Yabanci Da

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun İstiklal Caddesi'ndeki canlı bomba saldırısı sonrası yaptığı açıklamada kullandığı "Kaybedilen vatandaşlarımız ve yabancı da olsa insanları seafoodplus.infoığı katleden zihniyeti lanetliyorum" ifadeler dikkat çekti.

Müezzinoğlu şunları söyledi:

 "Şu an itibariyle 4 vatandaşımızı kaybettik. 36 yaralıdan 7 yaralımızın durumu ciddiyetini koruyor. 4 yaralımız ameliyat sürecinde. Ümit ederim ki yeni kayıplarımız olmaz. Bize gelen bilgiler çerçevesinde yaralıların tespit edilen yaklaşık 12'sinin yabancı uyruklu olduğu bilgisi var. Bugün İstanbul'da sıralarında bir canlı bomba eylemiyle karşı karşıya kaldı. 36 yaralıdan 7 yaralımızın durumu ağır, 4 yaralımız ameliyat sürecinde. Kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralıların yaklaşık 12 tanesinin yabancı uyruklu olduğu bilgisi var. Kaybedilen vatandaşlarımız ve yabancı da olsa insanları seafoodplus.infoığı katleden zihniyeti lanetliyorum." dedi.

seafoodplus.info

Burada karşımda, yüzüme haykırdığın onca cümlelerin içinde tanımadığım bir varlık var. Bu cümlelerin içindeki duygular kime ait? Bu yüz ifadesi hiç görülmemişti. Aşağı yukarı hareket eden ellerin, bana doğru attığın adımlar daha öncekiler gibi değil. Çırpınmaların kazanmak için değil, kayıp ettiklerine olan inancından belli ki. Kayıp ettiklerin sana başka bir varlığı kazandırmış ve sen yalnızca onun için değişimin tuzağındasın.

Gözlerin göz bebeklerim ile kovalamaca oynuyor. Sürekli bir kaçış hali. Yorulmuyorsun da üstelik. Dokunmaktan da kaçıyorsun. Dinlemek, anlamak eylemlerinden çoktan uzaklaştın zaten. Sürekli anlayamamak için çaba sarf ediyorsun. Kusur, bahane ve kendini kendine haklı çıkartacak sebeplerin peşindesin uzun zamandır. Hesap etmediğin tek şey, sen bu çaba içerisindeyken ben bunu anlayabilecek en yakınınım senim.

Birlikte elele yola çıktığımız günden bugüne kadar, ne zaman acıkırsın, susarsın, arzularsın, nasıl ve neden hasta olursun, ne sıkar bunaltır, neden daha çok zevk alır, ne için heyecanlanırsın detaylarını gönül rızasıyla ezberledim. Seni okudum. Araştırdım. Anladım. Benliğime yerleştirip kendimi sana taşıdım, sen de yaşamaya başladım ben. Farkında değil misin?

O gözler bana da aynı ona baktığın gibi baktı. O bakışın içindeki hisler benim daha önce tattıklarımdan, tadını iyi bildiklerimden. Nasıl unutursun, sana ne kadar hakim olduğumu? Seni cesaretlendiren en önemli varlığın arzulamak. Arzuladığın bir şey için nasıl savaştığını da bilirim ben.

Savaşa hazırlandın. Kusursuz planlar yaptın. Gardını aldın ve beyan ettin. Düşmandım sana göre. Savaşmam için hazırlık yapmamı bile beklemeden saldırmak istedin. Planlayamadığın tek bir unsur ile yenildin farkında mısın? Düşman savaşmaktan vazgeçti. Savaşmak istemedi. İstediğin ne varsa savaşmadan, önüne sundu senin. Bütün vatanın tapusunu teslim etti ellerine. Vatan da senin, sancakta senin, hayat da senin. En kıymetlilerimi koynuma saklayıp, topraklarımı terk ettim ben.

Ben de kalan, sana ait hayallerimden oluşturup kendimi inandırdığım kırıntılarımı, bir mendilin içine sığdırdım. Oysa ki varlığının içine kendimi sığdırmaya çalıştığım dünyamdın sen benim. Hatta güneş gibi etrafındaki yörüngene hapis ettiğin gezegenler ya da uydulardan biri oldum hep. Sana göre ilerleyip, sen dilediğinde durdum. Benim varlığıma kattığın kıymetlilerim için minnettar oldum her zaman. Minnetimle aşk sandım sen de yaşamayı. minnetimin yarattığı kahramanlık hikayene hayran oldum. Hayranlığımın esareti ile köle olmayı seçtim.

Arada sırada sandığından bahşettiklerin ile efendisinden hediye alan köle sevinci yaşattın bana. Senden kendimi görmeyi beceremedim. Benden gördüğüm seninle kandırdım kendimi. Kanmayı seçtim. Kanmak ve zihnimi uyuşturmak istedim.

Sonra hayalimin artık yaşayamayacağı bir bedenin olduğunu söyledin bana. Hayalim hiçlikle tanıştı. Hiç olup göz bebeklerime yerleşti. Yutkunurken ciğerlerime nüfuz etti. Kan damarlarımda dolaştı. Beynime ulaştı ve uyandım. Ayırt etmek istemediğim yalan gerçek kavramlarıyla tanıştım. Çıkmaz sokaktan geri döndüğümde aslında ardımda bıraktığım ne kadar da geniş ve ferah yollar olduğunu keşif ettim.

Teşekkür ederim. Hatalarınla beni hatalarımdan kurtardığın için. O yüzüme çarptığın yalanlığınla gerçeklere yöneldim sayende. Kendime bir daha yalan söylememeye karar verdim. kendime haksızlık etmemem gerektiğini, aynadaki görüntümün içinde barındırdığım yalın ve en iyisini hak eden ruhumu gördüm.

İyi ki diye başlayan bir cümle kuracağımı sanmazdım ayrılık için. Daha iyisi için hazırlık yapmış meğer Tanrım. Zamanım gelmiş. Sabrettiğimin mükafatı ile kaldığım yerden devam edecek hayatım. Sana sadece teşekkür ettiğimle mutlu olacağım. Hediyelerin bile Tanrı’nın bana bahşettikleri. Senden bana kalan tek bir kıymetli anım yok. Anılar çok, içerik boş inan bana.

Üç yanlış bir doğruyu götürür derler ya sınavlarda, senin bir yanlışın tüm doğrularını sildi hayatımda. Meğer doğru bildiklerim yanlışlıklar servetimmiş. Ben bu serveti istemiyorum artık. Hibe ettim. Geri verdim. Kimin yalanlığına inanmasını istiyorsan git ona hediye et bu servetini.

Yakışanınla yakıştır hayatını. Yakışmayanımmışsın. Ne kadar da kendime körmüşüm. Ruhumdaki kirinden pasından arınmak zaman alacak şüphesiz. Çoraklaştırdığın duygularımın verimli bir hale gelmesi, yaralarımın iyileşmesi için yeni bir ilaç icat edilmesini bekleyeceğim sabırla. Mutlaka her derdin bir devası vardır. İçimde bıraktığın o zehrin etkisini silecek bir panzehir mutlaka bulacak beni. Sen de kendini sokan bir akrep olarak son vereceksin hayatına. Testiyi yolunda kıracaklar göreceksin. Yaşattığını yaşamadan Tanrıya dönüş yok bu alemde unutma.

Bana ikram ettiğin o cehennem yemeğini tattığında yutkunabilmek için affıma ihtiyacın olacak ya tıpkı içeceğin son damla su gibi, bil ki o damla seni arındırmayacak. Yutkunamadığın o lokmanla sonunla tanışacaksın.

Geri kalan hayatının tercihine saygım sonsuz. Ben senin olmadığın bir hayatın içinde, bundan sonraki tüm anılarımı güzel olanlarından seçtim. Hepsinin sırasıyla bahşedilmesini bekliyorum.

Kazandırdığın ben için sana teşekkür ederim.