iş davası delil listesi / HMK Madde Tanık Gösterme Şekli

Iş Davası Delil Listesi

iş davası delil listesi

Şekli hukukun bir parçası olan sayılı HMK’nın amaçlarından birini yargılamanın makul sürede bitirilmesi oluşturmaktadır. Bu itibarla kanun koyucu taraf işlemlerinin süresi ve şekli bakımından birtakım kısıtlamalar getirmiştir. Yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlanması için öngörülen hususların en önemlisi, taraflara yapacakları işlemler için belirli bir süre tanınması ve bu sürelerin hak düşürücü nitelik taşımasıdır. 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir kararında vurguladığı üzere: 

HMK'nın maddesiyle düzenleme altına alınan “somutlaştırma yükü ve delilerin gösterilmesi” zorunluluğu; davacı taraf yönünden “Dava dilekçesinin içeriği” başlıklı maddenin 1-f bendiyle “İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” hususunun düzenleme altına alınmasıyla, davalı taraf yönünden ise “Cevap dilekçesinin içeriği” başlıklı maddenin 1-e bendiyle “Savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” hususunun düzenleme altına alınmasıyla “iddia ve savunmaya yönelik dayanılan vakıa ve o vakıanın hangi delille ispatlanacağı” hususları birbiri ile bir bütün olarak ele alınmış olup, dayanılan vakıa ve o vakıanın ispat vasıtası delilin aynı anda gösterilmesi zorunluluğu tartışmasız olarak açıklanmıştır. 

HMK’nın Maddesinde düzenlenen taraflarca hazırlanma ilkesi gereği; “Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” Bu sebeple taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı yargılamalarda deliller taraflarca getirilmelidir. Fakat hâkimin kendiliğinden başvurabileceği bazı delillerin bulunduğu unutulmamalıdır. (bilirkişi, keşif vs.) 

HMK’nın /1-f maddesinde dava dilekçesinin zorunlu unsurları sayılmakla, davacıya dava dilekçesinde iddia ettiği her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. 

Kanunun /1-e maddesi de davaya cevap dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlar arasında delillere yer vermiştir.

DELİLLERİN HASREDİLMESİ

Bir tarafın, ispatla yükümlü olduğu bir vakıa için bütün delillerini göstermesine ve bundan başka da bir delili olmadığını beyan etmesine delillerin hasredilmesi denir. Delillerin hasredilmesinden sonra yeni delil gösterilemez. 

Davacı dava açarken dava dilekçesinde vakıaların ispatına yarar delilleri bildirmek zorundadır. HMK’nın /f bendi bakımından iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği dava dilekçesinde belirtilmiş olmalıdır. Bu durum aynı zamanda somutlaştırma yükümlülüğünün bir gereğidir. Davalı da cevap dilekçesinde delillerini bildirmek zorundadır. 

Fakat bazı deliller dava dilekçesinde belirtilmesine karşın mahkemeye sunulmamış olabilir. Bu noktada HMK’nın /ç. Maddesine göre; taraflara ön inceleme duruşması davetiyesi gönderilirken davetiye üzerine, davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği yazılır.” Bu hüküm kanuna tarihinde yapılan değişiklikle eklenmiştir. Buna göre taraflar dilekçelerinde bildirmiş olup da sunmadıkları delilleri davetiyenin tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkemeye sunmak zorundadır. İhtara uymamanın yaptırımı ise HMK’nın /5. Maddesinde gösterilmiştir. Buna göre; “ uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.” Denilmiştir. 

 İki hükümden çıkan sonuç tarafların dilekçelerinde bildirmediği delillere dayanamayacağıdır. Dolayısıyla bir delilin ileri sürülebilmesi dava veya cevap dilekçesinde belirtilmiş olmasına bağlıdır. Tekrar belirtmek gerekir ki bu hükümler ancak dilekçelerde belirtilmiş fakat mahkemeye sunulmamış delillerin bildirilmesine ilişkindir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ

Delillerin incelenmesi HMK’nın Maddesinde düzenlenmiştir. Kanunda belirtilen haller dışında, deliller davaya bakan mahkeme huzurunda, mümkün olduğunca birlikte ve aynı duruşmada incelenir. Bu kural doğrudandık ilkesinin bir sonucudur. Zorunlu hallerde (HMK/2) başka yerde bulunan ve mahkemeye getirilemeyen deliller o yerde istinabe yoluyla toplanabilir. 

HMK’nın /3. Maddesine göre; delillerin incelenmesi veya beyanların dinlenmesi sırasında taraflar, istinabe olunan mahkemede hazır bulunabilir ve delillerle ilgili açıklama haklarını kullanabilirler. Bu hususu sağlamak için, taraflara incelemenin yapılacağı tarih ve yer bildirilir. Bu davet üzerine taraflar istinabe olunan mahkemede hazır bulunmasalar dahi deliller incelenir veya beyanlar dinlenir. 

Hükümden açıkça anlaşılacağı üzere istinabe olunan mahkemenin tarafları istinabeden haberdar etmesi gerekir. Aksi takdirde hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Konuya ilişkin bir Yargıtay kararında aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur: 

“Mahkemenin bozma kararına uyarak feshe gerekçe gösterilen bulaşık makinesindeki arıza ve hasarın oluşumunda davacının (birleşen dava davalısının) kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise oranı ve zarar miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırması, bu amaçla HMK'nun maddesi uyarınca istinabe yoluna başvurması doğrudur. Ancak HMK'nun maddesinin açık hükmüne rağmen, istinabe olunan mahkemece, davacı (birleşen dava davalısı) ve/veya vekilinin keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılacak günden haberdar edilmeksizin yokluklarında işlem yapılarak hukuki dinlenme hakkının kısıtlanması, bu yöne dair davacı (birleşen dava davalısı) vekilinin itirazlarının dikkate alınmaması hatalı olmuştur.” Y7HD. / K.

SONRADAN DELİL GÖSTERİLMESİ

Yukarıda belirttiğimiz üzere delillerin gösterilmesine ilişkin düzenlemeler yargılamanın hızlı bitirilmesine yöneliktir. Bu itibarla HMK’nın Maddesinde; “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler.” Hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddede bir istisnaya da yer verilmiştir. Buna göre; bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. 

Burada tarafların herhangi bir delil bildirmediği durumları ayırmak gerekir. Şayet taraflar dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil göstermezlerse Madde hükmünden faydalanamazlar. Nitekim Yargıtay Hukuk Dairesi’nin / K. Sayılı kararında aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir: 

“Tahkikatın amacı, kural olarak delil toplamak değil, delilleri incelemek ve değerlendirmektir; aksi hâlde tahkikat tamamlanamaz ve yargılama uzar. Bu sebeple maddede belirtilen ve tarafın etki alanı dışında kalan çok özel durumlar dışında, sonradan delil sunulması hâlinde bu deliller dikkate alınmamalıdır. Keza, tarafların madde şartları oluşmadan sonradan delil sunması ya da kanun yoluna başvururken bu şekilde delilleri dilekçesine ekleyip vermeleri kabul edilmemelidir ( Özekes,Pekcanıtez Usul, s ). 

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; Sayılı HMK'nın sistematiği içinde; tahkikat aşamasına geçilmeden evvel tarafların uyuşmazlıkların çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap ) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, maddesiyle getirilen istisnanın, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân tanınmasını içermemektedir.” 

Burada son bir hususa daha değinmek gerekir. Taraflar hâkimin izniyle dahi ikinci tanık listesi veremez.

HUKUKA AYKIRI DELİLLER

İspat hakkının düzenlendiği HMK’nın Maddesinin ikinci fıkrası “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.” Şeklindedir. 

Aynı maddenin gerekçesinde ise şu ifadeler kullanılmıştır: 

“İkinci fıkra ile, ispat hakkının delillere ilişkin yönünün hukukî çerçevesi çizilmiş, bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş deliller olması esası getirilmiştir. Fıkrada öngörülen düzenlemeye göre, hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan delillerin, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı düzenlenmek suretiyle, yargılama sırasında taraflarca sunulan delillerin elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re’sen göz önüne alınması ve delilin her ne surette olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tespit edilmesi hâlinde, diğer tarafça bir itiraz ileri sürülmese dahi mahkemece caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında değerlendirilmemesi ilkesi benimsenmiştir. Bu hususta mahkemece re’sen karar verilebileceği hususu dördüncü fıkra ile öngörülmüştür.” 

Hukuka aykırı delillerin kullanılması kesin bir dille yasaklanmış ve bu durumun hâkim tarafından kendiliğinden gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi / K. sayılı kararında yasak delillere ilişkin ayrıntılı değerlendirmelerde bulunmuştur. İşbu kararın ilgili kısımları aşağıdaki gibidir: 

'de yürürlüğe giren Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “İspat hakkı” başlığını taşıyan /2. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.” hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delilerin ispat gücü olmayacağı kabul edilmiştir. 

Böylece Hukuk Yargılamasında da ispat hakkının delillere dair yönünün hukuki çerçevesi çizilmiş; bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin mutlaka hukuka uygun yollardan elde edilmiş olması, eş söyleyişle yasak delil niteliğinde olmaması esası getirilmiştir. 

Anılan düzenlemeye göre, hukuka aykırı olarak elde edildiği anlaşılan delillerin, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı düzenlenmek suretiyle yargılama sırasında taraflarca sunulan delillerin elde ediliş biçiminin mahkeme tarafından re'sen göz önüne alınması ve bu delillerin hukuken meşru yol ve yöntemlerle elde edildiği, delilin her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin tespiti halinde, diğer tarafça bu konuda itiraz ileri sürülmese dahi mahkemece bu sunulan delillerin caiz olmadığına karar verilerek, dosya kapsamında değerlendirilmemesi ilkesi benimsenmiştir. 

Diğer taraftan, hukuka aykırı elde edilen delillerin yargılamada değerlendirilmesi konusunda tarihine kadar Medeni Usul Hukukunda açık bir yasa hükmü olmadığı halde, gerek mülga Sayılı CMUK'nda gerekse de Sayılı CMK'nda açık düzenleme yapılmıştır. Mülga Sayılı CMUK'nun /2. maddesinde "Koğuşturma makamlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz.” denilmiş, Sayılı CMK'nun /2-a maddesinde "ortaya konulması istenilen delilin, kanuna aykırı olarak elde edilmesi halinde reddolunacağı" düzenlendiği gibi Anayasa'nın maddesinin altıncı fıkrasında, kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği açıkça hükme bağlandığından ve bu Anayasal kural, her ne kadar, ceza yargısına dair gibi görünse de, tüm yargı çeşitleri, bu arada adlî yargı bütünü içinde yer alan hukuk yargısı bakımından da geçerlilik taşıyan bir düzenleme konumunda olduğu, yargısal uygulamalarda kabul edilmiştir. 

Burada sözü geçen hukuka aykırılıklardan birisi de özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Ancak özel hayatın gizliliği diye ifade edilen ve sadece bireyi ilgilendiren alana hiçbir şekilde müdahale edilemez. Örneğin, kişinin özel hayatı cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise, bunu kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun söz konusu delil ceza mahkemesinde delil olarak kullanılamaz. Zira, hayatın gizli alanı bir delil elde etme yasağı teşkil eder. ( Öztürk, seafoodplus.info Yargıtay Kararları Işığında Delil Yasakları, Ank, s vd. ) 

Sayılı HMK öncesindeki yargısal uygulamalarda somut olayın özelliğine göre farklı yaklaşımlar olmakla birlikte temelinde bir delilin hukuka aykırı olarak elde edilmesi ile hukuka aykırı olarak yaratılmasının farklı olarak ele alındığı, hukuka aykırı yaratılan delilin hiçbir şekilde yargılamada kabul edilmemesine karşın, hukuka aykırı olarak elde edilen delil konusunda olayın özelliğine göre farklı değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir. Ancak, Anayasanın 2. maddesindeki Hukuk Devleti ilkesi ile Anayasanın 38/6. maddesindeki hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen delillerin hiçbir şekilde yargılamada kullanılamayacağı yolundaki düzenleme ve yukarda açıklanan Sayılı HMK' nun /2. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delillerin ispat gücü olmayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla, hukuka aykırı ( yaratılmış veya elde edilmiş ) delillerin hiçbir şekilde ispat aracı olarak kullanımı artık mümkün değildir. 

Bir delilin mahkemece kabul edilmesi için, o delilin usulsüz ve hukuka aykırı olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesi şarttır. Yasak delilin kapsamına hukuka aykırı bir şekilde yaratılan deliller ile hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen deliller girdiğinden artık bu kapsamda kabul edilen deliller hiçbir şekilde hukuka uygun ve meşru bir delil olarak kabulü olanaklı değildir.

DELİL ÇEŞİTLERİ

Delil, bir maddi vakıanın vuku bulup bulmadığına hâkimi inandırmaya yarayan ispat vasıtasıdır. Medeni Usul Hukuku delilleri kesin (kanuni) ve takdiri delil olmak üzere ikiye ayırmıştır. 

Kanuni delil ile hâkimin böyle bir delilin varlığı halinde takdir hakkını kullanamayacağı deliller kastedilmiştir. Kanuni delilin varlığı halinde vakıa ispatlanmış kabul edilir. Fakat kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda hâkimin kesin delille bağlı olmadığı unutulmamalıdır. 

Takdiri deliller ise hâkime takdir yetkisi tanıyan delillerdir. Hâkim delilin vakıayı ispat edip etmediğini takdir eder. 

Kesin deliller şunlardır: 

1- İkrar. 

2- Kesin hüküm. 

3- Senet. 

4- Yemin delili. 

Takdiri deliller ise şöyle sayılabilir: 

1- Tanık, 

2- Bilirkişi, 

3- Keşif, 

4- Uzman görüşü, 

5- Kanunda düzenlenmemiş olan diğer deliller.

DELİL SÖZLEŞMESİ

HMK’nın Maddesinde delil sözleşmesine ilişkin düzenleme yapılmıştır. İlgili madde aşağıdaki gibidir: 

“Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul seafoodplus.infoardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.” 

Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere: 

Birinci fıkrada, tarafların kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların, başka delil veya delillerle de ispat edilebileceğini kararlaştırabilecekleri ya da belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların, belirli delil veya delillerle ispatı konusunda sınırlama getirebilecekleri kabul edilmiştir. 

Birinci durumda, münhasır olmayan delil sözleşmesi; ikinci durumda münhasır delil sözleşmesi ortaya çıkacaktır. Aynı fıkrada delil sözleşmesinin nasıl yapılacağı da belirtilmiştir. Delil sözleşmesinin önemi sebebiyle, yazılı olması veya tutanağa geçirilecek beyanların imzalanması suretiyle yapılabileceği kabul edilmiştir. Delil sözleşmesinin, ancak açıkça yapılabilmesi karşısında, zımnî delil sözleşmesi yapılması mümkün değildir. 

İkinci fıkrada, delil sözleşmesinin sınırları belirtilmiştir. Delil sözleşmesi, ispat hakkını doğrudan ilgilendirdiğinden bu konudaki sınırların da ortaya konulması gerekir. Özellikle uygulamada zaman zaman güçlü olan tarafın, diğer tarafın ispat hakkını tamamen ortadan kaldıracak veya güçleştirecek nitelikte onu delil sözleşmesi yapmaya zorladığı görülmektedir. Bu sebeple, taraflardan birinin ispat hakkını kullanmasını imkânsız kılan veya fevkalâde güçleştiren delil sözleşmeleri geçersiz sayılacaktır. 

Uygulamada delil sözleşmelerinin genellikle eser sözleşmelerinin eki olarak yapıldığı görülmektedir. Tarafların teknik şartname, yapım işleri genel şartnamesi gibi ekleri sözleşmenin eki sayarak imzaladıkları durumlarda artık delil sözleşmesinin varlığından söz etmek gerekir. Yargıtay da birçok kararında bu duruma işaret etmektedir. 

“Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin maddesinde, Yapım İşleri Genel Şartnamesi, sözleşmenin ekleri arasında sayılmıştır. Anılan şartnamenin geçici hakediş raporlarıyla ilgili maddesinin 3/e ve kesin hakediş raporuyla hesap kesilmesi başlıklı maddesinin 9. bendi gereğince yüklenicinin hakedişlere itirazı olduğu taktirde karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu idareye verilen tarihli dilekçemde yazılı ihtirazî kayıtla cümlesini yazarak imzalaması gerektiği, yüklenici itirazlarını bu şekilde bildirmediği taktirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan şartnamede yapılan bu düzenleme Sayılı HMK'nın maddesi gereğince delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan, görevi gereğince mahkemeler ve temyiz halinde Yargıtay tarafından kendiliğinden göz önünde tutulur.” Y15 HD. / 

“Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan hakediş kesintisinin tahsili istemine ilişkindir. Olayda kesintinin yapıldığı kesin hakediş temlik eden yüklenici tarafından ihtirazî kaydı ile şeklinde yazılarak imzalanmış olup, hakedişe itiraz dilekçesinin ekli olmadığı anlaşılmıştır. Yapım İşleri Genel Şartnamesi'nde ara ve kesin hakedişlerle ilgili bu düzenlemeler sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga Sayılı HUMK'nın maddesi ( Sayılı HMK'nın ) gereğince delil sözleşmesi niteliğinde olup, tarafları bağlar. Hakim tarafından da re'sen dikkate alınması gerekir.” Y15 HD. / K.

Tanık ve Delil Listesinin Sunulması Dilekçe Örneği

&#;&#;&#;&#;&#;. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE                                      

Dosya No            : /&#;&#;&#;&#;&#;seafoodplus.info

Davacı  : &#;&#;..

                                                                          

Vekili    : Av. &#;&#;&#;

                (Adres antette)

 

Davalı   : &#;&#;&#;&#;.

                                           

seafoodplus.info       : Delil ve tanıklarımızın sunulmasından ibarettir.   

 

               &#;&#;&#;&#;. tarihli dava  dilekçemize dayanak deliller:

     1-) Müvekkilin &#;&#;.. seafoodplus.info kızı&#;&#;&#;&#;&#;.’un maluliyetine ilişkin&#;&#;&#;&#;&#;&#;8 tarihli&#;&#;&#;&#;&#;. Numune Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporu ve tarihli&#;&#;&#;&#;&#;.a Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporu dava dilekçemiz ekinde sunulmuştur.

2-) Davalının ve babasının&#;&#;&#;seafoodplus.info Odası ve&#;&#;&#;.. İlçe Tarım Müdürlüğü’ nden tüm ÇKS kayıtları ve son 5 yıllık hububat satış kayıtlarının celbini talep etmekteyiz.

3-) Davalının gelirinin daha iyi anlaşılabilmesi adına; kendi üzerine kayıtlı araçların tespiti için &#;&#;&#;&#;.. Trafik Şube Müdürlüğü’ ne ve adına kayıtlı taşınmazların tespiti için&#;&#;&#;&#;&#;. Tapu Müdürlüğü’ ne yazılacak müzekkere,

4-) Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumlarının Araştırılması,

5-) Velayet konusunda aldırılacak uzman raporları,

6-) Tanık beyanları

7-) Nüfus Kayıtları, Yemin, İsticvap, Yargıtay içtihatları, Her tür kanıt

 

               tarihli dava dilekçemizin 6 nolu delili kapsamında tanık listemizi Sayın Mahkemeye sunuyoruz.

 

TANIKLARIMIZ:                        

     a) &#;&#;&#;&#;&#;&#;.. &#; seafoodplus.info No:&#;&#;&#;&#;&#;&#;..

Adres: &#;&#;&#;&#;..

     b) &#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;. &#; seafoodplus.info No: &#;&#;&#;&#;&#;&#;

Adres:&#;&#;&#;&#;&#;&#;.

     c) &#;&#;&#;&#;&#;&#;I &#; seafoodplus.info No: &#;&#;&#;&#;&#;&#;

Adres: &#;&#;&#;&#;&#;&#;

    d)  &#;&#;&#;&#;&#;&#;.   &#;  seafoodplus.info No: &#;&#;&#;&#;&#;&#;.

Adres: &#;&#;&#;&#;.

  .

                             

Netice-i Talep  : Dava  dilekçemizdeki taleplerimizi tekrar ederek, (karşı tarafın delillerine mukabil delil sunma hakkımızı ve tamamlayıcı delil sunma hakkımızı saklı tutuyoruz) isim ve adreslerini belirttiğimiz tanıkların Sayın Mahkemenizce dinlenilmesine ve toplanmayan  delillerimizin toplanmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 

                                                                 Davacı Vekili

                                            Av&#;&#;&#;&#;

                                                    (Bu döküman e-imzalıdır)

İlgili

İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi

İş Mahkemesi Cevap Dilekçesi Örneği
                                                                

  ANTALYA 6.İŞ MAHKEMESİNE

DOSYA NO                                               :/ E. 

CEVAP VEREN DAVALI                          :

VEKİLİ                                                       :Av. Gizem Gül Uzun

ADRES                                                      :.

DAVACI                                                    : .

ADRES                                                      :

KONU                                                       :Davacının dava dilekçesine karşı cevaplarımızdır. 

                                                                                   AÇIKLAMALAR
Ekli vekaletname uyarınca davalı vekiliyim.
Yukarıda esas numarası yazılı dosyada davacı tarafça müvekkil aleyhinde huzurdaki dava ikame edilmiş olup, yasal süresi içerisinde davaya karşı cevaplarımızı sunuyoruz. 


USULE İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ
  sayılı HMK’nın maddesi hükmü yerine getirilmemiştir. İlgili madde; “(1) Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. (2) Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.” hükmünü amirdir. Ancak davacı, dava dilekçesinde dayandığı hususları ispata elverişli şekilde somutlaştırmamış; dayandığı delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmemiştir. Bu kapsamda dava dilekçesi, sayılı HMK’nın maddesi hükmüne aykırı olup; işbu aykırılık nedeniyle Sayın Mahkemenizce dava dilekçesinin reddi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ederiz. Davacı, davasına esas olan temel, ana vakıaları somut ve açık bir şekilde dilekçesinde göstermelidir. davacı vakıaları, genel geçer şekilde değil, açık ve algılanabilir şekilde ortaya koymalı, ispata elverişli şekilde de somutlaştırmalıdır. Çünkü, ispat faaliyetinin yürütülebilmesi için ispata konu vakıanın ne olduğunun bilinmesi gerekir. Taraf olan ve vakıayı bizzat yaşayan ya da o vakıa hakkında doğrudan bilgi sahibi olan davacının bilmediği bir şeyi, hâkimin bilmesi ve bulması söz konusu olamaz.


ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ


1- Davacı dilekçesinde, 10/10/ tarihinde, müvekkilin adresindeki Türk Kahvesi adlı işletmesinde çalışmaya başladığını, 12/10/ tarihinde sigorta girişinin yapıldığını, 6 ay çalıştığını, daha sonra pandemi nedeniyle iş yerinin kapandığını, 6 aylık sürede maaşını imza karşılığında parça parça aldığını, kendisinde de kayıtların olduğunu, TL'lik bakiye alacağının olduğunu, pandemi nedeniyle müvekkilden talep etmediğini, müvekkili aradığında ödeme yapılacağı şeklindeki beyanla karşılaştığı ancak ödeme yapılmadığını, arabuluculuk sürecinde müvekkilin para teklif ettiğini, ancak arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığını, bakiye bedelinin tahsili için huzurdaki davayı açtığını iddia etmiştir. DAVACININ GERÇEKTEN TAMAMEN BAĞIMSIZ, SOYUT İDDİALARDAN OLUŞAN DAVA DİLEKÇESİNİ VE BEYANLARINI KABUL ETMİYORUZ. 


Öncelikle şu hususu özellikle belirtmemiz gerekmektedir. Davacı taraf, müvekkilin arabuluculuk aşamasında TL teklif ettiğini dilekçesinde iddia etmiştir. Öncelikle böyle bir durum yoktur. Kaldı ki aksi halde dahi, arabuluculuk süreci gizlilik esasına dayanmaktadır. Gizlilik ilkesi, arabuluculuk yöntemine duyulan güvenin temel taşıdır. Arabuluculuk Kanunu’nun 5. maddesinin 1. Fıkrasına göre, "Arabuluculuk sürecine katılan kişiler, taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği, uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüş ve teklifler, arabuluculuk faaliyeti esnasında taraflarca ileri sürülen öneriler veya bir vakıa veya iddianın kabulü, sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeleri delil olarak ileri süremezler ve bunlar hakkında tanıklık yapamazlar. 


HUAK m.5/3’te ise yukarıda açıklanması ve kullanılması yasaklanan bilgi ve belgelerin açıklanmasını mahkeme, hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemeyeceği belirtilmiştir. Bu konudaki yasağa rağmen, söz konusu beyan veya belgeler, taraflarca veya tarafların bilgisi dışında herhangi bir şekilde delil olarak sunulursa, hükme esas alınmayacaktır. Bu husus HUAK m5/3’de: “Bu beyan veya belgeler, birinci fıkrada öngörülenin aksine, delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamaz” şeklinde belirtilmiştir. 


Beyan veya belgelerin kullanılamaması
MADDE 5 – (1) Taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil olmak üzere üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz:
a) Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.
b) Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler.
c) Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.
ç) Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.
(2) Birinci fıkra hükmü, beyan veya belgenin şekline bakılmaksızın uygulanır.
(3) Birinci fıkrada belirtilen bilgilerin açıklanması mahkeme, hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, birinci fıkrada öngörülenin aksine, delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamaz. Ancak, söz konusu bilgiler bir kanun hükmü tarafından emredildiği veya arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşmanın uygulanması ve icrası için gerekli olduğu ölçüde açıklanabilir.


Tarafların gizlilikten beklentileri Kişisel ve ticari itibarın korunması, ilişkilerin devamı Arabuluculuk nedeniyle öğrenilen bilgilerin düzenlenen belgelerin , anlaşma tekliflerinin gizliliği Arabulucunu taraflarla ilgili edindiği bilgilerin ve arabulucunun özel oturumlardan edindiği bilgilerin diğer tarafla paylaşılmasının engellenerek gizliliğin sağlanması
Gizlilik ilkesine aykırı hareket edenler ile ilgili cezai yaptırım olduğunu ve davacı tarafı şikayet ettiğimizi de belirtmek isteriz.  İnternet yoluyla gönderdiğiniz evraklar onay için Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı [Şikayet Dilekçesi: iş emri numarasıyla] gönderildi. Bu iş emir numarası ile işlemlerim menüsünden evrağın durumunu takip edebilirsiniz.


2- Müvekkil adresinde Türk Kahvesi adlı işletmeyi işletmekte olup, davacı taraf da 10/10/ tarihinde müvekkilin iş yerinde mutfakta aşçı yardımcısı olarak çalışmaya başlamıştır. Maaşı ise, çalıştığı dönemde TL idi. İş yerinde çift vardiya olduğundan mutfak bölümünde de iki tane aşçı çalışmaktadır. Davacının çalışma saatleri saatleri arasındadır. Davacının müvekkilin iş yerinde tek başına çalıştığı iddiası tamamen gerçekten uzaktır. Bildireceğimiz tanıkların beyanlarıyla da  bu durum ortaya çıkacaktır. Aynı iş yerinde mutfakta çalışan 2 aşçı bulunmaktadır. Davacı taraf , maaş ücreti ve fazla mesai talepli davasını ikame etmiş olsa da dava dilekçesinde fazla mesai iddiasına ve maaş ücreti alacağı iddiasına karşı iddialarını somutlaştırmadığını gördük. Bu nedenle bu iddialara karşı cevap verme hakkımızı saklı tutuyoruz. Davacı taraf, maaşlarını ıslak imza karşılığında müvekkilden almış olup, dosya içerisine ıslak imza karşılığı maaşlarını aldığına ilişkin belgeleri sunmuştuk. Kaldı ki davacı taraf da ıslak imza karşılığı maaşlarını aldığını ikrar etmiştir. Ancak eksik aldığı iddiasını kabul etmiyoruz. Müvekkilin işletmesi pandemi koşullarında ve ülke boyutunda alınan kararlar neticesinde 17/03/ tarihinde kapanmıştır. 01/06/ tarihinde işletmesinin açılacağını öğrenen müvekkil, ücretsiz izne çıkan bütün personellerini tek tek arayarak işletmesinin açılacağını beyan etmiştir. Davacı taraf, müvekkilin işletmesinde çalışmayacağını, istifa ettiğini, başka bir iş yeri açacağını dile getirmiştir. 03/06/ tarihinde müvekkilin iş yerine gelen davacı taraf,   müvekkile karşı "ben hesap yaptım, TL alacağım var" iddiasında bulunmuştur. Müvekkilin yanında çalışan yeğeni ise herhangi bir alacağının olmadığını, varsa bile tekrar bakıp hesaplayacaklarını  belirtmiştir. Birkaç gün sonra ise davacı taraf müvekkile karşı "ben işe başladım, çalışıyorum, sizin oraya gelemem" şeklinde beyanda bulunmuştur. Müvekkil istifa ettiği için çıkışının yapılması gerektiğini belirtmiştir. Davacı taraf ise başka bir iş yerinde çalıştığını, sigorta yaptıklarını, burada sigorta yapıldığı için müvekkilin yaptığı sigortanın düşeceğini söylemiştir. Belli bir zaman sonra müvekkil ile iletişime geçilerek davacı taraf müvekkilden TL alacağının  olduğunu söyleyerek para istemiştir. Müvekkil de davacının vekili ile görüştükten sonra herhangi bir alacağının olmadığını anlayan davacı taraf uzun zaman müvekkil ile iletişime geçmemiştir. Belli bir süre sonra müvekkilin oğlu 'i arayan davacı taraf bu sefer de TL alacağının olduğunu söyleyerek para istemiştir.  Müvekkilin yeğeni , davacıya karşı, herhangi bir alacağının olmadığını, çalışmadığı halde sigortasının devam ettiğini belirterek davacıya herhangi bir para vermemiştir. Davacı taraf da işletmeye gelerek, 'ın sesini telefonuna kaydederek tehdit etmiş, "benim paramı vereceksiniz" şeklinde beyanlarda bulunarak işletmede tatsızlık çıkarmıştır. Bunun üzerine , davacıyı işletmeden çıkarmıştır. Davacı tarafın müvekkilden herhangi bir alacağı yoktur, alacağı olmadığı halde sürekli kafasına göre miktar artırarak müvekkilden para koparma amacı içerisinde olduğunu alenen göstermiştir.  


3- Davacının tanık dinletmesine muvafakatimiz yoktur, dava dilekçesinde de tanık beyanına dayanmamıştır. Bu hususu özellikle belirtmek isteriz. Davacı taraf iddialarını somutlaştıramamış olup, fazla mesai ücreti alacağına ilişkin de beyanlarda bulunmamıştır. Davacının müvekkilin işletmesinde fazla mesaisi olmadığı gibi işletmenin çalışma şartları bellidir. İş yerinde vardiya sistemi olduğundan davacının fazla çalışması söz konusu değildir. Davacının fazla mesai iddiasını da yazılı belgeyle ispat etmesi gerekir.  Yazılı belge ile fazla mesai ücretini ispatlayamayan işçiye, iddiasını da tanık ile ispat edebilme imkanı verilmiş ise de davacının tanık deliline dayanmadığı da değerlendirildiğinde davacı davasını ispat edememiştir.  Davacı taraf müvekkilin iş yerinden kendisi istifa etmiş olup, başka bir iş yerinde çalışmaya başlamıştır. Ancak müvekkilin iş yerine gelip, istifa dilekçesini de sunmadığından,  pandemi nedeniyle müvekkilin de işçiyi çıkarması engellendiğinden müvekkilce davacının da çıkışı yapılamamıştır. Neticede davacı taraf, müvekkilin iş yerinden istifa etmiştir. Dosya içerisinde davacı taraf müvekkilin defter kayıtlarına dayanmış olup başkaca da delil bildirmemiştir. Davacı davasını ispat edememiş olup davanın reddine karar verilmelidir. Hukuk kuralları haksız kazanç elde etme çabalarını koruyacak nitelikte değildir. Davacı, tamamen haksız kazanç elde etme çabası içerisindedir.
Fazla çalışma iddiasının İSPAT KÜLFETİ DAVACIYA AİTTİR.  Davacı fazla çalışma iddiasını ispat edebilecek  delil sunmamıştır. Bu durumda davacının fazla çalışma iddiasını ispatlayamadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmelidir. Davacı davasında, ne kadar maaş ücreti alacağını olduğunu ne kadar fazla mesai ücreti alacağı olduğunu, ne iş yaptığını, kaç saat fazla mesai yaptığını, ne iş yaptığını, neden iş yerinden ayrıldığını vs. Hususları somutlaştırmamış olup bu hususlara cevap hakkımızı saklı tuttuğumuz gibi,  davacının iddialarını değiştirmesine de muvakafatimiz ve tanık beyanına dayanmayan davacının tanık dinletmesine muvafakatimiz bulunmamaktadır. 

Dava veya cevap dilekçesinde tanık deliline dayanılmamış ise dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra tanıkların isimleri bildirilse bile süresinde bildirilmeyen tanıklarının beyanları dikkate alınamaz, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmaz. ( Y. 2HD., E, /K, 15/01/). 

Neticede davacının müvekkilden hiçbir alacağı bulunmamakta olup huzurdaki davanın reddine karar verilmelidir. 


HUKUKİ DELİLLER                                             : Tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, Sgk kayıtları, keşif, yemin, dilekçe ekinde ve dosyaya tarafımızca sunulan tüm belgeler, davacının ikrarı,  karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla her türlü yasal delil


HUKUKİ NEDENLER                                          : İİK, HMK ve ilgili mevzuat

SONUÇ VE İSTEM                                                :  Yukarıda izah edilen nedenlerle;  ispatlanamayan davanın reddine,  yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini tensip ve görüşlerinize arz ederiz/01/ 

DAVALI VEKİLİ

Av. Gizem Gül Uzun

İş Mahkemesi Cevap Dilekçesi Örneği, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

iş mahkemesi cevaba cevap dilekçesi örneği  

iş kanunu işçi tanımı  

işçilik alacağı dava dilekçesi  

işe iade dava dilekçesi örneği

işçilik alacağı dava dilekçesi

işçinin elinden boş senet alan işveren 

işçiye görev tanımı dışında iş verilmesi savunma dilekçesi

İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi-İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi

İş Mahkemesine Cevap Dilekçesi Örneği-İş Mahkemesi

Dilekçe Örnekleri

 Delil Listesi

Dosya Esas: …/..

Duruşma Günü: …/…/…

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
İZMİR

DELİL LİSTESİ

SUNAN DAVACI   :     A. A.Ş.

VEKİLLERİ               Avukat Adı ve Soyadı – Avukat Adı ve Soyadı

                                    Adres

DAVALI                :     Şirketi

                                   Adres

TALEP KONUSU :   Delil listesinin sunulması

DELİLLERİMİZ :

1- Tüm şirket Defterleri ve faturalar (dilekçe ekinde)

2- tarihli borca batıklığa ilişkin gelir gider cetveli (dosyaya sunulmuş)

3-Yeminli mali müşavirlik öz sermaye tespit raporu (dosyada mevcut)

4- Bilanço (dosyada mevcut)

5- Şirket alacaklı ve borçlularını ve miktarları gösterir mal beyanı tablosu

6- İzmir  icra müdürlüğünde müvekkil şirket aleyhine açılmış tüm icra dosyaları ve dosyaya sunmuş olduğumuz takip ödeme emirlerine ilişkin tüm icra dosyaları (dosyada mevcut)

7- Ticaret sicil kaydı (dosyada mevcut)

8- Şirket kamu taahhütlerinin yerine getirilemediğine ilişkin İzmir Bayındırlık il Müdürlüğünün sayılı yazısı, İzmir Bayındırlık İl Müdürlüğünün sayılı yazısı, Sivas Bayındırlık İl Müdürlüğünün tarih ve sayılı yazısı, Sivas Bayındırlık il Müdürlüğünün tarih ve sayılı yazısı (dilekçe ekinde mevcut)

9- Şirket kamu taahhütlerine ilişkin tüm belgeler

Şirket ana sözleşmesi (dosyada mevcut), şirket karar defteri

Şirkete gönderilen tüm banka alacak ihtarları (dilekçe ekinde mevcut)

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında müvekkil şirket yöneticileri aleyhine karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılmış tüm soruşturma dosyaları

Tanık:

-Adı ve Soyadı-Adresi

-Adı ve Soyadı-Adresi

-Adı ve Soyadı-Adresi

İzmir 2. asliye hukuk Mahkemesinin / esas sayılı dava dosyası

Bilirkişi incelemesi

Yemin vs her tür yasal delil

HUKUKİ NEDENLER   HUMK. md. ve ilgili mevzuat.

SONUÇ VE İSTEM    :  Yukarıda sunmuş olduğumuz delillerimizin dosyada mevcut olanları dışındakilerin celbi ile duruşmada hazır edeceğimiz tanıklarımızın dinlenilmesini davacı vekili olarak saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/…

Davacı Vekili
Avukat Adı ve Soyadı
İmza

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir