epilepsi hastaları grip ilacı kullanabilir mi / Nöbetleri Olan Hastaların Kullanmaması Gerek İlaçlar - Prof. Dr. Dilşad Türkdoğan

Epilepsi Hastaları Grip Ilacı Kullanabilir Mi

epilepsi hastaları grip ilacı kullanabilir mi

Epilepsi hastalarının ehliyet alma kriterleri kolaylaştırıldı

Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca hazırlanan "Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmelikle, epilepsi hastalarına birinci grup sürücü belgesi sınıflarının verilmesine ilişkin şartlarda düzenlemeye gidildi.

Buna göre, "şuur kaybının olduğu, şuur kaybının olmadığı, uyarılmış veya uyarılmamış epilepsi nöbeti geçiren hastalar, altı aylık periyotlarla nöroloji muayenesi yaptırdıklarını, 3 yıl boyunca, ilaçsız veya en fazla iki antiepileptik ilaç kullanır halde iken nöbet geçirmediklerini belgelemeleri halinde" durumları nöroloji sağlık kurulunda değerlendirilecek. Daha önce hastaların 5 yıl boyunca nöbet geçirmediklerini ve antiepileptik ilaçları kullanmadıklarını belgelemeleri gerekiyordu.

Ayrıca, ilk veya tek uyarılmamış epilepsi nöbeti geçiren kişilerin altı aylık periyodlarla nöroloji muayenesi yaptırdıklarını, 2 yıl boyunca nöbet geçirmediklerini ve antiepileptik ilaçları kullanmadıklarını belgelemeleri halinde durumları nöroloji sağlık kurulunda değerlendirilebilecek. Eski yönetmelikte, bu gruptaki hastaların ise 3 yıl boyunca nöbet geçirmediklerini belgelemeleri gerekliydi.

"Birçok epilepsi hastasının işsiz kalması ve sıkıntı yaşamasının önüne geçildi"

Epilepsi ve Yaşam Derneği Başkanı Ebru Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nöbet geçirmemelerine rağmen hayatı boyunca ilaç kullanmaya devam etmesi gereken hastalar bulunduğuna işaret etti.

Avrupa ülkelerinde, 1,5 yıl nöbet geçirmeyen epilepsi hastalarının ehliyet alabildiğini belirten Ebru Öztürk, "Türkiye'de de hastaların nöbet geçirmediklerini belgelemeleri istenen sürenin düşürülmesi memnuniyet verici. Nöbet geçirmeyen ama ilaç kullanmaya devam eden epilepsi hastalarına da ehliyet verilmesini istiyorduk. Çünkü şeker, tansiyon hastaları gibi düzenli ilaç kullanan ama nöbet geçirmeyen bu hastaların araç kullanması için bir engel bulunmuyor. Yönetmelik değişikliği bizleri çok mutlu etti. " dedi.

Öztürk, ehliyet alamayan hastaların birçok zorluk yaşadığına dikkati çekerek, "İlaç kullanan hastalar ehliyet alamadıkları için araç kullanamıyordu. Bu da onların sosyal ve iş hayatını olumsuz etkiliyordu. İşe giremeyen veya ehliyetleri olmadığı için işten çıkarılan hastalar vardı. Yapılan değişiklikle birçok epilepsi hastasının işsiz kalması ve sıkıntı yaşamasının önüne geçildi." değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Öğrencileri tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Epilepsi kKongresi bu yıl Sivas’ta Yapıldı.

Merkezi Amfi’de düzenlenen programa, Gençlik ve Spor İl Müdürü Erdoğan Tunç, Kültür ve Turizm İl Müdür Vekili Teoman Karaca, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Görevlisi Mustafa Karademir, Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Suat Topaktaş, Türk Epilepsi ve Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Naz Yeni ve çok sayıda akademisyen öğrenci katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başlayan programın açış konuşmasını yapan Kongre Başkanı Tıp Fakültesi öğrencisi Çiğdem Saraç, “Bu zor süreçte kongreyi hazırlamada bize yardımcısı olan Valimiz Salih Ayhan’a, Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız’a teşekkür ediyorum. Çağımız hastalıklarından olan epilepsi hastalığına farkındalık oluşturmak istedik. Ayrıca her yıl farklı bir ilde gerçekleşen kongreyi bu yıl Sivas’ta düzenlemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.” dedi.

Ardından konuşan oturum başkanı Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Suat Topaktaş, Epilepsi hastalığı hakkında bilgi vererek, “Uzun yıllardır var olan epilepsi hastalığı neredeyse cinlerle bile ilişkilendirilmiştir. Beyin hastalığı olduğunu bizler biliyoruz ama bunu vatandaşlarımıza aksetmemiz oldukça zaman almıştır. Epilepsi nöbeti, beynin normal aktivitesinin, sinir hücrelerinde geçici olarak meydana gelen anormal elektriksel aktivite sonucu bozulması ile oluşan klinik bir durumdur. Halk arasında ‘Sara Hastalığı’ olarak da bilinen epilepsi, kendini epileptik nöbetler ile de göstermektedir. Epileptik nöbet gerçekleştiğinde hastada geçici bilinç kaybı da olmaktadır. Kişinin tek bir nöbet geçirmesi, epilepsi hastası olduğu anlamına gelmez. Bu tür çalışmaların vatandaşlarımıza bilgi aktarmamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Tüm katılımcılara teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Son olarak konuşan Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim üyesi Mustafa Karademir, Türkiye’nin en köklü tıp fakültelerinden olan Tıp Fakültemiz hakkında bilgi vererek, katılımcılara teşekkür etti.

Program Türk Epilepsi ve Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Naz Yeni’nin sunumuyla devam etti.

Kongrenin kültür programı kapsamında Divriği Ulu Cami, Şuğul Vadisi, Gürün Gökpınar Gölü  gezisi düzenlendi. Gezi programı sayesinde Sivas’ın birçok önemli güzelliklerini gördüklerini ifade eden misafirler, kongrenin yapılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

 

Epilepsi hastaları bu besinlerden uzak durmalı!

Epilepsi ilaçları, çoğu zaman tamamen iyileştirici olmasa da hastalık şikayetlerini baskılayıcı özelliğe sahip. İlaçların düzenli kullanılması kadar hastanın yaşam tarzına ve tükettiği besinlere dikkat etmesi ise tedavi başarısını etkiliyor. Peki, epilepsi hastaları hangi besinleri tüketmeli, hangilerini tüketmemeli?

Epilepsi, beyin hücreleri arasında yaşanan normal elektriksel aktivitenin, değişik sebepler sonucu, geçici olarak bozulması şeklinde açıklanıyor. Kısa süreli elektriksel boşalımla ortaya çıkan bu durum ise, nöbet olarak tanımlanıyor. Nöbetin türü, bu anormal elektriksel boşalımın beyin bölgesinin neresinde gerçekleştiğine, bu bölge ile sınırlı kalıp kalmadığına ve beynin diğer bölgelerine ne hızda yayıldığına göre değişiyor.

OTUZDAN FAZLA NÖBET TÜRÜ VAR

Tıpta, çok kısa süreli dikkat kaymasından uzun süreli konvülsiyonlara (havale) kadar otuzdan fazla farklı nöbet türü tanımlandığını belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Gamze Eroğlu Arığ, tek bir nöbetin epilepsi tanısı için yeterli olmadığını söyledi.

EPİLEPSİ BU BELİRTİLERLE ORTAYA ÇIKIYOR

Nöbetler sırasında bilinç, davranış, hareket ve algı fonksiyonlarının kısa süreli bozulduğunu aktaran Nörolog, hastalığın belirtilerini şöyle anlattı:

“Her ne kadar epilepsi için baygınlık, vücutta kasılma, ağızdan köpük gelmesi gibi belirtiler tanımlansa da nöbetler, bayılma olmaksızın yalnızca donup kalma, boş bakma, tekrarlayıcı çiğneme-yutma hareketleri, sıçrayıcı anormal kol-bacak hareketleri, anormal koku duyma ya da algı bozuklukları şeklinde ortaya çıkabilir. Tek bir nöbet geçirmiş olmak epilepsi tanısı konulması için yeterli değildir. Epilepsi hastalığından ancak nöbetlerin tekrarlayıcı özellik göstermesi durumunda bahsedilebilir.”

EPİLEPSİ NEDEN KAYNAKLANIR?

Epilepsi, çocukluk çağında en sık görülen nörolojik hastalıklardan biri, 65 yaş ve üzerinde de artış gösterebiliyor. Epilepsinin nedenleri arasında, beyinde gelişimsel bozukluklar, genetik, tümoral, damarsal, enfeksiyon ve metabolizma hastalıklar gösteriliyor. Bunların dışında sebebi bulunamayan nedenler de epilepside ayrı bir grup oluşturuyor. Ayrıca uykusuzluk, açlık, ateşli hastalıklar, bazı ilaçlar da nöbetlerin ortaya çıkışını tetikleyebiliyor.

NÖBET GEÇİRENLERE GEREKSİZ KUVVET UYGULANMAMALI

Epileptik nöbetler, genellikle 1-2 dakika içinde kendiliğinden sonlandığını belirten Nöroloji Uzmanı Arığ, hastanın, nöbet sırasında sert ve keskin objelerle kendine zarar vermemesi için çevresel faktörlerden uzak tutulması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: 

“Hastanın nefes almasını güçleştiren giysilerin gevşetilmesi ve hastanın rahatlatılması önerilir. Nöbet durumlarında kesinlikle hastanın ağzı kaşık ya da parmak yardımıyla açılmaya çalışmamalı, yaşanan kasılmaları önlemek için vücuduna gereksiz kuvvet uygulanmamalıdır. Bu müdahaleler, nöbetin sonlanmasına katkı sağlamanın aksine, hastada dişlerde kırılmaya, ortopedik travmalara ve kanamalara yol açabilir. Kolonya vs. koklatmak ise tamamen yararsız uygulamalardır. Nöbet süresi uzayan, birbirine eklenen ve sonlanmayan nöbetler ise mutlaka hastane koşullarında müdahale gerektirir. Nöbet sonlandıktan sonra hasta hemen kendine gelemeyebilir, aşırı yorgunluk, sersemlik hissi ve zihin karışıklığı hissedebilir.”

Epilepsi hastalarının yaklaşık yarısında tek bir ilaçla nöbet kontrolü sağlanabildiğini söyleyen Uzman, ayrıca günümüzde epilepsi cerrahisi ile de başarılı sonuçlar alındığını dile getirdi.

Epilepsi hastaları bu besinlerden uzak durmalı! - 1

EPİLEPSİ HASTALARI TUZ VE ŞEKERE DİKKAT ETMELİ!

Bazı besinler nöbetlerin önüne geçebilirken, bazıları da ilaçlarla etkileşime girerek nöbet sıklığını ve şiddetini etkileyebiliyor.

Bu nedenle epilepsi hastalarının tüketmesi ve uzak durması gereken besinler olduğunu kaydeden Dr. Gamze Eroğlu Arığ, o besinleri ise şöyle sıralıyor:

• Epilepside en önemli noktalardan biri, vücut kan şekerinin dengeli seyretmesidir. Bu sebeple epilepsi hastaları, şeker içeren besinlerden uzak durmalı, un yerine tam tahıllı ürünler tüketmeye özen göstermelidir. Ayrıca uzun süreli açlıklar kan şekerinin aşırı düşmesine neden olacağından hastalar kesinlikle öğün atlamamalıdır.
• Omega 3 ve Omega 9 gibi sağlıklı yağlar epilepsi hastaları için oldukça faydalıdır. Bu nedenle hastalar Omega 3 ve 9 yağları içeren balıklar tüketmeye özen göstermelidir.
• Alkol ve çay, kahve, kola gibi kafein içeren içecekler epilepsi nöbetlerini tetikleyebildiği için uzak durulmalıdır.
• Greyfurt ve nar gibi meyveler epilepsi ilaçlarıyla etkileşime girebildiği için nöbetler üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
• Sodyum, kalsiyum ve magnezyumun nöbetleri kontrol altına alma özelliği taşıdığı biliniyor. Epilepsi hastalarında öncelikle sodyum, kalsiyum ve magnezyum eksikliklerinin olup olmadığı kontrol edilmelidir. Soydum eksiklikleri için yeterli tuz, kalsiyum için süt ve süt ürünleri, magnezyum için ise kuru baklagiller tüketilmelidir.
• Epilepsi hastalarında çoğunlukla D vitamini eksikliği ve kemik erimesi sorunları ile karşılaşılır. Bu nedenle hastalarda D vitamini takviyesine ihtiyaç duyulabilir. Tabii ki en önemli D vitamini kaynağı güneştir. Ayrıca süt, peynir, yumurta ve balık çeşitleri de diğer D vitamini kaynaklarıdır.

Fotoğraflar: Getty Images Turkey

SAĞLIK HABERLERİ

Theraflu Forte Film Tablet

  • Anemisi olanlar, akciğer hastaları, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doktor kontrolü altında dikkatli kullanılmalıdır.
  • Önceden mevcut hepatik hastalığı bulunan hastalar için, yüksek dozda veya uzun süreli tedaviler esnasında periyodik aralıklarla karaciğer fonksiyon tetkikleri yapmak gerekebilir.
  • Böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi < 10 ml/dk) halinde, doktorun parasetamol kullanımının yarar/risk oranını dikkatle değerlendirmesi gerekir. Doz ayarlaması yapılmalı ve hasta kesintisiz izlenmelidir.
  • Önerilen doz aşılmamalı veya ardarda 5 günden daha uzun süre kullanılmamalıdır.
  • Yüksek doz parasetamol ve bu arada uzunca bir süre içerisinde kullanılan toplam dozun yüksek olması; irreversibl karaciğer yetersizliğiyle birlikte analjeziklere bağlı nefropati gelişmesine neden olabilir. Hastalar bu ilacı kullanırken, parasetamol içeren daha başka ürünler kullanmamaları konusunda uyarılmalıdırlar.
  • Parasetamol içeren ilaçların THERAFLU ile eş zamanlı kullanımından kaçınılmalıdır. Parasetamol içeren başka ilaçlarla birlikte kullanımı doz aşımında neden olabilir. Parasetamol doz aşımı sonuçları karaciğer nakli ya da ölüme kadar varabilen karaciğer yetmezliğine yol açabilir. Parasetamol içeren ve ağrı kesici, ateş düşürücü, grip ve nezle semptomlarını giderici ya da uykuya yardımcı ilaçlar ile birlikte kullanılması önerilmez.
  • Parasetamol erişkinlerde kronik günlük dozlarda karaciğer hasarına neden olabilir.
  • Parasetamolün alkolle birlikte kullanılması karaciğer hasarına neden olabileceğinden bu ürün kullanılırken alkollü içecekler içilmemelidir.
  • Alkolik karaciğer hastalarında dikkatli kullanılmalıdır. Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2 g’ı aşmaması gereklidir.
  • Alkol bağımlılarında parasetamol dikkatli kullanılmalıdır.
  • THERAFLU FORTE, karaciğer fonksiyonlarını etkileyebilecek diğer ilaçları alan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Geri dönüşümsüz ciddi karaciğer hasarına neden olabilir.
  • Parasetamol akut yüksek dozda karaciğer toksisitesine neden olur.
  • Parasetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımın ilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık, döküntü veya bir deri reaksiyonu oluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımının bırakılması ve alternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile deri reaksiyonu gözlenen kişi bir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır. Bu durum, ciddi ve ölümle sonuçlanabilen Steven Johnson Sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) ve akut generalize ekzantematöz püstüloz (AGEP) dahil cilt reaksiyonlarına neden olabilmektedir.
  • Bir yıl boyunca günlük terapötik parasetamol dozları alan bir hastada hepatik nekroz ve daha kısa süreli olarak aşırı doz kullanan bir hastada karaciğer hasarı bildirilmiştir.12–48 saat içinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak klinik semptomlar dozun alınmasından 1–6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.
  • Hepatotoksisite riskinden ötürü, parasetamol, tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda ya da daha uzun süreli alınmamalıdır. Hafif veya orta şiddette karaciğer yetmezliği (Child-Pugh kategorisi <9) olan hastalar, parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
  • Terapötik dozlarda parasetamol uygulaması sırasında serum alanin aminotransferaz (ALT) düzeyi yükselebilir.
  • Terapötik dozlarda parasetamol ile hepatik oksidatif stresi arttıran ve hepatik glutatyon rezervini azaltan ilaçları eş zamanlı kullanımı, alkolizm, sepsis veya diabetes mellitus gibi çeşitli durumlar hepatik toksisite riskinde artışa neden olabilir.
  • Sepsis gibi glutatyon eksikliği olan hastalarda, parasetamol kullanımı metabolik asidoz riskini artırabilir. Ciddi bir enfeksiyonunuz varsa bu metabolik asidoz riskini artırabilir. Metabolik asidoz belirtileri şunlardır:
    • Derin, hızlı ve zorlanarak nefes alıp vermek
    • Mide bulantısı ve kusma
    • İştahsızlık
  • Glutatyon seviyesi azalmış, düzenli alkol kullanan, anoreksik, düşük vücut kitle indeksi olan ya da beslenme yetersizliği olan kişilerde karaciğer fonksiyon bozukluğu/hasarı tespit edilmiştir. Bu durumlar mevcutsa dikkatli kullanılmalıdır.
  • Yüksek dozlarda parasetamolün uzun süreli kullanılması böbrek hasarına neden olabilir.
  • Glukoz 6 fosfat dehidrojenaz eksikliği olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Seyrek olarak hemoliz vakaları görülebilir.
  • Gilbert sendromu olan hastaların parasetamol kullanması, sarılık gibi klinik semptomlara ve daha belirgin hiperbilirubinemiye neden olabilir. Bu nedenle, bu hastalar parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
  • Miyokardın sempatomimetik ilaçlara karşı duyarlılığını artıran anesteziklerin kullanıldığı durumlarda fenilefrin içeren preparatlar kullanılmamalıdır.
  • Ameliyatlarda, halojenli anestezikler kullanılması durumunda, hipertansif kriz riski artacağından THERAFLU ile tedaviyi birkaç gün önce durdurmak tavsiye edilir.
  • Fenilefrinin olası vazokonstriktif etkisi nedeniyle, kardiyovasküler hastalığı olan 70 yaşın üstündeki hastalarda dikkatli olmak gerekir.
  • Tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Renal yetmezlik
  • Hepatik yetmezlik
  • Akut hepatit
  • Kronik malnutrisyon ve dehidrasyon
  • Kardiyovasküler sistem hastalıkları
  • Bronşiyal astım
  • Serebral ateroskleroz
  • Diabetes Mellitus
  • Hemolitik anemi
  • Hipertansiyon
  • İdiyopatik ortostatik hipotansiyon
  • Prostat hipertrofisi, üriner retensiyon yatkınlığı olabilir
  • Tiroid fonksiyon bozukluklarında kullanımından kaçınılmalıdır.

THERAFLU FORTE,

  • 12 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır.
  • 5 günden uzun süreli kullanılmamalıdır. Tedavi kesilmelidir ve doktora danışılmalıdır.
  • Akut alevlenmeler dışında fenilefrin kronik rinit tedavisinde kullanılmamalıdır.
  • Aşağıdaki durumlarda doktora danışılmalıdır:
    • Astım, amfizem ya da kronik bronşit gibi nefes alma problemleri varsa
    • Semptomlar 3-5 gün içinde düzelmezse ya da eşlik eden yüksek ateş varsa, ateş 3 günden uzun sürmüşse, kurdeşen ya da inatçı baş ağrısı varsa.

Bunlar daha ciddi bir durumun işareti olabilir.

  • Fenilefrin, profesyonel sporcular için doping testlerinde yanlış pozitif sonuç verebilir.
  • THERAFLU FORTE laktoz monohidrat içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lepp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorbsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
  • THERAFLU FORTE metilparahidroksibenzoat içerir. Alerjik reaksiyonlara (muhtemelen gecikmiş) sebebiyet verebilir.
  • Kinolon sarısı, alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.

Klorfeniramin gibi antihistaminler, barbitüratlar, opioid analjezikler, antikonvülsanlar, antidepresanlar (trisiklik ve MAOI), diğer antihistaminler, antiemetikler, antipsikotikler, anksiyolitikler, hipnotikler, alkol ve diğer santral sinir sistemi (SSS) depresanlarının (sempatomimetikler, antidepresanlar) etkilerini artırabilir.

Kontrendikasyonlar

THERAFLU FORTE, aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:

  • Etkin maddeler veya diğer adrenerjik ilaçlara veya içerdiği maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık
  • Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) kullanan ya da son iki hafta içinde kullanmış olan hastalar
  • Trisiklik antidepresan kullanan hastalar
  • Beta bloker kullanan hastalar
  • Diğer sempatomimetik ilaçları kullanan hastalar
  • Feokromositoma
  • Şiddetli kalp-damar, karaciğer (Child-Pugh kategorisi > 9) veya böbrek hastalığı
  • Hipertansiyon ve taşikardinin eşlik ettiği hastalıklar
  • Hipertiroidi
  • Koroner arter hastalığı
  • Miksiyon sonrası mesanede bir miktar idrarın kaldığı, prostat adenomu
  • Mesane boynunda obstrüksiyon
  • Piloroduodenal obstrüksiyon
  • Stenoz yapan peptik ülser
  • Akciğer hastalıkları (astım dahil)
  • Dar açılı glokom
  • G-6PD (glukoz-6-fosfat dehidrojenaz) eksikliği
  • Epilepsi
  • Diabetes mellitus
  • Gebelik ve laktasyon
  • 12 yaşın altındaki çocuklarda

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir