app kuşağı pdf / PTICA DŽENNETSKA Uči BILAL ZUKAn | PDF

App Kuşağı Pdf

app kuşağı pdf

Title: 3. kuşak üniversiteler, kütüphaneleri ve kütüphanecileriAuthors: Gürdal, Gültekin
#PLACEHOLDER_PARENT_METADATA_VALUE#Keywords: 3. kuşak üniversiteler
Kütüphanecilik
Kütüphane ve bilgi bilimleriIssue Date: 8-May-2012Publisher: Özyeğin ÜniversitesiAbstract: Artık hem bilgiyi üreten hem de ürettiği bilgiyi ticarileştirebilen, ondan değer üretebilen üniversiteler lider üniversiteler olarak ön plana çıkmaktadırlar. Küreselleşmenin üniversitelerin dışında olması beklenemezdi ve gelip kapılarına dayandı. Artık üniversiteler arasında üç aşamalı küresel bir rekabet başladı: en iyi öğrenciler için rekabet, en iyi akademisyenler için rekabet, en iyi araştırma sözleşmeleri için rekabet. Bilgiden değer üretmek ve açık inovasyon çok önemli bir hal aldı. Bu yeni kuşak üniversitelerin kütüphanelerinin de kendini yenilemesi ve bu kuşağın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yeni hizmetler üretmesi, yeni niteliklere sahip bilgi profesyonellerine sahip olması kaçınılmazdır. Artık teknoloji kullanımını üst seviyede bilen, elektronik kaynakların seçim sürecinden lisanslamasına kadar olan süreçleri takip edebilen, özellikle yüksek lisans/doktora seviyesindeki araştırmacıların kariyerlerinin başarılı bir şekilde gelişmesine yardımcı olabilen, yeni yayıncılık ve akademik araştırmalar ekosistemine hakim bilgi profesyonelleri gerekmektedir. Bu sunumda yeni kuşak üniversiteler hakkında bilgi verilecek, ayrıca bu yeni kuşak üniversitelerin kütüphaneleri ve bu kütüphanelerde çalışacak bilgi profesyonelleri konusuna bir giriş yapılacaktır. Sunumun devamında katılımcıların görüşleri alınarak ülkemiz özelinde neler yapılabileceği konusu irdelenecektir.Description: Presented at Seminer@ÖzÜkütüphane: “Bilimsel İletişim ve Üniversite Kütüphaneciliği” on May 8th, 2012 in İstanbulURI: http://hdl.handle.net/11147/6848Appears in Collections:Library / Kütüphane
TrendyolAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al KitapyurduAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al D&RAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al IdefixAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al BKM KitapAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al HepsiburadaAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al GittigidiyorAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al N11APP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al Amazon TürkiyeAPP Kuşağı Dijital Dünyada Kimlik, Mahremiyet ve Hayal GücüSatın Al

GELECEĞİN İŞGÜCÜ OLARAK Z KUŞAĞININ DİJİTAL TEKNOLOJİYE YÖNELİK TUTUMLARI Benan YÜCEBALKAN & Barış AKSU “Aletlerimize biçim veririz, ardından aletlerimiz bize biçim verir.” Marshall Mc Luhan 1. Giriş Beş bin yıldan daha uzun bir süre önce gerçekleşen yazının icadından bu yana, insan bedeninin gücünü artıran teknolojilerin ötesinde, ABD’li sosyolog Daniel Bell’in “entelektüel teknolojiler” olarak ifade ettiği teknolojik gelişmeler ve yenilikler insanlığın dünyayı algılayışını, öğrenme ve iletişim kapasitelerini, bilgi ve fikir aktarımlarını da değiştirmekte, dönüştürmektedir (Chatfield, 2012:21). Dijital teknolojiler aracılığıyla iletişimde kaydedilen ve yaşam biçimlerini değiştiren devinimlerin yanı sıra, üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi ifade eden Endüstri 4.0’la birlikte yaşanan/yaşanacak olan dijital dönüşümler ve ardından gelen Endüstri 5.0 ile birlikte geleceğe projektif bakıldığında; 2020 yılında yaklaşık 50 milyar cihazın birbiriyle iletişim halinde olacağı; akıllı üretim sistemlerinin, akıllı şehir, ev, lojistik, şebeke, cihaz unsurlarının sosyal ağlar ve e-ticaret ağlarıyla birleşmesi sonucu veriler, hizmetler, nesneler ve bireylerin internet ortamını kullanarak kuracağı ekosistemdeki ağın önümüzdeki çeyrek asırda küresel ticaret hacminin yaklaşık %46’sını etkileyeceği öngörülmektedir (Yıldız, 2018:554). Bu bağlamda yeni işgücünün de yeni bir yetkinlik setine gereksinimi olacaktır. Nitekim Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) “İşlerin Geleceği” raporuna göre 2020’ye gelindiğinde, günümüzde iş yaşamında var olan işlerin %35’inin önemini yitireceği öngörülmektedir (Kuran, 2018:117). Öngörü gerçekleşirse, halen öğrenim görmekte olan kuşağın büyük bölümü mezun olduklarında bugün var olmayan işlerde çalışacaklardır. Günümüzdeki mevcut işgünün kuşak analizi incelendiğinde; - Bebek Bombardımanı (Baby Boomer: 1945-1964 arasında doğanlar) kuşağı döneminin “üretici merkezliliği”,  (Dr.). Kocaeli Üniversitesi.  (Dr.). Kocaeli Üniversitesi. - X kuşağı (Baby Burst: 1965-1977 yılları arasında doğanlar) döneminin “ürün merkezliliği”, - Y kuşağı (Echo Boom ya da Next Generation: 1977-1994 yılları arasında doğanlar) döneminin “tüketici merkezliliği” yanı sıra, şimdilerde Z kuşağı (1995-2012 yılları arasında doğanlar) ile birlikte “bağlam merkezli” yeni bir döneme girildiği görülmektedir (Kuran, 2018:141; Yücebalkan ve Aksu, 2013: 18,19). Yukarıda genel hatlarıyla değinilen kavram ve olgulardan yola çıkan çalışmanın amacı; içinde bulunulan dönemde yaşanmakta olan dijital dönüşümler ve bu doğrultuda yeni işgücünden beklenen yetkinlikler çerçevesinde geleceğin işgücü olarak Z kuşağının dijital teknolojiye yönelik tutumlarını anket yöntemi ile çeşitli başlıklar altında kategorize edilen parametrelere göre belirlemektir. 2. Kavramsal Temeller Çalışmanın kavramsal temelleri dijital dönüşümler ve Endüstri 4.0, yapay zekâ ve robotik, geleceğin işgücünden beklentiler ile geleceğin işgücü olarak Z kuşağı konularından oluşmaktadır. İzleyen kısımlarda bu kavramlar sırasıyla ve genel hatlarıyla ele alınmıştır. 2.1. Dijital Dönüşümler ve Endüstri 4.0 “Dijitalleşme” terimi sayısallaştırma için yaygın olarak kullanılmakta; analog bilginin “0 veya 1: dijital rakamların ikili sayısına dönüştürülmesi” olarak tanımlanmakta ve yanı sıra mekanizasyon, otomasyon endüstrisi, robotizasyon gibi terimlerle karıştırılmaktadır. Bu tanımlardan hareketle “dijital dönüşüm”, fizikselden dijital düzleme geçiş ya da bilgi dönüştürme süreci olarak tanımlanabilir. Ancak terim, dijitalleşmenin sonucu olarak ortaya çıkan bireylerin, işletmelerin, toplumların ve ulusların küresel ölçekteki teknik uyum süreciyle de ilgilidir. Bu nedenle dijitalleşme, yukarıdaki bütün terimleri içermekte ve tek bir tanımlanmış anlam veya tanım ile açıklığa kavuşturulması zor bir kavram olan “küreselleşme”yle de benzerlik göstermektedir (Khan, 2016:6-7). Dijitalleşmeyle birlikte giderek daha küçük, daha ucuz ve akıllı hale gelen sensörler evlere, giysi ve aksesuarlara, kentlere, ulaşım ve enerji ağlarına, üretim süreçlerine yerleştirilmektedir. Tüm dünyada akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar gibi internete bağlı cihazların sayısının gelecek birkaç yıl içinde büyük ölçüde artması beklenmektedir. Bu durum, varlıkları ve eylemleri en küçük tanecik düzeyine kadar izlemeyi ve optimize etmeyi olanaklı kılacak; üretimden altyapıya ve sağlığa kadar tüm sektörlerde dönüştürücü etki yaratacaktır (Schwab, 2016:27). Bu nedenledir ki, dijitalleşme; “sektörlerin ve kamu kurumlarının mevcut değer zincirlerini temelde değiştiren küresel bir megatrend” olarak “mobil uygulamalar, büyük veri, makine-makine, nesnelerin interneti, endüstriyel internet, Endüstri 4.0” gibi terimlerle ifade edilmektedir ve kültürler arası, disiplinler arası, ülkeler arası ve coğrafi-coğrafi olmasının yanı sıra sanal olma özellikleriyle özetlenmesi ve açıklanması zor bir fenomendir (Khan, 2016:8). Orijini 2006 yılı ABD odaklı olan ancak 2011 yılında Almanya’da Hannover Fuarı’nda güçlü bir biçimde dillendirilen Endüstri 4.0 (Dördüncü Sanayi Devrimi), üretimde yükselen yeni paradigmayı ifade etmektedir (Alçın, 2016:47). Yaşanmakta olan dijital dönüşümlerin gerçekten bir “devrim” (ani bir değişiklik ve kopuş) olduğu görüşü bulunmakla birlikte, diğer yanda sürecin daha çok “evrimsel” bir gelişme olduğu ileri sürülmektedir. Endüstri 4.0’ın kuramsal başlangıcı için Kagermann’ın 2011 tarihli makalesi esas alınmaktadır. Kagermann, yeni paradigmanın yalnızca “otomasyondaki gelişim”i değil, aynı zamanda “akıllı gözlem ve karar alma süreçleri”ni de içermekte olduğunu ifade etmektedir (Alçın, 2016:21). Avrupa Birliği Komisyonu Endüstri 4.0 paradigmasının üç boyutta biçimlendiğini ifade etmektedir (Alçın, 2016:21): i. Değer yaratma ağları arasında yatay entegrasyon, ii. Ürün yaşam döngüsünde baştan sona mühendislik (end-to-end engineering), iii. Üretim sistemlerinde bağlantı ve dikey entegrasyon. Süreç bir başka bakış açısıyla ele alındığında, 2008 yılında yaşanan küresel finansal krizin ABD, Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ekonomilere reel sektörün önemini ve dinamiklerini yeniden hatırlattığı ve üretim süreçlerini yeniden canlandırmak amacıyla “yeniden endüstrileşme” stratejileri geliştirmeye başladıkları söylenebilir. Bu “yeniden endüstrileşme hareketi” kapsamında, mevcut üretim yöntemleri ve teknolojileri üzerinde iyileştirmeler yapmak yerine, bilgi ve iletişim teknolojilerinin (ICT-Information and Communication Technologies) ve dijital üretim teknolojilerinin uygulama ve yetenekleri üzerine odaklanılmıştır (Fırat ve Fırat, 2017:10). TÜSİAD ve BCG (Boston Consulting Group) tarafından hazırlanan Sanayi 4.0 raporunda geleceğin endüstriyel üretimini biçimlendirecek dokuz teknolojik ilerleme şöyle tanımlanmaktadır (TÜSİAD, 2016:25- 30): i. Büyük Veri ve Analiz: Üretimde yeni yeni kullanılmaya başlanan ve üretim sistemlerinin yanı sıra, kurumsal ve müşteri bazlı yönetim sistemleri gibi birçok farklı kaynaktan elde edilen verilerin toplanması ve kapsamlı biçimde değerlendirilmesi gerçek zamanlı karar verme süreçlerinde kullanılmakta, üretimin kalitesini yükseltmekte, enerji tasarrufu sağlamakta ve ekipman bakımını kolaylaştırmaktadır. ii. Akıllı Robotlar: Çeşitli sektörlerdeki üreticiler, operasyonlarında uzun zamandır robotlardan yararlanmaktadır. Dünyada robot teknolojisi hem yetkinliklerini geliştirerek daha otonom, esnek ve işbirliğine yatkın hale gelmekte hem de sahip olma maliyetini düşürmektedir. iii. Simülasyon: Gerçek zamanlı verilerden yararlanarak hazırlanan bu sanal modellerde makineler, ürünler ve insanlarla beraber fiziksel dünyanın sanal gerçekliği oluşturulacak; böylelikle operatörler, üretim hattında takip eden ürün için makine parametrelerini gerçekten ayarlamadan önce sanal dünyada test etme fırsatı bularak, makine kurulum süresini kısaltacak ve kaliteyi artıracaktır. iv. Dikey ve Yatay Sistem Entegrasyonu: Günümüzde şirketler, tedarikçiler ve müşteriler ya da mühendislik tasarım, üretim ve hizmet fonksiyonları BT sistemlerinin çoğu tam olarak entegre değildir. Evrensel veri entegrasyon ağları geliştikçe, şirketler, birimler ve yetkinlikler birbirleriyle çok daha uyumlu hale geleceklerdir. v. Nesnelerin İnterneti: Nesnelerin interneti, cihazların ve hatta yarı mamullerin bile standart teknolojilerle birbirlerine bağlanarak tümleşik veri işlemeden faydalanmasına izin verecektir. Böylelikle sahadaki donanımlar hem birbirleriyle hem de gerekirse merkezi kontrol sistemleriyle iletişim kurabilecektir. vi. Siber Güvenlik: Birbirine bağlanırlığın artmasıyla, kritik endüstriyel sistemleri ve üretim hatlarını siber güvenlik tehditlerine karşı koruma amacıyla, makinelerin kimliklerinin belirlenmesi ve makinelere erişimin yönetilmesi temelli güvenli iletişim önem kazanacaktır. vii. Bulut: Bulut teknolojilerinin performansının artması sayesinde tepki süresi birkaç milisaniyeye düşecektir. Bunun sonucu olarak, bulut platformlarda yer alan makinelere ait veriler ve işlevler artacak ve üretim sistemlerine veriye dayalı daha fazla hizmet sunulacaktır. viii. Eklemeli Üretim (3D baskı): Bu yöntem, karmaşık ve hafif tasarımlar gibi alanlarda, özel ürünleri az sayıda üretmek amacıyla daha da yaygın kullanılmaya başlanacaktır. Sonuç olarak yüksek performanslı ve merkezi olmayan eklemeli üretim sistemleri, lojistik maliyetlerini ve stok seviyelerini azaltacaktır. ix. Zenginleştirilmiş Gerçeklik: Henüz başlangıç aşamasındadır ancak gelecekte şirketler karar verme ve operasyon süreçlerini iyileştirmek ve çalışanlarına gerçek zamanlı bilgi ulaştırmak amacıyla zenginleştirilmiş gerçeklikten daha fazla yararlanacaktır. 2.2. Yapay Zekâ ve Robotik Dijital üretim, entegre iletişim ağı, siber fiziksel sistemler, akıllı fabrikalar ve veriden anlamlı bilgi üretilmesi temelinde bir yapılanma olarak tanımlanan Endüstri 4.0’ın (Öztemel, 2018a:81) özünü oluşturan “insansız üretim”i gündeme taşıyan, yapay zekâ (YZ) alanında gerçekleşen gelişmelerdir. Endüstri 4.0’ın üretim vizyonu; ürün, zekâ, bilişim ağı ve iletişim olanaklarının bir bütün halinde yürütüldüğü sistemlerdir. Bu bağlamda gelecek 10-15 yıllık zaman diliminde üretim ortamlarının YZ ile bütünleşerek kendi kendine karar verebilen (otonom), esnek, uyarlanabilir, yeniden konfigüre edilebilir, sanal yöneticilere dayalı, verimlilikten çok etkinlik esasına göre çalışan, ürettiği ürünle bütünleşerek onu tanıyan ve izleyebilen ortamlara dönüşeceği öngörülmektedir (Öztemel, 2018a:82-83). Oxford Martin Okulu tarafından gerçekleştirilen, YZ ve robotik tarafından bilgisayarlaştırılma tehdidi altında olan işyerlerini inceleyen bir araştırmanın sonuçlarına göre; ABD’de 2010’daki mevcut işyerlerinin yaklaşık %47’sinin büyük olasılıkla gelecek 10-20 yıl içinde bilgisayarlaştırılacağı öngörülmektedir (Schwab, 2016). Ekonomist Dhaval Joshi de, YZ’nin mantık ve matematiksel yetkinliklerin ön planda olduğu işlerde kolayca insanların yerine geçebileceğini savunmaktadır. Bu yetkinlikler ise genellikle orta sınıfın çalıştığı işlerde ihtiyaç duyulan özelliklerdir (Türsen, 2017). Geleceğe yönelik olarak her ne kadar YZ’nin meslek gruplarını ortadan kaldırmayacağı, bazı görevleri otomatize edeceği ifade edilse de (Aksu, 2018); insanın yorgunluğunun, dikkatsizliğinin üretim sürecini olumsuz olarak etkilediği her alanda YZ’nin meslekleri ele geçireceği öngörüsü ileri sürülebilir. Nitekim, Oxford ve Yale Üniversiteleri tarafından oluşturulan bir anket, “Conference on Neural Information Processing Systems” ve “International Conference on Machine Learning”e katılan YZ araştırmacılarına gönderilerek toplam 352 bilim insanından yanıt alınmıştır. Sonuçlar, önümüzdeki 45 yıl içerisinde YZ’nin tüm işlerde insanlardan daha işlevsel ve yüksek performanslı olacağı tezini ortaya koymaktadır. Araştırma, makinelerin 2024 yılında tercüme işlerinde, 2026’da tez yazımında, 2027’de kamyon sürmekte, 2031’de perakendecilikte, 2049’da çok satan kitap yazmakta ve 2053’te ameliyat operatörlüğünde insanlardan daha iyi olacağını öngörmektedir. Araştırmacılar, önümüzdeki 120 yılda tüm insan işlerinin makineler tarafından otomasyona bağlanacağı görüşündedir (İTÜ NOVA). 2.3. Geleceğin İşgücünden Beklentiler Önümüzdeki on yılda yaşanan/yaşanacak dijital dönüşümlerin, yüksek yetenek düzeylerinin önünü açması ve yüksek yetenek ve beceri isteyen yeni mesleklerin aynı zamanda yüksek ücret düzeylerini de beraberinde getireceği öngörülmektedir. Öncelikle Endüstri 4.0’da üretim süreçlerinde siber sistemlerle fiziksel sistemlerin adaptasyonu ve iletişimini sağlayabilecek mavi yakalılara gereksinim olacaktır (Öztuna, 2017:96). Yanı sıra söz konusu yeni dijital meslekler; ICT (enformasyon ve iletişim teknolojisi), otomasyon teknolojisi, sayısal kontrollü makineler, robotlar, çok amaçlı otomotiv makineleri, yeni kalite kontrol teknikleri, bilgisayar tabanlı bütünleşme ve üretim süreçleri, enerji kaynaklarının çevresel verimli kullanımı, hammaddenin çıkarılması, malzeme bilimi, geri dönüşüm teknolojileri, biyoinformatik, robotik, 3D baskı, siber güvenlik, bütünleştirici tıp, tıp teknolojileri, minyatür vb. olarak sıralanabilir (Büyükuslu, 2017:35-36). Bu bağlamda Endüstri 4.0’ın gerektirdiği her alanda tasarlayacak, geliştirecek, üretecek ve üretilen teknolojiyi kullanabilecek, bilmesinin yetmeyeceği, düşünmesinin zorunlu hale geleceği insan gücünün eğitimi kaçınılmazdır. Ayrıca “yaşam boyu öğrenme” kapsamında bireylerin dünya problemlerini doğru tanımlayacak “eleştirel düşünme”, çözümü için yenilikçi fikirler üretecek “yaratıcı düşünme”, doğru yöntem ve teknikleri kullanacak “bilimsel ve analitik düşünme” yetkinliklerini taşıması gerekmektedir. Bu gereksinimler doğrultusunda eğitimde bilginin yanı sıra liderlik, işbirliği, yaratıcılık, dijital okur- yazarlık, etkili iletişim, duygusal zekâ, girişimcilik, global vatandaşlık, takım çalışması ve problem çözebilme becerisi gibi yeteneklerin geliştirilmesi öne çıkacaktır (Öztemel, 2018b:27). Nitekim GYİAD (Genç Yönetici ve İşadamları Derneği) Dijital Dönüşüm Konferansı’ndaki açılış konuşmasında TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik de durumu şöyle ifade etmektedir (Bilecik, 2018): “…Sanayide dijital dönüşümün öngörüldüğü şekilde istihdamı artırması ve inovasyon ve yaratıcılık odaklı yeni mesleklerin filizlenmesine fırsat vermesi için; yeni nesillerin eğitimi ve mevcut çalışanların becerilerinin dönüşümü gerekiyor. Bu nedenle, yeni dönemde başrolde ‘insan’ var. Bugün giderek artan sayıda iş dünyası yöneticisi, aradığı niteliklere sahip çalışan bulmakta sıkıntı çekiyor. Genç nüfusumuza analitik ve eleştirel düşünme yeteneğini kazandırmak, onların problem çözme becerilerini geliştirmek ve girişimcilik ruhuna sahip olmalarını sağlamak, bizi bambaşka bir noktaya taşıyabilir.” Nitekim günümüzde kurum ve kuruluşlar iş ilanlarında takımlarına katılacak yeni(lenmiş) arkadaşlar aramakta; bu arkadaşlarda dijital ve teknolojik yetkinliklerin gelişkinliği ile inovatiflik özelliklerine sahip olunması beklenmektedir. Sonuç olarak günümüz koşullarında eğitim sistemiyle edinilen enformasyon “bireyin işletim sistemi” olarak ele alınırsa, işletim sistemi eskidikçe firmaların meslek uygulamalarını yükleyemez hale gelecekleri ve bireyin uyum gösterebileceği firma ve sektörlerin giderek azalacağı yorumu yapılabilir ya da başka bir deyişle, “sürekli yenilenen bitimsiz güncellemeler çağı”na girildiği söylenebilir (Zarakol, 2018). 2.4. Geleceğin İşgücü Olarak Z Kuşağı Kuşaklar üzerine Arthur Levine ve arkadaşlarının çok sayıda üniversite öğrencisiyle yaptığı araştırmaya göre; ABD’de 20.yy. sonrası yıllarda dünyaya gelenler Kennedy suikastı, Vietnam Savaşı, Watergate skandalı, uzay mekiği felaketi, Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırısı gibi siyasal olaylar ortak deneyimiyle tanımlanmaktadırlar. Ancak 21.yy.’ın ilk yıllarından başlayarak siyasi olaylar geri planda kalırken; gençler kuşaklarının ortak deneyimi olarak internetten, web’den, akıllı telefonlardan, sosyal paylaşım platformlarından söz eder olmuşlardır. Bu durumda 21.yy.’ın yeni kuşağında belirleyici temel unsurun teknoloji olduğu ve siyasi/ekonomik/kültürel kuşaklarla kıyaslandığında, teknolojinin hızla gelişerek yenilendiği dikkate alınırsa, kuşaklar arası yıl dilimlerinin daralacağı yâni kuşak ömürlerinin kısalacağı söylenebilir (Gardner ve Davis, 2013:61, 63). İçinde bulunulan dönemin genç kuşağı olan ve dijital teknolojiyi ortak deneyim edinen Z kuşağı, 1995-2012 yılları arasında doğanlardan oluşmaktadır (Stillman ve Stillman, 2017:13). Dijital bir çağda dünyaya gelen ve teknoloji ile iç içe yaşayan bu kuşağın üyelerine “Kuşak I”, “İnternet Kuşağı”, “Next Generation”, “iGen”, “Instant Online” (her daim çevrimiçi) kuşağı da denilmektedir. Mission and Ministry kuruluşu ise onlara “Dijital Çocuklar” ve “.com Çocukları” adlarını uygun bulmaktadır. Z kuşağı insanlık tarihinin el, göz, kulak vb. motor beceri senkronizasyonu en yüksek kuşağı olarak tanımlanmaktadır. Dünyanın her yerinde yaşayanlarla çok rahat bağlantı kurabilen Z’ler teknolojiye bağımlı, aceleci, internete hakim, yaratıcı, çoklu dikkat ve çoklu karar alma becerisine sahip, her şeyi çabuk isteyen ve anlık tüketen bir profil çizmektedirler. Öz güvenleri oldukça yüksektir, kendilerini iyi ifade ederler, bağımsızlığı savunurlar. Analitik düşünme yetenekleri dikkat çekici düzeydedir. Bilgiye aç gibidirler. Eğitime, yaratıcılığa ve sosyal statüye önem verirler, ne istediklerini çok iyi bilirler, hayatta her şeyin olanaklı olduğuna inanırlar. Teknoloji onlar için temel gereksinimdir; teknolojinin içine doğdukları için, bunu özel bir istek olarak görmezler. Ancak bireyselliği savunduklarından, içe dönük bir dünyaları vardır; çok kolay arkadaş edinemezler. Bu nedenle ikili ilişkilerde pek de başarılı sayılmazlar, takım çalışmasına yatkın değillerdir. Ayrıca kurallardan hoşlanmıyor olmaları da, başta aileleri ve arkadaşları olmak üzere, pek çok kişiyle çatışmaya girmelerine yol açabilir. Strauss ve Howe, bu kuşağın aşırı bireyselleşerek yalnızlık yaşayacağını ifade etmektedir. Genel olarak Z kuşağı standart sosyal çevre ve meslekleri, dışına çıkılamayan kuralları, fazla zaman isteyen işleri, takım çalışmasını, özgüvensiz kişileri, yaratıcılığa izin vermeyen sosyal ve iş çevrelerini önemsemezken; iyi bir eğitimi, bilgiye ilk elden erişimi, ifade özgürlüğünü, bireyselliği, yaratıcılık ve öznelliği, anlayış ve empatiyi önemsemektedir. Kuşağı diğerlerinden ayıran en önemli farklılık, değişimin çok hızlı ve kırılmalar şeklinde yaşandığı bir döneme tanıklık etmeleridir (Altuntuğ, 2012:206; Saracel vd., 2016:53; Yavuz, 2018). 3. Metodoloji Kapsam: Çalışmanın evrenini Z kuşağının başlangıç doğum yılı kabul edilen 1995 ve sonrasında doğmuş, Türkiye sınırları içinde yaşayan yükseköğretim öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem ise Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören 299 katılımcıdır. Sınırlıklar: Araştırma; ulaşım, erişim ve zaman güçlükleri dikkate alınarak Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim gören öğrencilerle sınırlandırılmıştır. Yöntem: Araştırmada anket yöntemi kullanılmıştır. Anket sorularının hazırlanmasında Cabı’nın geliştirdiği 39 soruluk “Dijital Teknolojiye Yönelik Tutum Ölçeği”nden yararlanılmıştır (Cabı, 2016). Ölçek; “yetkinlik”, “sosyal ağlar”, “derste teknoloji kullanımı”, “teknolojiye yönelik ilgi”, “benim için teknoloji”, “eğlence amaçlı kullanım”, “bilinçli kullanım” ve “olumsuz yönler” başlıkları altında kategorize edilen 5’li Likert ölçekli sorulardan oluşmaktadır. Ölçeğe katılımcıların demografik özelliklerini belirmeye yönelik 9 soru ile yaygınlıkla kullanılan dijital teknolojileri belirlemeye yönelik 1 soru eklenmiştir. Katılımcıların seçiminde Basit Rassal Yöntem uygulanmıştır. Hipotezler: Araştırmanın hipotezleri şöyledir: H1: Z kuşağı üyelerinin dijital teknolojik yetkinlikleri yüksektir. H2: Z kuşağı üyelerinin sosyal ağları etkin kullanma oranı yüksektir. H3: Z kuşağı üyelerinin derslerde teknoloji kullanımını destekleme oranı yüksektir. H4: Z kuşağı üyelerinin teknolojiye yönelik ilgileri yüksektir. H5: Z kuşağı üyelerinde teknolojinin bireysel beceri/gelişimlerine katkısı yüksektir. H6: Z kuşağı üyelerinin teknolojiyi eğlence amaçlı kullanım oranı yüksektir. H7: Z kuşağı üyelerinin teknolojiyi bilinçli kullanma oranı yüksektir. H8: Z kuşağı üyelerine göre teknolojinin olumsuz yönleri yüksektir. H9: Dijital teknolojiye yönelik tutum faktörleri arasında anlamlı bir fark vardır. Ayrıca katılımcıların demografik özellikleri ile dijital teknolojiye yönelik tutumları arasında ilişkinin var olup olmadığı da incelenmeye çalışılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS 21 istatistik paket programı ile analiz edilmiş, güvenirlilik geçerlilik testleri yapılmıştır. Verilerin analizlerinde Pearson Korelasyon, t-test ve Friedman Testleri ile ANOVA’dan faydalanılmıştır. Bulgular frekans (n) dağılımı, ortalama ve standart sapmalardan oluşan özet tablolarla sunulmuştur. Yapılan tüm analizlerde anlam düzeyi %5 (p=0,05) olarak alınmıştır. 4. Bulgular ve Tartışma Araştırmaya katılanların demografik bilgilerine bakıldığında, %70,2’lik bir yoğunluğun kadınlardan oluştuğu ve %58,2’sinin de herhangi bir ilişkisinin olmadığı görülmektedir. Büyük bir çoğunluğun aile aylık geliri 3000 TL’nin altında yer almaktadır. Tablo 1: Demografik bilgiler n % Cinsiyet Kadın 210 70,2 Erkek 89 29,8 Medeni durum İlişkisi yok 174 58,2 İlişkisi var 125 41,8 Aile aylık geliri (TL) 2000 ve altı 95 32,6 2001-3000 119 40,9 3001-4000 53 18,2 4001 üzeri 24 8,2 Araştırmaya katılanların doğum yıllarına göre dağılımı Tablo 2’de gösterilmektedir. Buna göre en fazla katılımcı 1997 ve 1998 doğum yılına sahip olanlardan oluşmaktadır. Tablo 2: Doğum yıllarına göre katılımcıların dağılımı Doğum yılı n % 1995 13 4,3 1996 30 10,0 1997 75 25,1 1998 139 46,5 1999 41 13,7 2000 1 0,3 Toplam 299 100 Araştırmaya katılanların ebeveynlerinin eğitim düzeyleri ve çalışma durumları Tablo 3’te verilmiştir. Buna göre hem annelerin hem de babaların büyük çoğunluğunun ilkokul ve ortaokul mezunu olduğu görülmektedir. Annelerin %69,1’i çalışmıyorken, babaların da %46,9’luk bir oranla işçi oldukları anlaşılmaktadır. Buna göre en yoğun kullanılan dijital teknoloji aracı %99,0 ile akıllı telefondur. Akıllı telefonun ardından %56,2 ile dizüstü bilgisayar, %40,5 ile akıllı TV gelmektedir. Tablo 4: Dijital teknoloji kullanım araçları Dijital Teknoloji Kullanımı n % Masaüstü bilgisayar 80 26,8 Dizüstü bilgisayar 168 56,2 Tablet 100 33,4 Akıllı telefon 296 99,0 Akıllı TV 121 40,5 Akıllı saat 26 8,7 Diğer 2 0,7 Araştırmada katılımcıların “Dijital Teknolojiye Yönelik Tutum Ölçeği”ne verdiği yanıtlar sırasıyla “yetkinlik”, “sosyal ağlar”, “derste teknoloji kullanımı”, “teknolojiye yönelik ilgi”, “benim için teknoloji”, “eğlence amaçlı kullanım”, “bilinçli kullanım” ve “olumsuz yönler” başlıkları altında tablolar haline getirilmiştir. Anlaşılması en zor dijital bir teknolojiyi 17 5,7 25 8,4 92 31,0 91 30,6 72 24,2 3,59 1,11 bile kullanacağımdan eminim. Yeni bir dijital teknoloji kullanırken karşılaştığım problemin çözümü 13 4,4 31 10,4 64 21,5 114 38,3 76 25,5 3,70 1,09 konusunda kendime güvenirim. Dijital teknolojileri kullanmak için 3 1,0 15 5,0 25 8,4 112 37,5 144 48,2 4,27 0,89 yeterli beceriye sahibim. Dijital teknolojileri kullanırken hızlı ve 6 2,0 22 7,4 54 18,2 111 37,4 104 35,0 3,96 1,01 pratik işlem yapabilirim. Çevremde dijital teknolojiyi etkin 34 11,4 46 15,5 84 28,3 88 29,6 45 15,2 3,22 1,21 kullanma konusunda liderim. İnternet aracılığı ile her türlü bilgiye 6 2,0 14 4,7 27 9,1 82 27,6 168 56,6 4,32 0,96 ulaşabilirim. Teknolojiyi insanların nasıl kullanmaları gerektiğine dair konularda 11 3,7 17 5,7 52 17,5 124 41,8 93 31,3 3,91 1,02 fikir üretebilirim. Dijital teknolojileri kullanırken yaratıcı 6 2,0 30 10,1 73 24,6 116 39,1 72 24,2 3,73 1,00 düşünürüm. Bildiğim bir uygulamayı farklı dijital 16 5,4 28 9,4 70 23,4 91 30,4 94 31,4 3,73 1,16 teknolojilerde kullanırım. Tablo 5’te görüldüğü üzere katılımcıların %56,6’sı “internet aracılığı ile her türlü bilgiye ulaşabildiğini” ifade etmişlerdir. Bu sonuç, “3. Bilgi Devrimi” olarak da ifade edilen ve bilgiyi engel/sınır tanımaksızın paylaşan/yayan internetin içine doğmuş bir kuşağın bilgiye ulaşmada araç olarak da çoğunlukla interneti tercih ettiği biçiminde yorumlanabilir. Daha çok sosyal ağları kullanmak için 16 5,4 17 5,7 40 13,4 90 30,1 136 45,5 4,05 1,14 dijital teknolojilerden yararlanırım. Sosyal ağları etkin olarak kullanırım. 15 5,0 21 7,0 41 13,7 83 27,8 139 46,5 4,04 1,16 Sosyal ağlarda kendimi daha rahat ifade 38 12,7 35 11,7 62 20,7 93 31,1 71 23,7 3,41 1,31 ederim. Tablo 6’da görüldüğü üzere sosyal ağların kullanımı ve katılımcıların sosyal ağlar hakkındaki görüşleri üzerine öne çıkan bir bulguya rastlanmamıştır. Derslerimde dijital teknolojinin 27 9,0 19 6,4 52 17,4 85 28,4 116 38,8 3,82 1,27 kullanılması derse olan ilgimi artırır. Derslerimde dijital teknolojilerden 24 8,0 20 6,7 74 24,7 80 26,8 101 33,8 3,72 1,22 yararlanmak başarılı olmamı sağlar. Bilgisayar destekli ortamlarda dijital materyaller ile ders çalışmak derse olan 28 9,4 25 8,4 55 18,4 76 25,4 115 38,5 3,75 1,30 ilgimi artırır. Tablo 7’de görüldüğü üzere derste teknoloji kullanımı ve derste teknoloji kullanımının etkileri hakkında katılımcıların görüşleri üzerine öne çıkan bir bulguya rastlanmamıştır. Dijital teknolojiyi günlük yaşantımda 4 1,3 13 4,3 25 8,4 104 34,8 153 51,2 4,30 0,90 kullanmak hoşuma gider. Dijital teknoloji alanında yeni bilgiler 6 2,0 15 5,0 33 11,1 89 29,9 155 52,0 4,25 0,98 öğrenmek hoşuma gider. Dijital ürün satışı yapan mağazalarda 24 8,1 37 12,4 45 15,1 79 26,5 113 37,9 3,74 1,30 yeni ürünleri inceleme merakım vardır. Dijital teknoloji ile ilgili haberler 20 6,7 32 10,8 59 19,9 81 27,3 105 35,4 3,74 1,24 dikkatimi çeker. Tablo 8’de görüldüğü üzere katılımcıların %52,0’si “dijital teknoloji alanında yeni bilgiler öğrenmenin hoşlarına gittiğini”, %51,2’si “dijital teknolojiyi günlük yaşantılarında kullanmanın hoşlarına gittiğini”, %50,3’ü ise “yeni karşılaştığı dijital bir teknolojiyi öğrenmek için istekli olduğunu” ifade etmişlerdir. Bu sonuçlar, 21.yy.’ın yeni kuşağında belirleyici temel unsurun “teknoloji” olduğu saptamasıyla örtüşmektedir. Çevreme yararlı işlerde teknolojiyi etkin 6 2,0 10 3,3 30 10,0 107 35,8 146 48,8 4,26 0,92 kullanabilmeyi isterim. Dijital teknolojilerin beni geliştirdiğine 9 3,0 12 4,0 62 20,7 117 39,1 99 33,1 3,95 0,99 inanıyorum. Dijital bir teknolojiyi kullanmak için bilginin yanında yeterli becerinin de 7 2,3 12 4,0 25 8,4 105 35,1 150 50,2 4,27 0,94 olması gerekir. Tablo 9’da görüldüğü üzere dijital teknoloji ile birey ilişkisi ve bireyin gelişimine katkısı hakkında katılımcıların görüşleri üzerine öne çıkan bir bulguya rastlanmamıştır. Daha çok oyun oynamak için dijital 95 32,0 56 18,9 53 17,8 53 17,8 40 13,5 2,62 1,43 teknolojilerden yararlanırım. Bilgisayar oyunları oynarken sokak 155 52,2 48 16,2 33 11,1 28 9,4 33 11,1 2,11 1,42 oyunlarına göre daha çok eğlenirim. Dijital teknolojiyi daha çok eğlence 61 20,5 39 13,1 61 20,5 65 21,8 72 24,2 3,16 1,45 aracı olarak kullanırım. Tablo 10’da görüldüğü üzere katılımcıların %52,2’si “bilgisayar oyunları oynarken sokak oyunlarına göre daha çok eğlendiğini” ifade etmişlerdir. Bu sonuç; Z kuşağı üyelerinin teknolojiye bağımlılığı, teknolojinin içine doğduklarından teknolojinin onlar için temel gereksinim olduğu, bireyselliği savundukları ve içe dönük bir dünyaları olduğundan çok kolay arkadaş edinemedikleri ve bu nedenle ikili ilişkilerde pek de başarılı sayılmadıkları, takım çalışmasına yatkın olmadıkları gibi genel özelliklerle örtüşmektedir. Dijital teknolojiyi yaşamımı kolaylaştırmak için etkin olarak 6 2,0 14 4,7 27 9,1 90 30,2 161 54,0 4,30 0,96 kullanırım. Internet ortamında benim için hangi bilginin yararlı olduğunu ayırt 6 2,0 9 3,0 27 9,1 83 27,9 173 58,1 4,37 0,92 edebilirim. Tablo 11’de görüldüğü üzere katılımcıların %64,8’si “dijital teknolojiler faydalı amaçlar için kullanılmalıdır” görüşüne katıldıklarını, %58,1’i “internet ortamında kendileri için hangi bilginin yararlı olduğunu ayırt edebildiğini”, %54,0’ü ise “dijital teknolojiyi yaşamını kolaylaştırmak için etkin olarak kullandığını” ifade etmişlerdir. Bu sonuçlar, dijital bir çağda dünyaya gelmiş ve teknoloji ile iç içe yaşayan Z kuşağı üyelerinin dijital okur-yazarlık ve teknolojik bilinç üzerine yol almış olduklarının göstergesi olarak yorumlanabilir. 135 45,2 60 20,1 56 18,7 30 10,0 18 6,0 2,12 1,25 Dijital ortamda fazla zaman harcamak 60 20,1 49 16,4 60 20,1 69 23,1 61 20,4 3,07 1,42 beni yorar. Dijital teknoloji alanında uzman olarak 89 29,9 43 14,4 90 30,2 41 13,8 35 11,7 2,63 1,35 çalışmak sıkıcıdır. Dijital teknoloji ortamında geçirilen 80 26,8 55 18,4 81 27,1 49 16,4 34 11,4 2,67 1,33 zaman boşa harcanır. İnternetten hazır kaynaklara ulaşmak 73 24,4 43 14,4 75 25,1 47 15,7 61 20,4 2,93 1,45 yaratıcılığımı engeller. Tablo 12’de görüldüğü üzere dijital teknolojinin olumsuz yönleri hakkında katılımcıların görüşleri üzerine öne çıkan bir bulguya rastlanmamıştır. Tablo 13: Faktör içi ve faktörler arası farklılaşmalar Ort. ** Dijital teknolojiye yönelik tutumların incelenmesinde kullanılan 8 faktörün kendi içlerinde oluşan farklılaşmasının araştırılmasında kullanılan t-test sonuçlarına göre tüm faktörlerin kendi içerisinde homojen olmayan bir yapı sergilediği (belirli değerlerde yoğunlaştığı) görülmektedir (p<0,05) (Tablo 13). Ayrıca, bu 8 faktörün birbirlerine göre üstünlüklerinin belirlenmesinde Friedman Testi’nden yararlanılmıştır. Yapılan test sonucunda söz konusu faktörlerin birbirleri arasında anlamlı bir farklılaşma olduğu ortaya çıkmaktadır (p<0,05). Bu farklılaşmaya bağlı olarak geliştirilen sıralama sonucunda en çok önemsenen faktör “bilinçli kullanım” (%87,4), en az önemsenen faktör de “eğlence amaçlı kullanım” (%55,2) olarak ortaya çıkmaktadır. Tablo 14’te görüldüğü üzere faktörler arasında genellikle düşük ve orta düzey pozitif yönlü ilişkiler ortaya çıkmaktadır. Bu ilişkiler arasında en yüksek olanlar “benim için teknoloji” ile “teknolojiye yönelik ilgi” arasında oluşmaktadır (r=0,683; p<0,01). Başka bir ifadeyle, dijital teknoloji benimsendikçe teknolojiye olan ilgide artış olmaktadır. Bunun yanı sıra teknolojinin benimsenmesi ile teknolojinin bilinçli kullanımı arasında da pozitif yönlü bir ilişki görülmektedir (r=0,589; p<0,01). Yâni, dijital teknoloji benimsendikçe bilinçli kullanımda da anlamlı bir yükselme oluşmaktadır. Tablo 14’e bakıldığında dijital teknolojinin olumsuz yönlerine yapılan vurgularla diğer tutum faktörleri arasında genellikle negatif yönlü çok zayıf ilişkilerin olduğundan bahsedilebilir. Bu durumda, sosyal ağlarla etkileşimin artması, derste daha fazla teknolojinin kullanımı, teknolojiye yönelik ilgide artış olması ve teknolojinin eğlence amaçlı kullanımı ile dijital teknolojiyle ilgili olan olumsuz düşüncelerde azalma oluşmaktadır. Bu incelemelerde ANOVA ve t-test’ten yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda cinsiyet haricindeki diğer demografik özelliklerin tutum faktörlerinde anlamlı bir farklılık oluşturmadığı görüldüğü için yalnızca cinsiyete dair analiz sonuçlarına yer verilmiştir (Tablo 15). Tablo 15’te faktörlerin cinsiyete göre farklılaşması yer almaktadır. Yapılan analiz sonucunda “yetkinlik” (p=0,026<0,05), “derste teknoloji kullanımı” (p=0,007<0,05) ve “eğlence amaçlı kullanım” (p=0,001<0,05) bakımından cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık elde edilmiştir. Buna göre, erkekler kadınlara göre dijital teknoloji konusunda daha yetkin, derste ve eğlence amaçlı olarak teknolojiyi daha fazla kullanmaktadır. 5. Sonuç ve Öneriler Çalışmanın sonucunda Tablo 16’da görüldüğü üzere, hipotezlerin tamamı destek görmüştür. Daha açık bir ifadeyle Z kuşağı üyelerinin dijital teknolojik yetkinliklerinin, sosyal ağları etkin kullanma oranının, derslerde teknoloji kullanımını destekleme oranının, teknolojiye yönelik ilgilerinin, teknolojinin bireysel beceri/gelişimlerine katkısının, teknolojiyi eğlence amaçlı kullanım oranının, teknolojiyi bilinçli kullanma oranının yüksek olduğu; bununla birlikte teknolojinin olumsuz yönlerine yönelik farkındalığın da yüksek olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Tablo 16: Hipotez sonuçları Hipotezler Test sonucu Karar H1: Z kuşağı üyelerinin dijital teknolojik yetkinlikleri yüksektir. 0,000 Kabul H2: Z kuşağı üyelerinin sosyal ağları etkin kullanma oranı yüksektir. 0,000 Kabul H3: Z kuşağı üyeleri derslerde teknoloji kullanımını destekleme oranı 0,000 Kabul yüksektir. H4: Z kuşağı üyelerinin teknolojiye yönelik ilgileri yüksektir. 0,000 Kabul H5: Z kuşağı üyelerinde teknolojinin bireysel beceri/gelişimlerine katkısı 0,000 Kabul yüksektir. H6: Z kuşağı üyelerinin teknolojiyi eğlence amaçlı kullanım oranı 0,000 Kabul yüksektir. H7: Z kuşağı üyelerinin teknolojiyi bilinçli kullanma oranı yüksektir. 0,000 Kabul H8: Z kuşağı üyelerine göre teknolojinin olumsuz yönleri yüksektir. 0,002 Kabul H9: Dijital teknolojiye yönelik tutum faktörleri arasında anlamlı bir fark 0,000 Kabul vardır. Çalışmada varılan genel sonuçlar şöyle sıralanabilir:  Yetkinlik, sosyal ağlar, derste teknoloji kullanımı, teknolojiye yönelik ilgi, benim için teknoloji, eğlence amaçlı kullanım, bilinçli kullanım ve olumsuz yönlerden oluşan faktörlerin sıralamasında en çok önemsenen faktör “bilinçli kullanım”, en az önemsenen faktör de “eğlence amaçlı kullanım” olarak ortaya çıkmıştır.  Dijital teknoloji benimsendikçe, teknolojiye olan ilgide artış olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra teknolojinin benimsenmesi ile teknolojinin bilinçli kullanımı arasında da pozitif yönlü bir ilişki olduğu; yâni dijital teknoloji benimsendikçe bilinçli kullanımda da anlamlı bir yükselme oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır.  Cinsiyete göre teknolojiye yönelik tutumlar değerlendirildiğinde; erkeklerin kadınlara göre dijital teknoloji konusunda daha yetkin olduğu, derste ve eğlence amaçlı olarak teknolojiyi daha fazla kullandıkları görülmüştür.  Sosyal ağlarla etkileşimin artması, derste daha fazla teknolojinin kullanımı, teknolojiye yönelik ilgide artış olması ve teknolojinin eğlence amaçlı kullanımı ile dijital teknolojiyle ilgili olan olumsuz düşüncelerde azalma oluşmaktadır. Bu sonuçlar, 21.yy.’ın yeni kuşağında belirleyici temel unsurun “teknoloji” olmasından hareketle; dijital bir çağda dünyaya gelmiş, teknoloji ile iç içe yaşayan Z kuşağı üyelerinin dijital okur-yazarlık ve teknolojik bilinç üzerine yol almış olduklarının göstergesi olarak yorumlanabilir. Araştırmada elde edilen bulgular tüme vardırılarak çıkarımlarda bulunmak gerekirse; ilk olarak “Bir Bakışta Eğitim: OECD Göstergeleri 2017” raporuna bakmak gerekmektedir. Bu raporda, OECD ülkelerinde çocuk ve gençlerin ortalama %76’sı ortaöğretim, yüksekokul ve üniversiteye kaydolurken, Türkiye’de bu oranın %46 olduğu görülmektedir. Ayrıca yine OECD tarafından yapılan ve üç yılda bir 15 yaş grubundaki öğrencilerin bilgi ve becerilerini değerlendiren PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) araştırmasında Türkiye’deki öğrencilerin matematik başarı ortalaması OECD ülkeleri ortalamasının altında kalmış ve Türkiye’deki en önemli eksikliğin “okuduğunu anlama” becerisi olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır (Kuran, 2018:139-141). Diğer yanda Türkiye’nin endüstri devrimleri arasındaki konumunu belirlemek amacıyla 2016 yılında TÜBİTAK’ın gerçekleştirdiği çalışma incelendiğinde, ülke sanayisinin dijital olgunluk seviyesinin Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında olduğu görülmektedir (Yıldız, 2018:555). Bu bağlamda genel bir öneri olarak; hem yeni dijital dünyaya uyum sağlamak, hem de Z kuşağının gereksinimlerine yanıt olmak adına, günümüz koşullarında “eğitim”in önemli olmayı öteleyerek bir zorunluluk haline geldiğini ve yükselen yeni öğretim anlayışının “yaşam boyu öğrenme” olduğunu vurgulamak yerinde olacaktır. Kaynakça Aksu, H. (2018). Yapay Zekâya Giriş Semineri. https://turkiye.ai/yapay-zekaya-giris-semineri/, E.T.: 05.05.2018. Alçın, S. (2016). Üretim için Yeni Bir İzlek: Sanayi 4.0. Journal of Economics. 3 (2), 19-30. Altuntuğ, N. (2012). Kuşaktan kuşağa tüketim olgusu ve geleceğin tüketici profili. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, Cilt 4, Sayı 1, 203-212. Bilecik, E (2018). GYİAD Dijital Dönüşüm Konferansı. TÜSİAD. Büyükuslu, A. R., (2017). Dijital Kapitalizm. Der Yayınları, İstanbul. Cabı, E. (2016). Dijital Teknolojiye Yönelik Tutum Ölçeği. Kastamonu Eğitim Dergisi, Mayıs 2016, Cilt:24 No:3, 1229-1244. Chatfield, T. (2012). Dijital Çağa Nasıl Uyum Sağlarız. Çev. Levent Konca, Sel Yayınları, İstanbul. Fırat, S. Ü., ve Fırat, O. Z. (2017). Sanayi 4.0 Devrimi Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme: Kavramlar, Küresel Gelişmeler ve Türkiye. Toprak İşveren Dergisi, Sayı:114, 10-23. Gardner, H., Davis, K. (2013). App Kuşağı. Çev. Ümit Şensoy, Optimist Yayınları, İstanbul. İTÜ NOVA (2018). İnsan ile Yapay Zekânın Rekabeti 2060’da Sonuçlanacak. http://blog.itunovatto.com.tr/insan-ile-yapay-zekanin- rekabeti-2060da-sonuclanacak/, E.T.: 06.05.2018. Khan, S. (2016). Leadership in the digital age – A study on the effects of digitalisation on top management leadership. Stockholm Business School Master Thesis 30 HP, Spring semester 2016, Supervisor: Henrikki Tikkanen. Koral Gümüşoğlu, E. (2017). Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm. Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi AUAd 2017, 3 (4), 30-42. Kuran, E. (2018). Telgraftan Tablete. Destek Yayınları, İstanbul. Öztemel, E. (2018a). Endüstri 4.0 ve Yapay Zekâ. Bilim ve Teknik, Yıl:51, Sayı:607, 78-85. Öztemel, E. (2018a). EğitimdeYeni Yönelimlerin Değerlendirilmesi ve Eğitim 4.0. Üniversite Araştırmaları Dergisi, 1 (1), 25-30. Öztuna, B. (2017). Endüstri 4.0. Gece Kitaplığı, Ankara. Saracel, N., Taşseven, Ö., Kaynak, E. (2016). Türkiye’de çalışan y kuşağında iş tatmini-motivasyon ilişkisi. Social Sciences Research Journal, Volume 5, Issue 1, 50-79. Schwab, Klaus (2016). Dördüncü Sanayi Devrimi. Çev. Zülfü Dicleli. İstanbul: Optimist Yayınları. Stillman, D., Stillman, J. (2017). İşte Z Kuşağı. Çev. Duygu Pınar Kayıhan, Ferhat Erduran, İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınevi, İstanbul. Türsen, D. (2017). Bu mesleklerde çalışanlar dikkat! İşte yapay zekânın bitireceği meslekler. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/bu- mesleklerde-calisanlar-dikkat-iste-yapay-zekanin-bitirecegi-meslekler- 40569487, E.T.: 06.05.2018. TÜSİAD (2016). Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği için Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0. T/2016-03/576. Yavuz, M. (2018). Z Kuşağı, gençlerin dinamiklerini değiştirmeye geliyor. http://www.milliyet.com.tr/z-kusagi--genclerin-dinamiklerini- pembenar-detay-cocuk-1864431/, E.T.: 15.10.2018. Yıldız, A. (2018). Endüstri 4.0 ve akıllı fabrikalar. Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 22 (2), 546-556. Yücebalkan, B., Aksu, B. (2013). Potansiyel İşgücü Olarak Y Kuşağının Transformasyonel Liderlerle Çalışabilirliğine Yönelik Bir Araştırma. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, 2013 ISSN: 1309-8039, 16-32. Zarakol, Sinan (2018). Beyaz Yakanın Modern Melodramı. http://bianet.org/biamag/bilim/201014-beyaz-yakanin-modern- melodrami, E.T.: 06.10.2018.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır