acı çektiren kimse bulmaca / Psikolojide acı çekmekten zevk alan kişilere ne ad verilir

Acı Çektiren Kimse Bulmaca

acı çektiren kimse bulmaca

Fotoğraf Terimleri Ansiklopedik Sözlüğü

ABCÇDEFGH IİJKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ
A A° (Angström)bkz angström. Aberasyon (Aberration)Görüntü bozulması. bkz görüntü bozulması. AcromaticKromatik görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme yapılmış olan objektif. bkz kromatik görüntü bozulması. ActinicIşığın herhangi bir madde üzerinde kimyasal ya da fiziksel değişim yaratabilme gücü. bkz aktinik. ActinometerEski devirlerde kullanılmakta olan bir tür ışıkölçere verilen ad. bkz aktinometre. AcutanceGörüntü keskinliğinin ölçüsüdür. Görüntüyü oluşturan yoğunluk bölgelerindeki sınırların eğim açısının darlığı görüntünün kesinlik derecesini belirler. bkz akütans. AçıBir objektifin gördüğü alanın dereceyle ifadesi. Açık kompozisyon (open composition)Fotoğraf düzlemi üzerinde betimlenen gerçekliğin, gerçekte fotoğrafın sınırları dışında da sürüp giden doğal gerçekliğin bir parçası olduğu izlenimini verecek şekilde düzenlenmesi. AçıklıkFotoğraf makinesinde çapı, ışığın girebildiği delik. Açıklık açısıBir mercek yüzeyinin etkin çapının odak uzaklığına oranı. AçmaNormalden fazla pozlanmış ve geliştirme banyosundan etkilenmiş film ya da baskılardaki yoğunluğun kimyasal yöntemlerle azaltılması. AdaptörFotoğrafçılıkla bir objektifle çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı, farklı boy ve şekillerdeki metal tüp, soket, priz, bilezik benzeri parça; uyarlayıcı. A/D konvertör (A/D convertor)Analog/Dijital konvertör, analog bir sinyali sayısala çeviren mekanizmayı ifade eder. Bilgisayarlar ancak dijitale dönüşmüş sinyalleri tanıyabilir. Additive synthesisToplamsal temel renkleri (Red/kırmızı, Green/yeşil ve Blue/mavi) esas alan ve diğer renkleri bunların çeşitli oranlarda birleştirilmesinden oluşturan renk sistemi. bkz toplamsal renk sentezi. Add On LensObjektiflere dışarıdan bağlanan ek objektifler. Türüne göre mevcut objektife geniş açı, makro veya tele yönünden destek sağlar. Adobe PhotoshopPiksel tabanlı görüntü, resim ve fotoğraf düzenlemede bir tek biçim olan, Adobe Systems'in sayısal fotoğraf işleme yazılımıdır. Vektörel işlemlerde ve yazı işleme konusunda yeteneklidir. Advanced Photo System35 mm fotoğraf makinesini öğrenmekle zaman harcamak istemeyen bir kullanıcı için Kodak'ın fotoğraf çekimini kolaylaştırma girişimidir. AE (Auto Exposure)Otomatik pozlama. Mevcut ışık şartlarında makinenin en uygun pozlamayı yapmasını hedefler. Sık kullanılan üç farklı tipi: Program (P), diyafram öncelikli (Av) ve enstantane öncelikli (S ya da Tv)'dir. AE (Automatic Exposure Metering)Otomatik pozlama sistemi. AE BracketingOtomatik Pozlama Braketi ile fotoğraf makinesi fotoğrafı üç farklı pozlama ayarında çekerek, daha sonra istenen görüntünün seçilmesine olanak tanır. AE otomatik poz kilidi (Auto Exposure-lock)Otomatik pozlamayı kilitleme anlamına gelir. Amaç poz ölçümünden sonra değişmemesini sağlamaktır. Otomatik pozun alınması için makine ölçüm yapılacak nesne veya alana doğrultulur, deklanşöre yarım basılı tutarak bu değerlerin değişmemesi sağlanır ve kompozisyon ayarlanır, çekimin tamamlanması için deklanşöre tam basılır. Aerial perspectiveAtmosferde oluşan sis ve pus gibi meteorolojik olayların fotoğrafta yarattığı uzaklık ya da derinlik duygusu. AerokartografHavadan harita çıkarmaya yarayan fotogrametri aleti. AF (AutoFocus)Otomatik netlik ayarı. Netlenecek konu fotoğrafçı tarafından ekranın belirli alanına getirildikten sonra objenin bulunduğu mesafe deklanşöre yarım basmak suretiyle netlenir. bkz otomatik netleme. AF kilidi (AF lock)Otomatik netleştirme / otomatik pozlama kilidi. Otomatik netlik yapıldıktan sonra değişmesini önleyen mekanizma. AF otomatik odaklama aydınlatıcıZayıf aydınlatma koşullarında fotoğraf makinesinin otomatik odaklama işlemini gerçekleştirebilmesi için yeterli aydınlatma sağlamak için kullanılan, düşük güçte bir kırmızı ışık kaynağıdır. AF ölçüm alanıBir fotoğraf makinesinin otomatik netleme sisteminin, keskinliği ölçtüğü ve ayarladığı nokta veya alan. Agitationbkz ajitasyon. Agrandisman (enlargement)Fotoğraflara boyut kazandırma işlemi, büyültme. Agrandisör (Fr Agrandisseur, İng enlarger)Negatif film görüntüsünü, fotoğraf kâğıdına kendi orijinal boyutlarından daha büyük boyutlarda ve net olarak basılabilmesini sağlayan optik düzenek; büyütücü, büyülteç. Ağartma banyosuGörüntünün yoğunluğunu azaltmak ya da soldurmak için kullanılan kimyasal banyo. AğılKimi görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker, hale. Aile fotoğrafıAile bireylerinin bir arada bulunduğu fotoğraf. Ajitasyon (Agitation)Kimyasal işlemler sırasında, duyarlı yüzeye sürekli olarak bozulmamış banyonun temas etmesini sağlayan yöntem. Bu yöntem özellikle film ve kâğıtların geliştirme banyosunda bulundukları sırada ve saptama banyosunun (tespit banyosu ya da fix) ilk birkaç dakikasında çok önemlidir. Üretici firmaların bu konudaki uyarılarına aynen uyulmalıdır. Akromatik (Achromatic)Beyaz ışığı çözümlemeden geçiren; renksemez. / Kromatik renklerin dışında kalan siyah, beyaz ve gri. / Kromatik görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme yapılmış objektif. bkz akromatik objektif. Akromatik objektif (Achromatic lens)"Kromatik" görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme yapılmış olan objektif. bkz kromatik görüntü bozulması. Akromatik renkIşıktaki farklılıkların tondan yoksun bir şekilde ayırt edilmesiyle oluşan renk: siyah, beyaz ve gri gibi. Aktinik (Actinic)Işığın herhangi bir madde üzerinde kimyasal ya da fiziksel değişim yaratabilme gücü. Film üzerine düşen ışık duyarkatı oluşturan gümüş tuzlarının yapı değişikliğine uğramalarını, siyah metalik gümüşe dönüşerek görüntüyü oluşturma ayarını sağlamaktadır. Aktinometre (Actinometer)Eski devirlerde kullanılmakta olan bir tür ışıkölçere verilen ad. Akütans (Acutance)Görüntü keskinliğinin ölçüsüdür. Görüntüyü oluşturan yoğunluk bölgesindeki sınırların eğim açısının darlığı görüntünün keskinlik derecesini belirler. Bu açı büyüdükçe görüntü keskinliği kaybolur. bkz keskinlik. Alaminüt (Fr à la minute)Çarçabuk, anında, hemen, şipşak. / Banyosu içinde, bir karanlık kutu ve objektiften oluşan basit, körüklü fotoğraf makinesine verilen ad. Alan açısıObjektiflerin kapsadığı yatay alanın açısı. Alan derinliği (dept of field)Üzerinde odaklama yapılan cismin önünde ve arkasında oluşan seçik alandır. Bu alan cismin önünde 1/3, arkasında ise 2/3 oranında oluşur. Alan derinliğinin darlığını ya da genişliğini etkileyen üç öğe objektifin odak uzunluğu, kullanılan diyaframın açıklığı ve cismin fotoğraf makinesine olan uzaklığıdır. bkz net alan derinliği. Alan derinliği ön gösterimi (depth of field preview)Bazı fotoğraf makinelerinde alan derinliğinin kullanıcı tarafından görülmesini sağlayan, diyafram açıklığının sağladığı görüntüyü donduran bir düğme veya kol bulunmaktadır. Tüm netleme, lens (mercek) açıkken veya en büyük diyafram açıklığı ayarında yapılır. Günümüzde otomatik SLR makinelerinin çoğunda alan derinliği ön gösterimi bulunmazken, eski manuel makinelerde daha yaygın kullanılmaktadır. Albüm (Album)Resim, fotoğraf, pul gibi şeyleri dizip saklamaya yarayan bir tür defter. AlgoritmaBir amacı gerçekleştirmek amacıyla ortaya çıkmış, tanımlı mantıksal veya matematiksel kural setleri. Alt açıFotoğraf makinesinin konuya göz seviyesinin altında bakması. Altın oranResim, fotoğraf, heykel ve mimaride kullanılan bir orantı yasası. Herhangi bir geometrik biçimde, varlığı estetik bir üstünlük sayılan oran; altın bölüm, altın kesit; golden section. Parçalar arasındaki orantıda, küçük parçanın büyüğe oranı, büyük parçanın bütün parçaya oranına eşittir. Cebirsel olarak; a/b= b/ (a/b) biçiminde ifade edilir. Parçalar arasındaki oranın değeri olan ya da yaklaşık 3/5, "altın sayı" adını alır. Altın Oran geometrik olarak, iki kareden oluşan bir dikdörtgenin köşegeni aracılığıyla kurulur. AmatörPara kazanma kaygısı dışında, zevki için fotoğraf çeken kişi. Bu fotoğraf becerisinin değil, amacının tanımıdır. Anahtar ışıkKonuyu aydınlatan ana ışık kaynağı. Genellikle noktasal ışık veren sert ışık kaynağıdır ve keskin gölge oluşturur. Anahtar tonCMYK görüntüdeki siyah. / Bir görüntüdeki en önemli veya ana ton, özellikle siyah ve beyaz arasındaki orta tondur. AnalogOrantılı bir etkinin, göstergenin veya kaydın bir diğerinin fiziksel özellik veya değişime oranı. Anamormik objektif (Anamorphic lens)Filmin boyutunu değiştirmeden, objektifin açısını genişleten optik sistem. Dikdörtgen bir konu, kare boyutlu filme uyarlanır. Geniş bir görüş açısındaki görüntüyü sıkıştırarak belirli bir çerçeveye sığdıran objektif türüdür. Sinemaskop filmler de bu objektiflerle çekilmektedir. Daha sonra göstericiye takılan bir parça ile görüntünün yayılması sağlamakta ve tüm perdeyi kaplamaktadır. Ana renklerIşık olarak ana renkler: kırmızı (red), yeşil (green) ve mavi (blue). AnastigmatAstigmatizmi oluşturan çoğu optiksel yanılmaların düzeltilmesiyle oluşturulan bileşik mercek sistemi. Angström (Angstrom)Sayısal olarak 1x m (1 metre'nin 10 'da birine) eşit olan uzunluk birimi. Simgesi Å. Işık dalga boylarını ölçme birimidir. AnthotypeBir tür baskı tekniği. Antihalojen tabaka (Anti-halation backing)Filmlerin arka yüzeylerine sürülen ve taşıyıcı taban ya da fotoğraf makinesinin arka kısmından yansıyarak yeniden filme dönüp "halelenme"ye neden olan ışığı emerek yok eden boyalı katman.  AntioksidanDuyarkat ya da banyodaki kimyasalların özelliklerinin bozulmasını engelleyen kimyasallar.  AntiplanatKüresellik kusurunu düzelten objektif.  Antistatik bezObjektifleri ya da saydamları silmek için ve statik elektrikten kaynaklanan toz zerreciklerini uzaklaştırmak için kullanılan ilaçlı bez.  Aperture (diyafram)Bir objektif içerisinde göz bebeğine benzeyen ve objektiften geçen ışık miktarını düzenleyen mekanizma. Aperture (diyafram açıklığı)Işığın objektif içinden duyarkata (film ya da algılayıcı yüzeyine) geçişindeki standart açıklık değerleri. Bu açıklıklar f değerleri ile belirlenir. Gözün irisine benzeyen bir biçimde, yaprakçıkların üst üste gelmesi açıklığın çapını denetler. Net alan derinliğini denetleme araçlarından birisidir. bkz diyafram açıklığı. AP (Aperture Priority) diyafram önceliğiOtomatik fotoğraf makinelerinde, diyafram değerinin elle kumanda edilerek belirlendiği konum. Bu konumda, belirlenen diyafram değerine göre makine otomatik olarak pozlamaya uygun olan örtücü değerini belirler. Mod kadranında A, Av olarak gösterilir. Aplanat (Aplanat)Küresel görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme yapılmış olan objektif. bkz küresel görüntü bozulması. Apokromatik objektif (Apochromat lens)Spektrumun tüm renkleri için kromatik görüntü bozulmasına karşı gerekli düzeltme işlemi yapılmış olan objektif. / Tayftaki üç ana renk içinde odak uzaklığı aynı olacak şekilde düzeltilmiş, yani renksel sapma kusuru giderilmiş mercekler. bkz kromatik görüntü bozulması. APS (Advanced Photografic System) - İleri fotoğrafik sistemGelişmiş fotoğraf sistemi anlamına gelen ''akıllı'' bir film türü. APZİleri Program Zoom sistemi. Ara banyo (stop bath)bkz durdurma banyosu. Aranegatif (internegative)Saydam renkli filmlerden renkli veya S-B baskılar yapmak için kopya çıkartılması amacıyla üretilmekte olan özel bir film türü. Ara negatif için kullanılan özel filmler, kopya sürecinde ortaya çıkan kontrastlığı önler. ArapNegatif fotoğraf. Filmin negatifine halk arasında verilen ad. ArgentotypeBromür baskı işlemlerinin ilk şekli. Arkadan gösterimYarı geçirgen (yarı saydam) bir perdeye arkadan saydam gösterim cihazı (projeksiyon) ile görüntü yansıtmak. Bu yöntem, izleyiciye saydam göstermek ve stüdyo çekimlerinde yanılsama olarak arka alan oluşturmak için kullanılır. Arka ışıkFotoğraf makinesine doğru, konuya arkadan gelen doğal ya da yapay ışık. Arka netlikObjektifin en arka elemanının tepe noktasıyla film ya da algılayıcı düzlemi arasındaki uzaklık. Bu, her zaman objektifin odak uzaklığına eşit değildir. Art alanFotoğraf, ekran düzenlemesi ya da resimde arka alan, fon. ArtifactGerçekte var olmayıp görüntü oluşumu, kayıt ya da baskı esnasında oluşan renk, doku ve şekil bozulmalarına verilen ad; artifakt. Objektiften, filmden, CCD'den, sıkıştırma algoritmasından veya yazıcıdan kaynaklanabilir. / Bilgisayarda işlem probleminin neden olduğu bir görüntü hatası. Ark lambaları (Arc lamps)Fotoğrafçılıkta aydınlatma amacıyla kullanılan, iki karbon çubuğun birinden diğerine elektrik atlaması ilkesine göre çalışan bir aydınlatma kaynağı türü. ASA (American Standards Association)Fotoğraf filminin ışığa karşı duyarlığını, aritmetiksel olarak ilerleyen bir dereceleme ile gösteren ölçü birimi. Asa değeri arttıkça filmin ışığa karşı duyarlığı da artar. Günümüzde yerini uluslararası onaylanmış ISO sistemine bırakmıştır. bkz ISO. Asetat taban (Acetate base)Filmin tabanını oluşturan, ısıya karşı dayanıklı selüloz asetat. Asetik asit (Asetic acid)Ara banyo ya da durdurma banyosunun hazırlanmasında kullanılan asit özellikli madde. Asit tespit banyoları (Acit fixing solutions)Banyo edilen film ya da kâğıtlarla tespit (saptama) banyosuna taşınan geliştirici banyoların etkisini hızla yok etmek amacıyla kullanılan ve asit özelliği gösteren tespit banyolarıdır. Sertleştirici asit banyosu bundan farklı bir şeydir.  Astigmatizm (Astigmatisme) / astigmatlıkMerceklerden gelen paralel ışınların eğik demetleri, bir noktadan daha çok, bir çizgi gibi odağa gelmesi sonucu oluşan mercek sapması.  Aşamalı deklanşör sistemiBilgi, mekanik bir deklanşör kullanılarak bir bir her satırdan toplanır ve işlenir. Benzer sonuçlar sağlayan Aşamalı Tarama Sistemine benzer bir işlemdir.  Aşamalı tarama sistemiSırayla her bir satırın verilerini toplayan ve işleyen bir görüntü sensörünü tanımlamak için kullanılan bir terim; aşamalı taramalı sistem.  Aşınma izleri (Abrasion marks)Filmin emisyon yüzünde oluşan çizik izleri.  Aşırı geliştirmeGeliştirme banyosunun normalden daha fazla etkileyici olması. Geliştirme banyosunun süresini uzatmak ya da sıcaklığını yükseltmek ve çalkalamayı artırmak buna neden olur. Böylece yoğunluk ve kontrast artar, pus ve benek oluşur.  Aşırı pozlamaIşığa karşı duyarlı malzemeye, aşırı ışık verme sonucunda ortaya çıkan sonuç. Böylece yoğunluk artar ve kontrastlık azalır.  Atılan gölgeBir nesnenin başka bir nesne ya da yüzey üzerinde oluşan gölgesi. bkz nesnesine bağlı olmayan gölge.  A tipi film K renk sıcaklığı olan, yapay ışığa ayarlanmış renkli film.  A tipi renkli film (type A color film) K renk sıcaklığına sahip yapay aydınlatmaya dengelenmiş filmlerin genel adı.  Atmosferik perspektif (Aerial perspective)Atmosferde oluşan sis ve pus gibi meteorolojik olayların fotoğrafta yarattığı uzaklık ya da derinlik duygusu. Sis ve pus havada zaten var olan ve tüm filmlerin aşırı derecede duyarlı oldukları morötesi ışınları olağanüstü derecede artırır. Bu ise duyarkat üzerinde genel bir yoğunluk yaratır. Sonuçta çekime konu olan cisimler uzakta, silik, ayrıntıdan yoksun ve belli belirsiz görülürler. İşte buna atmosferik perspektif denilmektedir.  Autofocus (AF)bkz otomatik netleme.  Avatar (Awatar)İnternette, bir kullanıcı adının altında yer alan grafik, resim ya da fotoğraf. Avi / AVI (Audio Video Interleave)Duyusal ve görsel birleşim. Bu veri düzenlemesi, bilgisayarda veya sayısal fotoğraf makinesinde hareketli resim (video) çekimlerinin kayıt düzenlemesi olarak kullanılır. Farklı sıkıştırma oranları ve çözünürlükte video çekimlerini işletebildiği için tercih edilir. AydınlatmaÇevredeki nesneleri ortaya çıkarmak ve yönlendirmek kaygısıyla ışıklandırmak. Aydınlık kutu (camera lucida)Mekanik olarak kâğıt üzerine resim yapmayı sağlayan, bir sehpa ve sehpaya takılan içten yansıtmalı prizmadan oluşan aygıt. Ayna kilidiUzun poz sürelerini gerektiren çekimlerde fotoğraf makinesinin olabildiğince sabit durması gerekmektedir. Ayna kilitleme sistemi sayesinde, ayna yukarı kalkık durumda kilitlenir ve örtücü kapanana kadar bu durumda kalır. Böylece aynanın hareketinden oluşan sarsıntı ortadan kalkar. Aynalı objektif (mirror lens)Yapılışında çeşitli aynaların kullanıldığı objektif türü. Bunlar "katadioptrik" objektifler olarak da anılırlar. Çok büyük odak uzunluklarını, objektifin gövdesini uzatmadan sağlarlar. AZOtomatik zoom'lama. Az geliştirme (under-development)Geliştirme işlemi sırasında sıcaklığın yetersiz olmasından ya da sürenin kısa tutulmasından kaynaklanan durum. Bu durumda görüntü yoğunluğu ve kontrastı azalır. Az ışıkFotoğrafa ton değeri olarak hâkim olan karanlık alan. Az ışıklı görüntüKoyu tonların baskın olduğu bir görüntü. Az ışıklı bir görüntünün etkisi biraz daha pozlandırılarak az ışıklılık etkisi artırılabilir. Az pozlandırmaDuyarkatın (filmin, algılayıcının) ya da fotoğraf kartının az ışığa maruz bırakılması. Koyu tonlu bir sonuç sağlar.   B B ayarı (bulb setting)Bir örtücü konumu olan "bulb" için kullanılan kısaltma. Bu örtücü konumunda, fotoğraf çekim düğmesi (deklanşör) basılı tutulduğu süre boyunca örtücü açık kalır. B pozlama ya da uzun pozlama olarak da adlandırılır.  Bağlı gölgeBir nesnenin kendi üzerinde oluşan gölgesi, nesnesine bağlı gölge. Bakaç (vizör)Fotoğraf makinelerinde konuyu kadrajlamaya (çerçevelemeye) yarayan optik sistem, vizör. Bakaç, modern fotoğraf makinelerinde, pozlandırmayı denetlemeye yarayan bilgileri de içerir. Bakaçlı (vizörlü) makinelerBüyük format fotoğraf makinelerinin çoğu bu tiptedir. Işığı ve dolayısıyla görüntüyü bakaca getiren bir yansıtma sistemi (refleks makineler) kullanmak yerine görüntü doğrudan film düzlemi üzerine gelir. Film yerleştirilmeden önce görüntünün oluştuğu ve yarı saydam (buzlu cam) yüzeyde netleme ve kadraj kontrolü yapılır. Bu yüzey film düzlemiyle aynı yerdedir ve netleme ve kadrajlama bittikten sonra objektif kapatılır, film takılır ve pozlama yapılır. Bu makinelerde filmler tek tek takılır. bkz büyük format. Bakış açısıObjektifin bir konuyu gördüğü açı. Balıkgözü objektif (fish-eye lens)Çoğu zaman görüş açısı º 'nin üzerindeki geniş açılı (çok kısa odak uzunluklu) objektiflere verilen genel ad. Bu objektiflerin kimileriyle º görüş açısı elde edilebilmektedir. Bu tür objektiflerin verdikleri görüntüde ise aşırı bir görüntü bozulması (dairesel görüntü) söz konusudur. Banyo (chemical baths)Filmlerde ya da kâğıtlarda oluşturulan gizli görüntüyü görülebilir kılmak, geliştirme banyosunun kimyasal işleminin sona ermesini sağlamak ve ışık görmemiş olan gümüş bromür zerreciklerini kendi içine alarak filmin saydamlaşmasını ve ışıktan etkilenme özelliğini yok etmek ve benzeri daha bir çok işlemi yapmak için kullanılan çeşitli kimyasal bileşimler. bkz geliştirme banyosu. Barit (baryta)Kâğıt ve diğer lifli malzemelerden yapılmış olan fotoğraf kâğıtlarında duyarlı katmanın emilmesini önlemek için kullanılan kaplama. BaryumlamaFotoğrafçılıkta kâğıtları baryum sülfatla kapladıktan sonra üzerine ışığa duyarlı emülsiyon dökme. Basamak (F/Stop)bkz F durağı, durak, diyafram değeri. BaskıBir negatifin içinden geçirilen ışıkla kart üzerinde oluşturulan pozitif görüntü. / Bir bilgisayar dosyasının yazdırılmış, görülebilir hali. Bas-rölyef (bas-relief)Aynı görüntünün hem negatif hem de pozitif filmlerinin birbirine yapışık fakat biraz kaydırılmış durumda agrandisöre takılması ve basılması sonucu elde edilen fotoğrafa verilen ad. Bu yöntemle elde edilen fotoğraflar, ara tonları bulunmayan ve cisimleri dış çizgileri ile ortaya koyan ve biraz da üç boyutlu izlenimi veren fotoğraflardır. Bayonet (bayonet mount)Değişebilir, değiştirilebilir objektifli fotoğraf makinelerinde, objektifin gövdeye kolaylıkla takılıp çıkarılmasını sağlayan kilitli mekanizma. bkz tırnaklı objektif bağlantısı. B ayarı (Bulb ayarı- Bulb setting)Uzun pozlarda, makine perdesi ya da obtüratörün istenilen süre için açık kalmasını sağlayan kilitleme sistemi. Bayt (byte)Sayısal bilginin birimi. 1 byte=8 bit. BelgeBir gerçeğe tanıklık eden fotoğraf, film vb; vesika, doküman. Bellek kartıDijital (sayısal) fotoğraf makinesinin çekilen fotoğrafları depoladığı elektronik gereç, hafıza kartı. Çeşitli büyüklük, hız ve fotoğraf makinesi markalarına göre özel olarak üretilir. Compact Flash Card (CF), MultiMedia Card (MMC), Secure Digital Card (SD), Microdrive, Memory Stick, Secure Digital High Capacity (SDHC) bu kartlardan birkaçıdır. Beşli prizma (pentaprism)Genellikle 35 mm tek objektifli yansıtmalı fotoğraf makinelerinde odaklamanın yapılmasını ve hareketli aynadan gelen görüntünün göze olduğu gibi iletilmesini sağlayan optik düzenek. Beyaz ayarı (White Balans - WB)Sayısal fotoğraf makinelerinde renk sıcaklığının ölçümünden sonra kayıt edilecek olan tüm fotoğraf değerleri için yapılan düzeltme. Makinenin modeline göre tam otomatik, el ile ya da her iki yöntemle de yapılabilir. Bienal (yılaşırı)Bir yıl ara ile, iki yılda bir yapılan etkinlik. bkz yılaşırı. Bileşik objektif (compound lens)İki ya da daha fazla sayıda mercek kullanılarak yapılan objektifler. Böylece objektiflerin kırma indisini büyütmek, görüntü bozulmalarını gidermek ve görüntü kalitesini yükseltmek mümkündür. Bindirme (montage)İki ya da daha fazla görüntünün birbiri üzerine bindirilerek, başka bir deyişle farklı filmlerdeki farkı görüntülerin aynı kâğıt üzerinde birleştirilerek kullanılması işlemi. Birinci banyo (developer)bkz geliştirme banyosu. BitDijital (sayısal) görüntünün temel birimi. Sadece iki olası durum vardır: 0 ve 1 ile gösterilir. Örneğin açık veya kapalı, yukarı veya aşağı. Biyometrik foto (biometric photo)Standartları International Civil Aviation Organization (ICAO) tarafından belirlenen ve makinede okunabilen seyahat belgelerinde kullanılan yüksek kaliteli, belli ölçüleri e özellikleri olan ve yüz biyometrisinin tespit edilebildiği fotoğraflara verilen ad; biyometrik vesikalık fotoğraf. 50 mm x 60 mm boyutunda, beyaz fonda ve desensiz olmalıdır. Fonda gölgeler oluşmamalıdır. Biyometrik vesikalık fotoğraf (biometric photo)bkz biyometrik fotoğraf. Bmp (Bitmap)Her birine belirli renk ve aydınlık değerleri yüklenmiş görüntü noktalarından (piksel) yapılandırılmış görüntü. Sıkıştırılmadıkları için çok büyük kapsamlı olan ve bmp uzantısı taşıyan Bitmap dosyalarına kayıt edilir. Blör (blur)Hareketin dondurulamamasından kaynaklanan netsizlik; flu görüntü. Hareketin dondurulmaması çekim anında makinenin sallanmasından ya da görüntülenecek cismin hareketini donduracak yeterli örtücü hızının seçilmemiş olmamasından kaynaklanabilir. / Görüntü işleme programlarındaki netsizlik, bulanıklık. Boyut (size)Fotoğraf makinelerinde, filmlerde ve fotoğraf kâğıtlarında büyüklüğün ölçüsünü ifade eden terim; format. Bölgesel kontrol (local control)bkz maskeleme. Braketleme (bracketing) - farklı değerlerde pozlamaAlınacak sonuçlarda herhangi bir pozlandırma hatasına yer vermemek için aynı konuyu birbirine yakın ama farklı diyafram ya da enstantane hızı ile çekme yöntemi; poz taraması. bkz nokta ölçüm ve zon sistem. Bromür kağıdı (bromide papers)En yaygın olarak kullanılmakta olan fotoğraf kağıdı türüdür. Duyarlı katmanın gümüş bromürden (AgBr) yapılmış olduğunu belirtir. Brownie yılında üretilen Kodak marka kutu fotoğraf makinelerinin tescilli adı. BSI (British Standards Institute)İngiliz standartlarına göre filmlerin ışığa karşı duyarlıklarını belirleyen ölçü birimi. B tipi renkli film (type B color film) K renk sıcaklığına sahip yapay ışığa ayarlanmış renkli film. BugBir yazılım ya da donanımda meydana gelen hata. Bükülme (curvature of field)Objektiflerin neden olduğu ve odak düzleminde bükülme ile sonuçlanan görüntü bozulması. Büyük boy fotoğraf makineleri (large format cameras)Genellikle 13 cm x 18 cm ve daha büyük boyda tabaka (plak) film kullanan ya da bu formatta üretilmiş sayısal fotoğraf makinelerinin genel adı. Stüdyo makineleri olarak da bilinir. Büyük format (large format)Filmler boyutları (format) itibariyle üçe ayrılırlar: Standart (35 mm); orta ve büyük format. Büyük format, orta format olarak kabul edilen 4 cm x 5 cm, 6 cm x 7 cm, 8 cm x 10 cm (en x boy) ölçülerinden daha büyük filmler için kullanılır. Büyük formatın avantajı, görüntü kalitesinde çok az kayıpla, oldukça büyük baskılara izin verebilmesidir. Büyük formatta gren sorunu yoktur ve örnek baskılar (kontakt) doğrudan negatiflerden yapılabilir. Büyük odak uzunluğu (long focus)Fotoğraf makinelerinin kullanmakta olduğu filmin köşegen uzunluğundan daha büyük odak uzunluğuna sahip objektiflere verilen genel ad. Büyültme (enlargement)Filmdeki görüntüyü fotoğraf kâğıdına çıkartma. / Negatif film görüntüsünü büyülterek fotoğraf kâğıdında pozitif olarak çıkartma işlemi, agrandisman. Büyülteç (enlarger)bkz agrandisör. Büyültücü (enlarger)bkz agrandisör.    C C 41 processRenkli negatif filmlerin geliştirilmesinde kullanılan proses (süreç).  CalotypeKâğıt negatiften elde edilen ilk fotoğraf işlemlerinden birisi.  Cameo aydınlatmasıArka alanın tümüyle karanlık olduğu, sadece ön alandaki nesnenin istenilen yerlerinin aydınlatıldığı bir tür chiaroscuro aydınlatması. Camera obscuraFotoğraf makinesinin temeli olan karanlık kutu, karanlık oda. bkz kamera obskura. CaptureKullanılan programın belli bir durumunu kaydetmesi işlemi. CCD (Charge Coupled Device)Yüklenebilir çip. Sayısal fotoğraf makinesinde kullanılan, ışığa duyarlı binlerce diyottan oluşmuş görüntü algılayıcısı yarı iletken aygıt. Bu hücreler üzerine düşen ışığı şiddeti ile oranlı elektriksel gerilime çevirirler. Bir AD çevirici bu gerilim atmalarını bilgisayarın anlayacağı bir dile çevirir. CCD algılayıcılar ışığa karşı daha duyarlı olmakla birlikte daha fazla enerji harcarlar. Özellikle güvenlik kameralarında tercih edilirler. CC (Color Correction) filtreleribkz renk düzeltme filtreleri. CD-R (Compact Disc - Recordable)Birkaç kez kayıt yapılabilen, ancak yapılan kayıtların silinemediği yoğun disk. Tek yüzde Gb kapasiteye (sığa'ya) sahiptir. CD ROM (Compact Disc - Read Only Memory)Sadece okunabilen yoğun disk. Mb sığaya sahiptir. CD-RW (Compact Disc - Rewritable)Eski kayıtlar silinerek kere kayıt yapılabilen Gb sığalı yoğun disk. Chiaroscuro aydınlatması ((chiaro (aydınlık-ışık) oscuro (karanlık))Barok dönemi () ressamlarının ışığı kullanarak yüksek kontrastlığı sağladığı teknik; ışık-gölge karışımı. Bu aydınlatma nesneye ve mekâna uygun olarak üçüncü boyutu sağlar ve bu bağlamda yeni bir uzay yaratarak görüntüde derinlik etkisini arttırır. Görüntüye gerçekçi bir anlam katar. Görsel öğeleri dengeye getirir, dikkati belirli bir noktada yoğunlaştırır ve anlatımına destek olur. Chiaroscuro aydınlatmasında, aydınlatmada kontrast çok belirgindir. Konunun belirli yerleri aydınlanırken, diğer yerler tümüyle karanlıkta kalmayacak şekilde göreli bir koyuluk içerir. Nesnelerin bağlı ve atılan gölgeleri, yani parlak ve koyu alanlar arasındaki geçişler yumuşaktır. CIE (Commission Internationale de l'Éclairage - International Commission On Illumination)Aydınlatma konusunda standart belirleyen uluslararası komisyon. Cıva buharlı lamba (mercury vapour lamp)Lamba tüpünün içinde bulunan cıva buharından elektrik akımı geçirme ilkesi ile çalışan yapay aydınlatma kaynağı. CibachromeRenkli saydamlardan kendine özgü fotoğraf kâğıdı üzerine pozitif renkli baskı yapma yöntemi. CIE LAB (Commission Internationale de l'Eclairage LAB)Renk aralığının küresel (CIE kurallarına uygun) olduğu bir renk modeli. Cloning (klonlama)Görüntünün bir bölümünü başka bir görüntüye ya da aynı görüntünün farklı bir alanına kopyalama işlemi. bkz klonlama. CLUT (Colour Look Up Table)İşaretlenmiş renk dosyalarını tanımlamak için kullanılan renk koleksiyonu, renk arama tablosu. En fazla rengi içerir. CMOS (Complementary Metal Oxide Semiconductor)Sayısal makinelerde görüntü algılayıcı türlerinden biri. CCD algılayıcıdan farklı olarak diyotların yanında transistörler de işe katılır. Görüntü kalitesi CCD'ye kıyasla düşük, fiyatı daha ucuzdur. CMYKBaskı cihazlarında (yazıcı (printer)) kullanılan Cyan, Magenta, Yellow (sarı) ve blacK (siyah - Key) renklerden oluşan, çıkarımsal bir renk modeli (renk uzayı). Codec (compression decompression)Sıkıştırma ve açma. Dosyaları sıkıştırma ve açmada kullanılan yöntem veya algoritma. ColorSyncEkranda görülen renklerin yazıcı tarafından çoğaltılırken çıkacak renklerle aynı olmasına emin olmak için tescilli bir renk yönetme sistemi. Compositingİki ya da daha çok görüntüyü birleştirme işlemi. bkz kompoze etme. CrittercamABDli belgesel film yapımcısı ve biyolog Greg Marshall'ın 'de vahşi hayvanları ve deniz altını görüntülemek üzere icat ettiği özel kamera, fotoğraf makinesi; yaratık kamerası.   ÇÇalkalama (agitation) Film ya da fotoğraf kâğıdının ışığa karşı duyarlı yüzeyinin, banyo sırasında, banyo ile daha düzgün temasını sağlayan yöntem. Kimyasal işlemler süresince duyarlı yüzeye sürekli olarak bozulmamış banyoların temas etmesini sağlanır. Bu yöntem özellikle film ve kâğıtların geliştirme banyosunda bulundukları sırada ve saptama (tespit) banyosunun ilk birkaç dakikasında çok önemlidir. Üretici firmaların bu konuya ilişkin önerilerine aynen uyulmalıdır. Çekim düğmesi uzatma kablosuFotoğraf çekerken deklanşöre basıldığında doğabilecek titreşimleri yok etmek ya da deklanşöre uzaktan kumanda edebilmek amacıyla kullanılan esnek ve bükülebilen tel biçimindeki deklanşör; deklanşör çubuğu, deklanşör uzatma kablosu. Genellikle B ve T örtücü konumunda, makine üçayak üstünde olduğunda kullanılır. Çekim menziliBir fotoğraf makinesinin nesneleri keskin olarak görüntüleyebildiği erim. Asgari uzaklıktan sonsuza kadar seçim yapılabilir. Çekim ölçeği"İnsanın görüntüde kapladığı alan" ölçütünden yola çıkarak nesnelerin görüntülenme büyüklükleri üzerine yapılan çerçeveleme oranı sınıflandırması: Ayrıntı çekimi, baş çekimi, omuz çekimi, göğüs çekimi, bel çekimi, diz çekimi, boy çekimi, genel çekim. ÇerçeveBilginin bir ekrandaki değeri. / Seri şekilde kopyalanan hareketteki bir görüntü. / Resim, fotoğraf, yazı, ayna gibi şeyleri süslemek ya da bir yere asılabilecek duruma getirmek için bunlara geçirilen kenarlık. ÇerçevelemeAmaçlanan konunun bakacın ve dolayısıyla film ya da algılayıcının ikiboyutlu alanı içinde yerleştirilmesi; kadrajlama. Çerçeveleme oranıKullanılan filmin ya da fotoğrafın eni ve boyu arasındaki oran. Çevrinme (panning)Örtücü hızının en üst noktaya çıkartılmasına rağmen hareketin dondurulamaması ya da fotoğrafta hareket izlenimi elde etmek için fotoğraf makinesinin, konunun hareketini izlemesi ve fotoğrafın tam bu anda çekilmesi işlemi. Çıkarımsal renk karışımıCyan, magenta ve sarı filtrelerini beyaz ışık altında kullanarak elde edilen renkli görüntü. Çıkarımsal renklerÜç ana ışık rengi olan kırmızı (red), yeşil (green) ve mavi (blue)'nin birleşmesinden ortaya çıkan renkler: cyan, magenta ve sarı. Kırmızı ve yeşil ışığın birleştiği yerde sarı; yeşil ve mavi ışığın birleştiği yerde cyan; mavi ve kırmızı ışığın birleştiği yerde magenta rengi ortaya çıkar. Çift objektifli yansıtmalı (Twin Lens Reflex - TLR)Bazı orta formattaki fotoğraf makinelerinde iki ayrı objektif bulunmaktadır. Alt alta konan bu objektiflerden üstteki görüntünün vizöre "bakaç"a aktarılmasını, diğeri ise filmin pozlanmasını sağlar. Bu tipteki fotoğraf makinelerinde sorun paralaks hatası olarak bilinen ve bakaçtan görülen görüntü ile film düzlemi üzerine düşen görüntü arasındaki alansal farktır. Çiiiz yapmak(argo) Fotoğraf çektirirken gülümser gibi çıkmak için dişlerini gösterenlerle alay etmek için söylenir. Çok amaçlı geliştirici banyo (universal developer)Genellikle metol ve hidrokinon içeren ve hem film hem de kâğıt banyosu olarak kullanılabilen geliştirici banyolara verilen ad. Bu banyoların film ve kâğıtlar için sulandırma oranları değişmektedir. Çok ışıklı görüntüAçık tonların baskın olduğu bir görüntü. Çok ışıklı bir görüntünün etkisi biraz daha az pozlandırılarak artırılabilir. Çok kanallı mod (multichannel mode)Özel baskı yöntemleri için kullanılmaya elverişli olan çok kanallı mod, her bir kanalda ton gri kullanarak görüntüyü renklerine ayırır. RGB ya da CMYK bir dosya çok kanallı moda çevrildiğinde var olan kanallar spot renk kanalı haline gelir. Çoklu (üst üste) çekimAynı film karesi üzerine birden fazla çekim yapılmasıdır. Bu sayede özel etkiler yaratılabilir. Örneğin teleobjektifle çekilmiş ay fotoğrafı ile geniş açı objektifle çekilmiş manzara fotoğrafı üst üste çekilirse, ay normal görüntüsüne göre oldukça büyük bir görüntüde olacaktır. Çözünürlük (resolution > rezolüsyon)Görüntüdeki piksel sayısının ölçüsü. Sayısal fotoğraflar, mozaik çalışmaları gibi kare biçimli birçok görüntü noktasından oluşur. Belirli renk bilgilerini barındıran bu noktalar piksel olarak adlandırılır. Çözünürlük sayısı arttıkça görüntü kalitesi de artar. Sayısal görüntünün her bir inçkaredeki piksel sayısı ve buna bağlı olarak görüntünün ortaya çıkardığı renk ve ışık değeri.   DDAC (Digital to Analog Converter)Sayısal-Analog Çevirici. Dagerreyotipİlk fotoğraf yöntemlerinden biri. İyot buharında duyarlı hale getirilmiş gümüş levha, fotoğraf makinesinde yaklaşık 20 dakika pozlandıktan sonra cıva buharında geliştirme sağlanır. Elde edilen görüntü pozitiftir. Dağınık ışıkBelli bir noktaya yönlendirilmeyen, geniş bir alana yayılan, noktasal olarak ışık vermeyen aydınlatma kaynağı. Yumuşak ışık olarak da bilinir. DegradeKoyu renkten açık renge ya da bir renkten başka bir renge geçiş işlemi sırasında meydana gelen renk geçişi. Değişebilir mercek sistemiFotoğraf makinelerinde farklı odak uzaklıklı objektifleri kullanabilmek için geliştirilmiş bir sistem. Değişken kontraslıklı kâğıtlar (variable contrast papers)Baskı işlemi sırasında farklı renklerde ışık kullanılarak farklı kontrastlık derecelerinin elde edilebildiği özel bir fotoğraf kağıdı türü. Değişken odak uzunluklu objektif (variable focus lens)Belirli alt ve üst sınırlar içindeki tüm odak uzunluklarına sahip olabilen objektif türü; zoom objektif. Deklanşör (shutter release)Fotoğraf makinesinde, örtücünün açılıp kapanmasını sağlayarak fotoğrafın çekilmesini sağlayan düğme. Deklanşör gecikmesiDeklanşör düğmesine basılan an ile ışığa duyarkatın (film ya da algılayıcının yüzeyinin) pozlanması arasında geçen süre. Basit sayısal makinelerde bu süre uzun olduğu için (1 s ya da daha fazla) dikkat edilmesi gerekir. Deklanşör kablosu (cable release)Fotoğraf çekerken deklanşöre basıldığında doğabilecek titreşimleri önlemek ya da deklanşöre uzaktan kumanda edebilmek amacıyla kullanılan esnek ve bükülebilen tel biçimindeki deklanşör. bkz çekim düğmesi uzatma kablosu. DekupeBir bütünden belli biçimlerde parçalar kesme ya da bir görüntünün etrafını boşaltma işlemi. Deneme şeridiBaskıda farklı pozlandırma aralıkları uygulanan bir baskı kartı şeridi. asıl baskı için bir pozlama kılavuzu olarak kullanılır. DengeGörüntü alanı içindeki görsel estetik öğelerin, nesnelerin ya da olayların birbirini tartacak şekilde düzenlenmesi. Dengeleyici banyo (compensating development)Fotoğraf çekimi, filmlerin ISO değerleri dikkate alınarak yapılmasına karşın bazı durumlarda mevcut filmin ISO değeri ile banyo süreleri değiştirilerek oynanabilir. Bu yöntem itme-çekme işlemi olarak bilinir. İtme sürecinde önerilen değerden daha hızlı çekim (pozlama) yapılırken banyo süresi belirli oranda artırılır. Filme çekme prosesi uygulandığında ise önerilen değerden daha yavaş çekim (+ pozlama) yapılırken banyo süresi belirli oranda azaltılır, itme-çekme işlemleri siyah-beyaz ve saydam filmlerde sıklıkla uygulanmaktadır. Densitometre (densitometer)bkz yoğunlukölçer. DensitometriYoğunluk ölçümü. DerinlikBir görüntünün keskinliği, alan derinliğinin benzer şekilde yakın tanımı. / Bir baskının veya saydamın siyah alanlarının zenginliğinin öznel değeri. Derinlik algılamasıBakaçtan görülen bir nesnenin uzaklığının kesin veya yaklaşık olarak algılanması. Derişik eriyik (stock solution)bkz sulandırılmamış eriyik. DeveloperFotoğraf basımı işinde kullanılan yıkama aleti; yıkamaç. / bkz geliştiriciler. Developman (development)Işığa karşı hassas malzemeye poz verdikten sonra kullanılan kimyevi banyo işlemi. bkz geliştirme işlemi. DIN (Deutsche Industrie Normen)Alman standartlarına göre filmlerinin ışığa karşı duyarlıklarını belirleyen değer. DIN değeri 3 kat arttığında filmin duyarlığı 2 kat artar. Dış ışıkGüneş başta olmak üzere fotoğraf makinesinin önündeki aydınlatma kaynakları. Dia (diapositivie)Saydam tabaka üzerine çekilen pozitif fotoğraf, diapozitif > diyapozitif; diya; saydam, slayt. bkz saydam. Diapozitif (diapositivie, slide)bkz saydam. Difüzör (diffuser)Işığı yayan ya da yumuşatan her türlü malzeme; yayıcı. Dijital (digital)bkz sayısal. Dijitalleştirme (digitize)bkz sayısallaştırma. Dijital yakınlaştırma (digital zoom)Var olan görüntünün çözünürlük değiştirilmeden büyütüldüğü sanal bir yakınlaştırmadır. bkz optik yakınlaştırma. Diya (dia)bkz slayt, saydam. Diyafram (diaphram)Fotoğraf makinelerinin objektiflerinde, açılıp kısılarak duyarkata (filme ya da algılayıcının yüzeyine) ulaşacak ışık miktarını ayarlayan düzenek. Diyafram açıklığı anlamında kullanıldığı da olur. Diyafram açıklığı (aperture)Işığın objektif üzerinden duyarkata (film ya da algılayıcıya) doğru geçişindeki açıklıktır. Bu standart açıklıklar "f" değerleri ile belirlenir. Gözün irisine benzeyen bir şekilde, yaprakçıkların üst üste gelmesi açıklığın çapını denetler. Alan derinliği denetleme araçlarından birisidir. Diyafram açıklığı büyükken net alan derinliği (NAD) azalır, buna karşılık diyafram açıklığı küçükken net alan derinliği (NAD) artar. Diyafram aralıklarında bir değer değiştirme, 1 stop değişiklik anlamına gelir. Bir değeri bir sonraki değere değiştirme (sayısal olarak büyütme yani ışık geçecek alanı küçültme), duyarkata (filme ya da algılayıcıya) ulaşan ışığın miktarını bir önceki geçen ışık miktarına göre yarıya indirecektir. Tersine olarak diyafram değerini bir önceki değere değiştirme (sayısal olarak küçültme yani ışık geçecek alanı büyütme), duyarkata ulaşan ışığın miktarını bir önceki geçen ışık miktarına göre iki katına çıkartacaktır. Diyafram açıklığı halkasındaki numaralar merceğin odak uzunluğu ile diyafram açıklığının çapı arasındaki orana denk gelir. bkz örtücü hızı, alan derinliği. Diyafram değeri (F/number)Diyaframın çeşitli açıklık durumlarını simgeleyen sayılar. Diyafram değeri, objektif çapının, diyafram açıklığı çapına bölünmesi ile bulunur. Belirli bir diyafram değerine sahip tüm objektiflerin, o değerde, aynı miktarda ışık geçirmeleri gerekir. Diyafram değerlerinin sayısal olarak yükselmesi, makineye girecek ışığın azalacağını, küçülmesi ise artacağını gösterir. Diyafram değerleri arasındaki en önemli bağlantı ise herhangi bir değerin bir öncesindeki değerin kendisine göre tam iki misli, bir sonraki değerin ise yine kendisine öre tam yarısı kadar ışık geçirgenliğini ifade etmeleridir. Diyafram ölçerBir objektifin etkili açıklığını ölçen aygıt. Diyafram öncelikli pozlama (aperture priority)Birçok çekim koşulunda, belirli bir diyafram değerinin kullanımına ihtiyaç duyulabilir. Fotoğraf makinesinde "diyafram öncelikli pozlama" seçimi yapılırsa, diyafram açıklığı sabitlenir ve makine mevcut ışık koşullarına bağlı olarak uygun enstantaneyi verir. bkz örtücü hızı öncelikli pozlama ve ışıkölçer. Diyafram önizlemeRefleks (yansıtmalı) fotoğraf makinelerinde pozlama için belirlenen diyafram açıklığındaki alan derinliğini, pozlama öncesinde, bakaçtan görmeyi sağlayan sistem. Diyapozitif (diapozitif)İçinden ışık geçirerek seyredilen pozitif, yani gerçek renkli görüntülü renkli film; slayt, saydam. Diyapozitif çerçevesiDiyapozitif film karelerinin dış etkilerden korunması ve projeksiyon makinesinde seyredilebilmesi amacıyla yerleştirildiği, camlı ya da camsız, plastik ya da karton çerçeve. Diyapozitif çerçeveleyiciDiyapozitif filmin karelerini tek tek keserek camlı ya da camsız çerçeveleme işleminin el değmeden yapılmasını sağlayan aygıt. DiyoptriTek bir merceğin ışığı kırma gücünü (yakınsamasını) anlatan birim; (1 D=1/m). DiyoramaIşık oyunlarıyla gerçekleştirilen, gerçek ve hareket izlenimi uyandıran panoramik gösteri. Doğal yoğunluk filtresi-ND filtre (neutral density filter-ND filter)Fotoğraf makinelerinde, objektife takılarak kullanılan gri renkte filtrelerdir. Tüm renklerde aynı oranda süzüm yaptığı için sonuçsal görüntüde herhangi bir renk kaybına neden olmazlar. Diyafram ve örtücü hızı ile oynamanın mümkün olmadığı durumlarda, makineye girmesi gereken ışığın azaltılması amacıyla kullanılırlar. DokuYüzeyin niteliği. DolguBaşka bir ışık kaynağı veya yansıtıcı tarafından ana ışık sayesinde gölgelerin aydınlatmayla atılması, ana kaynaktan gelen ışığın yayınarak gölgelere girmesi. / Gölgelerin ışıkla aydınlatılmasında veya parlatılmasında kullanılan ışık. / Bir alanın renk ile örtülmesi. Doygunluk / doymaRengin saflık derecesi. DoymaRengin saflık derecesi. Döner kafa (pan)Döner veya top kafaya sahip olmayan bir tripod (üçayak) ya da tek ayak ile yalnızca yatay formatta fotoğraf çekilebilir. Döner kafa sayesinde, fotoğraf makinesi değişik yönlerde çevrilerek tam bir çekim kontrolü sağlanır. bkz tekayak. Dönüşümlü malzeme (reversal material)Çekimden sonra geçirdiği kimyasal aşamalar sonucunda doğrudan doğruya gerçekteki renk ve tonlara uygun görüntü veren malzeme. Dpi / DPI (Dots Per Inch)Yazıcı ve ekranlarda görüntü çözünürlük ölçüsü. Bir inçkarelik ( cm x cm = cm2) alana düşen nokta sayısı. Lazer yazıcıların çoğu dpi, ekranların çoğu 72 dpi, inkjet yazıcılar dpi çözünürlüğe sahiptir. DSP (Digital Signal Processing)Dijital (sayısal) sinyal işlemci: Sinyallerin sayısal olarak temsil edilmesini, bilgilerin çıkarılması, geliştirilmesi ya da analizini yapan işlemci. DX ayarıFilm kasetlerinde bulunan ve film duyarlılığını otomatik olarak makineye aktaran sistem. DuplicateSlayt filmlerinden yapılan çoğaltma. Durak (stop)bkz diyafram değeri, basamak. Durdurma banyosu (stop bath)Geliştirme banyosunda uygun görüntü yoğunluğuna ulaşıldığında filmdeki ya da baskı kartındaki kimyasal işlemi durdurmak için kullanılan kimyasal solüsyon. DuyarkatFotoğraf film ve kâğıtlarında, görüntünün oluşturulabilmesi için kullanılan ve gümüş tuzlarından oluşan, ışığa karşı duyarlı katman (emulsion). / Objektiften geçen ışığın görüntü oluşturmak üzere üzerine düştüğü ışığa karşı duyarlı film ya da algılayıcı yüzeyi. Duyarkat hızıDuyarkatın ışığa karşı olan duyarlılığı. Filmlerde ASA, DIN ve ISO; algılayıcılarda ise ISO değerleriyle belirlenir. Duyarlılık (speed, sensitivity)Filmlerde duyarkatın (emülsiyon) ışığa karşı duyarlılığını belirleyen ve ASA/DIN/BSI/GOST gibi birimlerle ifade edilen özellik. Duyarlılık artırma (hypersensitizing)Işığa karşı duyarlı yüzeylerin çekimden önce ışık duyarlılıklarını artırma işlemi. Bu yöntemle yaklaşık %50'lik bir duyarlılık artışı sağlanabilir. Bunun için kullanılması gereken formül: Amonyak > 3 ml; saf alkol > 24 ml, su > 1 litre. Film bu eriyiğe mutlaka karanlıkta batırılmalı, süzüldükten sonra hızla kurutulmalıdır. Duyarlılığı artırılan film mümkün olan en kısa zamanda kullanılmalıdır. Duyarlık (sensitivity)Bir duyarkatın ışıktan etkilenme yeteneği, duyarlılık. Düşen ışık (incident light)Herhangi bir ışık kaynağından herhangi bir cisme düşen ışık. Yüzeyden yansıyan ışık, düşen ışık değildir. Düşen ışıkölçümü (incident light reading)Herhangi bir cisim üzerine herhangi bir ışık kaynağından düşen ışığın, bir düşen ışıkölçer yardımıyla ölçülmesi. Düşen ışıkölçer konudan ışık kaynağına doğru yöneltilir. Düşen ışıkölçer (incident light-meter)Fotoğraf çekilecek cisim üzerine düşen ışığı ölçmek için kullanılan, ışığa karşı duyarlı "göz"ünün üzerinde beyaz renkli küresel bir parça bulunan ışıkölçer türü. Düşük enstantanePozlanma süresi saniyenin 25'te biri ya da daha kısa olan hızla bir hareketi çekme yöntemi ve bu yöntemle çekilen fotoğraf. Düz aydınlatmaAydınlık-karanlık zıtlığının amaçlanmadığı aydınlatma biçimi. Ortamın var olan ışığı, floresan aydınlatma gibi. Nesnelerin görülebilmesi için yapılan aydınlatmadır. Bkz notan aydınlatma. Düzeltme filtreleri (correction filters)Renklerin, gözün gördüğüne en yakın biçimde elde edilmesini sağlayan filtrelerdir. S-B pankromatik filmlerin pek çoğu renk tayfındaki tüm renklere duyarlı olmakla birlikte bu duyarlılık gözün duyarlılığına denk değildir. İşte düzeltme filtreleri bu denkliği sağlamak amacıyla kullanılan ve genellikle sarı ve sarı-yeşil renkteki filtrelerdir. Böylece S-B pankromatik filmlerin mavi renge olan aşırı duyarlılıkları azaltılmaktadır. DX koduFilm kaseti üzerinde, filmle ilgili bilgileri (hızı, poz sayısı vs) içeren kodlama sistemi. Bu, hem fotoğraf makinesi hem de film banyo aygıtlarındaki alıcılar tarafından okunur.   EE-6 banyoDiyapozitif (saydam) filmlerin banyo türü. E-6 processDiyapozitif (saydam) filmlerin geliştirilmesinde kullanılan süreç. Eberhard etkisi (Eberhard effect)Gustav Eberhard tarafından ilk kez tanımlanan ve negatif üzerindeki farklı yoğunlukların sınırlarında çizgi biçiminde oluşan ve filmin geliştirme banyosu sırasında gerektiği gibi çalkalanmamasından (ajitasyon) kaynaklanan hata. EBC (Electron Bearn Coating)Mercek kaplamasının elektron ışını vasıtasıyla buharlaştırılarak yapıldığını belirtir. EdgesYüksek kontrastlı bölgeleri ifade etmek için kullanılan terim. Eksik geliştirmeGeliştirme banyosunun normalden daha az etkileyici olması. Geliştirme banyosunun süresini kısaltmak ya da sıcaklığını azaltmak buna neden olur. Eksik geliştirme, görüntünün yoğunluğunu ve kontrastlığını azaltır. Eksik pozlamaFotoğraf makinesinde ya da agrandisörde normalden daha az pozlama yapmak. Eksik pozlama, görüntünün yoğunluğunu ve kontrastı azaltır. ElektrofotografIşık etkisiyle baskı elde etmeye yarayan grafik tekniği. Elektronik flaş (electronic flash)Bir elektrik kondansatöründeki (sığaçtaki) elektrik enerjisinin gaz dolu bir tüpten geçerken çıkardığı parlak ışığı, fotoğrafta yapay ve yardımcı aydınlatma kaynağı olarak kullanılmasını sağlayan elektronik düzenek. Verdiği ışığın renk sıcaklığı gün ışığı karşılığı K'dir. Elektronik örtücüÖrtücü düzeneğinin açılma ve kapanma arasındaki süreyi, elektronik bir zamanlama ünitesiyle denetleyen sistem. Elle renklendirmeFotoğrafları suluboya, pastel boya, akrilik ve benzeri boyalar ile renklendirme. Genelde elle renklendirmede özel bir ağartıcı kullanılarak yoğunluğu azaltılmış siyah-beyaz baskılar tercih edilir. Emniyetli ışık (safe light)bkz karanlıkoda ışığı. Emniyetli film (safety film)Taşıyıcı tabanı selüloz asetattan yapılan filmlere verilen ad. Selüloz asetattan önce kullanılmakta olan selüloz nitrat tabanlı filmler yanıcı olmaları nedeniyle pek çok açıdan sakınca yaratmaktaydı. Emülsiyon (emulsion)Film ve fotoğraf kartının üzerindeki ışığa karşı kimyasal duyarlı katman. İçinde gümüş tuzcukları olan jelatinden oluşmaktadır. bkz duyarkat. En açık diyaframEn küçük f sayısının verdiği diyafram açıklığı. Endoskopik fotoğraf makinesiMide ya da karışık makine sistemleri gibi içine girilemez boşlukların görüntüsünü almak için kullanılan bir tür fotoğraf makinesi. Enstantane (shutter speed)Fotoğraf makinesinde bulunan obtüratör veya perdenin açık kaldığı ve diyaframdan geçen ışığın filmi ya da algılayıcıyı etkilediği süre. Enstantane (pozlama/ışıklama) süresi saniyenin as ya da üs katları ile ölçülür. (B Bulb) ile 1/16 s, . arasındaki değerlerde ayarlanır. bkz örtücü hızı. / Işıklama süresi saniyenin 1/25'i ya da daha kısa olan hızlı bir devinimi, oluşumu anında saptayan fotoğraf çekme yöntemi. / Bu yöntemle çekilen fotoğraf. / Bir anda olan, bir anlık, anlık, ansızın, anlık görünüş. Enstantane fotoğrafIşıklama süresi saniyenin 1/25'i veya daha kısa olan hızlı bir hareketi çekme yöntemi. / Bu yöntemle çekilen fotoğraf. EPSBir görüntüyü Post Script sayfa açıklama biçiminde tutan bir dosya biçimi. EstetikKişinin kendi sanatsal eylemleri üzerine düşünmesi. Algılama ve algılama duyusu. Eşdeğerlilik kuralı (reciprocity law)bkz pozlama dengesi kuralı. EtkenlikBir ışığın bir duyarkatı etkileme özelliği. EV (elektron Volt)Pozlandırma değeri. Exif verileriSayısal fotoğraf makinelerinde, otomatik olarak her çekim ile birlikte kayıt edilen (makinenin modeli, çekim tarihi ve saati, (GPS var ise çekim yeri koordinatları), diyafram değeri, enstantane, flaş değeri gibi) çekim bilgileri.   Fahrenhayt (Fahrenheit scale)Kimi ülkelerde halen kullanılmakta olan sıcaklık ölçüm birimi. Fahrenhayt ölçeğinde suyun donma noktası ºF, kaynama noktası ise ºF'tır. Fani (phanie)İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. Fazla geliştirme (over-development)Geliştirme banyosunun normalden daha fazla etkileyici olması. Geliştirici banyoyu üreten firmanın önerdiği banyo süresinin aşılması buna neden olur. Geliştirme banyosunun süresini ya da sıcaklığını artırmak buna neden olur. Fazla geliştirme, görüntünün yoğunluğunu ve kontrastlığını artırır. Fazla pozlama (over-exposure)Filmin, fotoğraf kartının ya da algılayıcının açık bir diyafram ya da yavaş bir enstantane hızı seçimi nedeniyle çok fazla ışık almasıdır. Açık tonlu bir sonuç sağlar. F değeri (f number)bkz diyafram değeri. F durağı (f stop)Diyafram açıklığını belirten her bir durak. Bir f durağı, duyarkata (filme ya da algılayıcı yüzeyine) ulaşan ışığın değerini iki kat artırmak ya da yarıya düşürmek demektir. Diyafram açıklığını 2'den 'e değiştirme, duyarkata (filme ya da algılayıcıya) ulaşan ışığı ilkinin 1/4 'üne indirmek anlamına gelir. Buna kıyasla diyafram açıklığını 2'den 'e değiştirme duyarkata ulaşan ışık miktarını iki katına çıkarmaktır. FIAP (Fédération Internationale de l'Art Photographique (La FIAP) / International Federation of Photographic Art)Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu. Scienta (Bilim), Art (Sanat), Lumen (Işık); FIAP'ın üç slogan sözcüğüdür. Fıçı bozulması -fıçı bükülmesi (barrel distortion)Genel olarak kısa odak uzunluklu ve diyaframı önde bulunan objektiflerde ortaya çıkan ve görüntüdeki düşey hatların bir fıçıyı andıracak biçimde eğilmeleri ile ortaya çıkan görüntü bozulması. Fiksasyon (fixation)bkz saptama işlemi. Fikser (fixer)Işığa duyarlı malzemelerde poz görmeyen kısımlardaki emülsiyonun atılmasını sağlayan banyo işlemi. Film Objektiften geçen görüntünün kalıcılığının sağlanabilmesi amacıyla saydam bir taşıyıcı ve üzeri ışığa duyarlı maddeden oluşan şerit. Film banyo tankı (tank)Farklı boyutlardaki filmlerin banyo edilmesini sağlayan, içine ışık sızdırmayan ancak sıvı konulabilen, karanlıkta özel bir şekilde içine konulan filmin aydınlık ortamda da banyo yapılabilmesini sağlayan çelik ya da bakalit gibi maddelerden yapılmış kap. Film değiştirme torbasıSiyah renkli bir malzemeden yapılmış, ışık geçirmeyen ve içine el sokmak için iki kolu olan, aydınlık bir ortamda içinde film değiştirme işlevi yapılabilen torba. Film düzlemiFotoğraf makinesinin içinde, objektifin arkasında, görüntünün net olarak oluştuğu düzlem. Filmin ya da algılayıcının pozlanmak için durduğu yer. Odak düzlemi olarak da bilinir. Film hızıFilmin ışığa karşı duyarlılığını gösteren değer. bkz ISO. Film kasetiİçine ışık geçirmeyen, makaraya sarılı filmi içinde koruyan ve hareketini sağlayan, metal ya da plastikten yapılmış film taşıyıcı. Film tarayıcıSaydam (diya) veya negatif filmlerin sayısal olarak algılanmasını sağlayan aygıt. Pozitif ve negatif filmlerden ara basamak oluşturmadan fotoğraf dosyaları yapabilir. Film taşıyıcıİçine film konulan, ışık geçirmeyen, filmin hareketini sağlayan ve fotoğraf makinesine kolaylıkla takılıp çıkartılabilen kapalı kutu sistemi; magazin. Orta boy (roll film) fotoğraf makinelerinde kullanılır. Filtre (filters)Objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam; süzek. İçinden geçen ışığın özelliklerinde çeşitli değişiklikler yaratan cam, jelatin ya da asetattan yapılmış, çeşitli renklerdeki araçlardır. Fotoğraftaki son görüntüyü değiştirmek amacıyla objektifin ön kısmına takılan her şey filtredir. Filtrelerin, dairesel polarize, ısıtan, yıldız, yumuşatıcı çeşitlerinin yanında fotoğrafın tamamen rengini değiştiren çeşitleri de bulunmaktadır. Filtre adaptörüFiltre taşıyıcısını objektife bağlamaya yarayan bir araç. Filtre çarpanı (filter factory / filtre faktörü)Her filtre fotoğraf makinesinin duyarkatına (film ya da algılayıcı yüzeyine) ulaşması gereken ışığın bir kısmını soğurur. Bu nedenle filtreli çekimlerde örtücü hızının artırılması ya da diyaframın açılması gerekir. Bu durumu filtre üzerinde belirten sayıya filtre çarpanı denir. Pozlandırmanın kaç stop artırılacağı (+) veya (X) ile gösterilir. +1, pozlandırmanın 1 stop; +2, 2 stop; +3, 3 stop fazla olması gerektiğini ifade eder. Pozlandırmanın X2, pozlandırmanın 1 stop; X4, 2 stop ve X8, 3 stop fazla olması gerektiğini ifade eder. Filtre taşıyıcıFotoğraf çekimi sırasında kullanılacak olan filtreyi objektifin önünde tutan taşıyıcı. FirewireFotoğraf makinesi veya tarayıcı ile bilgisayar arasında güncel ve hızlı bir bağlanma sistemi. Fiziksel geliştirme (physical development)Herhangi bir kimyasal geliştirme ve değişim olmaksızın görüntünün oluşturulması süreci. fiziksel geliştirici banyo eriyiklerindeki gümüş, fiziksel geliştirme işlemi sonucunda, ışık görmüş olan gümüş tuzları tarafından çekilmekte ve kendi üstlerine yapışmaları sağlanmaktadır. Bu yöntem, geliştirme sürecinin denetlenememesi nedeniyle pek kullanılmaz. Flaş (flash)Ani ışık, şimşek çakması anlamında bir sözcük. Yeterli ışık olmayan konumlarda, kısa süreli fakat çok parlak ışık yayan, yapay aydınlatma kaynağı; çakıntı. Elektronik ve magnezyum flaşlar olmak üzere iki türü vardır. Fotoğraf makinesinin üzerindeki tümleşik flaşlar en fazla 3 metreye kadar iş görür. Kızağa yerleştirilerek kullanılan speed light TTL flaşlar ise gerekli ışığı makinenin ölçüm sistemi ile uyumlu biçimde ölçerek çakarlar. Flaş bellek (flash memory - FM)Kendi güç kaynağı olmadan verileri kayıtlı tutabilen ve tekrar tekrar kayıt yapılabilen elektronik bellek. Sayısal fotoğraf makinelerinde en çok tercih edilen bellek türüdür. Flaş eşlemesi (flash syncronization)Flaş ışığının yanıp en üst ışık verme noktasına ulaştığı an, örtücünün tam olarak açılmasını ve ışıkla birlikte eşzamanlı olarak kapanmasını sağlayan sistem; flaş senkronu. bkz flaş senkronizasyonu. Flaş kablosuFlaş kızağının ve TTL flaşların üretilmediği dönemlerde, flaşın fotoğraf makinesine bağlantısını sağlamak için kullanılan kablodur. Flaşın, kablo mesafesinden kullanılmasını sağlar. Oldukça ince ve kırılgandır Flaş kızağıFotoğraf makinesinin üzerinde yer alan flaş takmaya uygun yuva. Flaş senkronizasyonu (flash syncronization)Flaşın, obtüratörün açılmasıyla uyumlu olarak çalışmasıdır. Flaş senkronizasyonu için gerekli olan örtücü (enstantane) hızı makinenin türüne göre değişir (1/ s, 1/60 s gibi). Kendi içinde flaşı olan kompakt makinelerde ve özel kullanımlı flaşa sahip SLR makinelerde doğru örtücü hızı otomatik olarak ayarlanır. Fotoğraf makinelerinde genellikle iki tür flaş eşlemesi bulunmaktadır. Bunlardan "X" işaretli olan elektronik, "M" işaretli olanı magnezyum flaşlar için kullanılan eşleme noktalarıdır. bkz flaş eşlemesi. Flaş yuvasıFlaş iki türlü kullanılabilir, flaş kablosu ile ya da flaş yuvasına takılarak. Kızaklı tip flaşlar fotoğraf makinesinin üstünde yer alan yuvaya geçirilir ve her iki taraftaki akım ileticiler sayesinde flaş çalıştırılır. bkz flaş kablosu. Flu / flulukNet olmayan fotoğraf ya da bir bölümü netlik alanının dışında kalan yer. Fokal (focal)Objektiflerin odak uzaklığı, odak uzunluğu. Fokometri (focusmetri)Odakölçüm. Fokometre (focusmeter)Fotoğraf makinelerinin objektiflerinin ve merceklerin odak uzaklığını ölçen ve sapınçlarını belirleyen aygıt; odakölçer; lensometre. Fon müziğiBir sunum yapılırken ona eşlik eden müzik. FormatFotoğraf makinesinin verdiği görüntünün en ve boy olarak uzunluğu. bkz boyut. Foto (photo)Işık anlamında bir önek: fotokimya, fotometre vb. / Fotoğraf sözcüğünün kısaltması. Fotoğrafçı sözcüğünün kısaltması. FotoaugliafobiParlak ışık korkusu. Fotoelektrik (photoelectric)Işık ışınlarının etkisiyle oluşan (elektron yayını, gerilim oluşumu, direnç ve indüktansta değişmeler vb) tüm elektrik olayları; ışılelektrik. Fotoelektriksel hücre (photo-electrik cell)bkz ışığa duyarlı elektriksel hücre. FotofinişAmatör ve profesyonellerin filmlerini geliştirerek baskılarını yapan ticari kuruluşların işi. / Fotofiniş fotoğraf makinelerinin kısa adı. Fotofiniş fotoğraf makinesiBir yarışın bitişinde, yarışanların varış sırasını kaydetmek için üretilmiş fotoğraf makinesidir. Bitiş çizgisi, ters yönde hareket eden film üzerine dikey bir aralık içinden saptanır. FotoflueFilm üzerinde kireç vb lekelerin oluşmasını önleyen sıvı kimyasal madde. Fotofobi (photophobi)Yarattığı rahatsız edici etkiden dolayı kimi kişilerde görülen ışıktan kaçınma eğilimi; ışıktan korkma, ışık korkusu. Işıktan korkma hastalığı. FotoforTopladığı ışığı bir doğrultuda gönderen bir cins optik sistem. FotogramObjelerin ışığa duyarlı fotoğraf malzemesinin üzerine doğrudan konması. Objektif kullanılmadan çekilen fotoğraf. Işığa duyarlı madde (film, fotoğrafik kâğıt) agrandisöre yerleştirilir; üzerine de arzu edilen nesneler konulur ve pozlanır. Görüntü negatif kullanılmadan doğrudan elde edilir. Fotoğraf (Fr photographe)(Yun photos/ışık + grouphos/çizmek > photograph > fotoğraf) Görüntüyü, ışığa karşı duyarlıklı (cam, kâğıt gibi) bir yüzey (duyarkat) üzerinde özel makineyle saptama yöntemi. / Optik ve kimyasal süreçleri kullanarak yüzey üzerinde kalıcı görüntü elde etme. / (mec) Görüntü. Fotoğraf çekilmekKişinin fotoğraf makinesiyle görüntüsünün tespit edilmesi. Fotoğraf çekmekFotoğraf makinesiyle bir görüntüyü saptamak, tespit etmek. Fotoğraf çektirmekFotoğraf makinesiyle bir görüntüyü saptatmak, tespit ettirmek. FotoğrafçıFotoğraf çeken ya da basan kimse. / Fotoğraf çekilen ya da fotoğraf makinesi satılan yer, fotoğrafhane. FotoğrafçılıkFotoğraf çekme yöntemi. / Fotoğrafçının mesleği. FotoğrafhaneFotoğrafçının çalıştığı, fotoğraf çekilen veya fotoğraf makinesi satılan yer, fotoğrafçı. Fotoğrafını almakFotoğraf makinesiyle görüntüsünü tespit etmek. FotoğrafikFotoğrafla ilgi. / Fotoğrafçılıkla elde edilen. / Fotoğrafçılıkla ilgili. Fotoğraf laboratuvarıFilm banyosu, baskı gibi karanlık oda işlemlerinin yapıldığı yer. Fotoğraf makinesiFotoğraf çekerken görüntüyü duyarlıklı yüzey üzerinde saptamaya yarayan aygıt, kamera. Fotojen (photogène)Işık yaratan, doğuran. Fotojenik (Fr photogéniqu)Işığın bazı cisimler üzerine yaptığı kimyasal etki ile ilgili veya bu etkileri yaratma özelliği taşıyan. / Fotoğraf kağıdını çok etkileyen. / Fotoğrafta veya sinema filminde güzel bir etki bırakan yüz, duruş. Fotojeoloji (Fr photogéologie)Hava fotoğraflarıyla arazide yapılan değerlendirmelerle harita hazırlama. FotokimyaIşık etkisiyle meydana gelen kimyasal olayları inceleyen bilim dalı. Fotokopi (Fr photocopie)Bir yazı, kitap veya biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma; tıpkıçekim. FotokromografiFotoğrafları sonradan renklendirmek amacıyla Ducos du Hauron tarafından geliştirilmiş olan renkli fotoğraf tekniği. FotokromotipiMatbaacılıkta renkli fotoğraf basma yöntemi. Fotolitografi (Fr photolitographie)Işığa duyarlı yüzeylerin üzerine fotomekanik yöntemlerle yapılan baskı yöntemi; taşbaskı. Fotomekanik (Fr photomécanique)Fotoğraftan fotogravür, fotolitografiki, helyogravür gibi ışığa duyarlı yüzeylerde klişeler kullanarak yapılan baskı yöntemi. Fotometre (Fr photomètre)Bir ışık kaynağının, belli uzaklıkta oluşturduğu aydınlığı ölçme işinde kullanılan araç, ışıkölçer. Fotometri (Fr photométrie)Işık ölçümü. Fotomodel (Fr photomodèle)Fotoğraf sanatı (fotoğraf ya da reklam fotoğrafları) için modellik eden kimse. Fotomontaj (Fr photomontage)Bir fotoğraftaki eksik kısımları tamamlamak ya da anlatılmak istenen fikre göre yeniden düzenlemek. FotopentürFotoğrafın boya ile boyanması. FotopiGözün ışığa uyumu. FotoromanBir metinle, bir dizi fotoğraftan oluşan öykü ya da roman. Fotosel (photo cell)Üzerine düşen ışığın şiddetiyle orantılı olarak akım üreten ışık algılayıcısı; fotopil, ışıkgöze. Fotoskop (Fr photoscope)Merceklerin uyumundaki değişiklikleri, onların yüzeylerindeki yansımalarla gözlemeye yarayan aygıt. FotostereosentezPeşpeşe çekilen fotoğrafların üst üste konmasıyla kabartma etkisi veren fotoğrafik bir yöntem. Fototek (Fr photothéque)Fotoğraf belgeliği. FototipDoğrudan doğruya konu üzerinde çekilen fotoğraf. Full framebkz tam çerçeve.   GGammaFilm, geliştirici veya geliştirme işleminin ışığa karşı tepkisinin ölçüsüdür. Fotoğrafçılıkta kullanılmakta olan duyarkatların kontrast ölçümlerinde ve geliştirme (banyo edilme) oranını gösteren karakteristik eğride (zaman-gamma eğrisi'nde), belli bir eğimle yükselmekte olan düz çizgi bölümü. / Monitörde renk sinyali düzeltme ölçüsü. bkz zaman-gamma eğrisi. Gamma düzeltimiGörüntü verilerindeki siyah eğrisinin yükselmesini (gradasyon) düzeltmeye yarayan yöntem. Fazla veya az zıtlık (kontrast) içeren fotoğrafların düzeltilmesini sağlar. GamutBir renk sisteminin görüntüleyebildiği ya da basabildiği renk aralığı. bkz renk aralığı. Geliştiriciler (developers)Işığa karşı duyarlı malzemelerde ışık görmüş gümüş tuzlarını ayrıştırarak siyah metalik gümüşe dönüşmelerini sağlayan kimyasal bileşimlere verilen ad. Böylece gizil görüntü görülebilir duruma gelir. Üç türlü geliştirici banyo vardır: 1. Çok amaçlı banyolar; 2. İnce gren banyoları; 3. Yüksek kontrast banyoları. Geliştirme banyosu (developer)Film üzerinde gizil (gelişmemiş, görünmeyen) görüntüyü görünür kılmak için kullanılan kimyasal banyo; birinci banyo. Geliştirme işlemi (development)Işık görmüş gümüş tuzlarının ayrıştırılarak metalik gümüşe dönüştürülmesi ve gizil görüntünün görülebilir duruma getirilmesi süreci. Doğru geliştirme işlemi; uygun geliştiriciler, doğru sıcaklık, doğru sulandırma oranı, doğru süre ve çalkalama yapılması durumunda, olması gerektiği biçimde gerçekleştirilebilir. Bunlardan herhangi birindeki hata sonucu etkiler. Geliştirilmiş fotoğraf sistemi (Advanced Photo System - APS)35 mm fotoğraf makinesini öğrenmekle zaman harcamak istemeyen bir kullanıcı için Kodak'ın fotoğraf çekimini kolaylaştırma girişimidir. 35 mm filmin 36 mm enine oranla, 1X olarak adlandırılan bu filmin eni 24 mm'dir. Aynı boyutta basımı sağlamak amacıyla daha yüksek oranda büyütülmeden dolayı, APS'deki grenler daha belirgin olacaktır. Geniş açılı objektif (wide angle lens)Kısa odak uzunluğuna sahip, konuyu daha geniş bir görüş açısı ile algılayan objektif türü. Geri planBir fotoğrafta asıl konunun gerisinde kalan alan. Gif / GIF (Graphics Interchange Format)Daha az sayıda rengin barındığı görseller için kullanılan bir format (veri düzenlemesi). En fazla rengin kayıt edilmesine izin verdiği için fotoğraf dosyalarında sınırlı olarak kullanılır. Basit hareketli görüntülerin de oluşturulabildiği gif formatı buton ve hareketli kutucuklar için idealdir. Renkli bir zemin üzerine transparan bir şekilde düzenleme yapılmasına da olanak verir. Çok az yer kapladığından genel ağ kullanımı için uygundur. Gigabayt (gigabyte)(1 x 1 x 1 =) 1 (yaklaşık 1 milyar) bayttan oluşan bilgisayar, disk alanı veya belge boyutu değeri. Simgesi Gb. Girişimçizim (interferogram)Bir girişimölçerle elde edilen fotoğraf klişesi. Gizil görüntü (latent image)Fotoğraf çekildikten sonra fotoğrafik duyarkatta, pozlama sonucunda oluşan ancak gözle görülemeyen görüntü. Duyarkattaki gizil görüntü, filmde geliştirme banyosunda; algılayıcıda ise işlendikten sonra gerçek görüntüye dönüşür. Glase (glaze)bkz parlatma. GOSTEski Sovyetler Birliği zamanında Sovyet (şimdi Rusya Federasyonu) Standartlarına göre filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarını belirleyen değerler. Gökyüzü filtresi (sky light filter)Genellikle hafif sarı renkli ve (doğal yoğunluk filtrelerinde olduğu gibi) hafif bir yoğunluk içeren, manzara fotoğraflarının çekiminde yararlanılan bir filtre türü. Belirli dalga boylarındaki renkleri süzerek daha doğal görüntüler elde edilmesini sağlar. GölgeIşık geçirmeyen (saydamsız) bir nesnenin üzerine düşen ışığın geçişini engellemesi nedeniyle kendi üstünde ya da kendi dışında oluşan karanlık bölge. GölgelemeKaranlık odada baskı aşamasında görüntünün belirli bir bölümünün daha açık tonda olmasını sağlamak için o bölümün daha az pozlanmasını sağlamak. Görsel algıGörsel duyunun birincil öneme sahip olduğu algılama biçimi. Görsel estetikGörüntünün daha iyi algılanmasını sağlayan görsel estetik öğelerin düzenlenmesinin ortaya çıkardığı algılama duygusu. Görsel sanatlarGörsel algılamanın söz konusu olduğu resim, heykel, fotoğraf, sinema vb sanat dalları. GörselleştirmeGörsel güç oluşturacak biçimde tek tek çekimlerin düzenlenmesi. Zihinsel olarak görüntülerin oluşturulması. Görsel veriSayısal bilgilerin görsel olarak görüntülendiği veriler. Bir dijital fotoğraf, ekran fotoğrafı, bilgisayarda yapılmış bir afiş çalışması vb çeşitli görsel veriler. GörüntüÜçboyutlu nesnelerin ışık kullanılarak yüzey üzerinde elde edilen ikiboyutlu sureti. Görüntü alanıFotoğraf makinesinin objektifinin bakış açısıyla belirlenen alan. Bakaçiçinde çerçevelenmiş alan. Görüntü boyutuİki boyutlu yüzey -film ya da fotoğraf kağıdı− üzerinde görsel estetik öğeleri kullanarak yaratılan boyut. Genelde iki boyutlu yüzey üzerinde yanılsama olarak üç boyutlu bir ortam yaratma çabası. Görüntü boyut oranıBir görüntünün boyunun eniyle karşılaştırılmasıdır. 35 mm formatındaki yatay duran bir filmin görüntüsü 24 mm yüksekliğinde ve 36 mm genişliğindedir. Görüntü boyut oranı 1/'tur. Görüntü düzlemiNesnenin net olarak görüntüsünün ortaya çıktığı iki boyutlu yüzey. Fotoğraf makinesindeki film ya da algılayıcı düzlemi. Görüntü bozulması (aberration)Çekilen fotoğrafların genellikle kenarlarında meydana gelen ve objektiflerden kaynaklanan görüntü bozulmalarıdır. Basit objektiflerde meydana gelen başlıca yedi tür görüntü bozulması söz konusudur. Objektiflerin tasarımı sırasında yapılan bazı düzeltmelerle görüntü bozulmaları önlenebilmektedir. Görüntü keskinliği (acutance)Duyarlı kaman üzerinde görüntüyü oluşturan yoğunluk sınırlarındaki kenar eğimi açısı olup görüntünün seçikliğini (netliğini) belirler. Bu açı büyüdükçe görüntü keskinliği de kaybolur. Görüş açısı (angle of view)Bir kişinin çevresinde net olarak görebildiği açı. / Bir objektifin duyarkat (film ya da algılayıcı) üzerine düşürdüğü görüntünün kullanılabilir bölümünü "görebilen" en geniş görüş açısı. Teleobjektiflere oranla geniş açılı objektiflerde görüş açısı daha geniştir. Görüş alanıGörüş açısı ve bakış açısının kapsadığı alan. Bu alan, görüş açısı tek gözle ya da çift gözle görmekle ilgili olarak; bakış açısı ise kullanılan objektifin odak uzaklığına göre genişler ya da daralır. Göz seviyesiFotoğraf makinesinin insanın göz düzeyinden bakması. Gradasyon (gradation)bkz gri tonlaması. bkz kerteleme eğrisi. Gren (grain)Film ya da baskılar üzerinde görüntüyü oluşturan noktalar. Yavaş filmler (düşük ISO/ASA değerli filmler, örneğin 25 ISO, 50 ISO) küçük grenlidirler ve oluşturdukları görüntü keskindir. Bunun tersi olarak hızlı filmler (Yüksek ISO/ASA değerli filmler, örneğin ISO, ISO) büyük grenlidirler ve oluşturdukları görüntü keskin değildir; grenler görüntü üzerinde seçilebilir. bkz kumlanma. Grenlilik (graininess)Grenlerin bir araya kümelenmelerinden kaynaklanan görüntü. Grenliliği yüksek olan bir görüntüde, görüntü sanki noktalardan oluşmuş izlenimi verir. GriBeyaz ve siyah arasındaki renk. Bir ışık renginin özü olan temel renk çıkarıldığında görülen renk. Örneğin kırmızı renkten kırmızı çıkarıldığında sadece gri renk görülür. Gri kartÜzerine düşen ışığın %18'ini yansıtan kart. Gri ölçeğiEn açık gri ton değeri olan beyazdan başlayarak en koyu gri ton değeri olan siyaha kadar farklı gri ton değerlerini dereceli olarak gösteren ölçek. Genellikle beyazdan siyaha kadar on farklı gri ton değerini içerir. 

Atas&#;zleri ve Anlamları: T&#;rk&#;ede A'dan Z'ye En &#;ok Kullanılan ve En Bilinen Kısa-Uzun, Kalıplaşmış B&#;t&#;n Atas&#;z&#; &#;rnekleri

Son Dakika Haberler

EğitimAtas&#;zleri ve Anlamları: T&#;rk&#;ede A'dan Z'ye En &#;ok Kullanılan ve En Bilinen Kısa-Uzun, Kalıplaşmış B&#;t&#;n Atas&#;z&#; &#;rnekleri

Anne ve babanı sakın üzme

Anne ve babanı darıltma, bedduasını alma, gönlünü kırma, sakın üzme, sahipsiz bırakma. Dünyalık menfaat için anne ve babana çirkin söz söyleme. "Of" kelimesini dahi kullanma. Anne ve babasını dünyalık bir menfaat için üzen hayli insan var. Evlendikten sonra huy değiştiren evlat mı ararsın, annesinin bileziğini kolundan zorla çıkaran nasipsiz çocuk mu ararsın, anne ve babasını evden kovan bedbaht adam mı ararsın, daha nice çirkin iş yapan kişi mi ararsın, hepsi var maalesef.
Bir anne-baba, 10 çocuğa bakar, fakat 10 çocuk bir anne ve babaya bakamaz. Garip ama böyle. İslam'da terbiye, edep, adap ve güzel ahlakın en önemli göstergesidir anne ve babaya saygı. Baba ve annesini razı edemeyen Allah'ı razı edemez. Gelin, Efendimizin (SAV) dilinden anne ve baba nasıl anlatılmış beraber bakalım:

Kime iyi davranmalı
Sahabe, Peygamberimize sorar: "Kime iyi davranayım."
Peygamberimiz "Annene" cevabını verdi.
"Daha sonra kime?"
"Annene."
"Sonra kime?"
"Babana."
Efendimiz devam eder: "Sonra en yakın akrabana.Sonra da sırayla daha yakın olana."(İbn-i Mace, ).



Cennetteki makam yükselir

Peki baba ve anne hakkı ödenebilir mi? Bunun cevabını da Hz. Resulullah (SAV) veriyor:
"Hiçbir çocuk babasının iyiliğine denk biriyilikte bulunmuş olamaz. Ancak babasınıköle olarak bulup da onu satın aldığı ve böyleceazatladığı zaman babasının iyiliğine denkiyilikte bulunmuş olur." (İbn-i Mace, ).
Evladın, baba ve anneye bolca bağışlanma dilemesi lazım. Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurdu: "Ölen adamın cennetteki makamı yükseltilir. Yani hak ettiği makamdan daha yüksek makama çıkarılır. Bunun üzerine cennetteki adam sorar. Benim derecemi niçin yükselttiniz. Cevap verilir: "Çocuğun seniniçin bağışlanma diledi." (İbn-i Mace, ).
Anne ve babayı razı etmek kişiyi cennete yaklaştırır. Baba ve anneye cefa çektirmek, cehennemin kapısını kişiye açar. Efendimize sordular: "Ya Resulullah! Çocuğu üzerine baba ve annenin hakkı nedir?" Cevap buyurdular: "Baban ve annen senin cennetininve cehenneminin kapısıdır." (İbn-iMace, )

Öldükten sonra yapılacaklar
Baba ve annenin ölümlerinden sonra da sevap defterleri açık olur. Evlatlara bu konuda ödev düşer. Bir adam, Hz. Peygamber'e gelerek sordu: "Anne ve babamın vefatından sonra yapabilecek bir şeyim var mı?
Hz. Peygamber cevap buyurdu: "Evet var!Onlara rahmet dilemek, onlar için istiğfardabulunmak. (Günahlarının affedilmesi için duaetmek.) Vasiyetlerini ölümlerinden sonra yerinegetirmek. Dostlarına ikramda bulunmak,ayrıca baba veya annenin akrabalarının tümüneiyilikte bulunmaktır." (İbn-i Mace, ).

Lanete sebep olmamalı
Aklı başında olan hiçbir evlat, baba veya annesine lanet etmez. Ancak başkalarının onlara lanet etmesine sebep olabilir. Onu da Hz. Peygamber (SAV) şöyle açıklıyor ve uyarıyor: "Bir kimsenin kendi anneve babasına lanet etmesi en büyük günahlardandır."
Sahabe bu söze hayret edip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Elçisi! Bir insan nasıl olur da baba veya annesine lanet eder ki?"
Resulullah şöyle açıkladı: "Adam başkasının babasınasöver, o da karşılık olarakonun babasına söver. Kişibaşkasının annesine söver,o da onun annesine söver.Böylece kişi, baba ve annesinelanet etmiş olur."

Hicretten daha değerli
Bazen muhtaç olan baba ve anneye hizmet etmek, Allah yolunda cihat etmekten veya Allah için hicretten daha değerlidir. Adamın biri Efendimize gelerek, "Sana hicret ve cihat arzusu ve niyetiyle biat ediyorum" dedi.
Efendimiz adama sordu: "Baban ve annen sağmı?" Adam: "Evet. İkisi de sağdır."
Yine sordu: "Peki sen Allah'tan mükâfatbekliyor musun?" Adam: "Evet ey Allah'ın Elçisi!" dedi.
Hz. Peygamber cevap buyurdu: "Öyleyse anneneve babana dön. Onlara iyi bak!"
Muhtemeldir ki; Efendimiz bu kişinin baba ve annesinin bakıma muhtaç olduğunu biliyordu. Onun için isteğini geri çevirdi. Zira benzeri bir rivayette, "Annem ve babamı ağlar bırakarak geldim" ayrıntısı vardır.
Yine Efendimiz büyük günahları şöyle açıklamıştır: "Anne ve babaya asi olmak. Haksız yereadam öldürmek. Yalan yere yemin etmek."

Amelin en güzeli
Sahabe diyor ki, Efendimize sordum: "Allah'ın en sevdiği amel hangisidir?"
Efendimiz, "Vaktinde kılınan namazdır"buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sordum.
"Anne ve babaya iyiliktir" dedi. "Sonra hangisi?" diye sordum.
"Allah yolunda mücadeledir" buyurdu.
Sahabe kadın, Resulullah'a sordu: "Müşrik annem beni özlemiş, ziyaretime geldi. Ona iyilikte bulunabilir miyim?" Efendimiz (SAV) cevap buyurdu: "Evet! Müşrikolan annene iyilik yap. Evlatlığını göster.
Vazifeni yap."Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu bir hutbesinde:
"Anne ve babasının ikisi veya birisinin ihtiyarlıkzamanına ulaşıp da onlara iyilikte bulunmadığıiçin cenneti hak edemeyen kimseninburnu yerde sürünsün." Ve bu cümleyi 3 kere tekraretti. Babanız ve anneniz sağ iseler onlara koşun.
Ve varsa bir hatanız onlardan özür dileyin. Ellerini öpün.

Ebu Süfyan'ın pişmanlığı
Mekke'nin lideri, Hz. Hamza'nın ciğerini dişleri arasına alan Hind'in kocası Ebu Süfyan, Hz. Resulullah'a (SAV) çok zarar verdi. Müslümanların aleyhine olan birçok kararın baş mimarı oldu. Sonra gün geldi, Mekke'nin fethi günü tövbe etti. Tövbesine de sonuna kadar sadık kaldı. Bir gün Şam önündeki askeri bir harekâtta gözüne ok saplandı. Gözü yerinden çıktı. Dostları "Bir şey yapabilir miyiz, tabip arayalım" dediler. O ise oralı olmadı. Akan gözünü avucuna alıp fırlattı. Sonra şöyle söylendi: "Kahrolasıişe yaramaz şu gözler! Neye yarar ki bu körgöz. Bu çıkan göz tam 70 yıl nur saçan Hz.Muhammed'e (SAV) düşmanca baktı. O'nutanıyamadı. Bugün Hz. Peygamber yok artık.Bu göz olsa ne olur, olmasa ne olur. Zatenartık bir işe yaramaz. Çıksın daha iyi. Çıksında ondan kurtulayım."

***


Anlamlı bir dua
Ya Rabbi, bana hayırlı işler yapmayı, çirkin şeyleri terk etmeyi ve fakirleri sevmeyi nasip eyle. Kavmim arasından fitne çıkacağı zaman, fitneye karışmadan canımı al. Ya Rabbi, bana sevgini, seni sevenlerin sevgisini, sevgine yakınlaştıracak amellerin sevgisini nasip et! Allah'ım, ben senin kulunum. Senin kudretinin altındayım, varlığım senin elindedir. Hakkımdaki hükmün geçerlidir. Hakkımda verdiğin hüküm adaletlidir. Kendine verdiğin veya kitabında indirdiğin ya da senin katında bulunan gayp hazinesinden seçtiğin isminle senden Kur'an'ı kalbimin baharı yapmanı, sıkıntı ve kederlerimin giderilmesini dilerim.

Şifa ayetleri
Allah, müminler zümresinin göğüslerini ferahlandırsın. (Tevbe/14)
Gönüllerde olan dertlere bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. (Yunus/57)
Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır. (Nahl/69)
Biz Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o müminler için şifa ve rahmettir. (İsra/82)
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur. (Şuara/30)
Kur'an, iman edenler için hidayet ve şifadır. (Fussilet/44)

'İki amelim var'
Sahabenin ileri gelenlerinden Ebu Dücane. Savaş meydanlarının yiğit süvarisi. Ebu Dücane'nin düşman karşısında çalımlı yürüdüğünü gören Hz. Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur: "Allah bu yürüyüşü sevmez, amadüşman karşısında olursa da yürüyüşüaffeder." İşte bu sahabi hastadır. Dostları ziyaretine gelirler. Yüzünün güneş gibi parladığını görürler. Sanki yüzünden bir nur halesi çıkıyor gibidir. Gelenler bu hali merak eder. Ebu Dücane (RA) şöyle der: "Benim iki amelim var. Onlara hep dikkat ettim. Birincisi şudur: Beni ilgilendirmeyen hiçbir işe karışmadım. Bilmediğim konuda konuşmadım. İkincisi; gönlümde hiçbir insan için kötü düşüncem olmadı." Allah rahmet etsin Ebu Dücane'ye

Kan kardeşliğidiye bir şeyvar mı?
Halk arasında yer alan birbirinin kanını yalamak veya kolunun üzerini çizerek kanları bulaştırmak şeklindeki kan kardeşliğinin dinimizde yeri yoktur. Bu hastalık kapma açısından da tehlikeli bir durumdur. Ayrıca kanı yalamak dinen caiz değildir.
Kesilen hayvanın vücudundakalan kan haram mı?
Hayvanın kesimiyle boşalan kanı içmek dinen haramdır. Hangi şeylerin yenmeyeceği Kur'an'da belirtilmiştir. (Bakara/; Maide/4; Araf/; Bakara/; Maide/3,90; Nahl/). Ayrıca akıtılmış kanın (Enam/) haramlığı açıkça belirtilmiştir. Burada hayvanın damarları arasında kalan kan kapsam dışı tutulmuştur. Ciğer ve dalakta yer alan kan da dinen helal sayılmıştır. Zira akan kan değildir.
Alna kan sürmek caiz mi?
Hayır, caiz değildir. (Ebu Davud, Edahi; 20).

Az ışıkla yanmak bulmaca

Çok fazla söz bulmaca

Rüzgâr esmeyince yaprak kıpırdamaz (dal oynamaz).Meydana gelen her olayın, her durumun belli bir sebebi veya etkeni vardır.

Boğazda ağrı ve yanma

Acemi katı kapı önünde yük indirir: İşi alan kişi profesyonel şekilde çalışma yapmaz. İşi yarıda bırakır. Üstüne birde işten sıyrılıp kaçar.

Işıkla yanmak az bulmaca

Abanın kıymeti yağmurda bilinir: Hiç değerini bilmediğimiz veya unuttuğumuz eşyaların zamanı geldiğinde kıymetlendiği ifadeler için kullanılır.

Liverpool real madrid maçını izle

Acı patlıcan kırağı çalmaz: Zorluk gören kişiler her şeyin üstesinden gelir. Önceden zorluk gördüğü için yine bir zorlukla karşılaşsa da hemen pes etmez ve mücadele verir.

Işıkla bulmaca az yanmak

Ayağını yorganına göre seafoodplus.infoi yaşamak isteyen insan mutlaka gelirini, giderine göre ayarlamalıdır. Harcamalar geliri aşmamalı, imkânlar zorlanmamalıdır. Aksine bir hareket bütçeyi sarsar, dengeyi bozar, insanı sıkıntıya sokup rahatsız eder.

Gün doğmadan neler doğar.Yüce Allah’tan başka kimse yarının ne getireceğini bilemez. Yarın birçok değişikliklere gebedir. Beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır.

Bulmacada laf cambazlığı

Yarım elma, gönül (hatır) seafoodplus.infon armağan küçük de olsa, gönül almaya yeter. Çünkü önemli olan dostlarımızı unutmadığımızı, hatırladığımızı ortaya koymaktır.

Çobansız koyunu kurt kapar Elindeki nesneleri kaybetmek, birine kaptırmak istemiyorsanız gereken önlemleri alıp koruyunuz. 2. Yöneticisi ve koruyucusu bulunmayan, başsız kalan toplum onun bunun saldırısına uğrar; sonunda dağılıp çözülür.

Yanmak ışıkla az bulmaca

Pilâv yiyen, kaşığını yanında (belinde) taşıseafoodplus.info şeyden yararlanmak isteyen kişi, bunun için gereken aracı eli altında bulundurmalıdır.

Bulmacada çok fazla söz

Fazla (artık) mal göz çıkarmaz.O an için ihtiyaç duyulmayan mal, ne kadar ve ne türden olursa olsun elden çıkarılmamalıdır. Hiç umulmadık bir günde ona gerek duyulabilir. Ayrıca malın çok olmasının kimseye bir zararı da yoktur.

Mazbata bulmaca

Perşembenin gelişi çarşambadan seafoodplus.info iş, durum ya da olayın nasıl sonuçlanıp sonuçlanmayacağı şimdiki gidişinden anlaşılıp belli olur.

Ağlatan güseafoodplus.infoşkalarına zulmeden, sıkıntı veren, çile çektiren kimselerin kötülükleri karşılıksız kalmaz; günün birinde bu dünyada ya da öteki dünyada kendisine döner, yaptıklarının cezasını mutlaka çeker, o da ağlar.

Işıkla az yanmak bulmaca

Çanakta balın olsun, arı Bağdat’tan seafoodplus.infoki malın iyi ve değerli ise müşteri bulmakta güçlük çekmezsin. Öyle ki nerede olursan ol, alıcılar çok uzakta da olsa gelip seni bulurlar.

Güneş girmeyen eve doktor girer.Güneşin insan sağlığı açısından önemi tartışma götürmez. Güneşin girmediği yerlerde mikropların daha çabuk çoğaldığı, güneş yüzü görmeyen insanların da daha çabuk soluklaştığı bilinen gerçeklerdendir. Güneş birçok hastalığa iyi gelirken, sağlığın da baş koruyuculuğunu yapar. Görülüyor ki güneşli evde hastalık olmaz.

Az bulmaca yanmak ışıkla

Yarası olan seafoodplus.info işte sorumlu aranırken kusurlu olan kimse, açığı ortaya çıkacak diye telâşa düşer.

Abdal (derviş) tekkede, hacı Mekke`de seafoodplus.info herkesin ilgi duyduğu bir alanı, kendine özgü bir işi vardır. İlgi duyduğu alan ya da iş neredeyse kişi de orada bulunur.

Ödek ivaz bulmaca

Bir elin nesi var iki elin sesi seafoodplus.infoın gücü sınırlıdır. Bunun için büyük işlerin üstesinden tek başına gelemez. Bu tür işleri başarabilmek için başkalarıyla işbirliğine, dayanışmaya girer. Güçleri birleştirerek zor işlerin altından böylelikle kalkar.

Az ışıkla bulmaca yanmak

Ucuz etin yahnisi yenmez (tatsız olur).Ucuza alınan, mal edilen şeylerde nitelik bulunmaz; ya çürük, ya kötü, ya da hilelidir. Bu sebeple, bu tür mallardan istenildiği gibi fayda sağlanamaz.

Imtiyaz bulmaca

Var varlatır, yok söseafoodplus.info parayı çeker; varlıklı kişiler, paralarını kullanarak daha çok kazanır, varlıklarına varlık katarlar. Bu varlıkları, onlara ayrıca yüksekten atma ve övünme gücü de verir. Yoksul kişinin elinden ise sadece sızlanmak, yakınmak ve dert yanmak gelir.

Işıkla az yanmak bulmaca

Sanat altın seafoodplus.info kenarda saklanan altın, günü gelince bozdurulup kullanılır. Sanat da altın bilezik gibidir. Günü gelir gerekli olur. Bir sanata sahip kimse, sanatını uygulama alanına sokarak ondan geçimi için kazanç sağlar, yararlanır. Dolayısıyla sanat, altın gibi değerini hiçbir zaman kaybetmez.

Laf cambazlığı bulmaca sorusu

Eceli gelen köpek cami duvarına işseafoodplus.info ve davranışlarıyla herkesin nefretini kazanmış, büyük bir cezayı hak etmiş ve çaresiz kalmış kimse, şaşkınlığa düşer; sanki hak ettiği cezanın biran önce uygulanmasını ister gibi daha büyük suçlar işler; kendisini yargılayacak kimselere çatar, onları kötüler, öfkelerini üzerine çeker. Bütün bu hareketleri onu kötü bir sona ulaştırır.

Vozol boğaz yanması

Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çseafoodplus.info suçu işleyebilir, kanunsuz bir işi yapabilir ve yakalanmayabilirsin. Hatta bunu birkaç kez de başarabilirsin. Ama bu böyle devam etmez, eninde sonunda yakayı ele verirsin.

Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Atasözleri, kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmediğinden anonimdir. Bu sözler topluma mâl olmuş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüzyılların düşünce ve mantık isteminden geçerek günümüze ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir. Atasözleri, bir düşünce açıklanırken ya da savunulurken tanık olarak da gösterilirler. 

Çok fazla söz bulmacada

Bilmeceler sayfamızdan kolay bilmeceleri bulabileceğiniz gibi, komik ve zor çocuk bilmeceleri de cevapları ile birlikte görebilirsiniz.

Yanmak bulmaca az ışıkla

Saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsüseafoodplus.info etme, herhangi bir yargıya varma; sonucun ne olduğunu biraz sonra, iş bitince, kendi gözlerinle görüp anlarsın.

Boğazdaki yanmaya ne iyi gelir

2. Kendisi sığıntı durumunda iken yanına bir kişi daha almak yanlış ve tutarsız bir davranıştır.

Boğaz ağrısı ve yanması

Atasözleri Türkçe’de sıklıkla karşılaştığımız kavramlardandır. Geçmişten günümüze ulaşmayı başaran atasözleri öğütler veren kalıplaşmış sözlerdir. Bazen gerçek anlamı ile kullanılan atasözleri bazen de mecazi anlamlarda kullanılır. Ders verme niteliği taşıyan atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır.

Bugünün işini yarına bıseafoodplus.info iş günü gününe yapılmalıdır. İşi yarına bırakmak kimi olumsuzlukları da beraberinde getirir. Yarın daha önemli bir işin çıkmayacağını nereden bilebiliriz? Diyelim ki çıktı, o zaman ne yapacağız? Kuşkusuz bugünkü işten önce onu yapacağız, bugünkü iş de kalacak. Dolayısıyla işler birikmeye başlayacak, çıkmaza girecek. Ayrıca bugün yapılması gereken işin sonraki güne bırakılmasıyla önemini yitirmesi, istenen sonucu vermemesi de söz konusu olabilir.

Live online casino united states

Şakanın sonu kakadıseafoodplus.info veya dil ile yapılan şakadan, eninde sonunda hoş olmayan bir durum veya kavga çıkar.

Çok fazla söz bulmaca 6 harfli

Çarşı iti ev seafoodplus.infoş gezen, şurada burada dolaşan, hiç ciddî bir iş yapmayan ve aylaklığı alışkanlık edinenler düzenli bir iş yapmaya gelemezler. Çalışmaktan hoşlanmadıkları gibi kolay kolay disiplin altına da girmezler.

Dikensiz gül olmaz: İyi ve güzel olan şeylerin içinde illa ufak tefek sıkıntılarda olabilir.

Bulmaca yanmak ışıkla az

Ustanın çekici bin altıseafoodplus.info kişi, bir zanaatı uzun denemeler sonucu gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimsedir. İşinin hemen tüm inceliklerini kavramıştır. Bu bakımdan pek çok kimsenin uğraşıp da yapamadığı işi kolayca yapıverir o. Dolayısıyla onun çok küçük gibi görülen emeği bile oldukça kıymetlidir.

En fazla bulmaca

Üçlenmemiş eken, olmamış biçseafoodplus.info işin belirli bir yapılma biçimi ve ortamı vardır. Gerekli şartları yerine getirilmeden yapılan işlerden verimli sonuç alınamaz.

Bükemediğin eli öseafoodplus.infoiyle mücadele ettiğin rakibinin kuvveti, bilgisi ve becerisi karşısında başarı gösteremeyip mağlûp olduysan rakibinin üstünlüğünü kabul et; bu onurlu bir davranış olacaktır.

Cambazlık bulmaca

Can çıkmayınca huy çıkmaz: Bir insanın huyu neyse o şekilde aynı kalır. Değiştirmeye kalkışsanız bile değişmez. Hep aynı kalır.

Az ışıkla yanmak bulmaca

  • Amatic (Book of Aztec, Lovely Lady, Book of Fortune);
  • Yggdrasil (MultiFly!, HippoPop, Cazino Cosmos);
  • NetEnt (Space Wars, Dead or Alive 2 Feature Buy, Divine Fortune);
  • Play’n Go (Book of Dead, Legacy of Dead, Rich Wilde and the Tome of Madness);
  • Thunderkick (Midas Golden Touch, Big Fin Bay, Beat the Beast: Griffin’s Gold);
  • Microgaming (The Finer Reels of Life, Immortal Romance, Book of Oz);
  • Red Tiger (Gonzo’s Quest Megaways, What the Fox MegaWays, Wild Hot Chilli Reels);
  • Spinomenal (Majestic King, Book of Guardians, 4 Horsemen);
  • Boongo (Sun of Egypt 2, Book of Sun: Multichance, Hit the Gold!).

Az ışıkla yanmak bulmaca

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.