Feza güllü

Feza Güllü

feza güllü

Feza Albay: "Uzaylının Kafası Ters Armut Şeklindeydi"

Spacemag Türkiye'nin kurucusu Emre Ergül'ün Radyo Gar'da yayınlanan "Emre Ergül'le Kozmoğrafya" programının bu haftaki konuğu emekli albay Feza Güllü oldu.
31 yıl Türk ordusunda hizmet veren ve 6 yıl önce emekli olan Güllü, 1990 yılında uzaylılar tarafından alıkonulduğunu iddia etti.
Güllü albay, 32 yıl önce yaşadığı olayı şöyle anlattı:
"Bu yılın başında bir toplantıda Orion Ufo Araştırma Merkezi'nin Başkanı Kuzey Atacan ve yardımcısı Cem Çorapçı'yla tanıştım. Sohbet ederken yaşadığım olayı anlattım."

"Kuzey Bey beni davet etti İstanbul'a. Hipnoz çalışmalarına katıldım."

"Bu seanslarda bilinçaltımda olan o kayıp 2 saatteki görüntüler ortaya çıktı."

"PEYGAMBER DEVESİ ŞEKLİNDE"

"Yerçekimsiz bir ortam düşünün. Oturuyor değilim. Sanki yatay duruyordum. Bir obje bana bakıyordu. Burnu küçüktü. Gözleri iriydi. Ters armut şeklinde başı vardı. Vücudu inceydi. Silüet şeklinde gördüm. Çünkü arkasından gelen günışığından da etkili bir beyaz ışık, vücudunu silüet gibi gösteriyordu."

"Ellerini ya da bacaklarını görmedim. Boynu inceydi. Omuzları dardı. Daha aşağısını hatırlamıyorum."

"Hareket eden gölgeler de vardı. Sayıları Birden fazlalardı."

"Bu yaşam formlarının haricinde peygamber devesine benzeyen formlar da vardı. Sayıları belki 2 belki 3'tü. Arkada bunlara komut veriyorlardı."

"UFO YOK! DÜNYA'YA GELEN GİDEN YOK!"

UFO DOSYASI-2: UFOLAR, TÜRKİYE'DE EN ÇOK NEREYE GELİYOR?

Kaynak: Space Mag Türkiye / Teknoloji

Uçan DaireTürkiyeEmekliGüllüTeknolojiHaberler

Uzaylılar emekli albay ile nasıl temas kurdu? 2 saatlik sır!

Emekli Albay, Akademisyen Feza Güllü'nün Orion UFO Araştırma Merkezi Başkanı Kuzey Atacan ile sohbet ettiği sırada raslantısal olarak 1990'lı yıllarda uzaylılar tarafından kaçırıldığı ortaya çıktı. 32 yıl önce Güllü'nün yaşadıklarının sanrı ya da hayal olmadığını tespit eden Atacan ile diğer uzmanlar Güllü'ye hipnoz ve regresyon çalışmaları gerçekleştirdi. Çalışmalar sonucunda olayların yaşandığı anda 2 saat 11 dakikalık bir zaman dilimi kaybı olduğu tespit edildi. 

Albayın yaşadıklarını "2 saatlik kayıp bir zaman diliminin olması, ayakkabısında çamur izlerinin bulunmaması, bilinç kaybı, saatindeki arıza birleştirildiğinde bu işin içinde iş var ve sıradan bir olay değil dedik" ifadeleriyle yorumlayan Atacan, ekibiyle birlikte yaptığı çalışmalarla Güllü'nün dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldığı sonucuna ulaştı.

"Ya bizler ile onlar arasında bir geçiş türü yaratıyorlar, ya da bir üst ırk yaratmaya çalışıyorlar." sözleriyle Atacan, uzaylılar tarafından kaçırılma vakalarında iki olgu görüldüğünü aktardı.

Türkiye'de son zamanlarda sıklıkla görülen UFO hadiseleri ile ilgili ise,  "Çok fazla gizli örgütler ve dünya dışı varlıklarla çalışan bir takım gruplar var. Bunlar gizli faaliyetlerde bulunuyor." şeklinde konuştu.

İstanbul Hadımköy'de askeri birliğinin konuşlandığı çevredeki bir hurdalıkta yaşadıklarını anlatan Feza Güllü, "Gökyüzü kapkara oldu, kıyafetlerimin üzerimden fırlayacak gibiydi. Korkunç bir hıslama sesi vardı. Ardından olay yerinden 4 kilometre ileride bulundum." sözlerini kullandı. Olayın ardından doktora muayene olan Güllü, herhangi bir anormal durumun saptanmadığını belirtti. Ancak daha sonra kendisinin arter damarının üzerindeki sinek ısırığı kadar bir sivilce fark ettiğini söylese de ciddiye alınacak kadar önemli bir durum olmadığının altını çizdi. Atacan, bu izi  "Albayın fiziksel özelliklerine bakıldığında kaçırılmak için uygun birisi. Sağlık, konumu ve diğer unsurlara bakıldığında numune alınabilir" sözleriyle açıklarken,  Güllü ise "Uzmanlar bunun tıbbi bir çalışma için yapılabileceğine dair bir takım olasılıklar söyledi." sözlerini kullandı.

Regresyon çalışmaları sırasında, ters armut şeklinde bir silüet baş, ince bir boyun ve dar bir omuzlu bir varlık gördüğünü anlatan Güllü,  "Dünya dışı yaşam formlarının dünyayı sık sık ziyaret ettiğine dair eldeki mevcut bilgileri reddetme lüksümüz yok. Kainatta yalnız değiliz." dedi.

Hadımköy'de bulunan Amerikan nükleer tesisleri yakınlarında yaşanan olayda uzaylılar tarafından alıkonulduğunu iddia eden Feza Güllü, "Paratonerdeki radyasyonu ölçmeye gelen ABD'li 'Biz de bunu tespit ettik' dedi. Uzmanlar cihazdaki gıcırtı seviyesinin normal olmadığı değerlendirildi" ifadeleriyle olayın Amerikalıların radasyon cihazında da ortaya çıktığını aktardı.

Kuzey Atacan'ın açıklamaları:

"LİTERATÜRE GİRECEK BİR KAYIP VAKASIYDI"

Türkiye'de çok fazla UFO hadiseleri var ama gerçekten kaçıldığı söylenen ve buna kanıt teşkil eden kişiler yoktu. Feza Albay ile raslantısal bir karşılaşma sonucu böyle bir durum yaşadığını öğrendik. Muhabbet ederken konunun derinliğine indik, albayın basit bir hayal ya da sanrı olmadığını anladık. Çünkü bazı emareler vardı; kayıp zaman dilimleri gibi. Yaptığımız çalışmalar sonucunda albayın dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldığına karar verdik. Yaklaşık 2 saat 11 dakikalık bir kayıp zaman dilimi yaşamış. Detayları için hipnoz ve regresyon çalışmaları yapıldı. Sonucunda literatüre girecek bir kayıp vakası olduğunu tespit ettik. Regresyon bilinçaltına kaydedilmiş ama zaman içerisinde unutulmuş şeylerin hipnoz seansıyla gün yüzüne çıkartılmasıdır. Bu yöntemle unuttuğu kayıp zamanı yeniden hatırma imkanı buldu. Albay olayı üstün körü anlatmıştı. 2 saatlik kayıp bir zaman diliminin olması, ayakkabısında çamur izlerinin bulunmaması, bilinç kaybı, saatindeki arıza birleştirildiğinde bu işin içinde iş var ve sıradan bir olay değil dedik.

"UZAYLILAR BİZLER VE ONLAR ARASINDA BİR GEÇİŞ TÜRÜ YARATIYORLAR"

Kaçırılma vakalarında iki olgu görüyoruz. Birincisi, genetik çalışmalar yapılıyor. Soylarının devamı için melezleme, yeni bir tür yaratma çalışmaları gibi yapılıyor. İnsandan örnek alıyorlar. Yumurtalık, sperm hücreleri gibi. Bunları alarak gemilerin içindeki fanuslarda, yapay rahim ortamlarında laboratuvarda ortamında bizler ve onlar arasında bir geçiş türü yaratıyorlar. Ya da bir üst ırk yaratmaya çalışıyorlar. Bu varlıkların teknolojileri o kadar ilerledi ki, kendi ırklarını fiziksel özelliklerini de kaybetmeye başladılar. Sevmek, sevilmek, cinsellik gibi bir temas yok. Üremelerini bile laboratuvarda gerçekleştiriyorlar.

"MELEZLEME ÇALIŞMASI İÇİN DENEK OLARAK KULLANILMIŞ OLABİLİR"

Albayın bahsettiği dünya dışı varlıklardır. Gökyüzünün bir anda kararması, gökyüzündeki ışığı engelleyecek kadar büyük bir cisimi gösteriyor. Yaklaşık 200 metre kadar. Cisim o kadar büyüktür ki havadaki ışığı keser. Yaymış olduğu manyetik alan, vortex dediğimiz olayı yaşatıyor. Etraftaki hayvanların sessizleşmesini de değerlendirdiğimizde büyük bir ana gemi olduğu ortaya çıkıyor. Hipnoz seanslarında detayları ortaya çıktı; başka varlıklar da gözlemlendi. Kendisine masa üzerinde tıbbi bir müdahale yapılıyor. Bu literatürdeki çok önemli bir konudur. Sadece grileri gözlemlemiyor. Gemi içindeki insektoik dediğimiz peygamber devesine benzeyen yaklaşık 2 metre boyunda, değişik bir forma sahip varlıklar da görülüyor. Bunun iki anlamı olabilir. Biri, albay melezleme çalışması için denek olarak kullanılmış olabilir. Kasık yoluyla girdikten sonra parça alınmış olabilir. İkinci yol ise, albayın farkında olmadığı ya da ileride ortaya çıkacak bir rahatsızlığını engellemiş olabilirler. Kanser hastalarını ya da çocuk doğuramayan kişilerde bile kaçırılma sonrası bir takım iyileşmeler gözlemenebiliyor. Uzaylıların hepsi kötü değildir. İyilik yapanları da var, kötülük yapanları da. Albayın fiziksel özelliklerine bakıldığında kaçırılmak için uygun birisi. Sağlık, konumu ve diğer şeyler olarak numune alınabilir. Özellikle insektoik varlığın orada gözükmesi çok önemli bir olgu. Çünkü biz hep grilerden bahsediyouz. Griler; böcek gözlü, ters armut şeklinde, ince çeneli, geniş kafalı, küçük burun delikli, kulakları olmayan, çelimsiz ve dört parmaklı yaratıklardır. İnsanımsı türde bir yaratıktır. Albayın gördüğü ise insektoik böcek türüne benzerdir. 1,5'un üstünde bir boyu var. Peygamber devesi böceğine benziyor. Oldukça büyük gözleri vardır. Böceğe benziyor. 22 çeşit dünya dışı varlık literatüre girdi. Bunlardan 12'si çok aktif. En çok gözlemlenen 12 tür. Bunun içinde İskandinav, insan türüne benzer. Sarışın, mavi gözlü, yapılı varlıklar. Griler, küçük-minyon yapılılar. Reptilian, sürüngenimsi yapılardır. Hem dünyada hem de başka galaksilerde bulunan negatif bir yapı grubudur.

TÜRKİYE'DE UFO HADİSELERİ

Türkiye'de son zamanlarda bu olaylar çok sıklaştı. Çok fazla evrene ve kendimize zarar vermeye başladık. Yaşadığımız ortama çok fazla müdahale ediyoruz. Şu an çok fazla gizli örgütler ve dünya dışı varlıklarda çalışan bir takım gruplar var. Bunlar gizli faaliyetlerde bulunuyor. Biz bunları deşifre ettikçe farklı negatif işlere girişiyorlar.

Feza Güllü'nün açıklamaları:

"LACİVERT GÖKYÜZÜ KAPKARA OLDU, GÖZ GÖZÜ GÖRMEDİ. KIYAFETLERİMİN ÜZERİMDEN FIRLAYACAK GİBİ OLDUĞUNU HİSSETTİM"

"Olay İstanbul Hadımköy Çakmaklıköyü'nde gerçekleşti. Çakmaklıköyü'nde ABD'lilere ait nükleer harp başlıklı tesislerine. 21 Mart 1990 gecesi saat 21:00'de 2 askerimle birlikte bölge içerisinde askeri birliklerin kullanıp attığı bir hurdalığa gittik. Burada bazı malzemelerin yerini tespit edip, ertesi gün o malzemeleri değerlendirmek üzere malzeme keşfi yapıyorduk. 1990'lı yıllarda bir üsteğmen olarak birliğin keşif takım komutanıydım. İleriki saatlere kadar ertesi günkü eğitim planlaması ve buna benzer faaliyetler yapıyorduk. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra saat 21:00'e kadar anca vakit bulduk, ihtiyaç duyulan malzemelerle basit bir silah sehbası ya da silahlık elde etmek için hurdalığa gittik. Şoförüm, bana yardımcı olan takım çavuşu asistanım ile 3 kişi bölgeye gittik. 21 Mart'ta yağış çok fazlaydı. Ham toprak vardı, gttiğimiz araçla hurdalığın içine ulaşamadık. Çamura batmamak için yol kenarında aracı durdurduk ve tek başıma hurdalığa yürüdüm. Mart ayı olmasına rağmen gökyüzü oldukça lacivert renkteydi, bulutlu değildi. Hurdalığın ortasına ulaştığımda saate baktığımda 21'e 3-4 dakika kalmıştı. Tam o sırada sanki börtü böcek bile sessizliğe büründü. Korkunç bir hıslama sesi vardı. Sanki elektrik süpürgesinin vakum yaptığını düşünün ama motor sesini duymayın. O lacivert gökyüzü kapkara oldu, göz gözü görmedi. O esnada pelerinin uçtuğunu, kıyafetlerimin üzerinden fırlayacak gibi olduğunu hissetim. Berem başımdan fırladı, elbiselerim üzerinden çıkacak gibi hissettim. Bundan sonrasını hatırlamıyorum... Kayıp 2 saat 11 dakikalık bir süre var. Benimle birlikte gelen kapıda bekleyen 2 asker arkadaşlarım da bu sesleri duymuşlar ve beni merak etmişler. Hurdalığın içine gelerek bana bakmışlar ve bulamamışlar. Hurdalığın içinde tel örgü ve çalılığa takılmış parkam varmış sadece. Hemen dönüp devriyelere haber vermişler ve beni aramaya başladımışlar. Askeri birliğimizin hududuna yakın mekruf bir binanın duvarına dayalı olarak yerde oturmuş olarak bulundum. Olayı yaşadığımız yerin 3-4 kilometre ileriside bulundum. Ne olup bittiğine dair hiçbir fikre sahip değilim. Beni bulan arkadaşlarım yüzüme mataradan su çarptı, ayıldım. Bana nerede olduğumu sordular ama hiçbir şey hatırlamıyordum. Çavuşum 'Biz de seninle aynı yerdeydik, balçık dolu botlarımız. Sen bu botu nasıl temizledin?' dedi. Botlarımda çamur yoktu. Ertesi gün sabahın ilk saatlerinde asker bir doktor arkadaşıma fiziki muayene oldum. Doktor herhangi bir sıkıntı olmadığını değerlendirdi. Daha sonra ben arter damarının üstünde sinek ısırığı gibi bir sivilce gördüm. O an için ne olduğunu anlayamadım ama ciddiye alınacak bir şey değildi. Ancak bilim insanlarının çalışmaları sırasında uzmanların bunu o bölgede bir tıbbi çalışmalar yapıldığına dair bir takım olasılıklar söyledi.

"UFOLOJİ UZMANLARI ALINDIĞIM YERİN BİR ANA GEMİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR"

Regresyon çalışmasında ortaya çıkanları zaman zaman flashbackler halinde, kurgu bilim filmler izlediğimiz için bir takım hafızama yerleşmiş karele olduğunu sanırdım. Regresyon çalışmaları yapılana kadar bir alıkonulma vakası olduğunu anlamadım. Yakın süreçte bilimsel toplantıda ufoloji uzmanlarıyla tanıştım. Yaptıkları çapraz testlerde bunun değerlendirilmesi gerektiğini söylediler. Regresyon çalışmaları kayda alındı; bu hipnozun videosunu izlediğimde bu ben miyim dedim. O anın geri getirilmesine inanmakta zorluk çektim. Aradan geçen 32 yıl süresinde o olayın bir alıkonulma olduğunu aklımın ucundan bile geçirmedim. Hipnozla derin bellekten bütün bunlar gün ışığına çıktı. Ufoloji uzmanları benim alındığım yerin bir ana gemi olduğunu düşünüyor. Orada gördüğüm görsellere ilişkin bir takım çalışmaları da grafik olarak anime ettiler. Ben bile şaşırdım.

"KAİNATTA YALNIZ OLMADIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM"

1990'lı yılların başına kadar Sovyetler çökmeden önce ABD'lilere ait bir nükleer harp başlığı tesisi mevcuttu. Daha sonra karşılıklı anlaşmalar neticesinde nükleer silahların seyretilmesine gidilerek bu tesisler lağvedilmişti. Keşif için gittiğimizde bu tesisler orada mevcut değildi. Şüphesiz ki bu regresyonlarla geri getirilen çalışmaları izlediğimde tüylerim diken diken oldu. 32 yıldır ben bunun bir alıkonulma vakası olduğunu bilmiyordum. Bilinçaltına yazılanlar regresyonla ortaya çıkınca, o videoları izleyince tüylerim diken diken oldu. 32 yıllık sürede küçük küçük flashback patlamalarıyla, 2 boyutlu fotoğraflar gibi rüyada gördüğünüz şeyler gibi televiyon filmlerinden kalanlar sanırdım. Yapılan regresyon çalışmaları sırasında, ters armut şeklinde bir silüet baş, ince bir boyun ve dar bir omuzlu bir şey gördüm. Dünya dışı zeki yaşam formlarının dünyayı sık sık ziyaret ettiğine dair eldeki mevcut bilgilerle reddetme lüksü yok. Kainatta yalnız olmadığımızı düşünüyorum. O bölgeye yakın bir komşu birlikte konuşlanmıştık. Bölgenin mezarlığı mevcuttu. Mezarlığa yakın nöbet kulübelerindeki askerlerden bir takım şikayetler gelmişti. Gece mezarlıktan bir takım sesler, sesler vb. duyumlardı. Genç askerlerin korktuğunu düşünerek o bölgeye bir daha nöbet yazmıyorduk. Geçmişte de ABD'lilerin nükleer harp başlığı tesisleri üzerinden bir takım objelerin geçtiği, farklı olayların olduğu duyumlarını alıyorduk. Ufoloji uzmanları bunu nükleer bir tesis olduğu için dünya dışı varlıklar tarafından denetlendiğini değerlendiriyorlar. O bölgede bir sürü paratonerler var. Birliğimizde de bulunuyordu. Bakımını da ABD'liler yapıyorlardı. Bu paratonerlerin içinde NBC işaretleri vardı, radyasyon içeriyor. Paratoneri bir sonraki gün radyasyonla ölçmeye gelen ABD'li astsubaya olayı fark ettiğini sorduğumda 'Biz de bunu tespit ettik' dedi. O radyasyon cihazıyla üzerimde bir ölçüm yapıldı. Metal arama dedektörü gibi. Ufoloji uzmanları çıkan gıcırtıların değişen seslerin normalin üzerinde olduğunu değerlendirdiler. ABD'li nükleer tesise girilip çıkıldığı için normal bir durum olduğunu değerlendirmişti. O gıcırtıların değişmesinin o seviyede ve cihazda normal olmayacağını değerlendirdiler sonra.

Feza Güllü ile Kuzey Atacan'ın açıklamalarının tamamını SuperHaber YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz...

YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN

Uzaylılar emekli albay ile nasıl temas kurdu? 2 saatlik sır! ile ilgili etiketler UzaylıUFOkuzey atacanfeza güllü

Sitene Ekle

Küba "para istemiyoruz" dedi... Türkiye'ye aşı teklifini sundu

Koronavirüs ile mücadelede en önemli etken olan aşıda yeni umut kapısı Küba oldu.

Küba Sağlık Bakanlığı, ürettiği 5 farklı Covid-19 aşısı için Türkiye ile iş birliğine hazır. Kübalı yetkililer başarısı kanıtlanmış, mevcut aşılara göre kıyaslanmayacak derecede ekonomik fiyatlı aşılarına karşılık Türkiye'den para değil gıda maddesi ve tekstil ürünü istiyor. Tüm dünyada aşı sıkıntısının yaşandığı bir dönemde sevindirici haber uzun bir süredir tedavi için Küba'da bulunan Doğu gazisi Emekli Albay Ömer Feza Güllü'den geldi. Doğu'da görev sırasında donup kesilecek noktaya gelen bacaklarını Küba'da gördüğü tedavi ile kurtaran Güllü, bu süreçte ülkenin Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle de iyi ilişkiler kurdu.

"MUTASYONLARA KARŞI VERSİYONLARI DA MEVCUT"

Korona salgınının tüm dünyayı kasıp kavurduğu günlerde aşı konusunda yoğun bir çalışma içine giren Kübalı doktorların faaliyetlerini de yakından izleyen Güllü elde edilen başarılı sonuçlardan Türkiye'nin de yararlanması için gönüllü elçi olarak girişimlerde bulunduğunu söyledi.

Yeniçağ'dan Ömer Erbıyık'ın haberine göre, Güllü, Küba'nın Covid-19 salgınıyla mücadelesi ve Sağlık Bakanlığı MiNSAP kontrolünde yürütülen aşı çalışmaları hakkında şu bilgiyi verdi:

12 milyon nüfuslu, 6 ay bahar, 6 ay yazı yaşayan, özellikle sağlık turizmiyle dikkat çeken bir ülke olan Küba, ABD'nin ağır ambargo koşullarına rağmen Kovid-19'a karşı başarılı bir sınav verdi. Pandemi başlangıcından Mart 2021 tarihi sonunda Küba'da 70 bin kişi bu hastalığa yakalandı. Bu süreye kadar sadece 400 civarında kişi hayatını kaybetti. Şu ana kadar Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş hiçbir sağlık çalışanı yok. Küba'daki koronadan ölüm ve vaka sayıları da dünya ortalamasının çok altında.

Küba, Covid-19'a karşı Soberana ismini verdikleri, koruyuculuk oranı çok yüksek bir aşı geliştirdi. Küba Havana Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Señor Vicente Guillermo Verez Bencomo aşının mucitlerinden. Aşı üreten ekibin başında ise Finlay Devlet Aşı Laboratuvarları Genel Direktörü olan Prof. Dr. Dagmar Garcia bulunmakta. Soberana'nın mutasyonlara karşı versiyonları da mevcut. Soberana 1A Plus, savunmasız gruplara ve sağlık çalışanlarına uygulanıyor. Çalışmaların birkaç ay sonra biteceğini belirten yetkililer 18 yaşın üzerindeki tüm Küba nüfusunun aşılanacağını söylüyor.

Küba Sağlık Bakanlığı Epidemik Kurul Basın Sözcüsü Dr. Julio Palomino da Mart 2021'in başından bu yana 45 bin gönüllü kişiye ikinci dozun uygulandığı, antijen testlerinin tamamlandığı duyurup aşının güvenilirliğinin yüksek ve antikor tutulumunun yüzde 92 oranında olduğunu açıkladı.

Küba Sağlık Bakanlığı MiNSAP yetkilileriyle yaptığım görüşmede; Türkiye ile Soberana aşısı için anlaşmaya hazır olduklarını, Küba'nın Türkiye ile müşterek aşı üretimi konusunda herhangi bir engelin olmadığını belirttiler. Mevcut aşılara göre kıyaslanmayacak derecede ekonomik fiyatlı aşılarına karşılık Türkiye'den para değil her çeşit gıda maddesi ve tekstil ürünü talep ediyorlar. Gerisi artık Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'nın Küba yetkilileriyle ilişki kurup ortak çalışma için gerekli zeminin hazırlanmasına kalıyor.

Ülkesindeki aşı çalışmalarını yakından izleyen Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel Bermúdez, sık sık Finlay Devlet Aşı Laboratuvarları'nı ziyaret edip Prof. Dr. Vicente Guillermo Verez Bencomo ve Prof. Dr. Dagmar Garcia başkanlığındaki heyetten gelişmeler hakkında bilgi alıyor.

Odatv.com

Deniz Kartalı

MGK Tezi Sürgün Ettirdi

1980 yılında girdiği Türk Silahlı Kuvvetleri’nin zırhlı birliklerinde görev yaparken ‘Türkiye’de MGK’nın Önemi’ konulu bilimsel tez nedeniyle FETÖ tarafından tayin ettirilen Feza Güllü, 2003 Mart’ında Yarbay rütbesindeyken Erzurum Kesikköprü’de harbe hazırlık tatbikatına katıldı. Eksi 29 derece hava kâr ve tipi etkisiyle eksi 36’ya ulaşınca askerlerin güvenliğini sağlamak için çok dolaşan Yarbay Güllü’nün ayakları dondu. 5 gün bilinci kapalı makineye bağlı yaşayan Güllü, 90 günü yoğun bakımda geçen 1 yıllık tedavisinin ardından görevine döndü. Üzerindeki üniformayı taşımanın gururuyla acısına katlanan Feza Güllü ayaklarındaki morarma ve his kaybına da aldırış etmeden 12 yıl daha çalışarak 2015 yılında Albay rütbesiyle emekli oldu.

Ayakları iyileşmeyen hatta morarmalar artan Albay Güllü, farklı tedavi yöntemleri denemeye karar verdi. 2017 yılından itibaren Rusya, İsrail ve Küba’ya giden Güllü, Kübalı doktorların kritik müdahaleri sonucu iki ayağını da ampütasyondan (kesilmekten) kurtardı. 2019 yılında 8 ay Küba’da tedavi gören Emekli Albay Feza Güllü’nün sağ bacağı kurtarılırken sol bacağındaki sorunlar giderilemedi.

“Harp cerrahi Türk askeri hekimlerinin emanetindeyim”

 

Türkiye’ye dönüşünde Sağlık Bakanlığı’na başvurarak tıp alanında farklı ve gelişmiş yöntemlere sahip Küba ile Karşılıklı Sağlık Protokolü ve Denklik anlaşması yapılmasını öneren Emekli Albay Feza Güllü, TBMM ve CİMER’e başvurdu.

Türkiye Subaylar Cemiyeti’nin önerisiyle eski adı GATA Haydarpaşa olan Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yatırılan Güllü’nün donma sonrası iyileşmeyen sol bacağındaki sorunların giderilmesine çalışılacak. Hastanede Prof. Dr. Tuğgeneral Ahmet Turan Yılmaz’ın kontrolündeki Güllü, “ Öncelikle hiperbarik tedavi uygulanacak. Ardından mikro cerrahi ameliyatları yapılacak. Harp cerrahisini bilen ve kusursuz uygulayan askeri hekimlerin görev yaptığı bir hastanede olmaktan gurur duyuyorum” dedi.

“Küba ile sağlık protokolü yapmalıyız”

 

Çok zor doğa ve savaş koşullarında vatan görevi yapan Mehmetçik başta olmak üzere, umut bekleyen pek çok hasta için Küba’yla protokol yapılması gerektiğini söyleyen Albay Güllü, “Çözümsüz sağlık sorunları Avrupa’dan daha ucuza Küba’da veya Küba yöntemleriyle yurdumuzda tedavi edilebilir” dedi. Güllü, “Önce Rusya’da soğuktan donan insanlar için uygulanan tedavi yöntemlerini denedim. Hatta gönüllü denek olmak için Moskova Askeri Tıp Fakültesi’ne başvurdum. Ruslar’ın önerisiyle Küba’ya gittim. Sağ ayağımı kurtardılar ama sol ayağım için tedaviyi tamamlamadan döndüm. Farklı ve gelişmiş biyo-teknolojiye sahip Kübalı doktorların bilgi ve tecrübe birikimleri Türkiye’deki hastalara umut olunabilir.  ABD ambargosu nedeniyle ulaşamadıkları ilaçlar için biyo-teknolojide çok gelişmişler. Halk-toplum sağlığı yüzde 100 ücretsiz. Küba ile çift taraflı Sağlık Protokolü ve Denklik Anlaşması yapılmalı. Sağlık en temel insani hak görüldüğü için en ileri konumda Küba. Küba Sağlık Bakanlığı’nda görevli Prof. Dr. Fatima Larzo ve eşi Küba İslam Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yahya Larzo çifti beni hayata bağladı. Halen Türk halkına hayranlıkları nedeniyle edindikleri tıbbi bilgi birikimi paylaşmaya hazırlar” dedi.

Gönüllü Sağlık Elçisi Oldu

 

İdealist ve çalışkan bir subay olan Feza Güllü 1984 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Atatürk Üniversitesi Yönetim Bilimleri’nde akademik eğitim aldı. Milli Güvenlik Kurulu üzerine tez hazırlayan Güllü, terör örgütü tarafından 3 kez tayin edildi. Karşısına türlü engeller çıkartılmasına rağmen yılmayan Güllü, malulen emekliliği reddetti. Ayağındaki yaralardan botlarına dolan kanı umursamayan Güllü, 2015 yılında emekli oldu. Sağlık Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İkili İlişkiler Dairesi Başkanı Arif Çetin, Küba edindiği sağlık çözümleri tecrübesi nedeniyle Güllü’ye sağlık protokolleri ve yurt dışı sağlık anlaşmaları konusunda gönüllü elçi olmasını teklif etti.

feza güllügönüllü elçiküba sağlık protokolüsoğuktan dona askertankçı subayTSK

Spacemag Türkiye’nin kurucusu Emre Ergül’ün Radyo Gar’da yayınlanan “Emre Ergül’le Kozmoğrafya” programının bu haftaki konuğu emekli albay Feza Güllü oldu.

31 yıl Türk ordusunda hizmet veren ve 6 yıl önce emekli olan Güllü, 1990 yılında uzaylılar tarafından alıkonulduğunu iddia etti.

Güllü albay, 32 yıl önce yaşadığı olayı şöyle anlattı:

“Bu yılın başında bir toplantıda Orion Ufo Araştırma Merkezi’nin Başkanı Kuzey Atacan ve yardımcısı Cem Çorapçı’yla tanıştım. Sohbet ederken yaşadığım olayı anlattım.”

“Kuzey Bey beni davet etti İstanbul’a. Hipnoz çalışmalarına katıldım.”

“Bu seanslarda bilinçaltımda olan o kayıp 2 saatteki görüntüler ortaya çıktı.”

“PEYGAMBER DEVESİ ŞEKLİNDE”

“Yerçekimsiz bir ortam düşünün. Oturuyor değilim. Sanki yatay duruyordum. Bir obje bana bakıyordu. Burnu küçüktü. Gözleri iriydi. Ters armut şeklinde başı vardı. Vücudu inceydi. Silüet şeklinde gördüm. Çünkü arkasından gelen günışığından da etkili bir beyaz ışık, vücudunu silüet gibi gösteriyordu.”

“Ellerini ya da bacaklarını görmedim. Boynu inceydi. Omuzları dardı. Daha aşağısını hatırlamıyorum.”

“Hareket eden gölgeler de vardı. Sayıları Birden fazlalardı.”

PROGRAMIN TAMAMINI SPOTIFY’DA DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN…

“Bu yaşam formlarının haricinde peygamber devesine benzeyen formlar da vardı. Sayıları belki 2 belki 3’tü. Arkada bunlara komut veriyorlardı.”

BAĞLANTILI HABER VE MAKALELER:“UZAYIN BİR YERLERİNDE YAŞAM MUTLAKA VAR”

“UFO YOK! DÜNYA’YA GELEN GİDEN YOK!”

UFO DOSYASI-2: UFOLAR, TÜRKİYE’DE EN ÇOK NEREYE GELİYOR?

Etiketemekli albayEMRE ERGÜLEmre Ergül'le KozmoğrafyaFeza GüllüPEYGAMBER DEVESİRadyo Garspacemag türkiye

Emekli Albay Feza Güllü, Her Açıdan Youtube kanalında uzaylılara ilişkin gündeme oturacak bir açıklamada bulundu.

Feza Güllü, görev sırasında uzaylılar tarafından iki saat süreyle kaçırıldığını söyledi.

Güllü yaptığı açıklamada, "1990’ların başıydı. Çatalca ile Hadımköy arasındaki bölgede görev yapıyordum. ABD'lilerle ortak görev halindeydik. Bir akşam gerçekleştim bu hadise. Lacivert bir ortamdı. Bir hurdalık bölgede çalışma halindeydik. Saat 9 civarlarıydı. Olaylar elektrik süpürgesinden çıkan emiş sesi ile başladı. Üstümdeki kıyafetler fırlayacak gibi oldu. Birden gökyüzü karardı. Cisim çok büyüktü. Sonra hafızam silindi. İki saat sonra asker arkadaşlarım beni birliğimizin 3 ila 4 kilometre ötede buldular. Göğsüm bağrım açık bir şekildeydi.  Bulunduğumda botlarımda herhangi bir çamur yoktu. Oysa depoya girdiğimizde çamurlu bir ortam vardı. Sonraki sabah bir doktora gitmek durumunda kaldım. Mesleğimi yitirmemek için bunu açıklamakta güçlük çektim. Etiket yememek için bunu yaptım. Yaşanan olay sonrası Amerikalılar bölgeye o objenin oraya geldiğini tespit ettiler. Onlarda gördüklerini söylediler." dedi.

yeniakit

'Öldü' diye gönderildiği hastanede 'dirildi'! Albay Feyza Güllü'nün tek isteği var

Son Dakika Haberler

Gündem'Öldü' diye gönderildiği hastanede 'dirildi'! Albay Feyza Güllü'nün tek isteği var

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.