ölüler bizden ne bekler / Kabir ziyaretinin faydaları nelerdir? Ölüler kabrine gelenleri görür mü? | Sorularla İslamiyet

Ölüler Bizden Ne Bekler

ölüler bizden ne bekler

Ölünün arkasından yapılan duaların ölüye bir faydası var mıdır? Bununla ilgili ayet veya hadis mevcut mudur?

Cevap:

Alimlerimiz, başkalarının yapacağı amellerin, vefat edenlere fayda vereceği konusunda ittifak etmişlerdir. Çünkü bu konuda, ayet ve hadisler vardır. Mesela, dua ve istiğfarın faydalı olacağına alimlerimiz şu ayetten delil getirmişlerdir:

Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma.”

Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, daha önce iman edip de göçmüş olan kardeşleri için istiğfar eden müminleri övmüştür. Eğer istiğfarın ölülere bir faydası olmasaydı, Allah Teâlâ onları övmezdi.

Peygamber Efendimiz de (sav) “Namaz kıldığınız zaman vefat edene gönülden dua edin.” buyurmuş ve kendisi de kıldığı cenaze namazlarında ölü için dua etmiştir. Şayet bu namaz ve duanın ölüye bir faydası olmasaydı, Rasulullah (sav) bunu ne kendi yapardı ne de başkalarına emrederdi. Halbuki O, kendisi de birinin cenaze namazını kıldırırken: “Allah’ım, filan oğlu filan senin güvencende, senin koruman altındadır. Onu kabir fitnesinden ve cehennem azabından koru. Sen vefa ve övgü sahibisin. Allah’ım onu bağışla, ona acı! Muhakkak ki sen çok bağışlayan, çok acıyansın.” diye dua etmiştir. 

Kaldı ki Cenâze namazının kendisi de vefat edenler için bir duadır. Allah için namaza, meyyit veya meyyite için duaya diye niyet edilir. Eğer ölünün ruhuna yararı yoksa bunun bir anlamı kalmaz.

Yine Allah Resulü (sav) zaman zaman Bakî kabristanını ziyaret eder ve kabirdekilere selam vererek dua ederdi.

Özetle, vefat edenlerin ardından dua etmek, hem ayetlerle hem de hadislerle yapılması tavsiye edilen bir uygulamadır.

 

***

 

Bir kimse üzerinde namaz, oruç, hac, zekat, adak gibi borçlar bulunarak vefat etmiş ise, geride kalanlar bu borçları eda ederse ölü bu borçtan kurtulur mu?

Cevap:

Alimlerimiz ibadetleri üçe ayırmışlardır:

1) Namaz ve oruç gibi bedenî ibadetler: Başkalarının yapmalarıyla bu borçlar düşmez, sorumluluk devam eder.

2) Zekat, adak ve mâlî keffaret gibi mâlî ibadet ve borçlar: Bunlar, başkalarının ödemesiyle ödenmiş olur, borç kalkar. 

3) Hac gibi hem mâlî, hem de bedenî ibadetler: Birisi vefat etmiş bir kişi adına bunu yaparsa o borçtan kurtulmuş olur. Fakat mirasçılar bunu yapmaya mecbur değildir. Ancak İmam Şafiî’ye göre vefat eden kişi vasiyet etmiş ise varisleri yapmaya veya yaptırmaya mecbur olurlar.

İslam ulemasının ekseriyeti, sevabını ölüye bağışlamak niyetiyle yapılan ibadetlerin sahih olduğuna ve dünyadan göçmüş olanların bundan istifade edeceklerine kani olmuş ve bu hükmü benimsemişlerdir.

 

***

 

Ölünün arkasından ölünün yararına olarak neler yapılabilir?

Cevap: 

Bir kişi öldüğünde başkalarının onun hakkında yapabilecekleri, hatta yapmaları gereken en önemli işlerden birisi, varsa o kişinin borçlarını ödemek ve böylece onun üzerinden kul haklarının kalkmasını temin etmektir. Çünkü hadisteki ifadesiyle “Mü’minin ruhu, borcu ödeninceye kadar ona bağlı kalır.”

Bundan dolayı, borçlu olarak ölen kişi, şayet miras olarak bir şeyler bırakmışsa ondan borçları ödenir. Eğer vefat eden kişinin malı olmasa bile, varisleri vaya diğer müslümanlar vefat edenin borçlarını isterlerse kendi mallarından ödeyebilir. Böylelikle ölünün borcunun ödenmesi kendine fayda verip, borçtan kurtulmasına sebep olur. Burada mâlî borçlarının ödenmesinde borcu ödeyen kişinin, ölünün bir yakını olması şart değildir. Kim öderse ödesin, ölen kişi kurtulmuş olur.

Ölmüş birisi için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi onun için dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır. Nitekim;

“Ey Allah’ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye soran Ebû Ubeyd’e Peygamber Efendimiz (s.a.v):

Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allah’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra - varsa vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babasının dostlarına ikramda bulunmak.” cevabını vermiştir.

Bu konudaki ayet ve hadis-i şerifleri göz önünde bulunduran islam alimleri, ölü için yapılan dua ve istiğfarın ölüye fayda vereceğinde ittifak etmişlerdir. 

Bunlarla beraber ölen mümin kişi için şunlar da yapılabilir; 

Sadaka verilip, sevabı ölüye bağışlanabilir.

Yapılan hac veya umre ibadetinin sevabından ölüye bağışlanabilir. 

Sadaka niyetiyle kurban kesilip eti ihtiyaç sahiplerine dağıtılıp sevabı ölüye bağışlanabilir.

Okunan Kur’an hatimlerinden hasıl olan sevabın ölüye bağışlanması için dua edilebilir.

 

***

 

İnsan ölümünden sonra sevap defterinin kapanmaması için neler yapabilir?

Cevap:

Müslim’de Ebu Hüreyre (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte:

“İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan).” buyurulmaktadır.

Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre:

1. Sadaka-i cariye denilen, insanların istifade edebileceği yol, köprü, ilim merkezi, eğitim kurumu, cami, çeşme, mescit, medrese ve vakıf müesseseleri yapmak gibi salih amellerde bulunmaktır ki, arkada bırakılan bu türden bir müessese hayatta kaldığı müddetçe orada yapılan hayırlı işlerin ve orada yetişenlerin kazandıkları sevapların bir misli de bu müesseseleri kuranların amel defterlerine kaydedilecektir.

2. İlim erbabının ardından bıraktığı eserler de sadaka-i câriyedendir. İlim erbabına sahip çıkma ve onların kitap, defter, bilgisayar gibi ilim malzemelerini,  yiyecek ve giyecek gibi ihtiyaçlarını temin etme şeklinde yapılan çalışmalar da, hayır cihetinde kapanmaz birer sadaka-i cariye sayılmaktadır.

3. Ölenin ardından hayırlarda bulunacak ve hayırlı nesiller yetiştirecek salih bir evlat da ahiret hesabına ölüye yararlı olacaktır. 

Yoksa ölü ne helva, lokma yemek; ne yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gece, ne paralı mevlit ve paralı hatim, ne devir, ne de duvara asılacak eski bir resim bekler.

 

***

 

Ölünün tutmadığı veya tutamadığı oruçlar varsa, bizim onun yakınları olarak ne yapmamız gerekir?

Cevap:

Üzerinde Ramazana ait kaza orucu bulunduğu halde ölen kimse ile ilgili iki durum söz konusudur:

1. Vakit darlığı, hastalık, sefer ve oruç tutmaktan âciz olmak gibi özürler sebebiyle oruç tutma imkanını elde edemeden ölmüş kimse için, alimlerin ekserisine göre, bunların her hangi bir kusuru olmadığı için hiçbir şey gerekmez, günahkâr olmaları da söz konusu değildir. Çünkü bu oruç, ölünceye kadar, tutma imkanını elde edemediği bir farzdır. Dolayısıyla hacda olduğu gibi, hükmü bedelsiz olarak düşmüştür. Bunun için, kişi hasta yahut yolcu olduğu bir durumda ölmüş ise tutamadığı orucun kazası gerekmez.

2. Oruç borcu olan kişi oruçlarının kazasını yapma imkanını elde ettikten sonra ölmüşse yakınları onun için oruç tutamaz. Yani alimlerin çoğuna göre, ölünün kazası olan oruçları tutmak vacip değildir. Şafiîlere göre, yakını oruç tutacak olsa da bu sahih olmaz. Çünkü oruç, halis bir beden ibadetidir. Aklı başında, ergenliğe girmiş, sağlıklı her birey için farz kılınmıştır. Gerek hayatta, gerekse öldükten sonra bunda vekalet ve niyabet caiz değildir. Bu yönüyle farz namaz gibidir. 

Ancak vefat eden kişinin bilerek veya bilmeyerek, sağlıklı veya sağlıksız her ne durumda olursa olsun tutamadığı oruçlarına fidye olarak, ya ölenin malından ya da akrabaları kendi malından her bir gün oruç için bir fitre miktarı sadaka vermesi güzel olur.

 

***

 

Ölünün ardından sadaka vermenin ölüye bir faydası var mıdır? Hangi sadakaları vermemizi tavsiye edersiniz?

Cevap:

Sadakanın sevabının ölen kişiye faydası olduğu konusunda Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir. Peygamber (s.a.v)’in buna delalet eden hadisleri vardır. Örneğin İbn Abbas (r.a)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulmaktadır:

Bir adam gelerek:

- “Ey Allah’ın Resulü! Annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?” diye sordu. Peygamberimiz:

- “Evet.” deyince, adam;

- “Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum.” dedi.

Verilen sadaka ister kişinin evladı gibi birinci derecede bir yakını isterse başkaları tarafından verilsin, sadakanın sevabının ölüye ulaşacağında ittifak vardır.

Sa’d İbn Ubâde hadisinde ise, ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha faziletli olduğu beyan edilmektedir. Hz. Sa’d şöyle anlatır:

- “Ey Allah’ın Resulü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın hangisi daha faziletlidir?” diye sordum. Peygamber Efendimiz (s.a.v),

- “Su!..” buyurdular. Bu cevap üzerine Hz. Sa’d bir kuyu kazdı ve:

- “Bu kuyu Sa’d’ın annesi için dedi.”

Bu hadis-i şerif de, ölü adına hayır yapılabileceğini gösteren delillerdendir. Nesâî’nin rivayetinde Sa’d, önce vefat eden annesi adına sadaka verip veremeyeceğini sorar. Cevap olumlu olunca hangi sadakanın daha faziletli olduğunu sorar. Bunun üzerine, “su” cevabını alır.

Nafile olarak sadaka vermek isteyenlerin, bütün inananlara (mümin ve müminelere) niyet etmesi en faziletlisidir. Çünkü bunun sevabı onlara ulaşır, kendisinin sevabından da herhangi bir şey eksilmez.

 

***

 

Ölen yakınım için hac yapabilir miyim?

Cevap:

Bir kimse, ölmüş birisinin yerine hac yapıp, sevabını ölüye bağışlayabilir. Nitekim Ebu Davud’da Büreyde (r.a)’den rivayet edilen hadis-i şerifte, hayatında iken hiç hac yapmayan annesinin yerine hac yapıp yapamayacağını soran bir kadına, Rasulullah Efendimiz (s.a.v): “Evet, ona bedel haccet.” buyurarak ölmüş annesinin yerine haccetmesine izin vermiştir.

Zeyd ibn Erkam’ın (r.a) naklettiği başka bir hadis-i şerifte ise Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

Kim vefat etmiş ebeveyninden birine bedel haccederse, bu hacla onun borcunu ödemiş olur. Bu durum, semadaki ruhuna müjdelenir. Kişi, anne ve babasına karşı isyankar bile olsa (bu iyiliği sebebiyle) Allah’ın katında (iyi kullar olarak) yazılır.

Tabii ki, bu rivayetlerde zikredilen mana, sadece bir ibadetin yapılıp, sevabının ölüye bağışlanmasının cevazına delalet eder. Cenab-ı Hakk’ın o engin rahmetinden ümit edilir ki, o sevap nedeniyle, huzuruna ibadet borcuyla gelen kullarını affeder.

 

***

 

Vefat edenin ardından kurban kesilir mi? 

Cevap:

Ölü adına kurban kesilerek, eti ihtiyaç sahiplerine sadaka niyetiyle dağıtılıp sevabı ölüye bağışlanabilir. Aktaracağımız şu olay ölünün gıyabında kurban kesilip sevabının ölüye bağışlanabileceğini göstermektedir: Hâneş (r.a) anlatıyor:

Hz. Ali’yi gördüm, iki koç kesmişti. Dedi ki,

- “Biri kendim için, diğeri Resulullah (s.a.v) için. Resulullah (s.a.v) böyle vasiyet etti. Ben (hayatta olduğum müddetçe) ebediyen (bunu yapmayı) terk etmeyeceğim.

Hz. Ali’nin kestiği bu kurban Resulullah (s.a.v)’ın vefatından sonrası için söz konusudur. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v)’in ümmetinden Allah’ın birliğine ve kendisinin peygamberliğine şehadet edenler adına kurban kestiği de muhtelif rivayetlerde gelmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) ölülerin arkasından kurban kesip sevabını onlara bağışladığına göre, ölüler, kendileri için yapılan hayır-hasenâtın hepsinden haberdar olmakta ve onların sevaplarından faydalanmaktadırlar. 

Ancak, ölülerin arkasından onları memnun etmek ve böylece isteklerine kavuşmak için kabir başlarında, türbe veya yatırlarda kurban kesmek ve bunu ölüye adamak tamamen yanlış bir inanç ve bidat bir harekettir. Bundan dolayıdır ki Peygamber Efendimiz (s.a.v); “Kabirde sığır, deve, koyun kesmek İslam’da yoktur.” buyurarak bunu yasaklamıştır. Çünkü, kurban bir ibadettir ve ibadetler sadece ve sadece Allah için yapılır. 

 

***

 

Ölünün ardından okunan Kur’an’ın ölüye faydası var mıdır?

Cevap:

Alimler, namaz kılmak ve Kur’an okumak gibi ibadetlerin sevabının, yapandan başkasına ulaşıp ulaşmayacağı konusunda ihtilaf edip iki görüş ileri sürmüşlerdir:

Hanefî ile Hanbelî alimleri ile Şafiî ve Malikîlerin sonradan gelen alimlerine göre, ölü yanında okunan Kur’an’ın sevabı ile Kur’an okumanın peşinden yapılan dua, orada bulunmasa da ölüye ulaşır. Kur’an okumanın akabinde dua etmek ise daha çok kabule şayandır ve kabul edilmesi daha çok umulur.

Burada ölçü şu olmalıdır: 

Kişi annesinin, babasının, eşinin ya da bir dostunun kabrine ziyarete gider. Kabrin başında boynunu büker, tevazu ve huşu ile tefekkür ve ihlasla Kur’an okur; sonra okuduğu Kur’an’ın sevabını ölüye bağışlar ve onun arkasından da dua eder. Bunu kabristanda yapabileceği gibi, evinde veya başka bir yerde de yapabilir. Yeter ki işin özünde ihlas olsun. Bu uygulama alimlerin çoğuna göre caizdir.

 

***

 

Kabir ziyareti nasıl olmalıdır? Peygamberimizin (sav) kabir ziyareti uygulaması nasıldır?

Cevap:

Peygamber (s.a.v), zaman zaman kabirlere uğrar ve oradakilere dua ederlerdi. Bu konuda İbn Ebî Şeybe’den rivayet edilen hadis şöyledir:

Hz. Peygamber (s.a.v) her yılın başında Uhud’daki şehitlerin kabirlerine gelir ve şöyle derdi:

- “Sabrettiğiniz şeylere mukabil sizlere selâm ve selâmet! Dünyanın en güzel neticesi budur!”

Allah Resulü (s.a.v), Bazen de Bakî’ mezarlığına çıkar ve şöyle derdi:

“Ey müminler yurdunun sakinleri! Selam size! Bizler de inşallah sizlere kavuşacağız. Allah Teâlâ’dan bizim ve sizin için âfiyet, ahiretle ilgili korku ve sıkıntılardan selamet ve kurtuluş dilerim.”

H.Ş. : “Kabrindeki ölü, suda boğulmakta olup da her şeye sarılan kimse gibidir; evladından, ana ve babasından, kardeşlerinden ve yakınlarından dua bekler.Ölülerin kabirlerine, her gün hayattakilerin dualarından dağlar gibi nurlar iner.”(Deylemi)Salihlerden biri bir akşam, misafir olmak istediği köyün mezarlığına kadar gelmiş; ancak köyde bir tanıdığı bulunmadığından, mezarlığın tenha bir yerinde sabahlamaya karar vermiş.Yatsıyı kılıp duasını yaptıktan sonra otların üzerine yatıp uyumuş.Geceleyin İbretli bir rüya görmüş…Bütün kabir halkı ayakta, sevinçle bir şeyler paylaşıyorlarmış… Merak edip sormuş:

— Ey kabristan sakinleri, ne paylaşıyorsunuz böyle sevinçle? Biri cevap vermiş:

— Sevap paylaşıyoruz, sevap!

— Sevap sizin için çok mu önemli?

— Ne diyorsun sen! Ateşe düşen bir adamın, ateşin yakmadığı bir gömleği giymesi ne kadar mühimse, sevap da bizim için öyle önemli. Çünkü bizler de, sizin gibi hayatta iken bazı günahlar işlemişiz. Bu günahlardan dolayı burada ateş gibi sıcakların İçinde yatıyoruz. Ancak bize sevap hediye edilirse, onları sırtımızda sıcaklık geçirmeyen gömlek gibi hissediyoruz. Sıcaklığın te’siri azalıyor. Azabımız hafifliyor.Uyuyan zat tekrar sormuş:

— Söyler misiniz, bu taksim ettiğiniz sevabı kimler hediye etti?— Bu sevabı yoldan geçen mü’minler hediye ettiler. Birçok insan mezarlıktan geçerken duygusuz ve anlayışsız şekilde dalgın-dalgın geçip gidiyor. Bir Fatiha üç İhlâs, yahut bildikleri bir duayı okuyup da ölülere hediye etmiyorlar. Ama öyleleri de var ki; yarın biz de öleceğiz, bize de okumazlar sonra, diyerek mezarlıktan geçerken hemen bildikleri duaları okuyup ölmüşlere hediye ediyorlar. İşte böyle bir grup geçti buradan… Akşamdan bu yana onların okuduklarının sevabını paylaşıyoruz. Artık bu sevaplarla bizi sıkan sıcaklığın te’sirinden biraz daha kurtulacağız. Bunun için sevinçli görüyorsun bizi…Misafir yolcu, bundan sonra gördüğü her mezarlıktan okumadan geçmemiş. Mutlaka bildiği dualardan okuyup hediye ederek, mevtaların sevap paylaşmalarına vesile olmaya gayret etmiş…***H.Ş. :“Kabrindeki ölü, suda boğulmakta olup da her şeye sarılan kimse gibidir; evladından, ana ve babasından, kardeşlerinden ve yakınlarından dua bekler.Ölülerin kabirlerine, her gün hayattakilerin dualarından dağlar gibi nurlar iner.”(Deylemi)

H.Ş. : “Muhakkak cennette kişinin derecesi yükseltilir de ‘Bu derece bana nereden?’ diye sorar. Evladının sana istiğfarı sebebiyle denilir.” (Sünen-i İbn-i Mace)

H.Ş. : “Kul, ana ve babaya duâ etmeyi terk ettiği zaman, rızk ondan kesilir.” (Ramuz’ul Ehadis – C.1,S/1) (Maddî ve mânevî nasip azalır, mahrûmiyet başlar…)***Kelime-i Tevhidin FaziletiŞeyh Ebu Rebi der ki; bir sofrada yemek yiyecektik. Benim de okunmuş yetmiş bin Tevhid’im vardı. Hiçbir yere de bağışlamamıştım. Bizim soframızda genç, Salih bir delikanlı da vardı. Keşfi açıktı. Elini yemeğe sundu ve ağlamağa başları. Ne oldu dediler. Dedi ki; İşte Cehennem, anamı da Cehennemde görüyorum. Yemedi ve mütemadiyen ağlıyordu.Şeyh Ebu Rebi der ki: İçimden şöyle niyaz ettim. Allah’ım, biliyorsun ki benim okunmuş yetmiş bin tehlilim var. Bunu bu çocuğun annesinin Cehennemden kurtarılması için Ruhuna bağışladım. Bunları hep gizli ve kalbimle söyledim.Çocuk birden ağlamayı bıraktı. Gülerek El Hamdülillah anamı Cehennemden çıkardılar dedi ve bizimle yemek yemeye başladı. Ebu Rebi der ki; Bu vakıa bana iki şeyi indirdi. Biri, bu yetmiş bin Tehlil’e dair rivayet edilen Hadis-i Şerifin sahih olduğu, diğeri ‘de o gencin keşfinin sahih olduğseafoodplus.info okumanın tarifi:Abdestli kıbleye müteveccih oturup 25 Estagfirullah,l kerre Fatiha-i şerife,3 aded İhlâs-ı şerif,3 adet selâvat-ı şseafoodplus.info, Resul-ü Ekrem Sâllâüahu aleyhi vesellem efendimizin Ruh’u şeriflerine hediye etmeli.(LA İLAHE İ L L A L L A H ) ‘ı dürüst okumalı.Kaynak  : Muhyiddini Arabi Hazretlerinin eserinden alıntı yapılmıştır.***Biz de her daim fırsat kollamaya çalışalım, ölmüşlerimize ve diğer ölmüş bütün mü’minlere hediyeler göndermekten geri kalmayalım… Hatta hayatta olan kardeşlerimizi de dualarımızdan eksik etmeyelim.Ölenin ruhuna hediye olmak üzere yapacağımız hayırlar-hasenatlar, hatimler, dualar için belli günleri beklememeli, her an her zaman onları hatırımızdan çıkartmamalıyıseafoodplus.infoını; Tevhid, İstiğfar, İhlâs ve Kur’an… hatimleriyle devamlı olarak şâd etmeye gayret etmeliyiz. Nitekim ölen mü’min için İhlâs-ı şerif hatminin önemini belirten Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:“Sevdiğiniz ölmüş bir kişinin ardından, eğer defa Kul huvallhu ahad (İhlâs-ı şerif) suresini okursanız, o kişinin ruhunu azaptan kurtarmış olursunuz“.Onların azaptan kurtulması veya derecelerinin yükselmesi için bir alışkanlığımız var mı? Hafta da bir Yasin, Günde bir Fatiha üç İhlas okuyarak hediye ediyor muyuz veya Kelime-i Tevhidi bölerek tamamlamaya gayretimiz var mı?Ayrıca insan yaptığı amelin sevabını başkasına bağışlayabilir. İster namaz olsun, ister oruç olsun, ister sadaka ve benzeri şeyler olsun fark etmez. 

Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz. "Hayra vesile olan yapan gibidir."H.Ş. (Tirmizî, İlm, )

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

İBRETLİK HİKAYELER içinde :ölüler yakınlarından ne bekler, ölüler bizden ne bekler, ölüler dua bekler mi, ölüler ziyaret bekler mi, ölülere ziyaret, ölüye hediye, ölmüşlere kelime-i tevhid hatmi okumak. okutmak, kelime-i tevhid, Mezarlıkta sevap paylaşımı, olen kisinin ardindan ihlas okumak, sevabı ölüye bağışlamak., TEVHİD HATMİ, İBRETLİ RÜYA etiketleriyle tarihinde Yönetici tarafından gönderildi.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir