bor ve toryum madenleri ile ilgili çalışmalar yapan bilim insanımız / Toryum ve uçak kazası: Bir suikast mı?

Bor Ve Toryum Madenleri Ile Ilgili Çalışmalar Yapan Bilim Insanımız

bor ve toryum madenleri ile ilgili çalışmalar yapan bilim insanımız

kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir kaynağı değiştir]

DÖNEM: 24

YASAMA YILI: 3

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 38

41’inci Birleşim

15 Aralık Cumartesi

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/) (S. Sayısı: )

Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ( 1/, 3/) (S. Sayısı: )

A) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI

1) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ

1) Millî Prodüktivite Merkezî Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1) Türk Standartları Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1) Türk Patent Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ

1) Türkiye Bilimler Akademisi Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI

1) Millî Savunma Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Millî Savunma Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) SAVUNMA SANAYİ MÜSTEŞARLIĞI

1) Savunma Sanayi Müsteşarlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Savunma Sanayi Müsteşarlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

I) AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

1) Avrupa Birliği Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

İ) AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ

1) Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

J) TÜRK AKREDİTASYON KURUMU

1) Türk Akreditasyon Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Akreditasyon Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

K) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

L) SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

M) ÖZÜRLÜLER İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Özürlüler İdaresi Başkanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

N) AİLE VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

O) KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ö) SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

P) ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI

1) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

R) ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

S) ULUSAL BOR ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

1) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ş) ELEKTRİK İŞLERİ ETÜT İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

T) TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU

1) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

U) MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ü) PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın bazı ifadelerine ilişkin açıklaması


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat ’te açılarak sekiz oturum yaptı.

Bölgesel Silahların Kontrolü, Doğrulama ve Uygulamaya Yardım Merkezi ve Bosna Hersek Parlamentosunun ortaklaşa düzenlediği “Savunma ve Güvenlik Komiteleri: Bölgesel Parlamenter Konferans” konulu toplantıya katılmak üzere Aralık tarihlerinde Hırvatistan’a resmî bir ziyarette bulunması Genel Kurulun 11 Aralık tarihli 37’nci Birleşiminde kabul edilen Millî Savunma Komisyonu ve İçişleri Komisyonu üyelerinden bir heyet oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/) (S. Sayısı: ) ve Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna DairSayıştayBaşkanlığıTezkeresiilePlanveBütçe Komisyonu Raporu’nun (1/, 3/) (S. Sayısı: ) görüşmelerine devam edilerek;

Sağlık Bakanlığı,

Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü,

Kalkınma Bakanlığı,

Türkiye İstatistik Kurumu,

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı,

Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı,

Ekonomi Bakanlığı,

Orman ve Su İşleri Bakanlığı,

Orman Genel Müdürlüğü,

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü,

Meteoroloji Genel Müdürlüğü,

yılı merkezî yönetim bütçeleri ve yılı merkezî yönetim kesin hesapları;

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu,

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu,

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu,

Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı,

Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı,

Türkiye Su Enstitüsü,

yılı merkezî yönetim bütçeleri;

Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı,

Dış Ticaret Müsteşarlığı,

İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi,

Çevre ve Orman Bakanlığı,

yılı merkezî yönetim kesin hesapları;

Kabul edildi.

Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın şahsına,

Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın BDP Grubuna,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Cumhuriyet Halk Partisine,

Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın şahsına,

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in şahsına,

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın şahsına,

Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın şahsına,

Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun şahsına,

Bolu Milletvekili Tanju Özcan, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in Manisa Milletvekili Özgür Özel’e sataşmadan dolayı söz vermemesi nedeniyle tutumu hakkında usul görüşmesi yapıldı.

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın bazı ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.

Alınan karar gereğince, 15 Aralık Cumartesi günü saat ’de toplanmak üzere ’da birleşime son verildi.

Meral AKŞENER

Başkan Vekili

Mine LÖK BEYAZBayram ÖZÇELİKÖzlem YEMİŞÇİ

DiyarbakırBurdurTekirdağ

Kâtip ÜyeKâtip ÜyeKâtip Üye

No: 52

II.- GELEN KÂĞITLAR

15 Aralık Cumartesi

Rapor

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ile 3 Milletvekilinin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/, 2/) (S. Sayısı: ) (Dağıtma tarihi: ) (GÜNDEME)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

Batman Milletvekili Ayla Akat’ın, cinsel istismar mağduru çocuklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, görme engelli ve kanser hastası bir mahkûmun sağlık koşullarına rağmen tahliye edilmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İstanbul Silivri’de bir duruşma esnasında savunma avukatlarına polis tarafından müdahalede bulunulduğu iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Anadolu Adliye Sarayı ismi ile adliye sarayının hizmete açılacağı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yılları arasında Bakanlık bünyesinde kiralama yoluyla hizmet veren binalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Adli Tıp Kurumunun sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Ordu Milletvekili İdris Yıldız’ın, Kirpi adı verilen mayına dayanıklı zırhlı araçların teslimatının gecikmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yılları arasında Bakanlık bünyesinde kiralama yoluyla hizmet veren binalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Afyonkarahisar’da bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/)

Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, TSK pilotlarına blast etkisinden korunma eğitimi verilip verilmediğine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/)


15 Aralık Cumartesi

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati:

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelerebaşlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündemimize göre Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.

Program uyarınca bugün iki tur görüşme yapacağız.

Dokuzuncu turda Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı,Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü, Türk Patent Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye Bilimler Akademisi, Millî Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı bütçe ve kesin hesaplarıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Millî Prodüktivite Merkezi kesin hesabı yer almaktadır.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/) (S. Sayısı: ) (x)

Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/, 3/) (S. Sayısı: ) (x)

A) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI

1) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ

1) Millî Prodüktivite Merkezî Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

(x) ve S.&#;Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 10/12/ tarihli 36’ncı Birleşim Tutanağı’na eklidir.

Ç) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1) Türk Standartları Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1) Türk Patent Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ

1) Türkiye Bilimler Akademisi Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI

1) Millî Savunma Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Millî Savunma Bakanlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) SAVUNMA SANAYİ MÜSTEŞARLIĞI

1) Savunma Sanayi Müsteşarlığı Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Savunma Sanayi Müsteşarlığı Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Sayın milletvekilleri, turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekilleri sisteme girebilirler.

Dokuzuncu turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

AK PARTİ Grubu adına; Kocaeli Milletvekili Sayın Zeki Aygün, Batman Milletvekili Sayın Ziver Özdemir, Bursa Milletvekili Sayın Önder Matlı, Gaziantep Milletvekili Sayın İbrahim Halil Mazıcıoğlu, Niğde Milletvekili Sayın Ömer Selvi, İstanbul Milletvekili Sayın Halide İncekara, İstanbul Milletvekili Sayın Şirin Ünal ve Düzce Milletvekili Sayın Fevai Arslan.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına; Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim Binici, Hakkâri Milletvekili Sayın Esat Canan, Bitlis Milletvekili Sayın Hüsamettin Zenderlioğlu, Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına; İstanbul Milletvekili Sayın Celal Adan, Osmaniye Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu, Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık, Trabzon Milletvekili Sayın Koray Aydın.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına; Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören, İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili Sayın Birgül Ayman Güler, Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Ahmet Toptaş, Aydın Milletvekili Sayın Metin Lütfi Baydar.

Şahısları adına; lehinde olmak üzere Düzce Milletvekili Sayın İbrahim Korkmaz, aleyhinde olmak suretiyle Kayseri Milletvekili Sayın Mehmet Şevki Kulkuloğlu.

Soru- cevap işlemi yirmi dakika.

Şimdi, gruplar adına konuşmalara geçiyoruz.

AK PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün.

Buyurun Sayın Aygün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yılı bütçesi için AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son on yıl içerisinde Türkiye, makroekonomik istikrarı oluşturmak adına gerçekten bütün dünyanın takdirini toplayan bir performans gerçekleştirmiştir. ’in sonlarından bu yana devam eden ve bugün özellikle, Avrupa ekonomilerini ciddi bir şekilde sarsan kriz sürecinde bu gerçeği daha net bir şekilde görme imkânına sahip olduk.

Türkiye, sağlam mali yapısıyla, bankacılık sistemiyle dünyada yaşanan gelişmelere karşı en iyi direnç gösteren ekonomilerden birisi oldu. yıllarında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri hâline geldik. Bugün Türkiye, artık geleceğe güvenle bakan, reel sektöre yatırım ve üretim noktasında sağlam zemini hazırlamış bir ekonomiye sahiptir. Bir kez daha anladık ki Türkiye’de yatırımın, üretimin, istihdamın, ihracatın bilgi ve teknoloji seviyesinin artması için makroekonomik istikrar olmazsa olmaz şarttır. Olmazsa olmazlarımdan bir tanesi de ekonomik istikrar için siyasi istikrarın vazgeçilmez olduğudur. Türkiye’nin, cumhuriyetimizin ’üncü yılına ilişkin sosyal ve ekonomik hedeflerine ulaşmasında reel sektörün çok büyük bir payı vardır. On yıl önce 36 milyar dolar ihracat yapan Türkiye bugün bu yılın sonuna milyar dolar ihracat seviyesine ulaşmış olacaktır. Bu, tarihimiz açısından büyük gelişmedir. yılında milyar dolar ihracat yapmayı ve dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz. Peki Türkiye milyar dolarlık ihracat, 2 trilyon dolarlık millî gelir hedefine nasıl ulaşacaktır? Bu hedefe, gayeye neyi üretip ulaşacaktır? Evet, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının asıl çalışma alanı tam da bu noktada öneminigöstermektedir. Ekonomik olarak son on yılda elde edilen bu başarıyı bir yandan siyasi istikrar, bir yandan ekonomik istikrar getirdiği gibi, diğer yandan da reel sektörün rekabet gücü artırılmış, düşük, orta, yüksek teknolojiler geliştirilmiş, ekonomiye katkı sağlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, dünyada artık gelişmiş ülkeler, endüstri toplumundan bilgi toplumuna, iş gücü ağırlıklı teknolojiden yüksek teknolojiye geçiş yapmışlardır. Seri, ucuz ve bol üretim anlayışı önem kazanmıştır. Tüketim alışkanlıkları ciddi şekilde değişmiş, insanlar sürekli daha iyi, daha yeniyi talep eder hâle gelmiştir. Böyle bir rekabet ortamında üretim örgütlerinin temelinde insanın ve bilginin olması gerektiği çok açıktır.

Dünyanın lider ülkelerinden biri olmak istiyorsak bilgi üretimine ve bilginin teknolojiye dönüşmesine önem vermeliyiz. Bunu başarmak için araştırma, geliştirme, markalaşma, tasarım, girişimcilik, üniversite-sanayi iş birliği gibi konularda üzerimize düşeni yerine getirmek durumundayız. Bu, ülkemiz için büyük fırsattır çünkü çok büyük genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Bu itibarla bilim, teknolojinin hızla geliştirilmesi, ekonomimize entegre edilmesi için araştırma geliştirme faaliyetlerine hız ve ivme kazandırdık. Ülkemizde bilim ve teknoloji alanında faaliyet gösteren kurumlar tek bir çatı altında toplanmıştır. Bilimve teknoloji kurumları ve üniversiteler ideolojik formasyon kurumları değildir. Bu kurumların amacı araştırmacı insan gücü kaynaklarını geliştirerek ucuz ve kaliteli yeni ürünlerin üretimini sağlamak ve refah seviyesinin artırılmasına hizmet etmektir. Genç nüfusumuzun bilim ve teknolojiye olan ilgisini artırmak için seksen bir ilde bilim ve teknoloji merkezleri kurma çalışmaları başlamıştır.

Dünyanın değişik ülkelerinde çok saygın ilim ve bilim adamları vardır. Bir zamanlar “beyin göçü” adı verilen ve ülkemizden göçüp gidenler artık ülkemizin “beyin gücü” hâline gelmiştir.

On yıl önce Türkiye’de sadece 2 teknoparkımız vardı, bugün 33 tanesi aktif olmak üzere 47 teknoparkımız vardır. Teknoparklarda firmalar AR-GE teşviklerinden yararlanıyorlar. Bu teknoparklarda bugün kurulan firma sayısı 2 bini aşmış, teknoloji ihracatına başlamış bulunuluyor.

Özellikle yazılım sektörünün, bilişim teknolojilerinin bugünkü çağdaki önemi çok açıktır. Bu anlamda Marmara Bölgesi, İç Anadolu ve Ege Bölgesindeki sanayi yoğunlaşmasını ve üniversite yoğunlaşmasını bir dikkate alarak Gebze Muallimköy’de olmak üzere “Bilişim Vadisi” dediğimiz bir ihtisas teknoparkı gerçekleştirildi.

Değerli milletvekilleri, bilim, sanayi ve teknolojiye önem veren Türkiye, artık kendi uydusunu yapabilen bir ülkedir. Türkiye, artık kendi savunma sanayisini imal ettiği gibi ihraç edebilen bir ülkedir. Türkiye, gençliğini geleceğin dünyasında öne çıkartabilecek kabiliyetleri geliştiren bir ülkedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Olmaz öyle, olmaz.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aygün.

ZEKİ AYGÜN (Devamla) – Bu vesileyle, ülkemizin sınırlı kaynaklarını etkin bir biçimde kullanan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına ve Bakanlığımıza bağlı ve ilgili kuruluşlara teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Evet Sayın Aygün, süreniz tamam.

ZEKİ AYGÜN (Devamla) – yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – AK PARTİ Grubu adına ikinci konuşmacı, Batman Milletvekili Sayın Ziver Özdemir.

Sayın Özdemir, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ZİVER ÖZDEMİR (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “KOSGEB” olarak bilinen Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının yılı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yılında sayılı Kanun ile kurulan KOSGEB’in kuruluş amacı, ülkenin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasında KOBİ, yani küçük ve orta ölçekli işletmelerin oranını ve etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek, sanayide entegrasyonu ekonomik gelişmelere uygun biçimde gerçekleştirmek; KOBİ’lerin rekabet güçlerini geliştirmeye ve girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmaya yönelik nitelikli hizmet ve destekler sunarak, KOBİ’lerin ekonomik ve sosyal kalkınmadaki paylarını artırmaktır.

yılı itibarıyla 68 ilde 75 hizmet merkezi müdürlüğü ile ülke sathına yaygın olarak küçük ve orta ölçekli işletmelere hizmet verilmektedir.

KOSGEB Teknoloji Geliştirme Merkezleri (TEKMER) sayısı, yılı Aralık ayı itibari ile 31’e ulaşmıştır. Aynı inkübatör mantığı çerçevesinde ancak binasız olarak -girişimcilere işlik tahsis edilmeden- KOSGEB ve üniversitelerin iş birliğinde bu uygulamanın gerçekleştirilmesi amacıyla yapılan AR-GE, inovasyon iş birliği sayısı, protokol sürecinde olanlarla birlikte 65’e ulaşmıştır.

Türkiye’nin ekonomik ve sosyal açıdan kalkınmasında KOBİ’ler çok önemli yer tutmaktadır. Özellikle KOBİ’ler Türkiye’nin son yıllardaki gelişiminin lokomotifi olmuşlardır. KOBİ’ler ülkemizdeki toplam işletmelerin yüzde 99’undan fazlasını oluşturmaktadırlar. KOBİ’lerin ülke ekonomisindeki payları zaten bu gelişimdeki rolünü net olarak ortaya koymaktadır. KOBİ’ler ekonomideki paylarına paralel olarak da toplam istihdamın yüzde 78’inikarşılamaktadırlar. Bunun yanında toplam katma değer içindeki oranları, ihracattaki payları ve toplam yatırımdaki oranlarıyla ülkenin kalkınmasının da en önemli aktörü olmuşlardır. Bu açıdan KOBİ’lerin desteklenmesi ülke ekonomisi açısından hayati önem arz etmektedir diye düşünüyorum.

İşte AK PARTİ döneminde, AK KOBİ’lerin bu önemi göz önünde tutularak KOBİ’lerin hedef kitlesi, hizmet ve ticaret sektöründeki KOBİ’leri de kapsamayacak biçimde genişletilmiştir.

Bu yetmemiş ve daha sonra da tarihinde Resmî Gazete’de yayınlayarak yürürlüğe giren KOBİ’lerin devlet desteklerinden yararlanmasına imkân sağlayacak Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması HakkındaYönetmelik’te değişiklik yapılmış, buna göre, kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 40 milyon Türk lirasını aşmayan ekonomik birimler ve girişimler KOBİ tanımı kapsamına dâhil edilmiştir.

Bu düzenleme ile KOSGEB’in hedef kitlesinde çok önemli artış sağlanmıştır ve verilen desteklerden faydalanan işletme sayısında büyük gelişim gözlenmiştir. Örneğin, yılı sonu itibarıyla KOSGEB veri tabanına kaydedilen işletme sayısı bine ulaşmıştır. Bu rakam geçen yıl bin idi. Yine bu düzenlemeler ile girişimcilerimize, işletmelerimize, meslek kuruluşlarına ve işletici kuruluşlara yönelik olarak bir dizi destek programları devreye sokulmuştur.

itibarıyla KOSGEB tarafından yürütülen 7 adet destek programı bulunmaktadır. Bunlardan biri, KOBİ Proje Destek Programı; işletmelere özgü sorunlarının işletmeler tarafından projelendirildiği bir programa ihtiyaç duyulması. ikincisi, Tematik Proje Destek Programı; KOBİ’lerin kendi işletmelerini geliştirmeleri ve meslek kuruluşları tarafından küçük ve orta ölçekli işletmenin geliştirilmesi amacıyla makro strateji dokümanlarında işaret edilen öncelikler, dikkate alınarak sektörel ve bölgesel ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır. İş Birliği, Güç Birliği ve Destek Programı, AR-GE, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programları, Girişimcilik Destek Programları, Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programları, Genel Destek Programları olarak desteklenmiştir. Burada tabii, Türkiye’deki bölgesel kalkınmışlığın en önemli farkını ortadan kaldıran KOBİ’lerdir. Bu KOBİ’lerde de AK PARTİ diğer alanlarda olduğu gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) – KOBİ’lerimize sunulan bu destek ve hizmetlerin önümüzdeki süreçte aynı şekilde artması temenni ve beklentisiyle bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

AK PARTİ Grubu adına üçüncü konuşmacı, Bursa Milletvekili Sayın Önder Matlı.

Sayın Matlı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ÖNDER MATLI (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yılı Türk Standartları Enstitüsü bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk Standartları Enstitüsü elli sekiz yıldır Türk sanayisinin daha az bir maliyetle yüksek kalitede üretim yapmasının, inovasyon faaliyetlerini etkin bir şekilde sürdürmesinin, uluslararası standartlara uygun ürün ve hizmet sağlayarak uluslararası pazarlara girmesinin anahtarı konumundadır. Türk Standartları Enstitüsü hizmetlerin daha geniş kitlelere ulaştırılması, sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası pazarlarda da aranan tercih ve itibar edilen bir marka değerine kavuşması doğrultusunda çalışmalarına yön vermektedir. Hızla gelişmekte olan Türk sanayisi ve Türk sanayicilerinin Avrupa ülkelerine ve diğer ülkelere yaptıkları ihracat dikkate alındığında uluslararası standartlara uygun üretim yapmanın önemi açıkça görülmektedir. Ancak dünyada ekonomik savaşın bir standartlar savaşına dönüştüğü günümüz şartlarında artık standartlara uyum tek başına yeterli olmamakta, ülkelerin standartları belirleyen konuma gelmeleri gerekmektedir. İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsünü kuran ve hâlen dönem başkanlığını yürüten TSE, Orta Asya, Türki ve özerk cumhuriyetlerin üyesi olduğu Bölgelerarası Standardizasyon Birliği teşkilatını kuran ve başkanlığını yürüten, bunları tek çatı altında birleştiren lider bir kuruluştur. Enstitü, standardizasyon, belgelendirme ve deney alanlarında 78 ülkeden 99 farklı kuruluşla imzaladığı iş birliği anlaşmaları sayesinde bilgi, uzman değişimi ve eğitim konularında karşılıklı iş birliği faaliyetlerini yürütmektedir.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz bir yıl içinde 11 ülkede 14 çözüm ortaklığı ofisi açılmıştır. TSE, bugün itibarıyla 9 ayrı yerleşkede faaliyet gösteren, uluslararası akreditasyona sahip 17 deney laboratuarıyla sanayicilerimize hizmet vermekte olup laboratuarları TÜRKAK tarafından akredite edilmiştir.

Bugün itibarıyla otomotiv ve yan sanayide üreticiler, her yıl yaklaşık 35 milyon euroyu test ve belgelendirme işlemleri için yabancı belgelendirme kuruluşlarına ödemek zorunda kalmaktadır. Bu sebeple, Türk Standartları Enstitüsü kendi öz kaynaklarıyla milyon lira maliyetli yeni laboratuvar yatırımlarına başlamıştır. Bakanlığımızın hazırladığı Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi Eylem Planı’nda “Tasarım doğrulama, dayanım, yol ve araç testleri yapılması için test merkezleri ve rüzgâr tüneli kurulacak ve mevcut test merkezleri sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilecektir.” maddesi yer almaktadır. Bu eylemi hayata geçirecek kuruluş olarak TSE’ye görev verilmiştir. TSE’nin bu projedeki nihai hedefi, Türk otomotiv sanayisinin bugün olduğu gibi gelecekte de rekabetçi konumunu sürdürebilmesi için katkı sağlamak, üreticilere AR-GE altyapısı oluşturmak, tasarım, üretim, markalaşma, beceri kapasitelerinin arttırılabilmesi için test laboratuvarı, belgelendirme hizmetleri ve eğitimlerle verdiği hizmetlerin kalitesini dünya standartlarına taşımaktır.

Değerli milletvekilleri, bir Bursa Milletvekili olarak özellikle şunları söylemek istiyorum: Hepimizin bildiği gibi Bursa Türkiye’mizin otomotiv üretim merkezi. Bu manada, bizler Bursa milletvekilleri olarak otomotiv test merkezinin Bursa’da yapılmasını yürekten destekliyoruz ve bu konuda elimizden geleni sonuna kadar da koyacağımızı söylemek istiyoruz. Buradaki amacımız Bursa’nın standartlarını yükseltmektir. Özellikle son Sanayi Teşvik Kanunu’yla beraber batı illerimizde, sanayinin geliştiği illerde AR-GE’yle, inovasyonla sanayide bir değişimi sağlamak bu manada bizlerin çok önemsediği bir olaydır, olgudur. Dolayısıyla, bu, Bursa’da dönüşüm, AR-GE, inovasyon ve nitelikli insan kaynağıyla beraber otomotiv test merkezini biz canıyürekten destekliyoruz ve Bursalı muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımız burada değil ama onların da bu konuda katkı koymalarını yürekten bekliyoruz çünkü gerçekten Bursa’nın bu otomotiv test merkezini ıskalamak, kaçırmak gibi bir lüksü yok.

Son olarak, sözlerimi bitirirken değerli milletvekilleri, standartlardan bahsediyoruz, evet, AK PARTİ iktidarına kadar Türkiye, dünyada maalesef standart dışı kalmış bir ülke konumundaydı. Şükürler olsun ki son on yıllık zaman zarfında Türkiye dünya standartlarına, Batı standartlarına ulaşmış, her geçen gün standartlarını yükselten ve yeni hedeflerimizle, yeni vizyonumuzla, vizyonumuzla Türk Standartlarını dünya standartlarında belirleyici bir standart olarak kurgulayan çalışmalarımız devam etmektedir.

Bu düşüncelerle, duygularla hepinizi, yüce Meclisimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Matlı.

AK PARTİ Grubu adına bir sonraki konuşmacı, Gaziantep Milletvekili İbrahim Halil Mazıcıoğlu.

Sayın Mazıcıoğlu, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mali Yılı Bütçe Tasarısı görüşmelerinin dokuzuncu turunda Türk Patent Enstitüsü bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle mali bütçesinin hazırlanmasında emeği geçen, başta Maliye Bakanımıza, bakanlarımıza ve bürokratlarına, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine, tüm kamu bürokrasisine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, cumhuriyetimizin kuruluşunun ’üncü yılı olan yılı hedeflerine kararlı adımlarla yürüyoruz. Bu hedeflerimize ulaşma sürecinde, en etkili küresel rekabet araçlarından olan yenilikçi ürünlerin, dünya çapında tanınmış markaların ve yüksek katma değer potansiyeline sahip tasarımların önemi ve gerekliliği tartışmasızdır. Nitekim, günümüzün rekabetçi ekonomilerinin ve firmaların, yenilikçi, yüksek teknolojili ve özgün tasarımlı ürünleriyle ve bu ürünler sayesinde oluşturdukları güçlü markalarıyla ve fikrî sermayeleriyle ön plana çıktıkları hepimizin malumudur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; küresel rekabet edebilirlik açısından kritik öneme sahip olan yeni bilgi ve teknolojilerin üretilmesinde ve korunmasında; patent, marka, endüstriyel tasarım ve coğrafi işaretlerden oluşan sınai mülkiyet hakları en etkili yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Sınai mülkiyet sistemi, bir yandan fikrî ürünlerin etkin bir şekilde korunmasını sağlarken, diğer taraftan bu ürünlerin üretilmesi sürecinde gerekli olan bilginin en kolay şekilde elde edilmesine imkân sağlamaktadır. Patentler, yeni ürünlerin korunmasını sağlamakta, teknolojik yeniliklere basamak oluşturmakta ve teknik bilginin yayılmasını sağlamaktadır. Markalar, ürün ve hizmetler için yapılan yatırımların tüketiciye sunulması sürecinde çok önemli bir rol üstlenmektedir. Yüksek AR-GE maliyeti gerektirmeyen endüstriyel tasarımlar, gerek KOBİ’lerimiz için gerekse büyük işletmelerimiz için çıktıları daha kısa zamanda ekonomik değere dönüşebilen bir araç olarak çok önemli bir potansiyel anlamına gelmektedir. Coğrafi işaretler ise; Antep baklavası, İznik çinisi ve Aydın inciri gibi yerel ve yöresel değerlerimizi koruma altına alarak, bu değerler sayesinde şehirlerimizin markalaşmasını ve ticari gelir elde etmesini sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bugün geldiğimiz noktada, ülkemizde etkin işleyen bir sınai mülkiyet sisteminin mevcudiyetinden rahatlıkla bahsedebiliyoruz. Patent, marka, tasarım sayılarında son yıllarda kaydedilen artışlar, bu söylediklerimizi doğrular niteliktedir. Türkiye, yılında bine yaklaşan marka başvurusuyla Avrupa’nın en fazla marka başvurusu yapılan ülkesidir. Patent başvurularında her yıl dünya ortalamasının üzerinde artışlar gerçekleşmektedir. yılında Türk Patent Enstitüsüne 13 binin üzerinde patent ve faydalı model başvurusu yapılmış, bu sayının yılında 15 bine ulaşması beklenmektedir. Uluslararası patent başvurularında Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında 11’inci sırada yer almaktadır. Öte yandan, 40 bine yaklaşan tasarım başvurusuyla Türkiye, son birkaç yıldır Avrupa’da 3’üncü sıradadır.

Diğer taraftan, memleketim Gaziantep, Türkiye genelindepatent başvurularında 14’üncü, marka başvurularında 7’nci ve tasarım başvurularında 3’üncü sırada yer almaktadır. Bunun yanı sıra Gaziantep şehrimiz Antep baklavası, Antep fıstığı, Gaziantep bakır el işletmeciliği ve Gaziantep sedef el işlemeciliği gibi tescilli coğrafi işaretleriyle de bu alanda öncü şehirler arasında yer almaktadır. Nitekim ülkemizden Avrupa Komisyonuna coğrafi işaret tescili için yapılan ilk başvuru Antep baklavası için olmuştur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Gaziantep’e sanayi kuruldu mu?

İBRAHİM HALİL MAZICIOĞLU (Devamla) – İnşallah, yedireceğiz.

Geçtiğimiz salı günü Avrupa Parlamentosu tarihî bir karar alarak Avrupa’da geçerli olacak olan ortak patent sistemini onaylamıştır.

Bu vesileyle muhalefetimize, iktidarımıza saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mazıcıoğlu.

AK PARTİ Grubu adına bir sonraki konuşmacı, Niğde Milletvekili Sayın Ömer Selvi.

Sayın Selvi, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER SELVİ (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısa adı TÜBİTAK olan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu yılı mali bütçesi hakkında grubum adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım.

Tabii, TÜBİTAK’ın yaptığı şeyler anlatmakla bitmez, beş dakikada burada anlatmakla ben bunları bitiremem ama ben burada sadece, akademik hayatımı sürdürürken TÜBİTAK’ın yaptığı, akademik hayata yaptığı bir katkıyı yaşamış bir insan olarak bir şeyi paylaşmak istiyorum. Tabii, yılında TÜBİTAK çok önemli bir karar aldı, çok önemli bir katkı sağladı akademik hayata. O tarihte ben doktoramı yapmaktaydım, öncesini ve sonrasını çok iyi biliyorum. yılından önce birçok arkadaşımızın üniversiteden mezun olduğunda hayalleri akademisyen olmaktı, akademik kariyerini takip etmekti, lakin o gün üniversiteler olsun gerekse TÜBİTAK gibi kurumlar olsun, ekonomik destek anlamında çok şey vadetmediği için bu arkadaşlarımızın çoğu özel sektörde vadedilen o yüksek maaşlara gittiler. Tabii, bu mecburiyetti çünkü dediğim gibi, TÜBİTAK gibi, üniversiteler gibi oradan gelen ekonomik desteklerle bırakın bir aile kurmayı, yuva kurmayı, kendi hayatlarını bile idame ettiremeyeceklerdi.

yılında ne oldu? yılında TÜBİTAK, tabii ki de o günkü hükûmetimizin TÜBİTAK’ın bütçesini ciddi anlamda artırmasıyla beraber, çok önemli bir politika güttü ve yüksek lisans ve doktora öğrencilerine verdiği bursları ciddi anlamda artırdı. O gün, hiç unutmuyorum, yüksek lisans öğrencilerinin tam burs olarak aldıkları meblağ yaklaşık 3 katına çıktı ve Türk lirası olarak gerçekleşti. Aynı şekilde doktora öğrencilerimiz de o gün itibarıyla TÜBİTAK’tan burs olarak 2 kat fazla burs almaya başladılar ve Türk lirası burs almaya başladılar. Bu rakamlar, o gün itibarıyla özel sektörde verilen maaşlarla ciddi anlamda rekabet edebilir noktaya gelmişti ve bunun etkisi ne oldu? senesinde ve o seneden sonra mezun olan birçok arkadaşımız, eğer kalbinde akademisyen olmak varsa artık o ekonomik baskıyı hissetmeden akademide kaldılar ve akademik kariyerlerine devam ettiler.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Siyasi ve bilimsel özellik de var mı?

ÖMER SELVİ (Devamla) - Diğer taraftan, beni aslında en çok etkileyen tarafı şu olmuştu: senesinden önce bu kararı vermekte güçlük çeken birçok arkadaşımız, özel sektörde daha yüksek meblağlar almalarına rağmen senesinden sonra bu rekabet eden maaşlarla -daha doğrusu burslarla- beraber akademiye dönme kararı aldılar. O arkadaşlarımızı da giderlerken görmüştüm, o arkadaşlarımız inanın o kadar üzgünlerdi ki özel sektöre giderlerken, çünkü hayalleri akademisyen olmaktı, katkı sağlamaktı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şimdi kaç lira alıyorlar?

ÖMER SELVİ (Devamla) - Onların gözlerinde…

Onu da hemen söyleyeyim, bugün yüksek lisans öğrencilerimize lira burs veriliyor aylık, doktora öğrencilerimize lira burs veriliyor. Hâlâ bu rakamlar özel sektörle rekabet edebilir noktada. İdealist arkadaşlarımız, bu noktada akademide kalabiliyorlar çünkü ekonomik baskıyı hissetmiyorlar. Dediğim gibi o gün arkadaşlarımızın gözlerinde yaş göremezdiniz çünkü gözyaşları, içlerini, yüreklerindeki ateşi söndürmeye akıyordu. Fakat o arkadaşlar daha güçlü bir motivasyonla, heyecanla akademiye döndüler ve Türkiye’nin o anlamdaki açığını kapattılar. Biliyorsunuz o gün en çok konuşulan, Türkiye’nin önündeki, ilerleyen yıllarda en çok tehlike olarak görülen, akademik kadroların yetersizliği ve daralmasıydı ve o gün yine çok ciddi kararlar alan hükûmetimiz, üniversiteler açıyordu ve hükûmetimizi, AK PARTİ iktidarını o anlamda eleştiriyorlardı çünkü üniversite açmak bir anlam ifade etmiyordu, oraya akademik kadro bulmanız gerekiyordu. O gün itibarıyla var olan üniversitelerdeki akademik kadrolar bile geriye giderken bu hamleyle Hükûmetimiz, oradaki bu olayı geriye döndürdü, o gün itibarıyla mevcut kadroları kuvvetlendirdi, yeni açılan üniversitelere de ciddi anlamda akademik kadro sağladı ve bu sayede, o üniversitelerde Türkiye'nin geleceğini inşa eden insanlar yetişmeye başladı; bu bile tek başına çok ciddi bir başarıdır ve bu başarıya imza atan, bu başarıyı sağlayan her kimse, bu insanların Türkiye tarihine adı altın harflerle yazılacaktır. Bu başarıyı sağlayanlar, önce TÜBİTAK, daha sonra TÜBİTAK’a o imkânı sağlayan bu ak kadrolar ve yine Sayın Başbakanımızın bütçe görüşmelerinin ilk gününde söylediği gibi bu başarının asıl sahibi bu aziz millettir. Onun için bu aziz milletin bir ferdi olmakla, bu başarıyı sağlayanak kadroların bir ferdi olmakla gurur ve onur duyuyorum.

Daha çok anlatacak şey var. Ben, buradan herkese, TÜBİTAK’ın çalışmalarını yakinen takip etmelerini tavsiye ediyorum.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bilimsel özerkliklerin yok olmasından bahsetmediniz hiç.

ÖMER SELVİ (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle, gerek TÜBİTAK’ın gerek diğer kurumların gerekse genel bütçenin hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve siz yüce heyeti, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Selvi, teşekkür ediyorum.

AK PARTİ Grubu adına bir sonraki konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Halide İncekara.

Sayın İncekara, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Bilimler Akademisinin yılı bütçesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.

Türkiye Bilimler Akademisi, tüzel kişiliğe, bilimsel idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum olarak yılında sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuş, yılında çıkarılan , ve sayılı Kanun Hükmünde kararnamelerle üyelerin seçimi, başkanlık süresi ve araştırma desteği gibi konulara ilişkin bazı değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu değişikliklerle, önceden tamamen mevcut üyelerce seçilen akademi üyelerinin üçte 1’inin YÖK, üçte 1’inin TÜBİTAK Bilim Kurulu ve üçte 1’inin de TÜBA tarafından seçilmesi öngörülmüştür.

Sekretarya ve bütçe hizmetlerini TÜBİTAK tarafından yerine getiren akademinin organları, genel kurul, akademik konseyi ve başkanlıktan oluşmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yandan ülkemizi Avrupa’nın üretim ve teknoloji merkezi hâline getirmeyi arzularken, diğer yandan hepimiz beyin göçünden şikâyet eder, başka ülkelere kaçırdığımız bilim insanlarımız için hayıflanırız. Bilim insanı yapacağı çalışmalar için laboratuvar, kaynak ve iltifat bulamaz ise bu insanları burada kalmaya zorlayamazsınız. Bu, sadece o insanı ziyan etmek değil, insanlığın yeni ufuklara yolculuğunu da aynı zamanda sabote etmektir.

Dünya ile rekabet etmek, insanlığın yaşam kalitesini yükseltmek, ulusal savunmada güvenli hâle gelmek için ülkede bilim insanı yetiştirmek, bilime özendirmek kaçınılmazdır. Şu anda üstün yetenekli çocuklarımızın keşfi, eğitimi ve istihdamlarını araştıran komisyonun raporunu yazıyoruz. Dünyada emsalleriyle fark atarak yarışacak bu beyinlerimizin, daha küçük yaşta uluslararası beyin avcıları tarafından takip edilip burs ve eğitim destekleri teklif edildiği ve ülkelerine davet edildiği bir gerçektir. Bu ülkeler, bırakın yetişmiş bilim adamını ihmal etmeyi, ana karnına düştüğü andan itibaren bilim insanı keşifleri yapmakta, yaşında bilim insanı olma yolundaki çocuklar özel eğitimlere alınmakta, atölye ve laboratuvarlarla buluşmaktadır. Buradan hareketle, TÜBA’nın hedefleri içinde toplumda bilim insanları olmayı sağlayacak, özendirecek projelerin ağırlıkta olmasını önemsiyoruz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bilim adamları neden istifa etti Halide Hanım? İstifaların gerekçesi ne?

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Son on yılda hayal edilemeyenlerin bile gerçekleştiği ülkemde, hedeflerine ulaşmak ve dünyayla her alanda rekabet etmek için, rekabet edebilmek adına TÜBA’nın neler yaptığına bir bakalım: Öncelikle nitelikli öğretmenlerin desteklenmesi, çocuklarımızın bilimle tanışık, soru soran, araştıran bireyler olarak yetiştirilmesini amaçlayan bilim eğitim programı, genç bilim adamlarının akademi bünyesinde geliştirilmesi, diğer gelişmiş ülkelerin bilimcileriyle ortak projelerde buluşturulması için üstün başarılı genç bilim adamlarını ödüllendirme programı, doktora çalışmalarının bilimsel düzeyinin geliştirilmesi için verilen burslar, şu anda sorumluluğunu TÜBİTAK’ın yürüttüğü Ulusal Açık Ders Malzemeleri Projesi, Üniversite Ders Kitapları Programı, Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü Projesi, telif ve çeviri eser ödülleri. Akademinin birçok akademiler arası örgüt ve uluslararası bilimsel kuruluşa üyeliği bulunmakla birlikte, yayın faaliyetleri akademinin faaliyetleri içerisinde önemli bir konuma sahiptir. Akademi yayınları, telif ve çeviri kitaplar, raporlar ve süreli yayınlardan oluşmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şehirde kurulan üniversitelerimiz, yaygınlaşan teknoparklarımız, buna bağlı olarak bilim ve teknoloji alanında uluslararası ilişkilerin güçlenmesiyle oluşan pozitif rekabet ve iş birliği ülkemizde çok parlak bir döneme girildiğini göstermektedir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ay, Halide Hanım, bir tane marka söyleyin uluslararası piyasada ve sanayide rekabet eden, tercih edilen. Nasıl bir başarı öyküsü…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – On dokuz yıllık birikimiyle ülkenin vizyonlarını gerçekleştirmede aktif rol oynayacağına inandığım TÜBA’nın başarılarının artarak devam etmesini diliyor, yılı bütçemizin milletimize hayırlı olması temennisiyle saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – TÜBA’nın artık bilimselliği tartışılıyor Halide Hanım.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Hanımefendi, niçin laf atıyorsunuz orada?

Sayın Başkan, niçin müdahale etmiyorsunuz siz de orada?

Hayır, nedir derdiniz?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Gerçeği söylüyoruz Halide Hanım.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Her çıkan arkadaşın sözünü bölüyorsunuz, her çıkan arkadaşa laf atıyorsunuz. Hayır, nedir bu? Varsa bir sözünüz, gelirsiniz, mekânı burasıdır. Yakışıyor mu? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Bravo!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Ama siz gerçeklerden bahsetmiyorsunuz Halide Hanım.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Yani oturduğunuz yere…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – TÜBA’daki 69 bilim adamının istifa etmesinden bahsetmiyorsunuz. Gerçekleri söylemediğiniz için sizi uyarmak zorunda kalıyoruz.

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Biraz saygılı olun ya. Ayıp ya.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Koca milletvekili olmuşsunuz, hâlâ buraları siz üniversite amfileriyle karıştırıyorsunuz. Dün üniversiteleri karıştırıyorsunuz, bugün Meclisi karıştırıyorsunuz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Nerede kaldı TÜBA’nın bilimselliği? Bilimsel özerklik mi kaldı TÜBA’da?

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Niye sataşıyorsun oradan? Herkese laf atıyorsun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – İnsanları uzaklaştırdınız; siyasete bağlı, iktidara bağlı bir hâle getirdiniz.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Çok ayıp bir şey ya! Neyse ne, gelir burada konuşursun varsa bir lafın.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Nerede kaldı TÜBA’nın özerkliği? Bunları kabullenemiyorsunuz.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Sana ne oluyor? Grup başkan vekilleriniz nerede sizin? Car car, car car…

Çok teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncekara.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Ayıp ya, ayıp!

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bu sizin tahammülsüzlüğünüz. Gerçekleri söyleyince onları kabul edemiyorsunuz.

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Biraz saygı, saygı. Ayıp ya!

BAŞKAN - AK PARTİ Grubu adına bir sonraki konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Şirin Ünal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Konuşmayın oradan.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Çok güzel şeyler söylediğin için gülüyorsun orada.

MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) – Durmadan laf atıyorsunuz. Ayıp ya! Her konuşana laf atmak zorunda mısınız ya?

BAŞKAN – Evet efendim, lütfen… Lütfen…

AK PARTİ GRUBU ADINA ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığımızın yılı bütçesi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

yılı bütçesine göre yüzde 11,6’lık bir artış ile huzurlarımıza getirilen 20 milyar milyon bin Türk liralık Millî Savunma Bakanlığımızın yılı bütçesi, millî güvenlik politikamız çerçevesinde üstlendiğimiz görevleri yüksek bir etkinlikle yerine getirmek ve savunma gücümüzü çağın gereklerine göre artırma hedefleri doğrultusunda hazırlanmıştır.

Türkiye’nin millî savunma politikasını yönlendiren temel ilke, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh.” ilkesidir. Bu doğrultuda, bir yandan, ülkenin birliği, ulusal bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü ve hayati çıkarları korunurken diğer yandan, Birleşmiş Milletler, NATO ve Avrupa Birliği öncülüğünde uluslararası ilişkiler ikili ve çok taraflı olarak sürdürülmektedir. Bu görevleri birlikte icra edeceğimiz kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin aidiyet duygusunun iyileştirilmesi ve özlük haklarının geliştirilmesi birinci dereceli önceliğimiz olmuş ve olmaya devam edecektir.

Ülkemizin içinde bulunduğu küresel ve güvenlik ortamı hızlı bir değişime uğramaktadır. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin üstlendiği sorumlulukları da arttırmaktadır.

Geçmişte olduğu gibi bugün de bölgesinde barış ve istikrara müspet katkı sağlamaya devam eden Türkiye, dünya barışının muhafazasında önemli bir aktör durumundadır.

Gelişen ihtiyaçlar çerçevesinde, bir yandan, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin modernizasyonu için yatırımlar yapılırken, diğer yandan, millî ve uluslararası görevlerimizi etkinlikle yerine getirmek için gereken her türlü tedbir alınmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetimizin, vizyonu doğrultusunda millî savunmada hedefimiz, savunma sanayisi gelişmiş dünyadaki ilk 10 ülke arasına girmektir. Bu çerçevede, tüm kara ve deniz araçlarıyla insansız hava araçlarımızın ülkemizde üretimi sağlanacak ve hâlihazırda başlatılan çalışmalara ilave olarak, havacılıkta hızla gelişen helikopter alanında hafif ve orta sınıf ulaştırma helikopterlerinin kendi sanayimiz tarafından üretilmesine ilişkin kapsamlı bir altyapı oluşturulmaktadır. Helikopter üretimlerine yakında başlanacak olup, gerek ülkemizin gerekse çevre ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayabilecek güçte olabileceğimizi söylemekte fayda görmekteyim.

Değerli milletvekilleri, hâlihazırda askerî güç unsurlarımızın geniş bir yelpazede üstlendikleri sorumlulukları kısa şekliyle dikkatlerinize sunmak istiyorum: Deniz Kuvvetlerimiz, denizlerimizde ve uluslararası sularda menfaatlerimizi koruyacak; Kara ve Hava Kuvvetlerimiz ise teknolojinin etkin kullanımıyla icra edilen terörle mücadele, bölgesel istikrarsızlıklara karşı alınan tedbirler ve uluslararası önlemlere katılım, uluslararası sorumluluk kapsamında Balkanlardan Orta Asya’ya, Orta Doğu’dan Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada barışı ve güvenliği sağlamak için çalışmalara aktif katılımdır.

Bu görevlerin layıkıyla yerine getirilmesi adına Hükûmetimizin teklif ettiği bütçe teklifinin kabulünün önemli olduğunun altını çizmek gerektiğinin inancıyla, Millî Savunma Bakanlığı yılı bütçesinin, Sayın Başbakanımızın liderliğinde, Sayın Millî Savunma Bakanımız ve ekibinin gayretleriyle Türkiye’nin vizyon ve hedeflerine ulaşmasına önemli katkılar sağlayacağı düşüncesiyle, ülkemize, milletimize ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize selam ve saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ünal.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Çalışma Bakanının gruplara bir teklifi var; “Acil bir konu var, bunu geçirmemiz lazım” dedi. Onunla ilgili dışarıda –Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı da burada, kendisi de iyi biliyorlar konuyu- bir toplantı yapıyoruz. Sayın İncekara’yı televizyondan izliyorum, Sayın Yılmaz’a diyor ki; “Sizin grup başkan vekiliniz nerede?” Acaba dedim, Bakan, Halide Hanıma “Ya Muharrem İnce’yi dışarıya çağırayım da, sen de orada yokmuş gibi konuş.” diye karşılıklı danışıklı dövüş mü yapıyorlar? Yani hem çağırıyorsunuz iş yapalım diye hem sonra “Neredesiniz?” diye soruyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın İnce, haklısınız yalnız arkadaşımız da konuşma süresince, beş dakika sürekli laf attı. Ondan da haberiniz olsun. İkaz etmedim, o beni ikaz etti. Bu kadar olmaz yani bu olmamalı, rica ediyorum yani.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Hayır, hayır. Sayın Başkan, beş dakika söz atmadım. İki söz attım, biri konuşmasının sonunda. Özen gösterdim. Bakın, bir kez “Neden TÜBA’dan 69 bilim adamı istifa etti?” dedim, bir de konuşmasının sonunda sadece TÜBA’yla ilgili gerçekleri neden anlatmadığını söyledim.

BAŞKAN – Hanımefendi, ben gördüğümü söylüyorum.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Yani arkadaşımızın konuşmasını kesmedim, sabote etmedim efendim ama gerçekleri söylemedi.

BAŞKAN – Tamam efendim, ben gördüğümü söylüyorum.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili Mahir Ünal Bey’le Haydar Akar Bey karşılıklı bir anlaşma yapmışlar, demişler ki: “Kadınların arasındaki tartışmaya biz gruplar dâhil olmayalım.”

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Bence de.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Erkek egemen, cinsiyetçi bir yaklaşım.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ben Haydar Bey’in bu tartışmasını şöyle, yumuşatmak için söyledim ama televizyonda izlediğiniz zaman Dilek Hanım’la Halide Hanım arasındaki tartışmada sanki CHP Grubu Grup Başkan Vekili görevini yapmıyormuş gibi bir…

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Hayır, hayır.

BAŞKAN – Sayın İnce, öyle bir şey olmadı fakat ben de aynı duygularla karışmak istemedim ama beni ikaz etti hanımefendinin birisi, çare yoktu.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Ünal buyurun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, ben şunu söylemek istiyorum: Burada biz kadın milletvekiliyiz. Milletvekili olmamız ön plana çıkartılmalı. Bu Mecliste geçen gün aynen Bülent Arınç’ın yaptığı gibi de kadınları birey ve insan olarak görmemek gibi yaklaşım içinde olan… Ben bunu kabul etmiyorum yani biz öncelikle milletvekiliyiz.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Hangi usule göre konuşuyorlar Sayın Başkan?

BAŞKAN – Onu grup başkan vekilinize söyleyin, şakayı yapan o.

Sayın Ünal, buyurun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bugün Genel Kurul son derece pozitif, son derece olumlu, esprili bir şekilde başladı ama böyle bir sürece akmasını doğrusu istemeyiz çünkü gece geç saatlere kadar burada beraberce çalışacağız.

Halide İncekara Hanımefendi konuşmasını yaparken Sayın Dilek Yılmaz Hanımefendi söz attığında Haydar Bey de espri yaptı, dedi ki: “Arkadaşlar, hanımların arasına girmeyelim.” esprisi yapıldı, biz de güldük.

BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) – Şaka bu şimdi!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şimdi, bu espriden, bu süreçten bir toplumsal cinsiyet sorunu ya da kadın ayrımcılığı çıkarmak… Herhâlde öyle bir şey olmaz diye düşünüyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Öyle değil, dikkat edeceksiniz. Her espri yapılmaz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Dolayısıyla, biz aynı iyi niyetle, pozitif yaklaşımla lütfen Genel Kurul çalışmalarına devam edelim.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – AK PARTİ Grubu adına, son konuşmacı Düzce Milletvekili Sayın Fevai Arslan.

Sayın Arslan buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Savunma Sanayi Müsteşarlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla ve sevgiyle selamlarım.

21’inci yüzyıl dünyasında güçlü ordu, ileri teknolojik askerî teçhizata sahip olan ve bu teçhizatla karayı, denizi, havayı ve uzayı en iyi şekilde kullanabilen ve kontrol edebilen ordudur. Güçlü bir ulusal savunma sanayinin gereğini ve aciliyetini bundan yaklaşık kırk yıl önce Kıbrıs Barış Harekâtında yaşamış ve hissetmiş olmamıza rağmen, söz konusu ihtiyacın karşılanması konusundaki en önemli adımlar ancak son on yılda bizim iktidarımız döneminde atılabilmiştir.

İktidarımız döneminde sektörde yapısal bir dönüşüm gerçekleştirilmektedir. Bu dönüşümle sektör, üretim ağırlıklı bir yapıdan tasarım ve mühendislik ağırlıklı bir yapıya dönüştürülüyor. Bugün ASELSAN’da çalışan kişiden ’i, TAI’de çalışan kişiden ’si, ROKETSAN’da çalışan kişiden ’ü, HAVELSAN’da çalışan kişiden ’u mühendistir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyon ihtiyaçlarının temininde yerli imkân ve kabiliyetlerin kullanılması ekonomimize de büyük bir katkı sağlamaktadır. Bu sayededir ki, savunma ve havacılık sektörünün cirosu 4,2 milyar dolara yükselmiş bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyon ihtiyaçlarında yurt içinden karşılanma oranının yüzde 54’lere çıkarılmış olması bizleri son derece mutlu etmiştir. Savunma ürünleri ihracatı ise, milyon doları geçmiş bulunmaktadır. Bu rakama havacılık sanayinin küsur milyon dolarlık ihracat performansı da dâhil edildiğinde toplam savunma ve havacılık ihracatı 1 milyar milyon dolara ulaşmaktadır.

Stockholm Uluslararası Barış Anlaşmaları Enstitüsünün beşer yıllık dönemler hâlinde yayınlanan verilerinin sonucuna da bakıldığında, geçen yıl dünya savunma harcamaları toplamının 1 trilyon milyar dolar olduğunu, Türkiye’nin savunma ürünleri ithalatında 14’üncü sıraya gerilediğini, ihracatında ise 23’üncü sıraya çıktığını görüyoruz. Bu çalışmalar sayesinde yüzlerce KOBİ şirketimiz savunma sanayine üretim yapabilir standartlara ulaşmıştır.

Üniversite ve araştırma enstitülerimizdeki AR-GE potansiyeli de büyük oranda AK PARTİ iktidarı döneminde hayata geçirilmiştir. Bugün, Ankara ve İstanbul’da olduğu gibi İzmir’de, Eskişehir’de, Düzce’de, Kırıkkale’de, Sivas’ta ve Rize’de sanayi kuruluşlarımız ve üniversitelerimiz savunma sanayi projeleri için araştırma, geliştirme ve imalat faaliyetlerine katılmaktadırlar. Bugünkü gelişmeler bize gösteriyor ki, ülkemiz sanayisine, araştırmacısına, mühendisine, teknisyenine, işçisine duyduğumuz güven karşılıksız değildir.

Yüksek katma değerli bir sektör olan savunma sanayi sektöründe, yaratılan istihdamın her bir kişisi ilişkili sektörlerde 1,6 kişilik ilave istihdam sağlamasına sebep olmaktadır. Bugün uyguladığımız yan sanayi ve KOBİ’lerin desteklenmesi politikası ile, hem Türk savunma sanayinin derinlik kazanması hem de ileri teknolojinin ülkemiz sanayi tabanına yayılması sağlanmaktadır. Gelinen tüm bu aşamalardan sonra ülkemizin, dünya savunma sanayisi en gelişmiş ilk 10 ülke arasına girmesi ana hedefimizdir.

Savunma Sanayii İcra Komitesi kararları çerçevesinde, müsteşarlık tarafından yürütülen projelere yılının ilk on ayında fondan yaklaşık 1 milyar dolar bütçe aktarılırken milyon dolar ödeme yapılmıştır. Aynı dönem içinde fonda milyon dolar gelir toplanırken millî bütçeden fona milyon dolar kaynak aktarılmıştır.

Tabii ki Savunma Sanayinde anlatılacak çok şeylerimiz olmasına rağmen, zamanımız bu kadar. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bütçemizin hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Arslan.

Şimdi de Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Hakkâri Milletvekili Sayın Esat Canan.

Sayın Canan, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

BDP GRUBU ADINA ESAT CANAN (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türk Patent Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ve Türkiye Bilimler Akademisinin yılı bütçesi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Türk Patent Enstitüsü, sınai mülkiyet bilincini yaygınlaştırmak, bu hakların etkin korunmasına katkı sağlamak, inovasyona dayalı ekonomik gelişimine katkıda bulunmak ve yeniliklerin etkin şekilde korunmasını temin etmeyi amaçlayan bir kuruluştur.

Ülkelerin zenginliği ve ekonomik gelişmişliği, 21’inci yüzyılda beyin gücü, üretici düşünce ve teknoloji üretimi gibi unsurlarla şekillenmeye başlamıştır. Bu yeniliklerin mülkiyet sistemini ifade eden patenti, marka ve endüstriyel tasarımdan oluşan sınai mülkiyet hakları, yeni bilgi ve teknolojilerin üretilmesindeki önemini ve rolünü daha da artırdı. Teknoloji transferleriyle lisans ve patent satın almakla yetinen ülkelerin bir adım bile ileri gidemeyecekleri bellidir. Ülkeyi teknoloji ve sınai donanım konusunda başka devletlere bağımlı hâlden kurtarmanın yegâne yolu doğru bir şekilde belirlenmiş bilimsel politikalardır.

Özgün tasarımınız, yüksek patentiniz varsa o kadar güçlü ekonomisiniz demektir. Üretimi seven, teknolojiyi, AR-GE'yi, bilimi önderlik olarak kabul eden bir anlayışı hayata geçirmek gerekir. Onun için küresel pazarda kendi patentleriyle yer alamayan ülkelerin rekabet etmeleri de mümkün değildir. Ortaya konulan yeniliklerin etkin bir şekilde korunması ve yenilik üreten kişilerin ve işletmelerin teşvik edilmesi ülkemiz sanayisinin gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.

Sayın milletvekilleri, bilim ve teknolojiye dönüşümün bir göstergesi olan patent üretimine baktığımızda, dünya sıralamasında Türkiye'nin durumu pek de parlak değildir. Örneğin, bugün İsrail bile patent üretiminde Türkiye'den onlarca kat daha ileride bulunmaktadır. Çünkü, nüfusu Türkiye'nin çok altında olan İsrail, gücünü teknolojiden, bilimden alıyor. Görüldüğü gibi, Türkiye bu karşılaştırmada içler acısı bir durumdadır.

Bu vesileyle Sayın Bakana sormak istiyorum. yılı içerisinde kaç tane buluş için patent alınmıştır Türkiye'de? Alınan patentlerin kaç tanesi uygulamaya ve üretime geçmiştir? Türk Patent Enstitüsü, patent başvuru sayısında dünya ve Avrupa sıralamasında kaçıncı sıradadır?

Aslında, bu soruların cevapları kalkınmada bilimi ve küresel rekabeti sorgulayan ekonomi politikalarıyla doğrudan ilgidir. Ancak biliyoruz ki, yukarıdaki soruların cevapları pek de iç açıcı olmayacaktır çünkü AK PARTİ Hükûmeti diğer birçok kurumda olduğu gibi burada da hızlı bir kadrolaşmayla çalışanları görevden almış, yerlerine AK PARTİ yandaşı üyeler atanmıştır. Bu, resmen bilimin Türkiye'nin kalkınmasında ve gelişmesinde yeri olmadığının açık bir göstergesidir. Bilimsel gelişmeye, araştırmaya, uluslararası standartlara, AR-GE’ye hizmet etmesi gereken bilimsel kurum işlevini yerine getirememektedir. Bu kurum bilimsel niteliklerini kaybetmiştir.

Sayın milletvekilleri, sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle TÜBİTAK ve TÜBA’nın özerklikleri kaldırıldı. Bu kararnameyle TÜBİTAK ve TÜBA siyasi erkin tam yönetimine alındı. Bu yapılan işlemlerle iki kurumun da bilimsel özerkliğine son verildi. Eğer özerk kurumlar olmazsa özgür bilimsel araştırma da olmaz. TÜBİTAK ve TÜBA’nın kurumsal yapısı özerklikten uzaklaştırıldıkça kurum da bilimsel niteliğinden uzaklaşır.

Bilimsel özerkliğin temeli, kurumların kendi üyelerini kendilerinin seçmesidir. Bu, aynı zamanda liyakat esasının da bir gereğidir. TÜBİTAK’ın üyelerini kendi içinden liyakat esasına göre seçen özerk bir bilim kurulu olması şarttır. Bu üyeliklerin seçiminde Hükûmetin payının olması kurumun bilimsel özelliğine zarar verdiği gibi, üniversite camiasında da maalesef huzursuzluğa neden olmuştur çünkü bundan sonra yapılacak seçimlerin, birçok başka kurumda görüldüğü gibi, yandaşlık esasına göre olacağından hiç şüphe yoktur.

Sayın milletvekilleri, yılından bu yana kurum bünyesinde gerçekleştirilen usulsüz kadrolaşmalar sonucunda oluşan deneyimsiz ve bilimsel araştırma konusundan uzak yöneticilerce TÜBİTAK ve TÜBA büyük zafiyetler yaşamaktadır. Özerklikten ve bağımsızlıktan uzak yönetimin bilimsel açıdan da kuruma yakışır bir görünüm sergilediğini söylemek mümkün değildir. TÜBİTAK gibi önemli bir araştırma kurumunun yönetim kademesinde yer alan kişilerin uluslararası bilimsel makale standartlarına göre kabul edilen kaç tane araştırması vardır? Son yıllarda bu kişilerin kaç adet yayını uluslararası yayınlar arasında yer bulabilmiştir acaba? Bilimsel araştırmanın özerk ve bağımsız bir ortamda, uygun maddi koşullar altında yapılabileceği gerçeğini de göz önüne alırsak, yukarıda bahsettiğim kurumlar, karmaşadan TÜBİTAK’ın ülkeyi kalkındıracak gerekli bilimsel çalıştırmaları gerçekleştirmeyeceği açıktır.

Değerli milletvekilleri, son olarak, sanayi bölgesi durumuyla ilgili kısaca birkaç şey söylemek istiyorum. Bilindiği gibi, Türkiye’de sanayi dağılımı dengesiz ve ancak belli alanlarda yoğunlaşmıştır. Doğu ve güneydoğu bölgeleriyle batı bölgeleri arasındaki iktisadi gelişmişlik farkı gittikçe artan bir oranda devam etmektedir. Bölgeler arası bu eşitsizliğe bu Hükûmet de seyirci kalmıştır. Belli bölgelere yığılan sanayi anlayışını değiştirmek için yasal düzeyde çalışmalar yürütülüp bölgelerin potansiyelleri doğrultusunda sanayinin geliştirilmesi ve dağılımı kapsamında yasal düzenlemeler yapılmalı ve iktisadi gelişmişlik düzeyi düşük bölgelere aktarılmak üzere bir an evvel merkezî bir fon oluşturulmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle bütçenin hayırlı olmasını diler, yüce kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canan.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına ikinci konuşmacı Sayın Hüsamettin Zenderlioğlu, Bitlis Milletvekili.

Sayın Zenderlioğlu buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on beş dakika.

BDP GRUBU ADINA HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’yla ilgili, Millî Savunma Bakanlığı bütçesi hakkında Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

bütçesi, AKP’nin geçtiğimiz on bir yıllık bütçeleri gibi sınıfsal tercihleri belirleyen özellikler içermektedir. AKP Hükûmeti bütçesinin, kuşkusuz sömürünün, savaşın, rantın, yoksulluğun bütçesi olacağı şimdiden anlaşılıyor.

Ülkede son aylarda savaş ve savunma maliyetinin giderek artmakta olduğu görülmektedir. Türkiye'nin son yıllarda dünyanın en fazla silahlanan ülkeleri arasında olduğu görülmekte. “Silahlanma, kriz, yoksulluk dinlemiyor.” adı altında ülke kaynakları silah tekellerine aktarılıyor.

Maliye Bakanlığı verilerine göre, Temmuz, Ağustos aylarında bütçede silah araç gereç ve mühimmata yapılan harcamaların yılın ilk altı ayında yapılan toplam harcamaların üzerine çıktığı görülüyor. Bu yılın Ocak-Haziran döneminde güvenlik ve savunmaya yönelik malzeme, hizmet alımları tutarı toplamı ,7 milyon lira. Bu harcamalar Temmuz ayında ,5; Ağustosta ise ,4 milyon lirayı bulmuş durumdadır.

Hâl böyle olunca, AKP Hükûmeti savaştan doğan bütçe açıklarını finanse edebilmek için bir elini emekçilerin cebine atıyor, diğer bir eliyle ise halkı vergilendiriyor.

Son aylarda iğneden ipliğe, doğal gazdan benzine, elektriğe, suya, ekmeğe kadar her şeyin zamlanması, “Bütçe açıklarını nasıl kapatırım?” telaşındandır.

“Peki, halkın cebinden zorla alınan bu vergiler nereye gidiyor?” derseniz sayın milletvekilleri, tabii ki bu vergiler yol, su, elektrik olarak halka dönmemektedir, Amerika’nın çıkarları uğruna bu kaynaklar silah tüccarlarının cebine akmaktadır.

AKP iktidarı, toplumun yoksullaşması, sofrasındaki ekmeğin küçülmesi pahasına büyük silah yatırımları yapıyor. adet F uçağı, insansız hava araçları, Deniz Kuvvetlerinde 24 bin tonluk bir uçak gemisi, saldırı helikopterleri, askerî uydular, füzeler, bombalar almak için kolları sıvamış durumda. Bu kadar silah almak ne işe yarar? Oysa, barış için bu kadar çaba sarf edilseydi silahlara gerek kalmayacaktı. Çünkü savaş; kandır, ölümdür, gözyaşıdır.

Öte yandan, millî savunmaya ayrılan pay sadece silah alımlarıyla sınırlı değildir. Savunma sanayi alanında Türkiye hatırı sayılır silah üreten ülkeler arasına girmektedir. Bütün bu silahlanmanın, üretim faaliyetlerinin maliyeti halkın sırtından çıkmaktadır. Silahlanma bir avuç emperyalist ülkelerin dışında kimseye mutluluk, refah getirmediği gibi, aksine, silahlanan üçüncü dünya ülkelerinin ekonomileri dibe vurmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de ordu âdeta kapalı bir kutu gibidir. Ne olup bittiğini öğrenmek yasaktır. Ordunun harcamaları şeffaf değildir; ordu ne yer, ne içer kimse bilmemektedir. Anayasa’nın ’ıncı maddesindeki değişikle TSK’ya ait olan silah, bina gibi taşınır, taşınmaz malların denetlenmesi üzerindeki gizlilik hükmü kaldırılmıştı. Bu durum bir olumluluktu. Taşınır, taşınmaz malların Sayıştay denetimine tabi olması planlanıyordu. “Sayıştay; bu Kanun ve diğer kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve kesin hükme bağlama işlerini yaparken işlevsel ve bağımsız olan bir kurumdur.” şeklinde tanımlama yüzünden, Sayıştay denetçileri ordunun elindeki malların sayımını yapacak ve denetleyecekti ama askerî harcamalara ilişkin denetim raporlarının kamuoyuna açıklanması TSK’nın hazırlayacağı yönetmeliklere göre olacak. Ancak bu yasa işlemedi, askerî harcamalar hâlen gizli kaldı. Aslında, Sayıştay ordunun tüm harcamalarını denetim altına almalıdır. Ordu bu ülkenin bir kurumudur, bu kurum şeffaf olmalıdır, halka hesap verebilmelidir. Bu, demok-rasinin ve demokratikleşmenin de bir gereğidir.

Değerli milletvekilleri, halkın vergileri savaşa, silaha, savunmaya aktarılmaktadır. AKP Hükûmetinin uyguladığı yanlış politikalar yüzünden toplum yoksullaşmaktadır. Vatandaştan toplanan vergiler, AKP’nin söylediği gibi, toplumun refahına değil, sermayeye, silaha, gaza, bombalara, ölüm makinelerine gitmektedir. Biliyorsunuz ki uygar dünyanın gözü önünde Türkiye tarihinin en büyük sivil katliamı yaşandı. yılında, Şırnak’ın Uludere ilçesinin Roboski köyünde savaş uçakları bir saat boyunca sivil, savunmasız köylüleri bombalamıştır. Bombalama sonucu 19’u çocuk 34 vatandaş bu katliamda hunharca öldürülmüştür. Ardından bir yıl geçmesine rağmen, soruşturmanın gizliliği bahane edilerek, hâlâ bu katliamın failleri açıklanıp yargı önüne çıkarılmamıştır. Bu da manidardır. Roboski halkı ve bizler bu katliamın faillerini, ardındaki zihniyeti elbette biliyoruz. Ne var ki Türkiye Parlamentosu sadece Roboski katliamıyla değil, bu coğrafyada yapılan tüm katliamlarla yüzleşmek ve hakikatleri açığa çıkarmak zorundadır. Artık Türkiye’de bu nesil bu günahları yaşayamaz ve bu ağır vebali taşıyamaz. Devlet, geçmişte eliyle işlediği toplumsal cinayetlerle hesaplaşmak, yüzleşmek zorundadır.

Değerli milletvekilleri, bu bütçe bu hâliyle, yoksulluğu, hukuksuzluğu, adaletsizliği giderek derinleştirecektir; eşitsizlikleri artıracaktır; emekçi sınıflara yönelik esnek, kuralsız çalışma yaşamını âdeta kural hâline getirecektir. Çünkü, AKP Hükûmeti, son on yıldır, sermaye kesimlerine sonsuz teşvikler ve muafiyetler sağlarken, emekçi sınıflarını ise açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm etmiştir. Yoksullaşan kitleler yaşanan örgütsüzlük ve çözümsüzlük ortamında AKP tarafından oy deposu olarak devşirilmeye çalışıldı. Bu politikalara karşı çıkan Kürtler, demokratik talepleri dile getiren, hak arayan, itiraz eden emekçi kesimler de organik kimyasal gazlarla bertaraf edildi ya da cezaevlerine atıldı. AKP Hükûmeti toplumun konuşmasını, örgütlenmesini, söz söylemesini istememektedir. Halk demokratik taleplerini dile getirmekte zorlanmakta ve de kaygı taşımaktadır. Bu nedenle, devletin bu bütçede millî savunmaya bu kadar büyük pay ayırmasının ardında, antidemokratik, militarist anlayışı ve kronikleşmiş Kürt sorunu bulunmaktadır. Bu sorunu sivil hükûmetlerin çözmesi gerekirken askerlere havale etmesinin bir anlamı yoktur çünkü Kürt sorunu bir asayiş sorunu değildir, bir ekonomi sorunu değildir, siyasi bir sorundur. Bu devletin, vatandaşını düşman ilan etmesinin bir faydası da yoktur. Kürtler, Aleviler, kadınlar, işçiler, köylülerden yaşadığımız doğaya kadar her şey AKP Hükûmetinin “düşman” tanımlaması içindedir ya da ötekileştirmektedir. Bu anlayışın yanlış olduğunu ifade ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri zorunlu askerliktir. On beş aylık zorunlu askerlik bir eziyete dönüşmüş durumdadır. Bugün toplumda hiç kimse çocuğunu askere göndermek istememektedir. Türkiye’de bütün gençlerin askerliğe zorunluluk dışında gitmek istemediği ortadadır. Kuşkusuz, askere alımda da yaşanan eşitsizlikler, Türkiye’de otuz yıllık çatışmalı süreç, kışlalarda ölümler, toplumu giderek artan oranda askerliğe gitmeme ve askerliği reddetme noktasına getirmiştir. Avrupa’nın birçok ülkesinde zorunlu askerlik kaldırılırken Türkiye’de binin üzerinde ordu besleme doğru bir yaklaşım değildir.

NATO’nun en büyük ordusu olmakla övünen iktidar çevreleri bu ordunun giderlerinin kimin cebinden çıktığını açıklamamaktadır. Kaldı ki zorunlu askere alınan Anadolu çocukları askerî bürokrasinin emrinde askerî orduevlerinde yer yer çalıştırılmaktadır. Toplumun askerliği reddetmesi demokratik ve insani bir haktır. Bu nedenle askerliğin zorunlu olmaktan çıkarılması herkes için hayırlısıdır.

Kuşkusuz, en acil yapılması gereken şey, atılması gereken adım, vicdani ret hakkının anayasal güvenceye kavuşturulmasıdır. Hiç kimseye iradesi dışında askerlik hizmeti yaptırılmamalıdır ama Türkiye’de vicdani reddini açıklayanlar sürekli olarak askere alınıp bırakılmakta, askerî cezaevlerinde işkenceye maruz kalmakta, sosyal hayatta ikinci sınıf bir vatandaş muamelesi görerek yaşamaya zorlanmaktadırlar. Oysa vicdani ret bir insani haktır. Parlamento bu sese kulak vermelidir, toplumun bu yönlü taleplerini ve isteklerini dikkate almalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Hükûmetinin bütçesi, halktan en adaletsiz şekilde toplanan ağır vergilerin sermayedara, savaşa ve ranta aktarıldığı, eğitim,

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir