Yayınlanma: - 23 Ekim Güncellenme:
24 Temmuz ’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında o sene Suriye’de yuvalanmış PKK unsurlarının Türkiye'de gerçekleştirdiği terör saldırılarının artması ele alındı ve terörle mücadeleye kesintisiz devam edileceği vurgulanmıştı. Ardından başlayan süreç 20 Ekim ’de imzalanan Adana Mutabakatı ile son buldu. Ardından Adana Mutabakatı, Mutabakat, 21 Aralık tarihinde iki taraf arasında imzalanan “Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” altında geliştirildi.
KİMLER İMZALADI?
Adana Mutabakatı olarak adlandırılan protokol Adana’nın Seyhan ilçesinde iki gün süren gizli toplantılar sonrası imzalandı. Protokolü Türk heyeti adına Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Uğur Ziyal, Suriye adına da Siyasi Güvenlik Başkanı Tümgeneral Adnan Badr el Hassan imzaladı.
ADANA MUTABAKATINA GİDEN SÜREÇ
24 Temmuz ’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında o sene Suriye’de yuvalanmış PKK unsurlarının Türkiye'de gerçekleştirdiği terör saldırılarının artması ele alındı ve terörle mücadeleye kesintisiz devam edileceği vurgulandı.
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, 16 Eylül ’de Hatay’da yaptığı konuşmada, “Suriye’ye karşı sabrımız kalmadı. Türkiye beklediği karşılığı alamazsa, her türlü tedbiri almaya hak kazanacaktır.” diyerek, Esed rejimine PKK elebaşısını himaye etmesinin savaş nedeni sayılacağı sinyalini verdi.
Aynı ay içinde yapılan MGK’da, Öcalan’ın sınır dışı edilmemesi halinde Suriye’ye askeri müdahalede bulunulacağı konusunda Türkiye’nin kararlılığı vurgulandı.
Tırmanan gerginlik üzerine, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in arabuluculuk görevini üstlenmesiyle Türk ve Suriyeli taraflar, Adana’da müzakerelere başladı. Taraflar, 20 Ekim ’de Adana Mutabakatı’nı imzaladı.
Öcalan, bu gelişmeler üzerine 9 Ekim 'de Suriye'den kaçtı. Yunanistan, Rusya ve İtalya’da sığınma arayan Öcalan, ’da Kenya’da yakalandı.
İlginizi Çekebilir“Adana Mutabakatı”nın sırrı ve bugünkü anlamıMUTABAKATIN 5 MADDESİ
’de imzalanan 5 maddelik Adana Mutabakatı, şunları içeriyor:
– “Suriye, mütekabiliyet ilkesi uyarınca, kendi topraklarından doğan ve Türkiye’nin güvenliği ile istikrarını tehlikeye atan hiçbir faaliyete izin vermeyecek. Suriye, PKK’nın topraklarında silah arzı, lojistik malzeme, finansal destek ve propaganda aktivitelerine müsaade etmeyecek.”
Adana Mutabakatı çerçevesinde bir araya gelen Türk ve Suriyeli yetkililer ’un Haziran ayında PKK’lıların Türkiye’ye iadesiyle ilgili bir toplantı yapmıştı. PKK elebaşılarından Cemil Bayık’ın o dönemde Halep’te saklandığı tespit edilmişti.
– “Suriye, PKK’yı terör örgütü olarak tanıdı. Suriye, diğer terör örgütlerinin yanı sıra PKK’nın ve uzantılarının tüm faaliyetlerini yasakladı.”
– “Suriye, PKK’nın topraklarında kamplar ve eğitim ya da himaye amaçlı tesisler kurmasına, ticari faaliyetler yapmasına izin vermeyecek.”
Adana Mutabakatı’nın imzalamasından dört ay sonra 2. Ordu Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman başkanlığındaki askeri bir heyetin Suriye’ye gitmesine karar verildi. Protokol gereği, Şam Büyükelçiliği’nde bir istihbarat bir de Genelkurmay yetkilisi görevlendirildi.
– “Suriye, PKK üyelerinin, ülkesini üçüncü ülkelere geçiş için kullanmasına izin vermeyecek.”
– “Suriye, PKK elebaşısının Suriye topraklarına girmesine engel olmak için her türlü tedbiri alacak ve sınır noktalarındaki tüm yetkililere bu yönde direktif verecek.”
Mutabakat’ın yükümlülükler ile ilgili kısmında da, “Suriye tarafı, yukarıdaki maddelerde belirtilen gerekli tedbirlerin uygulanması ve somut sonuçlara ulaşılması için söz verir.” ifadesi yer aldı.
’DA GELİŞTİRİLDİ
Mutabakat, 21 Aralık tarihinde iki taraf arasında imzalanan “Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” altında geliştirildi.
3 yıl yürürlükte kalması öngörülen 23 maddelik anlaşma, Türkiye ve Suriye’nin başta terör örgütü PKK ve uzantılarına karşı olmak üzere, ortak terörle mücadelede güvenlik iş birliğini kapsıyor.
PKK/KONGRA-GEL terör örgütü ve diğer terör örgütlerine karşı ortak mücadele, terör örgütlerinin ve faaliyetlerinin sürekli takibi ile engellenmesi, terör örgütü mensuplarının yakalanması ve teslim edilmesi, bilgi, belge ve istihbarat paylaşılması ile gizliliği gibi başlıkları içeren anlaşmada, iki tarafın da hiç bir terör örgütünün topraklarını kullanmasına izin vermeyeceği vurgulanıyor.
Terör örgütlerinin, kamp kurma, eğitim yapma, yasa dışı sınır geçişleri, silah ticareti gibi faaliyetlerinin engellenmesini öngören anlaşma, terör örgütü elebaşlarının ikamet etmesine, basın faaliyetinde bulunmasına izin verilmemesi, tutuklanan terör örgütü üyelerinin vatandaşı oldukları ülkeye iade edilmesi ve istihbarat paylaşımı yapılması gerektiğine atıfta bulunuyor.
Halihazırda iç savaşın 8 yıldır sürdüğü Suriye’de, terör örgütü YPG/PKK, ülkenin üçte birini işgal ediyor. YPG/PKK, ’de Suriye’de ilk toprak kazanımlarını, rejimin çatışmadan devri sayesinde elde etmişti. Böylece Afrin’de yuvalanan örgüt, Haseke’yi halen rejimle ortak idare ediyor. YPG/PKK ile rejimin, petrol çıkarımı ve petrol sahalarının ve barajların işletilmesi, YPG/PKK’lılara rejim kontrolündeki alanlardan geçiş sağlanması gibi bir çok alanda iş birliği yaptığı biliniyor.
DEĞİŞTİRİLMESİ GÜNDEME GELDİ
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye ve Suriye liderliklerinin gerekli görmesi halinde, Adana Mutabakatı'nda birtakım değişiklikler yapılmasını destekleyeceklerini söyledi. “Ankara ile Şam arasında diyaloğun, 'de imzaladıkları Adana Mutabakatı'na dayandırılması gerektiği açık” diyen Lavrov, şunları söylemişti: Nihayetinde taraflar temasları esnasında söz konusu mutabakatı bir biçimde netleştirmek ya da onda birtakım değişiklikler yapmayı gerekli görür, bunu karşılıklı olarak kabul edilir bulurlarsa, bu onların kararı olur, tabii ki biz de bunu kabul eder ve destekleriz.
ABDAdanaDışişleri BakanıDışişleri BakanlığıGenelkurmayHalepHatayİtalyaKenyaKONGRA-GELMısırPKKPropagandaPutinrejimRusyaSuriyeTerörterör örgütüTürkiyeYunanistan
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını sürdüren işgalci Türk devleti, bölgeyi yeni bir işgalle tehdit ediyor. Buna dayanak olarak da Adana Mutabakatını gösteriyor. Serêkaniyê ve Girê Spî işgal saldırılarıyla yeniden gündeme giren Adana Mutabakatı bu yıl da olası yeni bir işgal saldırısına meşruiyet kazandırmak için yine işaret edilen bir konu haline getirildi.
Adana Mutabakatı nedir, Suriye neden imzaladı ve sonra neler gelişti? Dosyamızda bu soruların cevabını arayacağız.
20 Ekim ’de Türkiye’ye bağlı Adana kentinde, Türk Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Uğur Ziyal ve Suriye Tümgeneral Adnan Badr al-Hasan Adana isimlerinden oluşan Suriye-Türk devleti heyetleri arasında Mutabakat imzalandı. O dönemde Suriye’de Hafız Esad devlet Başkanı, Türkiye’de Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı, Mesut Yılmaz Başbakan ve İsmail Cem de Dışişleri Bakanıydı. Mutabakat, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin gerilmesi sonrasında, dönemin ABD başkanı Bill Clinton’un devreye girerek, Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek ve İran Dış işleri Bakanı Kemal Harrazi rolüyle Türkiye ile Suriye’yi bir araya getirilerek imzalandı.
Mutabakatın Adana’da imzalanmasının sebebi; Türkiye’nin başkenti ile Suriye’nin başkenti Şam’a eşit mesafede bulunmasıydı.
SURİYE NEDEN İMZALADI?
20 yıl boyunca Suriye’de kalan Önder Abdullah Öcalan’ın Suriye’de bulunmasını bahane eden işgalci Türk devleti, Suriye sınır hattına askeri yığınaklar yapıp askerleri tatbikatlarla Suriye hükümetine saldırı tehdidinde bulunuyordu. İçte generallerin ve bürokrasi baskısı, dışarıda Mısır’ın ardından ABD, İngiltere ve İsrail’in desteğini arkasına almış Türk devletinin baskılarına direnemeyen Suriye, teslimiyetinin ilk resmi antlaşmasını imzaladı. Bu mutabakatla Suriye sınırlarını tartışma konusu haline getirdi. Bununla beraber Adana Mutabakatı, GOP (Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) projesinin hayata geçirilmesinde önemli bir dönüm noktası oldu.
11 GÜN SONRA İMZALANDI
Süreci öngören Önder Abdullah Öcalan, o dönemde "19 yıldır beni ağırlayan Suriye'nin benim yüzümden baskı altında kalmasını istemiyorum. Bu onursuzca bir tutum olur" diyerek 9 Ekim 'de Suriye'den çıkmak zorunda kaldı. Uluslararası Komplonun stardı bu şekilde verilmiş oldu. Önder Abdullah Öcalan Suriye’den çıkmasına rağmen, mutabakat 11 gün sonra imzalandı. Adana Mutabakatıyla Suriye, Türk devletine ve destekçilerine iradesini teslim ederek Kürt halkı, Özgürlük Hareketine düşmanlık etmeye başladı.
Önder Abdullah Öcalan, teslim olan Suriye’nin Adana Mutabakatını neden imzaladığını ve dönemin yönetimini şu şekilde değerlendiriyor: “Suriye Arap yönetimi, PKK Önderliği ile taktik yanı ağır basan bir ilişki biçimini asla aşmak istemedi. Kaldı ki, Hafız Esad önderliği ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki hegemonya çatışmasına dayalı olarak vücut bulmuşseafoodplus.infoler Birliği’nin çözülüşüyle birlikte ortaya çıkan kritik bir aşamada hiçbir taktik ilişkiyi koruyacak durumda değildi. Benimle -PKK oluşumuyla- Türkiye’yi dengelerken, bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin ’den bu yana devam eden Suriye üzerindeki tehdidine ve aşırı İsrail yanlısı eğilimine yanıt arıyordu. Bu konuda uygun araç olması PKK ile uzun süreli bir taktik ilişkiye imkân verdi. Bu ilişkinin ikinci bir Kürt politikasına yol açabileceği pek görülmek istenmiyor, bu anlamda Türk yönetimlerinin çabaları etkili olamıyordu. Bu kısa hatırlatma bile beni Suriye’den çıkartan esas gücün İsrail olduğunu gösterir. Şüphesiz ABD’nin siyasi ve Türkiye’nin askeri baskıları da bunda rol oynamıştır. Unutmamak gerekir ki, İsrail daha ’lerde Türkiye ile kapalı antlaşmalar içindeydi. İkinci kez ’da ‘anti-terör’ adı altında imzalanan ilave bir antlaşmayla ABD, İsrail ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki anti-PKK ittifakı tamamlanmış oluyordu.”
MUTABAKATTA NELER YER ALIYORDU?
5 maddelik Mutabakat da PKK'nin “terör örgütü” olarak kabul edilmesi, eğitim kamplarının kapatılması, örgütsel ve ticari faaliyetlerine son verilmesi, yakalanan öncülerin yargılanması ya da teslim edilmesi, Önder Abdullah Öcalan’ın Suriye üzerinden başka ülkelere seyahat etmelerinin önlenmesi yer alıyor. Ayrıca alınacak önlemleri belirlemek üzere iki ülke arasında ortak telefon hattı, çalışma grupları ve ortak mekanizmaların kurulması isteniyordu.
Bu mutabakatın beş maddelik metninde Türkiye’nin sınırdan içeriye 5 kilometre girebileceğine dair bir hüküm yok. Lakin gizli bir anlaşmada yer aldığı yorumları yapılmaktadır.
Dönemin Türk devleti Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in, Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Santer’a gönderdiği 22 Ekim tarihli bilgilendirme yazısında Adana Mutabakatının “dördüncü ekine” yönelik şu ifade geçiyor: “Suriye tarafı, mutabakatta belirtilen gerekli önlemleri almaması ve güvenlikle ilgili sorumluluklarını yerine getirmemesinin Türkiye’ye, Suriye topraklarının 5 kilometre derinliğinde gerekli güvenlik önlemleri alma hakkını verdiğini kabul eder.” Resmî belgelerde bunun dışında 5 km derinliğine yönelik herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
GEÇERSİZ VE HÜKÜMSÜZ MUTABAKATIN TAHRİBATLARI
İmzalanan Adana Mutabakatı, hükümetlerin ya da meclislerin onayından geçerek devletlerarası bir anlaşma niteliği kazanmadı. Bundan kaynaklı hukuki olarak geçersiz ve hükümsüz şeklinde değerlendiriyor. Ayrıca Mutabakat imzalansa da yılına kadar resmi olarak yürürlüğe girmemişti. Bu da Türk devletinin dönemin İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen’in o yıl Suriye’ye yaptığı resmi ziyaretiyle gerçekleşti. Bu ziyaret Adana Mutabakatının resmen kabul edildiğini ifade eden imzalar o ziyarette atıldı.
’den itibaren Türk devletinin mandası haline gelen Suriye; Kürtlere, Kürdistan Özgürlük Hareketine karşı Türk devleti ile birçok konuda çeşitli ek protokoller imzaladı. Bunlar içinde istihbarat paylaşımı ve PKK’ye karşı ortak operasyonlar olmuştur. Adana Mutabakatıyla beraber Kürtler baskı-şiddet politikalarına tabi tutuldu. Yüzlerce Kürt tutuklandı, gözaltına alındı ve faili belli bir şekilde katledildi. Türk devletinin yöntemlerini uygulamaktan çekinmeyen Suriye, Kürtlere yönelik asimile politikalarını da hatsafaya çıkarttı. Kürtlerin özel günleri kutlama yasakları geldi, Kürtçe yasaklı bir şekilde konuşulmaya başlandı. Aynı şekilde Suriye’de bulunan PKK kadroları tutuklanarak ağır işkencelerden geçirilip Türk devletine teslim edildi. Mutabakatın sonucu çerçevesinde 'da Türkiye'nin işgal ettiği ve siyasi sınırlarına kattığı Antakya, yılında Suriye haritasından çıkarıldı.
SURİYE BAŞKALDIRILARINDAN 20 GÜN SONRA GÜNCENLENDİ
Kimi siyasetçiler tarafından bir toplantı tutanağı, geçersiz bir metin olarak değerlendirilen Adana Mutabakatı Türk devleti tarafından güncellenmeye çalışıldı.
Ekim ’de Türk devleti, Suriye ile Kürt Özgürlük Hareketi ve PYD’nin tasfiye edilmesi konusunda yeni bir antlaşmanın hazırlıklarını gerçekleştirdi. Suriye’nin Lazkiye şehrinde yapılan “Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği” toplantısına Türk devletinden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün de aralarında bulunduğu 12 bakan katıldı.
AKP hükümetinin bakanları tarafından ön görüşmeleri yapılan ‘Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi’ mutabakatını, 21 Aralık ’da Türkiye’ye giden dönemin Suriye Başbakanı Muhammed Naci Itri ile Türk hükümetinin Başbakanı Tayip Erdoğan, Başbakanlık Merkez Binasında imzaladı. Suriye, Türk devleti ile 11 maddelik anlaşma yaptı. 3 yıl geçerliliği olan bu anlaşma, hükümet ve meclisin onayından geçtikten sonra 26 Nisan ’de yasalaştı. Yani bu anlaşma Suriye’de ayaklanmaların başladığı 15 Mart ’den yaklaşık 20 gün sonra ilk iş olarak yürürlüğe konuldu. Bununla beraber Türk devleti Kürt halkının kazanımlarına doğrudan saldırabilecek bir zemin yarattı.
SURİYE İPLERİNİ YİNE TC’NİN ELİNE BIRAKTI
23 maddelik bu antlaşmaya göre başta PKK olmak üzere her iki devlet de sözde kendilerini tehdit eden örgütlere karşı önlemler alacak ve tüm faaliyetlerine engel olacaktı. Karşılıklı olarak hiçbir ikamet, lojistik, eğitim, ulaşım ve silah kapasitesine müsaade etmemek konusunda anlaşan Suriye ile Türk devleti ortak operasyonlar, tutukluların iadesi ile bilgi, belge ve istihbarat paylaşımı alanlarında iş birliği yapmayı kararlaştırdı. Ayrıca MİT ve Muhaberat arasında istihbarat paylaşımı konusuna ilişkin ayrıntılar da kararlaştı. Suriye halklarının iradesine karşı imzalanan antlaşmayla Suriye, yine iplerini Türk devletinin eline bıraktı.
“Taraflar gerektiğinde ortak operasyonlar gerçekleştirme olanaklarını araştıracaklardır” ortak operasyondan bahsedilen bu maddede Türk devletinin saldırı ve işgali meşrulaştırmak istendi. Kuzey ve Doğu Suriye halklarının yıllarca beklediği 19 Temmuz Devrim kıvılcımının yakılmasıyla Türk devleti kendi sınırlarından yüzlerce çete ve mühimmatı Suriye’ye geçirdi. Suriye sınırında onlarca çete kampları kurdu.
TÜM SALDIRILAR DEVRİME ENGEL OLAMADI
Lakin Suriye Hükümeti güvenlik çerçevesinde herhangi bir operasyon gerçekleştirmedi. Hatta talepte dahi bulunmadı. Bu durum antlaşmanın kime ve neye karşı yapıldığını daha açık bir şekilde ortaya çıkarıyordu. Yine hedef Kürtler ve devrim kıvılcımıydı. Şam hükümetinin tasfiyesinin hedeflendiği bu antlaşmayla Türk devleti ve NATO’nun beslediği, geliştirdiği ve donattığı çeteler Suriye’ye saldırmaya başladı. Önder Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği 3. Yol çizgisi çerçevesinde devrim adımını atan Kuzey ve Doğu Suriye halkları, El Nusra ve DAİŞ çetelerinin direk hedefi haline geldi ve savaşın mayası atıldı. Katliamların önü açan bu antlaşma ve tüm saldırılara rağmen, devrim engellenemedi.
Kürtlerin ve halkların kazanımı olan bu Kadın Devrimi, yılında Cerablus şehrinin işgaliyle direkt Türk devletinin saldırılarına maruz kaldı. DAİŞ’in yapamadığını, bu sefer fiili saldırılarla Türk devleti yapmak istiyordu. Her işgal saldırısı öncesi Adana Mutabakatı Türk devleti tarafından dillendirildi. Bununla işgale meşruiyet verilmek istendi.
İŞGALE MUTABAKATLA ONAY VERİLDİ
Adana Mutabakatı, Serêkaniyê ve Girê Spî işgali öncesi, ilk olarak 23 Ocak’ta Moskova’da Erdoğan-Putin görüşmesinde Türk devletinin Şam hükümetiyle uzlaşı zemini yaratmak ve devrim kazanımlarına karşı tekrardan gündeme getirildi. 9 Ekim ’da Uluslararası Komplonun yılında Türk devletinin işgal saldırıları başladı. Kimyasal silah kullanımı başta olmak üzere dünyanın gözü önünde Türk devleti ve çeteleri en büyük suçları işledi. İşgal sonrası 22 Ekim 'da Rusya ile Türkiye arasında Soçi Antlaşması imzalandı ve bu antlaşmayla birlikte Rusya, Adana Mutabakatının uygulanmasını kolaylaştıracağını teyit etti. Şam hükümeti, Türk devletinin kendi topraklarına olan bu saldırıları ve işgale karşı tek bir adım atmamakla beraber izlemekle yetindi. Mutabakat, işgale verilen bir onay mutabakatı oldu.
Soçi’de varılan mutabakat sonrasında, işgal saldırılarının durdurulacağı kaydedildi. Lakin o günden bugüne işgal saldırıları artarak devam ediyor. Sınır hattında 10 km boyunca belirlenen bölgelerde Türk-Rus ortak devriyesinin haftada 2 gün yapılacağı, ancak Rusya’nın her gün devriye yapacağı kaydedildi. Türk devleti bunu keyfi bir şekilde uygulamaya başladı, özellikle bölgeye dönük bombardımanlar sırasında devriyelerini gerçekleştirmedi.
SOÇİ VE TAHRAN GÖRÜŞMELERİNDEN SONRA
Bu işgal saldırıları ve işlediği suçlara doyamayan işgalci Türk devleti, yılbaşından bu yana yeni bir işgal saldırısı tehdidinde bulunuyor. Bunu saldırılara kılıf olarak da Adana Mutabakatını öne sürüyor. yılında olduğu gibi 19 Temmuz tarihinde Reisi, Erdoğan ve Putin’in Tahran Zirvesi ve 5 Ağustos Putin-Erdoğan Soçi görüşmelerinden sonra Adana Mutabakatının güncellenmesi ve Şam Hükümeti ile ilişkilerin geliştirilmesi konuları Türk devleti tarafından dillendirilmeye başlandı. Kuzey ve Doğu Suriye halklarına karşı yapılan 3’lü ile 2’li görüşmeler sonrası, bölgeye yönelik top atışları ve SİHA saldırıları şiddeti bir şekilde arttı. Bu saldırılara QSD’e meşru savunma çerçevesinde cevap vermeye başladı.
Şam hükümeti askerlerinin direk hedef alınmasına rağmen Şam’ın sessizliği saldırı dozajını arttırıyor. Sürekli olarak Türk devletinin Suriye topraklarından çıkması gerektiğine yönelik açıklamalar yapan Şam, hiçbir adım atmazken sınırlarını ihlal eden Türk devletine karşı 7 yıldır fiili bir şekilde bir adım atılmadı. Özellikle Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgallerinden sonra, Şam hükümeti işgallere karşı sadece küçük çaplı açıklamalar yapmakla yetindi.
Yine 23 Ağustos’ta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Şam hükümeti Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ın Moskova’daki görüşmesinde Mikdad, “Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesi için harcanacak çabalar, Suriye’deki durumu istikrara kavuşturmanın tek yoludur. Biz herhangi bir şart koşmayacağız, ancak ilişkilerin savaşın başlangıcından önceki haline dönmesi için Suriye topraklarında Türk işgalinin bitmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Ama nasıl? Bu açıklamalarla Türk devletinin sihirli bir değnekle bölgeden çıkarılması mı isteniyor? Şam Hükümetinin, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetime beslediği düşmanlık, sınırlarının ihlal edilmesine kadar gidiyor. Halbuki işgali durdurmak için Özerk Yönetimle beraber atılacak adımlar, yılından itibaren Türkiye’nin eline verdiği iplerini, tekrardan elinden alabilir.
SURİYE-TC GÖRÜŞME ZEMİNİ TAHRAN’DA ATILDI
Aynı şekilde Lavrov da Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yeni bir işgal saldırısına hazırlanması konusunda, “Önemli olan, yeni askeri faaliyetlere izin verilmemesi, daha önce Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bulunan siyasi ilkeler temelinde diplomatik kanallar üzerinden anlaşma sağlanmalı” dedi. Rusya ve İran önemle Türk devleti ile Şam hükümetinin yılından bu yana bozulan ilişkilerini düzeltme yoluna gidiyor. Bunun zemini Tahran’da yaratıldı.
Suriye Dış İşleri Bakanı Faysal Mikdad, Tahran’da hazır bulundu. Neden oraya gittiği, neler görüşüldüğüne yönelik net açıklamalar olmazken Türk devletiyle görüştüğüne yönelik de kimi iddialar ortaya atıldı. İşgalci Türk devletini ve Şam hükümetini birbirine yakınlaştırmanın ilk adımıydı. Şam hükümeti ile Türkiye’nin ortak paydası, Özerk Yönetim’e olan düşmanlığıdır. 19 Temmuz Devrimine karşı birleşen güçler “güvenli bir bölge” oluşturmak adı altında yılında imzalanan Teslimiyet Mutabakatını olarak ele alınan Adana Mutabakatını tekrardan devreye koymak istiyor. Son süreçte gelişen toplantılar, yapılan açıklamalar ve sahadaki yansıması bunu gösterirken, saldırıya karşı öz savunmaya geçen halklar da kararlılıklarını sürdürüyor. Peki Şam hükümeti bu durumdan nasıl bir fayda sağlayacak? ’de bu mutabakatı imzaladığı tarihten bu yana nasıl bir konuma geldiğini, nasıl bir ‘fayda’ sağladığına baktığımızda, bu mutabakatın güncellenmesinden de nasıl bir ‘fayda’ sağlayacağını anlarız.
OLASI İŞGAL SALDIRISINA TOPYEKÛN HAZIRLIK
Tüm tasfiye ve teslim alma çabalarına yönelik Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Genel Meclisi, 6 Haziran’da ilan ettiği seferberlik ile tüm saldırı ve işgal anlaşmalarına karşı hazırlıklarını sürdürüyor. Devrimci Halk Savaşı perspektifiyle örgütlenen Kuzey ve Doğu Suriye halkları olası bir işgal saldırısında Serêkaniyê, Girê Spî ve Efrîn’den aldıkları tecrübeyle saldırılara en büyük darbeyi vuracaklarını dile getiriyor.
Sonuç olarak yılından bu yana hegemon güçler tarafından teslim alınan Şam hükümetinin kaderini ve Suriye savaşının kaderini, bölgedeki halkların Demokratik Suriye’yi yaratmadaki ısrarlı direnişinin belirleyeceği ortada.
ANHA
Türkiye ile Suriye arasnda normalleme yönündeki gelimelerin PKK’da telaa neden olduunu önceki gün Aydnlk duyurdu. PKK kaynaklarndaki bilgilere göre Suriye yönetimi Halep’in Erefiye ve eyh Maksut mahallelerinde PKK/PYD etkinliine kar eylemlerini younlatrm. PKK kaynaklar, bu gelimeyi Türkiye ile Suriye arasndaki yaknlama çalmalaryla balantl görüyor. PKK yöneticisi Duran Kalkan, “Türkiye ile Suriye geçmite PKK’ya kar ibirlii yapt, yine yapabilirler” diyor. Türkiye-Suriye arasndaki ilikilerin geçmiten bu yana düüm noktasnda yer alan PKK’nn yöneticilerinin daha yolun balangcndaki tela, iki ülke arasndaki normallemenin nasl önemli sonuçlar vereceinin kant.
Bunun için biraz geçmie uzanp özellikle Adana Mutabakat sonras dönemi hatrlamakta yarar var. Abdullah Öcalan’n Suriye’den çkarlmasndan 11 gün sonra imzalanan 20 Ekim tarihli Adana Mutabakat ile Souk Sava boyunca kart kamplarda yer alan iki komu ülkenin dost ülkeler olmas için ilk adm atlm oldu.
Mutabakat u maddeleri içeriyordu:
1- Suriye, mütekabiliyet ilkesi uyarnca, kendi topraklarndan doan ve Türkiye’nin güvenlii ile istikrarn tehlikeye atan hiçbir faaliyete izin vermeyecek. Suriye, topraklarnda PKK’nn silah arz, lojistik malzeme, finansal destek ve propaganda faaliyetlerine müsaade etmeyecek.
2- Suriye, PKK’y terör örgütü olarak tand. Suriye, dier terör örgütlerinin yan sra PKK’nn ve uzantlarnn tüm faaliyetlerini yasaklad.
3- Suriye, PKK’nn topraklarnda kamplar ve eitim ya da himaye amaçl tesisler kurmasna, ticari faaliyetler yapmasna izin vermeyecek.
4- Suriye, PKK üyelerinin, ülkesini üçüncü ülkelere geçi için kullanmasna izin vermeyecek.
5- Suriye, PKK elebann Suriye topraklarna girmesine engel olmak için her türlü tedbiri alacak ve snr noktalarndaki tüm yetkililere bu yönde direktif verecek.
Adana Mutabakat’nn ardndan iki ülke arasndaki iliiler öncelikle güvenlik alannda, daha sonra ticari alanlarda gelimeye balad. PKK’nn faaliyetleri adm adm engellendi, kamplar kapatld. PKK’llar tutuklanarak Türkiye’ye teslim edildi. ki ülkenin askeri kurumlar arasnda özel bir kanal açld.
Bu kanal sayesinde snr güvenlii tam olarak saland. Hatta Eylül ’da Suriye ile Türkiye ortak operasyon düzenledi ve PKK’nn Suriye’deki üst düzey yetkilisi yakaland. am yönetimi yakalad PKK’llar, Suriye’de olaylar baladktan sonraki ilk birkaç ay içinde bile Türkiye’ye teslim etmeyi sürdürdü.
ylnda Cumhurbakan Ahmet Necdet Sezer’in, Bear Esad’n babas Suriye lideri Hafz Esad’n ölümü üzerine am’daki cenaze törenine katlmas, iki ülke arasndaki ilikilerin siyasi seviyesinde dönüm noktas oldu.
Bear Esad’n Ocak günlerinde Türkiye ziyaretinde ise iki ülke arasndaki ilikilerin gelitirilmesinin yan sra bölgesel ortaklk öne çkt. Bear Esad, Türkiye’ye gelen ilk Suriye Devlet Bakan’yd. Esad’n ziyareti, bölge çapnda büyük etkiye neden oldu. Sezer-Esad görümesinin sonunda, Türkiye ve Suriye’nin Irak konusunda birlikte hareket etmesi konusunda tam mutabakat çkt. Suriye Devlet Bakan, bölgedeki gelimelere göre ortak bir tavr belirlenmesini ve bu ibirliine ran’n da dahil edilmesini önerdi.
Suriye Cumhurbakan Bear Esad’n Ekim günlerinde yapt Ankara ziyareti bu seyrin zirvesiydi. Esad, artan PKK eylemlerine kar Türkiye’nin snr ötesi operasyona odakland bir dönemde, üstelik tezkerenin TBMM’de oyland saatlerde Ankara’da görümeler yapyordu. Bear Esad, Türkiye’nin snr ötesi harekatn desteklediklerini açklad. Esad, bu açklamasyla Türkiye’nin bir baka Arap ülkesi olan Irak’n içinde snr ötesi operasyonlarna destek veren ilk ve tek Arap ülkesi lideri oldu.
Esad’n bu ziyaret srasnda masaya getirdii öneriyi Aydnlk’ta yazmtk. Öneri öyleydi:
1. Türkiye, ran ve Suriye önce üçlü bir askeri tatbikat yapsn.
2. Bu üç ülke, Irak’n toprak bütünlüü konusunda ortak açklama yapsn ve bölgesel güvenlik konusunda ortak davranacan ilan etsin. Ayn zamanda herkes kendi ülkesi içindeki dier ülkeye kar faaliyet yürüten organizasyonlar yasaklasn, teröristleri ilgili ülkeye teslim etsin.
3. Son aama olarak PKK’ya kar ortak askeri operasyon yapalm.
Esad, Eylül ve Mays ’da da Türkiye’ye geldi. Bu görümelerde de ayn öneriler konuuldu. Suriye yönetimi Esad’n son ziyaretinden hemen sonra Haziran ’da Suriye’deki PKK’ya kar bir operasyon balatt. Suriye güvenlik güçlerinin Kaml, Afrin, Haseki ve Halep kentlerinde düzenledii e zamanl operasyonlarda 11 teröristin ölü ele geçirildii bildirildi. Bear Esad, gazetecilere yapt açklamada, Suriye ile Türk ordusunun, PKK’ya kar ibirlii içerisinde hareket ettiini belirterek, Türk güvenlik güçleri ile ibirliinin tam bir mutabakat, güven içerisinde sürdüünü söylemiti.
ki ülke arasndaki güvenlik alanndaki ilikilerin seviyesi, yl Nisan aynda Türkiye ile Suriye Ordularnn snrda ortak askeri tatbikat düzenlemesine kadar ulamt.
Adana Mutabakat, bir balangç metniydi. Esas olarak, Suriye’nin PKK’y terör örgütü olarak kabul ettiini ve terör örgütünün artk Suriye’de ve kontrol ettii alanlarda barndrlmayaca taahhüdü içeriyordu. 21 Aralk ’da Adana mutabakat daha geni çerçeveli bir anlama metnine dönütürüldü ve iki ülke Dileri Bakanlar tarafndan imzaland.
Anlama, 6 Nisan ’de TBMM’de onayland. “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti arasnda Terör ve Terör Örgütlerine Kar Ortak birlii Anlamas” 3 yl süreli idi. Ancak taraflardan biri anlamay durdurmazsa üçer yl süreyle uzatlacakt. Suriye yönetimi, bu anlamaya balln daha önce birkaç kez açklad. 23 maddelik bu anlama Türkiye’nin Suriye ile teröre kar ortakl konusunda geni kapsaml bir çerçeve oluturuyor. Anlama arlkl olarak PKK’y kapsamakla birlikte, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik terör faaliyetlerine kar am ile ibirliini de içeriyor.
Türkiye’nin de bu anlamaya dayanarak, gerekirse ara anlamalar yaparak Suriye ile ibirlii ve egüdüm içinde PKK’y bertaraf etmesi için artlar son derece elverilidir. Un var, ya var, eker var. Sra, helvay yapmak için el skmakta.
Etiketlerterör örgütü pkktürkiye-suriye ilişkileriadana mutabakatıahmed necdet sezer
Türkiye ve Suriye arasında imzalanan ve terörle mücadelede işbirliğini sağlayan Adana Mutabakatı Barış Pınarı Harekatı’nın başlamasıyla tekrar gündeme geldi.
Euronews’e konuşan Suriyeli milletvekili Ahmed Marei de açıklamasında mutabakatla ilgili şunları söyledi: "Biz müttefiklerimiz olan İran ve Rusya ile koordineli bir şekilde çalışmalıyız. Irak da önümüzdeki günlerde bir görev üstlenebilir. Kürtleri, Suriye hükümeti ile işbirliği yapmaya yönelik çabalar var. Bu gerçekleşir gerçekleşmez, saldırganlığı ortadan kaldırmak için harekete geçeceğiz. Müttefiklerimiz tekrar Adana Anlaşması'nı canlandırmak için diyaloğa teşvik ediyor. Böylece Suriye hükümeti topraklarını savunmak zorunda olduğu sınırlara geri döner. Bu da ancak 13 yıl boyunca Türkiye'nin ve Suriye'nin istikrarını güvence altına alan Adana Mutabakatı ile sağlanabilir."
Türkiye ile Suriye arasında yılında imzalanan 'Adana Mutabakatı' PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması için atılan bir adımdı. O dönem artan terör saldırıları nedeniyle Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan karar doğrultusunda Suriye 'Casus Belli' ilan edildi. Yani Abdullah Öcalan'ın Suriye'de bulunmasına müsaade edilmeye devam edilirse bu Türkiye açısından 'savaş sebebi' sayıldı.
Gerilimi düşürmek için arabuluculuk yapan dönemin ABD Başkanı Bill CLinton ve Mısır Lideri Hüsnü Mübarek tarafları uzlaşmaya ikna etti ve bunun sonucunda Adana Mutabakatı 20 Ekim 'de imzalandı. Uzlaşma çabaları devam ettiği sırada süreç Öcalan'ı Suriye'den kaçmaya zorladı ve Öcalan imzadan 10 gün önce Suriye'yi terk etti.
Adı daha sonra yılında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” olarak değiştirilen ve 3 yıl geçerli kalan 23 maddelik mutabakata göre başta PKK olmak üzere her iki devlet de kendilerini tehdit eden terör örgütlerine karşı önlemler alacak ve onların kendi toprağındaki tüm faaliyetlerine engel olacaktı.
Karşılıklı olarak hiçbir ikamet, lojistik, eğitim, ulaşım ve silah kapasitesine müsaade etmemek konusunda anlaşan iki ülke ortak operasyonlar, tutukluların iadesi ile bilgi, belge ve istihbarat paylaşımı alanlarında işbirliği yapmaya karar vermişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz günlerde Sırbistan’a yaptığı resmi ziyaret sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlamış; Adana mutabakatıyla ilgili olarak şunları söylemişti.
"Şu anda, ilk etapta oradan belli bir kuvvetin çekiliyor olması bize gerçek niyetini gösteriyor. Türkiye'nin karşısında olmayacaklarını bize ifade ettiler. Hava sahası meselesine gelince, orada Amerika'nın bir hava sahası yok. Uluslararası hava sahası var. Orası Suriye'ye ait hava sahasıdır. ABD'ye ait olmadığına göre, oradaki tasarruf da rejime aittir. Rejimin davetiyle orada değiller. Biz Adana Mutabakatı'na dayalı olarak oradayız. Adana Mutabakatı'na göre, rejim tarafından PKK'ya karşı tedbir alınmayacak olursa, bizim güçlerimizin onu kovalama hakkı vardır."