genel af kapsamına girmeyen suçlar / Türkiye'de genel af - Vikipedi

Genel Af Kapsamına Girmeyen Suçlar

genel af kapsamına girmeyen suçlar

fazla oku

Koronavirüs salgını nedeniyle açık cezaevlerindeki mahkumların 2 yılda 12 kez uzatılan izinleri artık yenilenmeyecek.

31 Mayıs  tarihinden itibaren açık cezaevi izinleri sona erecek mahkumlara hapishanelere dönmeleri için tebligat gönderilecek, dönmeyenler ise firari sayılacak.

Ancak Kovid izinlerinin sona ermesiyle yatak kapasitesinin yetersiz kalma riski bulunuyor.

Kapasite bin , toplam tutuklu ve hükümlü bin

Adalet Bakanlığı'na bağlı Ceza ve Tevkifevleri (CTE) Genel Müdürlüğü'nün 5 Mayıs tarihinde güncellediği verilere göre Türkiye'de kapalı ceza infaz kurumu, 86 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 10 kadın kapalı, 7 kadın açık ve 8 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam  ceza infaz kurumu var.

Bu kurumların toplam kapasitesi bin kişi. Oysa Türkiye'deki tutuklu ve hükümlü sayısına ilişkin veriler, mevcut kapasitenin üzerine çıkıldığını gösteriyor.

Öyle ki Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye'de -Kovid iznine ayrılan hükümlüler dahil- bin tutuklu ve hükümlü var.

Bu kişilerin 96 bin 'i açık ceza infaz kurumunda, bin 'ü ise kapalı ceza infaz kurumlarında bulunuyor.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü- görsel 2

Görsel: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü

bin 'i hükümlü, 38 bin 'si tutuklu

Yine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre infaz kurumlarında kalanların dağılımı ise şu şekilde:

Hükümlü sayısı bin Bu kişilerin  bin 'ini erkekler, 10 bin 'ını kadınlar, 'ini ise çocuklar oluşturuyor.

Tutukluların toplam sayısı ise 38 bin Tutukluların 35 bin 'i erkeklerden, bin 'ü kadınlardan oluşurken, bin 'sı çocuk.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü- görsel 1

Görsel: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü

Hapishanelerdekilerin yüzde 96'sı erkek

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Kasım tarihli açıklamasına göre ise cezaevlerinde bin tutuklu ve hükümlü bulunuyordu.

Cezaevindekilerin yüzde 84,3'ünü hükümlüler, yüzde 15,7'sini de tutuklular oluşturdu. 

Ceza infaz kurumu nüfusunun yüzde 96'sı erkekler, yüzde 4'ü ise kadınlardan meydana geldi.

Hükümlü ve tutuklu sayısı -TÜseafoodplus.info

Hükümlü ve tutuklu sayısı () / Görsel: TÜİK

Suç yılı

Ülkede hapishane nüfusundaki artış ise alarm veriyor. TÜİK verilerine göre özellikle 'da toplam tutuklu ve hükümlü sayısı adeta tavan yaptı.

Sayı yılında düşse de istisnai bir durum söz konusuydu. Düşüşte, Kovid salgını nedeniyle açık cezaevinde kalan denetimli serbestlik kapsamındaki hükümlülerin izne çıkarılması ve infaz paketinde yapılan düzenlemeyle 90 bin kişiye tahliye yolunun açılması etkili oldu.

Ceza infaz kurumu verileri- TÜseafoodplus.info

Avrupa Konseyi Raporu: Türkiye en fazla mahkum bulunan 2. ülke

Avrupa Konseyi'nin çalışması da Türkiye'deki hapishane nüfusunun yüksekliğini gözler önüne serdi.

Lozan Üniversitesi'nin Avrupa Konseyi için yürüttüğü SPACE 1 adlı çalışmada yer alan " Ceza İstatistikleri" raporuna göre Rusya bin mahkumla en fazla mahkum bulunan ülke olurken, onu  bin mahkumla Türkiye izledi.

Türkiye, Avrupa Konseyi'nin 47 üyesi arasında, her bin kişiye düşen tutuklu ve hükümlü sayısında ise ilk sırada yer aldı.

Genel af çıkar mı?

Tutuklu ve hükümlü sayısı arttıkça hükümet düğmeye bastı.

Ülkede son 16 yılda cezaevi açılıp kapasite  bine yükseltildi ancak sorun kaynağında çözülmediği için sonuç alınamadı.

Cezaevleri dolup taşarken, siyaset mekanizmasının nasıl bir yol izleyeceği tartışılıyor.

seçimleri öncesi genel bir affın söz konusu olup olmayacağı da merak konusu. 

Tutuklu ve hükümlülerin durumuna ilişkin yaşananları, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül ve Şiddetle Mücadele Vakfı Başkanı Adem Solak'la ele aldık.

cezaevi hapishane seafoodplus.info

Asıl adı "Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası" olan ancak kamuoyunda "Rahşan Affı" olarak bilinen yasa, 22 Aralık tarihinde Rahşan Ecevit’in önerisiyle çıkartılmıştı. Devlete işlenen suçların dışındaki suçlara erteleme ve şartlı salıverme getiren yasa sonrasında 70 bin kişilik cezaevlerinin doluluğu 40 binlere düşmüştü. Genel af bazı kesimlerin tepkisini çekmiş, cezaevinden çıkan kişilerin bir bölümünün yeniden suça karıştığı da görülmüştü  / Fotoğraf: AA

Tanal: İktidar kanadının adım atmasını bekliyoruz

CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, genel affa ilişkin yorum yapmadı ancak açık cezaevlerindekilerin durumunu değerlendirdi. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün Kovid izinlerinin mayıs sonunda biteceğini açıklamasıyla birlikte mahkumlar ve aileleri tarafından telefon ve mesaj yağmuruna tutulduklarını aktaran Tanal, bu konuda başından beri kalıcı çözümü savunduklarını ve iktidarın açık cezaevindekilerin durumuna ilişkin adım atmasının şart olduğunu ileri sürdü.

"Onlar öneri getirsin, biz destek verelim"

Böyle bir durumda kendilerinin de destek vereceğini kaydeden Tanal, şöyle konuştu:

"2 yıldır dışarıda olup işe giren, kendi işini kuran, evlenen, evlat sahibi olan, en önemlisi hiçbir suça karışmayan, topluma uyum sağlayan insanları, dört duvar arasına hapsederseniz, telafisi imkansız mağduriyetlere yol açarsınız. Yaklaşık bin mahkum ve ailelerinin gözüne günlerdir uyku girmiyor. Belirsizliği ortadan kaldırmamız gerekiyor. Meclis üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Biz bir çözüm önerisi sunduk. Detayları ayrıca konuşulabilir. Şöyle ki: Denetimli serbestlik süresini, bir defaya mahsus olarak, 5 yıla çıkarırsak mağduriyeti engellemiş oluruz. Başka formülleri de konuşmaya hazırız. İktidar kanadının adım atmasını bekliyoruz. Sessiz kalmamalılar. Onlar öneri getirsin, anayasada maddede güvence altına alınan aile kurumunun zarar görmemesi için biz destek verelim."

Mahmut seafoodplus.info

Mahmut Tanal / Fotoğraf: AA

Sarıgül: Af konusu siyasi değil, vicdanidir; Affet Türkiyem

Cezaevindekilerin durumunu gündemde tutan isimlerden olan Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül ise konuyu daha da ileri taşıdı ve genel af çıkarılması gerektiğini savundu. 

Türkiye'nin dört bir yanındaki cezaevlerinden yaptığı çağrısını yineleyerek af konusunun siyasi değil, vicdani bir durum olduğunu ileri süren Sarıgül, "Gelin hep birlikte bir af çıkaralım. Adı da 'toplumsal barış affı' olsun. Affet Türkiyem" diye konuştu.

"Toplumsal barış için af"

Genel affın ülkede giderek artan "kutuplaşma"nın sona erdirilmesi için de gerekli olduğunu ileri süren Sarıgül, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

"Son yıllarda yaşanan ekonomik kriz, işsizlik, eşitsizlik, haksızlık, geçim sıkıntısı ve kutuplaşma nedeniyle toplum gergin, toplum huzursuz, toplumsal barışa ihtiyacımız var. Artık barışmalı, kucaklaşmalı, birbirimizi affetmeli ve helalleşmeliyiz. Siyasi partilere düşen görev, bu ortamın sağlanmasına öncülük yapmaktır. Cezaevleri dolup taşıyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar, eşitsizlik ve haksızlıklar, maddi ve manevi yıkımlara, hatalara, neden oldu. Cezaevindeki kişi sayısı cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamına ulaştı. bin kapasiteli cezaevinde toplam bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu 43 bin kişi yerlerde yatıyor demek, bu başlı başına bir sağlık sorunudur. Bu durum cezaevlerinde hijyen ve beslenme sorunlarına, hastalıklara, intiharlar ve ölümlere neden oluyor. 7 kişilik koğuşlarda 30 - 40 kişi kalıyor. Cezaevleri bırakın ıslah etmeyi en temel ihtiyaçları dahi karşılayamıyor."

Türkiye'nin vicdanına seslendiğini kaydeden Sarıgül, yaptığı toplumsal af çağrısının destek bulacağına inandığını da sözlerine ekledi.

Mustafa Sarıgül TDP kaynak seafoodplus.info

Mustafa Sarıgül / Fotoğraf: TDP 

"Cezaevinden çıkanlar iş bulana kadar devlet yardımı sağlayalım"

Mustafa Sarıgül'e göre affın yanı sıra bu kişilere geçmişi geride bırakıp yeni bir sayfa açma fırsatı da verilmeli. Suçlulara, intikam alınması gereken insanlar olarak değil, topluma kazandırılmaları gereken bireyler olarak bakılması gerektiğini savunan Sarıgül, yaptıkları hatalardan ders çıkaran herkesin ikinci bir şansı hak ettiği görüşünde. Sabıka kaydı düzenlemesi yapılarak bu kişilerin iş bulmalarına da yardımcı olunması gerektiğini savunan Sarıgül, "İş bulana kadar devlet yardımı sağlayalım. Mesleki eğitim verelim. İş kurmak isteyenlere kredi desteğinde bulunalım. Psikolojik danışmanlık hizmeti verelim. Toplumla kaynaşmalarını sağlayalım "dedi.

"9 milyon mülteciye 90 milyar dolar harcayan devletimiz, kader mahkumlarına da yardımcı olmalıdır"

Mültecilere yapılan yardımlara da değinen Sarıgül, "9 milyon mülteciye 90 milyar dolar harcayan devletimiz, kader mahkûmlarına da yardımcı olmalıdır" ifadelerini kullandı. 

"15 Temmuz darbe girişiminden sonra meslekten ihraç edilen 4 bin hakimin verdiği kararlar şüphelere neden oluyor"

Mustafa Sarıgül'e göre yargılamaların hukuka uygun şekilde yapılıp yapılmadığına ilişkin de soru işaretleri var.

Yapılan adli hatalar nedeniyle haksız yere cezaevine düşenlerin bulunduğunu ileri süren Sarıgül, işlediği suç ile aldığı ceza orantısız olan mahkumların durumuna dikkati çekti.

Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın da bu durumu teyit eder nitelikteki bazı açıklamalarına değinen TDP Genel Başkanı, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

"Anayasa Mahkemesi'ne yılında 66 bin civarında başvuru yapılıyor. Bu başvuruların yüzde 73'ten fazlasında adil yargılanma şikayeti var. yılından bu yana verilen toplam ihlal kararları içinde yaklaşık yüzde 77 ile adil yargılanma hakkı ihlali birinci sırada. Mahkemeden çıkan her dört ihlal kararından üçünün hatta biraz fazlasının adil yargılanma hakkından veriliyor olması Türkiye'de iyi işleyen bir adliye sisteminin olmadığını gösterir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaklaşık 4 bin hakim meslekten ihraç edildi. Bu hakimlerin verdiği kararlar şüphelere neden oluyor. Devletin görevi adil yargılamaktır. Her ne sebeple, olursa olsun, adil yargılanmadığı için, bir kişinin dahi, özgürlüğünden mahrum kalması, insani ve vicdani açıdan kabul edilemez."

Cezaevi adalet hapishane seafoodplus.info

Solak: Genel af devlet cinayetidir, aflar yeni failler doğurur

Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) Başkanı Adem Solak ise genel af konusunda farklı görüşleri savundu.

Hapishanedeki bireyleri 40 yıldır incelediğini, 6 bin mahkumla çalıştığını ve bu konuda sayısız çalışma yaptığını belirten Solak, Türkiye'nin mağdurlar cehennemine döndüğünü ileri sürdü ve genel affı "devlet cinayeti" olarak niteledi.

"Şartlı erken tahliye sistemine geçilmeli, genel aftan kaçılmalı"

Adem Solak, mahkumların suçuna ve olayın özelliğine göre değerlendirilip, şartlı erken tahliye sistemine geçilmesi ancak genel aftan kaçınılması gerektiğini ileri sürdü.

Suça ya da kişiye, fiile, olayın özelliğine ve en önemlisi mağdur tarafın rızasına göre affın gündeme gelebileceğini ancak genel affın hiçbir şekilde söz konusu dahi olmaması gerektiğini dile getiren Solak, şu değerlendirmede bulundu:

"Bazı dosyalarda af olur ama şahsa değil devlete karşı işlenen suçlar affedilebilir. Örneğin birey kırmızı ışıkta geçmiştir, tabela kırmıştır, siyasi suç işlemiştir, evrakta sahtecilik yapmıştır, devlet bunları affedebilir. Ama Ahmet'i öldüren Mehmet'i affetme yetkisi ve hakkı devlette yoktur! Devlet bunu nasıl affediyor? Allah, 'Kul hakkıyla gelmeyin' diyor. Devlet, Allah'tan büyük mü? Kulun hakkını diğer kul affedebilir. Allah'ın affetmediğini devlet hangi hakla affediyor. Vatandaşın mağdur olduğu yerde hangi yetkiyle faili affediyorsunuz? Böyle bir hak, hukuk yok. Af kararı siyasi kanaatle verilemez. Bu olsa olsa devletin hukuksuzluğudur. Mağdur tarafın rızası var mı?"

Hapishanelerde sayısız çalışmaya imza atan HEGEM Başkanı Solak'a göre mahkumların çoğu da genel affa karşı. Çünkü bu kişiler bedel ödeyip, vicdanları temiz şekilde dışarı çıkmak istiyor ancak cezalarını çekmediklerinde böyle hissetmiyorlar.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Yeni kişilerin hayatını nasıl riske atarsınız?"

Afların suçun katlanarak artmasına ve cezaevlerinin daha da yetersiz kalmasına neden olduğunu dile getiren Adem Solak, geçmişte uygulanan aflara bakıldığında tablonun net şekilde görüldüğünü aktardı.

Çıkan kişilerin ders almadığını ileri süren Solak, hapishaneye düşenlerin yarısından fazlasının cezaevinden çıktıktan sonra yine suç işleyip içeri düştüğünü aktardı.

Bu kişiler arasında çoğunluğu erken çıkanların oluşturduğunu belirten Solak, "Tarihimiz böyle kara lekelerle dolu. Bir insanın hayatı kutsaldır. Yeni kişilerin hayatını nasıl riske atarsınız?" diye sordu.

Prof. Dr. Adem Solak seafoodplus.info

Prof. Dr. Adem Solak / Fotoğraf: Facebook

"Suçla mücadelede yetersiz kalınıyor"

Gelişmiş ülkelerde affın olmadığına da değinen Adem Solak, aslolanın şiddeti azaltıcı adımlar atmak olduğunu vurguladı ve hükümetin bu konuda "yetersiz" kaldığını savundu.

Yapılması gerekenin suç işleyenleri salmak değil, önleyici tedbirler almak olduğunun altını çizen Solak, suçun önlenmesinin maliyetinin suç sonrası bedele göre 7 kat düşük olduğunu da sözlerine ekledi.

Suçların kategorilere ayrılması gerektiğini de savunan Solak'a göre şiddetle mücadelede başarılı olunursa suç dosyaları yarı yarıya azalacak. 

"Suçların nedeni Türkiye'deki şiddet kültürü"

Özellikle ’den itibaren suç oranlarındaki yükselişe dikkati çeken Solak, "60 binlerden, erken infazla, denetimli serbestlikle bırakılanlar da eklendiğinde binlere çıktı. bine yakın fiili mahkum var. Adliyede 48,5 milyon dosya var, çok yüksek rakam. Bu suçların nedeni Türkiye'deki şiddet kültürü. Şiddete karşı adımlar atmak ve suçu işlenmeden engellemek şart" dedi. 

"Aile Bakanlğı'nın yaptığı cinsiyetler arası bölücülüktür"

Aile Bakanlığı'nı da eleştiren Solak, yapılan çalışmaların kadını korumayıp ötekileştirdiğini ileri sürerek "Bakanlığın yaptığı yeni nefretler üretmektir, cinsiyetler arası bölücülüktür. Şiddetle böyle mücadele olmaz. Erkek-kadın nefreti ortaya çıktı. Bakanlıkta şiddetin tanımı, türleri eksik. Kadına şiddet eylem planında tanım, türler eksik" ifadelerini kullandı. 

"Cezaevi doluluğu tartışmalarının Adalet Bakanlığı üzerinden sürdürülmesi yersiz"

Son olarak cezaevi doluluğu tartışmalarının Adalet Bakanlığı üzerinden sürdürülmesini "yersiz" bulan Adem Solak, bakanlığın günahı adeta kucağında bulduğu ancak işlerin sorumlusuymuş gibi görüldüğünü ileri sürdü. Solak sözlerini, hapishanelerdeki kalabalıklığın Milli Eğitim, Sağlık, Aile ve Kültür bakanlıklarının yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, kısacası devlet politikalarının meselesi olduğunu belirterek noktaladı.

Af Yasası Meclis’ten ge&#;ti mi? Hangi maddeleri onaylandı? Af kapsamına girmeyen su&#;lar ne? İnfaz d&#;zenlemesi ne durumda?

İnfaz düzenlemesi teklifi TBMM’de görüşüldü. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ilk 10 maddesi kabul edildi. Her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca infaz hakimliği kurulacak - İnfaz hakimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler 1 Eylül 'den itibaren uygulanacak - İnfaz hakimleri, Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan şikayetleri inceleyecek. Af Yasası Meclis’ten geçti mi? Hangi maddeleri onaylandı? Cezaevindekilere af var mı? İnfaz düzenlemesi ne durumda?

AF YASASI MECLİS'TEN GEÇTİ Mİ?

TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili, AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, "Bu teklifte 'adalet yok.' deniyor. Tabii ki kapsam dışı tutulan terör suçları bakımından, eğer bunun kapsam dışı tutulmasından rahatsız oluyorsanız o sizin bileceğiniz iş. Cinsel suçlar, uyuşturucu ticareti ve diğer toplumsal hassasiyeti gözeterek hazırladığımız istisnalar bakımından eğer 'adalet yok' diyorsanız, onu kamuoyunun takdirine bırakıyorum." dedi.

İYİ Parti Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, kanun teklifinin TBMM Adalet Komisyonundaki görüşmelerinde bir madde üzerinden yaptığı teşekkürün, suistimal edildiğini, bunun, teklifin tamamını kabul ettikleri anlamına gelmediğini ifade etti. Erel, "Maddenin bu kadar dolambaçlı, anlaşılmaz yazılmasının ardından ister istemez kafamızda sorular oluşmuştu. Onun yerine şunu niye yazmadınız; cinsel suçlar, nitelikli olanlar, /2, , /2 ve 3 'Bunların infazı aynen 3/4 kalacak.' deseydiniz. Cinsel suçlar, çocuklar tarafından işlenen suçlar, bunların karşısına indirim oranlarını doğrudan doğruya yazmış olsaydık bu problem ortaya çıkmazdı." diye konuştu.

MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, teklifin, bir af olmadığını, sadece infaz sürelerinde değil, İnfaz Hakimliği Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu başta olmak üzere toplam 11 kanunda değişiklik yaptığını anımsattı.

Kanun teklifinde ceza infaz sürelerinde kalıcı değişikliğe gidildiğini dile getiren Öztürk, şöyle devam etti:

"Bu kapsamda teklifimiz, terör, cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti suçu, kadına karşı şiddet, kasten adam öldürme, özel hayatın gizliliği, devlet hayatı aleyhine işlenen suçlar, kasten adam öldürme suçu hariç olmak üzere diğer suçlar bakımından 2/3 olan genel infaz oranını 1/3 olarak düzenlemektedir. Örnek vermek gerekirse karısının yüzüne kezzap atmış olanlar, çocuğuna veya öğrencisine cinsel istismarda bulunmuş olanlar bu düzenlemeden faydalanamayacaktır. Kanun teklifimiz ceza infaz sisteminde çok sayıda yenilikler öngörmektedir. Kanun teklifimizle özellikle yaş arası çocuğu bulunan kadınlar, yaşlılarla ilgili kademeli olarak konutta infaz sisteminin kapsamı ve şartları kolaylaştırılmakta ve genişletilmektedir. Yeni doğum yapmış, üç yıl ve altı hapis cezasına mahkum olan kadın hükümlülerin de yine cezaları konutlarında infaz edilebilecektir."

"KORONAVİRÜSE KARŞI BİR DÜZENLEME DEĞİL"

HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, teklifin koronavirüse karşı bir düzenleme olmadığını, üzerinde yıllardır çalışıldığına ilişkin AK Parti ve MHP milletvekillerinin açıklamalarının bulunduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklular için koronavirüse karşı yaptıkları çağrıları anımsatan Başaran, "Siz kulaklarınızı tıkayıp koronavirüsü fırsat bilip kendi yandaşlarınıza af çıkarıyorsunuz, muhaliflerinizi de karşıtlarınızı da ölüme terk ediyorsunuz. Fiili olarak idam cezasını uyguluyorsunuz." değerlendirmesini yaptı.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, CHP olarak affa karşı olmadıklarını belirterek, "Ancak nasıl bir af? Düşünce suçları, gazeteciler ve topluma kazandırılmasında mahsur olmayan hükümlüler için af çıkarılmasına elbette karşı değiliz. Bu yasaya vicdan ve adaleti koymak istiyoruz. Bu yasaya evrensel hukuk normları hakim olsun istiyoruz. Bu yasanız ne adaletli ne de adil; eşit hiç değil. Yasa bu haliyle vicdansızdır, adaletsizdir. Ya bu teklifi vicdanlı ve adaletli bir yasaya dönüştürürüz ya da karşınızda CHP'yi bulursunuz." diye konuştu.

Antmen, eğer toplumsal barışı sağlamıyorsa, hukuksuzluğu önlemiyorsa adalete ve hakkaniyete uygun değilse, vatandaşların tamamının gönlü razı değilse buna af veya infaz düzenlemesi demenin doğru olmayacağını söyledi.

Teklifte bazı suçlar için koşullu salıvermenin olduğunu ancak tutukluların basın çalışanları olmadığını ifade eden Antmen, "Adamlar sadece anayasal olarak vatandaşı bilgilendirme haklarını kullandıkları için cezaevindeler ama bu teklifin hiçbir yerinde yoklar. Düşünce suçluları hiç yok." dedi.

"SOSYAL MEDYADA YALAN BEYANLARLA BİZİ KARALAMAYA YELTENMEYİN"

TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili, AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, teklifin geneli üzerindeki görüşmelerde, kapsam dışı tutulan suçlar bakımından tartışmaların yapıldığını ancak diğer olumlu düzenlemelerin, kamuoyu tarafından yeterince öğrenilemediğini belirtti.

Tunç, "Bu teklifte 'adalet yok.' deniyor. Tabii ki kapsam dışı tutulan terör suçları bakımından eğer bunun kapsam dışı tutulmasından rahatsız oluyorsanız o sizin bileceğiniz iş. Cinsel suçlar, uyuşturucu ticareti ve diğer toplumsal hassasiyeti gözeterek hazırladığımız istisnalar bakımından eğer 'adalet yok' diyorsanız onu kamuoyunun takdirine bırakıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Kanun teklifinin hedefinin, ceza adaletine uygun, suçlunun ıslahını ve topluma kazandırılmasını sağlayacak, kalıcı infaz rejimini getirmek olduğunu ifade eden Tunç, şunları kaydetti:

"Teklifin amacı cezaevlerini boşaltmak değil. Evet, geçici maddelerde koronavirüs salgını nedeniyle alınacak tedbirler bakımından cezaevlerindeki salgın riskini ortadan kaldıracak düzenlemeler var ama kalıcı maddelere baktığımız zaman infaz sistemimizde, özellikle hukuk devleti ilkesine uygun, daha çağdaş, daha modern bir infaz rejimine uygun düzenlemeler yapıldığını görüyoruz. Cezaevlerindeki doluluğun sebebi, yılında Ceza Kanunu'nda yapılan ceza artışları ve İnfaz Kanunu'ndaki 1/2'lik infaz süresinin üçte 2'ye çıkmasından dolayı. Her iki kanundaki hem cezaların artışı hem de hükümlülerin cezaevindeki kalış süresinin yüzde 40'dan yüzde 66'ya çıkmış olması ve istinaf mahkemelerinin devreye girerek, istinafta 5 yılın altındaki suçların kesinleşmiş olması, istinafın devreye girmesi nedeniyle de Yargıtayın, önündeki dosyaları hızlandırarak karar vermiş olması, bir de bunun üstüne 15 Temmuz darbe girişimi, cezaevlerindeki doluluğu artırdı. Bu problemin de çözülmesi gerekiyor. Teklif, bu amaca yönelik geçici maddeler de içeriyor. Toplumsal hassasiyet açısından bazı suçların cezalarında da artışlar yapıldı. Bunlardan kasten yaralama suçunun canavarca hisle işlenmesi durumunda ceza bir kat daha artırılacak. Örgüt suçunun cezası artırılıyor, burada alt sınır 1 yıldan 4 yıla çıkarılıyor. Tefecilik suçunun cezası artırılıyor. Kadına şiddet, cinsel istismar, çocuk istismarı, bunlar AK Parti'nin kırmızı çizgileridir. Bu suçların cezalarını dünyada en yüksek veren ülke Türkiye. Avrupa hukukuna bir bakın, orada çocuk istismarında 18 yıllık üst sınır, bizde alt sınır. Bunu yapan bu Meclis, öncülüğünü yapan da AK Parti'dir. O nedenle bu konular üzerinden sosyal medyada yalan beyanlarla bizi karalamaya yeltenmeyin."

TBMM Adalet Komisyonu Üyesi, AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Güler, sorular üzerine Türkiye’deki hiçbir cezaevinde koronavirüs vakasıyla ilgili bir durum olmadığını bildirdi.

Daha sonra kanun teklifinin maddelerine geçildi.

AF YASASI HANGİ MADDELERİ ONAYLANDI?

İnfaz Hakimliği Kanunu ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek amacıyla her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak, belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) olumlu görüşü alınarak, Adalet Bakanlığınca infaz hakimliği kurulacak.

İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla infaz hakimliği kurulabilecek. Bu durumda infaz hakimlikleri numaralandırılacak. Müstakilen infaz hakimliğine atanan hakimler, adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemeyecek.

İnfaz hakimliği bulundukları il veya ilçenin adı ile anılacak. İnfaz hakimliğinin yargı çevresi, kuruldukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları olacak.

Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir belediyesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan infaz hakimliğinin yargı çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine HSK tarafından belirlenecek. Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir infaz hakimliğinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine HSK tarafından karar verilecek.

İnfaz hakimliğinin yetkisi, hükmün infazına ilişkin işlemin yapıldığı yere göre belirlenecek. Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında idarece yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere ilişkin yapılan şikayetler bakımından işlemin yapıldığı veya faaliyetin gerçekleştiği ceza infaz kurumunun bulunduğu yerde infaz hakimliği yetkili olacak. İnfaz hakimliğinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunacak.

Düzenlemeyle infaz hakimlerine yeni görevler de verildi. Buna göre, infaz hakimleri, Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan şikayetleri inceleyecek.

Öte yandan infaz hakimleri, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin mahsup, ceza zaman aşımı ve hükümlünün ölümü hallerinde verilecek kararlar da dahil olmak üzere hakim veya mahkeme tarafından verilmesi gerekli kararları alacak ve işleri yapacak.

Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin ya da Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararların kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu karar, işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün, her halde yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde şikayet yoluyla infaz hakimliğine başvurulabilecek.

İnfaz hakiminin kararlarına karşı şikayetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilecek. Kanunlarda infaz hakiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanacak.

İnfaz Hakimliği Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da infaz hakimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler veya infaz hakimliğine yeni görevler veren düzenlemeler, 1 Eylül tarihinden itibaren uygulanacak. Bu tarihe kadar mevcut hükümlerin uygulanmasına devam edilecek.

İnfaz hakimliğinin kuruluş, görev, yetki ve işleyişine ilişkin yapılan değişiklikler nedeniyle olağan veya olağanüstü kanun yolu incelemesinde bozma kararı verilemeyecek. Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanacağı tarihe kadar, iş ve kadro durumu dikkate alınarak değiştirilen hükümlere göre infaz hakimlikleri kurulacak ve faaliyete geçirilecek.

Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, infaz hakimliği kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verecek ve bu karar derhal infaz edilecek. Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, infaz hakimliğince tedbir değiştirilecek.

Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilecek. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilecek. Koşulun yerine getirilmesi halinde, infaz hakimi kararıyla hükümlü, infaz kurumundan derhal salıverilecek.

Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılamayacak.

Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında, "Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun bırakılmamasına" karar verilebilecek.

İnfaz indiriminde 4 suça af yok

Hürriyet Gazetesinden Abdulkadir Selvi, son hazırlıkları yapılan infaz düzenlemesi hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın taslağa göre kapsam dışı olacak suç türlerini köşesinde aktardı.

Selvi'nin aktardığı düzenlemede kapsam dışı olacak olan suç türleri:

HANGİ SUÇLAR KAPSAM DIŞI?

İnfaz indirimiyle ilgili çalışmada son düzlüğe girilirken, hangi konular kapsam dışına bırakıldı, onları bir kez de maddeler halinde sıralamak istiyorum.

1- Cumhurbaşkanı Erdoğan'la toplantıdan sonra kadına şiddet ve cinsel istismar suçlarının kapsam dışında kaldığı netleşti. Çocuklara cinsel istismarı düzenleyen TCK'nın maddesi ile kadına şiddeti düzenleyen maddesi kapsam dışında tutulacak.

2- Terör örgütünün kurucu ve yöneticileri kapsam dışı. (Abdullah Öcalan, Ceza İnfaz Kanunu'nun /16 maddesine göre infaz indiriminden yararlanamıyor.)

3- Devlete karşı olan suçlar (TCK maddeler arasında tanımlanan suçlar, PKK'lılar, FETÖ'cüler ve DEAŞ'lılar af kapsamı dışında tutuluyor.)

4- Anayasa'yı ihlal ve darbe suçu (TCK ve ve maddelerinde yer alan suçlar)

5- Uyuşturucuda ise TCK /1 ve 5. fıkrada yer alan, uyuşturucuyu imal eden, örgütlü olarak bu işi yurtiçi/yurtdışına sevk eden, kamuoyunda uyuşturucu baronu olarak tarif edilen kişiler infaz indiriminden yararlanamayacak.

ÜZERİNDE ÇALIŞACAKLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeden sonra Adalet Bakanlığı yetkilileri ve AK Parti'nin hukukçu kurmayları iki başlık üzerinde yeniden çalışacaklar.

1- Uyuşturucuda baron-satıcı ayrımı: Uyuşturucuyla ilgili konu kapsam dışı bırakıldı. Cezaevlerinde uyuşturucu ticaretinden 65 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bunların çoğunluğunu ise uyuşturucu satan ve kullanan kişilerin oluşturduğu söyleniyor. Uyuşturucu baronlarının sayısının çok az olduğu ifade ediliyor. O nedenle uyuşturucuyla ilgili suçlarda ayrıntılı bir çalışma yapılacak. Uyuşturucu imal eden, yurtdışından getiren, yurtdışına satan, örgütlü olarak bunun sevk ve idaresini sağlayan kişiler, yani uyuşturucu baronları kapsam dışında tutulurken; uyuşturucu satan, alan, içen, kullanan, kuryelik yapan kişilere ceza indirimi konusunda ise yeniden çalışılacak. Ama onların kapsamda olup olmayacağına daha sonra karar verilecek.

2- Mükerrer suçlar: İnfaz indirimiyle ilgili pakette, tekrar suç işleyerek cezaevine girenlerle ilgili bölümün tekrar çalışılması kararlaştırıldı. AK Parti'nin taslağında "mükerrer suçlar"ın infaz indiriminden yararlanması öngörülüyordu.

ADAM ÖLDÜRME KAPSAM DIŞI

Af konusu gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin kendisine karşı işlenen suçları affedebileceğini ama şahsa karşı işlenen suçları affetme yetkisinin olmadığını savunmuştu. Erdoğan, infaz indirimi ilk gündeme geldiğinde de "Bir insanı öldüreni affetme yetkisini ben kendimde bulmam. Devletin böyle bir yetkisi yok" sözleriyle karşı çıkmıştı. Erdoğan, dün Adalet Bakanı Gül ve AK Parti grup başkanvekilleriyle yaptığı toplantıda aynı tavrını sürdürdü. Adam öldürme suçunun indirim kapsamının dışında tutulması talimatını verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Hangi su&#;lar af yasasına girmiyor? Af yasası taslağı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunuldu! O su&#;lar

Haberin Devamı

HANGİ SUÇLAR AF YASASINA GİRMİYOR?

17 maddelik taslak metinde infaz düzenlemesi kapsamına alınmayacak suçlar kalem kalem yazıldı. Kapsam dışı tutulan suçlar şöyle sıralandı:

Terör suçları

örgütlü terör suçları,

kasten adam öldürme,

cinsel istismar,

kadına ve çocuğa şiddet,

Videoyu Oynat

soykırım suçları,

insanlığa karşı işlenen suçlar,

insan üzerinde deney suçu,

organ ve doku ticareti,

reşit olmayana cinsel istismar,

çocukların cinsel istismarı suçu,

devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik fiiller, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs,

TCK'nın 76'ncı maddesinde düzenlenen (Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, eziyet veya köleleştirme, kişi hürriyetinden yoksun kılma, bilimsel deneylere tabi kılma, zorla hamile bırakma, zorla fuhşa sevk etme) suçların tamamı her türlü eziyet, işkence, Atatürk aleyhine işlenen suçlar ve Orman Kanunu'na aykırı suçlar.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir