''Çocuklar, biz deprem kuşağında yer alan bir ülkeyiz.'' 1999 depreminden sonra okullarda öğretmenler deprem hakkında bilgi vermek için bu cümlelerle giriş yaparlardı. Öyle ki bu cümleleri görsellerle desteklemek için ''Deprem Dede'' de videolarda yerini alır depremi ve deprem esnasında neler yapılması gerektiğini anlatırdı. Geçmişten günümüze Türkiye' de pek çok yıkıcı deprem meydana gelmiştir. Hem insanların hem de binaların üzerinde bıraktığı hasar ile bir deprem gerçeği vardır ve bu gerçek ile bilinçli bir şekilde yaşamak gerekmektedir. Yetişkinlerin gelecek nesile deprem olgusunu sağlıklı bir şekilde aktarması gelecek nesilin deprem ve sonrası hakkında bilinçli ve psikolojik olarak dayanaklı olması açısından elzemdir.
Deprem Olgusu ve Travma Üzerine
Deprem, oluş zamanı öngörülemeyen, yıkıcı etkileri olan bir doğal afettir. Doğal afetlerin özelliklerinden olan yıkıcılık sadece cansız varlıklara değil, tüm canlılara zarar vermektedir. Bu zararın insandaki etkisi travmadır. Travma kavramı, bireyin ruhsal ve bedensel varlığını çok değişik biçimlerde sarsan, inciten, yaralayan her türlü olayı adlandırmak için kullanılmaktadır (Kokurcan & Özsan, t.y.: 20).
Travmanın oluşumu sadece birincil düzeyde etkilenenlerle sınırlı değildir. Bu bir yakının yaşadığı olaya şahit olmak ya da medya aracılığıyla sürekli olarak maruz kalınması ile de oluşabilmektedir. Zarar gören insan grupları içinde çocuklar, afetlerin zararlarını anlayabilecek olgunlukta olmadıkları ve dünya yaşamını yeni kavradıkları için afet toplumunun en incinebilir, zarar görebilir kısmını oluşturmaktadır (Erkan, 2010 Aktaran: Atmaca & Limoncu, 2018: 133). Yetişkin bireylerin üstesinden gelmekte güçlük çektiği, desteğe ihtiyaç duyduğu bu kaotik süreçte çocukların aldığı zarar daha fazla olacaktır. O halde psikolojik olarak alabileceği zararları göz önünde bulundurarak bunları en aza indirmek ve psikolojik olarak dayanıklılığı artırmak önemli ve yararlı olacaktır.
Okul Öncesi Çocuklara Depremi Anlatmak
Yaş dönemi gelişim özellikleri dikkate alınarak ;
Deprem ve deprem esnasında yapılması gerekenler hakkında basit ve net bilgiler vermek: Okul öncesi dönem çocukları çevrelerindeki her şeye karşı merakla yaklaşırlar. Sürekli soru sorarlar. Deprem hakkında soruları olduğunda öncelikle olabildiğince kısa ve net açıklamalar yapılmalıdır. Örneğin; ''Deprem nasıl oluşuyor biliyor musun? Yerin altında kocaman kayalar var. Bu kayalar yan yana dururken zamanla çok sıkıştıkları için kırılıyorlar. İşte kırılan bu kayalar binamızı sallıyorlar. Biz buna deprem diyoruz.'' Aynı zamanda deprem olduğunda ''yaşam üçgeni'' oluşturma yöntemi anlatılırken oyun oynayarak ya da resim yaparak desteklenebilir. Bu gelişim dönemi çocukları soyut düşünme sürecinde değildirler bu yüzden somutlaştırarak ifade etmek daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.
Felaket senaryoları kurmasını önlemek : Okul öncesi egosantrizmi yaşayan bu dönem çocukları kendilerine yoğunlaştıkları için oluşan depremi kendi düşüncelerine ya da davranışlarına yorabilir ve kendilerini suçlayabilirler. ''Bugün dişlerini fırçalamadığın için deprem baba sana kızdı!'' gibi fantastik anlatımlar kullanılmamalı gerçekçi fakat korkutucu olmayan bir anlatım tercih edilmelidir.
Duygularını ifade etmesini desteklemek: Korku duygusu yaşla birlikte artmaktadır. Fakat
özellikle 2-6 yaş arası çocuklarda tipik korkular artmaktadır. Karanlık korkusu, şimşek korkusu, hayali yaratıklar korkusu ve yalnız kalma korkusu gibi. Çocuk depremde anne – babasını kaybetme korkusu yaşayabilir ve bu yaş çocukları korkularını sözel ifadelerden çok davranışlarıyla göstermektedirler. Bu duruma karşı önce sözel olarak; '' Yaşadığımız şey seni korkutuyor, haklısın. Ben de korktum. Fakat şu an güvenli bir yerdeyiz. Korkumuzu azaltmak için ne yapabiliriz bir fikrin var mı?'' şeklinde ifade edebilir ve yine oyun aracılığıyla ''güvendesin'' mesajı verilebilir.
Kaynak:
Erkan S. (2010). Deprem Yaşayan ve Yaşamayan Okul Öncesi Çocukların Davranışsal/Duygusal Sorunlarının Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 28, s.56-62.
Kokurcan, A., & Özsan, H. H. (t.y.). Travma Kavramının Psikiyatri Tarihindeki Seyri. Kriz Dergisi 20 (1-2-3) 19-24.
https://cutt.ly/HgPzSee
Limoncu, S., & Atmaca, A. B. (2018). Çocuk Merkezli Afet Yönetimi. Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, MimarlıkBölümü Yapı Bilgisi Anabilim Dalı : İstanbul 13(1), 132-143.
https://www.journalagent.com/megaron/pdfs/MEGARON-49369-ARTICLE-LIMONCU.pdf
Laçin Sevin
Psikolog
"Deprem gibi insanın kontrolü dışında gerçekleşen olayların sonucunda verilen tepkiler hemen her yaş grubunda benzerlikler gösterir. Uyku problemleri, sebepsiz irkilmeler, tetikte olma durumu, gündelik hayatta odaklanma sorunu, sürekli sarsılma hissi gibi belirtiler en sık gözlemlenen belirtilerdir. Çocuklarda ise bunlara ek olarak ağlamalar, ebeveyne yapışma durumu, yalnız kalmak istememe ve tek başına uyumakta güçlük çekme gibi semptomlar eşlik edebilmektedir. Bu davranışların birer başa çıkma mekanizması olduğunu unutmamalıyız.
Fakat istisnai durumlarda karşımıza çıkan bir diğer belirti ise hiçbir şey olmamış gibi tepkisiz davranmadır. Bu durum bireyin olaydan etkilenmediği anlamına gelmeyebilir. Böyle bir tablo ile karşılaşıldığında bireyin ısrara maruz bırakılmaması ve konuşmaya zorlanmaması gerekmektedir. Belirtilerin zamanla azalması beklenmektedir ancak belirtilerin görülme sıklığında artış devam eder ise bir uzmandan destek alınması gerekebilir."
Merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan depremlerde yüreğimizde kapanmayacak yaralar açıldı. Asrın felaketi ülkemizde, dünyada herkesi yasa boğdu. Yaşanan acı, büyük küçük herkesin kalbinde bir sızı olarak kalacak... Peki böylesine büyük yıkımlarla sonuçlanan doğal afetleri çocuklarımıza nasıl izah edebiliriz? En az yarayı almaları için neler yapabiliriz?
Giriş Tarihi: 10.02.2023 11:06 Güncelleme Tarihi: 10.02.2023 12:47
Giriş Tarihi: 20.02.2023 15:29
Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilde yaşanan deprem felaketi, ülke genelindeki herkesi etkiledi. Sadece depremi yaşayanlar değil, depremi yaşamayanlar da bu felaketten etkilendi. 15 gündür evlerde depremin etkileriyle karşı karşıya kalan çocuklar, bugün okulların açılmasıyla beraber depremle ilgili yaşantılarını farklı bir platforma taşıyarak, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla paylaşımlara başlayacak. Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, 'Bu ortamda çocuklara nasıl yaklaşılmalı? Neler konuşulmalı? Deprem nasıl anlatılmalı?' sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, çocuklara herhangi bir konuda açıklama yaparken çocuğun yaşı ve gelişimsel düzeyinin göz önünde bulundurulmasına özen gösterilmesini istedi. Çocuklarla iletişim kurarken gelişimsel olarak çocukları okul-öncesi dönem ve okul dönemi çocukları olarak ayırmak gerektiğini vurgulayan Dilek Şirvanlı Özen, okul-öncesi ve okul çağındaki çocuklara depremin nasıl anlatılabileceğini şu şekilde örneklerle anlattı:
"Örneğin okul öncesi küçük yaş guruplara 'Hiç yoldan büyük bir kamyon geçerken yerin biraz sallandığını hissettin mi? İşte bazen yer çok daha fazla sallanabilir ve buna deprem denir' şeklinde bir açıklama yapılabilir. 'İşte böyle deprem hissedersek, yere çömelmeli, başımızı kapatmalı ve sarsıntı geçene kadar tutunmalıyız. Bu şekilde güvende kalabiliriz. Bu durum biraz ürkütücü olabilir ama emin ol büyükler bizi güvende tutmak için çok çalışıyorlar.'"
Çocukların depremleri anlamalarına yardımcı olacak basit bir deney gösterebileceğini ifade eden Özen, "Örneğin bir tepsi jöle alıp üzerine oyuncaklar veya başka nesneler koyabilirsiniz. Ardından tepsiyi sallayabilir ve nesnelerin nasıl hareket ettiğini gösterebilirsiniz. Bu, deprem sırasında yerin nasıl hareket ettiğine benzer bir görüntüdür" diye konuştu.
Okul çağı çocuklarına depremin, yer kabuğunun devasa parçaları olan tektonik levhaların hareket ederek birbirine sürtünmesiyle meydana gelen bir doğal afet olduğu anlatılabileceğini kaydeden Özen, "Bu hareket yerin sarsılmasına neden olabilir ve bu bazen çok şiddetli olabilir. Binalara, yollara ve diğer yapılara zarar verebilir. Bu nedenle, bir deprem durumunda hazırlıklı olmak ve ne yapılacağını bilmek önemlidir" şeklinde konuştu. Ayrıca, depremlerin resimlerini veya videoların kontrollü bir şekilde gösterebileceğini ve binaların çökmesine veya raflardan eşyaların düşmesine neden olabilecekleri anlatılarak, hasarlar hakkında konuşulabileceğini iletti. Özen ayrıca, bir depreme hazırlıklı olmanın önemli olduğu bir plan yapılarak ve bir deprem olursa ne yapılacağını uygulayarak açıklanabileceğine değindi.
Okul öncesi çocuklara nasıl anlatılmalı
Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, okul öncesi dönem çocuklarına nasıl anlatılması gerektiğini şu şekilde ayrıntılı aktardı:
"Okul öncesi dönem çocuklarına nasıl yaklaşalım? Bu yaş grubundaki çocuklar çok fazla 'neden' sorusunu sormakta ve olan biteni bu soruya verilen cevaplar çerçevesinde anlamaya çalışmaktadırlar. Bu tür sorulara hazırlıklı olmak, cevapların basit olması önemlidir. Bu dönem çocuklarına depremi açıklayabilmek için yardımcı olabilecek bazı ipuçları şunlardır: Onları soru sormaları yönünde teşvik edilmeli yani okul öncesi çocukları soru sormaya teşvik etmeliyiz. Onlar hayatı soru sorarak ve sordukları sorulara aldıkları cevaplarla anlamlandırırlar. Basit ve yaşlarına uygun bir dil kullanılmalı. Teknik terimlerden veya jargondan kaçınmalı, okul öncesi dönemi çocuklarının anlayabileceği kolay bir dil kullanmalıyız. Örneğin depremi, 'Yer çok hızlı sallanınca üzerindeki evler, arabalar, insanlar ayakta durmakta zorlanmış' şeklinde açıklayabiliriz. Duygularını yaşamalarına izin verilmeli. Bu dönem çocukları bu tür felaketlerin kendilerinin de başına gelebileceğini düşünüp, korkabilirler. Onlara 'korkma' demek yerine 'Bu yaşananlar seni kokutmuş olabilir. Bu çok normal. Ama bizler seni koruyabilmek için hep yanında olacağız' şeklinde açıklamalar yapılabilir. Güvende oldukları duygusunu verilmeli. Bu dönem çocuklarının aslında sordukları her sorunun temelinde 'Biz güvende miyiz?' sorusu yatmaktadır. Çocuğun güvende olduğunu bilmesi çok önemlidir. Onun için onlara güvende oldukları ve yetişkinlerin onları güvende tutmak için çalıştıkları konusunda güvence vermeliyiz.