azınlık spor kulüpleri ve sporcular / One moment, please

Azınlık Spor Kulüpleri Ve Sporcular

azınlık spor kulüpleri ve sporcular

Yürümek sıkıcı değildir, hiçbir zaman da sıkıcı olmamıştır.

Tümüyle hareketsizliğe mahkûm edildiğimiz bugün yürümek için yüzlerce yol ve yüzlerce sebep olduğunu belirten Annabel Streets, bizi yürümek üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.

Nasıl yürüneceğini bildiğimizi düşünürüz.

Ne de olsa yürümek, kazandığımız ilk becerilerden biridir.

Ancak çoğumuz bu konuda rutinlere takılıp kalırız; hep aynı yerde, aynı şekilde, aynı süre boyunca ve aynı insanlarla yürürüz.

Bilimsel çalışmalarla ve anekdotlarla donatılan, bir yürüyüş rutininin nasıl oluşturulacağına dair ipuçlarıyla desteklenen ‘Yürümenin 52 Yolu’ bizi yeni yerlerde, yeni yürüyüş arkadaşlarıyla, gündüz ya da gece fark etmeksizin yeni zaman aralıklarında yürümeye, yürürken yeni beceriler edinmeye teşvik ediyor.

Kitap, her adımımızda hayattan daha fazlasını elde edebileceğimiz gerçeğini gözler önüne serecek bir rehber niteliğinde.

Yürümenin faydalarını anlatan kitap, yıl boyunca dışarı çıkmamız ve hareket etmemiz konusunda bizi motive edecek.

Streets, dışarı çıkıp hareket etmenin ‘içinde yaşadığımız karmaşık dünyayı takdir etmemize’ yardımcı olabileceğine dair kayda değer örnekler sunuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Bu kitap, yürümeye yazdığım aşk mektubumdur. Umarım sizi oturduğunuz yerden kalkıp yola koyulmak, sık sık yürümek ve çoğu zaman açık havada yaşanan bir hayatın büyük ayrıcalığının tadını çıkarmak için harekete geçirir.”

  • Künye: Annabel Streets – Yürümenin 52 Yolu: Sağlıklı ve Mutlu Olmak İçin Yürüyüş Yapmanın Şaşırtıcı Bilimi, çeviren: Türkan Çolak, The Kitap Yayınları, spor, sayfa,

Ulusal kimlik inşalarında, milli efsanelerde, spor çok canlı, güçlü bir sembolizm kaynağıdır.

Selim Rumi Civralı’nın bu usta işi çalışması da, spor ve ideoloji arasındaki ilişkiyi tarihsel bir bakışla izliyor.

Civralı burada,

  • Eski Türk topluluklarında şamanların “oyun kurucu” rollerini,
  • Din ve spor cezbesini birleştiren dans ritüellerini,
  • Pehlivan tekkelerini,
  • Birinci Dünya Savaşı’na eşlik eden sporcu seferberliğini,
  • Erken Cumhuriyet’te kadınların yeni bir iffet anlayışıyla spora katılmalarını,
  • Türkiye’de sporun seyrinde Balkan oyunları tasarısını,
  • Naim Süleymanoğlu’nun ilticasının siyasi dinamiklerini,
  • Ve bunun gibi pek çok dikkat çekici konuyu irdeliyor.

Kitap, uygarlık tarihine sporun penceresinden bakmasıyla çok önemli.

  • Künye: Selim Rumi Civralı – Atletik Politika: Spor ve İdeoloji, İletişim Yayınları, siyaset, sayfa,

Fransa&#;nın Zinedine Zidane efsanesinden sonra dünya futboluna armağan ettiği en görkemli savunma oyuncularından Franck Ribéry&#;nin hayat hikâyesi.

Şu an yıllık 10 milyon avroluk kazanca sahip Ribéry&#;nin çocukluğunda geçirdiği ve kariyerinde dönüm noktası teşkil eden kazadan inşaat işçiliğine ve futbolun zirvesine uzanan hayatı, okunmayı fazlasıyla hak ediyor.

  • Künye: Uğur Önver – Şampiyon Ribéry, Kırmızı Kedi Yayınları

Asıl adı Wushu olan Çin Kung Fu&#;sunu üstatlar, ekoller ve dövüş teknikleriyle irdeleyen bir inceleme.

Kitap, önemli teknikleri sunmasının yanı sıra, Wushu&#;nun Çin kültürüyle ilişkisi, tarihsel gelişimi, Wushu&#;nun edebiyat, sinema ve televizyonda işlenişi gibi, barındırdığı ilginç bilgiler için de okunabilir.

  • Künye: Wang Guangxi – Çin Kung Fu&#;su, çeviren: Sinan Baykent, Kaynak Yayınları, spor, sayfa,

&#;Mağlubu Anlatmak&#;, futbol yazarlığının özgün kalemlerinden İslam Çupi&#;nin, &#;den &#;e dek Milliyet gazetesinde yayımlanan yazılarından bir derleme.

Çupi, 44 yıllık gazetecilik yaşamında, başta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Spor Yazarları Derneği olmak üzere, birçok kurumdan ödül aldı.

Özgün Türkçesi ve benzetmeleriyle Çupi, spor yazarlığını bir meslek haline getirdi ve bir ekol oluşmasını sağladı.

Yazılarını takip edenlerin, bir spor yazarı olduğu kadar bir edebiyatçı gözüyle de baktığı Çupi&#;yi Beşiktaşlı Baba Hakkı (Yeten) de, &#;sporun Balzac&#;ı olarak tanımlamıştı.

Derleme, Çupi&#;nin lezzetli yazılarını yeniden okumak için iyi bir fırsat.

  • Künye: İslam Çupi – Mağlubu Anlatmak, derleyen: Barış Karacasu ve Yavuz Yıldırım, İletişim Yayınları, futbol, sayfa

Futbolun “ordinaryüs”ü Lefter’i, Lefter Küçükandonyadis’i kim unutabilir!

Peki Vahram Papazyan’ı,

Tahtaperde Aleko’yu,

Büyük Garbis’i,

Buhuri’yi,

Vartan Tetikbaş’ı,

Garo Hamamcıoğlu’nu…

İşte bu harika çalışma, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte azınlık spor kulüplerini, bu kulüplerin yetiştirdiği büyük oyuncuları ve kulüplerin Türk sporunun gelişimindeki unutulmaz katkılarını gözler önüne seriyor.

Orhan Şevki, Osmanlı’da esas olarak yabancılar aracılığıyla başlayan modern spor faaliyetlerini ve bu faaliyetlerin azınlık spor kulüpleri bağlamında geçirdiği dönüşümü kayda alıyor.

Modern sporların bizde ortaya çıkış süreci çok ilginçtir.

Bunlar daha çok yabancılar aracılığıyla icra edilmiş, fakat bu faaliyetler kimi baskılarla karşılaşmış, özellikle bu alan Türk sporculara yasaklanmıştı.

Bu öyle bir boyut almıştır ki, Türk futbolcular bu yasakları delmek adına, adlarını değiştirip futbol oynamaya çalışmışlardır.

Şevki’nin bunun gibi çok ilginç bilgilerle harmanladığı kitabından, yüzyılın başlarında art arda kurulmaya başlanan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi Türk kulüplerinin gelişimine dair ayrıntıları ve azınlık spor kulüplerinin çok iyi futbolcular yetiştirerek çoğunu bu kulüplere verdiğini de öğreniyoruz.

Kitap bunun yanı sıra,

  • Türk sporuna azınlık sporcularının katkılarının neden yadsınamaz olduğunu,
  • Azınlık spor kulüplerinin sayısız milli sporcu, sayısız şampiyon çıkardığı altın çağını,
  • Siyasi olayların getirdiği baskılar sonucu nüfusları yavaş yavaş azalan gayrimüslim cemaatlerle birlikte azınlık kulüplerinin de tek tek eriyişini,
  • Bu süreçten sonra maddi olanakların tükenmesi nedeniyle kulüplerin kendi yağlarıyla kavrulmayı sürdürme çabalarını,
  • Ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konuyu irdeliyor.

Çalışma, yukarıdaki isimlerin yanı sıra, Garbis Zakaryan, Kasapoğlu, Niko Kovi, Violet Kostanda, Rober Eryol ve Lale Kohen’i yeniden hatırlamak ve anmak için çok iyi bir fırsat.

  • Künye: Orhan Şevki – Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, İş Kültür Yayınları, spor tarihi, sayfa,

Yazarlarından birinin, buz pateni alanında Dünya Şampiyonluğu bulunan Karin Künzle-Watson olduğu elimizdeki eser, buz patenini düzgün bir şekilde ve teknikle öğrenmek için neler yapmamız gerektiğini anlatıyor.

Çok sayıda resimden oluşan kitapta, iyi bir buz pateni için olmazsa olmaz egzersizler, hedefler ve akılda tutulması gereken önemli noktalar anlatılıyor.

Çalışmanın, baştan beri Türkiye&#;de de büyük ilgi gören buz pateni sporuna yeni başlamak isteyenlerle, amatör düzeyde buz pateni ile uğraşanlara temel düzeyde teknik bilgi sağladığını ve buz pateninin her türünün ve her düzeyinin temeli olan ana prensipleri tanımlayıp ortaya koyduğunu söylemeliyiz.

  • Künye: Karin Künzle-Watson ve Stephen J. DeArmond – Buz Pateni, çeviren: C. Mengü Tunçay,  Efil Yayınevi, spor, sayfa

Gazeteci ve reklamcı Semiral Bilbaşar, tam bir at tutkunu ve uzun yıllardır hobi olarak atlarla uğraşıyor.

Yarış atı yetiştiriciliği de yapan yazar, Türkiye atçılık tarihi ile at yarışçılığı konusunda arşivlik bir esere imza atmış.

Bilbaşar, at tutkusunun peşinden Türkiye&#;nin ve dünyanın farklı yerlerine yaptığı ziyaretlere dair izlenimlerini okurlarıyla paylaşmakta.

Künye:Semiral Bilbaşar – Atlar, Türkiye Jokey Kulübü Yayınları

Philippe Mengue, doğal fiziksel yetenekleri kadar, sporu da seven, spor tutkunu bir babanın etkisiyle, içine çok erken yaşlarda spor aşkı aşılanmış olmasıyla, hayatı boyunca fiziksel aktivitelere ilgi duydu.

Bu ilginin neticesi olan elimizdeki kitabı ise, yürümek, koşmak, yüzmek gibi fiziksel aktiviteler konusunda, oldukça özgün bir felsefi sorgulama sunuyor.

Mengue burada,

  • Deleueze’da sporun içgüdüsel olarak reddini,
  • Rimbaud’nun Habeşistan günlerini,
  • Rousseau ve Kerouac’taki yola koyulma fikrini,
  • Merleau-Ponty ile Maldiney’e göre “estetik” beden veya görüngübilimcilerin duyumsayan bedeni,
  • Kötülük yazınında Sade’la, Bataille’la ele alınan erotik bedeni,
  • Artaud ile “organsız beden”i,
  • Bedenin Eros aracılığıyla Platon’dan beri en yüce felsefeyle bağlantılı olma halini,
  • Tanrısal tapınma aracı olarak antik spor müsabakalarını,
  • Bedenin denizde aldığı “oluşlar”ı,
  • Ve bunun gibi, spor ve hareket halindeki beden üzerine sistemli pek çok düşünce egzersizi yapıyor.

Künye: Philippe Mengue – Yürümek, Koşmak, Yüzmek: Kaçak Beden, çeviren: Orçun Türkay, Yapı Kredi Yayınları, felsefe, sayfa,

Fransa Bisiklet Turu’nu yedi kez üst üste kazanarak gelmiş geçmiş en büyük bisikletçilerden biri olmuş, fakat daha sonra doping yaptığı gerekçesiyle şampiyonlukları elinden alınmış Lance Armstrong’un şeytani zekâsıyla yarattığı organizasyonu hakkında, daha da önemlisi doping gerçekleri hakkında çok önemli bir çalışma.

Armstrong, dünya çapında yankı uyandıran skandaldan sonra, ilk kez Juliet Macur’la görüşmeyi kabul etmiş.

Macur Armstrong’un anlattıklarıyla yetinmiyor; Armstrong’un ailesinin, yakın arkadaşlarının, takım arkadaşlarının, yetkililerin, sponsorların ve rakiplerinin aralarında bulunduğu yüzü aşkın isimle görüşmüş.

Bu kitap, korkunç hırsı, başarı için hiçbir ahlaki çekincesi olmayan ve yalanlarla örülü bir adamın hikâyesi niyetine okunabilir.

Armstrong’un karakteri kimi zaman okurda nefret uyandırıyor, kimi zaman yaptığı gülünçlüklerle bizi güldürüyor, kimi zaman da bu çapta bir yalan düzeni kurabilecek zekâsıyla bizi şaşırtıyor.

Macur’un çalışması, Armstrong’un “Armstrong Sistemi” adıyla anılan, gelmiş geçmiş en karmaşık, en ayrıntılı doping programını nasıl şeytani bir ustalıkla yarattığını ve uygulattığını bir bir ortaya koymasıyla çok kıymetli.

  • Künye: Juliet Macur – Tekerlekli Yalan: Lance Armstrong&#;un Düşüşü, çeviren: Algan Sezgintüredi, Domingo Kitap, spor, sayfa,

Biz Lefter’lerle &#;oktuk

Güncelleme Tarihi:

Kenan Başaran / [email protected]

Oluşturulma Tarihi: Şubat 06,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Türkiye’de sporun gelişiminde ‘azınlık’ olarak tanımlanan Ermeni, Yahudi ve Rumların da payı büyük. Orhan Şevki’nin imzasını taşıyan ‘Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular’ isimli kitap, bu konuda şahane bir arşiv kıymetinde.

Haberin Devamı

Bu topraklarda sporun ve özellikle de futbolun doğuşunda ‘yabancı’ların ilk harcı koyduğunu biliriz. Memleketimizde sporun gelişiminde ‘azınlık’ olarak tanımlanan Ermeni, Yahudi ve Rumların da payı büyüktür. İş Bankası Kültür Yayınları, kütüphanemizin spor rafına kıymetli bir eser daha kazandırdı. Orhan Şevki’nin imzasını taşıyan ‘Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular’ isimli kitap, şahane bir arşiv. Futboldan boksa, tenisten atletizme, halterden izciliğe kadar azınlıkların kurduğu tüm spor kulüplerini ve sporcuların serüvenlerini derli toplu şekilde kayıt altına alıyor. Kitap, ‘Osmanlı Dönemi’ ve ‘Cumhuriyet Dönemi’ olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor. Dikkat çeken ilk nokta, Osmanlı döneminde kulüp sayısının fazlalığı. Elpis, Tatavla, Dork, Maccabi, Pera gibi çok sayıda futbol kulübünün yanı sıra baskette YMCA, bisiklet ve izcilikte de H.M.İ.M gibi kulüpler mevcut.

Haberin Devamı

Futbol kulüplerinin fazlalığında, Osmanlı’da Müslümanlara futbol oynamanın yasak olmasının tesiri büyüktür. Birçok kişi isim değiştirerek futbol oynamaya çalışmıştır. Beşiktaş, ’te kurulsa da futbol faaliyetleri ’da başlar. Cumhuriyet dönemiyle birlikte kulüp sayısında bariz bir azalma görülür. Savaşların da etkisiyle arasında azınlık kulüpleri hiçbir faaliyet göstermez.

Nazi Almanya’sının ev sahipliğini yaptığı Berlin Olimpiyat Oyunları’na giden Türkiye Basketbol Milli Takımı’nda Musevi sporcuların da bulunması övünülesidir. Lakin İkinci Dünya Savaşı sırasındaki ’20 kura’ uygulaması da gocunulasıdır. Misal Nor Şişli’nin yeniden askere alınan futbolcuları döndüklerinde kupa ve şiltlerinin çoğunun yok olduğunu görür. Varlık Vergisi’nden yılan Maccabi Kulübü de İsrail’e göçer ve bugünkü Maccabi Haifa’yı kurar. Eylül olayları ise Süryani cemaatinin takımı Gedikpaşa’yı yok olma noktasına getirir.

arasında da azınlıkların taşıyıcı kulüpleri Şişli, adı Beyoğlu olarak değiştirilen Pera (’de çıkan kanun gereği) ve Taksim olur.
Kıbrıs’ta yaşanan elim hadiseler özellikle Beyoğluspor’u çok olumsuz etkiler. Kulüp 1. Lig’e çıkacakken yaşanan protestolardan ötürü irtifa kaybedip liderlikten beşinciliğe kadar düşer. Keza 70’lerde de ASALA’nın terör eylemlerinin yarattığı iklim nedeniyle Türkiye’den göç edenler olur ki bu süreçte Şişli ve Taksim çok sayıda oyuncusunu kaybeder. Maccabi İsrail’e göç etse de Yahudiler ’ların başında ‘Yıldırımspor’ isimli bir basket takımı kurar. 80’lerden günümüze de Şişli, Beyoğlu ve Taksim faaliyette bulunur.

Haberin Devamı

Elbette halihazırda Türkiye’nin en eski kulübü olan; tarihli Kurtuluşspor da ayakta kalmaya devam ediyor. Kulübün ana faaliyeti basketbol. Ve ay yıldız için de mücadele eden sayısız ‘azınlık’ sporcusu. İşte birkaçı: Yorgo, Niko Alibrantis, Vahran Papazyan, Garbis İstanbulluoğlu, Rober Eryol, Garbis Zakaryan, Koço Kasapoğlu, Lefter Küçükandonyadis
Kitabı inceleyip masaya bıraktığımda içimde oluşan duygu ister istemez şuydu: Azınlıklar azaldıkça biz de azalmışız; hayatın birçok alanında olduğu gibi sporda da

Süper Lig bu sezon ‘Lefter Küçükandonyadis’ adıyla oynanıyor. Sahi hep yeni Metin Oktay’lar, Baba Hakkı’lar çıkarmaya çalışırken, yeni Lefter’lerimiz nerede?

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Azınlık Spor Kul&#;pleri ve Sporcular
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Azınlık Spor Kul&#;pleri ve Sporcular

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Azınlık Spor Kul&#;pleri ve Sporcular

sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.

Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular &#; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e



Açıklama

Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular &#; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular, Türkiye’de sporun bir başka tarihçesini sunuyor. Osmanlı’da, esas olarak yabancılar aracılığıyla başlayan modern spor faaliyetleri çeşitli baskılarla karşılaşmış; özellikle futbol Türk sporculara yasaklanmıştı. Öyle ki Türk futbolculardan bazıları sırf yasakları delmek uğruna adlarını değiştirip futbol oynamaya çalışmışlardı. II. Meşrutiyet ile birlikte gelen özgürlük ortamı Türk sporcuların da sahalara çıkmasına imkân sağladı. Cumhuriyet ile birlikte bu süreç hem büyük bir hız kazandı, hem de kurumsallaştı. yüzyıl başından itibaren art arda kurulan Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve diğer Türk kulüpleri yıllarca Türk sporuna hizmet ederken, azınlık spor kulüpleri de çok iyi sporcular yetiştirdiler ve bunların çoğunu da bu üç büyük kulübe verdiler. Böylece Türk sporuna azınlık sporcuların katkıları yadsınamaz hale geldi. Aralarından sayısız milli sporcu, sayısız şampiyon çıktı.  Ancak siyasi olayların getirdiği baskılar sonucu nüfusları yavaş yavaş azalan gayrimüslim cemaatlerle birlikte azınlık kulüpleri de tek tek eridi, çoğu sporcular yitip gitti. Maddi olanaklar tükendi, bu kulüpler kendi yağlarıyla kavrulmayı sürdürdüler. Bugün artık Türk sporunda bir Vahram Papazyan, bir Tahtaperde Aleko, bir Büyük Garbis, bir Buduri, bir Garbis Zakaryan, bir Vartan Tetikbaş, bir Garo Hamamcıoğlu, bir Kasapoğlu, bir Niko Kovi, bir Violet Kostanda, bir Rober Eryol, bir Lale Kohen, bir “Ordinaryüs” Lefter çıkmıyor.  Ama hiç değilse anıları koruyabiliriz. Spor, müzik ve Adalar tarihleriyle ilgili çalışmalarıyla da bilinen Orhan Şevki, elinizdeki kitapla işte bunu yapıyor. Kitap, A z ı n lı k S p o r K u l ü p l e r i v e S p o r c u l a r alanına giren her madde ve her ismi eksiksiz bir şekilde kapsama iddiasını tabii ki taşımıyor, ama okuyucuyu yukarıda sayılan isimler ve daha niceleriyle, unutulmaz takımlarla, güzel anekdotlarla birlikte sporun hemen her dalında bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır