kehf suresi ilk 10 ayet meali / Kehf Suresi İlk 10 Ayet - Kehf Suresi İlk 10 Ayeti Okunuşu Ve Anlamı - Yaşam Haberleri

Kehf Suresi Ilk 10 Ayet Meali

kehf suresi ilk 10 ayet meali

Kalem Suresi Okunuşu: Kalem Suresi Yazılışı, Anlamı, Fazileti, Tefsiri ve Türkçe Okunuşu

Kur'an-ı Kerim'in altmış sekizinci suresi olan Kalem suresi, Mekke döneminin başlarında inmiştir. İniş sırasına göre 2. suredir ve 52 ayetten oluşur. Adını, ilk ayetinde geçen “elKalem” kelimesinden almıştır. Nun suresi olarak da anılır. Birçok İslami kaynakta, Nun ve Kalem suresi duası faziletleri, anlamı, sırları ve meali ile ilgili önemli bilgiler yer alır..

KALEM SURESİ OKU

Günümüzde genellikle sınavdan önce okunacak başarı duası olarak bilinir. Bu yüzden Kalem suresi okunuşu bilmek önemlidir. Kalem suresi okunuşu gün içerisinde ve sınavdan önce başarı için yapılmalıdır. Bu surenin fazileti, faydaları ve yararları olduğuna inanılır. Ezberlemek ve dinlemek isteyenler için Kalem suresi anlamı (meali), Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu, fazileti, hikmeti ve dinle seçeneği hakkında bilgiler içeriğimizde bulunuyor:

KALEM SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

  1. Nun velkalemi ve ma yesturune.
  2. Ma ente binı'meti rabbike bimecnunin.
  3. Ve inne leke leecren ğayre memnunin.
  4. Ve inneke le'ala hulukın 'azıymin.
  5. Fesetubsıru ve yubsırune.
  6. Bieyyikumulmeftunu
  7. İnne rabbeke huve a'lemu bimen dalle'an sebiylihi ve huve a'lemu bilmuhtediyne.
  8. Fela tutı'ılmukezzibiyne
  9. Veddu lev tudhinu feyudhinune.
  10. Ve la tutı' kulle hallafin mehiyni.
  11. Hemmazin meşşain binemiymin.
  12. Menna'ın lilhayri mu'tedin esiymin.
  13. 'utullin ba'de zalike zeniymen.
  14. En kane za malin ve beniyne.
  15. İza tutla 'aleyhi ayatuna kale esatıyrulevveliyne.
  16. Senesimuhu 'alelhurtumi.
  17. İnna belevnahum kema belevna ashabelcenneti iz aksemu leyasri munneha musbihıyne.
  18. Ve la yestesnune.
  19. Fetafe 'aleyha taifun min rabbike ve hum naimune.
  20. Feasbehat kessariymi.
  21. Fetenadev musbihıyne.
  22. Eniğdu 'ala harsikum in kuntum sarimiyne.
  23. Fentaleku ve hum yetehafetune.
  24. En la yedhulennehelyevme 'aleykum miskiynun.
  25. Ve ğadev 'ala hardin kadiriyne.
  26. Felemma reevha kalu inna ledallune.
  27. Bel nahnu mahrumune.
  28. Kale evsetuhum elem ekul lekum levha tusebbihune.
  29. Kalu subhane rabbina inna kunna zalimiyne.
  30. Feakbele ba'duhum 'ala ba'dın yetelavemune.
  31. Kalu ya veylena inna kunna tağıyne.
  32. 'asa rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila rabbina rağıbune.
  33. Kezalikel'azabu ve le'azabul'ahıreti ekberu lev kanu ya'lemune.
  34. İnne lilmuttekıyne 'ınde rabbihim cennatin ne'ıymi.
  35. Efenec'alulmuslimiyne kelmucrimiyne.
  36. Ma lekum keyfe tahkumune.
  37. Emlekum kitabun fiyhi tedrusune.
  38. İnne lekum fiyhu lema tehayyerune.
  39. Em lekum eymanun 'aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne lekum lema tahkumune.
  40. Selhum eyyuhum bizalike ze'ıymun.
  41. Emlehum şureka'u felye'tu bişurekaihim in kanu sadikıyne.
  42. Yevme yukşefu 'an sakın ve yud'avne ilessucudi fela yestetıy'une.
  43. Haşi'aten ebsaruhum terhekuhum zillefun ve kad kanu yud'avne ilessucudi ve lum salimune.
  44. Fezerniy ve men yukezzibu bihazelhadiysi senestedricuhum min haysu la ya'lemune.
  45. Ve umliy lehum inne keydiy metiynun.
  46. Em tes'eluhum ecren fehum min mağremin muskalune.
  47. Em 'ındehumulğaybu fehum yektubune.
  48. Fasbir lihukmi rabbike ve la tekun kesahıbilhuti iz nada ve huve mekzumun.
  49. Levla en tedarekehu nı'metun min rabbihi lenubize bil'arai ve huve mezmumun.
  50. Fectebahu rabbuhu fece'alehu minessalihıyne.
  51. Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi'uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun.
  52. Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne.

KALEM SURESİ YAZILIŞI

KALEM SURESİ DİNLE

KALEM SURESİ TÜRKÇE ANLAMI (DİYANET MEALİ)

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

  1. Nûn, Kaleme ve yazdıklarına andolsun.
  2. Sen Rabbinin nimetiyle mecnun değilsin.
  3. Kuşkusuz senin için tükenmez bir ecir var.
  4. Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.
  5. Sen de göreceksin, onlar da görecek.
  6. Hanginizde imiş o fitne ve cinnet.
  7. Doğrusu Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O'dur.
  8. O halde, yalanlayıcılara itaat etme.
  9. Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
  10. Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık,
  11. Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren,
  12. Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr,
  13. Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı,
  14. Mal ve oğulları var diye (böyle davranır).
  15. Kendisine âyetlerimiz okunduğunda: "Eskilerin masalları" der.
  16. Yakında biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden damgalayacağız.
  17. Biz onlara da belâ verdik, bahçe sahiplerine verdiğimiz gibi. Hani onlar sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.
  18. İstisna da etmiyorlardı ("inşaallah" demiyorlardı).
  19. Fakat onlar uyurken dolaşıcı bir belâ onu sardı da,
  20. Bahçe simsiyah kesiliverdi.
  21. Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:
  22. "Haydi, devşirecekseniz erkenden ekininize gidin" diye.
  23. Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı.
  24. "Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın" diyorlardı.
  25. (Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
  26. Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Biz herhalde yanlış gelmişiz" dediler .
  27. "Yok, biz mahrum edilmişiz." (dediler).
  28. İçlerinde en makul olanı şöyle dedi: "Ben size Rabbinizi tesbih etsenize dememiş miydim?"
  29. "Rabbimizi tesbih ederiz, doğrusu biz zalimler imişiz." (dediler).
  30. Ardından suçu birbirlerine yüklemeye başladılar.
  31. Yazıklar olsun bize, dediler, biz azgınlarmışız.
  32. Ola ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz Rabbimize yönelir, ondan umarız.
  33. İşte azap böyledir. Elbette ahiret azabı daha büyüktür. Fakat bilselerdi.
  34. Kuşkusuz korunanlar için de, Rableri katında nimetleri bol bahçeler vardır.
  35. Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç?
  36. Neyiniz var, nasıl hüküm veriyorsunuz?
  37. Yoksa size ait bir kitap var da onda mı okuyorsunuz?
  38. O kitapta, "beğendiğiniz her şey sizindir" diye mi yazılı?
  39. Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
  40. Sor bakalım onlara, içlerinden ona kefil hangisi?
  41. Yoksa ortakları mı var onların? Doğru iseler ortaklarını getirsinler.
  42. O gün işler zorlaşır ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.
  43. Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.
  44. Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
  45. Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim tuzağım sağlamdır.
  46. Yoksa onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
  47. Yoksa gayb onların yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
  48. Rabbinin hükmüne sabret, balık sahibi gibi olma. Hani o öfkeye boğulmuş da nida etmişti.
  49. Rabbinden bir nimet yetişmiş olmasaydı, elbette kınanacak bir halde ıssız bir diyara atılacaktı.
  50. Fakat Rabbi onu seçti de iyilerden kıldı.
  51. O kafirler Kur'ân'ı işittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuşlar "o bir deli" diyorlar.
  52. Halbuki o âlemler için bir öğüttür.

KALEM SURESİ NUZÜL

Kalem suresi mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci sûredir. Alak sûresinden sonra, Müzzemmil sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 17. âyetten 50. âyete kadar olan kısmının Medine’de indiği yönünde bir rivayet bulunmakla beraber (bk. Şevkânî, V, 307) âyetlerin üslûp ve içeriğinden bunların da Mekke’de indiği anlaşılmaktadır.

KALEM SURESİ KONUSU NEDİR?

Muhammed aleyhisselâmın Allah tarafından gönderilmiş gerçek bir elçi olduğu, yüksek şahsiyeti ve Mekkeli müşriklerin onun getirdiği mesaj konusunda yaymaya çalıştıkları tereddütler, müşriklerdeki şahsiyet bozuklukları, nimete karşı nankörlüğün sonucunu açıklamak amacıyla anlatılan “bahçe sahipleri kıssası”, âhiretin sıkıntılı ve dehşetli halleri, Allah’ın müminler için hazırlamış olduğu ödüller ve kâfirlere vereceği cezalar, sûrenin başlıca konularıdır. Ayrıca Hz. Peygamber’e metânetli olması, Yûnus peygamberin yaptığı gibi sabırsızlık göstermemesi tavsiye edilmektedir.

KALEM SURESİ FAZİLETİ

Kalem suresini üç bölümde ele almak mümkündür. Birinci bölümde (âyet 1-7) ilk olarak kaleme ve yazıya yemin edilir. Sûrenin başındaki nûn hurûf-ı mukattaadan biridir. Bu harfin “hokka, mürekkep, balık” gibi anlamlara geldiği ve rahmân isminin son harfi, dolayısıyla bir ismin rumuzu olduğu ifade edilmekle birlikte (Fahreddin er-Râzî, XXX, 77) sûre başlarındaki diğer harfler gibi o da müteşâbihtir. Öte yandan kaleme ve yazıya yemin edilmesi Kur’an’ın okuma yazmaya verdiği öneme işaret eder. Bu bölümde inkârcılar tarafından Hz. Peygamber’e yöneltilen iftiralara cevap verilerek onu aşağılamak ve gözden düşürmek isteyenlerin iddiasının aksine Resûlullah’ın mecnun olmadığı ve yüksek bir ahlâka sahip bulunduğu vurgulanır; kimin çarpılmış, akıldan yoksun kalmış olduğunu yakında herkesin göreceği belirtilir.

Sûrenin ikinci bölümünde (âyet 8-47) başkalarını çekiştirme, insanlar arasında söz götürüp getirme, iyiliğin amansız düşmanı olma, saldırganlık ve kabalık gibi ahlâkî zaaflara dikkat çekilir (âyet 8-16). Bu âyetlerin, Hz. Peygamber’e düşmanlığı ile tanınan Velîd b. Mugīre ve Ahnes b. Şerîk gibi Kureyş kabilesinin ileri gelenleri hakkında nâzil olduğu nakledilmektedir (Süyûtî, s. 204). İnsanların onur ve şahsiyetini hedef alan, dolayısıyla ferdî ve içtimaî ahlâkı zedeleyen bu davranışların zikredilmesiyle bir taraftan adı geçen kişilerin karakterleri yerilirken diğer taraftan müminlerin bu niteliklerden uzak durmaları konusunda uyarıldıkları anlaşılmaktadır. Bu bölümde ayrıca, kendilerine verilen nimetlere karşı nankörlükleri yüzünden bu nimetlerden mahrum bırakılan kişilerle ilgili bir kıssaya yer verilerek (âyet 17-32) nimetle şımarmanın, iyiliğe engel olmanın ve başkalarının haklarına tecavüz etmenin sonucu anlatılır, mal ve evlâdın aslında bir imtihan vesilesi olduğu vurgulanır. Bu âyetlerde insanların sadece yoklukla değil nimetle sınanmalarının da ilâhî bir kanun olduğuna işaret edilmektedir. Daha sonra inkârcılara ardarda yöneltilen çarpıcı sorularla (âyet 35-47) onların üstünlük iddiaları reddedilir ve inançlarının hiçbir temelinin olmadığı belirtilir. Âhirette kendilerini bekleyen korkunç son hatırlatılarak kıyamet sahnelerinden biri etkileyici bir üslûpla tasvir edilir.

Üçüncü bölümde (âyet 48-52) nüzûl sırasına göre ilk defa bir peygamber kıssasına yer verilerek Hz. Yûnus’un yaşadığı tecrübe aktarılır. Resûlullah’ın mâruz kaldığı sıkıntılara karşı sabretmesi istenir; bu şekilde hem kendisi hem de ona inananlar teselli edilir. Burada, kâfirlerin Kur’an’ı işittikleri zaman Hz. Peygamber’i neredeyse gözleriyle devireceklerini ifade eden 51. âyetin Kureyş’ten bir grubun Resûlullah’a bakıp, “Ne onun gibisini ne de getirdiği delillerin benzerini gördük” demek suretiyle ona nazar değdirmek istemeleri üzerine nâzil olduğu nakledilmektedir (Vâhidî, s. 249). Nitekim Hasan-ı Basrî nazara karşı bu âyetin okunmasını tavsiye etmiştir (Zemahşerî, IV, 148; Fahreddin er-Râzî, XXX, 100). Sûre Kur’an’ın insanlar için bir uyarı olduğunu ifade eden âyetle sona erer.

Bazı tefsirlerde Hz. Peygamber’den nakledilen, “Kalem suresini okuyan kişiye Allah ahlâkını güzelleştirdiği kimselerin sevabını verir” (meselâ bk. Zemahşerî, IV, 148) meâlindeki hadisin sahih olmadığı belirtilmektedir (Muhammed et-Trablusî, I, 1022).

KALEM SURESİ TEFSİRİ (KUR’AN YOLU)

Kalem suresinin başında bulunan “nûn” harfi, “hurûf-ı mukattaa”dan olup bu tür harflerin ilk inenidir. Bakara sûresinin ilk âyetinde bunlar hakkında geniş bilgi verilmiştir.

Mekke müşrikleri şair, kâhin ve sihirbazların cinlerden bilgi ve ilham aldıklarına inanırlardı. Hz. Peygamber’in de onlar gibi cinlerin etkisi altına girdiğine ve söylediklerinin ona cinler tarafından telkin edildiğine inandıkları için ona şair, kâhin, sihirbaz ve mecnun diyorlardı (krş. Hicr 15/6; Tûr 52/29-30; Müddessir 74/24 ve bu sûrenin 51. âyeti). Bu sebeple Allah Teâlâ kaleme ve kalem ehlinin yazdığı satırlara yemin ederek onun, iddia edildiği gibi mecnun olmadığını, aksine Allah’ın lutfuna yani peygamberlik gibi bir şerefe erdiğini ifade buyurdu (Şevkânî, V, 308).

Elmalılı buradaki bir anlam inceliğine dikkat çekerken özetle şunları söyler: “(Yazanların) yazdıklarına” diye çevrilen cümledeki fiilin kalıbı, yazanların, gerçekte kalemler değil, akıl ve idrak sahibi varlıklar olduğunu gösterir. İfadenin akışı dikkate alındığında burada kalemden maksadın da bu nesnenin kendisi değil onun yazdıkları olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde kalem ve yazılardan, akıl ve anlamlar âlemini, bunlardan da onları beşer aklına yazan ilk kalemi, bundan da onun sahibi olan rabbü’l-âlemîni anlamak gerekir. Öte yandan bu fiilin, “yazmakta oldukları ve yazacakları” anlamlarını birlikte anlattığı da gözden kaçırılmamalıdır (VIII, 5266-5267). “Kalemden maksat vahyi yazan kalem, yazdıklarından maksat Kur’an’dır” diyenler de olmuştur; ancak âyeti genel anlamda değerlendirmek daha doğru olur. Burada kalem ile simgelenen yazının, insanın düşünce, tecrübe ve kavrayışlarının kayıtlar aracılığıyla bireyden bireye, kuşaktan kuşağa ve bir kültür çevresinden diğerine aktarılmasında önemli bir etken; bilginin yazılıp korunmasında, ilim ve irfanın gelişmesinde, dolayısıyla toplumların aydınlanmasında vazgeçilmez bir araç olduğuna işaret vardır. Kur’an-ı Kerîm’in ilk inen sûresine (Alak) “oku!” buyruğuyla başlandığı gibi ikinci inen bu sûrenin ilk âyetinde de Allah Teâlâ tarafından yazı aracı olan kaleme ve kalem ehlinin onunla yazdıkları üzerine yemin edilmiş olup bu durum, İslâm’ın okuma yazmaya, bilime ve yazılı kültüre verdiği önemi göstermesi açısından oldukça anlamlıdır. Özellikle Hicaz Bölgesi Araplarının ilk defa Kur’an ile birlikte yazılı kültüre geçmelerinde –başka âmiller yanında– bu gibi âyetlerin teşvik edici bir role sahip olduğu söylenebilir.

Hz. Peygamber’e verilen “bitip tükenmeyen ödül”, dünyada peygamberlik görevini yerine getirirken her türlü engellere karşı yanında bulduğu Allah’ın yardımı, âhirette ise Allah’ın ona lutfedeceği müstesna mükâfatlardır (İbn Âşûr, XXIX, 62-63). 4. âyetteki “üstün ahlâk” ise Hz. Peygamber’in sahip olduğu Kur’an ahlâkıdır. Nitekim Hz. Âişe bir soru münasebetiyle Hz. Peygamber’in ahlâkının Kur’an ahlâkı olduğunu belirtmiş (Müslim, “Müsâfirîn”, 139); kendisi de güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğini ifade buyurmuşlardır (Muvatta’, “Hüsnü’l-huluk”, 8). Bu açıklamalar, Hz. Peygamber’in, müşriklerin iddia ettiği gibi mecnun değil, aksine Allah’ın lutfuna mazhar olmuş yüksek bir şahsiyete ve üstün bir ahlâka sahip, her yönüyle mükemmel, insanlık için örnek bir önder ve güvenilir bir rehber olduğunu gösterir. 5-6. âyetler ise Hz. Peygamber’e mecnun diyenlere karşı bir cevap ve uyarı içermektedir. Burada inkârcıların, hak ettikleri cezaya çarptırıldıkları zaman Hz. Peygamber’i mi yoksa kendilerini mi cin çarpmış olduğunu görecekleri sert bir üslûpla ifade edilmiştir. Nitekim Bedir Savaşı’nda müslümanlardan beklemedikleri darbeyi yiyince cin çarpmışa dönmüşler ve neye uğradıklarını bilememişlerdir. 7. âyet, önceki âyetlerin gerekçesini anlatmaktadır; buna göre inkârcılar hem dünyada hem de âhirette kendilerine fayda sağlayacak ve mutlu kılacak olan Allah’ın dininden ve O’nun yolundan saptıkları için asıl mecnun kendileridir.

KALEM SURESİ NE ZAMAN İNMİŞTİR?

  • Kalem suresi ya da Nun suresi, Mekke döneminde inmiştir.
  • Mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci sûredir.
  • Alak sûresinden sonra, Müzzemmil sûresinden önce inmiştir.

KALEM SURESİ KAÇ AYET?

  • Kalem suresi, 52 ayetten oluşmaktadır.

KALEM SURESİ KAÇINCI SAYFA VE CÜZDE YER ALIYOR?

  • Kalem suresi, Kur'an-ı Kerim'in 29. cüzünde bulunuyor. Kalem suresi, 563. sayfada başlamaktadır.

KALEM (NUN) SURESİ KONUSU NEYİ ANLATIYOR?

Kalem Suresi Allah-u Teâlâ’nın kalem ve yazdıklarına yemin etmesiyle başlamaktadır. İkinci ayette ise, İslam düşmanlarının mecnun ve deli diyerek peygamberle alay etmeleri karşısında, Allah Resul-ünün (s.a.a) Allah tarafından övülmesiyle mecnun olmadığına işaret edilmektedir. Bu surenin başka bir ayetinde ise “imhal” konusuna, yani kâfir ve sitemkârlara “onların daha fazla zararı ile sonuçlanan mühlet verme” konusundan söz edilmekte ve daha sonra günah, fesat ve Allah’tan gaflet etmelerinden dolayı Ashabe’l Cennet’in (buradaki manası bahçe sahipleri) başına gelen belayı ve hikâyesini nakletmektedir. Kalem Suresi'nin sonunda da nazar ayeti olarak meşhur olan ve göz değmesini def eden “ve in yekad” ayetine değinilmektedir.

KALEM SURESİNE NEDEN BU İSİM VERİLMİŞTİR?

  • Kalem suresi, adını, ilk ayetteki “kalem” kelimesinden almıştır.
  • Allah-u Teâla bu surede kaleme ve yazdıklarına yemin etmiştir; “Andolsun kâleme ve yazdıklarına”.
  • Nun suresi, Kalem suresinin bir diğer ismidir.

KALEM SURESİ NE ZAMAN OKUNMALI?

Kalem suresi, zaman ve mekân ayırt etmeksizin okunacak sureler arasındadır. Kalem suresi, sınavdan önce okunacak başarı duası olarak da bilinmektedir. Bu yüzden, sınavlardan önce zihin açıklığı ve başarı için Kalem suresi okunabilir. Kötülük ve şerden korunmak için de Kalem suresine başvurulur.

Kem göz ve nazardan korunmak isteyenler de Kalem suresini gün içerisinde okuyabilir.

KALEM SURESİ NE İÇİN OKUNUR, NEYE İYİ GELİR?

Kalem suresinin ne amaçlı okunabileceklerine dair bazı dini kaynaklarda belirtilenler şunlardır:

Zalimin zulmüne karşılık ve kötülükleri engellemek için Kalem suresi okunabilir.

Şerden korunmak için 10 defa Kalem suresi okunabilir.

Başarılı bir sınav sonucu için zihin açıklığı üzerine Kalem suresinin ilk 5 ayeti okunmalıdır.

Kalem suresi sınava girecek öğrencinin kalemine 1-3 ya da 7 kez okunduğu zaman Allah'ın izni başarı sağlanabilir.

Yara ve çıbanlara karşı toplamda 7 defa okunabilir. Kalem suresinin 16-19. ayetleri 1 kere okunmalı, 20. ayeti de 7 kere tekrarlanmalıdır.

KALEM SURESİ 51 VE 52. AYET NE İÇİN OKUNUR?

Kalem Suresi, 51 ve 52. ayet-i kerimeler, Nazar ayeti olarak meşhurdur. Birçok insan, bu ayet-i kerimenin yazılı olduğu tabloları satın alarak ev ve işyerlerine asmaktadır. Zira bu ayet-i kerimenin nazarı defedeceğine inanılmaktadır. Buna karşılık Üstat Şehit Mutahhari, nazarı kabul etmekle birlikte bu ayet-i kerimenin ev ve işyerlerine asılmasının, nazarla bir ilgisi olmadığı görüşünü savunmaktadır.

KALEM SURESİ 4. AYET NEYİ ANLATIR?

Ve şüphe yok ki sen, pek büyük bir ahlâka sâhipsin elbette. (Kalem Suresi / 4)

Bu ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle bir açıklamada bulunulmuştur: Bu ayet-i kerime gerçi Peygamber Efendimizin (s.a.a) güzel ahlakına değiniyor olsa da daha çok onun toplumsal ahlakının güzelliğine işaret etmektedir. Örnek verecek olursak sırasıyla bazılarını şöyle sayabiliriz: İnsanlarla olan ilişkilerde güzel ahlak, hak yolunda sağlam durmak, insanlardan gelecek olan eziyetlere ve tehlikelere karşı sabırlı olarak af ve bağışta bulunmak, eli açıklık, müdara etmek, tevazu ve diğer birçok örnek. Allame Tabatabai, el-Mizan Tefsirinde 6. cildin sonlarında Peygamber Efendimizin (s.a.a) ahlaki, ruhi ve cismi özellikleri hakkında 183 rivayet naklederek, açıklamaya çalışmıştır. Cenabet dışında hiçbir şey Peygamber Efendimizin (s.a.a) Kuran okumasına mani olmuyordu.

KALEM (NUN) SURESİ NASIL KOLAY EZBERLENİR?

Kur’an-ı Kerim’de yer alan bütün surelerin kolay ezberlenmesi için bol bol tekrar yapılması gereklidir. Nun ve Kalem suresi ezberlemek isteyen bir kişi, her ayeti en az üç kere okumalı ve sesli bir şekilde tekrar yapması yeterlidir.

KALEM SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU?

Vakıa suresi, 79. ayette “Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.” şeklinde emredilir. Bu nedenle, cünüp olan ya da abdestsiz birisinin Kur’an-ı Kerim’e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuyamaz.

Özetle, abdesti olmayan birisi, Kur’an-ı Kerim’e el dokundurmadan ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu caizdir; ancak abdestsiz olan birisi Kur’an’a dokunarak Nun ve Kalem suresini okuyamaz. Ayet el-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi ayet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa caizdir. (Elmalılı Hamdi YAZAR, Tefsir, Vakıa 79. ayet in izahı; Celal Yıldırım, İslam fıkhı, IV/157)

Keza, başörtüsü olmadan da Kalem suresi okunabilir; ancak Kur'an'a saygıdan dolayı başörtülü olmak daha iyidir.

KALEM SURESİ ADETLİYKEN OKUNUR MU?

  • Kalem suresinin adetliyken Kur'an-ı Kerim'den ya da ezberden okunması caiz olmamaktadır.

EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER

Kehf Suresi İlk 10 Ayet - Kehf Suresi İlk 10 Ayeti Okunuşu Ve Anlamı

Mekke döneminde inen Kehf Sûresi 110 ayettir. Sûre adını birkaç ayetinde geçen "kehf" kelimesinden almıştır. "Kehf" kelimesi mağara anlamına gelir. Bu sûrede temel olarak; inançları nedeniyle öldürülmekten kurtulmak için bir mağaraya sığınan gençlerin mucizevi halleri konu edilir. Ayrıca Hz. Musa ve Zülkarneyn de konu edilmektedir.

Kehf Suresi İlk 10 Ayet

  1. اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّـذٖٓي اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِـوَجاًؕ
  2. قَيِّمًا لِيُنْذِرَ بَأْسًا شَد۪يدًا مِنْ لَدُنْهُ وَيُبَشِّرَ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا حَسَنًاۙ
  3. مَاكِث۪ينَ ف۪يهِ اَبَدًاۙ
  4. وَيُنْذِرَ الَّذ۪ينَ قَالُوا اتَّخَذَ اللّٰهُ وَلَدًاۗ
  5. مَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِاٰبَٓائِهِمْۜ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۜ اِنْ يَقُولُونَ اِلَّا كَذِبًا
  6. فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ اِنْ لَمْ يُؤْمِنُوا بِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَسَفًا
  7. اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا
  8. وَاِنَّا لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَع۪يدًا جُرُزًاۜ
  9. اَمْ حَسِبْتَ اَنَّ اَصْحَابَ الْكَهْفِ وَالرَّق۪يمِ كَانُوا مِنْ اٰيَاتِنَا عَجَبًا
  10. اِذْ اَوَى الْفِتْيَةُ اِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَٓا اٰتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ اَمْرِنَا رَشَدًا

Kehf Suresi İlk 10 Ayet Okunuşu

1.Elhamdu li(A)llâhi-lleżî enzele 'alâ 'abdihi-lkitâbe velem yec'al lehu 'ivecâ(n)

2. Kayyimen liyunżira be/sen şedîden min ledunhu veyubeşşira-lmu/minîne-lleżîne ya'melûne-ssâlihâti enne lehum ecran hasenâ(n)

3. Mâkiśîne fîhi ebedâ(n)

4. Veyunżira-lleżîne kâlû-tteḣaża(A)llâhu veledâ(n)

5. Mâ lehum bihi min 'ilmin velâ li-âbâ-ihim(c) keburat kelimeten taḣrucu min efvâhihim(c) in yekûlûne illâ keżibâ(n)

6. Fele'alleke bâḣi'un nefseke 'alâ âśârihim in lem yu/minû bihâżâ-lhadîśi esefâ(n)

7. İnnâ ce'alnâ mâ 'alâ-l-ardi zîneten lehâ linebluvehum eyyuhum ahsenu 'amelâ(n)

8. Ve-innâ lecâ'ilûne mâ 'aleyhâ sa'îden curuzâ(n)

9. Em hasibte enne ashâbe-lkehfi ve-rrakîmi kânû min âyâtinâ 'acebâ(n)

10. İż evâ-lfityetu ilâ-lkehfi fekâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten veheyyi/ lenâ min emrinâ raşedâ(n)

Kehf Suresi İlk 10 Ayet Anlamı

1-3. Hamd Allah'a mahsustur. (O Allah ki, insanları) kendi tarafından gelecek çetin bir azap ile uyarmak, dünya ve âhiret için yararlı işler yapan müminlerin, içinde ebedî kalacakları güzel bir mükâfata (cennet) erişeceklerini müjdelemek için kuluna sağlam ve kusursuz kitabı indirmiş, onda hiçbir bozukluğa yer vermemiştir.

4. (Bir de) "Allah evlât edindi" diyenleri uyarmak için…

5. Bu konuda ne onların ne de atalarının bir bilgisi var. Ağızlarından çıkan bu söz ne kadar çirkin! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

6. Durum böyleyken bu son kitaba inanmazlarsa arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin!

7. Biz, kimlerin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi oranın süsü yaptık.

8. Ve biz oradaki her şeyi mutlaka kupkuru bir toprak yapacağız.

9. Yoksa sen, bizim âyetlerimizden olan Ashâb-ı Kehf ve Rakīm'i mi şaşırtıcı buldun?

10. O gençler mağaraya sığınmışlar ve "Rabbimiz! Bize katından rahmet gönder ve bize içinde bulunduğumuz durumdan bir çıkış yolu göster!" demişlerdi

Kehf Suresi İlk 10 Ayet Tefsiri

1-2-3. Yüce Allah tarafından Hz. Peygamber'e indirilen Kur'an, nimetlerin en büyüğü olduğu için övgü ve saygıya başkasının değil, Kur'an'ı gönderen Allah Teâlâ'nın lâyık olduğu bildirilmiştir. Buradaki "kul"dan maksat Hz. Muhammed, "kitap"tan maksat da Kur'an-ı Kerîm'dir. İnsanları zulmetten nura, dalâletten hidayete kavuşturan, iman ve İslâm'ı öğreten, dünya ve âhirette mutlu bir hayat sürdürebilmeleri için onlara Allah'ın emir ve yasaklarını, dinin hükümlerini, sevap ve cezayı bildiren; eğrisi büğrüsü, yanlışı ve çelişkisi bulunmayan dosdoğru bir kitabın indirilmesi, genelde bütün insanlık, özelde Hz. Muhammed için en büyük nimettir. Böyle bir nimete kavuşmak, o nimeti verene hamd ve şükretmeyi gerektirir. Yüce Allah, bu âyette Hz. Muhammed'in şahsında, lutfettiği bu nimete karşılık yalnız kendisine hamdedilmesi gerektiğini bildirmektedir.

4-5. Allah'a çocuk yakıştıranların iddiaları büyük bir iftira olduğu için, ikinci âyette genel bir uyarıda bulunulmasına rağmen, Allah onları burada özel olarak zikrederek uyarıyı tekrarlamıştır. Bazı müşrik Araplar meleklerin Allah'ın kızları olduğunu, bazı yahudiler Üzeyir'in (bilgi için bk. Tevbe 9/30), hıristiyanların çok büyük bir kısmı da Îsâ Mesîh'in Allah'ın oğlu olduğunu iddia ediyorlardı. Bu anlayış özellikle hıristiyanlar tarafından dinlerinin esası sayılmaktadır. Halbuki bunlar, gerçek dışı ve cehalet ürünü iddialar olup ne kendilerinin ne de taklit ettikleri atalarının bu konuda bilgi ve delilleri vardı.

6-7-8. Yüce Allah, müşriklerin Kur'an'a inanmamaları halinde helâk olacakları korkusuyla üzülen Hz. Peygamber'i teselli etmekte ve bu kadar üzülmesine gerek olmadığını bildirmektedir. Çünkü Peygamber'in görevi onları zorla imana getirmek değil, Kur'an'ı tebliğ edip doğru yolu göstermektir (Nahl 16/82).Allah Teâlâ, kimlerin daha iyi davranışlarda bulunacağını denemek için bunca güzel nimetleri; malı, mülkü, evlât ve serveti, dünyanın bir süsü olarak yaratıp çekici kılmıştır. Bunun yanında insanları da irade sahibi, iyi ve kötüyü birbirinden ayırt edip ve yaptıklarından sorumlu olacak özellikte yaratmıştır. Böyle olmasaydı denemenin bir anlamı kalmazdı. Fakat Allah bu nimetlerin geçici olduğunu, yeryüzündeki güzellikleri bir gün çerçöp haline getirip yok edeceğini, dünyayı insansız, hayvansız, ağaçsız, bitkisiz ve kupkuru bir çöl haline getireceğini bildirmekte ve dünya nimetlerine bağlanmanın doğru olmadığına dikkat çekerek insanları uyarmaktadır.

Dünyada sürekli olan hiçbir şey yoktur; kıyamet gününde dünya da değişecektir; kalıcı olan yalnız Allah'tır. Bir âyette şöyle buyurulmuştur: "Bir gün gelecek, yer başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülecek, insanlar gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah'ın huzuruna çıkacaklardır" (İbrâhim 14/48; ayrıca bk. Rahmân 55/26-27).

9-10. Yüce Allah, kıyametin kopacağını ve âhirette ölülerin diriltileceğini insanların daha kolay kavrayabilmeleri için 9-26. âyetlerde ibret verici bir olaya, "Ashâb-ı Kehf" kıssasına yer vermektedir.

Kehf "dağda bulunan büyük ve geniş mağara"; Ashâb-ı Kehf ise, "mağara arkadaşları" demek olup bir mağarada yıllarca uyutulduktan sonra tekrar uyandırıldıkları haber verilen kişiler" hakkında kullanılmıştır. Rakîmin ne olduğu hakkında kaynaklarda farklı görüşler yer almaktadır: Sözlükte rakîm "yazılı belge, kitâbe" anlamına geldiği için, "Ashâb-ı Kehf'in adlarının veya maceralarının yazılıp mağaranın kapısına yerleştirilmiş bulunan bir kitâbe, taş veya madenî levhadır" diyenler olduğu gibi, Ashâb-ı Kehf'in içinde bulunduğu vadinin veya dağın ya da memleketlerinin, hatta köpeklerinin adı olduğunu ileri sürenler de vardır (krş. Taberî, XV, 197-199; A. J. Wensinck, "Ashâbü'l-Kehf", İA, IV, 372; Ömer Faruk Harman, "Ashâb-ı Kehf", İFAV Ans., I, 167).

Bazı hadis kaynaklarında Ashâb-ı Rakîm'in, Ashâb-ı Kehf'in dışında üç kişilik bir topluluk olup yağmurlu bir günde bir mağaraya sığınan, bir kayanın yuvarlanıp mağaranın ağzını kapatması üzerine yaptıkları iyilikleri anarak Allah'a yakaran ve duaları kabul edilerek mağaradan kurtulan kişiler olduğu da nakledilmektedir (Buhârî, "Enbiyâ", 52; Müsned, IV, 274). Ancak bu sûredeki anlatım ve olaylar dizisi böyle bir yoruma uygun düşmüyor, söz konusu hadis bir başka olayla ilgili olmalıdır.

Ashâb-ı Kehf'in, Hz. Îsâ'nın dinine mensup gençler olduğuna dair çeşitli rivayetler bulunmakla birlikte (Taberî, XV, 200) Kur'an-ı Kerîm, bu konuda açıklama yapmamış, ancak ibret alınması için bazı yönleriyle tasvir etmiştir. Olay kısaca şöyledir: Putperest bir kavmin içinde Allah'ın varlığına ve birliğine inanan birkaç genç, bu inançlarını dile getirip putperestliğe karşı çıkmış, onların zulüm ve baskılarından korunmak için bir mağaraya sığınmışlar; yanlarındaki köpekleriyle birlikte mağarada derin bir uykuya dalan bu gençler muhtemelen 309 yıl sonra uyanmışlardır. Burada bir gün veya daha kısa bir süre uyuduklarını sanan gençler, içlerinden birini yiyecek almak üzere şehre gönderdiklerinde, onların durumunu öğrenen insanlar Allah'ın vaadinin hak olduğuna ve kıyametin mutlaka geleceğine inanmışlardır. Kıssanın ana hatları bu olup ileride âyetlerin tefsirinde daha geniş olarak tekrar ele alınacaktır.

Kur'an-ı Kerîm olayın nerede ve ne zaman meydana geldiğine dair bilgi vermediği gibi, bu gençlerin sayıları hakkındaki iddiaları da, "karanlığa taş atma" yani bir bilgiye dayanmadan gelişigüzel yapılan bir tahmin olarak nitelemekte ve bunu ancak Allah'ın bilebileceğini haber vermektedir (bk. âyet 22).

Ölümden sonra dirilişin bir misali olmak üzere uzun süre uyuyup da yeniden uyanma hadisesi İslâm'ın dışındaki diğer bazı dinlerde de mevcuttur. Hint kutsal kitaplarında bir tek kişinin uzun süre uykuda kalması olayına rastlandığı gibi, yahudilerin kutsal kitabı olan Talmud'da da bir şahsın yetmiş yıl, bir başkasının altmış yıl uyuduktan sonra tekrar uyandıkları anlatılmaktadır. Aynı hadise Hıristiyanlık'ta "Efes'in yedi uyurları" adıyla anılmaktadır (Ömer Faruk Harman, "Ashâb-ı Kehf", İFAV Ans., I, 167).

Medine'deki yahudi âlimlerinden Ashâb-ı Kehf hakkında bilgi alan Mekkeliler, olayı hayret verici buldular ve Hz. Peygamber'i imtihan etmek için olay hakkında ona sorular sordular. Kıssa bu sorulara cevap olarak nâzil oldu. Allah tarafından Hz. Peygamber'e yöneltilen 9. âyetteki soruya bakıldığında onun da olayı şaşırtıcı bulduğu anlaşılmaktadır. Ancak onun bu durumu olayın niteliğinden yani ilginç oluşundan kaynaklanıyordu.

Kehf Suresi İlk 10 Ayet

Kur’an’da 18. sırada olan Kehf Suresi 110 ayetten oluşmaktadır. Kehf suresinin fazileti ile ilgili bir çok hadis vardır. Özellikle bir hadisi şerifte Kehf suresi ilk 10 ayeti hakkında şöyle buyurulmaktadır;

“Kehf suresi’nin başından on ayet ezberleyen kimse deccâlden korunmuş olur.” (Müslim)

Bu hadisi şerife göre surenin ilk 10 ayeti ezberlenerek namazlarda veya başka zamanlarda okunabilmektedir. Namazlarda Fatiha’da sonra bir zammı sure olarak kısa bir sure veya uzun ayetler okunabildiği için Kehf suresinin ilk ayetleride okunabilir.

Kehf Suresi ilk 10 ayeti okunuşu

1- Elhamdu li(A)llâhi-llezî enzele ‘alâ ‘abdihi-lkitâbe velem yec’al lehu ‘ivecâ(n)
2- Kayyimen liyunzira be/sen şedîden min ledunhu veyubeşşira-lmu/minîne-llezîne ya’melûne-ssâlihâti enne lehum ecran hasenâ(n)
3- Mâkiśîne fîhi ebedâ(n)
4- Veyunzira-llezîne kâlû-ttehaza(A)llâhu veledâ(n)
5- Mâ lehum bihi min ‘ilmin velâ li-âbâ-ihim(c) keburat kelimeten tahrucu min efvâhihim(c) in yekûlûne illâ keżibâ(n)
6- Fele’alleke bâhi’un nefseke ‘alâ âśârihim in lem yu/minû bihâzâ-lhadîśi esefâ(n)
7- İnnâ ce’alnâ mâ ‘alâ-l-ardi zîneten lehâ linebluvehum eyyuhum ahsenu ‘amelâ(n)
8- Ve-innâ lecâ’ilûne mâ ‘aleyhâ sa’îden curuzâ(n)
9- Em hasibte enne ashâbe-lkehfi ve-rrakîmi kânû min âyâtinâ ‘acebâ(n)
10- İz evâ-lfityetu ilâ-lkehfi fekâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten veheyyi/ lenâ min emrinâ raşedâ(n)

Kehf suresi Arapça

Kehf suresi

Kehf Suresi ilk 10 ayeti anlamı

1- Hamd, kuluna Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah’a mahsustur.
2,3,4- (Allah onu), katından gelecek şiddetli bir azap ile (inanmayanları) uyarmak, salih ameller işleyen mü’minleri, içlerinde ebedi olarak kalacakları güzel bir mükâfat (cennet) ile müjdelemek ve “Allah bir çocuk edindi” diyenleri de uyarmak için dosdoğru bir kitap kıldı.
5- Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.
6- Demek sen, bu söze (Kur’an’a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!
7- İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet yaptık.
8- Biz, elbette (zamanı gelince) yeryüzündeki her şeyi bir kuru toprak haline getireceğiz.
9- Yoksa sen, (sadece) Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakîm’i mi bizim ibret verici delillerimizden sandın?
10- Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” demişlerdi. 

Kehf suresinin faziletleri ile ilgili hadisler

“Kim, Kehf sûresini indirildiği gibi okursa sûre, kıyamet gününde onun için bir nûr olur” (Beyhaki)

“Size bir sûre haber vereyim mi ki, azamet semâ ile arz arasını doldurmuş, onu yetmişbin melek teşyî etmiştir? O sûre Kehf süresidir. Kim cuma günü bu sureyi okursa Allah onu öteki cumaya kadar bu sûre ile mağfiret eder, sonun da üç gün de ziyâdesi vardır…” (Suyuti)

“Kim, Kehf suresinin son on ayetini okursa deccâlin fitnesinden korunur” (Müsned)

“O, sekînettir (huzur verendir), Kur’an okunduğu için inmiştir” (Buhari) 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır