osmanlı türkiye haritası / Harita: Homann - yüzyıl başında Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları - AlifArt Auction Sale

Osmanlı Türkiye Haritası

osmanlı türkiye haritası

Osmanlılarda Harita Kullanımı ve Haritacılık 

Osm_Harita_fatihdevri2Göçebe yaşamında bir gerekliliği olaral Türkler çok eski devirlerden beri harita yapıyorlardı. Hiç şüpheiz ki bu gelenekten gelen Osmanlılarında  da harita kullanmakta idiler. Ancak  erken devirlerine ait bu haritaların hiç birisi günümüze ulaşmadı.

Fâtih Sultan Mehmed&#;in padilaşlığında Venedik devletine karşı girişilen rekabetinde etkisi ile Osmanlı haritacılığı gelişme gösterdi. Fatih,  Batlamyus&#;un &#;Geographia&#; adlı eserinin tercüme edilmesini ve bu eserden hareketle bir dünya haritası hazırlanması emrmişti.

Evliya Çelebi, döninde İstanbul&#;da bir &#;esnâf-ı harîtacıyân&#; denilen harita çizmekle ve yapmakla meşgul olan bir esnaf gurubunun varlığından bahseder. Evliya, birkaç lisan birden bilen, özellikle Latince&#;ye çok iyi âşinâ olan bu haritacı esnafının, hazırladıkları haritaları gemicilere sattıklarını belirtir ve gemicilerin bu sayede  okyanuslarda ve büyük denizlerde korkusuzca gezdiklerini anlatır.

Batlamyus'un Dünya Haritası

Batlamyus&#;un Dünya Haritası

Osmanlıda Bilinen en eskisi portolan (deniz haritası) tarihini taşıyan Ahmed b. Süleyman et-Tancî&#;nin Karadeniz’i Atlas Okyanusu&#;nun doğusundaki Avrupa ve Afrika sahillerini, İngiltere adalarını gösteren deniz haritasıdır. Yine Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde kayıtlı bulunan Ebü&#;l Hasan&#;a ait deniz haritası ise Avrupa,  Afrika ve Osmanlı Devleti&#;nin üç kıtadaki topraklarını göstermektedir. Muhtemelen Kanunî Sultan Süleyman dönemine ait olan haritada şehirler kaleler resmedilmiş, vilâyet adlandırması ile otuz altı değişik bölgenin isimleri ve bayrak şekilleri verilmiştir.

Osmanlı haritacılığının en ünlü temsilcilerinden biri de Pîrî Reis&#;in “Kitâb-ı Bahriyye”sidir. Kitap Piri Reis’in amcası Kemal Reis&#;le birlikte başladığı gemicilikteki müşahede ve tecrübelerini aktardığı bir şaheserdir. Kitabın yazılmasında bütün bilgilerin yalnız haritalar üzerinde verilemeyeceği düşüncesinin de payı vardır.

Evliya Çelebi

Evliya Çelebi

Eserde büyük denizler ve adaları, Sultaniye, Kilitbahir ve Bozcaada&#;dan itibaren Ege denizi,  Mora, Adriyatik kıyıları, Venedik, Anadolu&#;nun batı kıyısındaki ada ve limanlar üzerinde ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Pîrî Reis anlattığı her limanı ayrı ayrı göstermiş ve oradaki önemli binaların resimlerini çizmiştir. Kitâb-ı Bahriyye&#;de de sığ yerler, kumsallar, güvenli limanlar, kayalıklar, su kaynakları ve yerleşim merkezleri özenle belirtilmiştir.

Yine Piri Reis’in yılında keşfedilen meşhur dünya haritasına olan ilgi de hiç eksilmeden devam etmektedir. Mart tarihli olan ve Gelibolu&#;da çizilen bu dünya haritasının bugüne sadece bir parçası ulaşabilmiştir. yılında Kahire&#;de Yavuz Sultan Selim&#;e takdim edilen bu haritanın elde kalan parçası Atlas Okyanusu&#;nun iki kıyısında İspanya, Portekiz ve Batı Afrika ile Amerika&#;nın doğu kısımları, Florida ve Antiller&#;i göstermektedir.

Seyyid Lokman&#;ın Sultan III. Murad Şehinşahnâmesi&#;ndeki minyatürde bir yer küresi bulunmakta ve üzerindeki dünya haritasında yeni keşfedilen yerlerin Pîrî Reis&#;in haritalarına göre daha doğruya yakın çizilmiş olduğu görülmektedir. Bu durum, Pîrî Reis&#;ten sonra meydana gelen gelişmelerin takip edildiğini ortaya koymaktadır.

Osm_Harita_Pirireis_

Piri Reis

Osmanlı haritacılık tarihinin bel kemiğini oluşturan İbrahim Müteferrika&#;nın (ö) bu sahadaki faaliyetleri, o günün Osmanlı haritacılığını daha üst seviyeye taşıma amacına yönelik hedefler gütmekteydi. Yeni bir dönemin açılmasına ön ayak olmuş bu gayretlerin dünya haritacılık tarihinde de anlamlı bir yeri vardır. Muasır bazı Batılı eserler, onun matbaasındaki altı makineden ikisini harita basımına tahsis ettiğini bildirmektedir.

Osm_katip_celebi2

Katip Çelebi

Çeviri harita ve atlasların ortaya çıkarılması ve basma haritaların yaygınlaştırılması meseleye sahip çıkılıp kavrandığının işareti sayılabilir. Aynı kategoride Ressam Mustafa&#;nın tarihli Avrupa haritası yine bu yıla ait Kırım ve Nogay memleketi haritası gibi dağınık bölge haritaları da bulunmaktadır. Sulu boya kullanılarak yapılmış harita defterleri ise geniş bir çevreye yayılmış olan aynı tarihlerdeki alâkanın ifadesidir

Çeviri harita ve atlas basımlarına özellikle, &#;de müderris Abdurrahman Efendi yönetiminde açılan ve harita basımı için bir &#;harita destgâhf (tezgâh) ayrılan Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun Matbaası&#;nda devam edilmiştir. Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika kıta haritaları (), daha sonra da Akdeniz. Karadeniz ve Marmara denizinin portolan haritaları basıldı. Çeviri harita ve atlas basımı XIX. yüzyılın başlarından itibaren hızlanmış ve bunların etrafında modern anlamda yeni çalışma ve araştırma alanlarının oluşmasına katkıda bulunmuştur.

Aşağıda, Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve çeşitli kaynaklardan derlenmiş, her biri birer vesika niteliğinde orijinal Osmanlıca haritalar yer almaktadır :

surici ve uskudar

İstanbul- Suriçi ve Üsküdar

Asyai Osmani (Osmanli Asyasi) Anadolu Osmanli Vilayetleri ve Ortadogu

Osmanlı Asya&#;sı Anadolusu

Kafkasya Rusya-Osmanli iran devletleri arasında sınır kafkaslar nil deltası afganistan

Başında Kafkasya

oniki ada ege (adalar) denizi

(Cezayir-i Bahr-i Sefid Vilayeti)

istanbul haritasi catalca sancagi istanbul bogazi

İstanbul Haritası

Avrupa Turkiyesi -Trakya - Avrupai Osmanli

Avrupa Turkiyesi

Rumeli_demiryollari

Rumeli Demiryolları Haritası

Osmanli -Adadolu demiryollari

Anadolu Demiryolları Haritası

Anadolu vilayetleri

Anadolu Vilayetleri

Bibliyografya :
Fikret Sarıcaoğlu, “Harita, Osmanlı Dönemi”, DİA, C. XVI (),
Muzaffer Serbetçi, Harita bilimi tarihinde biyografiler, YTÜ, Istanbul,

Osmanlı İmparatorluğu

Osmanlı İmparatorluğu'nun yılındaki durumunu gösteren ayrıntılı bir harita

Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı Devleti (Osmanlıca:&#;دَوْلَتِ عَلِيَّهٔ عُثْمَانِیَّه, romanize:&#;Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye)[1][2] veya Batı kroniklerindeki kullanımlarca Türk İmparatorluğu, [3][4][dn 2] yılında Oğuz Türklerinden[5]Osman Gazi'nin kurduğu Osmanoğlu Hanedanı'nın hükümdarlığındaOrta Çağ'dan Yakın Çağ'a kadar varlığını sürdürmüş bir imparatorluktur. Bugünkü Türkiye'nin Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuş bir beylik iken, yılında II. Mehmed'in Konstantinopolis'i fethedipBizans İmparatorluğu'na son vermesiyle imparatorluk hâline gelmiştir. yılında, I. Selim'in Büyük Mısır Seferi ile Ridaniye savaşı sonucu İslamhilâfetiOsmanlı Hanedanı'na geçmiş ve bu tarihten sonra gelen her padişah, aynı zamanda halife olmuştur.[6] En geniş sınırlarına yılında ulaşmış;[7]Orta Avrupa'nın bir bölümü ile Balkanlar'ın tamamı, Kuzey Afrika'nın bir bölümü, Hicaz, Mezopotamya, Kafkasya'nın bir bölümü ve Anadolu üzerinde hâkimiyet kurmuştur. yılında Karlofça Antlaşması sonrası gerileme dönemine girmiş ve yılında saltanatın kaldırılması ile birlikte yıkılmıştır.

Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması, yaygın kabule göre yılında olmuştur. Ancak Prof. Dr. Halil İnalcık ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 'da Söğüt'te değil, 'de Yalova'da, Bizans'a karşı yapılan Koyunhisar Muharebesi sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmektedirler.[8][9] Osmanlılar, yılında Konstantinopolis ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nu yıkmış ve bazı tarihçilere göre bu olay, Orta Çağ'ı sona erdirip Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu ve yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı, doğuda Hazar Denizi ile Basra Körfezi'ne; kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde ise Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e kadar uzanmaktaydı.[10]

Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve özerklik tanınmış olan Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti, zaman zaman deniz aşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[11] (), Madeira (), Vestmannaeyjar[12] () ve Lundy[13] () bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Gaza ve cihat anlayışıyla sürekli genişleme eyleminde bulunan devletin hâkimiyeti altındaki topraklarda yaşayan halklar, zaman zaman toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır.[14] Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi yapısında ve hukuk kurallarının oluşumunda İslam dininin belirleyici bir rol oynaması, devletin bir "İslam devleti", dolayısıyla da bir "din devleti" olarak nitelendirilmesine neden olmuştur.[15]

Osmanlı İmparatorluğu dönemi; Osmanlı Hanedanı'nın[16] ve saray erkanının, Rum kadınlarla ve SlavHristiyan halklardan (Sırplar, Bulgarlar, Ukraynalılar gibi) kadınlarla evlilik yapması,[17][18]iskan politikası sebebiyle devşirilenHristiyan çocukların Türk-İslam örf ve gelenekleri ile yetiştirilip yeniçeri ordusuna ve devlet kurumlarına alınmasıyla beraber,[19][20][21]Türk tarihininRoma-Doğu Roma tarihi ile kaynaştığı dönem olarak görülür.[22][23][24][25]

Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler, Türkiye'nin Osmanlı Devleti'nin tek ardıl devleti sayılması gerektiğini savunurlar.[26]

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım tarihinde yıllık Osmanlı saltanatını kaldırdı ve 3 Mart tarihinde de, hem Muhammed'in 'deki ölümünden sonra oluşturulan ve yaklaşık yıldır süregelen halifelik makamını kaldırdı, hem de Osmanlı Hanedanı'nın Türkiye'den sürgün edilmesi kararını aldı. Günümüzde hanedan ile soy bağı olanların bir kısmı Türkiye'de, bir kısmı ise yurt dışında farklı ülkelerde yaşamaktadır.[27][28]

İsim

Ana madde: Osmanlı İmparatorluğu'nun isimleri

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi zamanında Anadolu'da yer alan tüm beyliklerde iktidarın babadan oğula geçtiği ataerkil bir yönetim biçimi hakimdi. Bu tip yönetim anlayışını benimseyen beylikler de ülke ve halk tabakasını hanedanın kurucusunun mirası şeklinde kabul görmekte ve beylikler, hanedanın kurucusunun ismini almaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu da hanedanın kurucusu olan Osman'ın ismini aldı ve Osmanlı Devleti şeklinde anıldı.[29] Osman'ın ismi, Arapça عثمان (Othman) kelimesinin Türkçe formudur. Bazı kimselere göre hanedanın ismi "Ataman" (İngilizcede Ottoman) adından aldığı söylenir.

Devlet, Osmanlı Türkçesinde "imparatorluk", günümüz Türkçesinde "yüce devlet" anlamına gelen Devlet-i Aliyye (Osmanlıca:&#;دولت عليه) ve devleti yöneten hanedanı belirtmek için "Osmanlı Hanedanı" anlamına gelen Hanedan-ı Âl-i Osman isimlerini kullandı. Tanzimat Fermanı ilanının sonrasında ise ismin sonuna eklenen Osmānīye (Osmanlıca:&#;عثمانیه) kelimesiyle beraber "Yüce Osmanlı Devleti" anlamına gelen Devlet-i Alīyye-i ʿOsmānīye (Osmanlıca:&#;دولت عليه عثمانیه)[1][30] olarak isimlendirildi. Bu isimlendirme, yüzyılın Türkçe belgelerinde de geçmektedir.[31]Cumhuriyet sonrasında kullanılan Türkçede ise Osmanlı İmparatorluğu ya da Osmanlı Devleti isimleri de kullanıldı.

yüzyıldan önceki İngilizce kaynaklarda Turkey,[32]Turkish Empire[33] ve Ottoman Turkey[34][35] şeklindeki kullanımlara da rastlanır.

Batı Avrupa'da ise, Osmanlı İmparatorluğu (İngilizce:&#;Ottoman Empire) ve Türkiye (İngilizce:&#;Turkey) olmak üzere iki isim birbirinin yerine kullanıldı. "Türkiye" adı, hem resmî hem de resmî olmayan ortamlarda gitgide daha çok yaygınlaştı. Bu ikilem, Ankara merkezli yeni kurulan Türk hükûmetinin Türkiye'yi ülkenin resmî adı olarak seçtiği yıllarında sona erdi. Günümüzde bazı tarihçiler, imparatorluğun çok uluslu karakterinden dolayı, Osmanlı'dan bahsederken Türkiye, Türkler ve Türk terimlerini kullanmazlar.[36]

Günümüzde modern Türkiye için de Turkey kullanımının yaygın olmasının yanı sıra Republic of Turkey kullanımıyla, Osmanlı İmparatorluğu dönemi (Ottoman Turkey) ile Cumhuriyet dönemi birbirinden ayrılır.

Kayı boyu ve Osmanlı ailesi

Ayrıca bakınız: Kayı boyu ve Osmanlı Hanedanı

Kayı boyu damgaları

Genel görüşe göre Osmanlı ailesinin, OğuzlarınBozok kolunun Gün Han soyuna mensup olan Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.[37][38] Osmanlıların etnik kökenleri hakkında bilgi veren ilk dönem Osmanlı kronikleri, genel anlamda aynı görüşü paylaşmaktadırlar.[39] İlk dönem kroniklerinde verilen bilgiler, Oğuz Kağan Destanı ile aynıdır. Destana göre Oğuz Han'ın Gün Han, Ay Han, Yıldız Han, Gök Han, Dağ Han, Deniz Han olmak üzere altı oğlundan ilk doğan üç tanesi (Gün Han, Ay Han, Yıldız Han) Oğuz boylarının sağ kolunu, diğer üçü ise sol kolunu oluşturuyorlardı.[37]Oğuz Han'ın her bir oğlunun dört boyu mevcuttu. Oğuz boyları ise toplamda yirmi dört boydan meydana gelmekteydi.[dn 3] Oğuz Han'ın altı çocuğunun oluşturduğu bu boyların Gün, Ay ve Yıldız kollarına Bozoklar (ya da Bozoklu); Gök, Dağ ve Deniz kollarına ise Üçoklar (ya da Üçoklu) denmekteydi.[37] Orduda ve şölen adı verilen ziyafetlerde Bozoklar Han'ın sağ tarafında, Üçoklar ise sol tarafında yer alırlardı. Bozoklar'da en başta Gün Han'a mensup olan boylar, Üçoklar'da ise Gök Han'a ait boylar gelirlerdi.[37] En başta yer alan Gün Han'ın derecelerine göre sırasıyla Kayı, Bayat, Alkaevli ve Karaevli adlı dört boyu gelirdi.[40]

Kayı, kelime anlamı olarak "muhkem, kuvvet ve kudret sahibi" demektir. Damgaları seafoodplus.info ya da KAYI BOYU seafoodplus.info şeklinde olup, bunlar "iki ok arası bir yaylı ok"u temsil etmektedir.[40][41]

Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu hakkındaki bilgilerin büyük çoğunluğu, geç yüzyıl ve erken yüzyılda yazılmış Türkçe eserlere dayanmaktadır.[39] Türk şair Ahmedî'nin İskendernâme isimli eseri, bu konuda yazılan ilk Osmanlı kaynağı olarak kabul edilmektedir.[39] Yazıcızâde Ali'nin Tevârih-i Âl-i Selçuk isimli eserinde de Osmanlılar'ın Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.[39] Ahmedî'nin İskendernâme isimli eserinin Âğâz-ı Dâsitân bölümünde, Ertuğrul Gazi'nin Oğuzlardan Gök Han'ın soyundan geldiği yazmaktadır.[42] Osmanlı tarihçisi Enverî ise, Osmanlıların Oğuz soyundan geldiğinden bahsederek Kayıların soyunu Nuh'a kadar götürdüğünü söylemiştir.[43] yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Şükrullâh ise Behcetü't Tevârîh isimli eserinde, Kayıları Nuh, Yafes, Kayı Han, Kara Han, Oğuz Han, Gök Alp, Kızıl Buğa, Kaya Alp, Süleyman Şah, Ertuğrul, Osman, Orhan, Murad, Bayezid, Murad ve Mehmed olarak sıralamıştır.[44] II. Mehmed devrinde yaşayan Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazâde ise, Osmanlıların tarihini anlattığı Tevârîh-i Âl-i Osman isimli eserinde, Şükrullâh gibi Osmanlıları Nuh'a kadar götürmüştür. Ancak Şükrullâh'tan daha fazla isme yer vermiştir.[45] Bunların dışında İbn-i Kemal[46], Naîmâ[47], Mahmûd el-Bayâtî[48], Oruç Bey[49], Neşrî[50], Kâtip Çelebi[51] ve Mustafa Nuri Paşa[52] gibi kronik yazarlarının kaynaklarında da bu silsileler hemen hemen benzerdir.

yüzyılın ilk yıllarından itibaren Herbert Adams Gibbons'un Osmanlıların gayrimüslim tebaadan geldiği iddiasıyla, Osmanlıların kuruluş ve etnik kökenleriyle ilgili yeni bir tartışma başladı. Gibbons'un iddiasına göre, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi, daha sonra kayınpederi olacak olan Şeyh Edebali'nin evinde onun verdiği Kur'an'ı sabaha kadar ayakta okur ve bir rüya görür. Rüyasında melek ona; bu ebedi sözleri büyük bir saygıyla okuduğundan dolayı, çocuklarının ve çocuklarının çocuklarının neslinin büyük bir onura sahip olacağını söyler. Osman bu sayede Müslüman olur.[53] Gibbons'a göre Osman, Moğol istilasından kaçarak Söğüt'e gelen küçük bir aşiretin beyidir. Yine yazara göre Osmanlılar, özellikle İslam dinini kabul eden Rumlar ile birlikte Türk ırkının dışında yeni bir ırk oluşturmuşlardır.[53] Gibbons bu düşüncesiyle Osmanlıların Oğuz ve Kayı soyundan geldikleri görüşünü kabul etmemiştir.

Alman tarihçi Josef Markwart, Dîvânü Lugati't-Türk'te geçen Kayları Kayı olarak kabul etmiştir ve bununla birlikte Osmanlıların Moğolların Kay kabilesinden geldiklerini ve Türkleşmiş bir Moğol olduklarını iddia etmiştir. Mehmet Fuad Köprülü ise Dîvânü Lugati't-Türk'te hem Kaylardan hem de Kayılardan (Kayığ) bahsedilmesi nedeniyle Markwart'ın bu tespitinin yanlış olduğunu belirtmiştir.[54]

Tarihçi Paul Wittek ise, Osmanlıların şecerelerinin Oğuzların Kayı boyuna bağlı olmadığını savunmuştur. Wittek'e göre Kayı boyu ile ilgili şecereler, devletin kuruluşundan yıl sonra yazılmaya başlanan Osmanlı kroniklerine dayanan efsaneleştirilmiş öykülerdir. Paul Wittek çalışmalarında Osmanlı kroniklerini sık kullanan tarihçilerden bir tanesi olsa da, Osmanlı'nın etnik geçmişi hakkında kroniklere güvenmemiştir. Osmanlı'nın toplama bir kabile olduğunu ve devleti Anadolu'nun uçlarında yaşayan gazilerin kurduğunu savunmuştur.[55][56] Ayrıca II. Murad devrinden sonra Kayı ve Oğuz unsurlarının diğer beylikleri kontrol altına almak ve üstünlük kurmak amacıyla çokça vurgulandığı görüşünü belirtmiştir.[57]Rudi Paul Lindner da Kayı boyu şecerelerinin II. Murad devrinde diğer beyliklere karşı üstünlük sağlamak için uydurulduğunu iddia etmiştir.[58] Lindner, yüzyıl kroniklerine dayanarak Osmanlıların soyunu Oğuzlara çıkarmanın inandırıcı olmayacağını söylemiştir. Lindner, Osman'ın devleti yanındaki göçebelerle birlikte kurduğunu iddia etmiştir.[59]

Türk tarihçi Prof. Dr. Feridun Emecen, ve yüzyıla ait bazı tahrir defterlerinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Kayıların mevcut olduğunu belirtmiştir. O yıllarda Kayı boyuna mensubiyetin çok cazip olmadığı için, Osmanlıların diğer Anadolu Türkmen beyliklerine karşı üstünlük kurmak amacıyla böyle bir iddiada bulunmayacaklarını söylemiştir.[60]Mehmet Fuad Köprülü de Feridun Emecen ile hemen hemen aynı görüşleri paylaşmıştır. Köprülü, Osmanlıların meşruiyet kazanmak amacıyla sonradan bir silsile uydurmadığını söylemiştir. Köprülü, böyle uydurma bir iddiada saray tarihçilerinin de ortak bir anlatıyı yazacaklarını savunarak, günümüzdeki kroniklerde bu konuyla ilgili farklılıkların olduğunu ve bunun sonucunda Kayı boyu görüşünün uydurma olmadığını belirtmiştir.[61]

İsmail Hakkı Uzunçarşılı da Kayıların varlığını kesin olarak kabul eden tarihçilerdendir. Uzunçarşılı'ya göre Osman Gazi'nin ele geçirdiği toprakları Oğuz geleneğine göre yakınlarına ve silah arkadaşlarına dirlik olarak pay etmesi, Kayı görüşünün gerçek olabileceğinin en önemli işaretlerinden birisidir.[62]

Prof. Dr. Halil İnalcık ise II. Murad zamanında, Timur'un Cengiz Han'ın soyundan gelmesini üstünlük unsuru sayarak Osmanlılar'a karşı egemen olmak istediğini ve buna karşı ise Osmanlıların Kayı boyu ve Oğuz hikâyesini uydurduklarını söylemiştir. Bu tarihten sonra ise dünyaya gelen şehzadelere Oğuz ismi konulmaya başlanmış, çeşitli silah ve topların üzerine de Kayı damgası işlenmiştir.[63][64] Mehmet Ali Kılıçbay'a göre, I. Murad zamanında Osmanlıların Anadolu beyliklerinin üzerine gitmeye başlamasıyla ortaya çıkan soylu-soysuz tartışmaları sonucunda, Osmanlılar Kayı boyunu ortaya atarak diğer beyliklere üstünlük sağlamak istemiştir.[65]

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

Oğuz Han

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

Gün Han

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

Kayı

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

Saçıkaralılar

&#;

&#;

Kurtlu

&#;

&#;

Kızılkeçili

&#;

&#;

Karakeçili

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

Atçekenler (Tanrıdağı Türkmenleri)

&#;

Sarıkeçili

&#;

Haculu

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

&#;

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir