Av.m.yayalar Mesajı

Birkaç gündür telefonuma bir mesaj geliyor.

“Taahhüt ettiğiniz ödeme işlemini gerçekleştirmediğiniz anlaşıldığından gün içinde ödeme yapılmaması halinde icra işlemine geçileceği ihbar olunur.”

Altında da bir telefon numarası.

Bildiğim kadarıyla kimseye beş kuruş borcum yok.

Yine de avukatıma soruyorum.

“Yok öyle bir şey” diyor.

Yine de içimde bir şüphe.

Telefon numarasını arıyorum.

Karşıma bir kadın çıkıyor.

Adımı soruyor.

Sonra da makinalı tüfek gibi TL’ye bir ayakkabı aldığımı, parasını ödemediğimi hakkımda icra takibatı başlatıldığını söylüyor.

Böyle bir alışveriş yapmadığımı söylemeye çalışıyorum ama dinlemiyor.

Sonunda biraz gürültü çıkararak lafımı dinletmeyi başarıyorum.

“İtiraz edin o zaman” diyerek telefonu suratıma kapatıyor.

Sonra “Kimmiş bu Yayalar Hukuk Bürosu” diyerek internete bakıyorum.

Aman Allah.

Haklarında sayfalar dolusu şikayet, Ekşi Sözlük’te açılmış sayfalar dolusu dolandırıcılık iddiası. Şikayetvar internet sitesinde yüzlerce benzer şikayet.

Olmayan birkaç yüz liralık borçların kapatılması karşılığı talep edilen on binlerce lira.

Ve tüm bunlara rağmen aynı yöntemle insanlara mesaj çeken bir rezillik.

Ben avukatıma talimat verdim.

Bunları dava edeceğim.

Bu büro ile ilgili İstanbul Barosu ve Adalet Bakanlığı ne yapıyor ya da yapacak bilmiyorum. 

O yüzden en iyisi siz dikkatli olun.

Zorlasalar bile insanlıktan çıkmadığımız zaman.

Ana muhalefet partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3. kez aday olamayacağını öne sürerek, bu adaylığa itiraz etmesi gerekenlere “Etsek ne olacak ki… YSK’yı atayan o” diyerek konuyu kapattı.

Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri bana yüzyılın en önemli psikologlarından Martin Seligman’ı hatırlattı.

Seligman, ’ların sonunda, henüz genç bir psikologken, çok önemli bir teori geliştirdi ve bunu deneylerle kanıtladı.

“Öğrenilmiş başarısızlık sendromu”

Bu psikolojik durumun basit tanımı, “Kazanılmış başarısızlık sendromu veya öğrenilmiş çaresizlik sendromu, kişinin ya da organizmanın göstermiş olduğu tepkilerin sonuca ulaşmaması nedeniyle, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hâli durumudur. İnsanlarda zamanla oluşan başarısızlıklar karşısında kişinin bir şeyleri başarma isteğini günden güne kaybetmesi sonucunda, belli bir konuda veya genel olarak başarısız olacağına dair bir inanç geliştirmesi ile kendini gösterir” şeklinde özetlenebilir.

Seligman’ın psikoloji dünyasında kabul görmüş ve yerleşmiş teorisine göre bu sendroma sahip kişiler, “Hiçbir denemede bulunmadan peşinen kaybetmeyi kabullenirler”.

Kılıçdaroğlu’nun “İtiraz etsek ne değişecek ki!” tavrı aslında tam da budur.

Öğrenilmiş çaresizliktir.

Belli ki, ana muhalefet lideri bu çaresizliği iliklerine kadar işletmiştir.

Ve daha vahimi topluma, seçmenlerine, kendisine umut bağlayanlara da empoze etmektedir.

"Ben öğrendim siz de öğrenin" diyerek çaresizliği dayatmaktadır.

Bu aslında kızılacak değil, üzülünecek bir vaziyettir.

Toplumun bir kesiminin umut bağladığı bir partinin liderinin, bir liderde asla olmaması gereken böyle bir psikolojik durumdan mustarip olması, sosyal ve siyasal olarak son derece sıkıntılı bir duruma işaret eder.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3. kez aday olup olmadığına, olup olamayacağına karar verecek olan elbette hukuktur.

Ve muhalif bir siyasi lidere düşen görev, öğrenilmiş çaresizlikle kıvranarak, yenilgiyi peşinen kabullenmek değil, sonuna kadar hukuk mücadelesi vermektir.

Bir siyasi liderin, böyle bir şeyi öğrenmiş ve içine sindirmiş olması onun adına büyük talihsizlik, toplum adına ise bir felakettir.

Hukuki mücadelenin nasıl olması gerektiğini ise Kemal Kılıçdaroğlu aşağıdaki yazıyı okuyarak belki anlayabilir.

Meşhur hikayedir.

Adamın biri, komşunun kümesine dalar.

Kümesteki yumurtaları ceplerine doldurur.

Kazağının altına iki, pantolonunun içine bir, ceketinin altına iki tavuk sıkıştırıp kümesten çıkarken, gürültüyü duyan komşunun çağırdığı jandarmaya kıskıvrak yakalanır.

Tavuklar üzerinde, yumurtalar cebindedir.

Onlarca şahit vardır.

Olayı inkar etmesi, suçsuzluğunu öne sürmesi mümkün görünmemektedir.

Çaldıkları ile beraber karakola götürülür.

Başçavuşun karşısına çıkarılır ve çıkarılır çıkarılmaz bağırmaya başlar.

“Avukat istiyorum.”

Duyanlar güler.

“Ulan elinde tavuklar. Cebinde yumurtalar, 10 şahidin önünde kıskıvrak yakalanmışsın. Bir de avukat istiyorsun. Avukat seni nasıl savunacak.”

Hırsız güler, “Ben de onu merak ettiğim için avukat istiyorum” der.

Hukuk işte budur.

Liderlik, bazen tam da bu merak duygusudur.  

Sen sorunu sor yanıtı onlar düşünsündür.

Sen itirazını yap, gerekçeyi onlar icat etsindir.

Ama öğrenilmiş ya da öğretilmiş çaresizlikten mustarip olanlara bunu anlatmak çok zordur.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yaptığı, Muharrem İnce’nin “Adam kazandı” cümlesinden bin kat daha vahim bir cümledir.

Yine aflar geliyor.

Af konusundaki fikrimi biliyorsunuz.

İster genel af olsun, ister imar affı olsun, ister vergi affı olsun…

Bana göre her türlü af yasalara saygılı, namuslu, edepli, haysiyetli vatandaşa verilmiş cezadır.

Suç işlemezsin tam aksine suçtan zarar gören taraf olursun. Devlet sana karşı suç işleyeni affeder fiziken değilse de ruhen cezalandırılan taraf olursun.

İmar yasalarına saygılısındır. Hakkından fazlasını istemezsin, yanında hakkına razı olmayıp yasaları çiğneyen büyük rant elde eder sen kaybedersin, bir anlamda ceza ödemiş olursun.   

Vergini doğru düzgün beyan edersin, tek kuruş kaçırmazsın, rakibin vergi vermez, bu yolla seninle haksız rekabete girmiş olur, daha yüksek kabiliyeti ya da zekası olduğu için değil, daha düşük ahlakı olduğu için senden daha başarılı olmuş görünür. Sonunda devlet onun borçlarını affeder sen cezalandırılmış olursun.

Af dedikleri şey bana göre budur.

Ve şimdi yine peş peşe “seçim afları” geliyor.

Bir de vergi affı için şöyle diyorlar, “Ana parayı kapsamayacak. Faizler ve cezalar silinecek”.

Enflasyonun yüzde ’ü aştığı ortamda bundan büyük kıyak mı olur…

Böyle bir af faizsiz, bankasız kredi demek.

Yıllarca kullan.

Faizsiz cezasız öde.

Sonra da buna “Adalet” de.

Böyle aflarda hiç değilse suçun (ister adli olsun, ister mali, isterse imar) tekrarı halinde cezanın katlanacağını yasaya ekleseler bizim gibi enayiler de bir nebze olsun teselli bulabilir. 

Yayalar Hukuk kimdir, kimin bürosudur, kim tarafından kurulmuş, nedir, neden mesaj atıyor, icra takibi yapan bir büro mu, gerçek mi yoksa dolandırıcılar tarafından uygulanan bir yöntemin parçası mı? İşte Yayalar Hukuk hakkında bilinenlerden bazıları:

Son dönemlerde sosyal medyada artan şikayetler arasında, "İcra dosyası takibi" konuları yer almaya başladı. İddiaya göre, Yayalar Hukuk adındaki bir firma, daha önce olandırılcılar tarafından hedef alınan vatandaşlara, bir mesaj atarak haklarında icra takibi başlatıldığını ileri sürüyor. 

Hukukla, yargıyla uğraşmak istemeyen birçok vatandaş ise arayan kişilere geri dönüş yaparak belli miktarlarda paralar ödeyerek hiç bulaşmak istemediği iiçin kurtulmaya çalışıyor. Ancak konunun farkında olan bilinçli vatandaşlar ise gereğini yaparak, şikayette bulunuyor. 

Vatandaşlar, herhangi bir sipariş vermediği halde ya da vermiş olduğu siparişi iade ettiği halde, “Sipariş ettiğiniz ürünü almadınız. İcralık olacaksınız” diye mesajlar gönderiliyor. Konuyla ilgili yüzlerce mağdurun tüketici hakem heyetine başvurduğu öğrenilirken, birçok kişinin de icralık olmamak için istenilen parayı ödediği öğrenildi.

Dolandırıcıların tuzağına düşürülmek istenen isimlerden biri de Sabiha Temizkan’dı. Temizkan’ın, internetten bir saat sipariş verdiği iddia edildi ve kargosunu almaması durumunda icra takibi başlatıldığı SMS ile kendisine iletildi. Ancak genç kadın, herhangi bir sipariş vermediğinden emindi. Bir süre sonra Temizkan’a bu kez, Global Satış tarafından “Dosyanız icra takibi başlatılması için hukuk bürosuna devredilmiştir” yazılı SMS gönderildi ve gönderilen mesajın altında da, Yayalar Hukuk Bürosu’na ait bir numara vardı. Temizkan verilen numarayı arayarak söz konusu siparişi vermediğini söyledi ve sipariş verdiğine dair belgeyi istedi. Ancak Temizkan’a istediği belge gizlilik gerekçesiyle ibraz edilmedi.

‘BÜYÜK DOLANDIRICILIK’

Temizkan, yaşadığı mağduriyetle ilgili şunları aktardı: “Almadığım bir ürün için önce PTT tarafından bir mesaj gönderildi. PTT’yi arayıp böyle bir sipariş olup olmadığını sorduğumda ise ‘Evet’ cevabını aldım. Ancak herhangi sipariş vermediğimi söylediğimde ise benzer şeylerle çok fazla karşılaştıklarını söylediler. Siparişini vermediğim saat adıma kargoyla PTT’ye gelmiş. Haliyle gidip almadım. Bir süre sonra da, ‘Dosyanız icra takibi başlatılması için hukuk bürosuna devredilmiştir’ diye mesajlar almaya başladım. Ancak böyle bir şeyin mümkün olmadığını biliyorum. Avukatıma da danıştım, o da aynısını söyledi. E-devletimde de adıma açılmış bir icra takibi görünmüyor. Yolunu bulmuşlar, tehdit yoluyla insanları dolandırıyorlar.”

‘TUZAKLARA DÜŞMEYİN’

Konuyla ilgili Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu ise şunları söyledi: “Bu tarz bir olayda kargoyu teslim almamak sorumluya hiçbir yükümlülük ve sorumluluk yüklemez. Kargoyu almazsanız ‘Şu cezayı alırsınız’ gibi mesajlara itibar etmeyin. Kargo alınmadığı takdirde gönderene iade edilir. İnternetten alışverişlerde tüketicinin siparişten sonra teslim anına kadar vazgeçme hakkı olduğu gibi teslim alsa bile teslimden itibaren 14 gün zarfında koşulsuz, cezasız ve herhangi bir masrafa katlanmadan iade hakkı vardır. Bu iadeyi yaparken de herhangi bir ücret ödemez.

Bu dolandırıcılar hukuk bürosu adı altında merkez kurmuşlar. Bizzat kendim aradım ama herhangi bir yetkiliye ya da avukata bağlamadılar. Şebeke gibi çalışıyorlar. Vatandaşlara icralık olmamaları için 95 TL kadar küçük bir meblağ istiyorlar. Tüketiciler de, icralık olmaktan korkuyor, ‘Vereyim, kurtulayım’ diyor ve yüzde 99’u da bu tuzağa düşebiliyor. Günde bin kişiden bu paranın aldığını düşünün. Bu da günde 95 bin TL haksız kazanç demek. Bunun yanı sıra bu insanlar, tüketicinin özel verilerini kullanıyor, kişinin huzur ve sükûnunu bozuyor ve tehdit ediyor. Bu tuzaklara düşmeyin.”

SORULAR YANITSIZ KALDI

Temizkan’a gönderilen SMS’deki Yayalar Hukuk Bürosu’nu aradık ve adının Beyza olduğunu söyleyen kişiyle aramızda geçen konuşma şöyle gelişti:

- Merhaba Milliyet gazetesinden arıyorum, adım Çiğdem. Kuzenim herhangi bir ürün almadığı halde, kendisine icra takibi başlatılacağına dair mesaj geldi.

- Mesajın iletildiği numarayı alabilir miyim?

- Tabii

- Sabiha Temizkan görüntülüyorum ancak dosya yetkilisi Ayfer hanımmış. Aradığınızı ileteceğim, sizi arayacak.

- Numarasını alabilir miyim? Kendim arasam.

- Öncelikle dosya yetkilisi sizinle bir görüşme sağlayacak. Sizi dakikaya arayacak.

- Bu durumdan şikayetçi olan bir sürü insan var. Herhangi bir ürün almadan nasıl icra takibi başlatıyorsunuz? Yasal değil.

- Dosya yetkilisi olmadığım için bir şey diyemiyorum.

- Peki sizin yetkiniz ne?

- Dosya yetkilisiyim.

- Dosya yetkilisiyseniz aynı soruya siz de cevap verebilirsiniz. Bir hukuk bürosu olduğunuzu iddia ediyorsunuz ve bu gibi durumlarda tüketiciye herhangi bir icra takibinin başlatılmayacağını da bilmeniz gerekiyor.

- Hanımefendi bu konular kişiden kişiye, durumdan duruma değişiyor.

- Nasıl değişiyor? Hukukçuysanız bu tür durumlarda, tüketiciye icra takibi başlatmanız söz konusu değil.

- Ben içeriği görüntüleyemiyorum. Ayfer hanımı bekleyin.

- Hemen Ayfer hanımın numarasını istiyorum.

- Bekleyin arasın sizi.

- Beş dakika içinde aranmayı bekliyorum. (Ancak aramadılar.)

YAYALAR HUKUK HAKKINDA SOSYAL MEDYADA YER ALAN YORUMLAR

Yayalar Hukuk hakkında şu ana kadar sosyal medyada birçok şikayet yer aldı. 

İşte o şikayetlerden bazıları: 

Funda 26 Ağustos Bugün bu şekilde bana da mesaj geldi. Yel pazarlama ® diye bir yerden yılında nevresim Takimi almışım fakat teslim almadan iade etmişim. İnternette Yel pazarlama ile ilgili hiçbir bilgi yer almamakta. Yayalar Hukuk bürosu da 93 TL ödemem gerektiğini aksi takdirde icraya gidileceğini söylüyor. Denilene göre mesafeli sözleşme imzalanmamış Belge fatura hiçbir şey paylaşılmıyor. Şirket ile iletisim kurulmuyor, Çünkü sanırım öyle bir şirket yok (Yel pazarlama). Yani hiçbir şey belirtmeden havadan 93 TL isteniyor!. Zaten 15 gün içinde ürünü iade almak zorundasınız @ Aras kargoda iş birlikçisi her yerden başvurumu yapacamm. Yasal yolları kullanmayı bizde biliriz

Muhammed09 Eylül Uğraşmak isterseniz ilgili avukatları ve firmayı savcılığa şikayet edebilir ayrıca avukatları bağlı bulundukları baroya şikayet edebilirsiniz. Savcılık şikayetinde olayın akışı ve taleplerinizi içeren bir dilekçe ile ücretsiz bir şekilde savcılığa şikayette bulunabilirsiniz yarım saatinizi almaz. Savcılık şikayetinden sonra Adalet Bakanlığı devreye girecek ve avukatlar için soruşturma başlayacak davanızda haklıysanız karşı tarafın avukatlık mesleği tehlikeye gireceğinden şikayetinizi geri çekmek için sizinle karşı taraf anlaşmak isteyecek.