tehlikeli oyunlar sesli kitap / Sesli Kitap Listeleri

Tehlikeli Oyunlar Sesli Kitap

tehlikeli oyunlar sesli kitap

Tehlikeli Oyunlar &#; Oğuz Atay

Ey Sevgili Okur,

Şu elinde tuttuğun Tehlikeli Oyunlar’ı okumak üzere olduğun için seni

ne kadar kıskandığımı açıklamakla başlamak istiyorum bir solukta

yazıp bitirmek istediğim bu önsöze. Niçin mi kıskanıyorum seni?

Heyecan ve serüven dolu bir yolculuğa benzeyen bu okuma uğraşıyla

ilk kez karşı karşıya olduğun için elbet. Bu önsözü bir solukta yazıp

bitirmek isteyişime gelince, belki bunun nedenini sen de kestirebilirsin.

Oğuz Atay önsözlerden hiç mi hiç hoşlanmazdı. O kendine özgü

inceliğiyle bir güzel alaya alırdı her türlü önsözü. Ama bu kitabın XIV.

Bölümünde de belirtildiği gibi, «Ülkemiz büyük bir oyun yeridir. Her

sabah uyanınca, biraz isteksiz de olsak, hepimiz sahnenin bir yerinde,

bizi çevreleyen büyük ve uzak dünyanın sevimli bir benzerini kurmak

için toplanırız. Küçük topluluklar olarak, birbirimizden bağımsız

davranarak ve birbirimizi seyrederek günlük oyunlarımıza başlarız.

Ben, Hikmet IV. zamanında —yani Hikmet I. olduğum sıralarda— bu

oyunu ciddiye almış ve bütün oyunları heyecanla seyretmiştim.

Sonunda, kendi oyunumu, bütün bu oyunların dışında ve gerçek

olarak yaşamağa karar verdim. İnsanlarımız, aynı piyesi yıllardır aynı

biçimde oynamanın yorgunluğu ve gerçeğe bir türlü, benzetememenin

bezginliği içindeyken ben, bizlere bugüne kadar hiç yararı

dokunmamış olan aklın —daha doğrusu, akıl olduğunu sandığımız

akü taklidinin— zincirlerinden kurtularak, bütün ülkeleri ve onların

gerçek kişilerini içine alan büyük heyecanı içinde bulunuyorum.»

Diyelim ki, ben de bu heyecanı paylaştığım için soyunuyorum onun

deyimiyle bu «Önsöz Amca» rolüne. Hem sonra, kendini bir kez

oyunların büyüsüne kaptırdı mı insan, kolay kolay sahneyi terketmek

de istemiyor. Ama benimki pek öyle düpedüz bir rol çalma arsızlığı

değil. Ben kısaca Tehlikeli Oyunlar’ın, önemli bulduğum birkaç özelliği

üzerinde durmak istiyorum. Bunların en önemlisi yazarın anlatım

özgürlüğünü sağlayan «oyun oynama» yöntemi. Daha doğrusu,

yazarın «insanların oynadıkları oyunlar» adını verdiği bölümler. Oyun

içinde oyunun, roman içinde oyunun ya da r

yöntem. Ama Oğuz Atay’ın yapıtlarında bu yöntemin bizim

yazınımızda benzeri görülmemiş bir ustalık ve zenginlikle kullanıldığı

da bir gerçek.

Oğuz Atay Tehlikeli Oyunlar’ın yazımını 26 Mart ’te

tamamlamış. Tutunamayanlar’ın bitiriliş tarihi 26 Temmuz

olduğuna göre, ikinci romanının tasarlanışı ve yazılışı bu üç yıllık süre

içinde gerçekleşmiş. Yazarın ilk romanını bitirdikten sonra tutmaya

başladığı günlükten de anlaşılacağı gibi, Tehlikeli Oyunlar olay

örgüsü, kişileri, anlattığı çevre, ele aldığı sorunlar ve bütün bunları dile

getirmek için yararlanılan anlatım teknikleri açısından üzerinde uzun

uzun düşünülmüş, roman son biçimini alıncaya kadar birkaç kez

yazılmış, kurgu kaygısı ve ayrıntı seçimi kolayca anlaşılan çok titiz bir

çalışmanın ürünüdür. Oğuz Atay’ın «düşünen insan»ı ne tam

anlamıyla organik bir parçası olabildiği, ne de büsbütün kopabildiği bir

toplumda yaşamaktadır. Bu toplum eski &#; yeni, Doğu &#; Batı, düş &#;

gerçek, duygu &#; düşünce, kadın &#; erkek gibi çatışmalardan

kaynaklanan yoğun bir kargaşanın içindedir. Bu toplumdaki insanların

yaşama biçimlerini, duygu ve düşünce yapılarını sözünü ettiğim

kargaşayı oluşturan sayısız ayrıntı koşullandırmaktadır. Romanın

kahramanı Hikmet Benol kargaşanın temelinde yatan gerçekliği

araştırırken sürekli olarak birer ipucu gibi gördüğü bu ayrıntılara takılır.

Düşünen bir insan olarak gerçeklerle ilgilenmenin tehlikeli bir tutum

olduğunu görür. Her şeyden önce, gerçeklerle içtenlikle ilgilenmek

toplumu yönetenlerce tehlikeli sayıldığı için, Hikmet Benol da

gerçeklerle oyun oynuyormuş gibi ilgilenme yolunu seçer. Oğuz

Atay’ın «düşünen insan»ı böylece «oynayan insanca dönüşmüştür.

İnsanın «oynayan bir varlık» (Homo Ludens) oluşu Rönesans’ın

başından beri kendi yeteneklerini sınaması için bir çıkış noktası

olmamış mıydı? Shakespeare bu yüzden «Bir sahnedir bütün dünya,»

dememiş miydi? Ünlü İspanyol oyun yazarı Calderon’un da Hayat Bir

Düştür adlı bir oyunu yok muydu? İşte Oğuz Atay bu yazarlara

öykünerek değil, ama gerçekliği algılamada böyle bir bakış açısının

önemini kavrayarak kendine özgü bir kurgu oluşturur. Oyun öğesinin

önemi böylece ortaya çıkınca, günlüğünde açıkladığı gibi dramatik

biçim konusunu ayrıntılı biçimde inceler, Ortaçağ ibret oyunlarındaki

simgesel adlı oyun kahramanları da, Shakespeare’in tragedya anlayışı

da, Karagöz ve Meddah gibi geleneksel tiyatro biçimlerimiz de Oğuz

Atay’ın sergilemek istediği gerçekleri dile getirmede onun büyük bir

ustalıkla yararlandığı anlatım olanakları sağlar. Onun yararlandığı bu

anlatım olanakları bazı yazarlarda olduğu gibi biçimsel bir gövde

gösterisi olarak değil, onun tanık olduğu, tanık olmaktan da öte, büyük

bir yoğunlukla yaşadığı kargaşanın zorladığı bir çeşitlilikle ve tam bir

işlevsellikle karşımıza çıkar. Tehlikeli Oyunlar Hamlet’i, Don Kişot’u,

Faust’u ve daha nice oyun ve roman kahramanını çağrıştıran

parodilere bu yüzden korkusuzca yer verir. Gene bu yüzden alaturka

şarkılar, ilkokul manzumeleri, genç kızların okumaktan hoşlandıkları

«hissi aşk romanları», hamasi duyguları körükleyen tarihi

kahramanlar, bilincimizin ve bilinçaltımızın çöplüğünü oluşturan

söylemler Oğuz Atay için vaz geçilmez birer esin kaynağı olur.

Tutunamayanlar’da Selim Işık’ın olduğu gibi, Tehlikeli Oyunlar’da da

Hikmet Benol’un hayatının intiharla noktalanması yazarın yücelttiği ya

da önerdiği bir çözüm olarak düşünülmemelidir. Gerçekler birer oyun

olarak, daha doğrusu hayat bir oyun olarak sunulduğuna göre,

buradaki intiharı böyle bir oyunun mantıksal ve biçimsel sonucu olarak

görmek bana akla daha yakın gibi geliyor. Kaldı ki, Oğuz Atay’ın

roman ve oyun kahramanları aracılığıyla nerdeyse bir saplantı

niteliğiyle karşımıza çıkardığı ölüm olgusu onun yaşama tutkusunu

vurgulayan bir kavramdır. Godard’ın Serseri Aşıklar (A Bout de Soufle)

filminde bir yazarla yapılan görüşmede, yazar son isteğinin

ölümsüzleşmek ve ölmek olduğunu söylüyordu. Oğuz Atay’ın

kahramanları ise ölerek ölümsüzleşmek ister gibidirler.

Pirandello, Altı Kişi Yazarını Arıyor diye bir oyun yazmıştı.

Gerçekliğin kaypaklığını, göreceliğini sergileyen bu oyun bana Oğuz

Atay’ın benzer bir sorunu ele alırken okurunu arayan bir yazar olarak

tanımlanabileceğini düşündürdü. «Ben buradayım, sevgili okurum, sen

neredesin?» derken, belki bir yandan okurun ilgisizliği karşısındaki

kırgınlığını dile getiriyordu. Ama bir yandan da okurun kitaplarındaki

düşünsel yaratıcılığa katılımı için bir çağrıda bulunuyordu. Oğuz Atay’ı

okumak bilinç ve duyarlığın yaşamayı anlamlı kılan bir bireşime, bir

çeşit yaratıcılığa yönelteceğine ben bu yüzden inanıyorum. Onun bu

kitapları yazmakla dizginleyemediği yaşama coşkusunu okurlarıyla

büyük bir içtenlik ve cömertlikle paylaşmak istediğine inandığım gibi.

GECEKONDU

(Yandaki odadan Asuman ile Naciye Hanımın sesleri duyulur.)

HİKMET: Neden alçak sesle konuşuyorlar? (Düşünür.) Yatakta,

bütün sesler insana boğuk gelir. Hayır, alçak sesle konuşmuyorlar;

sesleri uzaktan geldiği için öyle sanıyorum. Allah kahretsin! Bütün

söylediklerini anlıyorum. (Yüzükoyun yatar; başını yastığa, daha

doğrusu, kılıf geçirilerek yastık haline getirilmiş mindere bütün gücüyle

bastırır.) Duymak istemiyorum homurtularınızı işte! (Başını kaldırarak,

seslerin geldiği yöne çevirir.) Bir kelimeni bile duymak istemiyorum

Naciye Teyze! (Ümitsizlikle başını yastığa bırakır.) Sonunda hiç insan

sesi çıkaramazsın inşallah; hayvanca homurtulardan ibaret kalırsın.

(Yastığı düşürür.) Kapı aralık olduğu halde kimseyi göremiyorum.

(Eliyle yatağın baş tarafını yoklar. Yastığı bulamaz.) Yastık durmadan

düşer; çünkü divanın baş tarafı duvara ulaşamaz; çünkü arada bir

yerde koltuk vardır. Koltuk biraz sola çekilse&#; senin için misafir

odalarının düzenini bozamazlar. Gülerim bu misafir odasına.

(Gülümser.) Hay Allah! Durup dururken bu gülümseme de nereden

çıktı? (Somurtur.) Uyuduğumu sanıyorlar; yastığı düşürdüğümü

duymuşlarsa&#; Duysunlar da bu işkenceye son versinler. Hayır,

duymasınlar; durum daha. çok karışır ve nefretlerinin doğrultusu

değişir. Buna alışmak üzereyim, yeni nefretlerle uğraşamam. (Kollarını

yavaşça yataktan aşağı uzatır, yastığı yukarı çeker.) Beni duyuyorlar

mı acaba? (Başını kapıya çevirir.) Naciye Teyze! Ölmüş dayımın sağ

kalmış karısı! (Sesini alçaltır.) Öyle deme; onun ekmeğini yiyorsun.

Anladık! Bilmem ki başka türlü nasıl bela olsam başınıza? Beni yiyip

bitiren şu pireler gibi gerçekten kanınızı emsem. (Kaşınır.)

NACİYE HANIM: Artık dayanamıyorum.

HİKMET: Ölürsün inşallah! Kimsenin acımadığı bir ölü olursun.

(Yorganı hırsla iki yanına sarar.)

NACİYE HANIM: Oğlanın bütün yükünü sırtıma bırakıp gitti.

HİKMET: Yalan söylüyorsun! Kısa bir süre için, anlıyor musun? Kısa

bir süre için. (Yorganı başına çeker, yatağın içinde büzülür.) İnsan

nasıl kaybolabilir? Kimseye görünmeden bir yerden çıkıp gitsem. Bir

köşede ölüp kalsam sonra da. Birbirinize sarılıp ağlaşırsınız: Biz ona

gavur eziyeti yaparken zavallı çocuk ıslak bir duvarın dibinde&#; herkes

çevreme toplanmış. İlgili memur, kalabalığı yararak yanıma geliyor: Bu

genç ölü hangi evden çıktı? İşte başınız belaya girdi. Cevap verin

bakalım!

NACİYE HANIM: Atölyeden zorlukla izin alıyorum, koşup hemen

yemeğini veriyorum.

HİKMET: Bir kere oldu bu, yalnız bir kere. Üstelik sen ısrar ettin: Pis

lokantalarda mideni bozma dedin. Aynı bu sözlerle söyledin. Ben üç

liraya karnımı doyuruyordum Artin’in lokantasında. Akşamdan kalmış

fasulyeyi ısıtmasını ben de bilirdim. (Sırtüstü yatar.) Başka şeyler

düşünebilsem. (Bir süre susar.) Ben duygulu ve romantik bir insanım,

anlıyor musun?

NACİYE HANIM: Çamaşırlarını bir günde kirletiyor. Sabahları

yıkanmasını öğretmemişler bu çocuğa.

HİKMET: Çamaşır mı? Ölmek istiyorum. Güzel kalmak için

yapabileceğim tek hareket bu. (Terlemeğe başlar.) Benim terim kötü

kokmaz! Çamaşırım da bir su yapılsa… (Alnına biriken terleri siler.)

Neler söylüyorum yarabbi! Beni nerelere sürüklüyorsunuz?

NACİYE HANIM: Çamaşır yıkamaktan tırnaklarım kırıldı. Babasıyla

birlikte evimi otele çevirdiler.

HİKMET: Şimdi yataktan kalkarsam&#; (Yorganı üstünden atar, sonra

tekrar çeker.) Olmaz, suçluyum. Ne yapabilirim? Suçuna bir yerde son

vermelisin. Bir kere saplandım, çıkamıyorum içinden.

ASUMAN: Birkaç güne kadar Hamit Beyefendi de ufukta görünür.

HİKMET: Demek sen de bu işkenceye katılıyordun. Sözde, okumuş

bir kız olacaksın. (Gözlerini tavana diker.) Bu sözleri unutamam artık;

bütün geleceğimi kararttın. Oysa, kitaplardan söz ederken sesin ne

kadar farklıydı.

ASUMAN: Seyyar berber çantası ve arsız gülümsemesiyle sayın

peder&#;

HİKMET: Allah kahretsin! Gerçekten bir berber çantasıdır. Nasıl da

düşündün bunu; ahlaksız sen de! Bana tavsiye ettiğin kitaplarla

birlikte&#; (Düşünür.) Neydi o deyim? İşte cehennemin orasına git!

(Elleriyle yüzünü kapatır.) Artık her şeyi duydum, geriye dönemem.

Sabah olunca gözlerinize nasıl bakacağım?

ASUMAN: Hamit Bey gelince seninle ikimiz bir yatakta mı yatacağız

gene?

HİKMET: Babam para göndermez diye korktum. Suçlusun işte.

Küçüksün. (Parmaklarının bütün gücüyle sıktığı yorganı bırakır;

yastığı, başının altında çevirir. Yastığa bakarak) özür dilerim: Bir

yanınız çok ısınmıştı. (Yastığa başını dayar.) Biraz sonra öteki yanı da

eski serinliğini kazanır. Allahım! Ben bu düşüncelerle nereye&#;

NACİYE HANIM: Geçen gelişinde Hamit Beyefendiden yüz lira borç

isteyecek oldum&#;

HİKMET: Seni dinlemiyorum işte; başka şeyler düşünüyorum.

Duyuyorsun. Bir kelimesini bile kaçırmadın. Peki nasıl oluyor?

Duymak istediğim sözleri de hep kaçırırım. Bu cadıya öyle bir şey

yapmalı ki utancından&#; (Düşünür.) Hemen kalk ve cebindeki elli lirayı

yüzüne fırlat. Olmaz. Suçlusun öyleyse. Biliyorum. Üstelik, pısırık bir

suçluyum. Hayır, siz ‘pısırık’ dersiniz bana. Miskin bir suçluyum. Evet,

bu deyim daha iyi. Ne iyisi? Cahil bir cadıya, senin gibi kültürsüz bir

cadıya boyun eğiyorum. Peki ben bilgili miyim? Öğreneceğim!

(Yorganı tekmeler.) Yavaş! Peki, soğukkanlı olacağım. Yarın sabah

hepinizden önce kalkıp&#; hayır, sonra kalkarım. Hiç birinizin suratını

görecek hâlim yok. (Kapıya bakar.) Peki, neden bir türlü susmuyorlar?

Bir gürültü çıkarsam? Uyumadığımı belli etsem? (Bütün gücüyle

bağırır.) Sen benim bilgimi ölçemezsin! (Durur, dinler.) Sesimi

duyuramıyorum galiba. Çok geç kaldım. (Yavaşça yataktan doğrulur,

oturur.) Kendimi kötülesem mi? Bir yararı dokunur mu? Senin

söylediklerinden de kötü şeyler düşüneceğim! (Bağırır.) Vedat’a kopya

vermedim fizik imtihanında! (Düşünür.) Hayır, onda kabahatim yoktu.

Yerden yanlış kâğıt almış. (Tekrar bağırarak konuşmağa başlar.)

Vedat öyle düşünmedi ama. Mahmut’la bir oldular; neredeyse

dövüyorlardı beni. Yere attığım kâğıdı da bulamadılar. Bana ‘ulan’

dediler. İnanın bana, dedim. Yukarda Allah var, dedim. Var mı? Var

tabii. İnandılar mı? Allaha mı? Hayır sana. İnanmadılar. Ben de onlara

göstereceğim! Atom bombasının tepemizde patladığı gün çıkacak

karışıklıktan yararlanarak hepsini öldüreceğim! Büyük gürültünün

içinde küçük bir çakıyla işlerini bitireceğim! Başkalarından da hesap

soracağım! Karşılığını bulamadığım bütün sözleri söyleyenlerin hepsi

ölmeden rahat edemem, anlıyor musunuz? Yoksa, bütün bu acıları

ömrüm boyunca içimde taşırım. (Yandaki odadan gelen sesleri dinler.)

Allah belanızı versin! Sesinizi bastırmak için, burnumun dibindeki

kötülüğünüzü yok etmek için, uzak kötülükler düşüneceğim. (Düşünür.

Sonra, bağırarak:) Bununla birlikte Vedat ve Mahmut’la arkadaşlık

ettim. Onlarla birlikte müstehcen resimlere baktım. Benimle alay

ettiler. Ben de kendimle alay ettim onların yanında. Bana hayat adamı

desinler diye onlarla birlikte geneleve gittim — burasını anlatma.

(Bütün gücüyle bağırarak.) Anlatacağım: Merdivenden inerken kadın

bana dedi ki —sus— Hayır susmayacağım! Yoksa atom bombası

kıyametinde yeteri kadar öfkeli olamam. Rezalet! (Sırtüstü yatar,

düşünür.) Belki hepsi rüyadır. Neyse, bu Naciye cadısı yüzüme karşı

bir şey söylemedi. Bilmiyormuş gibi yaparım. Zaten öyle yapacaksın.

Sabah siz uyanmadan kalkarım. Yoksa, belli olmaz, sabah da vahşiler

gibi çevremde dönüp ayinler yaparsınız. Ben de bilardo oynanan

kahveye giderim. Gece yarısı eve dönerim. Naciye teyzen de uyanır,

içinden homurdanarak yemek hazırlar sana. Yedim derim.

Diyemezsin, yüzünden anlar. Mutfağa gider, fasulyeyi ısıtır.

Tehlikeli Oyunlar

Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay

Kitap Türü:Yerli Romanlar

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Tehlikeli Oyunlar Özet

"Bütün oyuncular, provaya gelmeden önce yaşadıkları maceraların izlerini taşıyorlardı. İyi ezberleyemedikleri rollerini oynarken de ayrıca özel bir yaşantıları vardı. Ben bu geçişleri bir türlü sezemiyordum, benim hayatım sürekli bir oyundan ibaretti."

Hikmet Benol’un gözünden yazılmış Tehlikeli Oyunlar, her okunduğunda başka anlamlar bulunabilecek oldukça uzun paragraflarla ve imgelerle dolu bir roman. Bolca iç konuşmalar ve düşle gerçek arasında gidip gelen roman boyunca yazarın hayalindeki bir insanın iç dünyasını nasıl bu kadar ayrıntılı ve özenli yazdığına şaşırıp kalırız. Postmodernizmin ülkemizdeki ilk örneği olarak kabul edilen roman, günümüzde bol aksiyonlu, cinayetli veya olağanüstü güçler çerçevesinde yazılmış romanlar okumaya alışkın kişiler için oldukça ilginç ve gerçek bir edebiyat deneyimi olacaktır. Tiyatroya da uyarlanan romanda, olay örgüsünün öneminden çok Hikmet’in iç hesaplaşmasıyla ilgileniriz. Bilgisayardan oyun oynarken oyundaki karakterlerin birden içinde bulundukları ‘oyunu’ fark etmeleri gibi Hikmet de hayatın her ince detayını sorgulayan, bir yandan onunla dalga geçen, bir yandan da hayatla ilgili büyük bir umutsuzluğa kapılmış bir karakterdir. Diyalogların çoğu üst katta oturan albayla gerçekleşir. Böylece benzer olayları hem albayın hem Hikmet’in gözünden görerek Hikmet’in dünyaya bakışını daha iyi anlamaya çalışırız. Fakat aslında diyalogdan çok bir monolog kitabıdır Tehlikeli Oyunlar.

Kitap hakkında yazılan eleştirilerin çoğu bir insanın bedenine kaç farklı kişinin sığabileceğini tartışırken, aslında bir kitaba kaç farklı ‘kitabın’ sığabileceği bu roman için ayrı bir tartışma konusudur. Bu karmaşık ve şizofrenik anlatıda her cümle birbirini desteklemez, ironiler ve ince mizahlar vardır, insan okurken bir yandan da kendini sorgular. Her okuyanın farklı anlamlara ulaşması kaçınılmazdır; kimisi Hikmet’in aslında lüks bir evde yaşadığını ve her şeyi kafasında yarattığını kimisi de aslında söylediği gibi bir gecekonduda kaldığını fakat ona farklı gecekondunun da farklı anlamlara geldiğini iddia edebilir. Kitabın bütünü hakkındaki düşselliği ve eskiyle yeni olaylar arasındaki geçişleri düşündüğümüzde; Hikmet’in önceki karısından ayrılması, meyhaneye arkadaşlarının yanına gitmesi, alt komşusunun askerdeki oğluna mektupla tiyatro yollaması gibi yaşananların da gerçek olup olmadığı belirsizleşir. Kitapta aynı zamanda dönem eleştirileri, bir önceki kitabına göndermeler ve ülkeye dair düşüncelere de yer veren yazar, gerçekten de bir kitaba her biri ayrı kitaplar olabilecek paragraflar sığdırmıştır.

Son olarak, biraz araştırmayla Tehlikeli Oyunlar’a yazarın günlükleriyle beraber bakıldığında romanın adeta bir otobiyografiyi andırdığını görürüz. Hikmet’in anlaşılma umudu içindeki anlaşılmazlığının sonucu belli olur; intihar. Yazarın intihar ederek ölmediğini bilsek de, kitaptaki şu cümleler yeterince düşündürücüdür;

"Yazar ölmek istediğinde romanında birileri kendini asar aynı sebeplerden."

"Değil mi albayım? Allah belanı versin Hikmet! Peki albayım."

Tehlikeli Oyunlar Konusu

Tehlikeli Oyunlar Oğuz Atay’ın aslında otobiyografi sayılabilecek nitelikte yazdığı mükemmel eserlerinden bir tanesidir.

Kitabın ana karakteri olan Hikmet Benol’ü anlatan, daha doğrusu onun aklında kurguladıklarını anlatan roman aynı zamanda postmodernizmin ilk örneklerinden kabul edilir.

Kitap boyunca okur Hikmet karakterinin zihninde bir yolculuğa çıkıyor ve bir taraftan Hikmet’in iç dünyasını öğrenirken diğer taraftan onun kurguladığı ama aslında gerçek olmayan bir çok maceranın içinde yer alıyor.

Tehlikeli Oyunlar Soruları ve Cevapları

tehlikeli oyunlar baş kahramanı kimdir?

Tehlikeli Oyunlar romanının baş kahramanı Hikmet Benol'dür.

Tehlikeli Oyunlar Yorumları

oğuz atayın en güzel ikinci romanı tutunamayanlar mükemmeldi ondan sonra bunu okudum bu da çok güzeldi şimdi bir bilim adamının romanınını okuyacağım tüm kitaplarını okumak istiyorum

mükemmel bir eser oğuz atay tehlikeli oyunlar mükemmel bir roman olmuş bir kerede okudum kitabı elimden bırakamadım çok akıcı ve konusu mükemmel

oğuz atay bir tane tüm kitaplarını tavsiye ederim

türk edebiyatının kilometre taşı atay başucunuzda dursun. hep okuyun. yalnızlığınızı, hayatı sorgulayın

bence de çok güzel bir kitap:-)postmodern bir kitap olduğu için bizim sınıf pek beğenmedi:-) tabi birde hoca zorunluluguyla okutulunca öğrenci hiç okumaz:-) kitaplar güzeldir ve hep beraber okuyalim:-):-):-):-)

her zamanki gibi mükemmel bir roman

yaaa aşırı iyi

poyraz karayel dizisi bu romana gore yapılmış karakterleri falan bu romanı canlandırıyor😊

17 yasindayım zevk alarak okudum hatta isteyerek okudum tek kitap ve tek sair .

en sevdiğim bölüm bolum olan "akıl en büyük hazinemizdir" bence. okumanızı tavsiye ederim

en sevdiğim bölüm bolum

15 en büyük hazinemiz aklimizdir kaçıncı sayfada acaba
soylermisiniz

ah oğuz atay ah müthişsin

beyler bende hevesliyim okumak için ilk defa bir türk roman okumak üzereyim dediğiniz gibi güzeldir inşallah

bende mi bir sorun var anlamadim hetkes mukemmel diyo ben sayfa ookuum karmasaya dustum tekrar basladim

kitabı daha alamadım ama sabırsızlıkla okumaya başlayacağım gün u bekliyorum

oldukca karmask bir seafoodplus.info pek surukleyici bulmadim

keşke oğuz atay abim olsa

arkadaşlar tehlikeli oyunlar romanını inceliyorum kitabı okuyan birisi bana yardımcı olabilir mi acaba ?

Ahu •

bence efsane anlatmaya gerek yok bence

merhaba tehlikeli oyunlar konusu hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz? ayrıntılı özet yerine bana tek paragraflık konu lazım yardımcı olursanız sevinirim

ben arkadaş tavsiyesi üzerine okudum aslında başlarda sıkıldım gereksiz uzatılmış cümleler anlamsız olaylar sıkıcı gelmeye başlamıştı ama zamanla konu daha da ilginç hale geliyor oğuz atay zaten insan pskolojisi üzerine mükemmel yazan biri adeta insanın iç sesleri ile okuru yüzleştiriyor ve tahlikeli oyunlar kitabında da bunu mükemmel yapmış mutlaka okunması gereken bir kitap

buradaki özetin içinde olay örgüsü var mı? tek paragraflık olay örgüsü istedi öğretmen

kitabın baş kahramanı kim

adını çok duymuştum sonunda okuyup bitirdim konusu beni çok etkiledi çok güzel bir hikaye anlatımı var daha önce oğuz atay kitabı okumamıştım çok sevdim

EylembilimTutunamayanlarOyunlarla YaşayanlarGünlükKorkuyu BeklerkenTehlikeli OyunlarBir Bilim Adamının Romanıen iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki KızHayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuAhmet ÜmitAhmet BatmanAyşe Kulinİskender PalaCanan TanDostoyevskiElif ŞafakJojo MoyesKahraman TazeoğluMemduh Şevket EsendalOrhan KemalPeyami SafaSabahattin AliSarah JioTarık BuğraVictor HugoZülfü LivaneliÇocuk KitaplarıYabancı RomanlarTarihi KitaplarErotik KitaplarÖykü Hikaye KitaplarıYerli RomanlarRomantik Aşk KitaplarıKomik KitaplarMacera KitaplarıKişisel Gelişim KitaplarıPolisiye KitaplarKorku KitaplarıGizem KitaplarıPsikoloji KitaplarıFantastik KitaplarBilim Kurgu KitaplarıKadın Erkek İlişkisiDin / Tasavvuf KitaplarıŞiir KitaplarıFelsefe KitaplarıTiyatro & Oyun KitaplarıBiyografi KitaplarıGerilim KitaplarıPolitik KitaplarBeslenme Diyet KitaplarıDeneme KitaplarıGünlük Anı Kitapları

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir