bebek aldirmak gunahmi / Bebek aldırmak caiz mi? · Fetva Meclisi

Bebek Aldirmak Gunahmi

bebek aldirmak gunahmi

Doğum kontrolü ve kürtaj


Sual: Çocuk olmaması için tedbir almak mesela prezervatif kullanmak caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir.

Sual: Kadın çocuk olmaması için spiral kullansa, caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Erkek, hanımı razı olmadığı halde, çocuk olmaması için tedbir alabilir mi veya hanımını tedbir almaya zorlayabilir mi?
CEVAP
Hayır.

Sual: Kürtajın, tıptaki ve dindeki yeri nedir?
CEVAP
Tıp yetkilileri diyor ki:
"Kürtajın riskleri gebelik büyüdükçe artar. Özellikle büyük gebeliklerde kürtaj esnasında çok kanama olabilir. Kanama durdurulamaz ise tehlike arz edebilir. Onun için kürtaj ilk aylarda yapılmalıdır. Kürtajın yasal sınırı 10 hafta, yani 2,5 aydır. Bundan sonra kürtaj olmak illegaldir. O halde kürtaj için gecikmemeli, 2,5 ayı aşmamaya gayret etmelidir. Kürtaj imkanına ulaşmamış binlerce bayanın gayri sıhhi metotlarla gebeliğini kendi kendine sonlandırmasında meydana gelen ağır hastalıkla hayatını kaybettiği acı bir gerçektir. O halde kürtaj meşru yollarla yapılmalıdır. Yasalara göre 18 yaşından büyük ve evli olan kadınlar, hem kendi, hem de eşlerinin rızası ile kürtaj olabilir. Resmen evli görülmeyen kadınlarda eş rızası aranmaz. 18 yaşından küçükler ise ancak veli veya vasilerinin onayı ile kürtaj olabilirler."

Dinimizde ise, özürsüz çocuk aldırmak haramdır, yasaktır. Hele fakirlikten korkarak, rahmindeki çocuğu öldürmek, haksız yere cana kıymak, yani cinayet olduğu gibi, evlat hakkını da tanımamaktır, büyük günahtır. Ananın veya süt emen diğer çocuğun ölümüne sebep olan bir özür varsa, uzuvları teşekkül etmeden çocuk aldırmak caiz olur. Kütüb-i sittedeki, (İnsan, anne karnında nutfe olarak 40, aleka olarak 40, et parçası olarak da 40 gün kalır. Bundan sonra ruh verilir) mealindeki hadis-i şerifini de esas alan âlimler, bir özürden dolayı, 1 aydan 4 aya kadar kürtaja izin vermişlerdir. (Redd-ül Muhtar)

Başka sebep olmasa da, İslam terbiyesi ile yetiştirememek korkusu özür olur. Yani İslam terbiyesi verememek niyetiyle dört aydan önce çocuk aldırmak caiz olur. (S. Ebediyye)


Çocuk aldırmak
Sual:S. Ebediyye’de, dört aylık olmamış çocuğu, din bilgisi verememek, İslam terbiyesiyle yetiştirememek korkusuyla aldırmanın caiz olduğu bildirilirken, İslam Ahlakı kitabında, Fetava-yı Hindiyye’den naklen, bir şart bildirilmeden, dört aydan önce aldırmanın caiz olduğu bildiriliyor. Bu iki ifade arasında bir çelişki yok mu?
CEVAP
Hayır, bir çelişki yoktur. İslam Ahlakı’nda, (Dört aylık çocuğunu aldıran kadın cezalandırılır. Daha önce aldırması caizdir) deniyor. Hindiyye’ye bakılınca, mesele daha kolay anlaşılıyor. Bir özürle, dört ayı geçmiş bir çocuğu aldıran kadının cezalandırılacağı bildirildikten sonra, ancak dört aydan önce aldırabileceği açıklanıyor. Yani özürle de olsa, zaruretsiz dört aydan sonra aldıramaz, dört aydan önce özürle aldırabilir deniyor. İfade şöyle:
Emzikli bir kadın, gebe olur, sütü kesilir ve emen çocuğun hayatı tehlikeye düşer, o çocuğun da babası olmazsa; gebelik 4 ay olmadan önce, o kadın ilaçla çocuğunu düşürebilir. Ancak 4 ay geçtikten sonra, çocuğunu aldırması caiz olmaz. (Fetava-yı Hindiye)

İmam-ı Rabbani hazretleri, (Fakirlikten korkarak, kızlar öldürülürdü. Bu, cana kıymak ve evlat hakkını tanımamaktır) buyuruyor. (3/41) Çocuk aldırmak da böyle büyük günahtır. İbni Âbidin hazretleri, (Özürsüz çocuk düşürmek haramdır. Annenin veya süt emen diğer çocuğun ölümüne sebep olan bir özür varsa, uzuvları teşekkül etmeden düşürmek caiz olur) buyurdu. Uzuvlar gün sonra teşekkül eder. Çocuk olmaması için önceden bir tedbir almak caizdir, fakat canlı çocuğu, almak da, aldırmak da haramdır. Fakirlikten dolayı iyi besleyememek korkusu, çocuk düşürmek için özür olmaz. Fakat İslâm terbiyesiyle yetiştirememek korkusu özür olur. (S. Ebediyye)

Demek ki, kürtajın caiz olması için şu iki şart birlikte bulunmalıdır:
1- Annenin veya süt emen diğer çocuğun ölümüne sebep olan bir özür olacak veya İslâm terbiyesi ile yetiştirememe korkusu olacak,
2- Çocuk anne karnında günden küçük olacak.

Dört ayı geçince, hiçbir sebeple kürtaj caiz olmaz. Sakat doğacak diye çocuğu aldırmak, doğduktan sonra sakat diye çocuğu öldürmek gibi cinayet olur.

5 aylık çocuk
Sual:
Down sendromu olduğu anlaşılan beş aylık çocuğu kürtaj caiz midir?
CEVAP
Dört aydan büyük olursa, caiz olmaz. Down sendromu, bir hastalıktır. Hasta diye, çocuk öldürülmez. Dört aydan önce aldırmak gerektiği zaman, niyet başka da olsa değiştirip, İslam terbiyesi verememek endişesiyle çocuk aldırdığına niyet etmelidir.

Sual: (Sağlık, estetik, ekonomik ve sosyolojik gibi bir sebeple dört ayı da geçse kürtaj caizdir) diyen oluyor. Caiz midir?
CEVAP
Hayır, saymadığı başka bir sebep kalmamış. Yani her sebeple çocuk aldırılır diyor. Halbuki uzuvları teşekkül ettikten sonra, yani dört ayı geçtikten sonra çocuk aldırmanın caiz olmadığı bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır.

Sual: Fakir bir aileyiz, eşim bir çocuğa hamiledir. Fakir olduğumuz için bakamayacağız, bu yüzden aldırmamız günah mıdır?
CEVAP
Çocuğun da, sizin de rızkınızı veren Allahü teâlâdır. Fakirlikten dolayı, iyi bakamamak, besleyememek korkusu, çocuk düşürmek için özür olmaz. Çocuk aldırmak demek, çocuğu öldürmek demektir.

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.) [Enam ]

(Allahü teâlânın rızk vermediği, yer yüzünde bir mahluk yoktur.) [Hud 6]

Ancak din bilgisi verememek, İslam terbiyesi ile yetiştirememek korkusu özür olur. Uzuvları teşekkül etmeden [ günden önce] düşürmek caiz olur.

Demek ki, fakirlikten dolayı bakamamak değil, İslam terbiyesi ile yetiştirememek niyetiyle çocuğu aldırmak caiz oluyor.

Sual: Kadın, kocasından izinsiz, çocuk aldırabilir mi?
CEVAP
Aldıramaz.

Çocuğunu aldıran
Sual: Hâmile bir kadın, kocasından habersiz çocuğunu aldırır veya bilerek düşürürse, gurre denilen bir ceza gerekiyormuş. Bu ceza ne kadardır ve kime verilir?
CEVAP
Kocasından izinsiz çocuk aldıran veya ilaçla yahut başka sûretle çocuk düşüren kadının âkılesi, dirhem gümüşü [veya 50 dinar altını], kadının kocasına verir. Buna gurre denir. Kocasının izniyle düşürürse veya bu olay dar-ül-harbde yani İslamiyet’le idare edilmeyen yerde olmuşsa bir şey vermek gerekmez. Âkıle, katilin öldürme işindeki yardımcılarıdır. Dinar, bir miskal altındır. 50 dinar, gram basılı altın eder. Dirhem, 3,36 gram gümüştür.

Çocuk düşürmek
Sual:
(Sperm ve yumurta canlıdır, döllenmiş yumurta bir günlük de olsa, bir aylık da olsa canlı olduğu için, ne maksatla olursa olsun, düşürmek veya aldırmak caiz olmaz; fakat doğum kontrolü için, spermi dışarı atmak caizdir) deniyor. Sperm canlı olduğuna göre, dışarı atılınca canlı olan sperm öldürülmüş olmuyor mu? Bu mantık yanlış değil mi?
CEVAP
Elbette yanlıştır. Din nakle dayanır, mantıkla din olmaz. Sperm öldürüldüğü halde, doğum kontrolü caizdir. İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Çocuk düşürmek, haramdır. Ananın veya süt emen diğer çocuğun ölümüne sebep olan bir özür varsa, uzuvları teşekkül etmeden düşürmek caiz olur. (c. 5, s. )

Demek ki uzuvlar teşekkül etmemişse, bildirilen özürlerle çocuğu aldırmak veya ilaçla düşürmek caiz oluyor. Uzuvlar teşekkül etmiş olan çocuğu almak da, aldırmak da haramdır. (S. Ebediyye)

Kütüb-i sittedeki, (İnsan, anne karnında nutfe olarak 40, aleka olarak 40, et parçası olarak da 40 gün kalır. Bundan sonra ruh verilir) mealindeki hadis-i şerifini de esas alan âlimler, bir özürden dolayı, dört aya kadar kürtaja izin vermişlerdir.

Başka sebep olmasa da, İslam terbiyesiyle yetiştirememek korkusu özür olur. Yani İslam terbiyesi verememek niyetiyle, dört aydan önce çocuk aldırmak caiz olur. (Seâdet-i Ebediyye)

Veled-i zina
Sual:
Halk arasında, (Veled-i zina olarak doğacak çocuğu aldırmak gerekir) deniyor. Veled-i zina için kürtaj caiz midir?
CEVAP
Veled-i zina da olsa, zaruretsiz çocuk aldırmak günahtır. İkincisi, nikâhsız birleşmeden doğan çocuğa günah olmaz. Ana babanın günahını çocuğu çekmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Veled-i zina, babasının günahını çekmez. Hiç kimse, başkasının günahını yüklenmez.) [Hâkim]

Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Bir kimse, diğer kimsenin günahını çekmez.) [Necm 38]

Veled-i zinaya bakamayan anne, çocuğunu doğurduktan sonra devlete teslim edebilir. Veled-i zina olan çocuğu, herhangi bir şekilde öldürmek asla caiz olmaz.

 
 
 

Cocuk aldirmak gunah mi, sorusuna dinimizin evlat konusuna çok ehemmiyet verdiği hadislerle başlayabiliriz. Dinimizde evlat sahibi olmanın güzelliklerinden bahsedilmiştir ve teşvik edilmiştir. Bir hadis de peygamber (s.a.v) “evlat kokusu, cennet kokusudur.” Buyurmuştur. Bir diğerinde ise “kadınlarınızın hayırlısı çocuk yapmaya elverişli olandır.” buyurmuştur. Bu meseleye bu kadar önem veren dinimiz hiçbir sebep yokken “cenin” olarak bilinen çocuğun alınmasına müsaade etmemiştir. Çünkü “cenin” insan olarak kabul edilir.

Anlattığımız gibi sperm ana rahmine düştükten sonra gebelik biyolojik olarak başlamış bulunmaktadır. O dakikadan sonra gebeliği sonlandırmak adına yapılacak her fiilin günahı ve vebali vardır.

Bu konuları araştırmadan önce gebeliğinizi tam olarak netleştirdikten sonra bu gibi araştırmalar yapmanızı tavsiye ederiz. Aksi halde psikolojiniz olumsuz olarak zarar görebilir.

Kürtajın Günahı Affedilir Mi

Kürtajın günahı affedilir mi, sorusuna her günah kefaret gerektirir diyerek başlayalım. Kefareti ne ise onu yerine getirmek gerekir. Yapılan günahtan tövbe edip bir daha aynı günahı yapmamak gerekir.

40 Günden Önce Kürtaj Günah Mı

40 günden önce kürtaj günah mı sorusuna ceninin ilk günlerinde dahi olsa insan kabul edildiği ile başlayalım. Kürtaj yapmak haramdır. Bazı islam hukukçularına göre 42 gün geçmeden  yapılabilir deniliyor. Müslim&#;in rivayetine göre 42 gün geçtikten sonra Cenabı Allah bir melek gönderir ve organları oluşmaya başlar. Kısmen belli olmaya başlayan cenin insan hükmündedir.

Kalp Atışı Olmayan Bebeği Aldırmak Günah Mı

Kalp atışı olmayan bebeği aldırmak günah mı, kürtaj çok büyük bir günahtır. Kalp atışı olsun olmasın o anne rahmine tutunduğu andan itibaren canlı hükmündedir. Anne rahmine düşen çocuğun  düştüğü andan itibaren  ona müdahale edilmesi dinen haramdır caiz değildir.

6 Haftalık Bebeği Aldirmak Günah Mı

6 haftalık bebeği aldırmak günah mı, tıbbi sebep yokken kasten bebek aldırmak haramdır ve cinayettir. İlk 6 haftanın sonuna kadar olan zamanda bebek aldırmak  günahtır. Bu durumdan kişi pişman olur, tövbe istiğfar eder ve yaptığı günahın affedilmesini ister.

Bebek Aldırmanın Günahı Nedir

Bebek aldırmanın günahı nedir, Allah’ın yarattığı anne rahminde ki cenine kimsenin müdahale etme hakkı yoktur. Kürtaj cinayettir. Bebek aldırmanın günahı büyüktür. Mali olarak kürtaj’ın cezasına “gurre” denir.

5 Haftalık Bebeği Aldırmak Günah Mı

5 haftalık bebeği aldırmak günah mı, anne rahmine düşen çocuk ister on günlük ister 5 haftalık  olsun ona dokunmak müdahale etmek dinen haramdır caiz değildir.

2 Haftalık Bebeği Aldırmak Günah Mıdır

2 Haftalık bebeği aldırmak günah mıdır, cenin anne rahmine tutunduğu andan itibaren insan hükmündedir. İster 2 haftalık olsun ister 6 haftalık olsun aldırmak haramdır. Anneyi tehlike ye sokacak sağlık durumları yoksa eğer bebeğe müdahale etmek caiz değildir.

Ne Zaman Hamile Kaldım, Gebelik Hesaplama % Doğru Hesap Yap

Hamilelik Testi Aç Karnına Mı Yapılır

Hamilelikte Nasıl Beslenmeli

Kürtaj yaptırmak, iki aylık çocuğu aldırmak caiz midir?

Değerli kardeşimiz,

Kürtaj:

A. Tanım:

Dindeki hükmü bakımındankürtaj,ananın veya bir başkasının maddî veya manevî müdahalesi ile cenînin rahimde veya dışarı çıkarılarak öldürülmesidir.

Cenîn, hâmileliğin ilk gününden itibaren hâmile kadının rahmindeki çocuktur.

Özellikle cerrahi tıbbın gelişmesinden önce ilkel yöntemlerle yapılan cenîn katli günümüzde, ameliyat ortamında ve -genellikle- doktorlar tarafından yapılmaktadır.

B. Tarihî Geçmişi:

Kur'ân-ı Kerim'de ve hadîslerde -muhtemelen nadiren uygulandığı veya hiç uygulanmadığı için- cenînin kasten öldürülmesine temas edilmemiştir. Fıkıh ilmi oluştuğu ve kitaplaştığı zamanlarda (hicrî birinci asrın sonlarından itibaren) önce cezâ hukuku bahislerinde cenînin kasten veya kazâ ile öldürülmesi konuları ele alınmış, daha sonra (müctehid imamların yaşadığı ve icitihad faâliyetinin yaygın olarak sürdürüldüğü ilk dört asırdan sonra) doğumu önlemek üzere rahimdeki çocuğun belli bir süre içinde imhâ edilmesinin câiz olup olmadığı konusu tartışılmıştır.

C. Bağlayıcı Kaynaklarda Kürtaj:

Kur'ân-ı Kerim'de "ve'du'l-benât" terimi ile ifade edilen "kız çocukların diri diri toprağa gömülerek öldürülmesi" cinayetine özel âyetlerle ve açıkça; cenînin öldürülmesi hâdisesine ise özel terimleriyle değil, bunu da içine alan genel açıklamalar yoluyla temas edilmiştir. Özellikle "haksız olarak nefsin öldürülmesini yasaklayan" âyetler cenînin katlini de içine almaktadır.

1. En'âm sûresinde (6/98) Allah Teâlâ'nın bütün insanları tek bir nefisten yarattığı, bu nefsin oluş aşamalarında ana rahminin de bulunduğu (nefsin bir müddet ana rahminde kaldığı) ifade edilmiştir. Sûrenin âyetinde ise hem çocukların (evlâd) hem de nefsin öldürülmesi şiddetle yasaklanmıştır. Cenîn, "nefis" kavramına kesin, çocuk (veled-evlâd) kavramına ise ihtimâlli olarak dahildir.

2. Mümtehine sûresinde (60/12) Hz. Peygamber'e (asm), kadınlardan bazı suçlar, günahlar ve cinayetler konusunda -bunları yapmamak üzere- söz alması, yemin ettirmesi istenmektedir; bu günahlar ve cinayetler arasında "çocuklarını öldürmek" de vardır. Bu âyetteki çocuklara "cenîn" de dahildir.

Hadîslerde doğumu engellemek maksadıyla cenînin kasten imhâ ve katledilmesi konusu geçmemiştir. Azil konusunu işlerken zikredilen hadîslerde cenînin imhâ edilmesine değil, siperm ile yumurtanın buluşmasını engellemek maksadıyla yapılan azle "gizli veid" denilmiştir. İleride açıklanacak olan ve bazı fıkıhçıların "ceninin imhâsının, çocuk düşürme ve kürtaj yaptırmanın câiz olduğuna delîl kıldıkları "rûhun üflenmesi" ile ilgili hadîsin ise kürtaj ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

D. Fıkıhta Kürtaj:

Bağlayıcı delîl ve kaynaklardan yola çıkarak nesneler, davranışlar ve ilişkilerin dinî hükümlerini (farz, vacib, mendûb, mubah, mekruh, haram olmalarını) açıklamayı konu edinmiş bulunan fıkıh ilminde cenînin imhâsı iki yönden ele alınmıştır:

a) câiz olup olmadığı,
b) Kasten veya kazâ yoluyla cenîn imhâ edildiğinde uygulanacak cezâ.

1. Câiz Olup Olmaması Bakımından Kürtaj:

Fıkıhta kürtajın, cenînin öldürülmesinin ve çocuk düşürmenin câiz olup omadığı araştırılırken öncelikle bu nesnenin (ceninin) canlı ve insan olup olmadığının tesbiti üzerinde durulmuştur. Cenînin canlı ve insan olduğu sabit olduğu takdirde hiçbir fıkıhçı onun imhâsına cevaz veremez; çünkü İslâm'ın nefsi, doğmuş çocuğu ve insanı öldürmeyi kesin olarak yasakladığı bilinmektedir. Bazı fıkıhçıları bu konuda tereddüde sevkeden ve kürtajın belli bir süre içinde câiz olduğu görüşüne meylettiren sebep bilgi eksikliğidir, bir hadîsi amacından saptırmak ve yanlış yorumlamaktır, bu fıkıhçıların yaşadıkları çağda kendilerine ulaşan "yanlış tıp ve canlılar âlemi" bilgisidir.

Eksik ve Yanlış Bilgiler:

Genel olarak İslâm ilimlerinde ve özel olarak da fıkıh ilminde uzman olan Gazzâlî, İhyâu-ulûmi'd-din isimli eserinde azil konusunu işlerken cenînin imhâsı konusuna da temas etmiş ve şu önemli açıklamayı yapmıştır:

"Azil, cenîni öldürmeye (ichâz) veya doğmuş kız çocuğunu toprağa gömerek katletmeye (ve'd) benzemez; çünkü -azilden farklı olarak- bu ikisi, olacağı değil, olmuşu (hâsılı) imhâ etmektir. Bu olmuşun (ceninin) çeşitli aşamaları vardır. Varlığının ilk aşaması, erkek menisinin (spermin) rahime girerek kadının suyu ile karışması ve hayat için müsait hale gelmesidir. Bunu bozmak ve imhâ etmek cinayettir. Sonra katılaşıp et parçası haline gelirse bunu imhâ etme cinayeti daha büyük olur. Rûh üflenip insan olarak yaratma ve şekillendirme tamamlanınca cinayet daha da büyür. Cinayetin en büyük olanı ise cenînin canlı olarak ana rahminden ayrılıp çıkmasından sonra onu öldürmektir İnsanın varoluşunun başlangıcı meninin erkekten ayrılması değil de ana rahmine düşüp kadının suyu ile birleşmesidir" dedik; çünkü çocuk, tek başına erkeğin suyundan yaratılmıyor, iki eşten yaratılıyor. Bu da ya her ikisinin suyundandır yahut da erkeğin suyu ile kadının hayız kanının birleşmesinden yaratılmaktadır" (İhyâ ve şerhi İthâf, V, ).

Hicrî altıncı asrın başlarında (/) vefât etmiş bulunan Gazzâlî o çağların bilgisine de tercümanlık etmektedir ve ifadesinde geçen şu noktalar, fıkıhçıların cenîn konusundaki hükümlerini değerlendirme bakımından önem arzetmektedir:

a)Gazzâlî gibi birçok fıkıhçı, dinî kaynaklarda erkeğin ve kadının çocuğun oluşumunu sağlayan katkılarına su denildiği için erkeğin menisine ve dolayısıyla spermine olduğu gibi kadının yumurtasına da su (mâ') demektedirler.

b) İki su karıştığında yani aşılanma olduğunda hâsıl olan nesneye canlı demek yerine, canlı olmaya, can verilmeye müsait hale gelmiş nesne denilmekte, aşılanmış yumurta böyle nitelendirilmektedir.

c) Yumurta aşılandıktan sonra cenînin rahimde geçirdiği gelişme aşamalarının ikisine alâka ve muzğa ismi verilmektedir. Birçok fıkıhçı ve tefsirciye göre alâka "pıhtılaşmış kan", muzğa ise "bir çiğnemlik çiğ et parçası" demektir. Bugün bize tıbbın öğrettiğine göre cenîn hiçbir zaman pıhtılaşmış bir kan veya bir çiğnemlik cansız et parçası değildir.

d) Çocuğun cinsi temas sonunda karı ve kocadan gelen sudan veya kocanın suyu ile kadının hayız kanından oluştuğu bilgisi de çağdaş tıp bilimine uymayan bilgilerdir.

e) Rûhun üflenmesi olayı aşağıda açıklanacak olan bir hadîste geçmektedir, rûh gibi onun üflenmesinin de ne mânâya geldiği, insanın yaratılmasında hangi işlevlere sahip ve neler üzerinde etkili bulunduğu konusunda -hükme dayanak kılınacak- bilgi yoktur.

f) Bütün bu eksik bilgilere rağmen Gazzâlî'nin, rahimde hâsıl olan birleşme anından itibaren hâsıl olan şeyi "insan varlığının bir aşaması" olarak kabul etmesi ve bunu imhâ etmenin cinayet olduğunu kaydetmesi apaçık bir gerçeğin tesbiti mâhiyetindedir.

Rûhun üflenmesi ile ilgili hadîs:

Buhârî ve Müslim gibi sahîh hadîsleri toplayan kaynaklarda rivâyet edilen bir hadîse göre Peygamberimiz (asm) insanların yaratılışlarını ve kaderlerinin (alın yazılarının) yazılmasını açıklarken şöyle buyuruyor:

"Her birinizin yaratılması anasının karnında kırk günde toparlanır, sonra orada, aynı süre kadar alâka (katılaşmış kan veya asılan nesne) olur, sonra aynı süre kadar muzğa (bir çiğnemlik et) olur. Sonra melek gönderilir, ona rûhu üfler ve kendisine dört sözlük emir verilir: Rızkı, eceli, ameli (yapıp edeceekleri) ve ebedî hayattaki durumu; cenhnetlik mi, cehennemlik mi olacağı yazdırılır"(Buhârî, Bed'u'l-halk, 6; Müslim, Kader, ).

Buharî ile Müslim'de yer alan bu rivâyet dışında hadîsin Müslim'deki başka rivâyetlerinde önemli farklılıklar görülmektedir:

a) Rûhun üflenmesine kadar geçen süre yukarıdaki rivâyette gün olduğu halde, diğer rivâyetlerde üç rakam daha zikredilmiştir: 40, 45,

b) Rivâyetlerin birinde kırk iki günden sonra göz, kulak, deri, et ve kemiğin yaratıldığı, sonra melek tarafından Allah'a "erkek mi, yoksa kız mı" diye sorulduğu, Allah'ın hükmettiği ve meleğin de yazdığı kaydedilmiştir.

Bu hadîslerin yer aldığı kaynaklar sağlam olduğu için sened (rivâyet eden şahıslar) bakımından olumsuz şeyler söylemek, "Bu hadîsi uydurmuşlardır, yalan söylüyorlar" demek doğru değildir. Ancak metin üzerinde yapılan inceleme sonunda hem birbiri ile çelişen farklı ifadeler, hem de ilim ve gerçeklik bakımından tutarsızlıklar tesbit edilince hadîsi Peygamberimiz'den (asm) ilk nakleden râvilerin veya onlardan alanların "yanıldıklarını, olduğu gibi nakletmekte hatâya düştüklerini" söylemek gerekir; aksi halde tutarsızlıklar ve gerçeğe uymayan açıklamalar Hz. Peygamber'e (asm) ait olur ki, bunu bir müslümanın kabûl etmesi mümkün değildir. Çocuğun rahimde geçen hayatının safhaları Kur'ân'da (meselâ Müminûn: 23/14) ve hadîslerde dıştan bakan birinin göreceği manzaraya (görüntüye) göre açıklanmış, bundan insanların ibret almaları, Allah Tealâ'nın varlık, birlik, irâde ve kudretini anlamak için bu eserini de delîl olarak kullanmaları istenmiştir. Hadîsleri nakleden râviler ise bazı kelimeleri, Hz. Peygamber'in (asm) ağzından çıktığı gibi nakletme konusunda hatâya düşmüşlerdir.

Hadîsler konusunda böyle düşünmemiz ve bu hükme varmamızın sebebi -aşağıda sıralanacak olan- önemli çelişkiler (ıztırab) ve bilinen gerçeğe aykırı açıklamalardır:

a) Rûhun üflenmesine kadar geçen süre için verilen rakamlar 40, 42, 45 ve gün şeklinde değişiktir. Rûhun üflenmesi olayı belli bir süre sonunda olduğuna göre bu rivâyetlerin tamamının doğru (sahîh) kabûl edilmesi mümkün değildir.

b) Çocuğun cinsiyetinin Yaratıcı tarafından belirlenmesinin kırkıncı günden sonra olduğu açıklaması bilimin ortaya koyduğu gerçeğe aykırıdır; çünkü çocuğun cinsiyeti, hattâ bazı kişisel özellikleri hâmileliğin ilk gününden (aşılanmanın gerçekeleştiği andan) itibaren bellidir, sabittir.

c) Tıbbın ilgili dalında uzmanlaşmış ilim adamlarının verdikleri bilgiye göre hâmileliğin üçüncü haftasının sonunda kalp atmaya başlar, günde göz ve kulakla ilgili ilk oluşumlar, kol ve bacak tomurcukları, günde gözdeki lens, günlerde el ve ayaklarda parmakları ayıran oluklar ve dış kulak taslağı oluşmuştur.

Konumuz bakımından daha da önemli olan husus, bu hadîsin "cenini öldürme, cenîn üzerinde tasarrufta bulunma" konusu ile hiçbir ilgisinin bulunmaması, insanın yaratılmasına ve kaderinin belirlenmesine ait açıklamalar yapmak maksadıyla buyurulmuş olmasıdır. Bu sebepledir ki hadîsçiler bu hadîsi "Yaratılış" ve "Kader" bahislerinde rivâyet etmişlerdir.

Fıkıhta kürtajın câiz olup olmadığını ortaya koymak üzere açılan bu alt başlıkta, fıkıhçıların hükümlerine dayanak kıldıkları akıl (bilgi) ve nakil (hadîs) delîlleri ile ilgili olarak yaptığımız bu giriş mâhiyetindeki açıklamalardan sonra mezheblere göre kürtajın hükmünü şöylece özetlemek mümkündür:

Hanefî Mezhebinde:

Bu mezhepte, günden sonra cenînin imhâ edilmesi ve düşürülmesinin câiz olmadığı hükmünde ittifak edilmiş, daha öncesi ile ilgili olarak da iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Birinci görüş bunun câiz olduğudur. Câiz diyenler yukarıda zikredilen hadîse dayanmış, günden önce henüz çocuk olarak bir şeyin yaratılmadığını, mevcûdun insan olmadığını, kan, et gibi bir şey olduğunu, organlarının belirmediğini ileri sürmüşlerdir (İbn Âbidin, III, ; İbn el-Hümâm, II, ). İkinci görüş câiz olmadığıdır. Bu görüşü savunan Hanefî fıkıhçılara göre -önemli bir mazeret ve sebep bulunmadıkça- cenînin, günden önce de imhâ edilmesi ve düşürülmesi câiz değildir; çünkü hac ibâdeti yapmak üzere ihrama giren bir kimsenin avlanması yasak olduğu gibi, kuşun yumurtasını kırması da, "yumurta kuşun temel unsurudur, kuş yumurtadan olmaktadır" denilerek câiz görülmemiştir. Burada da cenîn öldürüldüğü veya düşürüldüğünde günah sözkonusu olur, ancak bunu yapanın günahı ve suçu, doğup yaşayan bir kimseyi öldüren katilin günahı kadar değildir (el-Fetâvâ el-Hâniyye, III, ). Bu eserde "önemli mazeret" için iki örnek verilmiştir:

a) Bir kadın çocuğunu emzirirken hâmile kalsa ve bu yüzden sütü kesilse, kocasının da süt anne kiralayacak imkânı bulunmadığından çocuğun açlıktan ölme tehlikesi belirse, bu durumda, günü doldurmadığı ve organları belirmediği için henüz kan sayılan cenîni, dışarıda ve yaşayan bir çocuğu kurtarmak için düşürmek câiz olur.

b) Çocuk yolda takılsa ve doğum mümkün olmasa bakılır; eğer çocuk ölmüş ise, bunun parçalanarak çıkarılması câizdir. Çocuk yaşıyorsa, anayı kurtarmak için onu parçalayıp çıkarmak câiz değildir; çünkü buradaki iki can birbirine eşittir ve öldürülenin bunu hak edecek bir suçu yoktur.

Görüldüğü üzere Hanefî mezhebi fıkıhçılarının bir kısmının günden önce çocuk düşürmeyi câiz görmeleri, rahimdeki varlığın insan mı yoksa bir kan kümesi veya et parçası mı olduğu konusundaki yanlış bilgilerine dayanmaktadır. "Rahimdeki kitle hareket etmedikçe ve hareketin gaz vb. den değil de çocuktan geldiği bilinmedikçe çocuk olduğuna hükmedilemez" denilerek bu bilgi eksikliğine açıklık getirilmiştir. Günümüzde ise rahimde oluşan şeyin çocuk olup olmadığı yaklaşık onbeş gün sonra muayene ve test ile tesbit edilmektedir ve birçok organın ilk kırk gün içinde belirmeye başladığı da bilinmektedir. Bu bilgiler karşısında günümüzde, Hanefî mezhebi adına, günden önce çocuk aldırmanın câiz olduğunu söylemek mümkün değildir, böyle bir fetvâ cinayete iştirak sayılır.

Malikî Mezhebi:

Bu mezhebin fıkıhçıları kırk günden önce de olsa cenîni öldürme ve düşürmenin câiz olmadığını açıkça ifade etmişlerdir (Derdîr, II,).

Şâfiî Mezhebi:

Bu mezhebe bağlı bulunan bazı fıkıhçılar, kırk günü tamamlanmamış bulunan cenînin düşürülmesinin -Hanefîlerinkine benzer gerekçelerle- câiz olduğunu söylerken, Gazzâlî gibi fıkıhçılar bunun haram olduğunu ifade etmişlerdir ve bu görüşün mûteber olduğu kaydedilmiştir (Şebrâmellesî, VI, ).

Hanbelî Mezhebi:

Hanbelî mezhebi fıkıhçılarına göre, hâmilelik üzerinden kırk gün geçtikten sonra çocuk düşürmek câiz değildir. Kırk günden önce caiz olduğunu söyleyen fıkıhçılar ise -yukarıda açıklanmış bulunan- eksik bilgilere dayanmışlardır.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Anne karnındaki bir bebeğe ruh ne zaman veriliyor?
- Gurre nedir, ne zaman verilir, kim verir ve kime verilir?..

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir