Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:
GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: )
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Kapsam
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; 31/12/ tarihli ve sayılı Gelir Vergisi Kanununun 18, 23/10, 29/4, 40/, 68/, 86/1-b, 94, , geçici 72 nci ve geçici 91 inci maddelerinde, 5/12/ tarihli ve sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla yapılan değişiklikler ve sayılı Kanunla ilgili diğer bazı hususların açıklanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
İKİNCİ BÖLÜM
Serbest Meslek Kazançlarında İstisna Uygulaması ve İstisnanın Sınırı
Yasal düzenleme
MADDE 2 – (1) sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu madde kapsamındaki kazançları toplamı üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur.”
İstisnanın kapsamı ve istisnadan yararlanma şartları
MADDE 3 – (1) sayılı Kanunun 18 inci maddesinde serbest meslek kazanç istisnasından yararlanan mükellefler ve istisna kapsamında olan eserler sayılmış olup, söz konusu maddede hangi hasılatın istisna kapsamında olduğu da ayrıca belirtilmiştir. Buna göre;
a) Anılan istisnadan yararlanma hakkı; müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı, mucitler ve bunların kanuni mirasçılarına tanınmıştır.
b) İstisna kapsamına; şiir, hikâye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserler ile ihtira beratları girmektedir.
c) İstisna uygulanacak hasılat, eserlerin; gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlanması veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarının satılması veya bunlar üzerindeki mevcut hakların devir ve temlik edilmesi veya kiralanması karşılığında elde edilen hasılattır. Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler de istisna kapsamındaki hasılata dahildir.
(2) 5/12/ tarihli ve sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine göre bazı eserlerde kayıt ve tescil zorunlu, bazı eserlerde ise ihtiyari tutulmuştur. sayılı Kanunun 18 inci maddesinde yer alan serbest meslek kazanç istisnasından yararlanabilmek için maddede belirtilen eserlerden kayıt ve tescili zorunlu olanların kayıt ve tescil ettirilmesi şart olup, diğer eserlerde kayıt ve tescil şartı aranmayacaktır.
(3) Kültür ve Turizm Bakanlığınca kayıt-tescil edilen eserlerin, aynı zamanda sayılı Kanunun 18 inci maddesinde sayılan eserler veya bu eserlere benzerlik gösteren eserlerden olması şart olup, sayılı Kanuna göre kayıt-tescil edilen tüm eserler istisna kapsamına girmemektedir.
İstisna uygulaması, beyan ve tevkif suretiyle ödenen vergilerin mahsubu
MADDE 4 – (1) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında elde edilen ve aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmayan kazançlar gelir vergisinden istisna olup bu kazançlar için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecek, diğer gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi halinde de bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecektir. Bu kazançlar üzerinden tevkif suretiyle ödenen vergiler nihai vergi olacaktır.
(2) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında elde edilen kazançların devamlı veya arızi olarak elde edilmesi istisnanın uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
(3) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında elde edilen ve aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşan kazançlar için istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Söz konusu tutarın aşılıp aşılmadığı ilgili takvim yılının sonu itibarıyla belirlenecek ve 18 inci madde kapsamında elde edilen kazançlar toplamının söz konusu tutarı aşması halinde, elde edilen kazançların tamamı yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir. İstisnadan faydalanılıp faydalanılamayacağı yıl sonu itibarıyla belirleneceğinden, istisnadan faydalanamayan mükelleflerin geçici vergi beyannamesi verme yükümlülükleri olmayacaktır.
(4) Yıllık beyanname verilmesi durumunda, sayılı Kanunun 68 inci maddesinde sayılan mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olarak yapılan giderler, yıllık beyanname üzerinde indirim konusu yapılacaktır. Söz konusu giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için 4/1/ tarihli ve sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen belgelerle tevsik edilmesi şarttır.
(5) Yıllık beyanname verilmesi durumunda, sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde yer alan şahıs sigorta primleri, eğitim ve sağlık harcamaları, sponsorluk harcamaları ve engellilik indirimi ile anılan madde ve ilgili kanunlarında indirim konusu yapılabileceği düzenlenmiş bağış ve yardımlar gibi bazı harcamaların da beyan edilen gelirden indirim konusu yapılması mümkündür.
(6) Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden sayılı Kanunun 94 üncü maddesine göre yıl içinde kesilen vergiler mahsup edilebilecektir.
(7) sayılı Kanunun üncü maddesindeki tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarın aşılıp aşılmadığı, takvim yılı sonu itibarıyla her bir yıl için ayrı ayrı değerlendirilecektir. İlgili takvim yılında istisnadan yararlanılamaması sonraki yıllarda istisnadan yararlanılmasına engel teşkil etmeyecektir.
Örnek 1: Ressam (A), yılında (B) Belediyesine sattığı resimler karşılığında TL kazanç elde etmiştir. (B) Belediyesi tarafından Ressam (A)’ya yapılan ödeme üzerinden sayılı Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca %17 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır.
Ressam (A)’nın, yaptığı resimler sayılı Kanun hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığınca eser olarak kayıt-tescil edilmiştir.
Ressam (A)’nın yaptığı resimler karşılığı elde ettiği TL’lik kazanç, sayılı Kanunun üncü maddesindeki tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmadığından gelir vergisinden istisna edilecek ve yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmeyecektir. Tevkif suretiyle kesilen vergi nihai vergi olacaktır.
Diğer taraftan, Ressam (A)’nın TL tevkifata tabi işyeri kira gelirinin bulunması halinde, bu kira geliri, sayılı Kanunun üncü maddesindeki tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aştığından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir. Ancak, bu durumda da istisna kapsamındaki TL’lik kazanç beyannameye dahil edilmeyecektir.
Örnek 2: Bay (C), bir televizyon kanalında haftalık olarak yayınlanan bir dizinin senaryo yazarlığı karşılığında, yılında TL kazanç elde etmiştir. Bay (C)’ye yapılan ödemeler üzerinden sayılı Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca %17 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır.
Bay (C)’nin yazdığı senaryo, sayılı Kanun hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığınca eser olarak kayıt-tescil edilmiştir.
Bay (C)’nin yazdığı senaryo karşılığı elde ettiği TL lik kazanç, sayılı Kanunun üncü maddesindeki tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aştığından, Bay (C) gelir vergisi istisnasından yararlanamayacak ve bu kazancını yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edecektir. Tevkif suretiyle ödenen vergiler beyanname üzerinde hesaplanan vergiden mahsup edilebilecektir.
Diğer taraftan, Bay (C)’nin TL tevkifata tabi işyeri kira gelirinin bulunması halinde, TL işyeri kira geliri, sayılı Kanunun üncü maddesindeki tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmamasına rağmen, beyan edilecek serbest meslek kazancı ile birlikte söz konusu beyanname verme sınırı aşıldığından kira geliri de beyan edilecektir.
Örnek 3: Söz ve beste çalışmaları yapan Bayan (D), yılında muhtelif tarihlerde (E) A.Ş.’ye sattığı besteler karşılığında TL hasılat elde etmiştir. (E) A.Ş. tarafından, Bayan (D)’ye yapılan söz konusu ödemeler üzerinden, sayılı Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca %17 oranında ( TL) gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır. Bayan (D)’nin, bu faaliyeti ile ilgili olarak yapmış olduğu ve tevsik edebildiği giderlerinin toplamı TL’dir. Bayan (D)’nin, TL eğitim/sağlık harcaması da bulunmaktadır.
Bayan (D)’nin, yaptığı beste çalışmaları sayılı Kanun hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığınca eser olarak kayıt-tescil edilmiştir.
Bayan (D)’nin, yaptığı beste çalışmaları her ne kadar 18 inci maddede sayılan eserler kapsamında değerlendirilse de elde ettiği kazanç yıl sonu itibarıyla ( TL - TL=) TL, üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı( yılı için TL) aştığından söz konusu istisnadan faydalanılması mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, Bayan (D)’nin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır.
Tevkifat uygulaması
MADDE 5 – (1) sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi ödemeler belirtilmiştir. Aynı fıkranın (2) numaralı bendinde, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden; 12/1/ tarihli ve / sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, 18 inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %17, diğerlerinden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı düzenlemesi yer almaktadır.
(2) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında elde edilen kazançların, aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması nedeniyle istisnadan faydalanılamayacak olması, yıl içinde yapılacak olan tevkifat uygulamasını etkilemeyecek ve söz konusu kazançlar üzerinden aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (a) alt bendi uyarınca tevkifat yapılacaktır.
(3) Serbest meslek kazancının devamlı veya arızi nitelikte olmasının tevkifat uygulamasında herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
(4) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında serbest meslek kazanç istisnasından yararlanan mükelleflerin tevkifat yapma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
(5) sayılı Kanunun 18 inci maddesinin son fıkrasına göre, madde kapsamındaki kazançları toplamı üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanların bu istisnadan faydalanamayacakları hükme bağlanmış ve bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında kazanç elde eden ve aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması nedeniyle istisnadan yararlanamayacak olan mükelleflerin, Kanunun 94 üncü maddesi kapsamında ücret, kira gibi yapacağı ödemeler üzerinden tevkifat yapma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Örnek 4: Heykeltraş Bay (F), faaliyetini icra etmek için bir atölye kiralamıştır. Ayrıca yanında bir işçi çalıştırmakta olup, yaptığı heykeller karşılığında sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında yılında TL kazanç elde etmiştir.
Bay (F)’nin yılında elde ettiği kazancın, aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması nedeniyle istisnadan faydalanılamayacak ve bu kazançlar yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.
Diğer taraftan, Bay (F) kiralamış olduğu atölye nedeniyle yılında ödediği kira bedelleri ile çalıştırdığı işçisine ödediği ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmayacaktır. Bay (F)’nin yanında çalışan işçisi, tevkif suretiyle vergilendirilmemiş ücret gelirlerini sayılı Kanunun 95 inci maddesi uyarınca yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edecektir.
Defter tutma ve belge düzeni
MADDE 6 – (1) sayılı Kanunun nci maddesinde defter tutmaya mecbur olanlar sayılmış olup, aynı Kanunun uncu maddesinde ise serbest meslek erbabının serbest meslek kazanç defteri tutacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı Kanunun ncı maddesinde de serbest meslek erbabının tahsilatları için serbest meslek makbuzu düzenlemek mecburiyetinde olduğu belirtilmiştir.
(2) sayılı Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerde bulunan ve eserlerini kısmen veya tamamen aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilenler dışındakilere teslim eden serbest meslek erbabının; defter tasdik ettirme (defter-beyan sistemine kaydolma) ve tutma ile belge düzenleme zorunlulukları bulunmaktadır.
(3) sayılı Kanunun mükerrer nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, münhasıran sayılı Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerde bulunan ve eserlerini sadece aynı Kanunun 94 üncü maddesinde belirtilen kişi ve kurumlara teslim eden serbest meslek erbabından isteyenlerin; yıl içindeki kazançlarının toplamının sayılı Kanunun üncü maddesinin dördüncü gelir diliminde yer alan ( yılı için TL) tutarı aşıp aşmadığına bakılmaksızın, defter tasdik ettirme (defter-beyan sistemine kaydolma) ve belge düzenleme zorunluluklarının kaldırılması uygun görülmüştür.
(4) sayılı Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetlerinin yanı sıra başkaca faaliyetleri nedeniyle serbest meslek kazancı mükellefiyeti bulunanların, defter tasdik ettirme (defter-beyan sistemine kaydolma) ve tutma ile belge düzenleme zorunlulukları bulunmaktadır. Başkaca faaliyetleri nedeniyle serbest meslek kazancı mükellefiyeti bulunan ve serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamındaki kazançlarına ilişkin kayıtlarını da aynı defterde göstermesi mümkündür.
(5) sayılı Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen türden faaliyetleri arızi olarak yapanların, defter tasdik ettirme (defter-beyan sistemine kaydolma) ve tutma ile belge düzenleme zorunlulukları bulunmamaktadır.
(6) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında elde edilen kazançların, aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşması nedeniyle istisnadan faydalanılamayacak olması, defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüğünde bir değişiklik yaratmayacaktır.
(7) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında faaliyette bulunan ve serbest meslek makbuzu düzenleme zorunluluğu bulunmayanlardan alınan eserlere ilişkin yapılan ödemelerin gider pusulası imzalatılmak suretiyle tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır.
(8) sayılı Kanunun 18 inci maddesi kapsamında kazanç elde eden mükelleflerin, kendilerine düzenlenen gider pusulalarını ve bu faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mal ve giderlerine ilişkin belgelerini, sayılı Kanunda öngörülen süre boyunca saklamaları gerekmektedir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İşverenlerce Hizmet Erbabının İşyerine Gidip Gelmesi İçin Sağlanan
Menfaatlere İlişkin İstisna
Yasal düzenleme
MADDE 7 – (1) sayılı Kanunun 11 inci maddesi ile sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin (10) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“ Hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderleri (İşverenlerce taşıma hizmeti verilmeyen durumlarda, çalışılan günlere ait bir günlük ulaşım bedelinin 10 Türk lirasını aşmaması ve buna ilişkin ödemenin toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının temini şeklinde yapılması şarttır. Ödemenin bu tutarı aşması hâlinde aşan kısım ile hizmet erbabına ulaşım bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir. Bu istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.);”
İstisnanın kapsamı ve uygulaması
MADDE 8 – (1) sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendi hükmüne istinaden, hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla vasıta temini veya hizmet satın alınması suretiyle işverenler tarafından yapılan taşıma giderleri nedeniyle hizmet erbabına sağlanan menfaatlere uygulanan gelir vergisi istisnası devam etmektedir.
(2) sayılı Kanunla, 1/1/ tarihinden itibaren elde edilen ücret gelirlerine uygulanmak üzere, sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendine eklenen parantez içi hükümle, işverenler tarafından hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerine yönelik taşıma hizmeti verilmediği durumlarda, hizmet erbabına verilen toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları için yapılan ödemeler nedeniyle sağlanan menfaatler de istisna kapsamına alınmıştır.
(3) Hizmet erbabının toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının temini suretiyle sağlanan menfaatlere ilişkin istisnadan faydalanılabilmesi için;
a) İşveren tarafından, hizmet erbabının toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla ulaşım vasıtası temini veya hizmet satın alınması suretiyle taşıma hizmeti verilmiyor olması,
b) Taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının, münhasıran hizmet erbabının işyerine gidip gelmesi için kullanacağı toplu taşıma araçlarında geçerli olması (Ulaşım bedeli için yüklenen tutarın sadece ulaşımda kullanılabilecek şekilde sınırlandırıldığı başka amaçlarla da kullanılabilen ödeme araçlarının kullanımı bu şartın ihlali sayılmaz),
c) Yapılan ödemenin fiilen çalışılan günlerle sınırlı olması,
ç) Ulaşım bedelinin günlük belirlenen tutarı ( yılı için 12 TL) aşmaması,
d) Toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının teminine ilişkin harcamaların belgelendirilmesi,
gerekmektedir.
(4) İşverenler tarafından, hizmet erbabına;
a) Ulaşım bedelinin nakit olarak verilmesi,
b) Ulaşım bedeli karşılığının, hediye kartı ve benzeri ulaşım harcaması dışında diğer alışverişlerde de kullanılabilecek ödeme araçları şeklinde verilmesi,
c) Araç tahsis edilmesi,
ç) Çalışılmayan günler için de ulaşım bedeli ödenmesi,
d) İşyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla taşıma hizmeti verilmesinin yanında ilave olarak toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları verilmesi,
durumlarında, istisnadan faydalanılamayacak olup, yapılan bu ödemeler ve sağlanan menfaatler net ücret kabul edilerek brüte iblağ edilmek suretiyle gelir vergisine tabi tutulacaktır.
(5) İşverence hizmet erbabının ikamet ettiği mahallerin tümüne taşıma hizmeti sağlanmadığı veya taşıma hizmetinin belirli merkez mahallere yapıldığı ve hizmet erbabının ikametgahından bu mahallere ve bu mahallerden ikametgahına ulaşım için de yol masrafı yaptığı durumlarda, işverence verilen toplu taşıma hizmetinden faydalanmayan veya bu hizmete ulaşım için toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda olan hizmet erbabına verilen toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları verilmesi durumunda da istisnadan faydalanılacaktır.
(6) İşverenlerce hizmet erbabı için yapılan ulaşım bedeli ödemelerinin birden fazla ayı kapsayacak şekilde toplu olarak yapılması durumunda, hizmet erbabının çalıştığı günler dikkate alınarak her bir aya isabet eden tutar ayrı ayrı istisna kapsamında değerlendirilecektir.
(7) Hizmet erbabının izin, rapor ve benzeri nedenlerle çalışmadığı günlere ilişkin ilgili ayda peşin olarak yapılan ve istisnaya konu edilmiş olan taşıma gideri ödemeleri için işverenlerce ilgili ayda düzeltme yapılabileceği gibi, ertesi ay için yapılan taşıma gideri ödemelerinden de mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Örnek 1: İşveren (A), yanında çalışan hizmet erbabı Bay (B)’nin şehir içi ulaşımda kullandığı toplu taşıma kartına, yılı Mart ayında 26 gün çalışacağı varsayımıyla peşin olarak TL (KDV hariç) yükleme yapmıştır. Bay (B), Mart ayında 10 gün izin kullanmıştır.
Bay (B)’nin Mart ayında 16 gün çalıştığı göz önüne alındığında, işveren (A) tarafından hizmet erbabı Bay (B)’nin toplu taşıma kartına yüklenen TL’nin TL’si istisna kapsamında değerlendirilecektir.
İşveren (A)’nın peşin olarak ödediği TL’ye istisna uygulamış olması halinde ise, düzeltme yapabileceği gibi, fark tutarı izleyen ayda yapacağı ödemeden indirmek suretiyle, istisnayı daha düşük uygulayabilecektir.
(8) sayılı Kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında, işverenlerin her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, işverenlerce hizmet erbabına, işyerine gidip gelmesi için toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları vermek suretiyle sağlanan menfaatlerin vergiden istisna edilecek kısmının da ücret bordrosunda gösterilmesi gerekmektedir.
(9) İşverenlerin hizmet erbabına toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları vermek suretiyle sağladığı menfaatler için bir günlük ( yılı için 12 TL) ulaşım bedeline katma değer vergisi dahil değildir. Ulaşım bedelinin istisnaya isabet eden tutarına ait yüklenilen katma değer vergisi işverenlerce indirim konusu yapılabilecektir. İşverenler tarafından istisna tutarından daha fazla ödeme yapılması halinde, istisna tutarını aşan kısım (istisna tutarına aşan kısma isabet eden katma değer vergisi dahil olmak üzere) net ödenen ücret olarak kabul edilecek ve brüte iblağ edilmek suretiyle gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Diğer taraftan, istisna tutarını aşan kısma isabet eden ve ücret olarak kabul edilen KDV’nin indirim konusu yapılamayacağı tabiidir.
Örnek 2: İşveren (C), yılı Nisan ayında 20 gün çalışan hizmet erbabı Bay (D)’nin toplu taşıma kartına TL ( TL + 72 TL KDV) yüklemiştir. İşveren (C) tarafından bu tutarın TL’si istisnaya konu edilecektir. İstisna kapsamındaki bu tutara isabet eden 43,2 TL’lik KDV indirim konusu yapılabilecektir. İstisna tutarını aşan TL ( TL - TL)+28,80 TL KDV dahil toplam tutar olan ,80 TL net ödenen ücret olarak kabul edilecek ve brüte iblağ edilmek suretiyle gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Diğer taraftan, 28,80 TL’lik KDV indirim konusu yapılamayacaktır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Amatör Spor Yarışmalarını Yöneten Hakemlere Ödenen Ücretlerde İstisna
Yasal düzenleme
MADDE 9 – (1) sayılı Kanunun 12 nci maddesi ile sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“ Teşvik gayesiyle verilen aşağıda yazılı ikramiye ve mükafatlar Gelir Vergisinden müstesnadır:
…
4. Amatör spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretler (basketbol ve voleybol spor dallarının en üst liglerinde görev alanlar hariç);”
İstisnanın kapsamı ve uygulaması
MADDE 10 – (1) sayılı Kanunun 61 inci maddesinde ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmış ve ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Aynı maddede, bu Kanunun uygulanmasında spor hakemlerine yapılan ödemeler veya sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret sayıldığı hükme bağlanmıştır. sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi (4) numaralı bendinde, tüm spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretler gelir vergisinden istisna edildiğinden, söz konusu ücretler gelir vergisine tabi tutulmamıştır.
(2) sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 1/1/ tarihinden itibaren elde edilen ücret gelirlerine uygulanmak üzere sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan spor yarışmalarını yöneten hakemlerin aldıkları ücretlere ilişkin istisna hükmü yeniden düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme ile;
a) Basketbol ve voleybol spor dallarının en üst ligleri hariç amatör spor yarışmalarını yöneten hakemlerin bu görevleri dolayısıyla aldıkları ücretlere yönelik gelir vergisi istisnası aynen korunmuştur.
b) Profesyonel spor yarışmalarını yöneten spor hakemleri ile basketbol ve voleybol spor dallarının en üst liglerindeki yarışmaları yöneten spor hakemlerinin aldıkları ücretler istisna kapsamından çıkarılmıştır.
(3) Profesyonel spor yarışmalarını yöneten hakemler ile basketbol ve voleybol spor dallarının en üst liglerindeki yarışmaları yöneten hakemlere bu faaliyetleri nedeniyle 1/1/ tarihinden itibaren yapılan ödemeler ücret hükümlerine göre vergilendirilecektir.
(4) sayılı Kanunun 94 üncü maddesinde sayılanlar tarafından istisna kapsamına girmeyen spor hakemlerine yapılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.
(5) Profesyonel spor yarışmaları ile basketbol ve voleybol spor dallarının en üst liglerindeki yarışmaları yöneten spor hakemlerince elde edilen ücret gelirleri toplamının, gelir vergisi tarifesinin dördüncü diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması halinde bu ödemeler yıllık gelir vergisi beyannamesiyle de beyan edilecektir. Yine, bahse konu spor hakemlerinin birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi ve birden sonraki işverenden elde ettiği ücret gelirleri toplamının, gelir vergisi tarifesinin ikinci diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması halinde, birinci işverenden alınan ücret geliri dahil tüm ücret gelirleri yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden tevkif suretiyle ödenen gelir vergisi mahsup edilebilecektir.
(6) Basketbol ve voleybol spor dallarının en üst ligleri hariç amatör spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretler istisna kapsamında olduğundan, bu ücret ödemelerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacak ve bu ücret gelirleri için yıllık beyanname verilmeyecektir. Diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde de istisna kapsamındaki ücret gelirleri beyannameye dâhil edilmeyecektir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Binek Otomobillerin Giderleri ve Amortismanlarının
Vergi Matrahından İndirilmesi
Yasal düzenleme
MADDE 11 – (1) sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ile sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının(1), (5) ve (7) numaralı bentlerine sırasıyla aşağıdaki parantez içi hükümler eklenmiştir.
“(Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin Türk lirasına kadarlık kısmı ile binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla Türk lirasına kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilir.)”
“(Şu kadar ki faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70’i indirilebilir.)”
“(Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli Türk lirasını, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hâllerde, amortismana tabi tutarı Türk lirasını aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı gider yazılabilir. Bu hükmün uygulanmasında binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınır.)”
(2) sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ile sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (4) ve (5) numaralı bentlerine sırasıyla aşağıdaki parantez içi hükümler eklenmiştir.
“(Şu kadar ki özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli Türk lirasını, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hâllerde, amortismana tabi tutarı Türk lirasını aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı gider yazılabilir. Bu hükmün uygulanmasında binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınır.)”
“(Şu kadar ki binek otomobillerine ilişkin giderlerin en fazla %70’i ve kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin Türk lirasına kadarlık kısmı ile binek otomobillerinin iktisabında ödenen özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla Türk lirasına kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilir.)”
(3) sayılı Kanunun 52 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde “Bu Kanunun 13 üncü ve 14 üncü maddeleri 1/1/ tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” hükmüne yer verilmiştir.
Kapsam
MADDE 12 – (1) Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dâhil olan ve ticari veya mesleki faaliyette kullanılan binek otomobillerin giderleri (kiralama giderleri dâhil) ile bunlara ilişkin ayrılan amortismanların giderleştirilmesi bu Tebliğin beşinci bölümünün kapsamını oluşturmaktadır.
(2) Kanun maddesinde yer alan binek otomobil ifadesinden Türk Gümrük Tarife Cetvelinin pozisyonunda yer alan motorlu taşıtların anlaşılması gerekmektedir. Ambulanslar, mahkûm taşımaya mahsus arabalar, para arabaları, cenaze arabaları, itfaiye öncü arabaları gibi özel amaçla yapılmış motorlu taşıtlar, 13/10/ tarihli ve sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre trafik şube veya bürolarına kayıt ve tescil edilme zorunluluğu bulunmayan ve sadece havalimanı apron bölgesi gibi belli alanlarda kullanılan taşıtlar pozisyonunda yer almakla birlikte binek otomobil kapsamında değerlendirilmeyecektir. 1+1, 1+3, 1+4 veya 1+7 koltuklu, şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda emniyet kemerleri veya emniyet kemeri montajı için tertibat, koltuk ve emniyet ekipmanı montajı için sabit tertibat, aracın iç kısmının her tarafında, araçların yolcu bölümlerinde yer alan konfor özellikleri ve iç döşemeleri (örneğin: yer kaplamaları, havalandırma, iç aydınlatma, küllükler), iki yan panel boyunca arka camları bulunan (en arkada yük bölümünün sağ ve sol taraflarında cam bulunsun bulunmasın); şoför ve öndeki yolcuların bölümü ile insan veya eşya taşınması için kullanılan arka bölüm arasında sabit bir panel veya bariyer bulunmayan kapalı kasa motorlu taşıtlar pozisyonunda yer almakta olup, binek otomobiller bu kapsamda değerlendirilmektedir. Bu bağlamda binek otomobiller, pozisyonunda tanımlanan binek otomobiller ile esas itibarıyla insan taşımak üzere imal edilmiş ( pozisyonuna girenler hariç) (steyşın vagonlar ve yarış arabaları dâhil) hem insan hem eşya taşıyabilen motorlu araçlar gibi çok amaçlı araçları kapsamaktadır.
Binek otomobillere ilişkin kiralama ve iktisap giderleri
MADDE 13 – (1) Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin yılı için Türk lirasına kadarlık kısmı, sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi ve 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi kapsamında gider olarak dikkate alınabilecektir.
(2) Gider olarak dikkate alınabilecek tutar olan aylık kira bedelinin yılı için Türk lirasına kadarlık kısmı 25/10/ tarihli ve sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa göre hesaplanan katma değer vergisi hariç bedeldir.
(3) sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi yönünden kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi, hesaplanan katma değer vergisinden indirilememektedir. Bu kapsamda, binek otomobillerin kiralanması durumunda, kira bedellerinin Kanun maddesinde ilgili yıl için belirlenen azami tutarı aşması halinde, aşan kısma ait katma değer vergisi gelir ve kurumlar vergisi yönünden kazancın tespitinde ayrıca gider olarak dikkate alınmayacaktır.
Örnek 1: Gayrimenkul kiralama faaliyetiyle iştigal eden kurumlar vergisi mükellefi (ELM) Ltd. Şti. tarafından 26/3/ tarihinde aylık TL bedel karşılığında bir adet binek otomobil kiralanmıştır. Kiralama konusu binek otomobile ait katma değer vergisinin o yıl için kurumlar vergisi yönünden kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen tutara tekabül eden kısmı (( TL - TL = ) * 0,18 = TL) Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyecektir. Aynı binek otomobilin kiralanmasına ilişkin yılı için belirlenmiş aylık azami tutar olan TL mükellef tarafından kazancın tespitinde gider olarak dikkate alındığından, hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyen TL, kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.
(4) Banka ve sigorta şirketleri gibi faaliyetleri KDV’den istisna olan işletmelerde indirim konusu yapılamayan KDV dahil TL’lik tutar, safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
Örnek 2: (A) Bankası tarafından 1/6/ tarihinde katma değer vergisi dahil aylık TL ( TL + %18 KDV TL) bedel karşılığında bir adet binek otomobil kiralanmıştır. KDV Kanununa göre bankaların Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler KDV’den istisna olduğundan, (A) Bankasının binek otomobilin kiralanmasına ilişkin yapmış olduğu TL kiralama giderinin TL’si yılı için banka tarafından safi kurum kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek, TL kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.
(5) Finansal kiralama yoluyla edinilen binek otomobillere ilişkin yapılan ödemeler bu Tebliğin 13 üncü maddesi kapsamda değerlendirilmeyecek olup, söz konusu ödemelerde aylık kiralama gideri kısıtlaması söz konusu olmayacaktır. sayılı Kanunun mükerrer ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında finansal kiralamanın tanımı yapılmış olup, aynı maddenin ikinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; kiracı tarafından aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadî kıymetin kullanma hakkının anılan Kanunun mükerrer inci maddesi ve üçüncü kitabının üçüncü kısmının birinci bölümünde kiralama konusu iktisadî kıymet için belirlenmiş esaslar çerçevesinde yeniden değerlemeye ve amortismana tâbi tutulacağı, (4) numaralı bendinde; kiracı tarafından finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan ödemelerin, borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılacağı ve ayrıştırma işleminin her bir dönem sonunda kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmasını sağlayacak şekilde yapılacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, kiracı tarafından finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan ödemelerin borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılması, bu ayrıştırma işleminin her bir dönem sonunda (finansal kiralama sözleşmesinde yer alan ödemelerin yapılacağı tarih) kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmak suretiyle yapılması, hesaplanan faiz giderlerinin ise ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi, sonraki yıllar ise gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bu bağlamda, finansal kiralama yoluyla işletme aktifine alınmış binek otomobiller için ödemelerin anapara ve faiz ödemesi olarak ayrıştırılarak, faiz gideri ilk yıl “Haklar” hesabında izlenen binek otomobilin maliyetine dâhil olunacak, sonraki yıllarda ise tercihen gider veya maliyet olarak dikkate alınacaktır.
Örnek 3: (F) Ltd. Şti.’nin faaliyet konusu tekstil ürünlerinin perakende ticareti olup, adı geçen mükellef, (ABC) A.Ş. unvanlı finansal kiralama şirketinden 2/1/ tarihinde finansal kiralama sözleşmesi yoluyla bir adet binek otomobil edinmiştir. Finansal kiralama sözleşmesine göre kira süresi 48 ay olup, aylık ödeme TL’dir. Binek otomobillerin mülkiyeti kira süresi sonunda kiracıya devredilecektir.
Buna göre, (F) Ltd. Şti. tarafından finansal kiralama yoluyla edinilen binek otomobil rayiç bedel ile kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı üzerinden “Haklar” hesabında izlenecek olup, aylık ödenecek bedel olan TL, borç anapara ödemesi ve faiz ödemesi olarak ayrıştırılarak yılına ilişkin ödenen faiz giderleri binek otomobilin maliyetine dâhil edilecektir. Sonraki yıllara ilişkin ödenen faiz giderleri ise mükellef tarafından binek otomobilin maliyetine dâhil edilebileceği gibi tercihen doğrudan gider olarak da dikkate alınabilecektir.
(6) Kiralama giderlerine ilişkin aylık gider kısıtlamasının uygulanmasında, kira ödemesine tekabül eden ayın içinde bulunduğu yıl için tespit olunan tutar dikkate alınacaktır.
Örnek 4: Eczacılık faaliyetinden dolayı ticari kazanç mükellefiyeti bulunan Bayan (B), 1/4/ tarihinde (Z) Filo Kiralama A.Ş.’den bir adet araç kiralamıştır. Kiralama sözleşmesine göre aracın aylık kiralama bedeli TL olup, sözleşmenin süresi 2 yıldır ve kiralama bedeli 1/4/ tarihinde mükellef tarafından peşin olarak ödenmiştir.
Buna göre Bayan (B), söz konusu araç için yılına tekabül eden aylık kiralama bedelinin azami TL’sini kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapabilecektir. ve takvim yıllarına tekabül eden aylık kiralama bedellerinin kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği azami tutarların tespitinde o yıllar için yeniden belirlenen tutarlar dikkate alınacaktır.
(7) 1/1/ tarihinden önce başlayıp Kanunun yürürlük tarihinden sonrasını da kapsayan kiralamalarda, yürürlük tarihinden sonrasına tekabül eden kira bedelleri gider kısıtlamasına tabi olacaktır. Gider olarak dikkate alınabilecek azami kiralama bedelinin tespitinde, kiralama döneminin tekabül ettiği yıl için belirlenen tutar dikkate alınacaktır.
(8) Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillerin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının yılı için en fazla Türk lirasına kadarlık kısmı ticari veya mesleki kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
Örnek 5: Lokanta işletmeciliği faaliyeti nedeniyle ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefi olan Bay (M), otomobil bayi olan (DEF) A.Ş’den1/9/ tarihinde vergisiz satış fiyatı TL olan bir adet binek otomobil satın almıştır. Söz konusu otomobile ilişkin hesaplanan özel tüketim vergisi TL ( x %),hesaplanan katma değer vergisi ise TL ( x 0,18)’dir.
Buna göre Bay (M) tarafından binek otomobil için yüklenilen özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi tutarı toplamı TL ( + ) olup, iktisaba ilişkin yüklenilen özel tüketim vergisi ve katma değer vergilerinin işletme kayıtlarında mükellef tarafından tercihen gider olarak gösterilmesi halinde, ticari kazanç üzerinden gider olarak indirimi kabul edilecek azami tutar TL olacak, TL ( – ) ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak mükellefin ilgili dönem ticari kazancına dâhil edilecektir.
(9) Binek otomobillerin günlük şekilde kiralanmasında gider kısıtlaması, günlük kiralama bedelinin hesaplanması suretiyle uygulanacaktır. Kiralama giderlerine ilişkin günlük gider kısıtlamasının uygulanmasında, kiralamanın yapıldığı tarihte gider olarak dikkate alınabilecek aylık azami kiralama giderinin o ayın gün sayısına bölünmesiyle elde edilecek tutar dikkate alınacaktır.
Örnek 6: Meyve ve sebzelerin toptan ticareti faaliyetiyle iştigal eden (EFG) Ltd. Şti/4/ tarihinde bir adet binek otomobil kiralamıştır. Kiralama sözleşmesine göre binek otomobilin günlük kiralama bedeli TL olup, sözleşme süresi 10 gündür.
Binek otomobil kiralaması günlük şekilde yapıldığından kiralama gideri kısıtlamasında günlük bedel uygulanacak olup, günlük bedelin tespitinde ise o yıl için belirlenen ve gider olarak dikkate alınabilecek azami kiralama bedelinin, kiralamanın yapıldığı tarihteki ayın gün sayısına bölünmesiyle elde edilecek tutar dikkate alınacaktır.
Mükellef kurum tarafından kiralama Nisan ayı içinde yapıldığından, o yıl için belirlenen ve kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek aylık azami kiralama gideri olan TL, Nisan ayının gün sayısı olan 30’a bölünerek gider olarak dikkate alınabilecek günlük azami kiralama bedeli bulunacaktır.
Buna göre;
/ 30 = , 33 TL | (Kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecek azami günlük kiralama bedeli) |
,33 X 10 = ,33 TL | (On günlük kiralama için safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek azami tutar) |
TL – ,33 TL = ,67 TL | (Mükellef kurum tarafından KKEG olarak dikkate alınması gereken kiralama gideri) |
Örnek 7: Avukatlık faaliyetinden dolayı serbest meslek kazancı yönünden mükellefiyeti bulunan Bay (D) faaliyetinde kullanmak üzere 1/6/ tarihinde aylık kira bedeli TL olan bir adet binek otomobili kiralamış ve bir yıllık kira bedeli olan TL’yi peşin ödemiştir.
Bay (D), kiraladığı binek otomobili için ödediği aylık TL’lik kira bedelinin TL’sini serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan gider olarak indirim konusu yapabilecek olup, bu tutarı aşan TL’yi ise gider olarak dikkate alamayacaktır.
Ayrıca, Bay (D), kiraladığı binek otomobiline ilişkin bir yıllık kira bedelini peşin olarak ödediğinden, söz konusu kira bedelinin indirim konusu yapılabilecek olan (x12=) TL’sini yılı kazancının tespitinde indirim konusu yapabilecektir.
Binek otomobillere ilişkin tamir, bakım, yakıt ve benzeri cari giderler
MADDE 14 – (1) Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70’i, gelir ve kurumlar vergisi açısından safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir.
(2) İşletmeye veya envantere dâhil olup ticari veya mesleki faaliyette kullanılan binek otomobillerin giderleri sınırlandırılmakta olup, bu sınırlama esas itibarıyla faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere binek otomobillerin giderlerini kapsamaktadır.
(3) Birinci fıkra kapsamındaki giderler genel olarak taşıtların tamir, bakım, yakıt, sigorta ve benzeri cari giderleridir.
(4) Yapılan giderlerin işletmeye veya envantere kayıtlı ya da kiralama yoluyla edinilen binek otomobillere ilişkin olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Örnek 8: Kozmetik ürünlerinin toptan ticareti faaliyeti nedeniyle kurumlar vergisi mükellefi olan (EFG) Ltd. Şti.’nin sahip olduğu binek otomobillere ilişkin hesap döneminde yapmış olduğu giderler aşağıdaki gibi olup, giderlerin tümü bu yıl için yapılmıştır.
Buna göre, (EFG) Ltd. Şti.’nin sahip olduğu binek otomobiller için yapmış olduğu harcamalara ilişkin safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek azami tutarlar aşağıdaki gibi olacaktır:
* Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesi uyarınca, taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç binek otomobiller için ödenen vergiler gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmemektedir.
** Önceki hesap dönemlerinde iktisap edilmiş binek otomobiller için hesap dönemine isabet eden faiz giderleridir. Mükellef kurum tarafından bu kapsamda yapılan faiz giderleri tercihen doğrudan gider yazılmıştır.
(5) Finansal kiralama yoluyla edinilen binek otomobillere ilişkin, finansal kiralama konusu binek otomobillerin “Haklar” hesabında aktife alındığı dönemi izleyen dönemler için yapılan faiz giderlerinin mükellefler tarafından tercihen doğrudan gider olarak dikkate alınmak istenmesi halinde, bu giderlerin en fazla %70’i, gelir ve kurumlar vergisi açısından safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir.
Örnek 9: Sigortacılık faaliyetiyle iştigal eden (T) A.Ş., 7/8/ tarihinde finansal kiralama yoluyla bir adet binek otomobil edinmiştir. Finansal kiralama sözleşmesine göre mükellef tarafından aylık ödenecek tutar TL olup, sözleşme süresi 48 aydır. Sözleşme süresi sonunda binek otomobilin mülkiyeti mükellef kuruma geçecektir.
Buna göre, finansal kiralama yoluyla edinilen binek otomobil için ödenen aylık bedelin borç anapara ödemesi ve faiz ödemesi şeklinde ayrıştırılması gerekmekte olup, hesap dönemine ilişkin yapılan faiz ödemeleri, “Haklar” hesabında izlenen binek otomobilin maliyetine dahil olunacaktır. Mükellef kurumun hesap dönemi başta olmak üzere izleyen hesap dönemlerine ilişkin yapacağı faiz ödemelerini doğrudan gider olarak dikkate almak istemesi halinde ise finansal kiralama kapsamındaki faiz giderlerinin %70’i kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir.
(6) 1/1/ tarihinden önce iktisap edilen veya kiralama yoluyla edinilen binek otomobillere ilişkin Kanunun yürürlük tarihinden sonrasına tekabül eden giderlerin en fazla %70’i, gelir ve kurumlar vergisi açısından safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir.
Örnek (F) A.Ş., aktifine kayıtlı iki adet binek otomobiline 1/8/ tarihinde zorunlu trafik sigortası yaptırmıştır. Sigorta poliçe bedeli TL olup, poliçenin süresi bir yıldır.
Buna göre, (F) A.Ş. tarafından sahip olunan binek otomobiller için yapılan sigorta giderlerinin hesap dönemine tekabül eden kısmı olan (( TL / 12)x5) = TL’nin tamamı söz konusu dönemde safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir. Ancak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 1/1/ tarihinden sonrasına tekabül eden ve poliçenin düzenlendiği tarihte “ Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabında” izlenen (( TL / 12)x7) = TL’nin azami %70’i ( TL x0,70 = TL), hesap dönemi için kurum kazancından gider olarak indirilebilecektir. Gider olarak indirimi kabul edilmeyen tutar ( TL – TL = TL) (F) A.Ş.’nin kayıtlarında kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.
Örnek Mali müşavir olarak faaliyette bulunan serbest meslek erbabı Bay (G), faaliyetinde kullanmak üzere 15/7/ tarihinde bir adet binek otomobil satın almış ve bu otomobil için yaptırdığı 15/7//7/ dönemini kapsayan 1 yıllık trafik ve kasko sigortası için 15/7/ tarihinde TL, 15/7//7/ dönemini kapsayan 1 yıllık trafik ve kasko sigortası için de 15/7/ tarihinde TL peşin ödeme yapmıştır.
Bay (G), peşin olarak ödediği 15/7//7/ dönemini kapsayan trafik ve kasko sigortası bedelinin gider olarak indirim konusu yapılabilecek olan ( TLx%70=) TL’sini yılı serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alabilecektir.
Diğer taraftan, gider kısıtlamasına ilişkin uygulama 1/1/ tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yürürlüğe girdiğinden, Bay (G)’nin yılında peşin olarak ödediği ve yılı serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate aldığı trafik ve kasko bedeline gider kısıtlaması uygulaması dolayısıyla bir düzeltme yapılması söz konusu değildir.
Binek otomobillere ilişkin amortisman giderleri
MADDE 15 – (1) Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli yılı için TL, söz konusu vergilerin tercihen maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hâllerde, amortismana tabi tutarı yılı için TL’yi aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı gelir ve kurumlar vergisi açısından safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
(2) sayılı Kanun hükümlerine göre, aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılan ve amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değerleri, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilebilen binek otomobiller için aktife alınan yılda gider konusu yapılamayan amortisman bedellerinin tamamı, itfa süresinin son yılında amortismana esas bedel uygulamasından bağımsız olarak safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
Örnek Mobilya imalatıyla iştigal eden Bay (K), ticari işletmesinde kullanmak üzere 15/6/ tarihinde bir adet binek otomobil satın almıştır. Otomobilin katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi dâhil alış bedeli TL olup, mükellef tarafından binek otomobilin iktisabı esnasında ödenen vergiler tercihen binek otomobilin maliyetine dâhil edilmiştir.
Bay (K) tarafından yılında iktisap edilen binek otomobil için en fazla TL’ye isabet eden kısım için ayrılan amortisman, safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Buna göre mükellefin yıllar itibarıyla kazancın tespitinde gider olarak dikkate alabileceği amortisman bedelleri aşağıdaki gibidir:
(*) Kıstamortisman uygulamasından dolayı binek otomobillerin aktife alındığı yılda gider konusu yapılamayan ( TL – TL) TL itfa süresinin son yılı olan yılında, o yıl için amortismana esas bedel üzerinden ayrılan amortismandan ayrı olarak safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilecektir.
Örnek İnşaat işiyle iştigal eden kurumlar vergisi mükellefi (TDE) Ltd. Şti. 1/9/ tarihinde vergisiz fiyatı TL olan bir adet binek otomobil satın almıştır. Söz konusu araç için mükellef tarafından ödenen özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi tutarı toplamı TL olup, mükellef tarafından binek otomobilin iktisabı için ödenen vergiler safi kazancın tespitinde tercihen doğrudan gider olarak dikkate alınmıştır. Adı geçen mükellef söz konusu binek otomobili 2/1/ tarihinde TL bedel karşılığında satmıştır.
Buna göre, işletme kayıtlarına vergisiz satış fiyatı üzerinden alınan binek otomobil için yılında en fazla TL’ye isabet eden kısım için ayrılan amortisman, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Mükellef kurum tarafından bu kapsamda yıllar itibarıyla ayrılan amortisman tutarları aşağıdaki gibidir:
Diğer taraftan, sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi, 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi ile bu Tebliğin 13 üncü maddesinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, mükellef kurum tarafından iktisap edilen binek otomobil için ödenen ve tercihen gider olarak dikkate alınan özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi tutarı toplamı olan TL’nin yılı için azami TL’si safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek, söz konusu tutarı aşan ( TL – TL) TL kanunen kabul edilmeyen gider olarak mükellef kurumun hesap dönemi kurum kazancına ilave edilecektir.
Mükellef kurumun binek otomobilini yılında sattığında yapması gereken muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır (KDV ihmal edilmiştir):
Bankalar
Birikmiş Amortisman
Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar
Taşıtlar
(3) Mükelleflerin aktiflerinde yer alan binek otomobiller için amortismana esas bedelden daha fazla tutar üzerinden amortisman ayırmaları halinde, genel hükümlere göre ayrılan amortisman tutarı ile amortismana esas bedel üzerinden ayrılan amortisman tutarı arasındaki fark, kanunen kabul edilmeyen gider sayılarak, o yıla ilişkin gelir veya kurumlar vergisi kazancına ilave edilecektir. Söz konusu binek otomobillerinin mükellefler tarafından satışı halinde ise ilgili yıllarda amortisman ayırma aşamasında kanunen kabul edilmeyen gider olarak kazanca ilave olunan tutarların toplamı mükelleflerce vergiye tabi olmayan gelir olarak dikkate alınacak ve bu tutar, gelir veya kurumlar beyannamesinde “Diğer İndirimler” satırında gösterilmek suretiylekazanç üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.
Örnek Bir önceki örnekte, mükellef kurumun 1/9/ tarihinde vergisiz satış fiyatı olan TL üzerinden aktifine aldığı binek otomobili için, aktife kayıtlı bedelin tamamı üzerinden amortisman ayırması durumunda; mükellef tarafından binek otomobili için ayrılan amortisman tutarı ile amortismana esas bedel üzerinden hesaplanan amortismantutarı arasındaki fark KKEG olarak ilgili yıllarda kurum kazancına ilave olunacaktır.
Adı geçen mükellefin söz konusu binek otomobili 2/1/ tarihinde TL bedel karşılığında satması halinde yapması gereken muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır (KDV ihmal edilmiştir):
Bankalar
Birikmiş Amortisman
Taşıtlar
Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar
* Bu kapsamda kanunen kabul edilmeyen giderlerin toplam tutarı ( TL), gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin “Diğer İndirimler” sütununda ayrıca gösterilmek suretiyle kazanç üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.
(4) Binek otomobillere ilişkin gider olarak dikkate alınabilecek amortismana esas bedelin tespitinde, binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınacaktır.
(5) Amortismanlara ilişkin gider kısıtlaması sayılı Kanunun yayımlandığı 7/12/ tarihinden itibaren iktisap edilen binek otomobillere uygulanacak olup, bu tarih ile yılı sonuna kadar iktisap edilenler için müteakip vergilendirme dönemlerinde gider olarak dikkate alınabilecek amortismana esas bedel; özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli Türk lirası, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hâllerde amortismana tâbi tutarı Türk lirasıdır. Ancak, bu tarih aralığında iktisap edilen binek otomobiller için yılında amortisman gideri kısıtlaması söz konusu olmayacak, bu otomobiller için ayrılan amortismanlar Kanunun yayımı tarihinden önceki hükümlere göre gider olarak indirim konusu yapılabilecektir. yılı başta olmak üzere müteakip yıllarda ise söz konusu binek otomobiller amortisman gider kısıtlamasına tabi olacak, amortismana esas bedelin tespitinde yılı için belirlenen tutar dikkate alınacaktır.
Örnek Plastik ürünlerin imalatı faaliyetiyle iştigal eden ticari kazanç mükellefi Bay (N), faaliyetinde kullanmak üzere 16/12/ tarihinde bir adet binek otomobil iktisap etmiştir. Binek otomobilin vergisiz satış fiyatı TL olup, iktisap esnasında ödenen ÖTV ve KDV mükellef tarafından yılı kazancından gider olarak indirim konusu yapılmıştır.
Binek otomobillere ilişkin amortisman gider kısıtlamasının düzenlendiği sayılı Kanunun 13 üncü ve 14 üncü maddeleri 1/1/ tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere yayım tarihi olan 7/12/ tarihinde yürürlüğe girdiğinden, mükellef Bay (N) iktisap ettiği binek otomobil için yılında genel hükümlere göre ayırdığı amortismanın tamamını kazancından indirim konusu yapabilecektir. Ancak, takvim yılı başta olmak üzere müteakip vergilendirme dönemlerinde, yılı için belirlenen ve özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç amortismana esas bedel olan TL üzerinden hesaplanan amortisman, kazanç üzerinden indirim konusu yapılabilecektir.
(6) 7/12/ tarihinden önce iktisap edilmiş binek otomobillerde ise amortisman, değişiklik öncesi hükümlere göre gider yazılabilecektir.
(7) Finansal kiralama yoluyla işletme aktifine alınmış ve rayiç bedel ile sözleşmeye göre kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı üzerinden “Haklar” hesabında izlenen binek otomobillerde, aktife alınan bedelin o yıl için belirlenen amortismana esas tutarı aşması halinde, binek otomobillerin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı gelir ve kurumlar vergisi açısından safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
Örnek Kurumlar vergisi mükellefi (VYZ) Ltd. Şti.’nin faaliyet konusu gıda ürünlerinin perakende ticareti olup, anılan şirket 2/1/ tarihinde finansal kiralama yoluyla bir adet binek otomobil edinmiştir. Kiralama konusu binek otomobile ait aylık kira ödemesi TL olup, sözleşme süresi 3 yıldır. Söz konusu otomobil rayiç bedel olan TL üzerinden sözleşme tarihinde işletmenin “Haklar” hesabına alınmış olup, mükellef tarafından yılına ilişkin finansal kiralama ödemesi kapsamında toplam TL faiz ödemesi yapılmıştır.
sayılı Kanun hükümlerine göre finansal kiralamaya konu iktisadi kıymet, kendisi için tespit edilmiş amortisman sürelerinde amorti edileceğinden, işletmenin “Haklar” hesabında izlenen binek otomobil için aktife alınan bedel ile mükellef tarafından finansal kiralama kapsamında binek otomobilin ediniminde ilk yıla ilişkin ödenen ve maliyete dahil edilen faiz giderleri toplamının ( TL + TL= TL) yılında en fazla TL’sine isabet eden kısmı kurumlar vergisi açısından safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Binek otomobilin aktife alınma bedeli ve ilk yıl için maliyete dahil edilen faiz giderleri toplamı ile amortismana esas bedel arasındaki farka tekabül eden amortisman tutarı da (( TL – TL)/5= TL) mükellefin hesap dönemi kurum kazancına kanunen kabul edilmeyen gider olarak ilave edilecektir.
ALTINCI BÖLÜM
Dar Mükelleflerin (Kurumlar Dâhil) Türkiye'ye Getirdikleri Yabancı Paralarla İktisap
Ettikleri Menkul Kıymetlerin ve İştirak Hisselerinin Elden
Çıkarılmasında Vergilendirme
Yasal düzenleme
MADDE 16 – (1) sayılı Kanunun mükerrer 81 inci maddesinin beşinci fıkrasında;
“…
Dar mükelleflerin (kurumlar dahil), yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle, Türkiye'ye bizzat getirdikleri nakdî veya aynî sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında, kur farkından doğan kazançlar dikkate alınmaz. Şu kadar ki, bu mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri kazançların, münhasıran bu menkul kıymet veya iştirak hisseleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarından ibaret olması şarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye'de menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğraşmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticarî kazancın hesabında dikkate alınır.
”
hükmü yer almaktadır.
(2) 5/6/ tarihli ve sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanununun 1 inci maddesinde;
“Bu Kanunun amacı, doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesine, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ile yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulmasına, doğrudan yabancı yatırımların gerçekleştirilmesinde izin ve onay sisteminin bilgilendirme sistemine dönüştürülmesine ve tespit edilen politikalar yoluyla doğrudan yabancı yatırımların artırılmasına ilişkin esasları düzenlemektir…”
hükmü yer almaktadır.
(3) sayılıKanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde;
“Yabancı yatırımcılar tarafından Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılması serbesttir.”
hükmü yer almaktadır.
İstisnanın kapsamı ve uygulanması
MADDE 17 – (1) sayılı Kanunun mükerrer 81 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre, dar mükelleflerin (kurumlar dahil), yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'ye bizzat getirdikleri nakdî veya aynî sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan değer artışı kazançlarının hesabında, kazancın kur farkından doğan kısmı gelir veya kurumlar vergisinden istisnadır.
(2) sayılı Kanun hükmüne istinaden, dar mükelleflerin (kurumlar dâhil) Türkiye’de iktisap edecekleri menkul kıymet veya iştirak hisselerinin karşılığında getirecekleri yabancı paralar için yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin alma şartı kaldırılmış olup, bu kapsamda mükelleflerin söz konusu mercileri bilgilendirmeleri yeterli olacaktır.
(3) İstisnadan faydalanılabilmesi için Türkiye’deki menkul kıymet veya iştirak hisselerinin iktisabına ilişkin yabancı paraların Türkiye’ye fiziki olarak getirilmesi veya Türkiye’deki bankalara transfer edilmesi şarttır. Söz konusu bedellerin Türkiye’deki menkul kıymet veya iştirak hisselerinin iktisabından önce veya sonra getirilmesinin bir önemi bulunmamaktadır. Ancak, Türkiye’ye getirilen yabancı paraların bu kapsamda Türkiye’ye getirilmiş olduğu hususunun mükelleflerce tevsik edilmesi gerekmektedir.
(4) Bu kapsamda Türkiye’ye getirilecek yabancı paraların,menkul kıymet veya iştirak hisselerini iktisap edecek olan dar mükelleflerce (kurumlar dâhil) kendi adlarına getirilmesi şart değildir. Yabancı paraları yurt dışından transfer edenler veya getirenler ile bu paralarla Türkiye’deki menkul kıymet veya iştirak hisselerinin iktisap edenlerin farklı kişiler olmasının söz konusu hükümden faydalanılması açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
(5) Dar mükelleflerce (kurumlar dâhil), bedeli Türkiye’ye getirilmek suretiyle iktisap edilen Türkiye’deki menkul kıymet veya iştirak hisselerinin müteakip dönemlerde başka dar mükelleflerce satın alınması ve bu menkul kıymetleri veya iştirak hisselerini satın alan dar mükelleflerin iktisaba ilişkin ödenmesi gereken söz konusu bedelleri Türkiye’ye getirmemeleri durumunda, önceki iktisaba ilişkin Türkiye’ye getirilmiş yabancı para bedeli kadarlık kısım hariç olmak üzere Türkiye’ye getirilmeyen yabancı para bedeli kısmı için kur farkı istisnasından yararlanılamayacaktır.
(6) Söz konusu istisnadan yararlanılabilmesi için dar mükelleflerin (kurumlar dâhil)Türkiye'de elde ettikleri kazançlarının, münhasıran bu menkul kıymet veya iştirak hisseleri dolayısıyla elde edilen menkul sermaye iratlarından ve bu kıymet veya hisselerin elden çıkarılmasından doğan değer artışı kazançlarından ibaret olması şarttır. Bu mükelleflerin, Türkiye'de menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğraşmaları halinde, kur farkından doğan kazançlar da ticarî kazancın hesabında dikkate alınacaktır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Ücret Gelirlerinin Vergilendirilmesi
Yasal düzenleme
MADDE 18 – (1) sayılı Kanunun 15 inci maddesi ile sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (b) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.
1. Tam mükellefiyette;
…
b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birinciden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ve birinci işverenden alınan dâhil ücret gelirleri toplamı üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dâhil),”
Tek işverenden veya birden fazla işverenden elde edilen ücret gelirlerinin vergilendirilmesi ve beyanı
MADDE 19 – (1) Tevkif suretiyle vergilendirilmiş;
a) Tek işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, ücret gelirleri toplamı üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL)aşması,
b) Birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birinci işverenden aldıkları ücret gelirleri de dâhil olmak üzere ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması,
c) Birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birden sonraki işverenden alınan ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması,
halinde, ücret gelirleri yıllık beyanname ile beyan edilecektir.
(2) Birden fazla işverenden ücret alınması halinde, birinci işverenden alınan ücretin hangisi olacağı ücretli tarafından serbestçe belirlenebilecektir.
(3) sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, ücret gelirlerinin beyan edilip edilmeyeceği kendi içinde değerlendirilecek olup, diğer gelirlerin bulunması halinde bu gelirler hesaplamaya dahil edilmeyecektir. Yine, aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre, diğer gelirlerin beyan edilip edilmeyeceğinin tespitinde de ücret gelirleri hesaplamaya dahil edilmeyecektir.
(4) Yıllık beyanname verilmesi durumunda, sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde eğitim ve sağlık harcamaları ile bağış ve yardımlar gibi bazı harcamaların da beyan edilen gelirden indirim konusu yapılması mümkündür.
(5) Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden sayılı Kanunun 94 üncü maddesine göre yıl içinde tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.
(6) Tevkifata tabi tutulmamış ücret gelirleri ( sayılı Kanunun 64 üncü maddesinde yer alan diğer ücretler hariç), tutarı ne olursa olsun aynı Kanunun 95 inci maddesi hükmüne istinaden yıllık beyannameyle beyan edilecektir.
Örnek 1: Bay (A), yılında tek işverenden tevkif suretiyle vergilendirilmiş TL ücret geliri elde etmiştir. Bay (A)’nın yılında elde ettiği ücret geliri sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması nedeniyle, Bay (A)’nın bu ücret gelirini, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmesi gerekmektedir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde kesilen vergiler mahsup edilebilecektir.
Örnek 2: Bayan (B) takvim yılında; birinci işverenden TL, ikinci işverenden TL olmak üzere iki ayrı işverenden ücret geliri elde etmiş ve ücretlerin tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiştir.
Bayan (B)’nin, birinci ve ikinci işverenden elde etmiş olduğu ücretleri toplamı ( TL+ TL=) TL, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aştığından ücret gelirlerinin tamamı beyan edilecektir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde kesilen vergiler mahsup edilebilecektir.
Örnek 3: Bay (C) takvim yılında; birinci işverenden TL, ikinci işverenden TL olmak üzere iki ayrı işverenden ücret geliri elde etmiş ve ücretlerin tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiştir.
Bay (C)’nin, birinci ve ikinci işverenden elde etmiş olduğu ücretleri toplamı ( TL+ TL=) TL, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmamakla birlikte birden sonraki işverenden elde ettiği ücret geliri olan TL, aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan ( yılı için TL) tutarı aştığından iki işverenden elde ettiği ücret geliri toplamı beyan edilecektir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde kesilen vergiler mahsup edilebilecektir.
Örnek 4: Bay (Ç) takvim yılında; birinci işverenden TL, ikinci işverenden TL ve üçüncü işverenden TL olmak üzere üç işverenden ücret geliri elde etmiş ve ücretlerin tamamı kesinti yoluyla vergilendirilmiştir.
Birinci işverenden alınan ücretin hangisi olacağı serbestçe belirlenebildiğinden, Bay (Ç) TL’lik ücret gelirini birinci işverenden elde edilen ücret olarak belirlemiştir.
Buna göre Bay (Ç)’nin,
- Üç işverenden elde ettiği ücret gelirleri toplamı ( TL+ TL+ TL=) TL, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmadığından ve
- Birden sonraki işverenlerden elde ettiği ücretleri toplamı (TL+ TL=) TL, aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmadığından,
ücret gelirleri yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmeyecektir.
Örnek 5: Serbest meslek erbabı Bay (D)'nin serbest meslek kazancının yanında tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş iki işverenden elde edilen ücret geliri ile tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş işyeri kira geliri bulunmaktadır.
Serbest meslek kazancı TL
Birinci işverenden alınan ücret TL
İkinci işverenden alınan ücret TL
İşyeri kira geliri TL
Bay (D), serbest meslek kazancı nedeniyle her halükarda beyanname verecektir.
İkinci işverenden alınan ücret geliri sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) ve ücret gelirleri toplamı aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmadığından, ücret gelirleri beyannameye dahil edilmeyecektir.
Serbest meslek kazancı ve işyeri kira geliri toplamı ( TL + TL=) TL, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aştığından, işyeri kira geliri de beyannameye dahil edilecektir.
Örnek 6: Bay (E)'nin yılı gelirleri aşağıdaki gibi olup, ücret gelirleri ve işyeri kira gelirleri tevkif yoluyla vergilendirilmiştir.
Birinci işverenden alınan ücret TL
İkinci işverenden alınan ücret TL
İşyeri kira geliri TL
Ücret gelirleri toplamı sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aştığından, bu gelirler için beyanname verilecektir.
İşyeri kira geliri ise TL, aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmadığından beyannameye dahil edilmeyecektir.
Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin tek işveren olarak değerlendirilmesi
MADDE 20 – (1) 10/12/ tarihli ve sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin; uluslararası sınıflandırmalara göre belirlenmiş olan, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerini, sosyal güvenlik kurumlarını ve mahallî idareleri ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
(2) sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde ise hizmet erbabına ödenen ücretler ile aynı Kanunun 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), üncü ve üncü maddelere göre, tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
(3) Günümüz bilişim teknolojisinde meydana gelen gelişmeler neticesinde, genelyönetim kapsamındaki kamu idarelerinde çalışanların ücretlerine ilişkin bilgilerin elektronik ortama taşınması neticesinde,bu bilgilerin muhafazası, bilgilere erişimi,veri kullanım ve değerlendirilmesi daha sistematik bir hale gelmiştir. Ayrıca, Kamu Personel Harcamaları Yönetim Sistemi ile tüm kamu kurumlarında; memur, kadro karşılığı sözleşmeli, sözleşmeli, geçici personel ve işçi olarak çalışan personelin; maaş, ek ders, fazla çalışma ücretleri, eğitim yılına hazırlık ödeneği ile doğum, ölüm, ödül, ikramiye gibi ödemelere ilişkin işlemlerinin (maaş hesaplama, bordro, kontrol dökümleri, ödeme emri belgesi oluşturma,personelin banka hesabına aktarma, personelin sigorta primleri ve istatistik, raporlama işlemleri) elektronik ortamda düzenli olarak yapılması sağlanmaktadır.
(4) Bu gelişmeler doğrultusunda, genel yönetim kapsamında bulunan kamu idareleri ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda (ticaret şirketleri hariç) çalışan personelin, yıl içerisinde bu kapsamdaki diğer kurum ve kuruluşlardan da ücret alması veya bu kapsamdaki diğer bir kurum ve kuruluşa nakil olması durumunda, elde ettikleri ücretler tek işverenden alınan ücret olarak değerlendirilecektir.
(5) Aynı yıl içerisinde birden fazla kamu kurumundan çeşitli adlarla ücret alan personel bulunduğu gibi atama, nakil ve benzeri sebeplerle bir kurumdan diğer bir kuruma geçen personel de bulunmaktadır. Bu çerçevede, genel yönetim kapsamındaki idareler ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlar (ticaret şirketleri hariç), bu idarelerde çalışanların ücretlerinin vergilendirilmesinde tek işveren olarak değerlendirilecektir. Genel yönetim kapsamındaki idareler ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda (ticaret şirketleri hariç) çalışan personelin, aynı yıl içerisinde atama, nakil ve benzeri sebeplerle tek işveren olarak değerlendirilen diğer bir kuruma geçmesi veya birden fazla kurumdan ücret geliri elde etmesi durumunda, bu personelin elde ettiği ücret gelirlerinin toplamı, kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir. Diğer idareler ile kurum ve kuruluşlardaki ücret matrahı, Hazine ve Maliye Bakanlığı e-bordro programından veya diğer idare ile kurum ve kuruluştan temin edilebilecektir. Bu idarelerde çalışanların tevkif yoluyla vergilendirilmiş tek işverenden aldıkları bu ücretleri sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmaması halinde, bu gelirler için beyanname verilmeyecektir.
(6) Genel yönetim kapsamındaki idareler ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin; aynı yıl içerisinde, bunlar dışında bir işverenden de ücret geliri elde etmesi veya görevinden ayrılarak bu işveren nezdinde çalışmaya başlaması durumunda, söz konusu personelin ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeksizin her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Bu durumda, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması veya bu tutarı aşmamakla birlikte her iki işverenden aldığı ücret geliri toplamının aynı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması halinde, ücret gelirlerinin tamamının beyan edilmesi gerekmektedir.
Örnek 7: sayılı Kanunun (II) sayılı cetvelinde yer alan (F) Üniversitesinde görevli Bay (G), yılı Kasım ayı içerisinde aynı cetvelde yer alan (H) Üniversitesine nakil yoluyla geçmiştir. Bay (G)’nin ücretlerine ait gelir vergisi matrahının, eski kurumundaki süre gelen gelir vergisi matrahları ile birleştirilmesi ve Bay (G)’ye yapılan ödemelerin, tek işverenden elde edilen ücret olarak sayılı Kanunun 61, 63, 94, ve üncü maddeleri kapsamında vergilendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, Bay (G)’nin, (F) Üniversitesinde görevli iken (H) Üniversitesine verdiği hizmet karşılığı kendisine yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi de aynı şekilde olacaktır.
Örnek 8: (İ) Bakanlığında görevli Bayan (I), yılı içerisinde (K) Bakanlığının ilişkili kuruluşu olan (L) Kurumu yönetim kurulu üyeliği dolayısıyla huzur hakkı ücreti elde etmiştir. Bayan (I)’nın, (İ) Bakanlığı ile (L) Kurumu yönetim kurulu üyeliğinden aldığı ücret ödemeleri, tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.
Örnek 9: (M) Bakanlığından ücret alan Bay (N), aynı zamanda (O) Hastanesi döner sermayesinden de ücret almaktadır. Bay (N)’ye yapılan ücret ödemeleri, tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.
Örnek (S) Bakanlığından ücret alan Bay (Ö), nakil yoluyla (T) Bakanlığına geçmiştir. Bay (Ö)’nün (T) Bakanlığındaki ücretlerine ait gelir vergisi matrahı, (S) Bakanlığındaki süre gelen gelir vergisi matrahı ile birleştirilecek ve tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.
Örnek (U) Bakanlığından ücret alan Bayan (Ü), nakil yoluyla 16 Temmuz tarihinde (V) Üniversitesine geçmiştir. Bayan (Ü)’nün nakil tarihi itibarıyla (U) Bakanlığındaki ücretlerine ait kümülatif gelir vergisi matrahı TL’dir. (V) Üniversitesi Bayan (Ü)’ye yapacağı ilk ücret ödemesinde, e-bordro programı veya (U) Bakanlığından Bayan (Ü)’nün süre gelen gelir vergisi matrahı bilgisini temin edecek ve yapacağı ücret ödemesi ile TL’lik süre gelen gelir vergisi matrahını birleştirerek, tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirecektir.
Özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumu
MADDE 21 – (1) Aşağıdaki hallerde, hizmet erbabının ücretlerinin birden fazla işverenden elde edildiği kabul edilir:
a) Bir özel sektör işvereninin yanında çalışan hizmet erbabının, yıl içerisinde bu işverenden elde ettiği ücretinin yanısıra,başka bir özel sektör işvereninden ya da kamu kurum veya kuruluşundan da elde ettiği ücret gelirleri.
b) Aynı takvim yılı içinde bir özel sektör işvereninin yanında çalışmakta iken, işten ayrılarak başka bir özel sektör işvereninin yanında ya da kamu kurum veya kuruluşunda çalışmaya başlanılması nedeniyle elde ettiği ücret gelirleri.
c) Aynı takvim yılı içinde, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yanında çalışan hizmet erbabının, söz konusu mükelleflerin ortağı oldukları iş ortaklığı veya adi ortaklıklar bünyesinde çalışmaya başlamaları halinde elde ettikleri ücret gelirleri.
(2) Hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi durumunda her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı vergilendirilecek olup ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeyecektir. Hizmet erbabının işveren değişikliği yapması durumunda, yeni işverenden alınacak ücret, eski işverenden aldığı ücret matrahı ile ilişkilendirilmeden sıfırmatrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.
(3) Aşağıdaki hallerde, hizmet erbabının ücretlerinin tek işverenden elde edildiği kabul edilir:
a) İki ayrı özel sektör firmasının birleşmesi (devir, nev’i değişikliği ve bölünme halleri dahil).
b) 22/5/ tarihli ve sayılı İş Kanunu kapsamında asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulan yerlerde çalışan hizmet erbabının, yıl içinde alt işvereninin değişmesi.
c) Ortaklık halinde faaliyette bulunan işyerlerinde, ortaklardan herhangi birinin değişmesi.
(4) Aynı takvim yılı içinde tek işverenden elde edildiği kabul edilen ücretler, kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.
(5) Yıl içerisinde işveren değiştiren hizmet erbabı, ücret gelirine ilişkin gelir vergisi matrahını yeni işverenine bildirmek suretiyle ücretinin gelir vergisi tarifesine göre kümülatif olarak vergilendirilmesini talep edebilir. Bu durumda yeni işveren kümülatif matrahı dikkate alarak tevkifat yapar. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen hizmet erbabının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.
İstisna kapsamında ücret geliri elde edenlerin durumu
MADDE 22 – (1) sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre, kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı için yıllık beyanname verilmemekte ve diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmemektedir.
(2) 16/12/ tarihli ve sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 12 nci maddesine göre, Türk Uluslararası Gemi Sicilinde kayıtlı gemilerde ve yatlarda çalışan personele ödenen ücretler ile 26/6/ tarihli ve sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2 nci maddesine göre Ar-Ge, tasarım ve destek personeline ödenen ücretler gelir vergisinden istisna edilmiştir. Anılan Kanunlar kapsamında çalışan ve şartları taşıyan hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmamaktadır. Dolayısıyla, istisna kapsamındaki bu ücretlerin beyan edilmesi ve sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca beyanname verilip verilmeyeceğinin tespitinde dikkate alınması söz konusu değildir.
(3) 6/6/ tarihli ve sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesi uyarınca bölgede çalışanların ücretlerinden ve sayılı Kanunun geçici 75 inci maddesi uyarınca 28/2/ tarihli ve sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin ücretlerinden kesilen gelir vergisi, verilen muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilerek işverene kalmaktadır. Anılan Kanunlar kapsamında çalışan ve şartları taşıyan hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılması nedeniyle, bu ücretlerin de sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca beyanname verilip verilmeyeceğinin tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen Kanunlar dışındaki diğer Kanunlarda ve sayılı Kanunda, ücret gelirlerine ilişkin yer alan gelir vergisi istisnaları ile tahakkuktan terkin düzenlemelerinde de bu madde hükümleri geçerli olacaktır.
Örnek Bay (Y), yılında birisi teknoloji geliştirme bölgesinden istisna kapsamında olmak üzere iki ayrı işverenden ücret geliri elde etmiştir.
Birinci işverenden alınan ücret TL
İkinci işverenden alınan ücret (Teknoloji geliştirme bölgesi) TL
Bay (Y)’ nin, teknoloji geliştirme bölgesinden elde etmiş olduğu istisna kapsamındaki TL ücret geliri beyan edilmeyecek ve diğer işverenden elde edilen ücret gelirinin beyan edilip edilmeyeceğinin hesabında da dikkate alınmayacaktır.
Bay (Y)’nin, birinci işverenden almış olduğu ücret geliri olan TL, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmadığından beyan edilmeyecektir.
Örnek Bay (Z), yılında biri serbest bölgeden olmak üzere üç ayrı işverenden ücret geliri elde etmiştir.
Birinci işverenden alınan ücret (serbest bölge) TL
İkinci işverenden alınan ücret TL
Üçüncü işverenden alınan ücret TL
Bay (Z)’nin birinci, ikinci ve üçüncü işverenden elde etmiş olduğu ücretleri toplamı ( TL+ TL+ TL=) TL, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aştığından ücret gelirlerinin tamamı beyan edilecektir.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
İcra ve İflas Kanunu ile Avukatlık Kanunu Uyarınca Karşı Tarafa Yükletilen Vekalet Ücretinin Vergilendirilmesi ve Gelir Vergisi Tevkifat Uygulaması
Yasal düzenleme
MADDE 23 – (1) sayılı Kanunun 16 ncı maddesi ile sayılı Kanunun 94 üncü maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“9/6/ tarihli ve sayılı İcra ve İflas Kanunu ile 19/3/ tarihli ve sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılır.”
Vekalet ücretinin vergilendirilmesi
MADDE 24 – (1) sayılı Kanunun 65 inci maddesine göre, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti ise sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. Bu kapsamda, serbest meslek erbabı olan avukatlara ödenen vekalet ücretleri serbest meslek kazancı olup, bu kazançların serbest meslek kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.
(2) sayılı Kanunun 61 inci maddesinde ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmış olup bir işverene tabi ve bağlı olarak çalışan avukatlara işverenler tarafından yapılan ödemeler ücret hükümlerine göre vergilendirilmektedir.
Vekalet ücretlerinde vergi tevkifatı uygulaması
MADDE 25 – (1) sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında gelir vergisi tevkifatı yapmaya mecbur olan kişi ve kurumlar belirtilmiş ve aynı maddenin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde hizmet erbabına ödenen ücretlerden üncü ve üncü maddelere göre, (2) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler üzerinden / sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
(2) sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle, mahkemelerce veya icra ve iflas müdürlüklerince karşı tarafa yükletilen, avukatlara ait olan ve serbest meslek kazancına dahil edilmesi gereken vekalet ücretleri üzerinden, kimlerin tevkifat yapmakla yükümlü olduğu hususuna açıklık kazandırılmıştır. Buna göre, sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanlar tarafından sayılı Kanun ile sayılı Kanun uyarınca karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin;
a) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından doğrudan avukata ödendiği durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından,
b) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından avukata ödenmek üzere icra ve iflas müdürlüklerine yatırıldığı durumlarda, borçlu (davayı kaybeden) tarafından,
c) Borçlu (davayı kaybeden) tarafından alacaklı (davayı kazanan) tarafa ödendiği durumlarda, alacaklı (davayı kazanan) tarafından avukata ödeme yapılması esnasında,
gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
(3) sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılmayanlar, diğer bir ifadeyle tevkifat yükümlülüğü bulunmayanlar tarafından yapılan vekalet ücreti ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.
(4) Vekalet ücretini ödemekle yükümlü olanlarca, ücretli olarak çalışan avukatların işverenlerine yapılan vekalet ücreti ödemelerinden tevkifat yapılmayacak, işverenin vekalet ücretini avukata ödemesi esnasında ise işverence ücret hükümlerine göre tevkifat yapılacaktır.
(5) Mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir. Bu durumda gelir vergisi tevkifatının KDV hariç tutar üzerinden yapılması gerektiği tabiidir.
(6) İcra işleminin durdurulması için, ilama karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlunun ilamın icrasını durdurabilmek için takip edilen vekalet ücreti dahil borç tutarı için teminat verildiği ve istinaf veya temyiz başvurusunun reddedilmesi üzerine teminata konu paranın alacaklının avukatına ödendiği durumlarda, vekalet ücretine ilişkin nakden veya hesaben ödemenin ne zaman gerçekleşeceği bilinemeyeceğinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Anı şekilde, icra işlemleri sonucu borçluya haciz uygulanması ve hacze konu mallarının satılması veya borcun, kefil ve benzeri üçüncü kişilerden tahsil edilmesi durumlarında da borçlunun gelir vergisi tevkifatı yapması söz konusu olmayacaktır. Bu durumlarda da serbest meslek erbabı olan avukat tarafından borçlu adına serbest meslek makbuzu düzenlenerek avukat tarafından elde edilen tevkifata konu olmayan vekalet ücreti, serbest meslek kazancına dahil edilerek ilgili geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilecektir.
Vekalet ücreti ödemelerinde belge düzeni
MADDE 26 – (1) sayılı Kanunun ncı maddesinde, serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim ederek bir nüshasını müşteriye vermek ve müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.
(2) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, doğrudan avukata ödendiği durumlarda, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun borçlu (davayı kaybeden) adına düzenlenmesi gerekmektedir.
(3) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından, icra ve iflas müdürlükleri aracılığıyla avukata ödendiği durumlarda, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun borçlu (davayı kaybeden) adına düzenlenmesi gerekmektedir. Bu durumda düzenlenen makbuzun bir nüshasının icra iflas müdürlüğüne verilmesine gerek bulunmamaktadır.
(4) Vekalet ücretinin, borçlu (davayı kaybeden) tarafından gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan alacaklıya (davayı kazanan) ödenmesi halinde, alacaklı (davayı kazanan)tarafından borçlu (davayı kaybeden) adına fatura ve benzeri belgelerin düzenlenmesi gerekmektedir.
(5) Alacaklı (davayı kazanan) tarafından söz konusu vekalet ücretinin serbest meslek erbabı olan avukata ödenmesi halinde, avukat tarafından serbest meslek makbuzunun ödemeyi yapan alacaklı (davayı kazanan) adına düzenlenmesi gerekmektedir.
(6) Alacaklı (davayı kazanan) tarafından söz konusu vekalet ücretinin ücretli çalışanı olan avukata ödenmesi halinde ise ödemenin ücret bordrosu düzenlenmek suretiyle yapılması gerekmektedir.
Örnek 1: Bay (A)’nın vekili avukat Bayan (B) tarafından (C) Belediyesi aleyhine açılan dava, Bay (A) lehine sonuçlanmış olup mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davayı kaybeden (C) Belediyesi vekalet ücretini avukat Bayan (B)’nin hesabına yatırmıştır.
(C) Belediyesinin, Bayan (B) hesabına yatırdığı vekalet ücreti ödemesi üzerinden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapması ve avukat Bayan (B) tarafından da bu tahsilatı karşılığı (C) Belediyesi adına serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, söz konusu vekalet ücretinin (C) Belediyesi tarafından avukata ödenmek üzere icra dairesine yatırılması halinde de (C) Belediyesi tarafından %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak ve tevkifattutarı muhtasar beyanname ile vergi dairesine yatırılacağından icra dairesine tevkifat tutarı düşüldükten sonra kalan tutar yatırılacaktır. Bu durumda da avukat Bayan (B) tarafından (C) Belediyesi adına serbest meslek makbuzu düzenlenecektir.
Örnek 2: (D) Şirketi, vekili avukat Bay (E) aracılığıyla (F) Şirketi aleyhine açtığı davayı kazanmış ve (F) Şirketi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davalı (F) Şirketi söz konusu vekalet ücretini davacı (D) Şirketine ödemiştir. Davacı (D) şirketi de tahsil ettiği vekalet ücretini serbest meslek erbabı olan avukatı Bay (E)’ye ödemiştir.
Bu durumda, davacı (D) Şirketinin, tahsil ettiği vekalet ücretine ilişkin davalı (F) Şirketine fatura düzenlemesi gerekmektedir. Davalı (F) Şirketi tarafından yapılan vekalet ücreti ödemesi üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Davacı (D) Şirketi tarafından söz konusu vekalet ücretinin avukat Bay (E)’ye ödenmesi esnasında %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak ve avukat Bay (E) tarafından da bu tahsilatı karşılığı davacı (D) Şirketi adına serbest meslek makbuzu düzenlenecektir.
Diğer taraftan, avukat Bay (E)’nin davacı (D) Şirketinin ücretli çalışanı olması halinde ise avukata ödenen vekalet ücretinin ücret hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekecektir.
Örnek 3: (G) Şirketinin (M) Bakanlığına karşı açmış olduğu dava (M) Bakanlığı lehine sonuçlanmış ve (M) Bakanlığınca söz konusu davanın ücretli çalışanı avukatı tarafından takip edilmesi nedeniyle, (G) Şirketi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
(G) Şirketi tarafından, söz konusu vekalet ücretinin (M) Bakanlığına ödenmesi esnasında gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. (M) Bakanlığı tarafından avukatına yapılan ödemelerin ise ücret hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekecektir.
Örnek 4: Hizmet erbabı Bayan (H)’nin, (N) Şirketine karşı açmış olduğu dava, (N) Şirketi lehine sonuçlanmış ve davanın (N) Şirketinin avukatı tarafından takip edilmesi nedeniyle, Bayan (H) aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Bayan (H)’nin, sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapma yükümlülüğü bulunmadığından, davalı vekiline ödeyeceği vekalet ücretinden gelir vergisi tevkifatı yapma sorumluluğu bulunmamaktadır.
DOKUZUNCU BÖLÜM
Gelir Vergisi Tarifesi
Yasal düzenleme
MADDE 27 – (1) sayılı Kanunun 17 nci maddesi ile sayılı Kanunun üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Gelir vergisine tabi gelirler;
TL'ye kadar% 15
TL'nin TL'si için TL, fazlası % 20
TL'nin TL'si için TL (ücret gelirlerinde TL'nin
TL'si için TL), fazlası% 27
TL'nin TL'si için TL (ücret gelirlerinde TL'nin
TL'si için TL), fazlası% 35
TL'den fazlasının TL'si için TL (ücret gelirlerinde
TL'den fazlasının TL'si için TL), fazlası% 40
oranında vergilendirilir.”
(2) sayılı Kanunun 22 nci maddesiyle sayılı Kanuna eklenen geçici 91 inci maddenin birinci fıkrasında, “1/1//12/ tarihleri arasında elde edilen ücret gelirlerine, bu maddeyi ihdas eden Kanunla üncü maddede yapılan değişiklik öncesi tarife uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Tarife değişikliğinin uygulaması
MADDE 28 – (1) sayılı Kanunun üncü maddesinde gelir vergisine tabi gelirlere uygulanacak vergi tarifesi yer almaktadır. sayılı Kanunla yapılan değişiklikle gelir vergisi tarifesine %40 oranında yeni bir dilim eklenmiştir. Söz konusu tarifede yer alan gelir dilim tutarları, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanmaktadır.
(2) Ücret gelirleri dışında diğer gelirler için yeni tarife 1/1/ tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanacaktır. Dolayısıyla, yılı gelirlerine ilişkin yılında verilecek yıllık gelir vergisi beyannamelerinde, gelir vergisine tabi gelirler, yeni tarifedeki dilim ve oranlara göre vergilendirilecektir.
(3) yılı ücret gelirlerine, bu yıla ilişkin yılında verilecek gelir vergisi beyannameleri dahil, bu Kanunla yapılan değişiklik öncesi mevcut tarife uygulanacaktır. 1/1/ tarihinden itibaren elde edilen ücret gelirlerine ise yeni tarifenin sayılı Kanun hükümlerine göre yılı için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmış hali uygulanacaktır.
(4) Yıllık beyanname ile yılı için ücret gelirlerinin diğer gelirler ile birlikte beyan edilmesi durumunda, sadece ücret gelirlerine isabet eden tutara sayılı Kanunun üncü maddesinde yapılan değişiklik öncesi tarife uygulanacak olup, diğer gelirler için ise değişiklik sonrası yeni tarife uygulanacaktır.
ONUNCU BÖLÜM
Sporculara Yapılan Ücret ve Ücret Sayılan Ödemelerin Vergilendirilmesi
Yasal düzenleme
MADDE 29 – (1) sayılı Kanunun 21 inci maddesi ile sayılı Kanunun geçici 72 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “31/12/” ibaresi “31/12/” şeklinde, fıkranın (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “% 15,” ibaresi “%20,” şeklinde ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Bu ödemeler üzerinden 94 üncü madde kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz. Bu madde kapsamındaki gelirler toplamının, üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı aşması hâlinde, bu gelirler yıllık beyannameyle beyan edilir. Yıllık beyanname verilmesi durumunda, beyan edilen bu gelirler üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, tevkifat yapmakla sorumlu olanlarca vergi dairesine ödenmiş olması şartıyla, bu Kanuna göre kesilen vergiler mahsup edilir.”
(2) sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile sayılı Kanuna eklenen geçici 91 inci maddenin üçüncü fıkrasında, “72 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde ve ikinci fıkrasında bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişiklikler, 1/11/ tarihinden önce akdedilerek geçerlilik kazanmış sporcu sözleşmeleri kapsamında yapılan ücret ödemelerine uygulanmaz. Daha önceki sözleşmeler kapsamında yapılan ücret ödemeleri için geçici 72 nci maddenin değişiklik öncesi hükümleri uygulanır. 1/11/ tarihinden önceki sözleşmelere ilişkin olarak 1/11/ tarihinden sonra yapılan süre uzatımı ve ücreti etkileyen değişiklikler bu kapsamda değildir.” hükmüne yer verilmiştir.
Sporculara yapılan ücret ödemelerinde tevkifat uygulaması
MADDE 30 – (1) sayılı Kanunla, sayılı Kanunun sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılacak gelir vergisi tevkifatı oranlarını ve vergilendirilmesini belirleyen geçici 72 nci maddesinin uygulama süresi, 31/12/ tarihine kadar uzatılmıştır. Ayrıca, söz konusu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan % 15 oranı % 20 olarak belirlenmiştir.
(2) Maddede yapılan değişiklik sonrası, lig usulüne tabi spor dallarında en üst liglerdeki sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan tevkifat oranı %20 olarak belirlenmiş, diğer sporculara yapılan ödemelere ilişkin tevkifat oranlarında bir değişikliğe gidilmemiştir. Buna göre 1/1/ tarihinden itibaren sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden;
a) Lig usulüne tabi spor dallarında;
1) En üst ligdekiler için % 20,
2) En üst altı ligdekiler için % 10,
3) Diğer liglerdekiler için % 5,
b) Lig usulüne tabi olmayan spor dallarındaki sporculara yapılan ödemeler ile milli sporculara uluslararası müsabakalara katılmaları karşılığında yapılan ödemelerden % 5,
oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. sayılı Kanunun geçici 72 nci maddesi kapsamında yapılan tevkifatın yanı sıra ayrıca aynı Kanunun 94 üncü maddesi kapsamında tevkifat yapılmayacaktır.
(3) 1/11/ tarihinden sonra akdedilerek geçerlilik kazanan veya 1/11/ tarihinden önce imzalanmakla birlikte bu tarihten sonra (süre uzatımı veya ücreti etkileyen değişiklikler gibi nedenlerle) yenilenen sporcu sözleşmelerine istinaden 1/1/ tarihinden itibaren yapılan ücret ödemelerinden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.
(4) 1/11/ tarihinden önce akdedilerek geçerlilik kazanan ve yine bu tarihten sonra süre uzatımı veya ücreti etkileyen bir değişiklik yapılmayan sözleşmeler sona erinceye kadar bu sözleşmelere istinaden yapılan ücret ödemelerinden %15 oranında tevkifat yapılmaya devam edilecektir.
Örnek 1: Lig usulüne tabi spor dallarında en üst ligde faaliyet gösteren (A) Spor Kulübünde görev yapan futbolcu Bay (B)’nin1/7/ tarihinde imzaladığı 3 yıllık, futbolcu Bay (C)’nin ise 10/1/ tarihinde imzaladığı 5 yıllık sporcu sözleşmesi bulunmaktadır.
(A) Spor Kulübü tarafından Bay (B)’ye sözleşme süresinin sonuna kadar yapılan ücret ödemeleri üzerinden %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak, Bay (C)’ye yapılan ücret ödemeleri üzerinden ise sözleşmenin 1/11/ tarihinden sonra akdedilmesi nedeniyle%20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.
Örnek 2: Lig usulüne tabi spor dallarında en üst ligde faaliyet gösteren (D) Spor Kulübünde görev yapan basketbolcu Bay (E)’nin, 1/7/ tarihinde 3 yıllık sözleşmesi bulunmakta olup, Bay (E)’nin sözleşmesi 1/7/ tarihinde ücret değişikliği nedeniyle yenilenmiştir.
(D) Spor Kulübü tarafından Bay (E)’ye 1/7//6/ tarihleri arasında yapılan ücret ödemeleri üzerinden %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak, 1/11/ tarihinden sonra yapılan sözleşme değişikliği nedeniyle 1/7/ tarihinden itibaren yapılacak ücret ödemelerinden ise %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.
Sporculara yapılan ücret ödemelerinin beyanı ve tevkif suretiyle kesilen gelir vergisinin mahsubu
MADDE 31 – (1) İşverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler ücret kapsamında vergilendirilmekte olup; sporculara, bu faaliyetlerine ilişkin olarak aylık ücret, başarı primi, maç başı ücreti, imza parası, imaj hakkı ve sair adlarla yapılan ödemeler ve taşınmaz veya taşıt verilmesi, konut tedariki ve sair suretle sağlanan menfaatler de ücret kapsamında vergilendirilmektedir.
(2) 1/11/ tarihinden sonra akdedilerek geçerlilik kazanan veya 1/11/ tarihinden önce imzalanmakla birlikte bu tarihten sonra (süre uzatımı veya ücreti etkileyen değişiklikler gibi nedenlerle) yenilenen sporcu sözleşmelerine istinaden, tüm sporcular tarafından 1/1/ tarihinden itibaren elde edilen ücret gelirleri toplamının, sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması halinde, bu gelirlerin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
(3) 1/11/ tarihinden önce akdedilerek geçerlilik kazanan ve yine bu tarihten sonra süre uzatımı veya ücreti etkileyen bir değişiklik yapılmayan sözleşmeler sona erinceye kadar, bu sözleşmeler kapsamında elde edilen ücret gelirleri için tutarı ne olursa olsun beyanname verilmeyecek ve diğer gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir.
(4) Sporcu sözleşmesi olmadan çalışan sporcular tarafından elde edilen ücret gelirleri toplamının sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması halinde, bu gelirler her hâlükârda yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir.
(5) Sporcular tarafından elde edilen ücret gelirleri nedeniyle beyanname verilmemesi durumunda, tevkif suretiyle ödenen vergiler nihai vergi olacaktır. Yıllık beyanname verilmesi durumunda ise sayılı Kanunun geçici 72 nci maddesi uyarınca kesilen vergilerin, vergi dairesine yatırılmış olması şartıyla hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebilmesi mümkün olacaktır.
Örnek 3: Lig usulüne tabi spor dallarında en üst ligde faaliyet gösteren (F) Spor Kulübünde görev yapan futbolcu Bay (G)’nin10/9/ tarihinde imzaladığı 3 yıllık, futbolcu Bay (H)’nin ise 15/1/ tarihinde imzaladığı 5 yıllık sporcu sözleşmesi bulunmaktadır. (F) Spor Kulübü her iki futbolcusuna da takvim yılında TL ücret ve benzeri ödemeler yapmış ve bu ödemeler üzerinden sayılı Kanunun geçici 72 nci maddesi uyarınca tevkif ettiği gelir vergilerini de vergi dairesine yatırmıştır.
(F) Spor Kulübü tarafından Bay (G)’ye yapılan ücret ödemeleri üzerinden sözleşmenin 1/11/ tarihinden önce akdedilmesi nedeniyle %15 oranında tevkifat yapılacak ve gelir vergisi tevkifatı nihai vergi olacaktır. Bay (G)’nin ücret gelirleri toplamı sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşmakla birlikte bu gelirleri için yıllık beyanname verilmeyecektir.
(F) Spor Kulübü tarafından Bay (H)’ye yapılan ücret ödemeleri üzerinden ise sözleşmenin 1/11/ tarihinden sonra akdedilmesi nedeniyle; %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak ve ücret gelirleri toplamının sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması nedeniyle, bu gelirler yıllık beyannameyle de beyan edilecektir. Yıl içinde kesilen vergiler, vergi dairesine yatırılmış olduğundan, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebilecektir.
Örnek 4: Lig usulüne tabi spor dallarında en üst ligde faaliyet gösteren (I) Spor Kulübünde görev yapan voleybolcu Bayan (İ)’nin, 1/7/ tarihinde akdedilerek geçerlilik kazanan 3 yıllık sözleşmesi bulunmakta olup, Bayan (İ)’nin sözleşmesi 1/7/ tarihinde ücret ve süre uzatımı değişikliği nedeniyle yenilenmiştir. Bayan (İ)’ye 1/7/ tarihinden itibaren TL ücret ve benzeri ödeme yapılmış ve bu ödemeler üzerinden TL gelir vergisi tevkifatı yapılmıştır. (I) Spor Kulübü, çalışanlarının ücret gelirleri üzerinden tevkif ettiği vergilerin yarısını vergi dairesine yatırmış, kalanını yatırmamıştır.
(I) Spor Kulübü tarafından Bayan (İ)’ye 1/7//6/ tarihleri arasında yapılan ücret ödemeleri üzerinden %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak ve yapılan gelir vergisi tevkifatları nihai vergi olacaktır. Bu gelirler için tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname verilmeyecektir.
(I) Spor Kulübü tarafından Bayan (İ)’ye 1/11/ tarihinden sonra yapılan sözleşme değişikliği nedeniyle 1/7/ tarihinden itibaren yapılacak ücret ödemelerinden ise %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak ve ücret gelirleri toplamının sayılı Kanunun üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü diliminde yer alan tutarı ( yılı için TL) aşması nedeniyle, bu gelirler yıllık beyannameyle de beyan edilecektir. Yıl içinde kesilen vergilerin yarısı vergi dairesine yatırılmış olduğundan, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden de Bayan (İ)’ye yapılan ödemeler üzerinden kesilen vergilerin yarısı ( TL) mahsup edilebilecektir.
Yürürlük
MADDE 32 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 33 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
Motorlu araç sahiplerinin yılda iki defa ödenmekle yükümlü olduğu Motorlu Taşıtlar Vergisi MTV kara araçlarının yanı sıra uçak, helikopter ve motorlu deniz taşıtlarını da kapsayan bir vergi türü olarak karşımıza çıkıyor. MTV konusunda bilmeniz gereken her şeyi, en çok sorulan sorular ve yanıtlarını bu yazımızda paylaşıyoruz.
Vergiler arasında en yoğun biçimde hakkında araştırma yapılan ve sorular sorulanlardan biri olan Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni bu yazımızda enine boyuna inceliyoruz. Tüm araç sahiplerinin sicil kaydı başlattıktan sonra yükümlü olduğu Motorlu Taşıtlar Vergisi MTV, aracın sicil kaydı silinene kadar ödeniyor. Bu yazımızda Motorlu Taşıtlar Vergisi MTV hakkında en çok sorulan soruların yanıtlarını paylaşıyoruz.
Motorlu Taşıtlar Vergisi MTV, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.
Taşıt, takvim yılının ilk altı aylık döneminde (Ocak-Temmuz) ve birinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise, birinci taksit bir ay içinde, ikinci taksit ise Temmuz ayında ödenir. Taşıt, takvim yılının son altı aylık döneminde (Temmuz-Aralık) ve ikinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınmış ise ikinci taksit bir ay içinde ödenir. Birinci taksit ise ödenmez.
I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerlerine ait yıllık tahakkuk eden vergi tutarlarının Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından o yılın Ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin % 5’ini aşması halinde, o yıl için ödenecek motorlu taşıtlar vergisi aynı yaş grubundan bir alt kademeye indirilir.
Taşıtları “Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi”nde yer alan mükellefler kasko sigortası değeri uygulamasından yararlanmak için yetkili sigorta acentelerine müracaat etmeden, Tebliğ ekinde yer alan “Kasko Sigortası Değeri Uygulaması Başvuru Formu”nu (Ek-2) düzenleyerek motorlu taşıtlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat ederler.
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından yayınlanan Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi nde yer almayan taşıtların kasko sigortasına esas olan değerleri; yetkili sigorta acenteleri tarafından Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nden alınarak, buna göre ilgili Yıl Motorlu Taşıtlar Vergisi Tutarına Esas Olan Kasko Sigortası Değeri Bildirim Formu düzenlenecektir.
Vergi daireleri, bu şekilde müracaatta bulunan mükelleflerin ibraz edecekleri söz konusu formda yer alan bilgileri, motorlu taşıtlar kütüğünde ve ilgili yılın Ocak ayında ilan edilen “Motorlu Kara Taşıtları Kasko Değer Listesi”nde yer alan bilgilerle karşılaştırarak, bilgilerin birbirini tutması halinde, başvuruda bulunan mükellefleri kasko sigortası değeri uygulamasından faydalandırırlar.
Engellilik dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtları ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtları motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kayıt ve tescil yapılmış olup da devir ve temlik sebebiyle kayıt ve tescil yapılan taşıtlarda değişiklik son altı ayında yapılmış ise takip eden takvim yılı başından itibaren başlar.
Çalınan araçların tescil kayıtlarının silinmesi ve tescil kayıtlarının silindiğinin trafik tescil kuruluşlarınca ilgili vergi dairelerine bildirilmesi halinde; tescil kaydının silindiği tarihi takip eden dönemin başından itibaren Motorlu Taşıtlar Vergisi MTV Kanununun 8 inci maddesi hükmü gereğince, bu araçlardan dolayı motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetleri bulunan kişilerin mükellefiyetleri sona erdirilecektir.
Çalınan araçların bulunması halinde ise bu araçların tescil kaydı üzerinde gerekli düzeltme işleminin yapıldığının trafik tescil kuruluşu tarafından ilgili vergi dairesine bildirilmesi halinde tescil kaydının yapıldığı tarihten itibaren motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti yeniden başlatılacaktır. Mükellefiyetin sona erdiği tarih ile mükellefiyetin başladığı tarih arasında geçen dönemler içerisinde motorlu taşıtlar vergisi tahakkuku yapılmayacaktır.
A. Araç Bilgilerinizde Hata Varsa
B. Tescil Tarihinizde Hata Varsa
C. Mükellef bilgilerinizde hata varsa
A- Kimlik bilgilerinizde hata varsa
D- Adres bilgilerinizde hata varsa
E- Trafik para cezaları bilgileri
Yukarıda açıklanan bilgilerden konunuza uyan belgelerle birlikte plakanın kayıtlı olduğu vergi dairesine müracaat edilmesi gerekmektedir.
sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi mutemetlerine ve vergi dairelerine veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi bulunan bankalara ya da posta idaresine ödenebilmektedir.
Söz konusu cezaların kesinleşmesinden sonra ise ödemeler, ilgili vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya vergi dairelerine yapılacaktır.
Trafik idari para cezasını ödemek isteyen borçlunun ceza tutanağı ile vergi dairesine başvurması halinde, emniyet genel müdürlüğü tarafından veri tabanına söz konusu cezaya ilişkin bilgi girişi yapılmamış olsa bile tutanak bilgilerine istinaden vergi dairesince tahsilat yapılmaktadır. Ancak trafik idari para cezası tutanağı bulunmayan ve veri tabanına da bilgi girişi yapılmayan cezaların vergi dairelerince tahsilatı yapılamamaktadır. Buna göre bir trafik idari para cezasının vergi dairelerine ödenmek istenmesi halinde trafik idari para cezası tutanağının ibrazı ya da emniyet genel müdürlüğü tarafından söz konusu cezanın veri tabanına bilgi girişinin yapılması veya cezayı veren idare tarafından tebliği yapılan ve kesinleşen trafik idari para cezası tutanağının tahsil için ilgili vergi dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
Evvelce bankalar tarafından yıl içinde gecikme zamlı olarak tahsil edilen motorlu taşıtlar vergisi, içinde bulunulan yıla ilişkin olup olmamasına bakılmaksızın gecikme zamlı olarak tahsil edilecektir. Motorlu taşıtlar vergisinin bankalara veya kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi halinde, elektronik tahsil anlaşması yapılmış bankalar ve kredi kartı ile yapılan ödemeler, aynı tarih itibariyle mükellefin hesabına geçmektedir.
Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ilişkin fer’ilerinin tecil taleplerini; tecili talep edilen alacağın tutarına bakılmaksızın değerlendirerek sonuçlandırmaya ve tecil müracaat tarihinden itibaren azami 30 ayı aşmayacak şekilde süre vermeye vergi daireleri yetkili kılınmıştır.
Motorlu taşıtlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisine ait gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezası, sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen trafik para cezaları, sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarından olan alacakların ve bunlara ilişkin fer’ileri tecil edilen borçluların, tecil şartlarına uygun ödeme yaptığı sürece maliki oldukları motorlu taşıta ilişkin fenni muayene yaptırabilmeleri, denize veya uçuşa elverişlilik belgesi alabilmeleri için Fenni Muayene İzin Belgesinin düzenlenmesi gerekmektedir.
İnternet vergi dairesi alındısı vergi daireniz ya da bankanız tarafından üretilemez. İnternet vergi dairesi alındısı ödemenin başarıyla yapıldığını bildiren sayfadan alındıyı indir (PDF) butonuna basarak bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.
Bu alındıya daha sonra yeniden erişmek isterseniz, seafoodplus.info adresine girin. İnternet vergi dairesini tıklayın. Gelen ekranın sol alt tarafında Sık Kullanılanlar adımının en altındaki Motorlu Taşıt Sorgulaması ve Kredi Kartı ile Ödeme adımına tıklayın. Çıkan ekrandan sol tarafta Motorlu Taşıtları tıklayın. Daha sonra Kredi Kartı İle Ödeme Bilgisi Sorgulama tıklayın. Çıkan ekranda istenilen bilgilerin girişini yapmalısınız.
Bankalardan yapılan ödemelerde en geç 3 işgünü içinde hesaba işlenecektir. Kredi kartıyla seafoodplus.info’den ve bankanın internet şubesinden ödeme yapılmışsa, internet vergi dairesinden 2 saat sonra tekrar sorgulanır. Vergi Tahsil edildi ibaresi bulunan ekran geldiyse vergi dairesindeki hesabınıza işlememiş bile olsa ödeme gerçekleşmiş olduğu için mükerrer ödeme yapılmamalıdır.
Aynı borcun kredi kartıyla birden fazla ödenmesi durumunda sistem ikinci ödemenin kabul edilmediğini bankaya otomatik olarak bildiriyor. Finansallaşma gerçekleştirilmiyor. Ancak izleyen iş günü bankanızın müşteri hizmetlerini arayarak veya internet bankacılığından kredi kartınızın dönem içi işlemlerini kontrol ederek yaptığınız ikinci ödemenin hesabınıza iade edilip edilmediğini kontrol ediniz. İade edilmediğine eminseniz aşağıdaki adımları izleyiniz.
Kredi kartıyla internet sayfamızdan adına mükerrer ödeme yapılan mükellef, aracın bağlı olduğu vergi dairesine giderek İade / mahsup dilekçesi vermelidir. Mükerrer ödemelerin bütün ödeme belgeleri, iade / mahsup dilekçesi ve adına ödeme yapılan araç sahibinin kimlik belgesi vergi dairesine ibraz edilmelidir.
Vergi mükelleflerinin almaktan en fazla çekindikleri tebligatların başında ödeme emri tebligatı gelmektedir. Vergi dairesinin haciz işlemini başlatmadan önceki son safhası olduğundan dolayı, ödeme emri tebligatını alan mükellefin, yasal haklarının kayba uğramaması için neler yapacağını çok iyi bilmesi gerekir.
Ödeme emri, Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre vadesinde ödenmeyen kamu alacakları için düzenlenir.
Ödeme Emri Kimler Adına Düzenlenir;
Kamu borcunu vadesinde ödemeyenler adına vergi dairesince düzenlenen ödeme emri; borçlulara, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya bu borçlarla ilgili mal bildiriminde bulunmaları konusunda yapılan bir bildirimdir.
Ödeme emrinin düzenlenmesi ile vergi dairesi aynı zamanda kamu alacağının tahsili için cebri tahsilat işlemlerine de başlamış sayılır.
Asıl borçlulardan tahsilat yapılamaması veya tahsilat yapılamayacağının anlaşılması halinde; kanuni temsilci, limited şirket ortağı, yabancı şahıs veya kurumların temsilcileri gibi borçtan sorumlu olanlara da ödeme emri tebliğ edilerek borcun ödenmesi veya mal bildiriminde bulunması istenilir.
Kendisine Ödeme Emri Tebliğ Edilen Borçlu Ne Yapabilir?
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki 3 yola başvurabilir:
Borçlu Borcunu Öderse;
Borçlu, borcunu 15 gün içinde öderse hiçbir sorun kalmaz. Ödeme emrinde yer alan amme alacağının, süresinde ödenmeyen kısım için vadenin bitim tarihinden ödendiği tarihe kadar hesap edilecek aylık % 2,5 gecikme zammı ile birlikte ödenmesi gerekir.
Borcunu Ödemeyen Borçlunun Mal Bildiriminde Bulunması;
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde borcunu ödeyemeyecekse, bu 15 günlük süre içerisinde mal bildiriminde bulunmak zorundadır.
Mal bildirimi; kamu borçlusunun, kamu alacağını karşılayacak miktarda, gerek kendi elindeki gerekse üçüncü şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve haklarının nev’ini, mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyebileceğini vergi dairesine yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir.
Borçlunun haczedilebilecek malları olmadığını bildirmesi de, mal bildirimi hükmündedir.
Gerçeğe Aykırı Mal Bildiriminde Bulunanlara Ne İşlem Yapılır?
Mal bildirimini gerçeğe aykırı surette yapanlarla, yaşayış tarzları mal bildirimine uymayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Süresinde Mal Bildiriminde Bulunmayanlar Hakkında Ne Yapılır?
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 15 günlük süre içinde borcunu ödemez ve mal bildiriminde de bulunmazsa mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunur.
Hapsen tazyik kararı, tahsil dairesinin talebi üzerine icra mahkemesi tarafından verilir ve Cumhuriyet Savcılığınca derhal infaz olunur.
Borçlu mal bildiriminde bulunduğu anda hapsen tazyik kararı alınmış olsa dahi infaz edilemez ve borçlu hapsedilmişse derhal tahliye edilir.
Mal Bildirimine Konu Mallara Ne Yapılır?
Borçlunun, mal bildiriminde gösterdiği veya vergi dairesince tespit edilen malları ile borçluya ait olup da üçüncü şahıslarda bulunan mallardan borcuna yetecek miktarı vergi dairesince haciz olunur. Yapılan takibat sonunda borçlu borcunu rızaen ödemediği takdirde, vergi dairesince haciz olunan mallar satışa çıkarılarak kamu alacağı tahsil edilir.
Kamu Alacağının Tahsiline Engel Olanlar Hakkında Ne Yapılır?
Hakkında takip muamelelerine başlanan borçlu kısmen veya tamamen tahsile engel olmak veya tahsili zorlaştırmak maksadıyla mallarından bir kısmını veya tamamını:
varlığını yok eder veya azaltır ve geri kalan mallar borcu karşılamaya yetmezse altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Borçlu, Ödeme Emrine Karşı Hangi Nedenlerle Dava Açabilir?
Borçlu;
• Böyle bir borcunun olmadığı,
• Borcunu kısmen ödediği,
• Borcun zamanaşımına uğradığı
iddiasıyla ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde vergi mahkemesinde dava açabilir.
Dava Açılması Borçlu Hakkındaki Takip İşlemlerini Durdurur mu?
Dava açan borçlu hakkında takip işlemleri, davayı gören mahkemece yürütmeyi durdurma kararı verilmediği sürece devam eder.
Dava Açan Borçlunun Tamamen veya Kısmen Haksız Çıkması Durumunda Ne Olur?
Açmış olduğu davada tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, haksız çıkılan borç tutarı kadar olan kamu alacağı % 10 zamla tahsil edilir.
Vergi Mahkemesinde Açtığı Davayı Kaybeden Borçlu Ne Yapmalıdır?
Borçlu, borcun tamamına veya bir kısmına karşı vergi mahkemesinde açtığı davanın tamamen veya kısmen reddi halinde, ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Bu 15 günlük süre içerisinde ödeme emrine konu borcun tamamen ödenmesi halinde, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü de ortadan kalkacaktır.
İlk derece mahkemesinde açtığı davayı kaybeden borçlunun, açtığı davaya konu tutarın yılı için TL’yi aşması halinde üst yargıya başvurması mümkündür.
Ödeme emri tebliği, borçlular açısından mal bildiriminden, haciz ve hapse kadar çok önemli sonuçlar doğurmaktadır. Çünkü ödeme emrinin düzenlenmesi, kamu alacağının tahsili için cebri tahsilat işlemlerine başlandığını gösterir. Vergi mükelleflerinin ödeme emrini ciddiye almaları ve buna karşı haklarını ve yapabilecekleri işlemleri bilmeleri gerekir.