Mektûbât Mevlânânın muhtelif vesilelerle ve ekserisi birisini tavsiye etmek veya birinin derdine derman olmak için kendisi tarafından söylenip yazdırılmış mektuplardan meydana gelmiştir. Bu eser toplam mektuptan oluşmaktadır.
Mevlânânın mektupları ya yoksulları, düşkünleri, zulme uğrayanları, devletlilerden birine tavsiye etmek yahut birisine öğüt vermek için yazılmıştır yahut da kendisine yazılan bir mektuba verilen cevaptır. Kendi işini yaptırmak için yazdığı tek bir mektubu dahi bulunmamaktadır. Ancak tavsiye ettiği kişiyi veya yaptırmak istediği işi tamamıyla benimsemiş ve bizimdir, oğlumuzdur; bu iş bizim işimizdir gibi ifadeler kullanmıştır.
Mevlânânın mektuplarında döneminde yazılan ve gönderilen şahsın mevkisine, derecesine göre yazılması gereken, teamül hâline gelmiş olan hitaplara uymadığı ve onları kullanmadığı görülür. Hitaplarında, dualarında, bilhassa, mektup gönderdiği zatın ahlâkına, dinî. insanî karakterine, yoksulları koruyuşuna göre, içinden geldiği gibi hitap etmiştir.
Hiçbir mektubunda, kendini alçaltmamış; ksine hitap ettiği kişiyi, kim olursa olsun, öğüde, duaya muhtaç bir kul, kendime yakın bir kişi, bir oğul olarak görmüştür. Tevfîk H. Subhânî (Mektûbât,Tenin ) ve Yûsuf Cemşîd Purgulâm Hüseyn Emîn (Mektûbâ-ti Mevlânâ Celâled-dîn-i Rûmî, Tehrân ) tarafından İranda neşredilen eser.
Veled İzbudakın mukaddimesi, Nafiz Uzlukun Önsözü ve Ahmed Remzi Akyürekin düzeltmesi ile birlikte Türkiyede yayımlanmıştır (Mevlânânın Mektupları, mukaddime: Veled İz-budak. önsöz: Nafiz Uzluk, tashih: Ahmed Remzi Akyürek. Anadolu Selçukileri Gününde Mevlevî Bitikleri: 2. Sebat Basımevi. İstanbul ). Abdülbaki Gölpınarlı ise Türkçeye tercüme etmiştir (Mevlânâ Celâleddin Rûmî Mektuplar, İstanbul
XIII. asırda yaÅamıŠbir Ä°slam alimi olan Mevlana Celaleddin Rumi; hoÅgrs, yaklaÅımı ve sevgisi ile tm insanlıÄa rnek teÅkil etmiÅ, yazdıkları ve syledikleriyle yzyıllar tesine ulaÅabilmiÅ mmtaz Åahsiyetlerden biridir. O her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklamasını bilmiÅ, insanlıÄın hoÅgrs ve sevgi sembol olmuÅ yce bir deÄerdir. Bugn hala, kaynaÄını ilahi aÅktan alan sevgi hoÅgr ve akıl geninde neÅvnema bulmuÅ dÅnceleri ile dilden dile dolaÅmakta, insanlıÄa rehberlik etmektedir. Zamanın btn bilginlerini bilen, birka dile sahip olmakla birlikte kıvrak bir zeka, ok ince bir ruh, eÅsiz bir vecd, emsalsiz bir aÅk, seziÅ ve buluÅ kabiliyetinin, neÅenin, coÅkunluÄun, hayranlıÄın temsilcisi olan Mevlananın tamamı Farsa kaleme alınmıŠikisi manzum, mensur olmak zere beÅ eseri gnmze kadar gelebilmiÅtir.
Horasanın Belh şehrinde de doğmuş, ailesiyle Anadoluya göç ederek Konyaya yerleşmiş ve burada te vefat etmiştir.
Edebî kişiliği
Eserleri:
Mesnevi, Divan-ı Kebîr, Mecalis-i Seba, Mektubat, Fihi Mafih
Mesnevi
Mevlananın Çelebi Hüsameddinin isteği üzerine Farsça yazdığı mesnevisidir. 25 bin beyitlik eserde Mevlana, tasavvufi fikir ve düşüncelerini hikâyelerden hareketle anlatmıştır.
Divan-ı Kebîr
Mevlananın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divanda yer almaktadır. Eserin dili Farsçadır, içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yer almaktadır.
Mektubat
Başta Selçuklu hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerine öğüt vermek, kendisine sorulan dinî ve ilmî konularda açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı adet mektuptur.
Fihi Mafih
Mevlananın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından toplanması ile meydana gelmiştir.
Mecalis-i Seba
Yedi Meclis anlamına gelen eser, Mevlananın yedi sohbetinin not edilmesinden meydana gelmiştir.
MevlânâCelâleddîn Rûmî, adet mektubun seksen tanesini; Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus (9 adet) ve Emir Muineddin Pervâne (25 adet) gibi padişah, emir ve üst düzey devlet görevlisi olan kişilere yazmış ve bu mektuplarda çeşitli hayır ve yardım işlerinin yerine getirilmesi için onlara ricada bulunmuştur. Mevlânâ bu tarz mektupların birinde (mektup) Sultan II. İzzettin Keykavus'a “oğul” diyerek sâmimî bir ifade kullanmıştır.
Celâleddîn Rûmî, sultan, emir ve devlet ileri gelenlerine yazdığı bu mektuplarında, devlet ya da yöneticiler tarafından haksızlığa uğramış kişilerin kendisine ilettikleri şikâyetlerini ilgili yerlere yazarak, bunların mağduriyetlerinin giderilmesini istemiş ve hemen hemen tamamı yerine getirilmiştir.
Bu şahıslara yazılan mektupların bazıları da rica mektubu olmayıp, günümüzdeki anlayışla hal-hatır sorma bâbından yazılmış mektuplardır. Mektupların yedi adedi de büyük oğlu Sultan Veled (2 adet), küçük oğlu Alâaddin Çelebi (3 adet), kızı Fatma Hatun (1 adet) ve diğer oğlu Âlim Çelebi (1 adet) ye yazılmış ve onlara çeşitli tavsiye, teselli ve öğütlerde bulunulmuştur.
Mevlânâ, üç mektup da halifesi ve yakın dostu Hüsâmeddin Çelebi'ye yazmış; bu mektuplarında onu övmüş ve Çelebi'nin söylediği sözlerin kendisi tarafından tamamen desteklendiğini vurgulamıştır. Mektupların kalanları da çeşitli vesilelerle günümüzde haklarında fazla bilgimiz olmayan şahıslara yazılmış; bazıları da Mevlâna'ya gönderilen mektuplara cevap niteliği taşımaktadır. Birkaç mektubun da kime gönderildiği belli olmayıp muhatabın ismi «fulâneddîn» şeklinde anılmıştır.
gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede