına ulaşan bu nüfusa karşılık Ermeniler'in , Rumlar'ın , diğerlerinin ise dolayında nüfusu vardı. Genel nüfusta belirli bir düşüş olmakla beraber müslüman sayısındaki artış dışarıdan şehre yönelik göçlerin bir sonucu olmalıdır. Kefe bu durumunu XVI. yüzyıl boyunca korudu. XVII. yüzyılda nüfusu biraz daha arttı. Yüzyılın ortalarında burada hâne ( kişi) tesbit edilmişti. Evliya Çelebi müslümanların seksen mahallede oturduklarını yazar ve Ermeni, Rum, yahudi topluluklarıyla birlikte toplam mahalle sayısının 'ye ulaştığını belirtir. Şehirdeki toplam hâne sayısını olarak verir. Fakir Tatarlar'ın topraklı varoşta çadırlarda yaşadıklarına da temas eder. Ona göre burada on büyük cami, elli mescid, dükkân, kırk üç han vardı. Büyük camiler içinde Şehzade Süleyman Camii, Müftü Camii, Yenicami, Gölbaşı Camii, Tâcir Hacı Nebi Camii, Kulekapısı Camii'nin adlarını sayar (Seyahatnâme, VII, vd.). Şehirde dalda üretim yapan meslek grupları faaliyet gösteriyordu, fakat özellikle ticarî faaliyetler ön plandaydı.

Kefe'nin bir ticaret şehri olması dolayısıyla çok işlek limanı, iskelesi ve gümrüğü bulunmaktaydı. Kefe Gümrüğü Osmanlı Devleti'nin dört gümrük bölgesinden biriydi (An Economic and Social History of the Ottoman Empire, s. ). Kefe'de Osmanlı klasik sisteminin temelini teşkil eden timar mevcut değildi. Bunun yerine XVI. yüzyıla kadar emanet, daha sonra iltizam usulüyle işletilen mukātaa sistemi vardı. Kırım hanlarının sâlyâneleri dahil olmak üzere sancağın askerî ve idarî personeline yıllık ve üç yıllık zamanlara göre oluşturulan sancak bütçelerine göre maaş veriliyordu. Kefe'nin kefevî denilen ve değeri osmânî akçeye göre belirlenen parası mevcuttu. XVI. yüzyılın başlarında osmânî akçeye göre 1/2 olan kefevî akçe asrın sonlarına doğru 1/48'e gerilemişti. Piyasa ile resmî kurlar arasında üç katına yaklaşan farklar mevcuttu. Hassa tâcirleriyle piyasa tüccarı arasında sürekli bir rekabet mevcut olduğundan karaborsa sık karşılaşılan bir olgu idi (Öztürk, s. vd.). Azak ve Taman'dan Hazar'a kadar geniş bir hinterlandı olan Kefe, Deştikıpçak'ın hayvansal ürünlerinin İstanbul'a nakledildiği yer olmakla dikkat çeker. İstanbul'un yağ ihtiyacı büyük çapta buradan karşılanıyordu. Rusya içlerinden gelen kürklerle büyük bir ticarî değeri olan esirler de Kefe vasıtasıyla naklediliyordu. Sancak gelirleri arasında en büyük pay gümrüğe aitti. Anadolu ile Karadeniz şehirleri arasında kurulmuş bulunan çok yönlü örgütlü iktisadî ve ticarî ilişki Kefe vasıtasıyla Kuzey Karadeniz'i de ihtiva ediyor, Osmanlı iktisadî şebekesinin kuzey ayağı Kefe ve mülhakatına bağlı bulunuyordu. Kefe, Anadolu'nun yünlü ve pamuklulardan oluşan tekstil ürünlerini kuzeye, kuzeyin deri ve Azak denizinin zengin balık ürünlerini İstanbul'a ve Anadolu'ya ulaştıran antrepo durumundaydı.

XVII. yüzyılda Kefe sık sık Kazak ve Rus saldırılarına mâruz kaldı, bu yüzden kale surları birkaç defa tahkim edildi. Osmanlı-Rus savaşları sırasında Mayıs 'da Rus ordusunun saldırısına uğradı. Bu sebeple Kefe, Ruslar'a karşı oluşturulan Kırım seraskerliğinin ana üssü oldu. savaşı sırasında Ruslar tarafından işgal edildi (). Şehrin Türk ahalisi Kırım içlerine ve Anadolu'ya kaçtı. Bu esnada Kefe'nin nüfusu dolayındaydı ve 50 kadar cami, elli altı kilise bulunuyordu. İkinci Rus saldırısı ve işgali 'de gerçekleşti ve Ruslar anlaşmaya rağmen Kefe'yi ellerinde tuttular. 'te Kefe kesin olarak Rus hâkimiyeti altına girdi. Bu sırada şehirde yirmi dokuz cami, on üç Rum, yirmi iki Ermeni kilisesi, 'ü Türkler'e ait olmak üzere evin mevcut olduğu tesbit edilmişti. II. Katerina şehrin adını Theodosia (Rusça Feodosia) olarak değiştirdi. Fakat Kefe adı kısa süre için de olsa kullanılmaya devam etti. Şehirdeki Türk nüfusu gerek gönüllü gerekse zorla göç ettirildi. Böylece Kefe kalabalık bir şehir olmaktan çıkıp harap bir taş yığını haline geldi. 'lerde burayı ziyaret eden Clarke, Rus yıkımına bizzat şahit olmuş, Kefe'de yalnız elli hâneden müteşekkil bir nüfus bulunduğunu belirtmiştir. Ruslar, ayrıca birçok cami ve mescidi yıkarak buradan elde ettikleri kurşunu silâh ve teçhizat imalinde kullandılar (Clarke, s. vd.).

XIX. yüzyılın sonlarına doğru nüfus yavaş da olsa artış gösterdi. 'de şehirde kişinin yaşadığı tesbit edilmiştir. Bunun ancak kadarını Kırım Türkleri oluşturuyordu. II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından işgal edilen Kefe bugün Ukrayna'ya bağlı nüfusa sahip ( tah.) bir gıda sanayi merkezi (özellikle balık konserveciliği), balıkçılık limanı ve sayfiye şehridir. Kefe'de tarihî surların bir bölümü hâlâ ayaktadır. Ayrıca Osmanlı döneminden kalma birkaç cami bugüne ulaşmıştır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir