over malign neoplazmı nedir / ICD kodu: C56 Over malign neoplazmı | seafoodplus.info

Over Malign Neoplazmı Nedir

over malign neoplazmı nedir

Over Kanseri

Over Kanseri Nedir?

Kanser hücrelerin kontrolsüz çoğalma kapasitesine sahip olması durumudur. Vücudun herhangi bir yerinde olabileceği gibi yumurtalığı oluşturan hücrelerde görüldüğünde over kanseri adını almaktadır. Over kanserinin eksiden sadece yumurtalık dokusundan kaynaklandığı düşünülürdü; ama artık over tümörünün tüplerin overlere yakın serbest ucundan kaynaklandığı biliniyor. Over kanserinin hepsi birbirinden farklı seyir gösteren tipleri vardır. Over kanserleri meme kanseri ve kolon kanserleri ile birlikte ailevi yatkınlık da gösterebilmektedir.

Over dokusu 3 tip hücreden oluşur:

Epitelyal Hücreler

Overin dış tabakasını oluşturan hücreler olup bu hücrelerden gelişen epitelyal over tümörleri en sık görülen over tümörleridir.

Germ Hücreler

Yumurta hücresidir ve bu hücrelerden gelişen over tümörleri daha nadirdir. Genç kadınlarda daha çok görülür.

Stromal Hücreler

Over dokusunu bir arada tutan destek hücrelerdir ve hormon üretimi görevleri vardır.

Epitelyal Over Tümörleri

Epitelyl over tümörlerinin bir kısmı benign (iyi huylu) bir kısmı malign (kötü huylu) bir kısmı da borderline (yavaş seyirli malign) olabilir.

Benign epitelyal tümörler  kanserleşme potansiyeli olmayan iyi huylu tümörlerdir Tipleri:

  • Seröz kistadenom 
  • Müsinöz kistadenom 
  • Brenner tümörleri 

Malign eptelyal tümörler: Over kanserlerinin çoğu (%) bu tiptir. Alt tipleri:

  • Seröz kistadenokarsinom (%52)
  • Müsinöz kistadenokarsinom (%6)
  • Clear hücreli karsinom (%6)
  • Endometriod karsinom (%10)

Bu tümörlerin hücrelerin görüntüsüne göre de evrelemesi vardır. Buna göre;

Grade 1 tümörler, patolojik görünümü normal hücrelere en yakın olan tümörlerdir ve klinik seyri de o oranda daha iyi gider. 

Grade 3 tümörler, patolojik görünüm normal hücrelerden çok farklı olup seyri de çok saldırgan olan tümörlerdir.

Germ Hücreli Tümörler

Yumurta hücresinin kendinden kaynaklanan bu tümörler nadir görülen over tümörleri olup daha çok genç yaşlardaki kadınlarda görülürler. Alt tipleri,

Teratomlar

Matür ve immatür teratomlar olarak ikiye ayrılırlar. Teratomlar embryo dokusuna ait hücreler içerir ve bu hücrelerin görünümü maturse benign immatur ise malign olarak sınıflandırılır. Matür teratom benign karakterlidir ve DERMOİD kist olarak da isimlendirilir. Kist içeriğinde deri ve eklerine ait kıl, yağ, tırnak ve kıkırdak gözlenebilir. Tedavisi cerrahidir; ancak tekrar etme özelliği de vardır. İmmatur teratomlar kanser hücreleri içerir, 18 yaş altında daha çok görülür ve over dışına yayılmışsa ve grade ise  cerrahi sonrası kemoterapi de gerekir.

Disgerminomlar

En sık görülen germ hücreli over tümörleridir. Hücrelerin büyüme potansiyeli genellikle yavaştır, bu yüzden overlerde sınırlı, yavaş büyüyen bir tümörün çıkarılması %75 kürle sonuçlanır ve kemoterapi gerektirmez.

Endodermal Sinüs Tümörleri

Çok nadir görülür, hızlı büyüyen ama kemoterapiye de iyi yanıt veren tümörlerdir. Daha çok genç kızlarda saptanır.

Koryokarsinomlar:

Nadir görülen, genç hastalarda saptanan ve kemoterapiye iyi yanıt veren tümörlerdir. Plasentada görülen tipi de vardır ve bu tip overdeki koryokarisinoma göre kemoterapiye daha iyi yanıt verir.

Overyan Stromal Tümörler

Tüm over tümörlerinin %1'ini oluşturur ve hastaların %50'si 50 yaş üstündedir sadece %5'i genç kızlardır. Stromal hücreler hormon üretiminden sorumlu olduğu için bu tümörler aşırı estrojen salınımı ile düzensiz adet kanamalarına, postmenopozal kanamaya ya da aşırı androjen salınmı ile adet kanamalarının kesilmesine ve tüylenmelere yol açabilir. Kanseröz tümörlerin seyri iyidir ve kemoterapiye iyi yanıt verirler.

Stromal tümörlerin alt grupları:

  • Granuloza- teka hücreli tümörler
  • Sertoli Leydig hücreli tümörler
  • Benign olan tekomalar ve fibromalar

Over Kanserler

Over Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Tüm kanserler için toplumun bazı kesimlerinde daha sık görülmesine neden olan risk faktörleri saptanmıştır. Bu risk faktörleri mutlaka kansere yol açacak demek olmasa da hastaların ve hekimlerin farkındalıklarını ve önceliklerini belirlemede yardımcı olmaktadır.

Over kanserleri için risk faktörleri şu şekildedir: 

  1. İleri yaş: Over kanserlerinin çoğunluğu 50 yaş üzerinde ki postmenopozal kadınlarda görülür. 
  2. Hiç doğum yapmamış olmak ya da geç doğum yapmak. 
  3. Obezite
  4. Menopozdan sonra hormon tedavisi özelliklede sadece östrojen tedavisi kullanmak. 
  5. Ailede meme, kolon ve over kanseri öyküsü olması. 
  6. Ailevi kanser sendromunun olması. 
  7. Meme kanseri olmak. 
  8. Sigara ve alkol kullanmak. 
  9. İnfertilite ilaçlarının kullanımı. 

Ailesinde Over Kanseri Yatkınlığı Olan Hastalar Önlem İçin Ne Yapabilirler?

Aile öyküsünde özellikle birinci derece kadın akrabalarında over kanseri bulunan hastalar önlemler konusunda bilinçlendirilmelidir. Ailevi kanser sendromları ile ilişkili bir kanser potansiyeli olabilecek hastalar öncelikle genetik olarak danışmanlık almalıdırlar. Genetik danışmanlıkta ailedeki tüm vakalar tek tek saptanıp bunun ailevi bir kanser yatkınlığı olup olmadığı anlaşılabilir.

Bunun yanında kandan yapılan gen testleri ile ailevi kanser sendromlarının sorumlu tutulduğu genleri kişinin taşıyıp taşımadığı saptanabilir. Bu testler mutlaka kanser olunacağı anlamına gelmese de hastalara taşıdıkları risk açısından daha objektif bir sonuç vermektedir. Ailesinde over kanseri öyküsü olup kendinde bu riske ait gen mutasyonu olmadığını bilmek hastaları ve ailesini rahatlatırken gen mutasyonunun varlığının saptanması da stres faktörü olabilmektedir. Ancak var olan bir riski bilip daha düzenli doktor kontrolünden geçmekte erken teşhis için avantaj sağlayacaktır.

BRCA1 ve BRCA 2 gen mutasyonları taşıyan hastalarda doğum kontrol hapları over kanseri riskini oldukça azaltmaktadır. Öte taraftan bu gen mutasyonu olan hastalar meme kanser riski de taşıdıkları için doğum kontrol hapının meme kanseri üzerindeki olumsuz etkilerini de hesaba katmalıdırlar.

BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonu olan hastalarda tüp ligasyonu yapılması over kanseri riskini azaltmaktadır ancak başka bir nedenle opere olacak hastalarda bu önlem önerilmekte sadece risk azaltmak için tüp ligasyonu yaptırmaları tavsiye edilmemektedir.

Bazı hastalar gen mutasyonu tanısı aldıklarında over kanserini önlemek için yumurtalıklarının tamamen çıkarılmasını talep etmektedir ve buna "PROFİLAKTİF OOFEREKTOMİ" denilmektedir. Yumurtalıklarla birlikte tüplerin de tamamen alındığı bu operasyonlar hastaların kanser riskini tamamen ortadan kaldırmazlar ancak büyük ölçüde düşürürler. Özellikle çocuk yapma planlarını bitirmiş kadınlarda bu seçenek ciddi olarak tartışılmalıdır.

BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonu olan hastalarda premenopozal dönemde overlerin önleyici olarak çıkarıldığı hastalarda meme kanseri riskinin de azaldığı görülmüştür. Over kanseri bu grup hastalarda % azalırken meme kanseri %50 azalmaktadır.

Herşeye rağmen ameliyat olma fikrine sıcak bakmayan hastalar da yakın takiplere alınmalı, mamografi, meme MRI, transvajinal ultrason ile düzenli olarak taranmalı, belirili aralıklarla kolonoskopilerini de yaptırmalılardır.

Over Kanseri Erken Saptanabilir mi?

Over kanserlerinin ancak %20 si erken evrede yakalanabilmektedir. Erken evrede yakalandıklarında 5 yıllık sağ kalım ise lere yükselmektedir.

Over kanserleri belirti vermeye başladığında çoğu kez ilerlemiş evrede olduğu için kadınlara erken teşhis için verilebilecek öneriler şunlar olabilir;

Düzenli Jinekolojik Muayene

Ayrıntılı bir jinekolojik muayene sadece vajenin değerlendirilmesi değil rahim ve yumurtalıkların da değerlendirilmesini kapsar. Muayene sırasında elle kasıkların muayene edilmesi ancak çok büyümüş kitlelerin saptanmasını sağlayacağı için ultrason ile değerlendirme artık bu muayenin olmazsa olmazı haline gelmiştir. Pap smear testi sadece serviks kanseri için bir tarama testi olup over kanserleri için fikir vermezler.

Şikayetler Olduğunda Muayeneyi Geciktirmemek

Over kanseri erken safhada hiç belirti vermeyebilir. Belirti vermeye başladığında çoğu kez birçok hastalıkta görülebilecek hafif semptomlar olabileceği için riskli hastalarda bir haftayı geçen belirtilerde en kısa zamanda doktor muayenesine gidilmesi erken tanıyı ve başarılı tedavi şansını kaçırmayı önleyecektir.

Kanser Tarama Testleri

Tarama testleri, hiçbir şikayeti olmayan hastalarda kanserin tanısını koyabilmek için kullanılır. Serviks kanserlerinin taramasında kullanılan pap smear, meme kanseri taramasında kullanılan mammografi bilinen en iyi tarama testleridir. Ne yazık ki over kanseri için bu kadar başarılı bir tarama testi henüz geliştirilememiştir. Bu yüzden hastalara öncelikli olarak "Transvajinal ultrason" eşliğinde muayene önerilmektedir. Kanda bir protein olan ve tümör markerı olarak kullanılan CA over kanserlerin çoğunda yüksek bulunur. Ancak bu bir tarama testi olarak kullanılamaz. Çünkü CA düzeyi normal olan over kanserleri olduğu gibi, kanser dışı bazı faktörler, örneğin endometirozis, pelvik inlamatuar hastalık, sigara kullanımı gibi durumlarda da CA yüksek saptanabilir. Bu yüzden düşük-orta risk grubu hastalarda düzenli olarak CA bakılmasının bir anlamı olmadığı gibi overyan bir kitle yokken CA 'in yüksek geldiği durumlarda kanser tanısından çok diğer nedenler akla gelmeli ve buna göre takibi yapılmalıdır. Sadece aile over kanseri yüksek olan hastalarda CA daha sık kontrol edilmelidir ki bu grup hastada bile over kanserinden ölümleri azaltıcı bir katkısı olmamıştır.

Over Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

  • Şişkinlik
  • Karın ve kasık ağrısı
  • İştahsızlık ve devamlı doygunluk hissi
  • Devamlı idrara çıkma hissi ve sık idrar gitme
  • Yorgunluk
  • Mide ağrısı
  • Cinsel ilişkide ağrı
  • Kabızlık, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik
  • Adet düzensizliği
  • Bacaklarda artan ödem

Over Kanseri

 Yukarıda over kanserinin ilerlemesi şematize edilmiştir.

Over Kanseri

C Over malign neoplazmı

Yumurtalık kanseriniz vardır.

Vücuttaki dokular hücrelerden oluşur. Kanser hastalığında hücreler kontrolsüzce çoğalır. Bu durum kötü huylu yeni dokuların oluşmasına neden olur. Kanser hücreleri, sağlıklı dokuyu yok ederek tüm vücuda yayılabilir.

Yumurtalıklar kadın üreme organlarının bir parçasıdır. Her iki tarafta birer adet olmak üzere iki yumurtalık vardır. Yumurtalıklar karnın alt kısmındadır. Yumurta hücreleri yumurtalıklarda olgunlaşır. Daha sonra yumurta hücrelerinden çocuk oluşabilir. Yumurtalıklar ayrıca çeşitli haberci maddeler üretir.

Her kanser hastalığı aynı değildir. Hızlı ilerleyen kanser hastalıkları vardır. Bu durumda kendinizi hızla çok hasta hissedebilirsiniz. Ancak daha yavaş seyreden kanser hastalıkları da vardır. Bu durumda kendinizi genel olarak keyifsiz ve güçsüz hissedebilirsiniz. Başlangıçta hiçbir şikayet olmayabilir. Yumurtalık kanseri sıklıkla başlarda şikayetlere neden olmaz. Ancak kanser iyice büyüdüğünde şikayetler ortaya çıkabilir. Bu durumda karın şişer. Vajinadan normal adet kanaması dışında da kanama olabilir.

Lütfen göz önünde bulundurun: Bu ICD kodu, ICD-O sistemine ait olabilir. Bu durumda genellikle kodun yanı sıra başka harf ve rakamlar da bulunur. Başlangıçta bir M harfi vardır, bunu 4 rakam ve sonrasında bir eğik çizgi takip eder. Eğik çizginin ardından bir rakam daha gelir.

Bir ICD-O kodu söz konusuysa, bu durumda her zaman kötü huylu bir kanser hastalığı tanımlanmaz. Bununla ilgili daha kesin bilgiyi eğik çizginin arkasından gelen son rakam verir:

  • /0 - İyi huylu bir tümör söz konusudur. Bu durumda bir dokudaki hücreler kontrolsüz bir şekilde çoğalır. Ancak bunlar çevrelerine zarar vermez ve vücuda yayılmaz.
  • /1 - Tümörün iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunu tam olarak söylemek mümkün değildir.
  • /2 - Erken evre kanser, yani kanser öncesi aşama söz konusudur. Bu durumda hücreler değişikliğe uğramıştır ve kontrolsüz şekilde çoğalmaktadır. Ancak bunlar dokuda belirli bir sınırı aşmamaktadır ve henüz diğer organlara yayılamamaktadır.
  • /3 - Kötü huylu bir kanser hastalığı söz konusudur. Etkilenen dokudaki hücreler değişikliğe uğramıştır ve kontrolsüz şekilde çoğalmaktadır. Bunlar çevrelerine zarar verebilir ve vücuda yayılabilir.
  • /6 - Bir metastaz söz konusudur. Bu durumda kanser hücreleri başlangıçta etkilenen bölgeden, vücudun başka bir bölgesine ulaşmış ve burada çoğalmaya devam etmiştir.
  • /9 - Kötü huylu bir kanser hastalığı veya bir metastaz söz konusudur. Etkilenen dokudaki hücreler değişikliğe uğramıştır ve kontrolsüz şekilde çoğalmaktadır. Ancak bu hücrelerin başlangıç noktasından gelip gelmediğini veya vücudun başka bir bölgesinden ilgili noktaya yayılıp yayılmadığını söylemek mümkün değildir.

Ek kodlar

Tıbbi belgelerde, ICD koduna genellikle teşhisin güvenilirliği veya vücudun etkilenen tarafını tanımlayan harfler eklenir.

  • G: Güvenilir teşhis
  • V: Şüphe
  • Z: Durum kriteri
  • A: Hariç tutma
  • L: Sol
  • R: Sağ
  • B: İki taraflı

Diğer bilgiler

Not

Bu bilgiler kendi kendine teşhis için sağlanmamıştır ve hiçbir şekilde bir doktor tavsiyesinin yerini tutmaz. Kişisel bir tıbbi belgede ilgili bir ICD kodu bulursanız, teşhisin güvenilirliği için ek kodlara da dikkat edin.
Doktorunuz sizinle doğrudan görüşerek sağlıkla ilgili konularda daha ayrıntılı bilgi verebilir ve gerekirse ICD teşhis kodunu açıklayabilir.

Yumurtalık (Over) Kanseri

Yumurtalık kanseri tüm jinekolojik kanserler içerisinde ölüm oranı en yüksek olanıdır. Tüm evreler bir arada değerlendirildiğinde ortalama yaşam %35 civarındadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde kadınlarda en sık görülen kanserler arasında beşinci sırada yer alıyor. Kadınlarda görülen kansere bağlı ölümlerde de dördüncü sıraya yükseliyor. Bir kadının hayatı boyunca yumurtalık kanserine yakalanma riski 58'de bir oranında seyrediyor. Yumurtalık kanserinden ölüm riski ise 98'de bir oranında görülüyor.

 

Mikroskop altında kanser hücreleri incelenerek bunların normal hücreye ne kadar benzediğine göre derecelendirme (grading) yapılıyor. Grad 1 kanser hücrelerinin normal hücrelere benzediği, grad 3 kanser hücrelerinin normal hücrelere göreceli olarak benzemediği anlamına geliyor. Bu ikisinin arasına da grad 2 adı veriliyor. Yumurtalık kanserinin oluşum nedeni ise henüz bilinmiyor. Ancak bu tip kansere yakalanma riskini arttıran bazı risk faktörleri saptanmış.

 

Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık dörtte biri erken evrede saptanıyor. Kanseri erken saptamak tedavinin başarısı şansını artırıyor. Erken evre yumurtalık kanseri için tedavi edilen 10 kadından 9'u kanser tanısından sonra en az beş yıl yaşıyor.

 

Normal bir kadının hayatı boyunca yumurtalık kanserine yakalanma riski %1,,8'dir. Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık %70'ine evre III'de tanı konmaktadır. Bu kadar yüksek oranda ileri evrede yumurtalık kanserlerine tanı konmasının en önemli nedeni, bu kanserin daha çok doğrudan yayılım denilen yolla, implantasyon şeklinde karın içi organlara yayılım yapmasıdır. Kısa sürede karın içi organlara doğrudan yayılım söz konusu olduğundan dolayı hastalara ileri evrede tanı konmaktadır.

 

Epitelyal yumurtalık (over) kanserlerinin risk faktörleri nelerdir?

 

İlerleyen yaş, yumurtalık kanserinde risk faktörlerinden birini oluşturuyor. Çoğu kez menopozdan sonra ortaya çıkıyor. Yumurtalık kanserlerinin yarısından fazlası 65 yaşın üzerinde görülüyor.

 

Obezite de önemli risk faktörlerinden. Yapılan araştırmalarda kilosu fazla olan kadınlarda yumurtalık kanserinden ölüme daha sık rastlandığı gösterilmiş. Aşırı obez kadınlarda bu risk yüzde 50 oranında artıyor.

 

Ailesel kalıtım da önemli bir faktör. BRCA1 ve BRCA2gen mutasyonu taşıyıcılarında ailesel yumurtalık kanseri sıklığı artmakta. Herediter non-polipöz kolorektal kanser ailesine ait olan kişilerde de yumurtalık kanseri sık görülmektedir. Ailede yumurtalık kanserine yakalanan kişi sayısı arttıkça, kişinin kendisinin riski de katlanarak artmaktadır. Ancak ailesel yumurtalık kanserleri, tüm yumurtalık kanserlerinin %'ununu oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle hastaların büyük bir çoğunluğu ailenin ilk vakası olarak karşımıza gelmektedir.

 

Erken yaşta ilk adeti görme (erken menarj) ve geç menopoz riski artırmaktadır. Her yumurtlama ile yumurtalık dış yüzünde bir hasar oluşur ve bu alan iyileşme süreci ile normale döner. Dokunun hasar görüp, iyileşme süreci uzadığında, kanserojen maddelerin iyileşme sürecinde bölünmekte olan bu dokuyu bozması kansere gidişte rol oynadığı düşünülmektedir.

 

Talk pudrası genital bölge temizliğinde kullanımı yumurtalık kanseri riskini artırır. Polikistik over sendromlu hastalarda riskte artış mevcut.

 

Yumurtalık iltihabı sık geçirmiş olan kişilerde de risk artmakta.

 

Menopoz döneminde hormon replasman tedavisi uzun dönem alan kişilerde risk artmakta.

 

Çocuk doğurmamış olmak ve süt vermemiş olmak da, riski artırmakta çünkü doğum sonrasında ve süt verme dönemlerinde yumurtlama fonksiyonu durmaktadır. Bu dönem yaşanmadığı zaman riskte artış söz konusudur.

 

Yumurtalık kanseri riskini azaltan faktörler nelerdir?

  • Birden fazla çocuk doğurmuş olmak,
  • Süt vermiş olmak,
  • Doğum kontrol hapı kullanmış olmak,
  • Tüplerin bağlanmış olması,
  • Rahimin alınmış olması,
  • Genital temizlik esnasında veya sonrasında talk pudrası kullanmamak,
  • Meyve ve sebzeden zengin diyet uygulamak ve hayvansal gıdadan tüketimini kısmak,
  • Obeziteden kaçınmak,
  • Bilinçli vitamin kullanımı,
  • A vitamininden zengin diyet veya A vitamini düşük dozda (retinoid veya fenretinid) kullanmak,
  • Beta-karoten (havuçta bulunan bir vitamin) kullanmak,
  • Vitamin C'den zengin diyet veya vitamin hapları ile dengeli vitamin C kullanımı,
  • COX-2 inhibitörü ilaçları kullananlarda yumurtalık kanseri daha az görülür.
  • Vitamin D'den zengin diyet.

Yumurtalık Kanserinin Belirtileri nelerdir?

 

Yumurtalık kanseri tüm jinekolojik kanserler içerisinde en sinsi olarak gelişen ve yayılanıdır. Bu nedenle genellikle erken dönemde belirti vermemektedir. Erken dönemde yakalanan olguların büyük bir kısmı jinekolojik rutin muayene esnasında rastlantısal olarak tanı konmaktadır. Bazen sağ veya sol alt karın ağrısı ile gelen hastalarda saptanan bir kistin ameliyatı sonrasında rastlantısal tanı konmaktadır. Genelde yumurtalık kanseri karın için yayıldıktan sonra, karın içini kaplayan periton denen tabakanın tutulumu ile karın içerisinde asit denilen sıvı birikir ve hastayı genelde asit sıvısının yapmış olduğu rahatsızlığa bağlı şikayetler hekime getirir. Bu şikayetler genelde karın çevresinde kalınlaşmaya bağlı, eski etek ve pantolonların kısa süre içerisinde kapanmayacak şekilde küçük kalması, yemeklerden sonra karında aşırı dolgunluk ve gaz şikayeti şeklindedir. Aslında bu şikayetler birçok durumda olabilecek genel şikayetlerdir. Yani belirli bir belirti yoktur. Bazen hastalar adet düzensizliği, alt karında ağrı, aşağıya doğru bası hissi nedeniyle de gelebilmektedirler.

 

Yumurtalık kanserinde erken tanı mümkün müdür?

 

Yumurtalık kanserlerinin yaklaşık %70'i evre III'de tanı konmaktadır. Bu kadar yüksek oranda ileri evrede yumurtalık kanserlerinin tanı konmasının en önemli nedeni, bu kanserin daha çok doğrudan yayılım ile implantasyon şeklinde karın içine yayılım yapmasıdır. Bu nedenle kısa sürede karın içi organlara direkt yayılım söz konusu olduğu için hastalara ileri evrede tanı konmaktadır.

 

Henüz yumurtalık kanserinin öncü lezyonlarını saptayan bir tarama testi mevcut değildir. Bu amaç ile birçok farklı kanser belirteci bilimsel araştırmalarda kullanılmıştır; ancak evre I dediğimiz erken evrede hastaların %30'unda bu belirteçler yüksek bulunmuştur. Birden fazla tümör belirtecinin bir arada kullanımı ile yapılan taramalarda elde edilen sonuçlar daha başarılı olmakla beraber, getirdikleri yüksek maliyetlerden dolayı rutin kullanıma girmiş değildir.

 

Erken tanı için en önemli husus, halen düzenli olarak yapılan jinekolojik muayene ve menopoz sonrası ultrasonografide saptanan ve üç santimin üzerinde olan her kistik oluşum kuşkulu olarak kabul edilmelidir. Diğer taraftan, menopoz öncesi dönemde yapılan ultrasonografide de kistik oluşum görüldüğünde, özellikle bu kist adet sonrası dönemde de halen mevcutsa ve bir takım ilave ultrasonografik özellikler taşımakta ise, jinekolojik kanser tanısında deneyimli bir hekim tarafından da gözden geçirilmelidir.

 

Yumurtalık kanserinde tanı nasıl konur?

 

Yumurtalık kanserinin tanısı ancak histopatolojik inceleme dediğimiz doku tanısı alınarak konmaktadır. Bu tanı için cerrahi girişim gereklidir. Burada yapılacak olan cerrahi girişim hem tanı hem de tedavi amaçlıdır. Ameliyat esnasında kuşkulu olan yumurtalık ve varsa buna ait olan yayıldığı dokulardan örnek alınıp ameliyat esnasında frozen inceleme dediğimiz histopatolojik muayeneye yollanır. Ameliyat devam ederken tümörün yumurtalık kaynaklı olup olmadığı, tümörün hücre tipi, tümörün normal dokuya benzerlik derecesi (diferansiasyonu) belirlenir ve burada elde edilen sonuçlara göre cerrahi tedavi şekillendirilir.

 

Ameliyat öncesi yapılacak olan görüntüleme yöntemleri (bilgisayarlı tomografi, pozitron emisyon tomografi, ultrasonografi gibi) veya tümör göstergesi düzeylerinin belirlenmesi, hastalığın yaygınlığı hakkında bilgi verebilirler ancak kesin tanı koydurucu yöntemler değillerdir. Ayrıca hiçbir zaman doku tanısının yerine geçemezler.

 

Yumurtalık kanserinin evreleri nelerdir?

 

Evre Ia: tümör tek yumurtalığa sınırlı, yumurtalık dış yüzünde tümör yok, karın içinde yayılım yok, tümörün olduğu yumurtalık rüptüre değil (dış yüzey devamlılığı bozulmamış). Karın içi sıvısında tümör yok.

Evre Ib: tümör her iki yumurtalığa sınırlı, yumurtalıkların dış yüzünde tümör yok, karın içinde yayılım yok, tümörün olduğu yumurtalık rüptüre değil. Karın içi sıvısında tümör yok.

Evre Ic: tümör bir veya her iki yumurtalığa sınırlı, yumurtalıkların dış yüzünde tümör var veya tümörün olduğu yumurtalık rüptüre (dış yüzey devamlılığı kesintiye uğramış) veya karın içi sıvısında tümör hücreleri var.

Evre IIa: tümör bir veya her iki yumurtalığa sınırlı, ancak tümör uterusa (rahime) veya tüplere yayılmış. Tümörün olduğu yumurtalık rüptüre değil, yumurtalıkların dış yüzünde tümör yok. Karın içi sıvısında tümör yok.

Evre IIb: tümör bir veya her iki yumurtalığa sınırlı, ancak tümör pelvis içerisinde uterus (rahim) veya tüpler dışında olan diğer organlara yayılmış. Tümörün olduğu yumurtalık rüptüre değil, yumurtalıkların dış yüzünde tümör yok. Karın içi sıvısında tümör yok.

Evre IIc: tümör bir veya her iki yumurtalığa sınırlı, ancak tümör uterusa (rahime) veya tüplere veya diğer pelvis içi oluşumlara yayılmış. Bununla birlikte tümörün olduğu yumurtalık rüptüre veya yumurtalıkların dış yüzünde tümör veya karın içi sıvısında tümör hücreleri var.

Evre IIIa: tümör bir veya her iki yumurtalıkta olmakla beraber pelvis dışına mikroskobik düzeyde yayılım yapmış. Abdominal (karın içi) organlarda (barsak, omentum gibi) mikroskobik düzeyde yayılım var.

Evre IIIb: tümör bir veya her iki yumurtalıkta olmakla beraber pelvis dışına yayılım yapmış. Ancak yayılımda en büyük tümör çapı iki santimin altında. Abdominal (karın içi) organlarda (barsak, omentum gibi) olan yayılımda metastazların çapı iki santimden küçük. Lenf düğümleri negatif.

Evre IIIc: tümör bir veya her iki yumurtalıkta olmakla beraber pelvis dışına yayılım yapmış. Ancak yayılımda en büyük tümör çapı iki santimin üstünde. Abdominal (karın içi) organlarda (barsak, omentum gibi) olan yayılımda metastazların çapı iki santimden büyük veya lenf düğümleri pozitif.

Evre IV: Karın dışına tümör yayılımı mevcut. Akciğer zarları arasına veya beyine veya karaciğere veya diğer karın dışı organ ve oluşumlara yayılım.

 

Yumurtalık kanseri nasıl tedavi edilir?

 

Yumurtalık kanserinin tedavisinde en önemli nokta cerrahi tedavidir. Cerrahi, hastalarda hem tanı hem de tedavi amaçlı uygulanmaktadır.

 

Cerrahi tedavinin amaçları: 

 

1) Tümörün gerçekten yumurtalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını saptamak,

2) Tümörün karın içinde yaygınlığını saptamak,

3) Tümörün yumurtalık kanserleri içerisinde hangi tipten olduğunu belirlemek,

4) Hiç geride tümör kalmayacak şekilde cerrahinin uygulanmasıdır.

 

Yumurtalık kanserinin tedavisi için yapılan cerrahi girişimde, dünya standartlarında belirlenmiş olan ve tüm hastalara uygulanması gereken cerrahi tedavi:

 

Karnın tam ortasından alt ve üst batını kapsayacak şekilde yapılan orta hat kesisi ile cerrahiye başlanır.

İlk olarak karın içinde birikmiş olan sıvıdan patolojik inceleme için örnek alınır. Bu sıvı yok ise, karın içi yıkanarak sıvı elde edilir.

Karın içinde hem alt karında tümörün yaygınlığı belirlenir.

Rahim ve her iki yumurtalık alınır.

Karın içini örten omentum denilen zar alınır.

Periton denilen karın içini kapsayan zarın üzerinde tümör yayılımı aranır ve yayılım olan alanlar çıkarılır.
 

Periton altında kalan ve büyük damarların etrafında bulunan lenf düğümlerinin tamamı karnın en alt noktasından, bacağa giden damarların başlangıcından itibaren alınır. Bu işleme karnın alt bölgesi için pelvik lenf adenektomi denir. Aort ve vena cava inferior denilen ana damarların etrafında olan lenf düğümleri de tamamen çıkarılır ve bu işleme de paraaortik lenf adenektomi denir. Paraaortik lenf adenektominin üst sınırı böbrek damarlarının başlangıç noktasıdır. Bahsi geçen bölgelerdeki tüm lenf düğümleri alınmalıdır çünkü yumurtalık kanseri bu oluşumlara küçük yayılım yapabilirler. İdeal yapılmış pelvik lenf adenektomide en az 25 ve gene ideal yapılmış paraaortik lenf adenektomide en az 10 lenf düğümü çıkarılmalıdır.
 

Apendiks kontrol edilir ve bazı tümör tiplerinde yayılım olmasa bile apendiks alınır.

Barsak üzerin yayılımlar aranır ve olan tüm yayılımlar çıkarılır. Gerekli olduğu takdirde kalın veya ince barsağında tümör ile tutulmuş olan kısmı alınır.

Karaciğer ve dalak bölgesi kontrol edilmelidir. Özellikle karaciğer üstünde bulunan ve diyafram denilen karın boşluğu ile göğüs boşluğunu ayıran oluşumun yüzeyi de kontrol edilir ve varsa buradaki tümörlerde alınır.

 

Cerrahi tedavinin amacı, karın içerisinde geride hiç tümör kalmayacak şekilde cerrahinin tamamlanması ve yukarıda belirtmiş olduğumuz basamakların tamamlanmasıdır. Cerrahi tedaviden sonra erken evre (evre Ia grad 1 ve 2) hastalığı olan hastalar dışında tüm hastalara kemoterapi uygulanır. Kemoterapide toplam altı siklüs olmak üzere şu anda en sık paklitaksel ve platin içerikli kemoterapi yapılır.

 

Cerrahi tedavi öncesinde tümörün yaygınlığını azaltmak için hasta ameliyat edilmeden kemoterapi uygulaması yapılması son yıllarda gündeme gelmiştir. Neo-adjuvan kemoterapi olarak bilinen bu tedavi yaklaşımında amaç, yaygın olan tümör yükünü azaltmak ve yapılacak olan barsak çıkarılması işleminin derecesini azaltmaktır. Aslında bu tedavi yaklaşımı ancak ve ancak ilk etapta cerrahi tedavi uygulanamayacak kadar tümörü yaygın olan hastalara yapılmalıdır.

 

Birçok çalışma en ideal tedavinin hastaya ilk etapta tam cerrahi evreleme uygulanması olduğunu göstermiştir. Ameliyat öncesi uygulanan kemoterapi ve bunu izleyen cerrahinin başarısı hiçbir zaman cerrahi ve bunu izleyen kemoterapi uygulaması kadar iyi değildir. Ama diğer taraftan hastanın tümörünün yaygınlığı çok ileri ise ve cerrahi tedavi uygulanamayacak ise, o zaman neo-adjuvan kemoterapi yaklaşımı yarar sağlayabilir. Ameliyat öncesi kemoterapi uygulanmasına karar verilmiş ise, bu kemoterapi üç siklüsü geçmemelidir. Daha fazla kemoterapi uygulamanın hastaların sonuçlarına olumlu katkı sağlamadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

 

Yumurtalık kanserini kimler tedavi etmeli?

 

Yumurtalık kanserinin tedavisi bilgi ve deneyim birikimi gerektiren ve birden fazla bölümü de ilgilendirebilen bir süreçtir. Hastaların ameliyat olacakları hastanelerin teknolojik alt yapısının ve uzmanlıklar arasında uyum içinde çalışma prensiplerinin oturmuş olması gereklidir. Bazı vakalarda kadın doğum dışında, genel cerrahi, üroloji, göğüs cerrahisi uzman hekimlerin de ameliyata dahil olmaları gerekmektedir. Ayrıca hastaları ameliyat esnasında uzun süre uyutacak olan anestezi ekibini ve hastanın tümörü hakkında bilgi verecek olan patoloji bölümlerinin de buradaki rolleri göz ardı edilmemelidir.

 

Yumurtalık kanserli hastaların cerrahi tedavisi jinekolojik onkologlar tarafından yapılmalıdır. Kadın Hastalıkları ve Doğum eğitiminin üzerine bazı ülkelerde iki yıl bazı ülkelerde ise üç yıl süren eğitimden sonra kadın hastalıkları ve doğum uzmanları, jinekolojik onkoloji üst ihtisas diploması almaktadırlar. Çünkü jinekolojik kanser cerrahisi için gerekli olan eğitimin normal ihtisas eğitimi esnasında verilmesi mümkün değildir. Ülkemizde jinekolojik onkoloji üst ihtisası henüz verilmemektedir. Ancak Sağlık Bakanlığının bu konuda yürüttüğü çalışmalar vardır.

 

Diğer taraftan ülkemizde birçok üniversitede jinekolojik onkoloji bilim dalı kurulmuş olup; uzun yıllardır, bir anlamda gönüllülük ve isteklilik ile jinekolojik kanserlerin cerrahi tedavisi yapılmaktadır. Ayrıca bazı meslektaşlarımız, yurt dışında bu konuda çalışarak bilgi ve deneyimlerini artırmak için çalışmaktadır. Aşağıda ayrıntıları anlatılan ameliyat tekniklerinin uygulanması için gerekli olan bilgi ve deneyim birikimini almış olan, jinekolojik onkoloji ile uğraşan hekimler tarafından bu tip hastalar tedavi edilmelidirler. Bu eğitim alınmadan yapılacak olan cerrahi girişimler kötü sonuçların doğmasına ve hastaların hayatta kalım süresinde veya tümör tekrarlama sıklığında olumsuz sonuçlara neden olabilir.

 

Fertiliteyi (doğurganlığı) korumak mümkün mü?

 

Yumurtalık kanseri genelde menopoz sonrasında görülen bir hastalık olsa da bazen doğurganlık döneminde olan ve hiç çocuk doğurmamış olan hastalarda da görülebilir. Hastanın yaşı ne olursa olsun; tüm epitelyal yumurtalık kanserlerinde hastalığın yaygınlığı tam olarak belirlenmelidir.

 

Fertilite ve doğurganlığın korunmasını isteyen hastalarda, eğer karın için yayılım yok ise, karşı taraf yumurtalık tümör tarafından tutulmamış ise, tümörün histolojik tipi (ameliyat sırasında alınan doku parçasından saptanan tümör tipi) fertiliteyi korumaya uygun ise fertiliteyi koruyucu tedavi uygulanabilir. Bu tip bir cerrahi için hastanın tümör tutulumu olan yumurtalık alınırken; karşı tarafta sağlam olan yumurtalık ve rahim alınmadan omentum denilen zar, retroperitoneal lenf düğümleri alınır. Ayrıca periton zarı üzerinde tümörün yayılım odakları olmasa bile, farklı bölgelerden en az 10 tane olmak üzere rastgele biyopsiler patolojik inceleme için alınır. Ancak böylece tümörün gerçek yaygınlığı ve hastalığın derecesi belirlenebilir. Cerrahi tam yapılmadığı takdirde hastanın gerçek tümör yaygınlık derecesi bilinmeyecektir ve eksik bilgi ile yola çıkmanın sonucu bir felaket olabilir. Erken evre hastalar içerisinde evre Ia grade 1, 2 evre Ib grade 1 vakalarda fertilite korunmuş olur. Daha ileri evrelerde doğurganlığı koruyucu tedavi çok riskli olduğundan, uygulanması standart bir yaklaşım değildir.

 

Unutulmaması gereken en önemli nokta şudur: fertiliteyi koruyucu cerrahi sadece doğurganlığını kesinlikle korumak isteyen ve bu tip bir tedavinin getirmiş olduğu geride kalan yumurtalık veya karın içi organlarda tümör tekrarlama riskini kabul eden hastalarda, ayrıntılı bir bilgilendirmeden sonra uygulanmalıdır. Bu yaklaşım standart bir tedavi değildir.

 

Yumurtalık kanserinden nasıl korunabilirim?

 

Kadın doğum uzmanına gidilerek düzenli sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır. Özellikle ailenizde yumurtalık kanseri hikayesi varsa bu bilgileri hekiminizle tartışınız.

 

Doğum kontrol hapı kullanın. Çünkü bu ilaçları yıllarca kullanmış kişilerde risk azalıyor.

 

Tüplerin bağlanması veya histerektomi için hekiminizle görüşün. Çocuk isteği tamamlandıktan sonra tüplerin bağlanması yumurtalık kanseri riskini azaltabiliyor. Rahmin alınması (histerektomi) de aynı şekilde riski azaltabiliyor. Ancak bu cerrahi işlemler sadece yumurtalık kanseri riski açısından uygulanmayıp geçerli bir tıbbi neden için yapılmalı.

 

Bebeğinizi emzirin. Bir veya daha fazla çocuk sahibi olmak ve bir veya daha fazla yıl emzirmiş olmak riski azaltabiliyor. Bu yöntemler az oranda riski azaltmalarına rağmen tam bir korunma sağlamıyor. Sadece yumurtalık kanseri riskini azaltmak için çocuk sahibi olmak önerilmiyor. Unutmayın ki doğum kontrol haplarının risk azaltıcı etkisi çok daha fazladır.

 

Sağlıklı beslenin. Birçok çalışma sebzeden zengin diyetle beslenen kadınlarda bu kanserin daha nadir görüldüğünü göstermiştir. Amerikan Kanser Birliği özellikle bitki kaynaklı ve çeşitten zengin bir beslenme öneriyor. Günde en az beş porsiyon sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin. Kırmızı eti, özellikle yağdan zengin ise, sınırlı miktarlarda yiyin.

 

Genetik test için hekiminize danışın.Ailenizde yumurtalık kanseri olanlar varsa genetik danışma ve uygunsa genetik testten geçmeyi düşünün. Testi istemeden önce hekiminiz ile testin yararları ve olası sakıncalarını tartışın. Genetik test bir kadının yumurtalık kanseri için riski arttıran bazı genetik değişiklikler taşıyıp taşımadığını belirtir. Genetik değişikliği taşımadığını öğrenmek kadına büyük bir rahatlık verirken, bu değişikliği taşıdığını bilmek oldukça stresli olabiliyor. Ancak bu bilgiler kanserin önlenmesi konusunda yöntemler geliştirmekte yararlı olabiliyor.
 

Yumurtalık (over) Kanseri Türü ve Tüm Yumurtalık Tümörleri İçinde Görülme Sıklığı (%)

 

Epitelyal over kanserleri (yumurtalıkların üstünü örten hücre tabakasından) - 

 

Germ hücreli over kanserleri (yumurtalığın içerisinde olan germ hücrelerinden) - 

 

Sex cord stromal tümörler (yumurtalığın içerisinde olan sex cord hücrelerinden) - 

 

Over sarkomları (yumurtalığın içerisinde olan mezenşimal hücrelerden) - 5

 

Diğer organlardan yumurtalıklara metastaz (başka organ kaynaklı tümörler) - 5

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir