mahur beste şiiri kimin eseri / Bir mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız… - Ümit Zileli - Köşe Yazıları – Sözcü

Mahur Beste Şiiri Kimin Eseri

mahur beste şiiri kimin eseri

Müjgan’la ben ağlaşırız…

 

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız

Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

 

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı

Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı

Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı

Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

 

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara

Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara

Geceler uzar hazırlık sonbahara.

Yukarıda sözlerini yazdığım Atilla İlhan’ın şiirini Ahmet Kaya bestelemiş, yanık sesiyle söylüyordu. Eşimin adının Müjgan olması nedeniyle şarkı ilgimi çekmiş ve sevmiştim. Ama hikayesini şair Atilla İlhan’dan dinleyince bir hüzün kaplamıştı içimi. Şair, şiiri 6 Mayıs yılında asılan üç genç için yazmıştı. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan için yazılmıştı bu şiir.

Yarın onların idam edilişinin yıldönümü bir inat uğruna yok yere toprağa verildiler.

O günleri bir üniversite öğrencisi olarak hatırlarken anılarının önünde saygıyla eğiliyorum.

Şimdi Atilla İlhan’ı dinleyelim:

“12 Mart sonrasının acı kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi. Deniz’lere kıymışlardı. Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı, simsiyah alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı…

Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm.

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı. Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı. Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı. Gittiler akşam olmadan ortalık karardı.”

Şairin notu: “Bir kadın ismi sanılan Müjgan, Farsçada kirpik anlamına geliyor ve şair müjganla ağlaşmaktan ne söylemek istediği orada çözülüyor. O Denizlere ağlıyordu…

Şarkının hikayesi burada bitiyor. Adına birçok şiir ve şarkı yazılan Deniz Gezmiş kimdir?

Deniz Gezmiş 27 Şubat ’de Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu. Annesi ve babası öğretmen olması nedeniyle ilk ve orta öğretimini Sivas’ta tamamladı.

Ardından liseyi İstanbul’da okudu. Henüz lise yıllarındayken tanıştığı sol görüş ile genç yaşta kendini eylemlerin ortasında buldu. 22 Kasım ’de ise öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağının yakılması nedeniyle gözaltına alındı.

30 Ocak ’de hukuk fakültesinde okurken devlet bakanı Seyfi Öztürk’ü protesto ettiği için bir kez daha tutuklandı.

Deniz Gezmiş, Özgür Demokratik Devrim görüşünün öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği protesto gösterilerine önderlik etti. Çıkan çatışmalarda yaralandı.

Deniz Gezmiş’in babasına idamdan hemen önce yazdığı mektuptan alıntılarla yazımızı bitirelim: “Baba, mektup elinize geçtiğinde ben aranızdan ayrılmış olacağım. Ben ne kadar üzülmeyin desem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanızı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de tereddüt etmeyeceğimden şüpheniz olmasın. Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. O bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu.” Deniz Gezmiş’in babasına yazdığı mektuptan bir kısa alıntı yaptım sizlerle…

Onlar tam bağımsız özgür bir Türkiye özlemiyle aramızdan ayrıldılar. Aradan geçen yarım asıra yaklaşan zaman içinde Türkiye nerede diye kendimize sormalıyız.

Yarın onların ölümlerinin yıldönümü, kendilerine rahmet diliyorum. Onları Can Yücel’in mısraları ile yad ediyorum.

En uzun koşuysa elbet

Türkiye’de devrim

O, onun en güzel yüz metresini koştu

En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak

En hızlısıydı hepimizin,

En önce göğüsledi ipi

Acıyorsam sana anam avradım olsun,

Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!

Aşk olsun…

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları. 



Bir mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız&#;

Yayınlanma: 28 Kasım

Çocukluk arkadaşımla, uzayan bir gecenin sarmalında geçmişten bugüne yaşanmışlıkları, öfkeleri, hüzünleri, pişmanlıkları konuşuyorduk&#;
Dertleşme daha doğru bir sözcüktü galiba&#; Fonda o güzelim “Bir Mahur Beste” çalıyordu&#; Sacit birden “bu şarkının hikayesini biliyor musun?” diye sordu&#; “Büyük şair Attila İlhan'ın şiiri işte, Ahmet Kaya'da şahane bestelemiş, çok severim” dedim&#; “Hayır” dedi Sacit, “Neden, kimin için yazmış biliyor musun?”“Bilmem, Müjgan diye bir sevgili belki” yanıtını verdim&#; Bir buruk gülümsemeyle başını iki yana salladı:
&#;O şiir üç fidan için yazıldı!..
Üç fidan, ölümsüzlüğe koşan Deniz, Yusuf, Hüseyin'in her duyduğumda yüreğimi acıtan ölümsüz sıfatlarıydı&#; Sonra hikayeyi anlattı&#;
12 Mart sonrasının kahır günleriydi&#; Bir sabah, 6 Mayıs sabahı duymuştu haberi radyodan Attila İlhan; Denizlere kıymışlardı&#; Karşıyaka'dan İzmir'e geçmek üzere bindiği vapurda, bulanık, simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında, hırçın, çalkantılı denize bakarken henüz yazılmamış şiirin ilk mısraları düştü aklına:
-Bir yangın ormanından düşmüş genç fidanlardı/ Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı/ Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı/ Gittiler akşam olmadan ortalık karardı&#;
Rıhtım boyunca sürekli tekrarlayarak yürüdü. Bu mısralar “Mahur Beste” nin ikinci kıtası olacaktı&#; Benim bir kadının adı sandığım Müjgan ise eski dilde “kirpik” anlamına geliyordu!.. Attila İlhan bir şairin hassasiyeti ile, Deniz, Yusuf ve Hüseyin için ağladığını anlatıyordu aslında!..
-Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız/ O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız/ Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız/ Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız/ O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra/ Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara/ Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara/ Geceler uzar hazırlık sonbahara
Sacit “hadi” dedi “bir de bu gözle dinleyelim “Mahur Beste” yi dedi. Dinledik&#;
-Müjganla birlikte ağlaştık!..

Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni&#;

Gece sürüyordu&#;
Kaçıncı kadehi devirmiştik acaba?.. Geçmişe karışmıştı, sayamıyordum&#; Tam o sırada çalmaya başladı “sigaramın dumanına sarsam seni” türküsü&#; Ezginin Günlüğü söylüyordu&#; Sacit, yine aynı soruyu tekrarladı.
-Peki, bunun hikayesini biliyor musun?..
-Yok artık; efsane Ezgi'nin günlüğünün, efsane türküsü, gerçi Sezen de çok güzel söyler.
-Kimin söylediğini sormadım; hikayeyi biliyor musun?..
-Bir terk ediş, terk ediliş, ardından yakılan bir ağıt olduğu kesin!
-Doğru ama eksik! bu türkünün asıl ismi !..
Sacit, anlattı, ben yine “Müjgan'la birlikte” dinledim!..
12 Eylül Karşıdevriminin ardından binlerce kez yaşanmış, yaşanmak zorunda kalınmış, çok keskin, bir o kadar bilindik bir trajediydi&#; Askeri rejimin mimlediği, “Aranıyor” afişleriyle ilan ettiği bir devrimcinin zorunlu gidişinin, ardından sevdiğinin içe işleyen ağıt yakışının hikayesiydi&#;
&#;Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni/Gitme gitme gittiğin yollardan dönülmez geri/ Gitme gitme el olursun sevgilim incitir beni/ Yokluğuna ah yol yol olsa uzasa unutmam seni/  akşam vakti sardı yine hüzünler/ Kalbim yangın yeri gel beni kurtar senden/ Akşam vakti dolaştım sokaklarda/ Yırtık bir afiş seni gördüm duvarda&#;
Gece bittiğinde, sabah kalktığımda iki şarkının sözleri art arda dönüyordu düşüncelerimde&#; İkisini de buldum internette&#; Hikayelerini bir kez daha okudum, şarkıları dinledim&#; Sonra ekşi sözlüğü açtım&#; Biri şöyle diyordu:
-Gidenin ardından sarılan bir sigara varsa bununla içilir işte o&#; Gidenin ardından bakılmışsa yıllar evvel; ağlanmışsa deliler gibi ve bir gün dinmeyen özlem uyuşturmuşsa bedeni ve en önemlisi başka bir hayattan gitme vakti sende ise&#; işte o anın şarkısıdır&#; Sigaranın dumanına sarılır bir ruh ve hiç ulaşamayacağı bir adrese yollanır&#;
Sunturlu bir küfür salladım hayatları darmadağın eden, yok eden, zehir eden kara gözlüklü küçük adamlara&#; Üç fidanla birlikte yitirdiğimiz tüm güzel insanları andım sigaramın dumanında&#;
-Ne kadar çoktular, ne kadar güzeldiler, nasıl da sonsuzluğa karıştılar&#;

O Mahûr Beste Çaldığında Birlikte Ağlaşılan Müjgân

25,1K

&#;O Mahûr Beste Çalar Müjgânla Ben Ağlaşırız&#; Dizesiyle Tanınan Mahur Adlı Şiirde Bahsi Geçen Müjgân, Bir Kişiyi Değil, Attilâ İlhan&#;ın Kirpiklerini Temsil Etmekte

 

Sözleri Attilâ İlhan&#;a, bestesi Ahmet Kaya&#;ya ait olan &#;O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız&#; dizesiyle akıllarda yer eden &#;Mahur Beste&#; adıyla tanınan &#;Mahûr&#; adlı parçayı duymamış olamazsınız&#; Bugünkü konumuz, &#;Mahûr&#;da zikredilen &#;Müjgân&#;ın kim (ya da ne) olduğu&#;

Çoğu okuyucu ya da dinleyici, şiirde ya da şarkıda geçen Müjgân&#;ın bir kadın olduğunu algısına kapılır. Ancak, işin aslı başka&#;

Aslında Müjgân&#;ın kimliği ya da akıbeti meçhûl değil.

Öncelikle şiiri ve parçayı aktaralım&#;

Attilâ İlhan&#;ın &#;Tutuklunun Günlüğü&#; kitabında yer alan &#;Mahûr&#; adlı şiirin dizeleri şu şekilde:

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

 

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

 

Bitmez sazların özlemi daha sonra, daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

 

Ahmet Kaya Mahûr başlıklı şiiri besteleyerek Nisan `te çıkan Tedirgin albümünde seslendirmişti.

 

 

Mahûr Bestenin Hikâyesi

Gelelim şiirin yazılış öyküsü ve Müjgân&#;ın kimliğine&#;

Attilâ İlhan, yılında çıkardığı Tutuklunun Günlüğü adlı şiir kitabında İncesaz başlıklı bölümde başlığını çeşitli makamlardan alan şiirlere yer vermiştir. Ferâhfezâ, Nihâvent, Muhayyer, Sabâ ve Sultan-ı Yegâh&#;ın yanı sıra Mahûr adlı şiiri de bu bölümde yer almaktadır.

Farsça kökenli olan &#;mahûr&#; sözcüğü Klasik Türk müziğinde bir makamdır. Yine Farsça kökenli olan Müjgân sözcüğü de bilindiği üzere bir kadın ismi olup, &#;kirpik&#; anlamına gelmektedir.

İlhan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan&#;ın asılarak idam edildiğini öğrendiği 6 Mayıs günü sabahı İzmir&#;de vapurda iken bu şiiri kaleme almıştır. Çoğu kişinin bir kadın olarak düşündüğü Müjgân ismi aslında Attilâ İlhan&#;ın kirpikleridir. Attilâ İlhan&#;ın “müjganla ağlaşmak”la kastı idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın arkasında döktüğü gözyaşlarıydı. Müjgân Attila İlhan&#;ın kirpiklerini, güneşten ışık yontan sert adamlar ise Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan&#;ı yansıtmaktadır. Böylelikle Attilâ İlhan &#;Mahûr&#; başlıklı şiirinde yaptığı birçok atıfla &#;tevriye&#; sanatını icra etmiştir.

Attilâ İlhan, Tutuklunun Günlüğü adlı şiir kitabında yer alan &#;Meraklısı İçin Notlar&#; başlıklı bölümde &#;İncesaz&#; şiirleri hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:

&#;&#;12 mart sonrasının bunalımlı günleriydi, onun için de şiirlerin bütününe hem o bunalımın karamsarlığı, hem de o ara günlük bir gerçek halinde duyulan ölüm düşüncesi egemen oldu. Türk müsikisi makamlarından en çok sevdiklerimin, biraz da ritimlerinden esinlenerek yazılmış şiirlerdir. içerikleri bir yandan kişisel diyalektiğin getirdiği çelişkileri, bir yandan geleneksel şarkı düzeninin rindliğini, bir yandan da çağdaş &#; o günler için belki de hatta güncel &#; sorunların heyecan ve üzüntülerini kapsar. &#;

 

Mahûr&#;un yazılış hikâyesini Attilâ İlhan&#;ın şu şekilde de aktardığı dile getirilmektedir:

“12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz’lere kıymışlardı. Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra… Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm”

 

&#;Mâhur&#; adlı şiirin hikâyesini 6 Mayıs &#;de İzmir&#;de vapurunda Attilâ İlhan ile birlikte olan Okan Yüksel’den dinleyelim:

‘’Denizler’in asıldığını radyodan dinlediğini aktardı.

Sesi titriyordu.

Sık sık bulanık dalgalı denize bakıyordu.

Gözlüklerini düzeltip dedi ki;

‘Okan!

Bu şiiri ilk sen dinliyorsun.

Adını; Mahur koydum.

Ve ‘şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız’ diye dizeleri okumaya başladı.

Hıçkıra hıçkıra ikimiz de ağlıyorduk.

Şiirdeki herkesin bir kadın ismi sandığı Müjgan,

Farsça’da -kirpik- anlamına geliyordu.

Mahur, faşizmin kıydığı Denizler’in ardından bir ağıttı!’’

 

Gazeteci ve yazar Okan Yüksel, 24 Mart tarihli &#;Attilâ İlhân Olmak ve Mahur&#; başlıklı yazısında &#;Mahûr Beste&#;nin Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için yazıldığını şöyle aktarmıştı:

&#;Daha sonraları Ahmet Kaya’nın bestesiyle dillerden düşmeyen “Mahur Beste”

6 Mayıs’ta yazılmıştı ve 68 Kuşağı&#;nın önderlerinden Deniz için yazılan ilk şiirdi.

Attila İlhan gözündeki yaşı ile Mahur Beste&#;yi okurken kaldı aklımda.

Üstünden yıllar geçse de &#;Mahur Beste&#; ne zaman çalınsa kulağıma ben hep 6 Mayıs &#;de vapurunda Attilâ İlhân&#;la hüzünler içinde kaldığımız o günü yaşıyorum.&#;

 

Attilâ İlhan&#;ın &#;Mahûr&#; adlı şiiri bestelenmesinin ardından Ahmet Kaya&#;nın şüphesiz en sevilen şarkılarından biri hâlini aldı.

Attilâ İlhan&#;ın bestesini Ahmet Kaya&#;ya veriş sürecini anlattığı 15 Kasım tarihli köşe yazısında Can Dündar, İlhan&#;ın şiiri yazış sürecini de kendi ağzından şöyle aktarmıştı:

&#;Ahmet Kaya lafa girmeden Attilâ İlhan, &#;Dur ben sana bu şiiri nasıl yazdım onu anlatayım&#; demiş:
&#;12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz&#;lere kıymışlardı. Karşıyaka&#;dan İzmir&#;e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı&#; Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra&#; Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm&#;.
&#;bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı&#;.

* * *

O anlattıkça ıslanmış kirpikleri Gülten&#;le Ahmet&#;in&#;
Bir kadın ismi sandıkları Müjgan&#;ın eski dilde &#;kirpik&#; anlamına geldiğini orada öğrenmişler. Şair&#;in &#;müjganla ağlaşmak&#;tan kastını da orada çözmüşler.&#; 

 

&#;Ahmet Kaya Nota Kitabı-3&#; (Gam Yayınları, , İstanbul, Sf: ) adlı kitapta, şarkının ve şiirin öyküsü şöyle aktarılmaktadır:

&#;Attilâ İlhan’ın deyimiyle “deli kara çocuk”, yani Ahmet Kaya, en koyu hüzünlerden birini bu şarkıyı yaparken yaşamıştır…

Hep olduğu gibi, bu şarkıyı da önce yapmış, sonra dinletmiştir Attilâ İlhan’a. Şairin mekanı yine Taksim’de Café Pandrossa’dır. “Attilâ Bey seni benden daha çok seviyor Gültencim, valla dolayısıyla, şarkının haberini Usta’ya vermek yine sana düşüyor” der Gülten’e… Telefon görüşmesinden sonra, bir sabah kalkıp şaire giderler Gülten’le. Bu defa şair anlatır kendi yaratı öyküsünü:

12 Mart sonrası kahır günlerinde, bir sabah radyodan ağır ve kıyıcı bir haber duyar. Deniz’lere kıyılmıştır… Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindiğinde, deniz bulanık, hırçın ve çalkantılıdır. Simsiyah ve alçalmış bir gökyüzünün altında acı bir yel esintisinin ortasında gelir şiirin ilk mısraları. Vapurda sessiz bir köşe bulup, her zamanki alışkanlığı ile ilk mısraları yüksek sesle tekrarlar. Vapurdan indiğinde, rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürür.

O anlattıkça, Gülten ve Ahmet’in gözlerindeki ıslaklık büyür. Müjgan’ın, bir kadın ismi değil, eski dilde kirpik anlamına geldiğini de öğrenirler.

Attilâ Bey anlattıkça ‘deli kara çocuk’ an’dan uzaklaşır ve ilk gençliğine yürür… 12 Mart’tan anımsadığı karanlık günlere… Çevresindeki herkes; “bu çocuklar karıncayı bile inciltmediler ki” demekte, o sıralar ergenlik günlerini sürmekte olan Ahmet olanı-biteni, dev gibi gençlerin bulunduğu yerden anlamaya çalışmakta, içi acımakta, içinde hırs büyütmektedir bu haksızlığa karşı…

Attilâ Bey’le yaşadıkları doyumsuz sohbetin sonuna geldiklerinde, bu şarkıyı yaparak, sembolikte olsa bir vafa borcu ödemiş olmanın huzuru ile ayrılırlar oradan.

Bu şarkıya çekilen video klibin senaryosunu, Attilâ İlhan’nın önerisi ile, ortak dostları sevgili Ülkü Karaosmanoğlu yazmıştır.&#;

 

Ahmet Kaya yılında bir mahkemede yaptığı savunmasında Mahûr adlı parçasında geçen müjgân sözcüğünün kirpik anlamında kullanıldığını şöyle belirtmişti:

&#;Bir başka şarkımda; &#;O mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız&#; (ki müjgan burada kirpik anlamında kullanılmıştır) biçimindeki sözleri &#;Ayten&#;le ben ağlaşırız.&#; biçiminde değiştirerek söyleyebiliyorken bundan böyle söyleyemeyeceğim anlaşılıyor. Peki, size göre kendimi böyle daha mı özgür hissedeceğim?&#;

 

Atillâ İlhan&#;ın kedisinin adının da Müjgân olduğu belirtilmektedir.

&#;Mahûr Beste&#; atfının ise Deniz Gezmiş&#;in idamından önce son arzusu olarak dinlemek istediği &#;Rodrigo&#;nun Gitar Konçertosu&#;nu karşıladığı iddiasına dair teyit edici bir bulguya erişemedik.

 

Attilâ İlhan

 

Mahûr Bestedeki Ağlaşılan Müjgân&#;ı Yanlış Algılayan Yazarlar

Sabit Kemal Bayıldıran, &#;Attila İlhan&#;ın &#;Claude Diye Bir Ülke&#;si&#; başlıklı yazısında &#;Mahûr&#;u ele alırken ne Müjgân&#;ı ne ağlama sebebini doğru kavrayamadığını ortaya koymuş (Birikim Dergisi, 35, Sf: 57):

"Şair ve sevgilisi, o mahûr bestenin dağılmış şenliği hatırlatması yüzünden ağlaşmaktadırlar. Burada A. İlhan, biçimin tuzağına düşmüş; eski bir biçimi kullanırken, eski içerikten kendisini sıyıramamıştır."
mahur beste müjgan

Şabit Kemal Bayıldıran&#;ın Mahûr şiiri hakkında hatalı değerlendirmede bulunduğu yazısından ilgili bölüm

 

Hürriyet&#;te köşe yazıları yayımlanmış olan yazar Tuna Kiremitçi, 11 Ekim tarihli paylaşımında &#;Müjgan&#;ın akıbetinin belirsiz&#; olduğundan dem vurmuştu&#;

 

tuna kiremitçi müjgan

 

Gökhan Özcan, Yeni Şafak&#;taki &#;Bir Mâhur beste çalar&#;&#; başlıklı yazısında (18 Ağustos ) &#;Biri bir mâhur beste çalsın artık Müjgan, çok dolduk ikimiz de!&#; ifadelerini kullanmıştı.

 

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir