l harfi ile deyim / L harfi ile başlayan deyimler ve deyimlerin anlamları, örnek cümleler

L Harfi Ile Deyim

l harfi ile deyim

L Harfi İle Başlayan Atasözleri ve Kısa Anlamları

L Harfi İle Başlayan Atasözleri ve Kısa Anlamlarını sayfamızda bulabilir facebook, twitter, whatsapp üzerinden tüm sevdiklerinizle ücretsiz bir şekilde paylaşabilirsiniz.

L Harfi İle Başlayan Atasözleri

Laf lafı açar. : Bir konu üzerinde konuşulurken ilgisi dolayısıyla söz başka bir konuya geçer, sohbet uzar, gider.

Laf lafı açar, laf da tabakayı açar. : Bir konu üzerinde konuşulurken ilgisi dolayısıyla söz başka bir konuya geçer, sohbet uzar, gider.

Laf torbaya girmez. : Ağızdan çıkan bir söz, artık gizli kalmaz, herkes onu duyar.

Lafla peynir gemisi yürümez. : Şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılmaz.

Latife latif gerek. : Şaka yaparken bile incelikten ayrılmamak gerek.

Leyleği kuştan mı sayarsın, yazın gelir, kışın gider. : Sürekli olarak bir iş üzerinde durmayan, maymun iştahlı olan kişiye kimse güvenmez.

Leyleğin ömrü (günü) laklakla geçer. : Boş, anlamsız konuşanların durumunu anlatmak için söylenen bir söz.

Lodosun gözü yaşlı olur. : Lodos genellikle yağmur getirir.

Lokma (bile) çiğnenmeden yutulmaz. : Her iş emekle yapılır.

Lokma karın doyurmaz, şefkat artırır. : Bir kimseye verilen armağan, aradaki sevgiyi artırdığı için değerlidir.

Laf lafı açar.

Bir kimse ile konuşma uzatılırsa, sözden söze geçile geçile, başta konuşulması düşünülmeyen konulara değin girilir.

Lafla peynir gemisi yürümez.

Şöyle yaparım, böyle yaparım demekle yapılması gereken iş yapılmaz.

Lafla pilav pişerse deniz kadar yağı benden.

Söz söylemek, işleri başarmaya yetseydi en iri sözler söylenerek en büyük işler başarılır.

Laf torbaya girmez.

Ağızdan çıkan bir söz, artık gizli kalamaz. Herkes onu duyar.

Latife latif gerek.

Şaka, kırıcı olmamalı; ince, hoşa gider olmalıdır.

TDK Sözlük TDK Sözlük

Sözlüklerin kendisine özgü hazırlama ilkeleri ve kullanma özellikleri vardır. Bu özellikler; madde düzeni, yazım ve söyleyişle ilgili ilkeler ve diğer özellikler olarak sıralanabilir.

Madde Düzeni

Türkçe Sözlük’te madde düzeni ile ilgili olarak benimsenen ilkeler şunlardır:

1. Herhangi bir nesnenin veya kavramın adı olan ve “sözlük birimi” olarak adlandırılan söz ve söz öbekleri, bitişik veya ayrı yazılmasına bakılmaksızın madde başı yapılmıştır: almak, balık, atom ağırlığı, badem yağı, çeşitkenar, dershane, hizmet içi eğitim, işkembesi geniş, kapalı yüzme havuzu, yön gösterme eki vb.

Bunlara ek olarak bitişik yazılan birleşik fiiller (hissetmek, zikretmek) ile dolayısıyla, itibarıyla, meydanda, tutturabildiğine, vaktiyle, yanlışlıkla gibi kalıplaşmış biçimler de madde başı yapılmıştır

Madde içinde ise etmek, eylemek, olmak, kılmak, yapmak vb. yardımcı fiillerle oluşturulup ayrı yazılan birleşik fiiller; deyimler; atasözleri; gibi, kadar, ile vb. sözlerle oluşan kalıplaşmış biçimler yer almıştır: ayırt etmek, hizmet etmek, azat eylemek, göç eylemek, dost olmak, emekli olmak, namaz kılmak, otostop yapmak; abayı yakmak, çene yormak, ev açmak; ayağının bastığı yerde ot bitmez, elin ağzı torba değil ki büzesin, söz gümüşse sükût altındır; akrep gibi, ibiş gibi, kıl gibi, su gibi; parmak kadar, tırnak kadar; bileğinin hakkıyla, bin can ile vb.

2. Madde başında her sözün türü dil bilgisindeki yeri atılacak ve fiillerden önce gelen nesnelerin hangi eklerle kullanıldığı kısaltmalarla gösterilmiştir: a., sf., e., zf.; (-i), (-e), (-den), (nsz) vb.

3. Madde başlarında uzun heceler iki nokta (:) ile, vurgular vurgu işareti (') kontrol edilecek ile ince söylenmesi gereken heceler ünlünün üzerinde (^) işareti ile gösterilmiştir: abat sf. (a:ba:t), bariz sf. (ba:riz), bazı sf. (ba:zı), delalet a. (dela:let), fakirhane a. (fakirha:ne), halazade a. (halaza:de), hudayinabit sf. (huda:yi:na:bit); acaba zf. (a'caba), edepsizce zf. (edepsi'zce), eğer bağ. (e'ğer), evet e. (e'vet); dergâh a. (dergâ:hı) vb.

Türkçede kullanılan Doğu kökenli yabancı söz varlıklarının aslen uzun olan kapalı hecelerinin kısa söylenmesi eğilimi yaygınlaşmıştır. Söz gelişi, haya:t değil hayat; kara:r değil karar, ru:h değil ruh, saba:h değil sabah, zama:n değil zaman. Ancak bu yapıdaki kelimelerin çoğu, ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında aslen uzun olan son heceleri özgün söylenişine dönüşür: hayatı (haya:tı), kararı (kara:rı), ruhu (ru:hu), sabahı (saba:hı), zamanı (zama:nı) gibi. Sözlüğümüzün elinizdeki baskısında, hecenin açılması durumunda ortaya çıkan bu özellik şu şekilde gösterilmiştir: hayat a. (haya:tı), karar a. (kara:rı), ruh a. (ru:hu), zaman is.(zama:nı) vb.

Hem kalın hem de ince okunma özelliğine sahip olan l ünsüzünün söylenişinde sık sık yanlışlığa düşüldüğü görülmektedir. Bu yanlışlıkları ortadan kaldırmak amacıyla ince söylenmesi gereken l’nin okunuşu ayraç içinde belirtilmiştir: klasik, -ği a. (l ince okunur), laborant a. (l ince okunur), vals a. (l ince okunur) vb.

4. 1988 ve 1998 baskılarında madde başı sözlerin köken bilgisini gösterme konusuna ağırlık verilmişti. Bu baskıda da bütün yabancı söz varlıklarının hangi dilden geldikleri ve öz- XII gün biçimleri gösterilmeye çalışılmıştır: adliye a. Ar. ¤adliyye, ahu a. (a:hu:) Far. ¥h°, anarşi a. Fr. anarchie, sadrazam a. (sadra:zam) Ar. ¹adr + a¤©am, doping a. İng. doping, fok a. Fr. phoque, filiz a. Rum., forint a. Mac. forint, marina a. (mari'na) İt. marina, mart a. Lat., martini a. (marti’ni) İt. martini, kuruş a. Alm. Groschen, temel a. Rum., vasistas a. (va'sistas) Fr. vasistas

Köken bilgisinde, Doğu dillerinden alınan sözlerin özgün yazımı, uluslararası bilim çevrelerinde benimsenmiş bulunan çeviri yazısı alfabesine göre verilmiştir: alem a. Ar. ¤alem, hakikat, -ti a. (haki:kat) Ar. §a®³®at, Hüda a. (hüda:) Far. ¬ud¥, hudayinabit sf. (huda:yi:na:bit) Far. ¬ud¥y + Ar. -³ + n¥bit. Bitişik olarak yazılan ve iki kelimesi de aynı dilden olan sözlerin köken bilgisi verilirken iki kelimenin arasına (+) işareti konmuştur. şehriyar a. Far. şehr + y¥r vb.

Tek sözden veya bitişik kelimelerden oluşan madde başlarında köken bilgisi ayrıntılı olarak gösterilirken ayrı yazılan birleşik kelimelerde bu ilke uygulanmamıştır. Örnek olarak millî ekonomi maddesinde köken bilgisi verilmemiş, bu kelimelerle ilgili bilgiler, millî ve ekonomi maddelerinde yer almıştır. Ancak ayrı yazılmasına karşın birleşik sözü oluşturan sözler ayrıca madde başı olarak yer almıyorsa bu sözlerin köken bilgileri verilmiştir. nitrik asit Fr. acide nitrique, fort pense Fr. fort pince. Ayrıca Türkçe yapım ekleriyle oluşturulan yeni söz varlıklarının köken bilgilerinin verilmesine de gerek duyulmamıştır.

5. Madde başı sözler eğer herhangi bir bilim dalının veya alanın terimi ise bunlar kısaltma ile gösterilmiştir: anat. (anatomi), coğ. (coğrafya), ed. (edebiyat), fiz. (fizik), jeol. (jeoloji), kim. (kimya), sin. (sinema), sp. (spor) vb.

6. Madde başı sözlerin açıklanmasında bir başka incelik de kullanım sıklığı, eskilik ve halk dilinde yaşama özelliğidir. Yaygın kullanımdaki sözler için herhangi bir kısaltma verilmemiştir; eskilik için esk., halk arasında yaşayan sözler için hlk. kısaltmalarına yer verilmiştir. Ancak bu kısaltmalar kelimelerin türevlerinde kullanılmamıştır

7. Genellikle yaygın anlamlar önce, mecaz, argo, alay, hakaret ve öteki anlamlar sonra verilmiştir. Ardından deyimleşmiş veya kalıplaşmış biçimler anlamlarıyla, varsa örnekleriyle sıralanmış; atasözleri de bu bölüm içinde gösterilmiştir.

Ali Cengiz oyunu; Ali kıran baş kesen; Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye giydirmek gibi özel adlarla kurulmuş deyim ve atasözlerine de Türkçe Sözlük’te yer verilmiştir. Ancak bunların sözlükte yer alabilmesi için özel adın madde başı yapılması gerekmiştir. Söz gelişi, Ali Cengiz Oyunu deyimine yer verebilmek için Ali sözü madde başı olarak alınmıştır.

8. Madde başı olan söz sadece mecaz anlam taşıyorsa bu söz için mec. kısaltması kullanılmamıştır.

9. Sözlerin cümle içindeki kullanımlarını göstermek ve anlamlarına açıklık getirmek için Türk edebiyatının tanınmış yazarlarından seçme örnekler, tırnak içinde ve eğik yazıyla dizilerek verilmiştir. Herhangi bir örnek cümle, içindeki sözlerin zenginliği, kullanım güzelliği veya çarpıcılığından dolayı bazen birden fazla madde için örnek gösterilmiştir

10. Türkçe Sözlük’ün bu baskısında gönderme düzeninde ayrıca şu ilkeler benimsenmiştir:

a. Sözlerin kullanım sıklığı dikkate alınmış ve eş anlamlı sözlerden yaygın olanında tanım verilmiş; yaygın olmayan sözlerde ise tanım yerine karşılık verilmekle yetinilmiştir: mahcur sf. Kısıtlı; mahiye a. esk. Aylık; telaki a. esk. Buluşma, kavuşma; teşrinievvel a. esk. Ekim; teşrinisani a. esk. Kasım; uca (II) sf. hlk. Yüce; üstüvane a. esk. Silindir vb.

b. Dilde kullanımdan düşmüş olan kelimeler bk. kısaltması ile yaygın söz veya söz öbeklerine gönderilmiştir: ır a. bk. yır vb. Yaygın yanlışlar doğru biçimlerine gönderilmiştir: abi a. bk. ağabey; ayrıyeten zf. bk. ayrıca; muzur sf. Ar. mużirr bk. muzır vb.

c. Dilimize son zamanlarda girmekte olan Batı kökenli sözler özgün biçimiyle eğik olarak yazılmış, burada tanım verilmeyerek Türkçe karşılıklarına gönderme yapılmıştır: check-up a. İng. check-up tıp bk. tam bakım; factoring a. İng. factoring ekon. bk. alacaklandırma; tubeless sf. İng. tubeless bk. içsiz vb

ç. Birleşik sözler sözlükte ilk kelimesine göre abece sırasıyla yer almaktadır. ” biçiminde yer almaktadır.

Yazım ve Söyleyiş

1. Türkçede yalın biçimleri iki heceli olan vakit, sabır, meyil, şehir, hasım, resim, asıl, nehir, beyin gibi Doğu dillerinden, özellikle Arapçadan geçmiş bazı alıntı kelimelerin, ünlüyle başlayan bir çekim eki aldıklarında veya etmek, eylemek, olmak yardımcı fiilleriyle birleştiklerinde, ikinci hecelerindeki dar ünlü düşer: vakitim değil vaktim, sabırın değil sabrın, meyili değil meyli, şehire değil şehre, hasımı değil hasmı, resimi değil resmi, asılı değil aslı, nehire değil nehre, beyinim değil beynim; küfretmek, kasdetmek, kaybolmak, kahrolmak, zehrolmak , sabreylemek vb. Türkçe Sözlük’te bu tür değişikliklere uğrayan kelimeler madde başında vakit, -kti, sabır, -brı, meyil, -yli, şehir, -hri, hasım, -smı, resim, -smi, asıl, -slı, nehir, -hri, beyin, - yni biçiminde gösterilmiştir.

Yalın biçimleri iki heceli olan ve ikinci hecelerinde dar ünlü bulunan gönül, burun, ağız, karın, boyun, göğüs gibi bazı Türkçe kelimeler de ünlüyle başlayan çekim eki aldıklarında hece kaybına uğrar. Bu tür kelimeler de Türkçe Sözlük’te gönül, -nlü, burun, -rnu, ağız, -ğzı, karın, -rnı, boyun, -ynu, göğüs, -ğsü biçiminde verilmiştir.

2. Sert ünsüzlerle biten bazı kelimelerin, ünlü ile başlayan ek almaları durumunda son sesleri yumuşar. Son sesteki bu değişme, açık, -ğı, barınak, -ğı, kürek, -ği, elek, -ği, araç, -cı, süreç ,-ci, söğüt, -dü, kanat, -dı, itimat, -dı, yurt, -du, kitap, -bı, hesap, -bı örneklerinde görüldüğü biçimde gösterilmiştir.

2. Sert ünsüzlerle biten bazı kelimelerin, ünlü ile başlayan ek almaları durumunda son sesleri yumuşar. Son sesteki bu değişme, açık, -ğı, barınak, -ğı, kürek, -ği, elek, -ği, araç, -cı, süreç ,-ci, söğüt, -dü, kanat, -dı, itimat, -dı, yurt, -du, kitap, -bı, hesap, -bı örneklerinde görüldüğü biçimde gösterilmiştir.

Ünlüyle başlayan ek aldıklarında son ünsüzü değişen Batı kökenli kelimeler de vardır. Bunlar için de lirik, mikrop, lort, lastik, gardırop, otomatik, komik, prensip örneklerini verebiliriz. Bu tür kelimeler de Türkçe Sözlük’te lirik, -ği, mikrop, -bu, lort, -du, lastik, -ği, gardırop, -bu, otomatik, -ği, komik, -ği, prensip, -bi biçiminde gösterilmiştir.

3. Yazımla ilgili bir başka sorun, Arapçadan dilimize geçen ve aslında ikiz ünsüz bulunduran kelimelerle ilgilidir. Türkçede son sesleri tek ünsüze dönüşmüş olan hak (hakk), his (hiss), zan (zann), ret (redd) gibi kelimelerin, ünlüyle başlayan ek almaları veya etmek, eylemek, olunmak yardımcı fiilleriyle birleşmeleri durumunda, yapılarında var olan çift ünsüzler yeniden ortaya çıkar: hak, hakkım; his, hissi, hissetmek, hissolunmak; zan, zannı, zannetmek, zannolunmak; ret, reddi, reddetmek, reddeylemek, reddolunmak. Türkçe Sözlük’te bu tür değişikliğe uğrayan kelimeler hak, -kkı; his, -ssi; zan, -nnı; ret, -ddi biçiminde gösterilmiştir.

4. Son ünlüsü kalın olmasına rağmen ince sıradan ek alan Doğu ve Batı kökenli kelimeler menfaat, -ti; saat, -ti; lügat, -ti; feragat, -ti; harf, -fi; hayal, -li; ihtimal, -li; istikbal, -li; rol, - lü; alkol, -lü; mareşal, -li; festival, -li biçiminde gösterilmiştir

5. Sonu p, ç , t , k ile biten özel adlar ünlü ile başlayan ek aldığında çoğunlukla son seslerinde yumuşama olur ancak bu değişim yazıda gösterilmez: Suruç, -ç’u; Gaziantep, -p’i; Güzelyurt, -t’u; Zonguldak, -k’ı biçiminde gösterilmiştir. Bu özel adların okunuşlarındaki değişiklik ise (su’rucu); (ga:zi'antebi); (güze'lyurdu); (zo’nguldağı) biçimlerinde belirtilmiştir.

Diğer Özellikler

Türkçe Sözlük’ün kullanımında yukarıda verdiklerimizin dışında başka bazı teknik özellikler de yer almıştır. Yapı bakımından birbirine benzeyen ve eş sesler bulunduran birçok kelime Türkçe Sözlük’te art arda gelmektedir: boy, çay, kalın, saf, sandal bu tür örneklerden birkaçıdır. Kaynakları ve anlamları farklı olan bu yapıdaki kelimeler boy (I), boy (II), boy (III); çay (I), çay (II); kalın (I), kalın (II), kalın (III); saf (I), saf (II); sandal (I), sandal (II), sandal (III) biçiminde Romen rakamlarıyla birbirlerinden ayrılmışlardır.

İngilizce Deyimler (Idioms - Phrasal Verbs)

Idioms - Deyimler

İngilizce deyimler neden önemlidir?

İngilizce'de deyimler, gerek yazı dilinde, gerekse konuşma dilinde çok geniş olarak kullanılmaktadırlar. İngilizce'yi iyi anlayabilmek ve iyi konuşabilmek için gramer kurallarını bilmenin yanında, İngilizce deyimleri de iyi bilmek çok faydalıdır. İngilizce deyimleri gerektiği yerlerde kullanabilirseniz, İngilizce seviyeniz çok daha ileri olarak gözükür. Sayfamızda İngilizce deyimler (idioms) ve İnglizce deyimsel fiiler (phrasal verbs) konusunda çok geniş bilgi alabilir, birbirlerinden farklarını görebilir ve örnekleri inceleyebilirsiniz.

 

İngilizce deyimlerin anlamları nelerdir?

İngilizce deyimler (idioms) iki veya daha fazla kelimenin birleşerek, asıl anlamlarından farklı bir anlam taşıması ile oluşurlar. Bu kelime grupları çoğunlukla, bir fiille bir edat veya bir fiille bir zarftan meydana gelirler.Türkçemizde de çok çeşitli deyimler kullanırız. İki ayağım bir pabuça girdi. Eteklerim tutuştu gibi sözler birer deyimdirler. Örneğin, birisinin çok kızgın olduğunu anlatmak için Küplere bindi deriz.Türkçeyi iyi bilmeyen, henüz öğrenme durumunda olan bir yabancı bu sözü duyduğu zaman, adamın hakikaten bir küp üzerine bindiğini hayal eder ve hiç bir anlam çıkaramaz. İngilizce deyimler ile karşılaşan öğrencilerin de bu duruma düşmemeleri için, İngilizce deyimleri çok iyi öğrenmeleri gerekir. 

İngilizce deyimleri öğrenmek neden eğlencelidir?

İngilizce deyimler öğrenmek eğlenceli bir uğraştır. Her dilin kendine özgü deyimleri vardır. Birçok deyimi ilk duyduğumuzda hiç bir şey anlamayabiliriz. Anlamını öğrenince ise çoğunlukla güleriz. Örneğin,It's raining cats and dogs çok kullanılan bir deyimdir, yağmurun bardaktan boşalırcasına yağdığını söylemek için kullanılır. Bunu bir kere öğrendiğinizde, her yağmur yağdığında hatırlarsınız.  smiley  İngilizce bir film veya dizi izlerken İngilizce deyimleri biliyorsanız filmin diyaloglarında geçecek konuşmaları daha iyi anlayabilirsiniz.
 
İngilizce deyimler ve anlamları

She spilled the beans. (She revealed a secret.)
O, fasulyeleri döktü. (O, sırları açıkladı.)
 
Bu cümle çok sık kullanılan bir İngilizce deyimdir.
 


Örneğin; I put the book on the table.
Kitabı masanın üzerine koydum.
Dediğimiz zaman, fiilin anlamında hiç bir değişiklik olmamıştır ve bu fiilin normal kullanılışıdır. Yani deyim değildir.

Fakat, I put my coat on.
Ceketimi giydim.
Dediğimiz zaman, fiilin anlamı koymak değil giymek olmuştur. Fiilin anlamı değiştiği için burada put on bir deyimdir. Böyle kullanışa da idiomatic kullanılış diyoruz.

 

İki tane daha resimli İngilizce deyim örneği görelim.
 

İngilizce Deyimler

 


 



It's raining cats and dogs.
Kedi köpek yağıyor. (Sağanak yağmur yağıyor.)

 

 

 

 

 



Are you pulling my leg?
Ayağımı mı çekiyorsun? (Benimle dalga mı geçiyorsun?) 


Bunlar en çok kullanılan eğlenceli İngilizce deyimlerdir.

 

 


Hatırlatma: Sitemizdeki İngilizce konular Limasollu Naci  İngilizce eğitim setleri  içeriklerinden alınmış bulunmaktadır. 
 

 

İngilizce deyimler ile ilgili ayrıntılar

Fiillerle birlikte kullanılan edat veya zarflar her zaman fiilin anlamını değiştirmezler.

Ayşe looks up to the sky.
Ayşe gökyüzüne bakar.                (Normal kullanış)

Teenagers look up all the famous singers.
Gençler bütün ünlü şarkıcılara hayranlık duyarlar.     (Idiomatic kullanış)

He went out of the room.
O, odadan dışarı çıktı.          (Normal kullanış)

He goes out every night.
O, her gece çıkar. (Gezmeye gider.)         (Idiomatic kullanış)

 

İngilizce Öğrenirken Bilmeniz Gereken 5 Önemli Nokta



Şimdi İngilizce'de en sık kullanılan deyimlerin bir çoğunu görelim.
 

A harfi ile başlayan deyimler 



A blessing in disguise
Önce kötü zannedilen hayırlı bir şey


A dime a dozen

Kıymetsiz -  değersiz

 

A snowball effect

Kartopu etkisi (Domino etkisi)

 

Add insult to injury

Durumu daha da kötüye götürmek

 

As right as rain

Kendini turp gibi hissetmek

 

A snowball's chance in hell

Cehennemde kartopu gibi (Sıfır ihtimal)

 

A storm in a teacup

Bir bardak suda fırtına yaratmak

 

 

B harfi ile başlayan deyimler 



Beat around the bush

Söylemek istemediğin lafı gevelemek

 

Be off one’s rocker

Bir tahtası eksik olmak - kafayı üşütmüş olmak - deli olmak
 

Better late than never

Geç varmak, hiç varamamaktan iyidir

 

Bite the bullet

Kurşunu ısırmak (Başka çare yoksa gözünü budaktan sakınmamak)

 

Bolt from the blue

Beklenmedik iyi sürpriz

 

Break a leg

Şeytanın bacağını kır -  bol şans -  iyi şanslar

 

Burn bridges

Köprüleri yakmak - geri dönülemeyecek noktaya gelmek

 

C harfi ile başlayan deyimler 
 

Call it a day

Bir işe son vermek

 

Calm before the storm

Fırtına öncesi sessizlik

 

Come rain or shine

Ne olursa olsun - herhâlükârda

 

Curiosity killed the cat

Fazla merak tehlikeli olabilir

 

Cut somebody some slack

Törerans göstermek - müsamaha etmek

 

Cutting corners
Kestirmeden gitmek

 

 

LN Komple İngilizce Eğitim Setleri + Online İngilizce Kursu Bir Arada Tanıtım Videosu

 

 

D harfi ile başlayan deyimler 
 

Don't cry over spilt milk

Süt döküldükten sonra ağlama (İş işten geçtikten sonra yakınmanın faydası yok)

 

Don't put all your eggs in one basket

Tüm yumurtalarını aynı sepete koyma. (Tüm ümidini tek şeye bağlamak risklidir)

 

E harfi ile başlayan deyimler 
 

Easy does it

Sakin ol - acele etme

 

Every dog has his day

Herkesin bir şansı vardır.

 

 

En Çok Kullanılan İngilizce 1000 Kelime ve Cümle
 

 

G harfi ile başlayan deyimler 
 

Get a second wind

Soluklanmak - dinlenip enerjisini tekrar toplamak

 

Get out of hand

Kontroldan çıkmak

 

Get something out of your system

Yapmak istediğiniz bir şeyi yapıp rahatlamak

 

Get wind of something

Duyum almak

 

Go back to the drawing board

İşe tekrar baştan başlamak

 

Go down in flames

Başarısız olmak - güme gitmek

 

H harfi ile başlayan deyimler  
 

Hang in there

Sebat et  -  vazgeçme

 

Haste makes waste

Acele işe şeytan karışır 

 

Hit the sack

Uyumaya gitmek

 

I harfi ile başlayan deyimler 

 

It's not rocket science

O kadar da zor bir şey değil

 

It takes two to tango

Tango yapmak için iki kişi gerekir. (Tek başına yapılacak iş değil)

 

J harfi ile başlayan deyimler 
 

Jump on the bandwagon

Moda olan şeye hemen yönelmek

 

K harfi ile başlayan deyimler 

 

Know which way the wind is blowing

Genel eğilimi takip etmek

 

L harfi ile başlayan deyimler 
 

Leave no stone unturned

İşi çok iyi etüt etmek

 

Let someone off the hook

Kişiyi o konuda artık sorumlu tutmamak

 

Like riding a bicycle

Bisiklet kullanmak gibi (Bir kere öğrendin mi unutulmayacak bir şey)

 

Like two peas in a pod

Ayrılmaz iki - bir elmanın iki yarısı

 

M harfi ile başlayan deyimler 
 

Make a long story short

Lafı kısa kesmek

 

Make hay while the sun shines

Şansını kullanmak - fırsattan yararlanmak

 

Miss the boat

Artık çok geç

 

N harfi ile başlayan deyimler 
 

No pain, no gain

Çaba sarf etmeden sonuca ulaşamazsın. (Ekmeden biçemezsin)

 

Not playing with a full deck

Bir tahtası eksik - aklı noksan

 

O harfi ile başlayan deyimler 

 

On cloud nine

Çok mutlu olmak

 

Once bitten, twice shy

Sütten ağzı yanıp yoğurdu üfleyerek yemek

 

On the ball

Marifetli – becerikli

 

P harfi ile başlayan deyimler 
 

Pull yourself together

Sakin ol - kendine hakim ol

 

R harfi ile başlayan deyimler 
 

Run like the wind

Rüzgar gibi koşmak - şimşek gibi koşmak

 


 LN İngilizce eğitim setlerimiz hem İngilizce’yi öğrenme garantisi vermekte hem de İngiltere’den sertifika almanızı sağlamaktadır. Detaylı bilgi için tıklayınız.
 

 

 

S harfi ile başlayan deyimler 
 

Shape up or ship out

Ya iyi yap, ya da bırak git

 

Sit on the fence

Kararsız olmak

 

Snowed under

Meşgül olmak

 

So far so good

Şimdilik her şey yolunda

 

Speak of the devil

Lafın üstüne gelmek


 

T harfi ile başlayan deyimler 



That ship has sailed

Gemi yol aldı. (Treni kaçırdın - artık çok geç)

 

That's the last straw

Sabrın sonuna gelmek

 

The best of both worlds

İdeal durum - mükemmel sonuç

 

Through thick and thin

İyi günde kötü günde - her güçlüğe katlanarak

 

Time flies when you were having fun

Eğlenirken zamanın nasıl geçtiğini fark etmezsin.

 

To make matters worse

Bir sorunu daha kötüye götürmek
 

U harfi ile başlayan deyimler 
 

Under the weather

Kendini iyi hissetmemek

 

W harfi ile başlayan deyimler 

 

We see eye to eye

Aynı fikirdeyiz

 

Weather the storm

Zorluklara göğüs germek - krizi atlatmak

 

Y harfi ile başlayan deyimler 
 

You can say that again

Aynen katılıyorum.

İngilizce Deyimsel Fiiller - Phrasal Verbs

Phrasal Verb'ler bir fiil ile bir edat veya zarfın birleşmesinden meydana gelirler. Ancak farklı anlamlar verebilirler. Bunlara deyimsel fiiller ismi de verilmektedir. Phrasal Verb'leri bilmek İngilizcenize zenginlik getirir. Bu nedenle öğrenmek çok yararlıdır.
 

gramervideosu


Phrasal Verb'leri de aşağıda Türkçe anlamları ile görebilirsiniz. Phrasal Verb'ler  fiil+ edat ya da fiil + zarf ların birleşmesinden meydana gelmişlerdir. Phrasal Verb'ler alfabetik sıra ile verilmiştir ve cümle içinde nasıl kullanıldıklarını gösteren birer örnek cümle ile birlikte aşağıda gösterilmektedir.



A harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Account for: Hesap vermek
Ali has to account to his father for the money he gives him for school expenses.
Ali okul masrafları için babasının ona verdiği paranın hesabını vermek zorundadır.

Acknowledge receipt of: Alındı bildirimi
I acknowledged receipt of a registered letter.
Taahhütlü bir mektubun alındığını bildirdim.

Act for some one: Birinin vekili olmak
My brother is acting for me.
Kardeşim bana vekâlet ediyor.
Devamı >>

 

 
B harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Back down: iddiasından vazgeçmek 
The public prosecutor has backed down.
Savcı iddiasından vazgeçti.

Back out: Dönmek, geri gitmek
He backed out of his promise.
O, verdiği sözden döndü.

Back up: Lehinde söylemek
I backed up him at the court.
Mahkemede onun lehine konuştum.
Devamı >>

 

 

Faydalı olabilecek diğer bazı konu başlıklarımız

İngilizce Gramer

İngilizce Burçlar

İngilizce Türkçe Sözlük



 
C harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Check up:Kontrol etmek
He checked up the figures to see the mistake.
O, hatayı bulmak için rakamları kontrol etti.

Cheer up:Neşelenmek, üzülmemek
She was cheered up with the good news.
O, iyi haberi alınca neşelendi.

Chop up: Parçalara ayırmak, doğramak
The butcher chopped up the meat.
Kasap eti küçük parçalara ayırdı.
Devamı >>

 


D harfi ile başlayan Phrasal Verbs

Drive at: Demek istemek
I can’t really understand what he’s driving at.
Ne demek istediğini gerçekten anlayamıyorum.

Drive up to: Gelmek, yanaşmak
She drove up to the garage door.
O, garajın kapısına yanaştı.

Drop in: Habersiz ziyaret etmek, uğramak
Don’t forget to drop in on me tonight.
Bu gece bana uğramayı unutmayın.
Devamı >>
 

 

İngilizce Alfabe
 



E harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Ease off: Yavaşlamak, yavaşlatmak, gevşemek, gevşetmek, hafiflemek
You should ease off a little because you are working too hard.
Çok çalışıyorsunuz, biraz yavaşlasanız (dinleseniz) iyi olur.

Easy going: Yumuşak, uysal, babacan
He is a very easy going person.
O, çok uysal biridir.

Eat in: Evde yemek
I decided to eat in tonight.
Bu akşam evde yemeye karar verdim.
Devamı >>
 


 
F harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Fall away: Azalmak, terketmek
The profits fell away to nothing.
Kârlar git gide sıfıra düştü.

Fall behind: Geri kalmak
She always falls behind when we’re walking.
O, biz yürürken her zaman geri kalır.

Fall into: içine düşmek
That river falls into a lake.
Şu nehir bir göle dökülür. 
Devamı >>

 


G harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Get away: Kaçıp kurtulmak, ayrılmak
We can’t get away from our faults.
Hatalarımızdan kaçıp kurtulamayız.

Get up to: Yükselmek, varmak, yetişmek
A rabbit can get up to a tortoise.
Tavşan kaplumbağaya yetişebilir.

Go back: Geri gitmek, dönmek
Don’t go back on your promise.
Sözünüzden dönmeyin.
Devamı >>


 
H harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Hand down: Elle indirmek
The soldier hands down the flag.
Asker bayrağı indiriyor.

Hand out: Dağıtmak
He hands out all his fortune.
O, bütün servetini dağıtıyor.

Hang back: Geri durmak, tereddüt göstermek
Don’t hand back during the examination.
Sınav sırasında tereddüt gösterme.
Devamı >>

 

İngilizce Sayılar

 

 
I harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Improve on something: Bir şeyi daha iyi hale koymak, daha iyi tanımak
He improves on acquaintance.
O, tanıdıkça daha iyidir.

Incur expence: Masrafa girmek
If you by this old house you will incur a lot of expense.
Bu eski evi alırsanız çok masrafa gireceksiniz.

Indulge in: Masrafa bakmamak
You indulge in a holiday.
Masrafa bakmayıp tatil yapıyorsunuz.
Devamı >>
 


 
J harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Jig is up: Sonu yakın
When the thief saw the police, he knew that the jig was up.
Hırsız polisi gördüğünde sonunun yakın olduğunu anladı.
 
Join in: Katılmak
Why don’t you join in the conversation?
Sohbete niçin katılmıyorsunuz?
 

Jot down: Kaydetmek, kısaca yazmak
I’ll jot your telephone number down on my pad.
Telefon numaranızı not defterime kaydedeceğim.
Devamı >>
 


 
K harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Keep one’s promise: Sözünü tutmak
You can count on him, he keeps his promise.
Ona güvenebilirsiniz, sözünü tutar.

Keep out of: Dışında kalmak
He tried to keep out of the quarrel.
O, kavganın dışında kalmaya çalıştı.

Keep a secret: Sır olarak saklamak
I’m sure that he’ll keep the subject a secret.
Konuyu bir sır olarak saklayacağına eminim.
Devamı >>


 
L harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Lay in: Sağlamak, almak
I always lay in food when I go on holiday.
Tatile gittiğimde yanıma daima yiyecek alırım.

Lay off: Geçici olarak kovmak
The manager layed off workers.
Müdür, işçilere geçici olarak yol verdi.

Lay out: Dizmek, sermek, yaymak
Ahmet layed his books out on the floor.
Ahmet kitaplarını yere serdi.
Devamı >>

 

 
M harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Move about: Dolaşmak, durmadan taşınmak
I moved about all day looking for you.
Sizi bulmak için bütün gün dolaştım.

Move in: Girmek, içine taşınmak
He moved in his new apartment.
O, yeni dairesine taşındı.

Move off: Hareket etmek, gitmek
The train moved off on time.
Tren zamanında hareket etti.
Devamı >>
 


 
P harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Pass by: Yanından geçmek, geçip gitmek
I passed by your new school yesterday.
Dün sizin yeni okulun yanından geçtim.

Pass around: Elden ele geçirmek
Pass around your new picture.
Yeni resminizi elden ele geçirin.

Participate in: Katılmak
I am going to participate in your basketball team.
Sizin basketbol takımına katılacağım.
Devamı >>
 


 
Q harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Quarrel with one’s bread and butter: Birinin ekmeği ile oynamak (iş için).
Ahmet likes to quarrel with his friends bread and butter.
Ahmet arkadaşlarının ekmeği ile oynamaktan zevk alıyor.

Quite a bit: Çok (sayılamayan cisimler için)
I spent quite a bit of money for my new car.
Yeni arabam için çok para harcadım.

Quite a few: Az, oldukça az
Quite a few people came to the meeting.
Toplantıya oldukça az kişi geldi.
Devamı >>
 


 
R harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Rainy day: Sıkıntılı günler
I always save money for rainy days.
Sıkıntılı günler için her zaman para saklarım.

Rain or shine: Hava iyi de olsa, kötü de olsa
We shall go to Ankara tomorrow rain or shine.
Hava iyi de olsa, kötü de olsa yarın Ankara’ya gideceğiz.

Raise money: Cami, kilise, vakıf... yararına para toplamak
We raised money to buy carpet for the mosque.
Camiye halı almak için para topladık.
Devamı >>
 


 
S harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Safe and sound: Sağ salim
She returned from her holiday safe and sound.
O, tatilden sağ salim döndü.

Save money: Para biriktirmek
I saved up some money for the coming year.
Gelecek yıl için biraz para biriktirdim.

Save one’s breath: Boş yere nefes tüketmek.
Save your breath, I am not listening to you.
Boş yere nefes tüketmeyin, sizi dinlemiyorum.
Devamı >>
 


 
T harfi ile başlayan Phrasal Verbs

Take a break: istirahat etmek, mola vermek, dinlenmek
You are so tired why don’t you take a break?
Çok yorgunsunuz, niçin dinlenmiyorsunuz?

Take a chance: Şansını denemek
Take a chance in this new game.
Bu yeni oyunda şansınızı deneyin.

Take an interest in: ilgi göstermek, ilgilenmek
He takes a great interest in painting.
O, resim yapmaya büyük ilgi gösteriyor.
Devamı >>

 

İngilizce Metinler ve Kısa Hikayeler



 
U harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Under arrest: Tutuklu
You are under arrest for robbery.
Hırsızlıktan tutuklusunuz.

Up and down: Bir aşağı bir yukarı
When he is worried, he walks up and down the corridor.
O, üzüntülü olduğu zaman, koridorda bir aşağı bir yukarı yürüyor.

Use up: Tükenmek, tamamını kullanmak
He used up all his money while he was shopping.
O, alış veriş yaparken bütün parasını tüketti.
Devamı >>



 
V harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Vacate office: istifa etmek
After a dispute with the boss he vacated the office.
Patronla tartıştıktan sonra istifa etti.

Value your life: Canının kıymetini bilmek
If you value your life you will not sleep late.
Eğer canının kıymetini biliyorsan, geç yatmayacaksın.

Vote back: Geri gitmeyi önermek
It will rain, I vote we go back.
Yağmur yağacak, geri gitmemizi öneriyorum.
Devamı >>



 
W harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Walk in: Girmek
He walked in my room.
O, odama girdi.

Walk off: Ayrılmak
I walked off my friend at the airport.
Havalimanında arkadaşımdan ayrıldım.

Walk out with: Dolaşmak, çıkmak (arkadaşlık etmek)
Ayşe walked out with Ahmet.
Ayşe, Ahmet ile çıktı.
Devamı >>

 


 
Y harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
Year in year out: Bütün yıl boyunca
Big factories work year in year out.
Büyük fabrikalar bütün yıl boyunca çalışır.

Yeoman service: Dürüst ve gayretli hizmet
This transport company gives yeoman service.
Bu nakliye şirketi dürüst ve gayretli hizmet veriyor.

[With] young: Gebe, hamile
My friends was very happy when he learned that his wife was with young.
Arkadaşım, eşinin hamile olduğunu öğrenince çok sevindi.
Devamı >>



 
Z harfi ile başlayan Phrasal Verbs
 
At the] zenith of his career: Meslek hayatının zirvesinde
This professor is at the zenith of his career.
Bu profesör mesleğinin zirvesindedir.

Zero hour: Başlangıç saati
The airplanes will take the air zero hour for the raid.
Uçaklar akının başlangıç saatinde havalanacaklar.
Devamı >>

 

 

Tüm diğer konuları  İngilizce Konu Listesi  sayfasında bulabilirsiniz.

 

 

Faydalı olabilecek diğer bazı konu başlıkları

İngilizce Diyaloglar
Present Perfect Tense
İngilizce Sayılar
İngilizce Hikayeler ve Türkçe Çevirileri

İngilizce Türkçe Çeviri

İngilizce eğitim setleri Footerİngilizce eğitim setleri Footer

L Harfi ile Başlayanlar
LABORATUVAR PORSELENİ, Yumuşama derecesinin yüksek olması için feldispat oranı düşük tutulan, ısı farklarına dayanıklı olan, bu sayede de özel amaçlarla, genellikle laboratuvar malzemesi yapımında kullanılan sert porselen, —> Porselen.

LAÇKA, —> İşaretleşme.

LAÇKA ETMEK, Halatın salıverilmesiyle yükün aşağıya indirilmesi.

LAĞIM, 1) Taş içinde sürülen galeri. 2) Patlayıcı madde doldurmak için delinen delik.

LAĞIM ATEŞLEMESİ, 1) Üretim veya galeri ilerlemesi amacı ile delinmiş olan 50 mm’ye kadar çaptaki lağım deliklerine patlayıcı madde, elektrikli veya fitilli kapsülle doldurup sıkılamak suretiyle yapılan patlatma işlemi. 2) Atım. 3) Lağım atma.

LAĞIM ATMAK, Lağım deliğine yerleştirilen patlayıcı maddeleri ateşleyerek patlatmak.

LAĞIM BURGUSU, Ateşlemede gerekli delikleri açabilmek için martoperforatöre takılan bir ucu makineye uyacak şekilde, diğer ucu da ya tek ağızlı ya da yıldız şeklinde kesici uç olarak yapılan veya —> Jakbit (delici uç) takılabilecek şekilde konik veya dişli olarak hazırlanan yuvarlak veya 6 köşe profilli içi delik çelik çubuk.

LAĞIMCI, 1) Galeri açma (lağım sürme) işlerinde çalışan ve vardiyasındaki ekibin çalışma sorumluluğunu üstlenen; lağım delme, ateşleme, yükleme ve tahkimat işlerini yönlendiren (kişi) usta. 2) Lağımcı (lağım) ustası. 3) Taş içinde sürülen galeride (lağımda) çalışan kişilerin her biri. 4) Lağımcı yedeği. 5) Lağım işçisi (düz işçi). 6) Lağım ekibi.

LAĞIMCI USTASI, —> Lağımcı.

LAĞIM BURGUSU, Ateşlemede gerekli delikleri açabilmek için martoperforatöre takılan bir ucu makineye uyacak şekilde, diğer ucu da ya tek ağızlı ya da yıldız şeklinde kesici uç olarak yapılan veya —> Jakbit (delici uç) takılabilecek şekilde konik veya dişli olarak hazırlanan yuvarlak veya 6 köşe profilli içi delik çubuk. —> Burgu, Jakbit, Matkap çubuğu, Uç, Spiral burgu.

LAĞIM DELİĞİ, İçinde patlayıcı madde kullanılarak kazı ve gevşetme yapmak için sondaj makinesi veya martoperforatörle silindir şeklinde açılmış delik. Lağım deliği kuru veya sulu usüllerle açılır.

LAĞIM EKİBİ, Taş içinde sürülen bir galeride çalışan işçilerin tümü.

LAĞIM MAKİNESİ, —> Martoperforatör.

LAĞIM NUMARALAMA VE İSİMLEN-DİRME, —> İşletmede yer belirleme.

LAĞIM SÜRMEK, Taş içinde galeri açma.

LAĞIM UCU, Ateşlemeden sonra kayaç içerisinde kalan iş görmemiş lağım deliği kısmı.

LAKOLİT, Kendisini sınırlayan diğer kayaçlara göre konkordan, yer yer dom şeklinde çıkıntıları veya konveks girintileri olabilen intruzif kayaç.

LALTAŞI , Parlak kırmızı, özellikle nar çiçeği, şarabi kırmızı, kan kırmızısı renginde, bazı türleri de kahverengimsi kırmızı veya morumsu kırmızı arasında olan; minerolojide pirop veya magnesiatongranat olarak bilinen ve gröna grubuna giren bir mineral (Mg3 Al2 Si3 O12). Biraz Cr, Fe ve Ca ihtiva eder. Serpantinlerden husule gelir. Bu mineral “Kızılyakut” olarak da tanımlanır.

LAMBAHANE, Yeraltı maden işletmelerinde çalışan işçilerin kullandığı ocak lambalarının; emniyet kurallarına uygun olarak hazırlandıktan sonra, işçiye verilip alındığı, tamir ve bakımlarının yapıldığı yer.

LARCODEMS AYIRICISI, İngilterede geliştirilen 0,5-100mm arasındaki kömürlerin yıkanmasında (zenginleştirilmesinde) kullanılan tuvönan kömürün tek bir ünitede yıkanmasına imkan veren, kapasitesi diğer ayırıcılara göre yüksek (120 cm çapındaki bir ünitenin kapasitesi 250 t/h civarında olan, yapı olarak, Vorsyl ayırıcı ve Dynawhirpool’un bileşimi hücreden oluşan, Dynawhirpool gibi yatay düzlem ile 30° lik bir açı yapacak şekilde monte edilip çalıştırılan,) kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi.—> Santrıfüjayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama sistemleri. —> Şekil.

LATA, Dar ve yassı, uzun kereste.

LATERİT, 1) İyi drene edilmiş rutubetli, tropik, subtropik bölgelerde teşekkül eden ayrışmış kırmızı toprak. Lateritin silisyumu ayrışmış ve özellikle demir ve alüminyum hidroksitle konsantre olmuş bir muhtevası bulunduğundan, uygun bir ortamda laterit demir, alüminyum, manganez veya nikel cevheri haline gelebilir. 2) Hindistan’da altere olmuş bazaltik kayaç.

LAV, Bir volkanın krateri içinde bulunan ve kraterinden dökülen (akan veya püsküren) sıvı halindeki erimiş maddeler ile bu sıvının soğuması ile meydana gelen düzensiz katı kütle. Deniz dibinde oluşan lavlara görüntülerinden dolayı yastık- veya pilovlavlar denir.

LAVE KÖMÜR, Ocaklardan üretilen tuvönan kömürlerin lavvarda zenginleştirilmesi (yıkanması) sonucu satılabilir olarak elde edilen yıkanmış kömür. Lavvarda zenginleştirme sonucu elde edilen satılabilir ara ürüne “Mikst”, ayrılan ve atılan atığa da “Lavvar şisti” denir.

LAVVAR, 1) Kömür madenciliğinde kömürü yıkama (hazırlama ve zenginleştirme) tesisi. 2) Madencilikte tuvönan ürünlerin zenginleştirilerek daha uygun fiyatla satışını sağlamak veya nihai ürün elde etme aşamasına hazırlamak için ocaktan çıkan madenlerin ilk işleme (hazırlama ve zenginleştirme işlemlerine) tabi tutuldukları tesis. 3) —> Konsantratör.

LAVVAR RANDIMANI, —> Konsantre randımanı.

LAVVAR ŞİSTİ, —> Lavekömür.

LEASİNG , Bir işletmenin ihtiyaç duyduğu ve genellikle maliyeti yüksek araçları doğrudan satınalmak yerine kiralanmasına (leasing) imkân veren bir finansman yöntemi. Parayı leasing yoluyla çalıştırmak amacıyla kurulmuş şirketler vardır. Bunlar genellikle bir bankaya bağlı olurlar, ancak bağımsız şekilde de çalışabilirler. Leasing işlemleri iç ekonomide olduğu gibi, uluslararası ekonomide de yaygın olarak uygulanır.

LE BLANC YÖNTEMİ, Sentetik —> Soda külü üretim yöntemlerinden biri. Bu yöntem; sofra tuzu ve sülfürik asidin ısıtılmasından elde edilen sodyum sülfatın, karbon (kömür), ve kireç taşı ile kavrulması ve sonra su ile muamele edilmesi şeklindedir. Reaksiyon 900-1000° C de yürütülür. Bu yöntemle yapılan üretimler büyük kapasitelere ulaşmamıştır. Bu yöntemde ayrıca fazla miktarda kömüre ve aynı zamanda demir, silis,aluminyum içermeyen kalsiyum karbonata ihtiyaç vardır.

LEHM, 1) Demir bileşiklerinden dolayı sarıdan kahverengiye kadar değişen renklerde tuğla yapımında ana hammadde olarak kullanılan kil. 2) Nehirlerin taşmaları sırasında toprak üstünde bıraktıkları, bileşimlerinde demir oksit, kum, kalker ve humus bulunan ve toprağın ziraata elverişliliğini artıran çökeller. 3) Mil.

LEKECİ ÇAMURU, —> Kil. Lekeci kili.

LEKECİ KİLİ, 1) Bileşiminde fazla miktarda su bulunan ve su ile yoğrulmayan gri yeşilimtrak ve bazan beyaz renkli kil. Bu kil yağlı maddeleri emdiğinden leke çıkarmada ve yün dokuların yağlarını almada kullanılır. 2) Lekeci çamuru.

LEVHA TEKTONİĞİ, 1) Geometrik bakımdan yerin litosfer yani dış kabuğunun birtakım katı levhalardan meydana geldiğini, kinematik bakımdan ise, bu levhaların birbirine göre hareket halinde olduğunu ileri süren, yerkabuğu hareketlerini ve yapısını tüm olarak konu edinen tektonik terimi. Bu olay okyanus ortası sırtlarında; arz kabuğunun zayıf olduğu yerlerde mağmanın çıkışı suretiyle yeni orojenezlerden dolayı iki plakanın birbirinden ters yönde ayrılması, bir yarık meydana getirmesi, levhaların yatay yönde birbirine göre yer değiştirmesi, birbirleri ile çarpışması (bu durumda çarpışan levhalardan birinin aşağıya mantoya sapıp, manto içinde eriyerek yok olması) şeklinde olur. 2) Plaka tektoniği (pleyt tektonik). 3) Tabla tektoniği.

LİBOR, Londra’da alınıp satılan paranın fiyatı. Libor kelimesi, İngilizce “London Inter Bank Offering Rate” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kelime. Londra’da bankalar arasında oluşan faiz oranı. Londra’da paranın çıplak faizi. Türkiye’de bankalar arasındaki talebe göre “gecelik faiz oranları” gibi bir faiz oranı; ama, bu parayı sahibinden alıp, kullanıcıya veren, ticaret bankası, bankalar topluluğu veya yatırım bankası gibi aracı bankaların, müşteri (kullanacak ülke veya firma)’nın güçlü veya güçsüz olduğuna göre liborun üzerine ülke ve firma dikkate alarak bir “risk primi” ekliyor. İşte bu risk primine “Marjin” (ekleme) veya “artı puan” denmektedir.

LİÇ ÇÖKTÜRME - FLOTASYON YÖNTEMİ, 1930 larda Ruslar ve Amerikalılar tarafından aynı zamanlarda geliştirilen bu yöntem, oksit ve sülfürlü bakır mineralleri karışımını içeren cevherlerden oksitli kısmı sülfürik asitle liç, liç solüsyonundan bakırı flotasyonla diğer katılardan ayırarak kazanma esasına dayanan bakır üretim yöntemi.

Metodun endüstriyel ölçüde tatbikatı ise ancak 1950 den sonra gerçekleştirilebilmiştir. Özellikle Rusya’da sülfürlü bakır cevherlerinin üst bölümlerindeki oksitlenmiş kısımlardan bakırı ekonomik olarak kazanmak için bu yöntem tercih edilmektedir. Liç, genellikle 2.5gr/lt civarında sülfürik asitli solüsyonlarla yapılmaktadır. Liç edilecek cevher ince öğütülmekte ve solüsyon gerekirse ısıtılmaktadır. Çöktürme 1mm. den küçük parçalara kesilmiş düşük karbonlu hurda demirle veya bilhassa batıdaki tatbikatta, -35 mesh sünger demirle yapılmak.

LİÇ SOLÜSYONU,  —> Bakır liçi.

LİÇİNG (Leaching) , Düşük tenörlü cevher içindeki metali çözdürücü eriyikler vasıtasıyla metal  tuzları eriyiği hâline getirme ve daha sonra metali çökeltme işlemi. Buna yerinde çözelti madenciliği de denir. Bu usul ileride nisbeten düşük tenörlü cevherlerin de işletilmesinde veya maliyetin düşürülmesi zorunluğu olduğunda rağbet görecek ve geliştirilecektir. Yerinde madenciliğin en basit versiyonunda; bir dizi sondaj kuyusuna çözeltiler pompalanır ve formasyonlar arasında, diğer bir dizi üretim kuyularına doğru bir basınç oluşturulur. Çözücüler formasyon arasından geçerken, hedef madenleri çözer (yıkar-leaching) ve onları üretim kuyularına taşır. Sondaj pompaları; bu maden yüklü çözeltileri bir işleme tesisine ulaştırabilmek için yüzeye pompalar. Bu sistemde pompa basınçları, boru hatlarındaki doluluk oranları, kuyular arasındaki tasarlanan yolda çözeltinin kaçak yapması üzerinde durulması gereken unsurlardır. Genellikle oksitli bakır ve uranyum cevherleri sülfürik asitle, karbonatlı bakır cevherleri amonyum tuzları ile, sülfürlü bakır cevherleri ferrik tuzlarla liç edilir.—> Liç. Yerinde liç.

LİDİT, —> Mihenk Taşı. Jasp.

LİF, İnorganik (mineral) ve organik (bitkisel, hayvansal) menşeli tabii ve sun’i iplik şeklindeki katı ve dayanıklı madde.

LİF ÖZLÜ DAMAR, Çelik halat damar türü olup, damarı oluşturan tellerin bir lif özü üzerine sarılmış bir veya daha fazla tel sıralarından meydana gelmesi şeklindeki çelik halat.—> Halat damar düzenleri, Çelik halat. Bu tip damarlardan meydana gelen halatlar daha esnektir ve bükülebilirler. —> Şekil.

LİKİT DİFERANSİYASYON, Magma sıcaklığı 1500½C’ın altına düştüğü zaman, mağma içindeki sülfid ve silikatların iki eriyik halinde ayrılması. Bu şekilde pirotin, pentlandit, kalkopirit gibi sülfitli maden yatakları oluşur.

LİKİTMAGMATİK-PNÖMATOLOTİK GEÇİŞ YATAKLARI, Diferansiyasyon yoluyla ana magmadan ayrılan gazların yardımı ile yukarıya sürüklenmiş ve içinde fazla hafif ve uçucu olan kısımların yanında suyun da etkisi ile pnömatojen yatak özelliklerini gösteren özel bir maden yatağı tipi.

LİMİT KOT, Açık işletme metodu ile yapılan üretimin, aynı saha için yeraltı işletmeciliğine göre daha ucuz olduğu, son ulaşabileceği derinlik.

LİMİT TENÖR, Bir maden yatağında veya bir maden işletmesinde teknik, ekonomik veya diğer bir özel nedenle, cevheri işletmek veya yerinde bırakmak veya çıkarılmış olan cevheri işlemek veya düşük tenörlü diye atmak gibi iki farklı işlemi birbirinden ayırma sınırını belirleyen tenör; başka bir ifade ile ekonomik ve ekonomik olmayan cevher kitlelerini sınırlamak amacı ile kullanılan deyim.

LİNEER TİP PATLAYICI, Orman yangınları ile mücadelede kullanılan, el ile veya kazı makinelerine göre daha kolay ve ucuz olarak kanalların (hatların) açılması işlevini gören, yaklaşık 3-3,5 m genişlikte bir alanı bitki örtüsünden arındırabilen suya dayanıklı, bir tür infilaklı fitil. Lineer patlayıcılar en az 15-20 m uzunluğunda, 3-4 cm çapında ve 30-35 kg’lık paketlerde satılırlar. —> PETN esaslı patlayıcı fitiller.

LİNYİT KÖMÜRÜ, Taşkömüründen daha genç, kahverengi, koyu kahverengi veya siyah renkte, dokuları amorf, ağaçsı veya lifli, yüksek oranda rutubet ihtiva eden, porselen üzerinde çizgisi kahverengi olan kömür cinsi.

Yapılarında çoğunlukla % 5’ten fazla (genellikle ortalama % 15 civarında) reçine ve bitkisel balmumu bulunur. Külsüz kuru kömürde serbest karbon miktarı % 75 civarındadır.

LİNYİTLERİN BRİKETLENMESİ, Linyit kömürlerinin, mekanik sıkıştırma ile, ince taneler arasında bağ oluşturarak, çeşitli şekillerde iri boyutlu parçalar elde etme işlemi. Sıkıştırma herhangi bir şekille yapılabilmekle beraber kömür briketlemede genellikle merdaneli presler kullanılmaktadır. Bu presler yardımıyla 3500 kg/cm2 basıncın üzerine çıkılabilmektedir. Prese malzeme beslemesi ise üstten veya yandan, cebri veya serbest akış yöntemi ile yapılır. —> Şekil, Briketleme tesisi akım şeması.

Linyitlerin briketlenmesi kullanılan yöntem ve malzemeye bağlı olarak ;

— Briketleme sıcaklığına göre: Soğuk briketleme, Sıcak briketleme

— Bağlayıcıya göre : Bağlayıcısız briketleme , Bağlayıcılı briketleme

— Katkı maddesine göre : Katkılı briketleme, Katkısız briketleme

şeklinde sınıflandırılabilmektedir. Briketlenecek malzemeyi akışkan ve yapışmaz hale getirmek veya briketlerin kimyasal içeriğini düzenlemek için bağlayıcıların dışında mineral yağlar, parafinler, gliserin, glikol, silisyum, grafit, nişasta, talk, sterik asit, molibden sülfit vb. maddeler de kullanılabilmektedir. Briketlemede kullanılan bağlayıcılar ise;  aşağıda özetlenmiştir. —> Çizelge —> Briketleme —> Briket

LİNYİTLERİN ULUSLARARASI KLASİ-FİKASYON SİSTEMİ, Uluslararası klasi-fikasyon sisteminde külsüz ve havada kurutulmuş (30½C ve % 96 rutubet), yukarı ısı değeri 5700 kcal/kg’dan aşağı olan ve linyit olarak kabul edilen (—> Tablo) kömürlerin uluslararası bir düzeyde sınıflandırılması.

Linyitlerin uluslararası sınıflandırılmasında birinci parametre olarak mutlak rutubet miktarı ile ısı değeri yani kömürün yakacak değeri olarak kıymeti, ikinci parametre olarak da kömürün içindeki bitüm oranı yani kömürün kimya sanayii hammaddesi olarak kıymeti alınmaktadır.

Bu parametrelerden birincisi maden kömürlerinin birinci rakamı olan (0-9) sınıf numaralarının devamı olarak, (10-15) linyit kömürünün rutubet oranını, ikincisi de (00, 10, 20, 30, 40) susuz, külsüz madde üzerinden hesaplanan bitüm oranını ifade eder.

Yukarı ısı değeri 5700 kcal/kg (30½C ve % 96 rutubetli ortamda)’dan aşağı olan kömürlerin uluslararası klasifikasyonu. —> Tablo, Kömür.

LİONİTE —> Korund.

LİSİNG,—> Leasing.

LİTOPON, —> Barit.

LODER, 1)Ön kısmında kepçe veya toplayarak yükleme düzeni bulunan paletli, lastik veya demir tekerlekli ve elektrik, basınçlı hava veya dizel motoruyla tahrik edilen yükleyici. —> Yükleme makinesi, Çalışma verimi.

LOG, 1) Sondaj kuyusunda geçilen tabakaların litolojik ve/veya stratigrafik olarak grafikle gösterilmesi. 2) Sondaj kuyusunda derinlere doğru rezistivite, self-potansiyel, gamma-ray’in yoğunluğu veya hızı gibi fiziksel özelliklerin grafikle gösterilmesi. 3) Sondaj kuyusunda delinen formasyon cinslerinin; su, petrol, gaz veya başka minerallerin derinliklerinin; kullanılan takımların boy ve çapları vb. faktörlerin kaydedilmeleri.

LOKMA, —> Çene.

LOKOMOTİF NAKLİYAT, Ekskavatör, yükleme siloları veya oluklar, yükleme istasyonu, yükleme bantları vasıtası ile yüklenen cevher, kömür veya malzeme vagonlarının katar olarak hazırlanması ve katarın ray üzerinde çekilerek tumbaya, dışarıya, hazırlama ve temizleme tesislerine veya döküm yerine taşınması.—> Nakliyat, Elektrikli lokomotif.

LOKUM, 1) Dinamit veya benzeri patlayıcı maddelerin, genellikle parafinli kağıda silindir biçiminde sarılmış ticari şekli. 2) —> Kartuş.

LÖKOKRAT, Bir tür —>  Granit olup, bu kayaçta koyu renkli mineraller granit yüzeyinin yirmide birini kaplar.

LÖS, Gayet ince ve köşeli kuars tanecikleri ile killi, kalkerli bir çimentodan oluşan sarı renkli ve parmaklar arasında toz haline gelebilen tortul kayaç.

LPG, —> Sıvılaştırılmış petrol gazı.

LÜMİNESAN MİNERAL, —> Ultraviyoleışın.

LUMİNESANS METODU, Minerallerin floresans, fosforesans, termoluminesans ve triboluminesans özelliklerinden yararlanılarak mineralleri tanıma esasına dayanan maden arama metodu. Floresans ve fosforesans metotlar için ultraviyole ışık üreten lambalar kullanılır. Termoluminesans metotta ısıtılan ve ısıdan etkilenen mineral uzun süre ışık yayar. Triboluminesans mineral, sürtme ve çarpma etkisiyle karanlıkta ışık saçar.

LÜLETAŞI, Serpatin’in ayrışmasıyla oluşan beyaz, sarımtrak, gri renkli, donuk (mat) görünümlü kil minerali [ 2MgO. 3SiO2. 2H2O) veya (H4 Mg2 Si3 O10) . İnce kristalli, yumrular halinde, yoğun kütleli sertliği 2-2,5 ve özgül ağırlığı 2 gr/cm3 fakat porözdür. Suda yüzer ve dille dokunulduğunda kuvvetli yapışma özelliği gösterir. Ülkemizin önemli doğal zenginliklerinden olup, yeni üretildiğinde veya ıslatılmak suretiyle kesici aletlerle el işlemeciliğine uygun, şekillenebilir bir özelliğe sahiptir. Daha ziyade Eskişehir ilimiz çevresinde yoğunlaşan üretim ülkemiz turizmine önemli katkılar sağlar. Lületaşı, Eskişehir taşı ve ??? sepiyolit olarak da isimlendirilir. Aynı ana kayaçtan kurtulan veya başka bir kaynaktan hasıl olan MgO çok sığ bir bataklık ortamında yine mağnezyum hidro-silikata dönüşerek çökelirse, lületaşı gibi katı kütleler yerine, tabakalı kil şeklinde teşekkül eder. Bunlara sedimanter sepiyolit veya sepiyolitik kil denir ve ß- sepiyolit diye anılır. Lületaşı suda yüzer. Sepiyolitik kil suda batar ve dağılır. Lületaşının bünyesindeki SiO2 ve MgO miktarı ?- sepiyolitten fazladır. Sepiyolitik kil, hayvan toprağı olarak da bilinir.

LYCAL, Herreshoff fırınında elde edilen kostik manyezitin piyasadaki adı.

Güncellenme Tarihi: 2018-06-29 12:58:48

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir