sokrates in savunması nedir / Sokrates’in Savunması Özeti – Platon (Eflatun) - Türk Dili ve Edebiyatı

Sokrates In Savunması Nedir

sokrates in savunması nedir

SOKRATES'İN SAVUNMASI ÜZERİNE Etimoloji olarak yunanca bir kelime olan Apología Sokrátus eserin orijinal adıdır. Antik Yunancadaki Apologia kelimesi savunma anlamına gelmektedir. Sokrates’inSavunması’nın İngilizcesi apology, Fransızca ve Almancası is e apologie olarak geçer. Bu kelimeler kendi dillerinde özür dileme anlamını içermesine karşın Apologia kelimesi Yunancada batı dillerinde olduğu gibi özür dileme anlamını taşımamaktadır. Yani İngilizcedeki Apology kelimesi bir çeviri değil bir “transliterasyon” yani “başka alfabeyle yazma ”dır. Eser içersinde de görülebileceği gibi Sokrates konuşmasında özür dilemez veya pişmanlık göstermez. Sadece inandığı değerler adına savunmasını yapar. Sokrates’in Hayatı Sokrates; (MÖ ; Atina-MÖ ,Atina), Antik Yunan filozofudur. Özel yaşamına ilişkin fazla bir şey bilinmemekle beraber; alçakgönüllü olduğu, alışkanlıklarından ve felsefeden başka bir uğraşı olmadığı bilinir. Sokrates, başta öğrencisi Platon olmak üzere Yunan gençleri üzerinde özentiye varan derecede yükselen bir etki yaratır. Sokrates’in yaşamının en belirgin olaylarından biri MÖ yılında hakkında açılan davadır. Platon’un Sokrates’in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkûm edilir. Sokrates, yazılı bir kaynak bırakmamıştır. Yaşamı ve düşünceleri ile ilgili bilgiler Aristophanes, Platon ve Ksenophon gibi ardıllarının yazdıkları ve Sokrates’in ölümünden sonra dünyaya gelen Aristoteles’in dolaylı anlatımlarıyla günümüze ulaşmıştır. Felsefi Anlayışı ve Sokratik Yöntem Sokrates ile arkadaşı Khairephon bir gün Delphoi tapınağındaki kâhine gider. Khairephon; “Sokrates’ten daha bilgin biri var mıdır?” diye sorar. Yoktur cevabını alırlar. Bunun üzerine Sokrates acaba Tanrı, kâhinler aracılığıyla ne demek istedi düşüncesine kapılır. Bu düşünce yolculuğunda kendinden daha bilge birini bulmaya çalışır. Politikacılarla, şairlerle, ozanlarla, ustalarla ve zanaatkârlarla görüşür. Lakin kimsenin her şeyi tam ve eksiksiz olarak bilmediği kanaatine varır. Kendisinin de bir şey bilmediğinin farkında olduğundan bahisle kendini onlara göre daha bilgili varsayar. Çünkü kendisi en azından hiç bir şeyi bilmediğinin farkındadır. Bunu da şu sözleri ile anlatır. “En son, ustalara gittim: çünkü kendimin bir şey bilmediğimin farkında olduğum gibi, onların da hem çok, hem iyi şeyler bildiklerine emindim. Bu sefer aldanmamışım; onlar benim bilmediğim birçok şeyleri gerçekten biliyorlardı ve bunda hiç şüphesiz benden daha bilgin idiler. Ama Atinalılar, gördüm ki iyi ustalarda da şairlerdeki kusur var; kendi işlerinin eri oldukları için en yüksek şeylerden de anladıklarını sanıyorlar, böyle sandıkları için de asıl bilgileri gölgede kalıyordu, o kadar ki Tanrının sözüne geldim, onlar gibi bilgin, onlar gibi de bilgisiz olmaktansa, bilgilerini de, bilgisizliklerini de edinmeyip olduğum gibi kalmak daha iyi değil mi? diye düşündüm; gerek kendime, gerek Tanrı sözüne cevap vererek, benim için olduğum gibi kalmak daha iyi, dedim.” Sokrates felsefesi ve düşünce tarzı, hakikati –gerçek doğruyu – aramak üzerine kuruludur. Öncelikle doğru olduğu kabul edilen bir sav ele alınır. Sorular sorularak mantıksal, dilsel çözümlemeler ve örneklemelerle bu sav çürütülmeye çalışılır. Önceki doğru kabulden daha güçlü ve eksiksiz bir sav ileri sürülür. Bu şekilde sorular ve örneklerle birlikte yeni savlar çürütülmeye çalışılarak sonuca ulaşılamayan bir hakikat arayışı devam eder. Bu kısır döngü Sokratik düşünce yöntemi ya da sokratikyöntem olarak adlandırılır. Sokratik düşünce yöntemi üç temel tez üzerine kuruludur I. Yanlış savları ve mantıksal tutarlılığı olmayan örneklemeleri ayıklama sağlıklı düşüncenin oluşturulmasında ilk adımdır II. Bilgiyi açığa çıkarma (Maieutic) yani doğurtma ikinci adımdır. Sokrates kendisini bir ebe gibi görerek bilgiyi doğurtmak görevinin Tanrı tarafından kendine verildiğini ileri sürer .Buna şöyle açıklık getirir “Her ne kadar başkalarını sorgulasam da, bende hiçbir bilgelik bulunmamaktadır. Bu yüzden, kendimden bir şeyleri gün ışığına çıkaramamak bakımından ebeyle ortak bir eksikliğimin olduğu doğrudur. Bunun nedeni şudur: Tanrı beni bir ebe olarak hizmet etmeye zorlamaktadır, ancak doğurma yetisini benim elimden almıştır. Yani bir ebe gibi ben yeni bir düşünce oluşturma ya da doğurma yerine onun açığa çıkmasına yardım ederim Bu nedenle bende, ne bir bilgelik ne de işte ruhumun çocuğu diyebileceğim bir buluş bulunur. Benimle çoğu zaman birlikte olanlardan kimileri, başlangıçta hemen hiçbir şey bilmez görünür; ancak tartışmalarımızla yavaş yavaş ilerledikçe, Tanrının verdiği bu ayrıcalığa sahip olmuş tüm bu insanlar, benden bir şey öğrenmedikleri pek belirgin olmakla birlikte, kendilerine olduğu denli başkalarına da şaşırtıcı gelen hızlı bir ilerleme kaydederler. Gün ışığına çıkarmış oldukları birçok doğruyu, onlar kendi içlerinden çıkarıp kendi başlarına bulmuşlardır. Ancak doğurtmak Tanrının, bir de benim işimdir” (Teheaetetus, e; a).”1 sözleri ile anlatır. III. Daimonion’un yol göstermesi Daimonion İlk Çağ Yunan Felsefesinde Tanrı ile İnsan arasında insanlara yol gösteren ve onlara kendi kaderlerini değiştirebilecekleri inancını veren yarı tanrısal, ruhi bir varlıktır. Sokrates’in Daimonion’u; “Yalnızca Sokrates’e özgü olan ve olumlu bir şey önermekle ya da Sokrates’i belli bir şeye yöneltmekle birlikte, onu bazı şeyleri yapmaktan alıkoyan gizemli güç, kutlu deruni belirti, Tanrı sesi.” şeklinde tanımlar Sokrates’in Daimonion’u Sokratik düşünce yönteminin tanrısal ve tinsel dayanağını oluşturur. “Sokrates, soru-cevabı temel alan ve verilen yanıtların mantıksal tutarlılığını irdeleyen diyalektik ağırlıklı yönteminin ilk öğesinde ussallığı ön plana çıkaran bir filozof olarak görünmesine karşın, yönteminin ikinci öğesini oluşturan anımsama temeline dayalı doğurtma söylemi ve yönteminin üçüncü öğesini imleyen Daimonion’un esini anlayışıyla, adeta mistik eğilimli peygamberimsi bir kimlikle karşımıza çıkmaktadır.” Sonuç itibarıyla; Sokrates’i anlama ve tanıma problemi hala bir cevaba kavuşmamış olsa da, O İlkçağ Yunan Felsefesinde ruh kavramını ilk kullanan, sorgulanmamış ve incelenmemiş bir hayatın değerini yok kabul eden bir filozof olup, etiğin kurucusu olarak karşımıza çıkar. Sokrates’in Savunması Platon tarafından yazılan Sokrates’in Savunması; Sokrates’in özel hayatı, felsefesi ve ahlak anlayışı hakkında en temel ve kapsamlı bilgiyi bize sunar. Bununla birlikte yaşadığı döneme ait toplumsal, siyasi ve hukuki birçok temel öğeyi barındırır. Sokrates’i yargılayan Mahkeme: Atina’da, otuz yaş üzeri mülk ve köle sahibi erkekler arasından kurayla seçilmiş Atina Yurttaşı tarafından kurulur. Bilindiği gibi özgür yurttaşların böyle bir hakkı var. Köleler zaten yurttaş olarak kabul edilmiyor. Bu Mahkeme Beşyüzler Meclisi olarak da bilinir. Jüri sistemli yargılamanın temelini oluşturur. Bununla birlikte ceza yargısının amacı arasında yer alan kamu düzenini ve güvenliğini, hukuk devletini, toplum barışını korumak Beşyüzler Meclisi’nin önemli görevleri arasındadır. Lakin Sokrates’in yargılanması sırasında Beşyüzler Meclisi bu görevlerini yerine getirmek yerine siyasi etkiler ile hareket etmiştir. Burada egemen yapı eşit yargılama üzerine gölgesini düşürmüş Mahkeme İşleyişi: Davaları yurttaşlık hakkına sahip şahıslar açar. Suçlayıcı iddialarını dile getirir. Suçlanan savunmasını yapar. Suçlanan, suçlayıcıya sorular yöneltebilir. Tanık gösterebilir. Savunma sonunda mahkeme suç varsa suçu ve suçluyu belirler. Bunun üzerine taraflar uygun bir ceza önerir. Mahkeme önerilen cezalardan birini hükmeder. Mahkeme kararı sorgulanamaz, kesindir ve hemen infaz edilir. Yurttaşlar cumhuriyeti olmasından dolayı Atina’da kamu davası bulunmayıp kişisel suçlama sistemi vardı. Herhangi bir kişi İngiliz Hukukunda olduğu gibi başka bir kimseyi suçlayabilmekte idi. Atina’da bu usule karşı koruyucu önlem olarak haksız şikâyet durumunda müşteki aleyhine para cezası yer almaktaydı. Sokrates’in savunmasında suçlayıcılar; Meletus, Anytus ve Lycon’dur. Ancak Anytus ve Lycon, Sokrates aleyhine oy toplamaktadır. Sokrates ile asıl muhatap olan ve suçlamalarda bulunan Meletus’dur. Meletus Savunma sırasında sorulan sorulara sadece alaycı ve suçlayıcı şekilde cevaplar vermiş, hâkimlere, savcılara ve jüriye karşı ise pohpohlayıcı bir yol izlemiştir. Bununla birlikte Anytus ve Lycon, Sokrates aleyhine oy kullanılmasını için Beşyüzler Meclisi içerisinde itibarlarını kullanmışlardır. Suçlayıcıların, Sokrates’e karşı böyle bir tutum sergilemelerinin sebebi ilerde anlatılacağı üzere Sokrates’in kendisini, diğer insanları, hayatı ve Atina’yı sorguluyor olmasıdır. Bu sebeple, Anaksagoras’a karşı yapılan iddialar aynı şekilde Sokrates’e de yöneltilmiştir. Suçlanan ve Savunma: Suçlanan Sokrates‘dir. Savunmasını iki bölümde yapar. Birinci bölümde, o anki suçlayıcıların iddialarını konu alır. İnsanları eğitmek için hiçbir şekilde para almadığını buna kanıt olarak fakirliğini gösterir. Meletus’a sorular sorar, kendisinin kötü olmadığını, bilerek gençleri ifsat etmediğini, bilmeyerek yapmış ise de bunun dava konusu olamayacağını, yalnızca Meletus’un uyarması gerektiğini belirtir. Yeni Tanrılar uydurmadığını, tanrılara inanmayan birinin Tanrının çocuklarına ve kâhinlerine de inanamayacağını açıklar. Kendisinin insanları bu kadar sorgulamasının da Tanrıların emri olduğunu söyler. İkinci bölümde ise Atinalıları kendisi aleyhine eskiden beri tahrik edenlere karşı savunma yapar. Savunmasını ise “O halde, Atinalılar, siz Tanrının bir vergisi olan beni mahkûm etmekle ona karşı bir günah işlemeyiniz dediğim zaman, sizin sandığınız gibi kendimi değil, sizi düşünüyorum. Çünkü gülünç bir benzetmeye müsaade edin, beni öldürürseniz, hem büyük, hem cins, ama büyüklüğünden dolayı ağır ve dürtülmek isteyen bir ata benzeyen devleti yerinden oynatmak için, Tanrının musallat ettiği benim gibi bir at sineğine kolay kolay bir halef (yerine) bulamazsınız, ben Tanrının, devletin başına musallat ettiği bir at sineğiyim, her gün her yerde sizi dürtüyor, kandırıyor, azarlıyorum; peşinizi bırakmıyorum. Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız; onun için, size kendinizi benden yoksun bırakmamanızı tavsiye ederim.” sözleri ile örnekleyerek, devletin yerinde durmasını, yavaşlamasını, huzur içinde sakinleşmesini engellediğini anlatır. Devleti hareket halinde tuttuğunu, devletin geleceğinin buna bağlı olduğunu ve bu sebeple kendisinin insanları rahatsız ettiğini, bunun Tanrı tarafından kendisine verilmiş bir emir olduğunu açıklar. Sokrates’e göre yasalar Onu suçlu görebilir ama esas suçlu yasalardır. Cezalar: Sokrates’in Savunması üzerine Beşyüzler Meclisi’nde oylama yapılır ve 30 oy fark ile Sokrates suçlu bulunur. Meletus ölüm cezası önerir. Sokrates’e ne ceza önereceği sorulur. Yaptığı fiilin ancak bir ödüle ( Devlet tarafından bedava bakılma gibi) layık olabileceğini belirterek, sürgün istemediğini çünkü Atina’dan başka yerde istese de yaşayamayacağını, hapis cezasına ve köleliğe yaşlı olması sebebiyle dayanamayaca- ğını, fakir biri olması sebebiyle de ancak bir mina (o dönem para birimi) ödeyebileceğini anlatır. Sonra ise arkadaşlarının kefil olması sebebiyle 30 mina para cezası önerir. Sokrates hakkında ölüm cezasına karar verilir. İnfaz: Atina’da infaz işlemi 24 saat içinde uygulanır. Ancak Sokrates’in ölüm cezasının infazında mahkemeden bir gün önce Atinalılarca kutsal sayılan Delos Görevi’nin yıldönümü olması sebebiyle devlet kadırgası Girit’e Apollo Tapınağına yola çıkmıştır. Bu süreçte infazlarla şehri kirletmek yasaklanmış olduğundan Sokrates bir ay kadar hapishanede bekletilir. Sokrates bu müddet içersinde dostları ile eskisi gibi görüşür ve tartışmalar yapar. Dostları kaçması için tüm tedbirleri alır; fakat O devletin kanunlarına uymak gerektiğini ileri sürerek ret eder. Son gün akşama kadar sakin bir fikir havasında geçer. Vakti geldiğinde Sokrates’in öğrencisi ve dostu Kriton yanında kölesine işaret eder. Köle dışarı çıkar ve zehri verecek olanla geri gelir. Zehri veren ne yapması gerektiğini söyler. Sokrates kadehi eline alır almaz, irkilmeden, tiksinmeden son damlasına kadar içer. Bacakları ağırlaşıncaya kadar dolaşır. Sonra adamın dediği gibi sırtüstü uzanıp yatar. Zehri veren adam, eliyle ayaklarını ve bacaklarını birkaç sefer yoklar. Vücudu yavaş yavaş soğur ve katılaşır. Sokrates hissetmez, karnından aşağısı çoktan soğumuştur ki, gözlerini açar ve şu son sözlerini söyler: “Kriton, Askulpios’a bir horoz borçluyum, borcumu ödemeyi unutmazsın değil mi? Diyalog Suçlamalar üzerine yapılan konuşma (1. bölüm) Sokrates, kendisini suçlayanları ikiye ayırır: mahkemede suçlayanlar ve "eskiler". Kendi savunmasını yaptığı bu ilk bölüm eski suçlayıcılarına karşı gelişir. Davayı açan Meletos’un da bu eski suçlayıcıların sözlerine kandığını iddia eder. Sokrates suçlayıcılarının kendisi hakkında şöyle konuştuklarını iddia eder: “Sokrates hem yerin altındakileri hem de göktekileri araştırır. İşgüzarın biridir. Bu nedenle de suçludur. Başkalarına da aynı şeyleri öğreterek, kötüyü iyiymiş gibi gösterir.” Bu eski suçlayıcılardan sadece komedya yazarı Aristophanes’in adını verir. Sokrates'e göre Atina’da adının çıkmasının bir sebebi vardır: bilgeliği. Ancak bunu kendini beğenmişlik olarak değil, bir olgu olarak sunar. Bilgeliğini ise Delphoi’deki kahinin sözlerine dayandırarak şu olayı anlatır: •Sokrates'in arkadaşlarından Khairephon Delphoi'a gider ve dünyada Sokrates'ten daha bilge biri olup olmadığını sorar. Aldığı yanıt ise olmadığıdır.[12] Bu kehaneti kabullenemeyen Sokrates kendinden daha bilge olabileceğini düşündüğü devlet adamları, ozanlar ve zanaatkârlar ile konuşmak ve kehaneti çürütmek için yollara koyulur. Sokrates, bilge olduğunu sandığı ya da kendini bilge sanan bu insanların aslında bilge olmadıklarını anladıktan sonra, onlara bilge olmadıklarını ispatlamaya başlar. Böylece kendine birçok düşman edinir. Hiçbir şey bilmediği halde kendini bilge sanan bu insanlardan tek farkının “hiçbir şey bilmediğini bilmesi" olduğunu söyler. İşte onun gerçek bilgeliği bu bilinçtir. Ancak bu tutum bilgeliklerini çürüttükleri insanlar tarafından bir bilge olarak sanılmasına yol açar. Edindiği düşmanlıkların sebebi de budur. •Sokrates; Meletos, Anytos ve Lykon’un tüm bu anlatılanları temel alarak kendisine saldırdıklarını söyler. Meletos’unozanlar, Anytos’un zanaatkarlar ve devlet adamları, Lykon’un ise hatipler adına ona karşı olduklarını monash.pw suçlayıcılara karşı savunmasını bitirdikten sonra şimdi sıra yeni suçlayıcılara gelmiştir. Baş suçlayıcısıMeletos'a yönelik ilk eleştirisini sunar: “ Ben de ey Atina erleri, Meletos’un ordubozanlık yaptığını söylüyorum. Çünkü ciddi konuları alay konusu yapıyor, insanları kolayca mahkemeye vermeye kalkışıyor, aslında hiç ilgilenmediği konularda kendini gayretli ve endişeli gösteriyor.” • •Daha sonra, Meletos ile soru cevap şeklinde gelişen diyaloga girer. İnsanların hiçbir kötülüğü bilerek yapmadıklarından bahseder. Eğer ölüme mahkum edilirse, soylu ama hantallığı ve miskinliğiyle bir at sineğinin sokarak uyandırmasına muhtaç kocaman bir ata benzettiği bu kente kente kendini adamış birinin kaybedileceğinden bahseder. Gençleri yoldan çıkarttığı iddialarına karşı, yoldan çıkarılanları ya da onların yakınlarını mahkemede göremediği argümanını dile getirir. Kötü bir muamele görmüşlerse, neden kendisinden intikam alma peşinde olmadıklarını sorar. Savunmasının sonlarına doğru yargıçlara neden gözyaşı dökerek yalvarmadığını, çocuklarını veya evinden herhangi birini neden merhamet dilemek için şahit olarak çıkarmadığını açıklar. Tüm bunları yapmanın kendisine yakışmayacağını belirtir. •Karar •Sokrates az bir farkla suçlu bulundu. Platon eserde yargıç sayısından veya oy sayısından bahsetmez ancak Sokrates, 30 oy daha almış olsa serbest kalacağını belirtir. Pek çok akademisyene göre hakimlerin oranı 'e 'dir ve Sokrates 'e oyla ölüm cezasına mahkûm edilir. •Ceza üzerine yapılan konuşma (2. bölüm) •Antik Yunan medeniyetinde hem savunmanın, hem de iddia makamının bir ceza önermesi geleneği vardı. Mahkeme heyeti bunlardan birini seçebiliyordu. Bu bölümde Sokrates ceza önerisi ile mahkeme heyetini daha da fazla kızdırır. •Sokrates konuşmasına sonuçtan dolayı öfkelenmediğini söyleyerek başlar. 30 oy daha almış olsa serbest kalacağını söyler. Meletos'un 1'e 5 oranını zar zor yakaladığını ve bin drahmi para cezasından kurtulduğunu hatırlatarak kara mizah yapar (O günlerde mahkemelerin önemsiz davalarla meşgul edilmesini önlemek için; yargıçların oyları 1'e 5 oranına ulaşmazsa, iddia makamı ağır cezalara çarptırılıyordu). •Meletos, Sokrates için idam cezası ister; Sokrates ise ceza yerine kendisine Prytaneion’da (Atina'daki önemli konsey binalarından biri) sürekli bedava yemek verilmesini teklif eder. Neden başka bir şey teklif etmediğini ise şu şekilde açıklar: Hapis cezası teklif etmez çünkü bir otorite altında bir köle gibi yaşamak istemez. Para cezasını ödeyemeyeceğini söyler. Sürgünü şiddetle reddeder. Atina’da bile dili yüzünden zor barındığını, gideceği yerlerde de aynı şeyle karşılaşacağını ifade eder. •Mahkeme üyelerine yönelik yapılan konuşma (3. bölüm) •Sokrates lehine ve aleyhine oy verenler için konuşmalar yaparak savunmasını sonlandırır. •Ölüm cezası lehine oy verenlere •Zaten az ömrü kalmış biri için ölüm cezasını uygun görenlere bu kararlarının doğuracağı neticeleri gösterir. Yaşlı ve aslında öyle olmamasına karşın “bilge” birini öldürmekten başkalarının ceza verenleri sorumlu tutacaklarını belirtir. Mahkeme huzurunda kendini küçük düşürmemesinin ve yalvarmayışının aslında gerçek öldürülüş sebebi olduğunu açıklar. Bunları yapmaktansa ölmeyi yeğleyeceğini belirtir. Cezasına oy verenlere son olarak bir kehanette bulunur. İdamından sonra başlarına çok daha büyük belalar açılacağını söyler. •Ölüm cezası aleyhine oy verenlere •Yaşaması lehine oy verenlerle Sokrates sohbet eder. İlahi gücün sesinin ona yanlış bir şey yaptığında hep karşı çıktığını, ancak tüm bu olaylar içinde hiç karşı çıkmadığını, yani aldığı bu kararın iyi bir şey olduğunu ve bir işaretle engellenmediğini söyler. Ölümü iki ihtimalle değerlendirir: Hiçlik veya ruhun göç etmesi. Ölüme soğukkanlılık ile yaklaşır hatta memnuniyetini dile getirir. •Son olarak yeniden suçlayıcılarına dönerek onlara kızgın olmadığını söyler ve onlardan bir şey rica eder. Eğer gelecekte oğulları erdem yerine paraya daha çok değer verir ya da sahte bir bilgelik hissine kapılırlarsa, kendilerini bilmezlerse, yapmaları gerekeni yapmazlarsa; oğullarına, kendisinin suçlayıcılarına davrandığı gibi davranmalarını öğütler. • •Cezanın infazı •Sokrates mahkeme karşısında savunmasını yapar. Hayatının geri kalan kısmını felsefeden yoksun veya sürgünde geçirmektense; başlangıçta kimsenin idam etmeyi düşünmediği, sadece susturulması ve af dilemesi hedeflenen filozof, prensiplerine ters düşmeyerek ölümü tercih eder. •Antik Atina’da, bahar aylarında Apollon onuruna kutlanan bayramlara gemiyle bir elçi gönderilirdi. Yasalara göre geminin gidiş-geliş süresi içerisinde ölüm cezalarının infazı yasaktı. Gemi limandan ayrıldıktan 1 gün sonra mahkûm olan Sokrates’in infazı 30 gün gecikmeyle yerine getirildi. Bu süreç içerisinde başta Kriton’un olmak üzere arkadaşları yardımıyla kaçabilme şansı olmasına karşın Sokrates kaçmayı reddetmiş ve yasalara uymuştur. Bu sayede kendi düşünce ve değerlerine aykırı bir tutum sergilememiştir. Bu yaklaşım ve karar Sokrates’in Savunması’nın devamı niteliğinde olan Platon tarafından yazılmış Kriton diyalogunda açıkça sergilenir. Sokrates baldıran zehirini kendi isteğiyle içerek hayatına son vermiştir. •Mahkeme kayıtları üzerine •Mahkeme kayıtları günümüze ulaşmamıştır. Sokrates’in konuşmasına yönelik günümüze ışık tutan iki kaynak vardır. Bunlar Platon ve Xenophon tarafından yazılan savunmalardır. Platon mahkeme esnasında orada bulunmuştur ancak eseri bir mahkeme tutanağı olarak görmek hatalı olur.

Eser, Yunan filozof Platon tarafından yazılmış, Sokrates’in bir grup Atinalı tarafından şehrin tanrılarına inanmayışı ve gençlerin ahlakını bozması gerekçesiyle suçlanışını, Atina demokrasisi tarafından yargılanışını ve cezalandırılmasını konu alır.

Atina-Sparta arasındaki Peloponez Savaşı sonrasında şehri tekrar inşa edebilmek için yasalar revize edildi. Böyle bir dönemde yaşam tarzı “felsefe yapmak” olarak özetlenebilecek olan Sokrates; soruları, eski hikmetleri bazen denetleyen, bazen çürüten sorgulayıcılığı ve Atina’nın önde gelenlerine yönelttiği eleştirileriyle birçok düşman kazandı. Oligarşinin yerine demokrasi gelmiş olmasına rağmen, hâlâ yeniden yapılanmaya çalışan Atina demokrasisi; Otuz Tiran’ın kovulmasında etkin rol oynamış, Atina ordusunda komutan olarak hizmet etmiş Anytos ve Atinalı aristokrat Lykon ile Meletos adlı bir genç tarafından “Gençlerin ahlakını bozmak ve dinsizlik” suçlamalarıyla açılan dava sonucunda, Beşyüzler Meclisi kararıyla M.Ö. ’da ölüme mahkûm edilmiştir.

Sokrates'in Savunması - Hasan Ali Y&#;cel Klasikleri
Sokrates'in Savunması - Hasan Ali Y&#;cel Klasikleri
Sokrates'in Savunması - Hasan Ali Y&#;cel Klasikleri

Sokrates'in Savunması - Hasan Ali Y&#;cel Klasikleri

sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır