akıntıyı ne keser / Geçmeyen Vajinal Mantar Tedavisi Tedavisi - Doç. Dr. Ebru Zülfikaroğlu

Akıntıyı Ne Keser

akıntıyı ne keser

Geçmeyen Tekrarlayan Genital Vajinal Akıntılar

Bu yazımız doğal ve ilaç tedavileri ile bir türlü vajinal akıntı sorunu geçmeyen ,

yılda 3 kez ya da daha sık vajinal akıntı,  genital enfeksiyon sorunu yaşayan hastalara yol göstermek,

yaşam kalitelerini son derece olumsuz etkileyen bu sağlık sorunlarına çözüm bulmak amacıyla hazırlanmıştır.

 

 

 

Geçmeyen Tekrar Eden Vajinal Akıntı Neden olur?

1)Vajinal Enfeksiyonlar: 

Vajinal akıntıların en sık nedeni enfeksiyonlardır. Mantarlar, bakteriler, viruslar enfeksiyona sebep olarak vajinal akıntılara neden olurlar. Bu mikropların tedavileri tamamen birbirinden farklıdır.  Yanlış teşhis ve buna bağlı olarak yanlış tedavi vajinal akıntıların geçmemesine hatta daha da artmasına kronikleşmesine sebep olabilir.

Bu nedenle vajinal akıntının ayrıntılı ele alınarak kronikleşmeden kalıcı hale gelmeden doğru teşhis edilmesi ve tedavisi büyük önem taşımaktadır.

İlaç piyasasında geniş spektrumlu tüm mikropları öldürdüğü söylenen bazı ilaçlar mevcuttur. Maalesef bu ilaçlar eczanelerden çoğu zaman doktor önerisi olmadan satın alınmaktadır. 

Muayene olmadan, ayrıntılı değerlendirme yapılmadan kullanılan ilaçlar tam tedavi vermek yerine geçmeyen - tekrar eden vajinal akıntılara yol açabilirler.

Diğer yandan bakteri mantar ve viruslar birlikte geçmeyen inatçı komplike genital enfeksiyonlara  neden olabilirler. Bu durumda tedavi daha zordur. Ağızdan ilaç tedavisi eş ya da erkek arkadaşında tedavi alması gerekebilir.

Bu nedenle vajinal akıntı varlığında jinekolojik muayene olmakta mutlaka fayda vardır. Muayene esnasında genital bölge ve akıntı dikkatlice değerlendirilmeli, şüpheli lezyonlar varsa biyopsi alınmalı, patolojiye gönderilmeli, smear ve  gerekli kültür testleri yapılmaldır. Gerektiği koşullarda rahim ağzı kolposkopi adı verilen bir büyüteç mükroskop ile detaylı incelenmelidir.

 

*Genç kızlık döneminde Mantar enfeksiyonu gibi masum akıntılar sıklıkla karşımızda çıkarken  Menopoz döneminde kanlı akıntılar bizleri daha fazla tedirgin eder. 

*Beyaz krem renkli kokusuz kaşıntısız akıntılar normaldir endişe etmeye gerek yoktur.

*Yeşil kahverengi kötü kokulu kanlı kaşıntının eşlik ettiği akıntılar ÖNEMLİDİR: *smear *kültür *gerekirse kolposkopi *ultrason  işlemleri ile  nedeni aydınlatılmalıdır. 

Geçmeyen inatçı vajinal akıntıların önemli bir kısmında yaptığımız incelemeler sonucunda ÜREAPLASMA ENFEKSİYONU saptamaktayız. Özellikle kötü kokulu belirgin kaşıntıya sebep olmayan sarı yeşil akıntılarda  üreaplasma enfeksiyonu akla gelmelidir.

Bu enfeksiyon neden olur , nasıl bulaşır nasıl tedavi edilir gibi konularda detaylı bilgi için lütfen linki tıklayınız: UREAPLASMA ENFEKSİYONU

 

Az önce sözünü ettiğimiz gibi geçmeyen akıntıların en fazla nedeni enfeksiyonlar olsa da aşağıdaki durumlarda geçmeyen vajinal akıntılara neden olabilir;

--rahim ağzındaki yaralar

--rahim veya rahim ağzındaki polipler

--rahim kanseri

--rahim ağzında hücresel bozukluklar (CIN ) ve rahim ağzı ( serviks ) kanseri

--yumurtalık kistleri

--diyabet, tiroid bezi hastalıkları gibi sistemik hastalıklar

--HIV -AIDS

--bağışıklık sisteminin zayıflaması

--HPV virusu

--Spiral - Rahim içi araç kullanımı

--Hamilelik

--Vajinal doğum 

--Geçirilmiş Sezaryen Ameliyatı (NİŞ)

 

2) Rahim ağzındaki yaralar ( servikal erozyon)

Rahim ağzındaki yaralar geçmeyen akıntıya sebep olabilir. En fazla belirtisi kanlı akıntıdır. Kanlı akıntılar herhangi bir zamanda olabilse de çoğu zaman cinsel birliktelik sonrası  karşımıza çıkarlar.

Rahim ağzında yara saptanması durumunda smear testi yapılması gereklidir. Smear testi yaranın kanser riski taşıyıp taşımadığını gösterir.

Smear testi temiz ise öncelikle ilaç tedavisi denenebilir. İlaçla düzelme olmaz ise rahim ağzındaki yara dondurma ( kriyoterapi) ya da koter yöntemi ile tedavi edilebilir.

Çocuk sahibi olmayan gebelik planlayan kadınlarda mümkün olduğunca rahim ağzındaki yaraların dondurulması ve koter işlemi yapılması önerilmemektedir.

Akıntının çok olması ilaçlara yanıt vermemesi durumunda bu işlemler dikkatli bir şekilde yapılabilir.

 

3) Rahim veya rahim ağzı polipleri

Polipler rahim ağzında ve rahim içinde olabilir. Et beni gibi düzgün yüzeyli 1-2 cm boyutlarında lezyonlardır. Dıştan gözükmezler.  Ancak jinekolojik muayene ve ultrason esnasında saptanabilirler. 

Çoğu zaman iyi huylu olup kanser riski taşımazlar.

**Adetler arasında kanamalara,

**adet öncesi ve sonrası uzun süren kahverengi akıntılara, 

**uzun süren adet kanamalarına ve

**bazen ilişki sonrası kanamaya sebep olabilirler.

Tedavi edilmeleri gerekir; 

Rahim ağzındaki polipler muayene esnasında alınabilir. Rahim içindeki polipler histeroskopi işlemi ile alınabilir. Alınan poliplerin patolojik incelemeye gönderilmesi gereklidir.   Polipler hakkında daha fazla bilgi için lütfen linki tıklayınız : RAHİMDE POLİP

Rahim içindeki polipler histeroskopi işlemi ile kolaylıkla tedavi edilir.  Bu konuda detaylı bilgi için: HİSTEROSKOPİ

 

3) Rahim  (Endometrium ) Kanseri: Daha çok 45-60 yaş kuşağında karşımıza çıkar.

Başlıca Belirtileri:

*menopoz sonrası kanama

*adet gören kadınlarda adetler arasında kanama

*adet süresinin artması

* kanlı olmayan vajinal akıntılar,

kasık ve bel ağrısı

cinsel ilişki sırasında ağrı,

*kilo kaybı 

olarak sıralanabilir.

Kimler risk altındadır?

1) Erken yaşta adet görme

2) Geç yaşta menopoz

3) Hiç hamile kalmamak

4) Adet gecikmeleri 2 aydan fazla süreli adet görememe

5) Polikistik over sendromu

6) Obesite

7) şeker hastalığı 

8) Yağlı gıdalarla beslenme

9) Menopoz için Östrojen tedavisi

10) Hormon  üreten yumurtalık kistleri

11)Meme kanseri ve meme kanseri tedavisinde TAMOKSİFEN ilacı kullanmak

 

4) Rahim ağzında hücresel bozukluklar (CIN ) ve rahim ağzı kanseri

Çoğu zaman HPV ( human papilloma virusu ) nedeniyle rahim ağzındaki hücresel bozulma ve son aşama olarak rahim ağzı kanseri ( serviks ca ) koku kokulu kanlı akıntılara neden olabilir. 

Özellikle ilaç tedavisine yanıt vermeyen durumlarda smear testi yapılmalı  hatta smear testi normal dahi olsa KOLPOSKOPİ denilen işlemle rahim ağzı dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Kolposkopi ile rahim ağzı bir büyüteç ile incelenir. Şüpheli bir lezyon var ise transformasyon zonu denilen alandan parça alınarak patolojik incelemeye gönderilir. 

Patoloji sonucuna göre LEEP , Konizasyon ya da daha ciddi sorunlarda rahim ameliyatı gerekebilir.

Rahim ağzındaki hücresel bozukluklardan korunma da

*Tek eşlilik

*Prezervatifle korunma

*Sigarasız yaşam 

*HPV aşısı yapılması

büyük önem taşımaktadır.

 

5) HPV virusu

Geçmeyen vajinal akıntılarda mutlaka HPV enfeksiyonu akla gelmelidir.

HPV nedir, nasıl bulaşır, belirtileri, tedavisi ,aşısı yazımızda yer almaktadır--> HPV VİRUSU

 

6) Yumurtalık kistleri 

Yumurtalık kistleri de vajinal akıntıya sebep olabilir. 

Hormon üreten fonksiyonel yumurtalık kistleri vajinal dokuları etkileyerek akıntıya sebep olurken 

Endometrioma denilen çikolata kistleri vajinal dokularda rahim ağzında yer alırsa adet dönemlerinde kahverengi akıntı ve kasık ağrısına sebep olabilirler

 

7) Sistemik hastalıklar

Diyabet ( şeker hastalığı ) Tiroid bezi bozuklukları ( Haşimato ve Guatr ) gibi sistemik hastalıklarda kadının bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek geçmeyen tekrar eden vajinal enfeksiyonlara sebep olabilirler. 

Vitamin D ve B12 eksikliği de bağışıklık sistemi için önemli olup geçmeyen vajinal akıntı durumlarında kan testi yapılarak eksiklikleri araştırılmalıdır.

 

8) HIV ve AIDS

Günümüzde hala ciddiyetini koruyan HIV enfeksiyonu bağışıklık sistemini ciddi olarak etkilemekte ve kadını enfeksiyonlara karşı savunmasız hale getirmektedir.  HIV pozitif kadınlarda geçmeyen inatçı vajinal akıntılar karşımıza çıkmaktadır.

Bu nedenle tekrar eden enfeksiyonlarda HIV VDRL gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar da araştırılmalıdır.

Bu hastalıklardan korunma da prezervatif kullanımı büyük önem taşır.

 

9) Bağışıklık sisteminin zayıflaması

Bağışıklık sistemi vücudumuzun savunma sistemidir. Vücudu enfeksiyonlara karşı korur ve enfeksiyon durumunda iyileşme için büyük önem taşımaktadır.

Güçlü bir bağışıklık sistemi için;

- Stress kontrolu

-Yeterli uyku

-Sağlıklı beslenme

-Haftada en az 3 gün spor

büyük önem taşır.


 

10) Spiral - Rahim içi araç kullanımı

Özellikle bakırlı spiraller geçmeyen vajinal akıntılara sebep olabilirler. Akıntı genelikle sarı yeşil renkte olup kötü kokuludur.

Böyle bir durumda spiralin çekilerek vajinal fitil ve ağızdan antibiyotik tedavisi gerekebilir.

 

11) Hamilelik

Hamilelik sırasında hormonlarda ciddi değişiklikler olur. bu da beyaz krem renkli kokusuz akıntılara sebep olur. Bu akıntılar 10-11. haftadan sonra artış gösterir. Zararsız olup normaldir

Ancak hamilelik esnasında kanlı ya da sarı yeşil köpüklü kötü kokulu akıntı varsa mutlaka muayene edilmesi gerekir.

Diğer yandan hamilelerde beyaz süt kesiği gibi parça parça pütür pütür akıntılar görülebilir. Çoğu zaman kaşıntının eşlik ettiği bu akıntıların sebebi çoğu zaman MANTAR ENFEKSİYONU dur.  Bebeğe zararı olmayan fitil ve kremlerle tedavi edilir.

 

12)Vajinal doğum 

Vajinal doğum sonrası rahim ağzında yırtıklar oluşabilir. İyi tedavi edilmez ise doğumdan sonra geçmeyen jöle tarzında akıntılara sebep olabilir. 

Bu nedenle vajinal doğumlar deneyimli hekimler tarafından yapılmalı doğum sonrası yırtıklar varsa tedavi edilmelidir.

 

13) Geçirilmiş Sezaryen Ameliyatı (NİŞ)

Sezaryen ameliyatı sonrası ameliyat kesisinin yapıldığı rahim bölgesinde cep şeklinde doku kayıpları oluşabilir. Buna niş adı verilmektedir.

Jel ya da jöle tarzında geçmeyen vajinal akıntı ile kendini belli eder. Çoğu zaman kokusuz ve renksizdir. Kaşıntı eşlik edebilir.

Sezaryen sonrası tekrar hamile kalmada güçlük sorununa neden olabilir.

Tedavisinde cep şeklindeki doku kaybı cerrahi olarak ortadan kaldırılmalıdır.

 

14) Hormon bozuklukları

Vücudumuzun sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayan hormonların eksik ya da fazla olması durumlarında geçmeyen akıntılar karşımıza çıkabilir. 

Geçmeyen genital akıntıya adet düzensizliği de eklenmişse mutlaka hormon testleri de yapılması gerekir.

 

15) Vajinadaki  Yabancı cisimler

Kız çocuklarında geçmeyen akıntılarda nohut, oyuncak parçaları, kadınlarda ise vajina içinde kalmış prezervatif ve tamponlar  gibi yabancı cisimler geçmeyen genital akıntıya sebep olabilirler.

 

16)  Kanser ve Tedavileri  de akıntıya sebep olabilirler.

Vücudun herhangi bir yerinde görülen kanser ve kemoterapi ve de radyoterapiler bağışıklık sistemini hormonları etkileyerek vajinal kuruluk kanlı akıntı ve geçmeyen vajinal enfeksiyonlara sebep olabilir. 

Hormon eksikliği varsa tedavide lokal vajinal hormon kremleri verilebilir. Ancak meme kanseri gibi durumlarda bu hormon ilaçları kanser tedavisini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle doktor bilgisi dahilinde bu ilaç tedavileri verilebilir

 

-->Anormal akıntı durumunda mutlaka jinekolojik kontrol yapılmalı  smear ve kültür testleri alınmalıdır.

Ezbere ilac tedavisi yerine  sonuçlara göre uygun ilaç kullanımı tedavi başarısında esastır.

 

Günümüzde kimyasal maddelere ister istemez daha çok maruz kalma,

genel olarak bağışıklık sisteminin daha zayıf olması

diğer yandan cinse yolla bulaşan enfeksiyonların yaygın olarak karşımıza çıkması nedeniyle geçmeyen tedavilere yanıt vermeyen ya da sık tekrar eden vajinal akıntı ve enfeksiyonlar sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.

 

İlk başta çok önemli olmayan bir sağlık sorunu gibi görülse de tekrarlayan geçmeyen vajinal akıntılar, hastaların sosyal ve beden sağlığını son derece olumsuz etkilemekte bunların yanısıra psikolojik ciddi sorunlara yol açmaktadır.

Bu nedenlerle geçmeyen sık tekrar eden vajinal enfeksiyon durumlarında konu ciddi bir şekilde ele alınmalıdır.

Acele ile yapılan değerlendirme ve muayeneler hastanın tam olarak tedavi almasını önlemekte yanlış veya eksik tedaviler vajinal enfeksiyonların kronikleşmesine kalıcı olmasına sebep olabilmektedir.

 

 

Tekrarlayan ve geçmeyen vajinal / genital akıntısı olan hastalar

- Detaylı olarak değerlendirilmelidir.

- Bugüne kadar aldığı ilaç tedavileri aldığı teşhisler, şikayetleri, mevcut hastalıkları ve geçirdiği ameliyatla , alerjileri ayrıntılı olarak öğrenilmelidir.

-Kullandığı ilaçlar , deterjanlar, günlük pedler , genital temizleyici intim likitler sorgulanmalıdır.

-Jinekolojik muayene detaylı olarak yapılmalıdır.

-Şüpheli bir bulgu saptandığında rahim ağzı ve vajinal dokular bir büyüteç / mikroskop olan KOLPOSKOPİ aracı ile tek tek incelenmelidir.

-Muayene bulgularına göre gerekli  KÜLTÜR  TESTLERİ yapılmadır

-SMEAR testi ve gerekirse HPV TİPLENDİRME testleri de yapılabilir.

-Yoğun akıntıların varlığında vajinal doku ve rahim ağzı enfeksiyonu önleyici özel solusyonlarla muayene esnasında yıkanmalı ve temizlenmelidir. 

 

Uzun zamandır süren vajinal enfeksiyonun tedavisi tek bir muayene ve ilaçla mümkün olmayabilir. 

Birden fazla mikrobun vajinal bölgeye yerleştiği durumlarda sorunlar ve bu mikropların oluşturduğu enfeksiyonlar sıra ile tek tek tedavi edilmelidir.

Böyle durumlarda hasta belli aralıklarla kontrole çağırılır.

Tedavi sonrası mutlaka iyileşme olsa dahi hasta kontrole gelmelidir.

 

ÖNEMLİ HATIRLATMA !!

İlaç tedavisinin yanında hastanın yaşam tarzını gözden geçirmesi önemli bir husus olduğu unutulmamalıdır.

- Tek eşlilik

-Cinsel birliktelik esnasında hijyene önem verme ,kimyasal içerikli jel vs kullanılmaması

-Prezervatif kullanılması

-Vajen içinin yıkanmaması  ( vajinal duş önerilmez )

-WC sonrası genital bölgenin önden arkaya doğru temiz su ile temizlenmesi ve sonra iyice kurulanması

-Genital intim temizleyicilerin kullanılmaması

-Rahat pamuklu çamaşırların tercih edilmesi

-Islak mayo ile kalınmaması

-Sistemik hastalıkların enfeksiyonların araştırılması saptanması 

-Stres kontrolu

-Yeterli uyku , sağlıklı beslenme ve spor

-Sigaradan uzak durulması

-HPV aşısı yapılması 

ilaç tedavisi kadar önem taşımaktadır.

 

Op Dr Zeki SALAR

Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hast ve Doğum Uzmanı İstanbul

 

 

 

 

 

 


Geniz Akıntısı

Solunum sistemimiz, vücudumuzun dış ortamla sık temas eden bölgelerinin başında gelir. Buna bağlı olarak, soğuk havalarla beraber görülme sıklığı artan üst solunum yolu enfeksiyonları başta olmak üzere, çok çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkar. Hayat kalitesini ciddi manada olumsuz etkileyen bu sağlık problemleri, farklı klinik belirti ve semptomların görülmesine neden olur. Bu belirtilerin başında geniz akıntısı gelmektedir.

Geniz Akıntısı Nedir?

Vücudumuzda soluk yoluyla alınan hava, ilk olarak üst solunum yollarına uğrar ve devamında akciğerlere doğru iletilir. Burun boşluğunda nemlendirilen ve ısıtılan hava, yabancı maddelerden ve mikroorganizmalardan temizlenmesi amacıyla bağışıklık sistemine ait çeşitli dokularla karşılaşır. Bu bölgelerden biri de genizdir. Geniz bölgesinin ardından gırtlak ile soluk borusuna aktarılan hava akımı, bronşlar vasıtasıyla akciğere ulaşır ve böylece solunum süreci tamamlanır.

Eğer çeşitli sebeplerle burun ve geniz bölgesinin epitel dokusunda (mukoza) iltihaplanma durumu gerçekleşirse, içeriği etkene göre değişkenlik gösteren sıvı kıvamdaki salgıda artış ortaya çıkar. Oluşan salgı, burun veya geniz yoluyla üst solunum yolundan drene olur ve sonuçta burun ve geniz akıntısı şikâyetleri meydana gelir. Geniz akıntısı, iltihaplı salgının dokulara ulaşması nedeniyle ağız dokusunda, yutakta ve gırtlakta iltihaplanmaya yol açabilir.

Geniz Akıntısı Nasıl Gelişir?

Üst solunum yolunu oluşturan bütün anatomik bölgeler, kan damarlarının yoğun olarak bulunduğu özel bir epitel doku ile kaplıdır. Mukoza adı verilen bu doku; yüzeyinin nemli olması ve bol damar içeriği sayesinde havanın ısıtılması ve nemlendirilmesinde oldukça önemli bir rol oynar. Solunan havanın içeriği ile vücuttaki çeşitli fizyolojik olaylara bağlı olarak mukozada çeşitli değişimle gelişebilir ve mukozada ödemleşme veya iltihaplanma gerçekleşebilir.

Mukozadaki değişimler, yüzeyin nemlenmesinden sorumlu salgıların miktarını artırarak üst solunum yolu boyunca akıntıya neden olur. Sıvı kıvamdaki bu salgı mikroorganizmaların üremesi için elverişli bir ortam oluşturduğundan, başta berrak renkli bir sıvı halinde olsa da zamanla iltihaplı bir kıvam kazanarak sarı-yeşil renk alır. İltihaplı akıntı üst solunum yolu boyunca tüm dokularda iltihaplanmaya ve enfeksiyonlara neden olabilir.

Bahsedilen akıntı geniz bölgesinden ağız ve yutağa doğru aktığında, geniz akıntısı veya postnazal akıntı olarak ifade edilir.

Geniz Akıntısı Neden Olur?

Geniz akıntısı, temelde üst solunum yollarının iltihaplanması veya çeşitli etkenler sonucu tahriş olmasıyla ortaya çıksa da çok çeşitli sebepler sonucunda gelişebilir. Hastalarda geniz akıntısı şikâyeti, sıklıkla aşağıdaki sebeplerle gözlenmiştir:

    Üst solunum yolunun viral enfeksiyonları: Geniz akıntısının en sık sebeplerinden biri burun boşluğu, geniz ve diğer üst solunum yolu mukozasının iltihaplanmasına yol açan virüs enfeksiyonlarıdır. Başta nezle ve grip olmak üzere, solunum yoluyla bulaşan her türlü enfeksiyonda iltihaplı geniz akıntısı gelişebilir.

    Sinüzit: Burun boşluğuna açılan sinüslere ait mukozanın iltihaplanması sonucu, salgı miktarındaki artışa bağlı geniz akıntısı sıklıkla görülür.

    Solunan havanın kuru olması: Kuru hava, mukozada tahrişe yol açarak salgı üretimini tetikler ve geniz akıntısı ile sonuçlanır.

    Soğuk hava: Solunan havanın düşük sıcaklıkta olması durumunda, mukozadaki damarlar daralarak mukoza salgısında artışa neden olur ve geniz akıntısı meydana gelir.

    Havadaki ani değişimler: Hava sıcaklığında, özelliğinde veya akımında ani değişiklikler, mukozadaki kan akışı ve salgı üretiminde değişiklikleri tetikleyerek geniz akıntısına neden olur.

    Alerji: Doğadaki çeşitli biyolojik unsurlara karşı alerjik reaksiyon gösteren kişilerde yoğun mukoza salgısı üretimine bağlı geniz akıntısı görülür. Bu husus, özellikle alerjik rinit hastalarında tipiktir.

    Yabancı cisim solunumu: Üst solunum yolunun herhangi bir bölgesinde yabancı bir cisim nedeniyle tıkanıklık meydana gelirse; hem mukoza salgısı artış gösterir hem de cismin bulunduğu bölge mikroorganizmalarca enfekte olarak salgının iltihaplanmasına neden olur. Artan mukoza salgısı geniz akıntısı olarak drene olabilir.

    Hamilelik: Gebelikte çeşitli hormonların kandaki düzeylerinde değişiklikler ortaya çıkar. Bu yeni hormon dengesi, mukozadaki kan damarlarının genişlemesine ve salgı artışına yol açabilir. Dolayısıyla gebelikte fizyolojik nedenlerle geniz akıntısı gelişebilir.

    Beslenme: Tüketilen çeşitli özelliklerdeki besinler (baharatlı, acı vs.), üst solunum yollarını tahriş ederek salgı üretimini tetikleyebilir. Sonuçta geniz akıntısı ortaya çıkabilir.

    Sigara dumanı: Burun ve geniz mukozasını tahriş edebilecek sigara dumanı veya çeşitli kimyasallarla kontamine olan havanın solunması geniz akıntısına neden olabilir.

    İlaçlar: Bazı antihipertansif ilaçlar veya doğum kontrol hapları gibi hormon içerikli ilaçlar, yan etki olarak geniz akıntısı yapabilir.

Geniz Akıntısına Hangi Belirtiler Eşlik Eder?

Geniz akıntısı şikâyeti, altta yatan sebebe bağlı olarak çeşitli belirtilere eşlik eder. Bu belirtiler aşağıdaki gibi özetlenebilir:

    Boğaz ağrısı: Geniz akıntısı doğrudan ağız boşluğu, dilin arka kısmı ve gırtlağa doğru drene olduğundan, iltihaplı geniz akıntısı bu bölgelerde de iltihaplanmaya neden olabilir. Buna bağlı olarak boğaz ağrısı şikâyeti gelişebilir.

    Boğazda şişlik: Benzer mekanizmayla iltihaplanan gırtlak ve çevresi, boğazda şişlik olarak kendini gösterebilir.

    Burun akıntısı: Geniz akıntısı, üst solunum yollarında burun akıntısı olarak da kendini gösterebilir.

    Burun tıkanıklığı: Üst solunum yollarının iltihaplanması, mukozada ödeme yol açarak burun tıkanıklığı şeklinde ortaya çıkabilir.

    Öksürük: Gırtlağın geniz akıntısı yoluyla tahriş olması ve iltihaplanması öksürüğe sebep olabilir. Aynı şekilde, üst solunum yolu enfeksiyonlarında mukozanın zarar görmesine bağlı olarak da öksürük refleksi tetiklenebilir.

    Baş ağrısı: Sinüzite bağlı geniz akıntılarında baş ağrısı tabloya eşlik edebilir.

    Bulantı ve kusma: Ağız boşluğuna ve gırtlağa drene olan geniz akıntısı, bulantıya yol açarak kusma refleksini tetikleyebilir.

    Ağız kokusu: Uzun dönem geniz akıntısı ağız boşluğuna drene olan kişilerde, iltihaplı salgıya bağlı kötü ağız kokusu ortaya çıkabilir.

    Kulak ağrısı, işitme kaybı gibi kulakla ilgili şikâyetler: Geniz bölgesi anatomik olarak orta kulakla bağlantılı olduğundan, iltihaplı salgı orta kulağa geçerek bu bölgenin iltihaplanmasına neden olabilir. Bu durumda orta kulak iltihabına bağlı belirtiler görülebilir.

Geniz Akıntısı Tedavisinde Ne Yapılır?

Geniz akıntısının giderilebilmesi için öncelikli olarak geniz akıntısının altında yatan sebebin doğru şekilde teşhis edilmesi gerekir. Titizlikle yapılan fizik muayene ve gerekli tetkiklerin verileri doğrultusunda tanı koyulduktan sonra tedavi planlanır. Geniz akıntısının tedavisinde atılacak adımlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

    • Geniz akıntısı enfeksiyona bağlı geliştiği takdirde, sıklıkla ilaç tedavisine başvurulur. Bu doğrultuda, sinüzit gibi bakteriyel enfeksiyonların söz konusu olduğu durumlarda antibiyotik tedavisi verilirken; viral enfeksiyonlara bağlı olgularda semptomların kontrol altına alınmasına yönelik ilaçlar reçete edilebilir.
    • Geniz akıntısının kaynağı olan mukoza salgısının azaltılması, şikâyetin giderilmesi adına temel hedeftir. Bu amaçla sıklıkla antihistaminik ilaçlar, dekonjestan burun spreyleri veya steroid içerikli intranazal spreyler kullanılır. Dekonjestan spreyler hekim onayı olmadan, gereğinden uzun süre kullanıldığında; semptomların daha da kötüleşmesine ve burun tıkanıklığı başta olmak üzere hastalık şikâyetlerinin artmasına neden olabilir. Bu bakımdan, ilaçların hekim kontrolü ve talimatına uygun olarak kullanılması önemlidir.
    • Geniz akıntısına yol açan mukoza salgısının daha akışkan hale getirilmesi de semptomatik olarak fayda sağlayacaktır. Bu anlamda, hastalık süresince bol sıvı tüketilmesi oldukça yararlıdır. Sıcak içecek veya çorba tüketimi de önerilir. Salgının akışkan hale getirilmesinde mukolitik özellikteki ilaçların reçete edilmesi de bir başka yöntemdir.
    • Buhar üreten makinelerin kullanılarak burun boşluğunun nemlendirilmesi, tuzlu su veya okyanus suyu içerikli solüsyonlarla burun boşluğunun sık sık yıkanması geniz akıntısının giderilmesinde uygulanabilecek diğer yöntemler arasında sayılabilir.

Vajinal Akıntı ve Tedavi Yöntemi

Vajinal Akıntı ve Tedavi Yöntemi

Vajina akıntısı nedir?

Rahim ağzındaki ve vajinada yer alan küçük bezelerden salgılanan sıvıya vajina akıntısı denir. Salgılanan bu sıvı; oluşan döküntüleri ve eski hücreleri yok etmek için her gün vajinadan akar, üreme sistemi ve vajinayı sağlıklı tutmasını sağlar. Kişiden kişiye değişen vajinal akıntı miktarı oldukça önemlidir. Örneğin; kişinin vajinal akıntı miktarı, rengi ve dokusu adet döngüsünün nerede olduğuna göre değişme gösterebilir.

Vajina akıntısı nasıl görülür?

Adet döngüsünün başında, akıntı genel olarak kanlı ve kırmızı olarak görülür. Belirli bir süre sonra ise, normal olandan daha az vajinal akıntı gözükebilir. Gelişmeye devam eden yumurta olgunlaşma döneminde beyaz ya da sarı renk olarak görülür. Yapışkan olarak hissedilebilir.

Vajina akıntısı neden olur?

Kişi de görülen vajina akıntısı sağlıklı bedensel bir işlev olarak görülür. Mesela, yumurtlama ya da cinsel uyarılma vajina akıntısının artmasına sebep olabilir. Vücudun vajinayı temizleme ve koruma yöntemi olarak çalışır. Yumurtlama ve cinsel uyarılma vajina akıntısının artmasına sebep olur. Kişinin doğum kontrol hapı kullanması, stres ve egzersiz yapımı da vajina akıntısı ile ilişkili bir durumdur. Fakat normal olmayan vajina akıntısı genel olarak enfeksiyonlardan oluşabilir.

Normalin dışında bir vajina akıntısı var ise, vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurmanız gerekir. Yorgunluk, kaşıntı, kötü koku, karın ağrısı, ateş, kilo kaybı gibi belirtiler varsa bir sorun olduğunu gösterebilir. Mutlaka doktora başvurulması gerekir.

Vajina akıntısının tedavisi nasıldır?

Vajina, vajina akıntısı ve servikste bezler tarafından salgılanan sıvıya denilir.  Vajinadan akan sıvı, ölü hücreleri ve bakterileri vücuttan dışarı atar ve vajinal akıntı vajinanın sağlıklı, temiz kalmasına ve enfeksiyonun engellenmesinde önemli rol oynar. Vajinal akıntının miktarı kişiden kişiye değişebilir.

Akıntının kokusunda, yapısında ve renginde anormal bir değişim yaşanırsa bu bir sorunun işaretidir. Nasıl tedavi edileceği soruna neyin sebep olduğuna bağlı olacaktır. Örneğin; mantar enfeksiyonları genellikle krem veya jel formunda vajinaya uygulanan antifungal ilaçlar ile tedavi edilir. Bakteriyel vajina enfeksiyonu antibiyotik hapları veya kremleri ile tedavi edilir. Trichomoniasis, genel olarak ilaçlar ile tedavi edilebilir.

Benzer Yazılar

Gebelikte Oruca Dikkat!
Gebelikte Oruca Dikkat!

Ramazan ayı ruhen ve bedenen arınma ayı olmakla birlikte yaz aylarında nefsin tutulması gereken süre 17 saatten fazladır. Bu süreye adaptasyon ilk günlerde gebe olmayan insanlar için dahi kolay olmazken gebelerin bu kadar uzun süre yemek yemeden, su içme

Devamı

Kegel Egzersizleri Nedir? Nasıl Yapılır?
Kegel Egzersizleri Nedir? Nasıl Yapılır?

Kegel egzersizleri bilinen diğer adıyla pelvik taban egzersizleri, kadınlarda vajina etrafındaki kasların güçlendirilmesi için yapılan egzersizlerdir. Kegel egzersizleri düzenli yapıldığı takdirde; bu kaslar kuvvetlenerek idrar kaçırma, rahim sarkması gibi birçok sorunun önüne geçer.

Devamı

Riskli Bir Gebelik Geçirirsem?
Riskli Bir Gebelik Geçirirsem?

Riskli gebelik, anne ve bebek hayatlarını tehdit eden çok önemli bir problemdir. Bazen gebelik takibinde riskli bir hale gelir, bazen de anne adayının daha önceki sağlık problemlerinden dolayı en başında gebelik riskli başlar.

Devamı

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır